Yukarıdaki soruların hepsi ayrı birer konu ve hepsi ayrı ayrı tartışılmayı hak ediyor.. Hepsini bir anda yanıtlamamın olanaksız olacağından dolayı, ilk soruya değinmek istiyorum.. Hem SPE olarak adlandırdığınız görüşün teorik sınırlarını çizebiliriz.. Hem de karşı görüşün hangi konularda eleştiriler getirdiğini daha rahat anlayabiliriz.. Aşağıda yazdıklarımda eksiklikler olabilir, onu da aklıma geldikçe tamamlarım diye umuyorum.
Cem´isimli üyeden Alıntı
|
Ekonomide Main-Stream olarak kabul edilen teori, Neo-Klasik teori olduğu için onun varsayımlarına ve nasıl işlediğine değinelim;
(Ama önemle belirtmem gerekir ki, bu işleyiş tamamen teorik sınırlar içindedir ve gerçek hayat için 'ideal piyasa' anlamına gelir.. Bunun dışında 'sapmaların' olabileceğini ve bu sapmaların da ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini belirtmem gerekir)
1 - Tam Rekabet
Bir malı satmak isteyenlerle, söz konusu malı satın almak isteyenlerin tümü, piyasayı oluşturur.. Kısaca ‘piyasa’yı, alıcı ve satıcıların oluşturduğu mübadele ağıdır diye tanımlayabiliriz.. Piyasalar, alışverişe konu olan malların niteliğine göre, ‘mal ve hizmet piyasaları’ ve ‘faktör piyasaları’ adı altında iki ana gruba ayrılır.. Rekabetin gerçekleşip gerçekleşmemesine göre de, tam rekabet ve eksik rekabet piyasası olarak ikiye ayrılır.
Tam rekabet piyasası, alıcı ve satıcıların, belli koşullar altında hiçbir engel olmadan karşılaştıkları ideal bir rekabet ortamını ifade eder.. Büyük ölçüde varsayımlar üzerine kurulan ve gerçek hayattan oldukça uzak olan bu piyasa, günümüzdeki çeşitli piyasaların anlaşılmasında yardımcı olacaktır.. Tam rekabet piyasasının var olabilmesi için 4 koşul gerekiyor;
Atomizite koşulu; Bu koşul, alıcı ve satıcıların tek başlarına piyasa fiyatını etkilemeyecek kadar çok sayıda olmalarını ifade eder.. Bir tek alıcı ve satıcının, piyasadaki payı o kadar küçüktür ki (yada piyasa alıcı ve satıcıların sayısı o kadar çoktur ki), tek alıcı yada satıcı, piyasa talebini yada arzını ve dolayısıyla piyasa fiyatını etkileme gücüne sahip değildir.. Piyasa fiyatını etkileme gücüne sahip olamayan alıcı ve satıcılar ise, piyasa fiyatını kabullenmek zorundadır (Monopollerin (Tekellerin) aksine)
Mobilite koşulu; Bu koşul alıcı, satıcı ve üretim faktörlerinin piyasada tam hareket serbestisine sahip olmalarını ifade eder.. Herhangi bir alıcı, arzuladığı her malı alabileceği yada almaktan vazgeçebileceği gibi, herhangi bir satıcı da arzuladığı alanda faaliyete geçebilir yada, faaliyette bulunduğu alanı hiçbir sınırlama olmadan terk edebilir.. Bu varsayımın doğal sonucu olarak üretim faktörleri (emek, toprak sermaye), alternatif kullanım alanları arasından en yüksek karşılık (ücret, rant, faiz) alabilecek alanlara kayabilirler.
Homojenlik koşulu; Bu koşul bir piyasada üreticilerin, tüketicilerin ve alışverişe konu olan malların birbirlerinin aynı olmasını ifade eder.. Hiçbir satıcı, alıcılar tarafından diğer satıcıya herhangi bir nedenle (yer, davranış, satış koşulları, hizmet farklılıkları vb.) tercih edilmediği gibi, hiçbir alıcı da satıcılar tarafından diğer alıcılara (cinsiyet, giyiniş, görünüş vb) tercih edilmemektedir.
Açıklık Koşulu; Tüketicilerin ve üreticilerin piyasada kendi lehlerine olabilecek her türlü bilgiye sahip olmalarını ifade eder.. Tüketiciler üretilen malların tüm özelliklerini (başta kalitesi olmak üzere) bildikleri gibi, piyasadaki fiyat değişikliklerinden de haberdardırlar.. Üreticiler ise, üretim faktörleri fiyatları, üretim teknolojisi ve piyasadaki fiyat değişkenlikleri ile ilgili her türlü bilgiye sahiptirler.
Özetleyecek olursak tam rekabet piyasasında, alıcı ve satıcılar piyasa fiyatlarına etki etmeyecek kadar çok sayıdadır (atomizite koşulu), alışverişe konu olan mal ve hizmetler birbirinin aynıdır (homojenlik koşulu), haberleşme tamdır (açıklık koşulu) ve alıcılar ile satıcıların hareketlerini engelleyecek hiçbir kısıtlama yoktur (mobilite koşulu)
2- Fiyat Mekanizması
Her ekonominin en önemli sorunlarından biri, o ekonomide mevcut olan kıt üretim faktörlerinin hangi mal ve hizmet üretimine yöneltileceği, üretimine karar verilen mal ve hizmletlerden ise ne kadar üretileceğidir.. Hangi malların ne kadar üretileceğine -toplumdaki bireylerin gereksinimlerine en iyi şekilde- cevap verecek bir karar otoritesine gerek vardır.. Sosyalist düzeni benimsemiş ekonomilerde, bu kararı merkezi planlama verir.. Liberal düzeni benimsemiş toplumlarda ise kararı verenler, kar amacıyla üretime yönelen firmalardır.. Fakat firmaların üretime ilişkin bu kararları almalarını sağlayan sihirli kuvvet, fiyat mekanizmasıdır.. Firmalar, fiyatı olan -yani tüketicilerin gereksinme duydukları için bütçelerinden para ödemeye razı oldukları- malları üretmeye yönelmektedirler.
Liberal düzende üretim kararını veren üreticiler, tüketicilerin arzularına göre hareket etmektedir.. Fakat sayıları çok fazla olan firmalar, yine sayıları çok fazla olan tüketicilerin kararlarını düzgün işleyen bir fiyat mekanizması aracılığıyla algılarlar..
Bu yüzden inceleyeceğimiz ikinci konu, Fiyat teorisi ve fiyat esnekliği olacak;
Arz (Supply) ve Talep (Demand) kavramlarının ne olduklarını yazmaya gerek yoktur diye düşünüyorum.. Bunun yerine, kısa bir şekilde Arz ve Talebin nasıl işlediğini ve kesiştiği yerde fiyatın nasıl oluştuğuna bakalım;
Grafik -1
Grafikte görüldüğü gibi, A malının fiyatı arttığında o mala yönelik talep miktarında azalma görülüyor, fiyatı azaldığında ise talep miktarı artar.. Bu ters orantılı duruma evrensel talep kanunu diyoruz.. A malının fiyatı arttığında, o mala yönelik arz miktarında da artış oluyor.. Malın fiyatı azaldığında, arz miktarında da azalış oluyor.. Bu doğru orantılı duruma da evrensel arz kanunu diyoruz.. Arz ve talebin kesiştiği nokta da denge (Equilibrium) noktasıdır.. Ve bu noktada A malının piyasa fiyatı oluşuyor.
Fiyat her hangi bir nedenden dolayı denge noktasından uzaklaşırsa, üreticiler ve tüketiciler arasındaki rekabet, fiyatı denge noktasına döndürmektedir.. Fiyat denge noktasının üzerinde ise, arz fazlası söz konusu olacağından, üreticiler arasındaki rekabet fiyatın denge fiyat seviyesine kadar inmesini sağlayacaktır.. Aksine fiyat denge fiyatının altında ise, talep fazlası söz konusu olacağından, bu defa tüketiciler arasındaki rekabet fiyatı denge noktasına kadar çıkaracaktır.. Arz ve talep eğrilerinin kesiştiği fiyat düzeyinde piyasada, ne söz konusu fiyattan mal bulamayan tüketici, ne de malına alıcı bulamayan üretici olmadığından, denge fiyatı (piyasa dengesi) oluşacaktır.
Piyasa fiyatının oluşmaması durumunda ise;
Örneğin serbest mallarda, piyasadaki bir mal tüketicilerin tüm gereksinimlerini karşılayacak kadar bol bulunuyorsa, o malın fiyatı oluşmaz.. Örneğin; hava, su vs.. Tüketiciler gereksinme duydukları miktarda malı hiçbir karşılık ödemeden alabilmektedir.
Aşırı lüks mallarda o malın fiyatının oluşmaması ise, piyasada bir mal için ödenmeye razı olunan fiyatın bile, üreticilerin o malı satmaya razı olacakları en düşük fiyatın altında kalması durumudur.
a) Talebin fiyat esnekliği
Tüketicilerin, belirli bir fiyattan talep ettikleri miktar, her mal yada hizmet için farklı olduğu gibi, fiyat değiştiği zaman talep edilen miktardaki değişme şekilde gösterilen tepki de her mal için farklıdır.Fiyat değişikliği karşısında, tüketicilerin bu değişikliğe karşı satın aldıkları miktarı değiştirmek şeklinde gösterdikleri tepkinin şiddeti -yada duyarlılık derecesi- talebin fiyat esnekliği ile ölçülür.. Bu esneklik bir katsayı ile ifade edilir.
Talebin fiyat esneklik katsayısı, fiyattaki küçük bir değişme karşısında talep edilen miktardaki yüzde değişimenin, fiyattaki yüzde değişmeye oranına eşittir.
ef = Talep Edilen Miktardaki % Değişim
Fiyattaki % Değişim
Esneklik katsayısı, sıfır ile sonsuz arasında bir değerde olabilir.. Eğer esneklik katsayısı 1'den büyükse, talep esnektir.. Eğer 1'den küçükse, talep esnekliği katıdır..
Talebin fiyat esnekliğini etkileyen faktörler;
a) Bir mala duyulan gereksinmenin şiddeti; Tüketiminin ertelenmesi güç olan zorunlu malların talebi esnek değildir.. Bu malların fiyatı ne kadar yükselirse yükselsin, talep edilen miktard önemli bir azalma olmayacaktır.. Örnek olarak; sağlık hizmetleri, besin malları vs.
Zorunlu olmayan malların talebi esnektir.. Bilgisayar, giysi, cd vs. gibi malların fiyatları yükseldiğinde, alıcılar onları satın almaktan rahatlıkla vazgeçebilirler..
b) Esnekliği etkileyen ikinci faktör, talep edilen mal ve hizmletlerin ikamelerinin mümkün olup olmadığıdır (İkame demek, birbirinin yerine satın alınabilen mallar demektir.. Örnek olarak; çay/kahve verilebilir)
İkamesi mümkün olan malların talebi esnek, mümkün olmayan mallarınki ise genellik esnek değildir.
c) Esnekliği etkileyen üçüncü faktör, bir mala harcanan paranın, tüketici bütçesindeki oransal önemidir..
Bir mala ödenen toplam para, tüketici bütçesinde önemli bir yer tutmuyorsa, söz konusu malın talebi esnek değildir.
d) Talep, zamanla daha esnek hale gelir.
Şimdi Grafik 1'deki talep eğrisine bakarsak, eğrinin eğimi arttıkça esnekliği azalır.. Yani miktar eksenini dik kestiği zaman, eğimi 0'dır ve o mal esnek değildir.. Eğimi azaldıkça da esnekliği artar.. Fiyat eksenini dik kestiğinde ise, mal sonsuz esnek demektir.
Peki esneklik bizim için neden önemli?
Talep esnek olduğu zaman, miktardaki değişme, fiyattaki değişmeden daha fazla olduğundan, fiyatlarda düşüş olması halinde, toplam satış hasılatı artacaktır.. Bu yüzden talep esnekliği olan malların fiyatları düşme eğilimindedir.
Esnek olmayan mallarda ise, fiyatlar düştüğünde toplam satış hasılatı azalmaktadır..
Eğer bir malın talebi esnek değilse, satıcılar fiyatları yükselttiklerinde satış hasılatlarını arttırabileceklerdir.. Eğer söz konusu malın talebi esnekse, toplam satış hasılatlarını arttırmak için, satıcıların fiyatları düşürmeleri gerekir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki;
Neo-Klasiklere göre piyasa denge durumundadır.. Denge durumundan geçici olarak sapmaları, tekrar dengeye getiren de fiyat mekanizması ve rekabetten dolayı fiyat esnekliğidir.. Ekonominin kendi kendine düzelten mekanizmalara sahip olmasından dolayı, devletin ekonomiye müdahaleleri uzun süreli dengesizliklere ve karışıklıklara neden olacaktır.
Talebin fiyat esnekliği konusunda bu kadar bilgi yeterli.. Bir de bunun dışında, Arzın fiyat esnekliği var.. Ama aynı mantığı kullanarak, arz konusunu da çözümleyebiliriz.. O yüzden burada detaylı olarak değinme gereği duymuyorum.
Bundan sonraki yazıda, piyasa ekonomisini tam olarak ortaya koymak için tüketici ve üretici teorisi - fayda/kar maximizasyonu konusunu yazacağım.. (Tabii ki bunu yazarken bir kaç iktisat ders kitabından da yararlandım)
Eğer eksik bir şey kalmazsa, SPE'nin nasıl işlediği konusu tam olarak yanıtını bulabilir.
|