Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #51  
Alt 28-09-2023, 06:23
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.594
Standart

Kalenderiler - İlk Anarşistler I Sadık Uzun

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #52  
Alt 08-11-2023, 21:42
crafty crafty isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Apr 2016
Bulunduğu yer: Chaosland
Mesajlar: 22
Standart

meraklısına kapsamlı bir arşiv:


https://theanarchistlibrary.org/special/index

https://tr.anarchistlibraries.net/special/index

I am free of all prejudices. I hate everyone equally.
Alıntı ile Cevapla
  #53  
Alt 04-03-2024, 04:17
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.594
Standart

https://barikathaber.org/2024/01/gun...msal-anarsizm/

Güncel Anarşist Tartışmalar-2: Queer Toplumsal Anarşizm (Çev. Umut Aydemir)


17 OCAK 2024

Çeviren Notu: Queers With Guns'ın yazarı Elisha Moon Williams tarafından kaleme alınan yazı, genel hatlarıyla toplumsal anarşizmin especifist yaklaşımıyla queer kesişimselliğini kurmayı amaçlayan bir perspektif ve diğer queer anarşizmlere yönelik bir eleştiri olarak görülebilir. 20. yüzyılın başlarında Brezilya ve Uruguay'dan gelen ve Spesifik Anarşist Örgüt (SAO) ve Halk Örgütü olarak adlandırılan kavramlara vurgu yapan bir akım olan especifismo, "toplumsal eklemlenme" gibi öncücülük ve "entryism"* karşıtı güncel yöntemlerle sosyal mücadeleleri açıkça anarşist yapmaya değil, ilkelerle yönlendirmeye çalışan programatik bir örgüt önerisi olarak özetlenebilir. Mevcut queer anarşizmlerin özellikle ABD bağlamında kabaca ne gibi eğilimlere sahip olduğunu anlatan yazar, herhangi bir ortak çerçeveyi tartışmayı reddeden eğilimleri, örgütlenmenin tamamen kendiliğinden ve belirli bir bağlamda bireysel yapılamayacağını, net bir teori ve pratik setini savunmanın anti-anarşist olmadığını da ekleyerek eleştirir. Mevcut queer anarşizmlerin yöntemlerini especifist araçlarla karşılaştıran yazar, bu araçların queer topluluğu açısından hayati şekillerde nasıl kullanılabileceğine dair de genel bir hat çizer. ABD gerçekliğinde yazılmış bir yazı olması göz önünde bulundurularak, otonom yapılar olan çalışma gruplarıyla ve toplumsal eklemlenme gibi yöntemlerle ne tür bir katılımdan söz edildiğine, öncücü anlayışa ve "girişçiliğe" karşı çıkılan noktadan especifist örgütün neler önerebileceğine dair geliştirilmeye açık bir perspektif sunuyor. Dünya genelindeki toplumsal anarşizmde özellikle son yıllarda queer mücadelesine dair içerikler artarken, coğrafyamızda da bütünlüklü bakış açısından tahakküm sistemlerinin kesişimselliklerini vurgulamanın ve bunu teorik zemine taşıyabilmenin hayati olduğunu düşünüyorum.

*Entryism: Girişçilik, genellikle kendi örgütlerinin siyasi çıkarları için diğer toplumsal hareketleri ya da örgütleri kontrol etmeye ya da yutmaya çalışan hiyerarşik örgütlere verilen addır. Toplumsal mücadeleleri etkilemeye değil, mücadele alanlarındaki niceliksel çoğunluğu elde edip bu alanlara sahip olmaya, yönetmeye çalışırlar. Buna yönelik anarşist eleştiriden doğan bir yöntem olan "toplumsal eklemlenme"nin basit tanımı yazının devamında yapılmıştır.

"Yıkım tek başına yeterli değildir, çünkü ‘hiç kimse, kendi görüşüne göre şu anda var olanın yerini alması gereken şeylerin düzenine dair gerçek ya da yanlış, en azından uzak bir fikre sahip olmadan yıkmak isteyemez."


Giriş

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki queer toplumunda yaşanan mevcut krizler kesinlikle hayret verici. Topluluğumuzun karşı karşıya olduğu tehditlerin bu denli hızlandığını görmek bana acı veriyor. Queers With Guns'ı yayınladığımda, takip eden aylarda trans topluluğu ve aynı zamanda genel olarak queer topluluğu ile ilgili gerici şiddet ve yasa tasarılarının büyüklüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ayrıca, LGBT+ topluluğunun ABD imparatorluğu içinde örgütlenme biçiminin, yükselişte olan faşist tehdidi caydıracak kapasiteye sahip olmadığı da acı verici bir şekilde aşikâr olmuştur ki bu konudan ilk makalemde bahsetmiştim. O makalede, kendimizi ve topluluğumuzu savunmak için mevcut liberal düzenin dışında neler yapabileceğimize dair sadece genel bir fikir vermiştim. Bu makaleyi okumadan önce Queers with Guns'ın okunması şiddetle tavsiye edilir, çünkü burada ifade edilen fikirler bir önceki makaleyi okuma bağlamı olmadan erişilebilir değildir. Topluluğumuz içinde, queer topluluğunun kendisini faşist tehdide karşı yeni bir yönde örgütleyebileceği ve aynı zamanda burada ve şimdi yaratmak istediğimiz yeni dünyayı inşa edebileceği iyi tanımlanmış bir siyasi çerçeveye yönelik bir açlık olduğu açıktır. Bu makalede daha ayrıntılı olarak ele alınacak olan da tam olarak budur.

Daha spesifik olarak, bu makalenin yazıldığı tarihten itibaren en az 15 yıldır queer anarşist örgütlenmeye ve radikal queer topluluklara hakim olan daha atomize ve tamamen negatif queer anarşizmlerin aksine, bir Queer Toplumsal Anarşizm için zemin hazırlayacağım. Queer anarşist topluluğun teorisi ve pratiği açısından yeni bir yöne ihtiyacı olduğu ve especifist anarşistlerin anarşizmin "sosyal vektörü" olarak adlandırdıkları ve onu ilk başta bu kadar ünlü ve kötü şöhretli yapan şeyi yeniden kazanması gerektiği açıktır.Başka bir deyişle, anarşistlerin halka ve sosyal dokuya geri dönmeleri gerekiyor. Anarşistlerin yeniden popüler olabilmesi için, toplumlarımızı işgal eden mevcut rejimle hem olumlu hem de olumsuz bir şekilde mücadele edebilecek olumlu programlar ve yapılar inşa etmeye başlamamız gerekiyor.

Bu makaleyi yazarak anarşist politikanın bu kayıp tarafını queer anarşist topluluktaki ve genel olarak queer radikal alanlardaki insanlara tanıtmaya yardımcı olmayı amaçlıyorum. Bu makalenin amacı queer toplumsal anarşizmin ya da genel olarak toplumsal anarşizmlerin nasıl işlediğini en ince ayrıntısına kadar açıklamak değildir. Amacı sadece bu ideolojiyi ABD'deki queer anarşist örgütlerin ve ideolojilerin önceki örnekleriyle yan yana koymaya yardımcı olmak ve queer topluluğunun bağlamıyla da kesişen ve şu anda kolektif ihtiyaçlarımızı karşılayan modern bir toplumsal anarşizm yapısını netleştirmeye yardımcı olmaktır. Bu çalışma boyunca ve bu makalenin sonunda, toplumsal anarşizm hakkında daha derinlemesine konuşan ve araştırmanızı şiddetle tavsiye ettiğim kaynaklara atıfta bulunacağım.

Bölüm 1: Queer Anarşizme Genel Bakış

Belirli bir toplumsal anarşizme girmeden önce, Queer Anarşizm'in geniş, karmaşık manzarasını çok genel olarak gözden geçirerek başlayalım. Bu, Queer Toplumsal Anarşizmin daha geniş Queer Anarşist hareket içinde nasıl yer alabileceği konusunda daha iyi bir fikre sahip olabilmemiz için yapılıyor. Çoğu kişi, Queer Anarşizm içindeki farklı eğilimlerin, açık ve farklı açıklamalar ve tanımlarla birlikte düzenli, sıralı bir listesinin olacağını varsayacaktır. Queer Anarşizm şemsiyesi altında farklı teori ve pratik çerçevelerinin nasıl etkileşime girdiği, kesiştiği ve birbiriyle çeliştiği gerçeği ne yazık ki bu kadar basit değil. Verebileceğim en iyi tanım, geniş kategorileri içeren bir tanımdır. Bu geniş kategoriler birbirini dışlamak zorunda değildir ve ne tür bir Queer Anarşistle konuştuğunuza ya da okuduğunuza bağlı olarak farklı şekillerde kesişirler.

Tıpkı Queer insanların yaşamları gibi, Queer Anarşizm içindeki ideolojik inançlar da çoğu zaman birbiriyle bağlantılı, dağınık ve çoğu insan için yüzeysel olarak kafa karıştırıcıdır. Bu geniş kategorilerin Queer Anarşist yazılar veya örgütler içinde kapsamlı bir liste olmadığına dikkat edilmelidir. Bu kategoriler, bu manzaraya aşina olmayanlar için basitlik ve netlik uğruna çizilmiştir. Bu makalenin yazarı tarafından yorumlandığı şekliyle bu şemsiye içindeki en popüler ve yaygın eğilimlerden gelmektedir. Queer Anarşizmler içindeki kaynaklar, aşağıda belirtilen tanımın ötesinde okunmaya teşvik edilmelidir.

Bahsedilmesi gereken ilk büyük kategori Queer İsyancı Anarşizmdir. Bu, bir bütün olarak queer anarşist hareket içindeki en popüler kategoridir. Queer Anarşizm, 2000'lerin sonu ile 2010'ların başında queer bağlamda isyancı anarşizmin katılımı ve gelişimi olmadan bugün olduğu yerde olamazdı. İsyancı Anarşizm, mevcut an içinde mücadelenin neşesi etrafında şekillenen ve mevcut sisteme saldırmak için bağımsız olarak işbirliği yapan Uyum Grupları adı verilen informal yatay örgütlenmelere sahip olan anarşist bir ideolojidir. Bu uyum grupları, belirli eylemler veya hedefler etrafında örgütlenme söz konusu olduğunda çoğunlukla nicelikten ziyade niteliği teşvik etmeye odaklanır. Bu tür uyum gruplarının temel nedenlerinden biri, kendilerini sürekli kılmaya çalışmayan oluşumlar olmalarıdır. İsyancı Anarşistler şimdiki zamanda ulaşılan hedeflere dayalı örgütlenmeye çok daha fazla önem verirler. Birincil eylem biçimi olarak kapitalizm ve devlet sistemlerine karşı doğrudan saldırıya odaklanma eğilimindedirler ve bunu anarşist fikirler ve projeler için toplumsal destek yaratmaya çok fazla odaklandıklarını düşündükleri toplumsal örgütler inşa etmekten daha etkili görürler. "Archipelago" makalesinde belirtildiği gibi:

"Birbirinden bağımsız, ortak perspektifleri ve somut mücadele projeleri doğrultusunda bir araya gelebilen uyum gruplarından oluşan takımadaların, doğrudan saldırıya geçmenin en iyi yolu olduğunu düşünüyoruz. Bu anlayış mümkün olan en büyük otonomiyi ve en geniş eylem alanını sunmaktadır. İsyancı projeler alanında, anarşistler ve diğer isyancılar arasında karşılaşmaya olanak tanıyan informal örgütlenme yollarını, kendilerini devam ettirmeye yönelik olmayan, ancak belirli ve isyancı bir amaca yönelik örgütlenme biçimlerini bulmak gerekli ve mümkündür."

Bu ağ içinde çok etkili olan bir diğer ana kategori de Queer Nihilist Anarşizmdir. Nihilist Anarşizm genellikle isyancı anarşizmlerle bağlantılıdır çünkü vardıkları sonuçların birçoğu aynı felsefi temellerden gelmektedir. Birçok isyancı anarşist de kendilerini nihilist anarşist olarak görür ve bunun tersi de geçerlidir. Tüm isyancı anarşistler nihilist anarşist değildir ve tüm nihilist anarşistler de isyancı anarşist değildir. Bir kategori olarak nihilist anarşizm, isyancı anarşistlerin savunduklarını -şimdiki zaman içinde örgütlenme, kendilerini sürdürmeye çalışmayan örgütler kurma, mevcut sisteme saldırma/olumsuzlamayı birincil hedef olarak alma- alır ve en uç noktalarına kadar götürür. Nihilist anarşistler, mevcut yapıyı yok etmek amacıyla saf olumsuzlama dışında herhangi bir şeyin onu gerçekten kökünden sökmek için yeterli olmadığına inanırlar. Yeni yapıyı öngörmeye ya da önceden şekillendirmeye yönelik her türlü girişimin kaçınılmaz olarak mevcut yapıdan etkileneceğine ve dolayısıyla bu yapının baskısının başka bir biçimine dönüşeceğine inanmaktadırlar.

Toplumsal Anarşizm, geniş bir anlamda queer bağlamda anlaşılmayan bir anarşizm kategorisidir. Bir ideoloji olarak Toplumsal Anarşizmin temelinde şu üç kelime vardır: Özgürlük, Eşitlik ve Dayanışma. Bu kelimelerin hiçbirine diğerlerine göre ayrı bir öncelik verilmez ve hepsi birlikte vurgulanır. Toplumsal anarşistler özgürlüğü genişletmek uğruna onu en geniş ölçüde genişletmeye çalışmazlar. Toplumsal anarşistler eşitliği ya da dayanışmayı da kendi iyilikleri için en geniş ölçüde genişletmek istemezler. Aksine, toplumsal anarşistler her üç değeri de aynı anda en geniş ölçüde vurgulamaya, bunu yansıtan örgütlerle gelecekteki bir toplumu inşa etmeye çalışırlar.

Bölüm 2: Especifismo'nun Temelleri

Toplumsal anarşist fikirleri queer topluluğunun ihtiyaçları ve bağlamıyla ilişkilendirmeye çalışmadan önce, en azından tartışılan anarşizm türü hakkında temel bir anlayışla başlamalıyız. Bu, especifist anarşizmin ne olduğu, nereden geldiği ve nasıl işlediğine dair çok geniş bir genel bakışın ana hatlarını çizecektir. Bu hiçbir şekilde kapsamlı bir plan değildir ve daha net ayrıntılar bu makale boyunca ve sonunda atıfta bulunulan kaynaklarda bulunabilir.

"Especifismo" (İngilizce'de "specifism" olarak çevrilir) olarak adlandırılan şeyi çevreleyen temel fikirler 20. yüzyılın başlarında Brezilya ve Uruguay'dan gelmektedir. Spesifik Anarşist Örgüt (SAO) ve Halk Örgütü olarak adlandırılan kavramlara vurgu yapan bir ideolojidir. Bu iki kavram birbiriyle birlikte çalışarak, toplumsal anarşistler tarafından onlarca yıldır uygulanan SAO kavramını alıp, geçmişte toplumsal anarşistlerin (özellikle de platformist anarşistlerin) SAO'ları ile geçmişte kaybetmekle eleştirildikleri bir şey olan toplumsal hareketlerin dokusuna yeniden entegre olmalarına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.

SAO, basitçe ifade etmek gerekirse, strateji ve taktiklerde birliğe sahip olmanın yanı sıra, bir tüzük ve anlaşma noktalarında ortaya konan net bir dizi anarşist ilkeyi savunan, paylaşan ve bunlara inanan siyasi bir organdır. Bu hiçbir şekilde especifist anarşizme özgü değildir, ancak bu oluşumu farklı kılan şey, bu örgütün azınlık anarşist örgütü ile daha geniş toplumsal hareketler arasında karşılıklı bir ilişki içinde nasıl yapılandırıldığıdır. Bir SAO'nun ana yapısı, anarşist örgüt tarafından gerçekleştirilen eylemlere katılan farklı seviyelerdeki kararlı militanlardan ve destekçilerden oluşur.

SAO'dan bahsederken göz önünde bulundurulan üç grup vardır: Kararlı Militan, Militan ve Toplumsal Hareket. Tulsa, Oklahoma'da Scissortail Anarchist Organization adında especifist bir grup bu terimleri kullanmaktadır: Radikal, Taraftar ve Katılımcı. Katılımcı, burada belirtilen kategoriler arasında en dışa dönük olanıdır. Bu kişiler örgütün üyesi sayılmazlar, ancak grubun ilkelerine ve sosyal çalışmalarına ilgi gösterirler ve örgütün halka açık etkinliklerine katılırlar. SAO'nun üyesi olmadıkları için örgüt içinde oy kullanma yetkileri yoktur, ancak örgütün üyelik için uygun gördüğü ölçütlere göre ilgi gösterdikten sonra örgüte girmeyi isteyebilirler.

Bir SAO'nun sahip olabileceği bir sonraki seviye Taraftar'dır. Bunlar kuruluşa yeni katılan üyelerdir ve muhtemelen örgüt içindeki Radikallerle mülakat yaparak ve anlaşma noktalarını tam olarak kabul ederek giriş sürecine başlayacaklardır. Bazı örgütlerde, Taraftar olmak için anlaşma noktalarına tam bağlılık gerekmeyebilir, ancak anlaşmazlık durumunda farklı veya kritik noktaların bir açıklaması ortaya çıkabilir ve mevcut Radikaller bu bakış açısının o örgütün hedef ve stratejileriyle uyumlu olup olmadığına karar verebilir.

Örgüt içindeki en üst düzey Radikallerdir. Bunlar, SAO'nun fikir ve ilkelerini etkili bir şekilde anlama ve yayma konusunda en yetenekli olan, örgütün en kararlı üyeleri olarak kabul edilirler. İlgilenen muhtemel Taraftarlarla mülakat yapılmasına yardımcı olmaları ve yeni Taraftarlara danışmanlık yapmaları beklenir. Kimin hangi organlarda oy yetkisine sahip olduğu ve ilgili kararların nerede alınması gerektiği, farklı especifist grupların farklılık gösterebileceği bir konudur. Bu şu anda bir deney alanıdır. Radikal rolünün örgüt içinde eşit oy gücüne sahip olması gerektiğini, tamamen bir delegasyon ve kararlılık kategorisi olması gerektiğini savunuyorum. Bu rol, büyük olasılıkla gönüllü olarak toplantılara veya etkinliklere daha fazla katılım taahhüdünde bulunan kişiler, Taraftarların yaptığı düzenli taahhütlerin yanı sıra hem teori hem de pratikte bu konularda daha fazla deneyime sahip kişiler veya hem daha yüksek bir bağlılığa hem de örgütün hedeflerini ve ideolojisini daha net bir şekilde anlamaya sahip kişiler tarafından yerine getirilecektir.

Radikallerin ve Taraftarların örgüt içinde eşit bireysel oy gücüne sahip olmalarına yönelik bu açık seçim, Radikallerden oluşan böyle bir iç grubun kendi başına yukarıdan aşağıya bir güç haline gelme riskini azaltır. Bu, örneğin bir parti kadrosu gibi diğer örgütsel modellerde görülebilecek bir şeydir. Anarşistler, istemeden ya da kazara yapılmış olsa bile, başka bir kadro ya da öncü yapı yaratmaya çalışmamalıdır. Anarşist pratik açısından örgütlerin nasıl yönetilebileceği konusunda esneklik olduğuna inanıyorum. Bu genel model, bir yerden bir yere ve zamandan zamana işlerin nasıl yapılabileceği konusunda kasıtlı olarak çok gevşektir, ancak bu, anarşistlerin inşa ettiğimiz örgütlerde hiyerarşik güç oluşumuna karşı net kontroller koymayarak ilkelerini riske atmaları gerektiği anlamına gelmez.

Teşvik etmeye çalıştıkları komünist toplumu inşa etmek için işçi sınıfı insanlarını yukarıdan harekete geçirmeye çalışan ve başarısız olan yeterince kadromuz, öncümüz, partimiz ve "aydın kesimlerimiz" oldu. Kendilerini işçi sınıfı insanlarına yabancılaştırmaktan ve özgürlüğü erişimimizden daha da uzaklaştırmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Aynı mantığı örgütlerimizde yeniden üretemeyiz. Bunu yaparak hem ahlaki hem de örgütsel olarak onlardan farksız, anarşist estetiğe sahip bir öncü parti haline geliriz.

Ancak kendi içimizdeki hiyerarşik güç inşasını en aza indirmek ve ortadan kaldırmaya çalışmak kendimizi bu partilerden ayırmak için yeterli değildir. Eğer bu örgütleri kurar ve sanki işçi sınıfından temelde ayrıymışız gibi sadece kendi aramızda eylemler yaparsak, öncü yapıların başarısız olmasına neden olan bir başka kilit bileşeni de körüklemiş oluruz. İşte bu noktada çalışma grupları ve toplumsal eklemlenme devreye giriyor.

Bu SAO'ların daha geniş toplumsal doku içinde nasıl örgütlendiği ve etkileşime girdiği, örgütün nasıl yapılandırıldığı kadar önemlidir. İdeolojik ve hatta pratik olarak sağlam bir örgütlenmeye sahip olabilirsiniz, ancak bu örgütlenmeyi etkili bir şekilde uygulamazsanız ve bu örgütlenmeyi daha geniş nüfusun yaşamına yeterince entegre etmezseniz, o zaman tamamen boşa harcanmış olur. Çalışma grupları, örgüt üyelerinin kitlelerle birlikte mücadele etmesine ve daha geniş toplumsal hareketler içinde toplumsal eklemlenme olarak adlandırılan şeyi uygulamasına ve bu temelde kendi içinde örgütlenmesine izin vermenin harika bir yoludur. Çalışma grupları ve bunların toplumsal eklemlenmeyi kolaylaştırmak için nasıl kullanıldıkları hakkında konuşmaya başlamadan önce, toplumsal eklemlenmenin ne olduğu ve especifist anarşistlerin Halk Örgütü olarak adlandırdıkları şeyin üzerinden geçelim.

Toplumsal eklemlenme, especifist anarşizm içindeki en yeni gelişmelerden biridir. Tanımla başlamak için, toplumsal eklemlenmenin ne olmadığıyla başlayalım. Toplumsal Eklemlenme girişçilik (entryism) değildir. Girişçilik genellikle kendi örgütlerinin siyasi kazanımları için diğer toplumsal hareketleri ya da örgütleri kontrol etmeye ya da yutmaya çalışır. Bu genellikle yukarıdan aşağıya siyasi örgütler ya da partiler tarafından, daha geniş toplumsal meseleleri çevreleyen toplumsal hareketlerin güç yapılarına katılmaya ve bu yapılar içinde nüfuz kazanmaya başladıklarında yapılır. Bu toplumsal hareketler içinde giderek daha fazla nüfuz kazanarak, söz konusu örgütün liderliğini ele geçirmeye ya da insanları kendi siyasi örgütlerine doğru yönlendirmeye ve parçası oldukları asıl örgütten uzaklaştırmaya çalışırlar. Bu durum genellikle bir hareketi başka bir örgütün sayıları uğruna durma noktasına getirerek organik yaşamı tüketir. Toplumsal eklemlenmenin yapmaya çalıştığı şey bu değildir. Toplumsal eklemlenme toplumsal hareketler yaratmaya ya da mevcut toplumsal hareketleri ideolojik olarak açıkça anarşist hale getirmeye çalışmadığı gibi, toplumsal hareketleri yukarıdan aşağıya SAO'ya akıtmak için sayılarını azaltmaya da çalışmaz.

Toplumsal Eklemlenme her şeyden önce bu toplumsal hareketler içindeki kitlelerle eşit olarak çalışmayı ve yöntem ve yardımlarımızı sunmayı amaçlamaktadır. Kendimizi, anarşistler olarak ortadan kaldırmaya çalıştığımız sistemlerin sonuçlarına karşı mücadele eden insan dostlarımızdan daha üstün göremeyiz ve görmemeliyiz. Bir toplumsal hareketi ele geçirmeye ya da ideolojik olarak anarşist bir siyasi programa dönüştürmeye çalışmasak da, mümkün olduğunda anarşist ilkelerimizi açıkça tartışıyor ve istendiğinde bu geniş toplumsal hareketlerin daha anarşist bir yönde örgütlenmesine yardımcı oluyoruz. Bu, söz konusu toplumsal hareketlerin nasıl örgütlendiğini, kararların nasıl alındığını, hangi değerleri teşvik etmeye çalıştıklarını veya hareketin ne tür pratiklerle meşgul olduğunu gözlemleyerek yapılabilir. Tüm bunlar, Halk Örgütü olarak adlandırılan şeyi kolaylaştırmaya veya yaratmaya yardımcı olma çabasıdır.

Halk Örgütü, genellikle daha büyük bir toplumsal hareket içerisinde yer alan ve SAO üyeleri tarafından yaratılan ya da etkilenen bir örgüttür. SAO ile ne aynı yapıya ne de aynı ideolojiye sahiptir. Doğrudan eylem, devletle yüzleşme, doğrudan demokrasi, karşılıklı yardımlaşma ağları, yukarıdan aşağıya liderliğin yokluğu gibi pek çok pratik ve siyasi noktada hemfikir olabilir. Bu hareketler, belirli bir mücadele kesişimi uğruna bir araya gelen çok sayıda siyasi ideoloji tarafından ve bu ideolojiler için örgütlenecektir. Evsizleri şiddetten korumak, mülk işgali, LGBTİ+ hakları, feminist davalar, engelli adaleti, ölüm cezasının kaldırılması gibi şeyler. Halk Örgütü, anarşistlerin ideallerini ve pratiklerini tanıtmaya yardımcı oldukları bir yer olabilir, aynı zamanda anarşizm ideolojisini dürüst olmayan girişçilik yoluyla yukarıdan halka dayatmaz. Especifist anarşistler temelde, Marksist, anarşist, liberal ya da herhangi bir ideoloji olsun, toplumsal hareketlerin herhangi bir biçimde tek bir ideolojiye sahip olabileceğine inanmazlar. Her zaman ideolojilerin, deneyimlerin ve geçmişlerin bir karışımı olacaktır ve bu da insanların toplumda geniş çapta hissedilen sorunların çözümüne yardımcı olmak için fikirlerini ve pratiklerini sentezlemelerini sağlayacaktır. İşte bu noktada anarşistler bu sürece katkıda bulunmaya yardımcı olurlar.

Artık toplumsal eklemlenme ve Halk Örgütü'nün ne olduğuna dair geniş bir çerçeveye sahip olduğumuza göre, SAO'nun Çalışma Grupları olarak adlandırılan grupları nasıl kullanabileceğine ve bunların bir bütün olarak daha geniş toplumsal hareketlerle nasıl bir ilişki içinde olduğuna dair ayrıntılara girebiliriz. Çalışma grupları, SAO içinde belirli bir toplumsal hareketle ilgili olarak toplumsal çalışma çabalarını tartışmaya ve örgütlemeye adanmış alt bölümlerdir. Bir SAO içinde gerekli olan belirli sayıda çalışma grubu olmadığı gibi, bu çalışma gruplarının her durumda ya da her zaman işe yarayacağına dair önceden belirlenmiş kriterler de yoktur. Örneğin, Los Angeles'taki bir SAO'nun konut adaleti çalışma grubuna ihtiyacı olabilirken, Kansas City'deki bir SAO'nun etkili bir şekilde çalışması için böyle bir çalışma grubuna sahip olması veya ihtiyaç duyması gerekmeyebilir. Bu makalenin ilerleyen bölümlerinde SAO'ların kendilerini queer topluluğuna daha iyi dahil olabilmesinin yolları araştıracağım ve bir queer öz savunma çalışma grubuna sahip olmalarını ve SAO'ların kendilerini daha iyi dahil edebilecekleri ve queer toplumsal dokuyla iç içe geçebilecekleri diğer yolları savunacağım. Çoğunlukla, çalışma grupları SAO içinde birbirinin yerine geçebilen bir örgütlenme düğümüdür ve bu grupların üyeleri tarafından herhangi bir noktada oluşturulabilir ve feshedilebilir. Birçok durumda, bu çalışma gruplarının üyeleri tarafından gerçekleştirilen eylemlerin hayata geçirilmesi için çalışma grubu dışındakilerin onayına ihtiyaç duyulmayabilir. Bu durum, bu çalışma gruplarına örgütün genelinden bir düzeyde otonomi sağlar ve birçok anarşistin desteklediği ilkeyi takip eder: Kararı etkilenenler verir. Ancak bu otonomi sınırlara sahip olabilir, eğer bu çalışma gruplarının kolektif ya da bireysel olarak yaptıkları eylemler bir bütün olarak örgütün tanıtımını ya da katılımını içeriyorsa, bu şeylerin muhtemelen diğer geniş kararların alınması gerektiği gibi oylanması gerekecektir.

Bölüm 3: Queer Bir Toplumsal Anarşizm

Especifist anarşizm bugün queer topluluğunun ihtiyaçları ile nasıl kesiştirilebilir? İlerleyen paragraflarda açıklanacak olan mevcut durumla başa çıkmaya yardımcı olmak için daha önce ortaya konan araçları kullanmaya başlayacağız. Ayrıca bu yeni çerçevenin neden gerekli olduğunu daha iyi anlamak için bu araçları önceki queer anarşizmler tarafından kullanılan araçlarla karşılaştıracağız. Önceki queer anarşizmler hakkında konuşmamız gerekiyor çünkü bugün karşılaştığımız ve onların çerçevelerinin çözemediği ya da etkili bir şekilde çözemediği sorunlar var.

Queer bireylerin karşı karşıya kaldıkları mücadelelerde especifist anarşizmin çok açık bir şekilde kesişebileceği ana yollardan biri, sadece LGBTİ+ toplumsal hareketleri içinde toplumsal eklemlenmeye adanmış bir çalışma grubuna sahip olmak değil, aynı zamanda Halk Örgütleri olarak queer öz savunma örgütlerinin kurulmasına yardımcı olmaktır. Bunlar Silah Kulüpleri, Grup Egzersiz Seansları, Grup Öz Savunma Kursları, Şiddetsizlik Grupları, Queer Partizan Milisleri veya ilgili herhangi bir grup ve bu sayılanların kombinasyonu kadar basit bir şey olabilir. Queer Öz Savunma örgütleri kurmak, önümüzdeki yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nde toplumumuzun hayatta kalması için kritik önem taşımaktadır. Açık faşizmin yükselişi özellikle sokaklarda daha belirgin hale gelmeye devam ederken, insanların bir anlamda kendilerini nasıl savunacaklarını bilmeleri gerekiyor. Bu beceriler queer politik alanda son derece eksiktir ve anarşistler bu becerilerin daha geniş toplumsal hareketler içinde daha belirgin hale gelmesine yardımcı olma konusunda büyük bir sorumluluğa sahiptir.

Daha önce Halk Örgütleri hakkında söylediğim gibi, bu öz savunma örgütleri ideolojik olarak anarşist olmamalıdır, çünkü anarşist toplumsal çevrelerin dışındaki daha geniş bir queer yelpazesine hitap etmeleri gerekir. Yine bunu akılda tutarak, gerek kavramsal olarak gerekse tartışmalarda nasıl işlediklerini etkilemeye yardımcı olmalıyız. Bunu yaparak, bu öz savunma örgütlerinin hobi gruplarından daha fazlasına ve faşizme karşı sosyal ve politik bir güce dönüşmesine gerçekten yardımcı olabiliriz.

Diğer Queer Anarşistler bu konuya oldukça farklı yaklaştılar. 2019'da sosyal medyada #ArmTransWomen adı altında çevrimiçi bir kampanya ilgi çekmeye başladı. Bu kampanya, egoist, post-sol ya da isyancı olsun, daha bireyci anarşistler olan trans kadınlar tarafından başlatıldı. Amaç oldukça basit; bu hashtag'i hem bir slogan hem de trans kadınların (ve diğer transların) bireysel olarak silahlanarak topluluk savunması sürecini başlatmaları için bir toplanma çağrısı olarak yaygınlaştırmak.

Savunucuların birçoğunun örgütlenme konusundaki yaklaşımı, bu kampanyayla ilgili olarak herhangi bir siyasi reçete ya da önceden şekillendirmeyi (prefigürasyon) reddetmek olmuştur. Bu hareket içindeki pek çok kişi, kendilerine sorulduğunda, örgütlenme sorununun tamamen o bölgenin koşullarına göre belirleneceğini ve herhangi bir reçete yazmanın anlamsız olacağını ve hatta otoritenin karşı istihbaratına maruz kalma riskini doğuracağını söylemiştir. Öngörülen örneklerin her yer ve zaman için geçerli olmayacağı doğru olsa da, bu anarşistlerin kendilerine göre bir çerçeveyi savunma ve bunu başkalarıyla tartışma işini reddetmeleri gerektiği anlamına gelmez. Bir anarşist olarak örgütlenmek adı verilen deneysel çalışma, tamamen kendiliğinden ya da belirli bir bağlamda bireysel olarak yapılamaz. En azından, fiziksel dünyada işleyen örnekler bulamıyorsanız bir hipotezle başlamanız gerekir. Net bir teori ve pratik setini savunarak başkalarına hiçbir şey empoze etmiyorsunuz.

Bu zihniyete sahip kişiler tüm insanları bu kadar cahil ve kendi başlarına düşünmekten aciz olarak mı görüyor? Tüm insanlar bir kişinin çerçevesini görüyorlar ve kendi bağlamları için hiçbir ayarlama yapmadan akılsızca harfiyen uyguluyorlar mı? Bu, tepeden inme yapıların insanların zihinlerinde nasıl yer ettiğine dair büyük bir yanlış anlamadır ve bir ideolojiye sahip olmanın kendi başına, ona ikna olmuş insanlar üzerinde bir tür adaletsiz güç dayattığını düşünmektedir. Benim görüşüme göre bu onları çocuklaştırır. Diğer insanları anarşist fikirlerle tanıştırma pratiğini reddedemeyiz, çünkü sosyal alanlarda iyi yapıldığında tartışma ve münazara yoluyla başkalarını etkilemek son derece sağlıklı olabilir.

Herhangi bir siyasi reçeteye sahip olmamak, kampanya ve ondan doğan örgütler için feci sonuçlar doğurabilir. Sonuç olarak, bu örgütler sağ-liberteryenler tarafından kendi amaçları doğrultusunda kullanılabilir. Bu çok basit hashtag'in "Translar Silahlansın"a indirgenmesi ve orada durması gibi gerçek bir risk var. Kampanyadan doğan öz savunma örgütleri, on yıllardır queer silah kültüründe yaygın olan aynı tür silah kulüpleri için üreme alanı olacaktır. Pink Pistols ve benzeri grupların savunma ve mülkiyet konusunda silah kültürüne aşırı bireyci bir bakış açısını nasıl sürdürdüklerine dair sorunlardan bahsetmiştim. Bu kampanyanın böyle bir anlayışı caydırmak için pek bir şey yaptığını düşünmüyorum.

Çeşitli siyasi görüşlere sahip halk örgütlerine ve toplumsal hareketlere sahip olmamız, başkalarının mücadelelerimizi anarşistlerin hedeflerine karşıt olarak benimsemesine izin vermemiz gerektiği anlamına gelmez. Eğer bu sağ-liberteryen çizgi bu toplumsal hareket içerisinde yaygınlaşırsa, siyah kurtuluşu, yerli kurtuluşu, engelli adaleti ve sağ-liberteryenlerin ele almakta komik derecede kötü oldukları diğer pek çok konu için verilen mücadelelere katılmak çok daha zor olacaktır. İşbirliğinin bu şekilde reddedilmesi, bazılarının öne sürdüğü gibi ideolojik saflık uğruna değil, hayatta kalmak için marjinalleşmiş toplumsal hareketler arasında nasıl koalisyonlar kurulması gerektiğine dair pratik bir temele dayanmaktadır.

İdeolojik çeşitlilik konusunda bu, Queers With Guns'ın sonunda silah kültürünü queerleştirecek bir örgütlenme için yaptığım bazı önerilere değinmek için bir fırsat. Bir örgütün tüm bunları nasıl yapabileceğinden bahsederken aklımda especifist bir anarşist perspektif yoktu ve örgütlenme konusunda şimdiki kadar bilgi sahibi değildim. Kara Panterler'e benzer, sadece öz savunmaya değil aynı zamanda queer sağlık kliniklerine, evsiz queerler için güvenli evlere vb. ev sahipliği yapan tek, açık bir anarşist örgütlenme hakkındaki ilk düşüncem şu anda aynı fikirde olmayacağım bir şey. Yine de yukarıda bahsi geçen programların yanı sıra silahlı bir öz savunma örgütü oluşturmak isterdim. Ancak, daha önce düşündüğüm ve Queers with Guns'da ima ettiğim gibi, bu örgütlerin ve hizmetlerin açıkça anarşist bir örgüt haline getirilmek yerine toplumsal hareketler içindeki halk örgütleri tarafından sağlanması gerektiğini söyleyebilirim. Bu örgütler mümkün olduğunca genel halk içinde anarşist pratik ve fikirlere açılan kapılar olmalı, açıkça anarşist bir ideolojik program haline getirilmemelidir.

Bununla birlikte, önem listesinde bir sonraki sırada yer alabilecek hizmet, trans sağlık hizmetlerinin baskılanmasına hazırlık veya buna yanıt olarak mevcut pazarın dışında hormon terapisine (HRT) erişimdir. Trans topluluğunun hayatta kalmasının temel taşlarından birinin hormonlara erişim olduğu kanıtlanmış bir gerçektir. Bu ilaçlara yönelik devlet baskısının gölgesi topluluğumuzun üzerinde belirirken, devletin tüm transların uyumlayıcı sağlık hizmetlerine sahip olması için yasal formları zorlamaya başlaması halinde değil, ne zaman başlayacağına hazırlanmaya başlamalıyız. Mevcut koşullar büyük ölçüde savunulamaz hale geldiğinde en etkili olabilmek için bir yeraltı trans sağlık hizmetleri ağının temellerinin şimdi atılması gerekiyor. Elbette bu olasılıkla uğraşırken çok tehlikeli yasal zeminlerde çalışmanız gerekecektir. Bu tür bir hizmeti etkin bir şekilde oluşturmak ve sürdürmek için, sizi ve yardım ettiğiniz insanları güvende tutacak çok daha sıkı bir güvenlik kültürünün uygulamaya konulması gerekecektir. Güvenlik kültürü hakkında daha ayrıntılı bilgi için CrimethInc'in "What Is Security Culture" adlı kitabını tavsiye ederim. Bu broşürde yer alan reçetelerin birçoğu sadece bu eylemlere değil, kendinizi ve organizatör arkadaşlarınızı güvende tutmak için yaptığınız tüm eylemlere uygulanabilir.

Bu örgütlerin queer kurtuluş mücadelesi içinde çalışmaya yardımcı olabilecekleri bir başka yol da evsiz queer bireylerin barınmasına katılmaktır. Özellikle transların evsiz bırakılma oranı zaten yeterince kötüydü. Genel olarak queer bireylere yönelik bu mevcut şiddet ve faşist seferberlik sarmalıyla birlikte, yeni farkına varan queer bireylere yönelik tepkiler daha şiddetli olacaktır. Bu da muhtemelen aileleri ve arkadaşları tarafından reddedilmeleri nedeniyle queer topluluğu içinde evsizliğin artmasına neden olacaktır. Bu çalışma, hormon terapisi ile ilgili çalışma gibi, bir umutsuzluk ve ihtiyaç tsunamisine hazırlıklı olmayı gerektirecektir. Queer evsizlerin sayısında ciddi bir artışa yardımcı olmak için zemin hazırlamayı düşünmeden önce, kendimizi şu anda insanları barındırmakla ilgili çalışmalara dahil etmeliyiz. Evsizler için mevcut toplumsal hareketlerle birlikte çalışmadan toplumlarımızda yoğunlaşan bir evsizlik krizine hazırlanmaya çalışamayız. Bu temel becerileri kazanmak, daha sonra çok daha büyük sorunları ele almak için gerekli olacaktır.

Tüm bu reçeteler, SAO'ların takip etmesi veya bu sırayla uygulaması gereken kesin bir rehber değildir. Her ne kadar öncelikle queer öz savunmanın temellerini inşa etmenin önemini vurgulasam da, içinde bulunduğunuz durumun bağlamı böyle bir temel oluşturmaya izin vermeyebilir. Anarşist bir örgüt olarak queer topluluğu içinde basit bir okuma grubu veya başka bir küçük proje ile başlamak gerekebilir. Kişi bir SAO kuracak durumda bile olmayabilir ve yalnızca toplumsal hareketlere eklemlenebilir ve ortak değerlere sahip olanları bulmak, onlarla anarşist fikirler ve pratikler hakkında konuşmak için zemin çalışması yapabilir. Her ne yapmayı planlıyorsanız, umarım bunu nasıl örgütlenebileceğinizi ve etrafınızdaki insanlarla nasıl bağlantı kurabileceğinizi daha iyi anlayarak yapabilirsiniz.

Sonuç

Bağlamınız ne olursa olsun, insanların bu makaleden çıkarmasını umduğum şey, queer topluluğu içinde anarşist örgütlenmeye giden, diğer queer anarşizmlerin son birkaç on yıldır ortaya koyduklarından farklı bir yol olduğudur. Umarım bazı önerilerim ve örneklerim sadece silah kültürünü değil, tüm toplumu toplumsal devrim yoluyla kolektif kurtuluşumuza doğru nasıl queerleştirebileceğimize ışık tutmaya yardımcı olabilir. Daha açık bir ifadeyle, daha iyi bir yarını birlikte inşa etme sorumluluğu sadece ve sadece bize, en dışlanmış olanlara emanet edilebilir. Mevcut sisteme her fırsatta karşı çıkmalıyız, sadece olumsuzlamak için değil, olumlu bir bakım, sevgi ve mücadele sistemini savunmak için. Mevcut sisteme sadece onu yok etmek için değil, aynı zamanda ektiğimiz tohumlarla aradığımız daha iyi dünyayı yetiştirmek için de saldırmalıyız. FARJ'ın " Toplumsal Anarşizm ve Örgütlenme "[4] adlı kitabında açıkladığı gibi:

"[…] yıkım tek başına yeterli değildir, çünkü ‘hiç kimse, kendi görüşüne göre şu anda var olanın yerini alması gereken şeylerin düzenine dair gerçek ya da yanlış, en azından uzak bir fikre sahip olmadan yıkmak isteyemez'."

İnşa etmek istediğimiz dünyayı göreceğimizden bile emin olamayız, mevcut yapıyı yok ettiğimizde tam olarak neye benzeyeceğini de bilemeyiz. Eylemlerimiz sayesinde bu yeni dünyanın eskisinin küllerinden doğmasına olanak sağlanabileceğine dair umudumuz olmalı. Bir arkadaşımın bir keresinde söylediği gibi:

"Ulaşılabilir olup olmadığını bilmiyorum… ama ona ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacağım."

Bizler, bu ölüm makinesine karşı bir özgürlük ve direniş ruhu içinde filizlenmeleri için zaman olgunlaşana kadar bu yeni dünyanın tohumlarını korumak ve yaymak zorunda olan bu zamanın içindeki özneleriz. Bu kıyma makinesi bizi her gün çiğniyor ve biz queer insanlar olarak bu muhtemelen daha da kötüleşecek. Toplumumuzu sadece burada ve şimdi güvende tutmakla kalmamalı, aynı zamanda açık faşizmin Birleşik Devletler İmparatorluğu'nu gerçekten ele geçirebileceği ve bize karşı imhacı bir kampanya yürütebileceği yaklaşan zamana da hazırlanmalıyız. Hiçbir seçim önlemi, oylama, oy verme ya da internette yayınlama bu gidişatı değiştirmeyecektir. Tüm toplumumuz duvara yaslanıp ezilmeden, liberal STK'lar ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar kapatılmadan, sağlık hizmetlerimiz sigorta şirketleri tarafından karşılanmadan ve kamusal yaşamın gölgelerine geri kovalanmadan önce ihtiyacımız olan bakım yapılarını şimdi inşa etmeliyiz: harekete geçmeliyiz. Umarım varlığımıza karşı yürütülen bu topyekûn savaşa hazırızdır. Başka seçeneğimiz yok: ya tam özgürlük ya da tam yıkım.

Elisha Moon Williams

Çeviri: Umut Aydemir

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #54  
Alt 04-03-2024, 04:24
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.594
Standart

https://barikathaber.org/2023/11/dev...-umut-aydemir/

Devrimci Anarşizmin İnşası – Colin O (Çev. Umut Aydemir)


18 KASIM 2023

"Dünyanın bu hali, anarşizme ilginç bir kitap kulübü gibi davranmaktan daha fazlasını yapmamızı gerektiriyor. Kendimizi ve toplumlarımızı önümüzdeki zorluklara hazırlamak için düşünceli, kararlı ve samimi bir örgütlenme içine girmemiz gerekiyor."

ABD'de uzun yıllar örgütlenme faaliyetlerinde bulunmuş, Güney Amerika'daki anarşist gelenekten doğmuş especifismo teorisini orada gözlemleme fırsatına sahip olmuş Colin O'nun yazısınının çevirisini sizlerle paylaşıyoruz. Yazar günümüz anarşist hareketinde hüküm süren örgütsüzlüğe dair endişelerini dile getirirken, yoldaşlarını bu noktada daha ciddi bir çalışmaya davet ediyor. Örgütlenmenin, "Hareket Anları" dışında yapılan çalışmalarla bu anlara hazırlanmak ve "toplumsal eklemlenme" yoluyla ezilen sınıfların mücadelesinde yer alarak strateji geliştirmek noktasındaki önemini de vurguluyor.

Bu makale, çok sayıda toplumsal harekete rağmen anarşist hareketin büyüme konusundaki başarısızlıklarından ve anarşist politik örgütlenme modellerinin bu tuzakların üstesinden gelmek için nasıl bir yol gösterdiğinden bahsediyor.


Giriş

Yakın zamanda yaşanan iki olay Amerika Birleşik Devletleri'ndeki anarşist hareketi kritik zorluklarla karşı karşıya bıraktı: 2008'de başlayan mali kriz ve 2011'de bu krizden doğan Occupy Wall Street (OWS) hareketi. Bu ülkedeki mevcut siyasi ve ekonomik görünümün herhangi bir gösterge niteliğinde olduğunu varsayarsak, bu gibi anların daha sık ortaya çıkmasını beklemeliyiz. Bu gibi "Hareket Anları" sol ya da sağ, her türden devrimci için kritik fırsatlardır. Statükonun kabulü mümkün görünmüyor.

Özellikle OWS, anarşizm için inanılmaz bir fırsat sundu. Büyük ölçüde anarşistler tarafından desteklendi, birçok yerde anarşistler tarafından sürdürüldü ve kesinlikle birçok insanın anarşizm hakkında konuşmasını sağladı. Mark Bray'in son çalışması Translating Anarchy: Anarchism of Occupy Wall Street adlı çalışmasında, OWS'deki organizatörler arasında anarşizmin etkisini inceliyor ve şu bulgulara ulaşıyor:

Röportajlar, OWS örgütleyicilerinin %39'unun kendini anarşist olarak tanımladığını gösterdi… Kendini anarşist olarak tanımlamayan örgütleyicilerin %30'unun (tüm örgütleyicilerin %34'ü kendini herhangi bir kapsayıcı etiketle tanımlamadı) anarşizmi genel düşüncelerinde etkili bir unsur olarak listelediğini fark ettim.

Bu Hareket Anları her gün ortaya çıkmıyor. Hareketimizin neler kazandığını, neler kaybettiğini ve bir sonraki Hareket Anında daha güçlü olmak için nelere ihtiyaç duyduğunu eleştirel bir şekilde incelememiz çok önemlidir. Peki, anarşizmin OWS organizatörleri üzerindeki erken etkisi göz önüne alındığında, ne kazanıldı? Bazı yerlerde haciz karşıtı doğrudan eylem gruplarının büyüdüğü, diğerlerinde Dünya Endüstri İşçileri'nin (IWW) üye sayısında artış olduğu ve genel olarak anarşist fikirlerin birçok toplumsal adalet hareketinde giderek diyaloğun bir parçası haline geldiği görülüyor. Yine de hiçbiri açıkça anarşist kazanımlar değildir.

Haciz karşıtı doğrudan eylem hareketi ve IWW açıkça bazı iç anarşist etkilere sahip olsa da, hiçbiri açıkça anarşist değildir ve her ikisi de genellikle anarşistlerle güçlü bir bağlantıdan aktif olarak kaçınır.

Bray, Occupy Wall Street'in anarşistler tarafından kaçırılmış bir fırsat olduğu sonucuna varıyor:

Binlerce hevesli yeni insanın dahil olmak için kapıları kırıp döktüğü bir dünya spotunun önünde geçirilen aylardan sonra anarşist hareket için somut siyasi sonucu değerlendirmek için geri adım attığımda, bir dereceye kadar bizim de "bu olayların içinden bir sisin içinden ektoplazma gibi süzüldüğümüz" hissine kapılıyorum. Rakip sol oluşumlarımız bile yoktu. Siyasi etki alanı bize açık bırakılmıştı ve biz bundan gerektiği kadar yararlanamadık.

Bray, kaçırılan bu fırsatın önemli bir parçası olarak örgütlenme eksikliğini gösteriyor:

Pek çok yeni örgütleyici anarşist değerlerden ilham aldı ve anarşist örgütleyicilerin şöyle diyebilmesi faydalı olurdu: "Anarşizmle mi ilgileniyorsunuz? Perşembe akşamı ‘örgütlenme üzerine anarşist perspektifler' konulu tartışmamıza gelin" ya da "Belki anarşist örgütümüze/kolektifimize katılmak ilginizi çeker" diyebilmeleri faydalı olurdu.

Elbette, anarşistlerin örgüt kurmaları, hatta örgütlenmeleri gerektiği gibi basit bir sonuç yeni ya da kapsamlı bir fikir değil. Ancak Güney Amerika'daki anarşistlere baktığımızda, anarşist olarak örgütlenme kavramını ve açıkça anarşist bir örgütün rolünü daha net görüyoruz. Anarşistlerin Güney Amerika'daki başarıları göz önüne alındığında, onların yöntemlerini düşünmek ve bizim bağlamımızda anlamlı olanları uygulamak kesinlikle değerlidir.

Devrimci Anarşizmin İnşası Konuşma Turu

ABD'de anarşizmin popülaritesini ve etkisini arttırmak için bu Hareket Anları'ndan tam olarak yararlanmamıza yardımcı olmak amacıyla Devrimci Anarşizmin İnşası Konuşma Turu'nu koordine etmeyi seçtim. Başlangıçta sadece üç ya da dört durak olması beklenirken, nihai tur 2013 yazının büyük bölümünde tüm ABD'de on yedi durağı kapsadı. Birçok kişinin bu Hareket Anları sırasında örgütlü anarşizmin ilerleme kaydedememesinden duyduğu hayal kırıklığını paylaştığını ve birçoğunun anarşist olarak ideallerini korurken aynı zamanda etkili bir şekilde örgütlenme konusunda yeni fikirlerin peşinde olduğunu gördüm. Zamanlama mükemmeldi. Ülkenin dört bir yanında başlangıçta Occupy Wall Street'ten büyük heyecan duyan, ancak o zamandan beri kendilerini bir sonraki adımları birleşik bir şekilde tasarlamakta zorlanırken bulan insanlarla karşılaştım.

Amerika Birleşik Devletleri'nde dönüşümsel ve devrimci değişim için kendini adamış bir örgütçü olarak geçirdiğim kısa sürede, birçok "Hareket Anının" gelip geçtiğine şahit oldum. Her durumda, hareketimizi büyütmeyi ve bir sonraki ana hazırlanmak için gerekli dersleri çıkarmayı başaramamışız gibi görünüyor. Ülkede giderek artan sayıda birey ve örgütle birlikte, açıkça anarşist bir örgütlenmenin eksikliğinin en büyük zayıflıklarımızdan biri olduğunu anladım.

Açıkça ideolojik anarşist örgütler yaratmanın gerçek değerine ikna olduğum yıl 2007'ydi. Arjantin'deyken, çok çeşitli eğitim ve örgütlenme faaliyetlerinde bulunan formal bir anarşist komünist örgüt olan Buenos Aires Red Libertaria'nın bazı üyeleriyle tanıştım. Oradaki anarşist hareketin düşünceliliği, zekası, samimiyeti ve etkinliği beni hemen etkiledi. Bu, Amerika Birleşik Devletleri'ne döndüğümden beri paylaşmaya odaklandığım bir ilham kaynağı oldu.

Devrimci Anarşizmin İnşası Konuşma Turu sadece bu ilhamı paylaşmama değil, aynı zamanda Arjantin'de gördüğüm örgütlenme yöntemindeki bazı detaylı farklılıklara da değinmeme yardımcı oldu. Ancak paylaşmam gerektiğini hissettiğim şey sadece küçük örgütsel değişiklikler değildi. Güney Amerika'daki anarşistler, devrimci anarşist örgütün, especifismo'nun rolüne dair bir teori geliştirmişlerdi. Kendimize ve hareket inşasındaki rolümüze dair bu anlayışı paylaşmak için güçlü bir aciliyet hissettim. Ve Haziran 2013'te, planlanan turne tarihleri hızla beşten on yediye çıkarken, bu aciliyetin ortak bir aciliyet olduğunu biliyordum.

ABD'de İdeolojik Örgütlenmeden Duyulan Rahatsızlık

Arjantin'de yaşamadan önce ideolojik örgütlenmeye bakış açımı açıklamak için biraz geriye gitmem gerekiyor. Şu anki perspektiflerimi daha iyi ifade edebilmek için daha önceki deneyimlerimi Arjantin'de yaşadıklarımla karşılaştırmak gerekiyor.

Kendimi 2000 yılından beri bir anarşist olarak tanımlıyorum. Anarşizm fikirlerinden Seattle'daki Dünya Ticaret Örgütü karşıtı gösteriler sayesinde haberdar oldum. O zamanlar devrimin eli kulağında olduğunu hissediyordum. Ülkenin dört bir yanında ortaya çıkan direnişi görmek ilham vericiydi ve uluslararası diğer hareketlerle bağlantılı görünüyordu. Birkaç kara bloğa ve hatta Buffalo'da BuffalA (anladınız mı?) adında yerel bir anarşist grup kurma çabasına katıldım. Ancak ideolojik gruplardan her zaman rahatsızlık duydum.

Temel olarak BuffalA, Buffalo'da kendine anarşist diyen herkesi bir araya getirmeye çalıştı. Hiçbir zaman üzerinde anlaştığımız ilkelerimiz olmadı. Sanayiyi ele geçirmek için militan bir işçi hareketi mi örgütlemeliyiz yoksa tüm fabrikaları mı yakmalıyız konusunda anlaşamadık. Bazıları resmi kararlar bile almamamız gerektiğini savundu. Bazıları ise – bir toplantıda olmamıza rağmen – toplanmamamız gerektiğini savundu. Açıkçası, bu çabanın çökmesi uzun sürmedi.

Endüstriyel bir pas kuşağı şehrinden geldiğim, sosyal yardımlarla büyüyüp sosyal yardımlardan mahrum kaldığım ve ailem rutin olarak kötü konutlardan tahliye edildiği için, anarşist hareketin her zaman birlikte ön saflarda olması gereken insanlarla, yani kapitalizmden, devletten, ataerkiden ve beyaz üstünlüğünden en çok etkilenenlerle gerçekten bağlantılı olmadığını hissettim.

Bunun yerine, neredeyse kasıtlı olarak çevremizdeki insanların sorunlarıyla gerçekten ilgilenmeye direnç gösteren izole bir alt kültür yaratmış gibi görünüyorduk. Hareketlerden, genel grevlerden ve kitlesel eylemlerden bahsediyorduk ama hiçbir zaman bahsettiğimiz insanlarla gerçekten ilişki kurmak istemiyor gibiydik. Bu kopukluk, ne tür grupların birlikte çalışmak için "yeterince anarşist" olduğu konusunda katı bir pürist zihniyete yol açtı. Günün sonunda, bu tür bir saflığın aslında hareketsizliğimizi ve izolasyonumuzu rasyonalize etmenin bir yolu olduğu bana açıkça göründü. Zaman içinde bazı iyi potlucks ve punk gösterilerimiz, bir Food Not Bombs ve bir infoshop'umuz oldu. Ama sonuçta bu projelerin hiçbiri gerçekten daha güçlü örgütleyiciler geliştirmedi. Hiçbiri daha büyük bir sosyal değişimin yolda olduğuna dair bir his yaratmadı. Hiçbiri renkli topluluklardan ya da işçi sınıfından birkaç yeni liderin ortaya çıkmasına bile yol açmadı. Bu ABD anarşist hareketinde çok yeni bir sorun değil. 1930'larda Lucy Parsons buna dikkat çekmişti:

Anarşizm şimdiki kuşakta herhangi bir örgütlü yetenek üretmedi, sadece bu geniş ülkeye dağılmış, ara sıra konferanslarda bir araya gelen, birbirleriyle konuşan ve sonra evlerine giden birkaç gevşek mücadele grubu… Siz buna hareket mi diyorsunuz? Uluslararası Emek Savunması için çalışmaya başladım çünkü başları belaya giren kapitalizm kurbanlarını savunmaya yardımcı olmak için küçük bir şey yapmak istedim ve her zaman konuşmak, konuşmak ve daha fazla konuşmak istemedim.

Tecrübelerime göre, aynı şey doğru çıktı. Sonunda, saflık, izolasyon ve düpedüz zayıf örgütlenme becerisi samimiyetsiz göründü. Daha geniş "sosyal adalet" ve "işçi hakları" gruplarıyla örgütlenmeye daha fazla zaman ayırmaya başladım. Bu grupların analizleriyle çoğu zaman ciddi anlaşmazlıklar yaşasam da, en azından bir dereceye kadar gerçek örgütlenmenin gerçekleştiğini gördüm ve kendi topluluğumda kendimi daha az izole hissettim. Dolayısıyla Arjantin'e gittiğimde kendimi anarşist olarak adlandırabilirdim ama anarşist örgütler için tartışmazdım.

Arjantin'de Anarşizm

Arjantin'e anarşizm ya da anarşist örgütlenme hakkında bilgi edinmek için gitmedim. İşyerlerini ele geçiren işçi hareketleri hakkında bilgi edinmek için gittim. Onların işçi hareketlerini bizimkilerden çok daha militan kılan şeyin ne olduğunu merak ediyordum. Keşfettiğim kısa cevap, ideolojiden korkmadıklarıydı. Anarşist, sosyalist ve komünist fikirler Amerika Birleşik Devletleri'nde olduğundan çok daha açık bir şekilde tartışılıyordu. Bu ideolojik grupların her birinin birden fazla örgütü, alanı ve yayını vardı ve hepsinin büyük sendikalar, topluluk örgütleri ve öğrenci grupları içinde üyeleri vardı.

Kendilerini "especifistas" olarak tanımlayan anarşist komünistlerin şehir çapında bir örgütü olan Red Libertaria de Buenos Aires ile tanışmam uzun sürmedi – bu kelimeyi daha önce hiç duymamıştım ve aylar sonrasına kadar gerçekten anlamayacaktım. Daha az ölçüde Federación Libertaria de Argentina üyeleriyle de tanıştım.

Hemen ardından Red Libertaria ile önceki deneyimlerim arasında gerçek farklılıklar gördüm. Katıldığım ilk Red Libertaria etkinliğinde, işyerlerinde örgütlenen işçilerle, öğrenci sendikalarında örgütlenen öğrencilerle, villas miserias'ta (gecekondu mahalleleri) yaşayan ve kendi toplum örgütlerinde faaliyet gösteren insanlarla tanıştım. Ezilen topluluklardaki bu derin mevcudiyet, ABD'de alışık olduğum izole alt kültür gruplarının neredeyse tam tersiydi. Odadaki çeşitlilikten daha da önemlisi, içerideki sohbetin çok daha güçlü olmasıydı. Anarşizmden, gündelik mücadelelere fiilen katılan insanlar için bir yol haritası olarak bahsediliyordu. Hemen, nasıl örgütlendiklerine dikkat etmem gerektiğini hissettim. ABD'de Arjantin'dekine benzer şekilde örgütlenen anarşistler olsa da, bu yöntemler burada standart gibi görünmüyor. Çoğunlukla Arjantin'deki örgütlenme ABD'de deneyimlediğimden çok farklıydı.

Birincisi, Red Libertaria net birlik noktaları geliştirmişti. Onlar açıkça anarşist komünist bir örgüttü. Kendilerine anarşist diyen herhangi birinin örgütünü kurmuyorlardı. Aksine, katılmak için bir zemin olarak belirli anlaşmalar geliştirdiler. Bu yaklaşım genellikle ABD anarşist çevrelerinde otoriter olarak değerlendirilir. Ancak net bir dizi birleştirici noktaya sahip olmak, daha küçük kurucu gruplarla sonuçlansa bile, bu noktalar etrafında örgütlenmeyi çok daha kolay hale getirdi.

İkincisi, Red Libertaria konsensüs (oybirliği) kullanmadı. Bu benim için tam bir şok oldu. Konsensüsün anarşistler arasında kabul edilebilir tek karar alma biçimi olduğu içime işlemişti. Küresel bazda, ABD'deki tutumlarımız biraz anormal. Dünyanın geri kalanının çoğunda anarşistler oybirliği konusunda ısrarcı değiller. Andrew Cornell'in Oppose and Propose! Lessons from Movement for a New Society adlı kitabında belirttiği gibi, ABD anarşizmine konsensüsü Quakerlar getirmiştir.

Daha basit ve daha hızlı karar alma biçimlerine izin vererek, küçük, sürdürülebilir olmayan yakınlık grupları yerine çok daha büyük örgütler yaratmak için hayati bir kapı açılabilir.

Üçüncüsü, Red Libertaria'nın aidatları vardı. Üyeler, iyi finanse edilen bir örgütlenme sağlamak ve herkesin masrafları eşit olarak paylaşmasını garanti altına almak için aidat ödüyorlardı. Bu birkaç nedenden dolayı önemlidir. Bir örgütün üye sayısı arttıkça, mekan, yayınlar, medya kanadı, etkinliklerin tanıtımı vb. için gerekli kaynaklar da artar. Bu arada üyelik, örgütün masraflarını eşit bir şekilde paylaşır. Yapılan pek çok araştırmada, yoksul insanların daha varlıklı üyelere kıyasla ceplerinden daha fazla bağışta bulundukları görülmüştür. Bununla birlikte, ölçeklendirilmiş bir aidat sistemi, daha büyük kaynaklara sahip olanların örgütün finansmanına daha büyük ölçüde yardımcı olmasını sağlar.

Örgütlenme tekniklerindeki bu farklılıklar bir araya geldiğinde oldukça açık bir tablo ortaya çıkıyor. Buenos Aires'teki anarşistler formal bir örgütlenme inşa ediyorlardı ve bu konuda açık sözlü olmaktan korkmuyorlardı. Neredeyse hegemonik örgütlenme karşıtı görüşlere sürekli boyun eğmeye gerek yoktu. ABD'deki anarşist hareketin, en azından bazılarımızın aynı şeyi yapmasından kaybedecek bir şeyi olmadığını savunuyorum. Çok sayıda örgütlenme karşıtı ya da informal örgütlenme grupları var. Niyetli ve formal örgütler kurmanın anti-anarşist bir yanı olduğunu varsaymayı bırakalım. Basit ve pürist iç polislik, devrime doğru inşa etmenin yollarını denememizi engellememelidir.

Especifismo

Bir avuç küçük süreç farklılığı bile Güney Amerika anarşist örgütlerinin gücünü arttırırken, kritik ayrımlar burada bitmiyor. Farklılıklarımız bundan çok daha derinlere uzanıyor. Red Libertaria ideolojik bir anarşist örgütün rolüne dair, anarşist fikirleri inşa etmek için nasıl çalıştığı ve işçi sınıfı insanlarının ve topluluklarının daha geniş hareketleriyle nasıl ilişkili olduğuna dair daha kapsamlı bir anlayışa sahipti. Bu fikirler especifismo olarak adlandırılıyor ve Güney Amerika'daki örgütlü anarşist ortamın önemli bir parçası haline geldi.

ABD'de birçoğumuz especifismo kavramıyla The Northeastern Anarchist dergisinin on birinci sayısında Adam Weaver tarafından kaleme alınan "Especifismo: Güney Amerika'da Halk Hareketlerini ve Devrimci Örgütlenmeyi İnşa Etmenin Anarşist Praksisi" başlıklı makale aracılığıyla tanıştık. Bu makale benim especifismo ile tanışmam olmasa da, bu fikirlerin faydalı bir özeti olduğunu gördüm. Weaver makalesinde especifismo'yu üç kısa ve öz noktaya ayırıyor:

Fikir ve eylem birliği etrafında inşa edilmiş spesifik anarşist bir örgüte duyulan ihtiyaç.
Stratejik politik ve örgütlenme çalışmalarını teorize etmek ve geliştirmek için spesifik anarşist örgütün kullanılması.
Otonom ve popüler toplumsal hareketlere aktif katılım ve bu hareketlerin inşası, ki bu "toplumsal eklemlenme" süreci olarak tanımlanır.
Bu temel döküm, kendi ötesinde bir etkiye sahip anarşist örgütlenmenin gelişimi için bir yol haritası sağlar.

Spesifik Anarşist Örgüt

Federação Anarquista do Rio de Janeiro (FARJ) "Anarşist Örgütlenme Anlayışımız" başlıklı bildiride şöyle demektedir:

Bu örgütlenme modeli, belirli bir anarşist örgütün işlevinin, militan faaliyetlerden kaynaklanan güçleri bir araya getirmek ve koordine etmek, nihai bir hedef olan toplumsal devrim ve liberter sosyalizmi amaçlayan sağlam ve tutarlı bir mücadele aracı inşa etmek olduğunu savunur. Örgütsüz (ya da çok az örgütlü), herkesin kendi istediğini yaptığı, zayıf bir şekilde ifade edildiği ve hatta izole edildiği çalışmaların verimsiz olduğuna inanıyoruz. Savunduğumuz örgütlenme modeli, militan güçlerin sonuçlarını ve etkinliğini çoğaltmayı amaçlamaktadır.

Basitçe ifade etmek gerekirse, örgütlenme ve kolektif eylem yoluyla bireysel çabalarımız daha etkili bir sonuca ulaşır. Ve örgütlenme sayesinde çabalarımızın, tek tek militanların ve örgütçülerin faaliyetlerinin ve katılımlarının ötesinde kendini sürdürmesine olanak tanırız. Örgütler, kitlesel hareketler arasındaki daha durağan anları atlatabilir; bu, katıldığımız her hareketin derslerinden gerçekten öğrenmek istiyorsak hayati önem taşıyan bir şeydir.

Especifismo'dan esinlenen iki yerel anarşist örgüt olan Buffalo Class Action ve Rochester Red & Black'teki deneyimim, açıkça anarşist bir örgütlenmenin anarşizm fikirlerini kentlerimizde gerçekleşen günlük mücadelelerle daha çekici ve ilgili hale getirmemizi sağladığı yönünde oldu. Her iki durumda da, kısa bir süre içinde, başkaları fikirlerimizi duydukça ve belirli örgütlere ve mücadelelerine yönelik kasıtlı desteğimizi memnuniyetle karşıladıkça, kendimizin ötesinde bir etkiye sahip olduğumuzu gördük. Rochester Red & Black örneğinde, bu etki Rochester'ın ötesine geçmiş gibi görünüyor. Yirmi kişiden az bir grup olmama rağmen, ülkeyi dolaşıp konuşmalar yaptığımda Rochester Red & Black'i tanıyan pek çok insanla karşılaştım. Bu tür bir etki, örgütümüzdeki herhangi bir birey tarafından aynı derecede başarılamazdı.

Teori ve Strateji Geliştirmek

Anarşist çevrelerde taktikler ve taktiklerin etkili olup olmadığı hakkında hiç bitmeyen bir konuşma içindeyiz gibi görünüyor. Bu durumda, ağaçlar için ormanı kaçırıyoruz. Belirli bir taktik evrensel olarak etkili ya da etkisiz değildir; etkinliği daha geniş bir stratejiye nasıl dahil edildiğine bağlıdır. Birçok anarşist çevrede, basit taktik tercihlerin ötesinde strateji hakkında çok az konuşma vardır ve bu taktiksel seçimler genellikle daha büyük bir stratejiye etkili bir şekilde entegre olmaktan ziyade bir dereceye kadar yüzeysel militanlığa yönelik kişisel yatkınlığa dayanır.

"Huerta Grande"de, especifismo teorisinin ilk geliştiricileri olan Federación Anarquista Uruguaya (FAU), teorinin stratejik örgütlenmenin gelişimindeki önemini ve bağlantısını paylaşıyor:

Teorik çalışma için bir çizgi olmadan, bir örgüt, ne kadar büyük olursa olsun, koşullandıramadığı ya da kavrayamadığı koşullar karşısında şaşkına dönecektir. Siyasi çizgi, her adımda ulaşılacak hedefler anlamına gelen bir programı varsayar. Program, hangi güçlerin lehte, hangilerinin düşman ve hangilerinin sadece geçici müttefik olduğunu gösterir. Ancak bunu bilmek için ülkemizin gerçekliğini derinlemesine bilmemiz gerekir. Dolayısıyla bu bilgiyi şimdi edinmek en yüksek önceliğe sahip bir görevdir. Bilmek için de bir teoriye ihtiyacımız var.

Net bir stratejik programa sahip olmak aynı zamanda örgütlerimizi daha büyük siyasi güçlerin manipülasyonundan koruyacak ve somut kazanımlar için mücadele eden insanlara stratejik bir yön sunmamızı sağlayacaktır. Ve eğer sonunda bizi devrimci koşullara götürecek militan örgütler inşa etmek için gerçek bir yol sunamazsak, kendimize nasıl gerçekten devrimci diyebiliriz? Anarşistler tarafından geliştirilmiş net bir program olmadan, kendimizi reformist örgütlerle çalışırken, kendi inançlarımızı görmezden gelirken ya da sadece ismen devrimci olurken bulacağız – stratejilerimiz gerçekte ne kadar pratik olmasa da en militanca konuşanlar olacağız.

Böyle bir teoriye ve programa sahip olduğumuzda, bu programla ne yapacağımız tamamen yeni bir zorluk olacaktır. Bu programı sadece kendi küçük, kararlı ve örgütlü anarşist grubumuzla mı hayata geçireceğiz? Weaver'ın especifismo çözümlemesinin üçüncü noktası bir sonraki adımı netleştirmeye yardımcı olur.

Örgütlenmenin Toplumsal ve Siyasi Düzeyleri

Güney Amerika'da "sosyal eklemlenme" olarak adlandırılan kavram birçok açıdan especifismo'nun kalbidir. Toplumsal eklemlenmeyi tam olarak anlamak için öncelikle toplumsal hareketler ile siyasi örgütler arasındaki farkları anlamamız gerekir. Temel olarak toplumsal eklemlenme, örgütlerin ve hareketlerin nasıl etkileşime girdiği ve devrimci anarşist politik örgütün bu ilişkideki rolüdür.

Daha önce de söylediğim gibi, anarşist politik örgüt basitçe, anarşist sosyal ve ekonomik yapılara yol açacak stratejik bir devrim programı geliştirmek için çalışan, fikir ve eylem birliğine sahip, kendini tanımlamış anarşistlerden oluşan bir örgüttür. Elbette, doğası gereği, bu örgüt genel nüfusa kıyasla oldukça küçük olacak ve üyelerinden yüksek düzeyde bağlılık bekleyecektir.

Devrimci çabalarımızın diğer temel muhatapları toplumsal hareketler ve onların örgütleridir. FARJ, "Toplumsal Anarşizm ve Örgütlenme" başlıklı yazısında toplumsal hareketlerin anarşist devrimci düşüncedeki merkezi rolünü açıklamaktadır:

Eğer anarşizmin mücadelesi toplumsal devrimin ve özgürlükçü sosyalizmin nihai hedeflerine işaret ediyorsa ve eğer sömürülen sınıfları bu hedeflere doğru dönüşümün kahramanları olarak anlıyorsak, anarşizm için bu sınıflarla etkileşime girmenin bir yolunu aramaktan başka bir yol yoktur.

Toplumsal hareket, işçi sendikaları, apartmanlardaki kiracı örgütlenmeleri, okullardaki öğrenci sendikaları, mahallelerdeki halk meclisleri ve işsizlerin öz örgütlenmeleri de dahil olmak üzere sömürülen sınıfların kitlesel örgütlenmesidir. Toplumsal hareketler güçlerini ideolojik saflıktan çok kitlesel katılımdan alırlar. Bir işyeri mücadelesinde, sadece anarşist olanlar değil, tüm işçiler yer almalıdır.

Sendika sadece kendini anarşist olarak tanımlayan ya da üye olmak için anarşist olmayı şart koşan işçilere hizmet ederek kendini marjinalleştirecektir. Bunu yapmak sendikanın patronlarla mücadele etme yeteneğini zayıflatacak ve nihayetinde kapitalizme karşı mücadeleyi zayıflatacaktır.

Basitçe ifade etmek gerekirse, anarşist ve anti-öncücü devrim perspektifi, toplumsal hareketlerin kendilerinin devrimci aktörler olduğu; örgütlerinin nihayetinde toplumsal bir devrimi gerçekleştireceği yönündedir. Anarşist örgüt, insanları devrime götüren öncü değildir. Aksine, anarşist örgüt toplumsal hareketlere ve bu hareketleri oluşturan sömürülen sınıflara gerçek devrimci bir yön sunar.

Toplumsal Eklemlenme ve Toplumsal ile Politik Arasındaki İlişki

Anarşistler toplumsal hareketleri oluşturan daha geniş sınıflarla nasıl ilişki kurmayı planlıyorlar? Especifist örgütler, anarşistlerin bu daha geniş sınıflarla ilişki kurmasının yolunun toplumsal eklemlenme olduğunu savunuyor. Toplumsal eklemlenmenin önemi abartılamaz. FARJ'ın dediği gibi, "Toplumsal çalışma ve eklemlenme, belirli bir anarşist örgütün en önemli faaliyetleridir."

Toplumsal eklemlenme, toplumsal hareketlere ve onların örgütlerine gerçek katılımcılar olarak dahil olmakla ilgilidir.

Devrimci bir anarşist örgütün katılımcıları olarak, iki ya da daha fazla örgütün katılımcıları ve üyeleri oluruz. İkili örgütsel yönelim bizi, örgütlenme ve hayatta kalma mücadelesi veren sömürülen sınıflardan anarşist olmayanlarla doğrudan gündelik temasa sokar.

Bu örgütler içinde devrimci anarşistler, azınlıkta olsalar bile, sunduğumuz perspektifi açıkça ifade etmek için pozisyonlarımızı açıkça savunmalıdır. Doğrudan eylem, yatay örgütlenme, sınıf mücadelesi ve anti-kapitalizm fikirlerimiz, toplumsal hareketin güç kazanmasında önemli stratejik unsurlar olarak toplumsal hareketlerde açıkça tartışılmalıdır.

Açık savunuculuğun, anarşistlerin bu örgütlerin liderliğini ele geçirmeye çalışması ya da bir toplumsal hareketi anarşist bir toplumsal harekete doğru "ideolojikleştirmeye" çalışması anlamına gelmediğini vurgulamak önemlidir. Bunun yerine, açık savunuculuğun amacı, daha geniş toplumsal hareketlere sahip oldukları gücü ve toplumu temelden yeniden yapılandırma yeteneklerini hatırlatmaktır.

Devrimci anarşist ideallerimiz, yeni bir dünyaya dair net bir vizyona ve uzun vadeli militanların örgütlenme becerisine sahip toplumsal hareket üyeleri olarak bizim etkimizle toplumsal hareketlerde karşılık bulacaktır. Bu, anarşistler olarak fikirlerimizi mücadele arkadaşlarımıza "konuşarak ve açıklayarak" değil, "yaparak ve göstererek" öğreteceğimiz anlamına gelir.

Toplumsal hareketin inşasına aktif olarak katılmak, tabandan gelen güçlü bir toplumsal hareket üyesini örneklemek için gerekli günlük işleri yapmak ve sömürülen sınıflar için hayatta kalma mücadelesi vermek kendi etkimizi arttıracaktır.

Bu tür bir katılım, anarşist militanların ve örgütçülerin etkilerini artırmalarına yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda bu tür doğrudan faaliyetler stratejik ve teorik perspektiflerini beslemek için de elzem olacaktır. Sahadaki sınıf mücadelesinden kopuk bir perspektifin, önemli yerel aktörleri, bunların etkileşim biçimlerini, kiminle ve nasıl çalışılacağını bilmesi mümkün değildir. Bu detayları bilmek bizi daha güçlü örgütleyiciler ve topluluklarımızdaki ve toplumsal hareketlerdeki kişilerle daha iyi müttefikler yapacaktır.

Kendini adamış, örgütlü anarşistler ile daha geniş ancak muhtemelen daha reformist toplumsal hareketler arasındaki ayrımı aktif bir şekilde yıkmak önemlidir.

En azından 1950'lerden bu yana solcu örgütçüler aktif olarak ve bazen de acımasızca daha büyük toplumsal hareketlerden ayrı tutulmaktadır. On yıllar boyunca toplumsal hareketler hiçbir devrimci perspektifin açıkça tartışılmamasına alıştı. Aynı zamanda ideolojik gruplar da toplumsal hareketler arenasında çok az etkiye sahip olmaya ya da hiç etkiye sahip olmamaya alıştı. Bunun sonucunda toplumsal hareketler kendi güçlerini ortaya koymaktan ve hatta "radikal" fikirleri tartışmaktan korkar hale geldi. Öte yandan, ideolojik gruplar hiçbir zaman gün ışığına çıkmayacak mükemmel örgütlenme modelleri yaratma ve bunları toplumsal hareketleri misyonlarında başarısız olmakla suçlamak için kullanma alışkanlığı geliştirdiler. Eğer gerçek bir değişim görmek istiyorsak, devrimci anarşistler ile toplumsal hareketler arasındaki ayrım ortadan kaldırılmalıdır. Toplumsal hareketlerin bize, bizim de onlara ihtiyacımız var.

Toplumsal Hareketlerin Bize İhtiyacı Var

Kendimi sık sık anarşist çevrelerde konuşurken buluyorum. Bu çevrelerde, toplumsal hareketlerin anarşistlere ve bizim perspektiflerimize ihtiyaç duyduğu tüm yollara dair güçlü bir anlayış olduğunu fark ettim.

Çoğu hareket tarafından kullanılan strateji ve taktiklere yönelik anarşist eleştiriler tanıdık. Ne yazık ki, bu eleştiriler daha anlamlı yollar önermek yerine sıklıkla toplumsal hareketleri kınamak ve faaliyet eksikliğimizi rasyonalize etmek için kullanılıyor.

Bununla birlikte, toplumsal hareketlere katılan devrimciler genellikle bizim perspektiflerimize katılmakta ve bunların kullanıldığını görmek istemektedirler.

Anarşistlerin, daha reformist toplumsal hareketlerde yer alanlar için tamamen kayıp gibi görünen çok bariz bir stratejik perspektifi, seçim ve yasama kampanyalarının gerçekte bir tuzak olduğudur. Değişim talep etmenin birincil aracı olarak doğrudan eylemin anarşist perspektifi, birçok toplumsal hareketin enerjisini seçim politikalarına olan başarısız güvenlerinden uzaklaştırmak için kritik öneme sahiptir.

Binlerce bireyin birleşik ve uyumlu faaliyeti birincil güç kaynağınız olduğunda, genellikle toplumsal hareketlerde olduğu gibi, hiyerarşik örgütlenme kendi gücünüzün önünde büyük bir engeldir. Anarşistler tarafından önerilen yatay örgütlenme kavramları, sıradan insanların kendi örgütleri ve bu örgütlerin kararları üzerinde gerçek bir sahiplik duygusuna sahip olmalarını sağlar ve bu da üyelerin daha kararlı ve uyumlu bir şekilde faaliyet göstermelerine yol açar.

Pek çok toplumsal hareket özellikle sömürülen sınıflardaki insan gruplarını güçlendirmek için vardır. Aslında bu, sınıf mücadelesine katılımdır. Ne yazık ki bu tür grupların pek çoğu sınıf mücadelesine bilinçli olarak odaklanmamaktadır. Bu kafa karışıklığı müttefik seçiminde, fon kabulünde ve etki sağlamada ciddi stratejik hatalara yol açmaktadır.

Sınıf mücadelesine daha etkin bir şekilde katılabilmek için örgütün kendi gücünü inşa etmesi gerektiğine dair bir anlayışa sahip olmayan pek çok örgüt kendi altını oymaktadır. İç iktidarlarını aksi takdirde sınıf düşmanları olacak kişilere devrediyorlar, aynı düşmanlardan birçok ipucuyla birlikte finansman kabul ediyorlar ve sonra neden gerçekten güç inşa edemediklerini merak ediyorlar. Gerçekte, kendi eksik sınıf bilinçlerinin bir semptomu olarak kandırılmışlardır.

Tüm bu durumlarda anarşizmin toplumsal hareketlere sunabileceği ve kendilerini güçlendirmelerine yardımcı olacak net bir perspektifi vardır. Ve eğer ilgili anarşistler her zaman haklı olmaktan ziyade toplumsal hareketi güçlendirmekle ilgileniyorlarsa, o zaman bu iç tartışmalara ne zaman ve nasıl gireceklerini bileceklerdir.

Bizim de Toplumsal Hareketlere İhtiyacımız Var

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki birçok anarşist çevrenin unutmaya meyilli olduğu şey, daha geniş toplumsal hareketlerle gerçek bir bağlantının anarşist eğilim için ne kadar önemli olduğudur. Anarşizmin fikirlerini marjinalleştirilmiş insanların somut günlük mücadelelerinde köklendirmek, anarşizme gerçeklikte gerekli bir zemin kazandırır.

Yakın anlamda, ABD anarşist hareketinde örgütçü eğitimine açık bir ihtiyaç vardır. On yıllardır büyük ölçüde diğer anarşistlerden oluşan dar çevrelerde örgütlendikten sonra, bizden öncekilerin sahip olduğu büyük ölçekli örgütlenme ve örgüt yaratma becerilerinin çoğunu kaybettik. Infoshop'ları ve diğer anarşist alanları canlı tutmanın tarihsel zorlukları bu temel eksikliklerin bariz bir sonucudur. IWW'nin son zamanlarda yarattığı heyecan göz önüne alındığında, anarşist ortamda üyelikte daha büyük bir büyüme beklenebilir. Yerel anarşist örgütlenmelerin azalıp çoğalması genellikle örgütlenme kavramının doğasında var olan bir sorundan ziyade yerel anarşistlerin temel örgütlenme becerilerinden yoksun olmalarının bir sonucudur. Toplantıların temel örgütlenmesi, yerel yayınların sürdürülmesi, güçlü etkinliklerin ve seferberliklerin geliştirilmesi ve hareketlerimizin yerel kurumlarının inşa edilmesi, daha geniş toplumsal hareketlerden öğrenebileceğimiz şeylerdir.

İnsanların gündelik deneyimleri etrafında örgütlenme ve etkili tepkiler geliştirme konusundaki kolektif zayıflığımız bir başka büyük soruna yol açtı: anarşizm ile işçi sınıfı toplulukları ve beyaz olmayan topluluklar arasındaki kopukluk. Bunlar tam da anarşizmin öz-özgürleştirici fikirlerinin kök salması gereken topluluklardır. Ve daha da önemlisi, bu insanların gündelik deneyimleri, örgütçülerin stratejilerini, taktiklerini ve düşüncelerini bilgilendirmeye yardımcı olur. Anarşist hareketin, devrime en çok ihtiyaç duyan topluluklarda kök salmadan gerçekten devrimci bir potansiyele sahip olduğunu iddia etmesinin hiçbir yolu yoktur.

Gündelik insanların gerçeklikleriyle köklü bir bağ, örgütlenme stratejilerimizi ve taktiklerimizi bilgilendirmekten çok daha derin bir etkiye sahiptir; aynı zamanda süregelen teorik gelişimimize de gerçeklikle benzer bir bağ sağlar. ABD anarşist ortamından çıkan pek çok modern teorinin toplumlarımızdaki marjinalleştirilmiş insanların gerçekleriyle çok az anlamlı bir bağlantısı vardır ve kendimizi sadece bu dar topluluklarda tuttuğumuzda, sonunda çevremizdeki insanlar için tamamen anlaşılmaz olan tartışmalar yaparız. Eğer kitlesel hareketler inşa etmek istiyorsak, bu kopukluk ve bunun genişleyen doğası bizi korkutmalıdır.

Devrim, Karşı Devrim ve Çıkarılan Dersler

Especifismo'nun tarihsel bağlamı, bugün bizim için ne anlama geldiğini ve bu fikirlere hangi ciddiyetle bakmamız gerektiğini düşünmemiz açısından önemlidir. Especifismo Uruguay'da yıllarca süren diktatörlükten sonra ortaya çıktı.

Uruguay, 1900'lerin başında inanılmaz derecede güçlü ve etkili bir anarşist harekete sahip olmasına rağmen, 1960'ların sonundan 1980'lerin başına kadar diktatörlükle yönetilen bir döneme girdi. Bu dönemde FAU'nun bazı üyeleri, ülkelerini faşizme kaptırmalarına neyin sebep olduğunu ve gelecekteki anarşist çabaları nasıl güçlendireceklerini öğrenmek için yoğun bir sürece girdiler. Especifismo, bu süreçten çıkan ve benzer şekilde diktatörlükten kaçan diğer birçok Güney Amerika ülkesinde hızla düşünceli taraftarlar bulan fikirleri somutlaştırdı.

Benzer deneyimlerden sonra diğer anarşistler de benzer sonuçlara vardılar. İspanyol Devrimi, faşistlerin daha belirgin bir avantaj elde etmesiyle birlikte uzun süreli bir iç savaşa dönüşürken, Durruti'nin Dostları özellikle anarşist bir devrimin önemini savunmak için ayağa kalktı. Durruti'nin Dostları, "Yeni Bir Devrime Doğru" başlıklı bildirilerinde, Temmuz devriminin hatalarından ders çıkarma ihtiyacını yüceltmektedir:

Devrimler, yol gösterici ışıkları, acil hedefleri yoksa başarılı olamazlar. Temmuz devriminde eksik bulduğumuz şey de budur. Gücü olmasına rağmen CNT sokakta kendiliğinden ortaya çıkan faaliyeti nasıl şekillendireceğini bilmiyordu. Liderlik, kendileri açısından tamamen beklenmedik olan olaylar karşısında irkildi. Nasıl bir yol izleyecekleri konusunda hiçbir fikirleri yoktu. Ortada hiçbir teori yoktu. Yıllar boyunca soyut kavramlar etrafında spekülasyonlar yapmıştık. Ne yapılması gerekiyordu? Liderler o zaman kendilerine soruyorlardı. Ve devrimin kaybedilmesine izin verdiler.

Rusya'da anarşistler devrimin önemli bir parçasıydı. Otoriter komünistlerin, anarşistlerin yaratılmasına yardımcı olduğu işçi gücü araçlarını yok etmesi ve nihayetinde bu anarşistleri ülkeden sürmesi nedeniyle oradaki anarşistler en erken ihanetlerden birini yaşadı. Birkaç yıl sonra, Fransa'da bulunan ve Rus Devrimi'ne geri dönüp bakan Dielo Truda adlı Rus Anarşist grubu düşüncelerini anlattı:

Genel bir örgütlenmeye duyulan ihtiyaç en derin ve en acil şekilde 1917 Rus Devrimi sırasında hissedildi. Bu devrim sırasında özgürlükçü hareket en yüksek derecede bölümcülük ve kafa karışıklığı gösterdi. Genel bir örgütün yokluğu birçok aktif anarşist militanın Bolşeviklerin saflarına geçmesine yol açtı.

Dielo Truda, "Anarşistlerin Genel Birliği için Örgütsel Platform (Taslak)"da, teori ve pratiğin birliği etrafında inşa edilecek açık bir anarşist örgütün önemi, oynayacağı rol ve kullanacağı yöntemlere ilişkin fikirlerini ortaya koymuştur. "Anarşizm güzel bir fantezi, soyut bir felsefe kavramı değil, çalışan kitlelerin toplumsal hareketidir; sırf bu nedenle güçlerini tek bir örgütte toplamalı, toplumsal sınıf mücadelesinin gerçekliği ve stratejisinin gerektirdiği şekilde sürekli ajitasyon yapmalıdır."

İster İspanya'da açıkça anarşist bir devrimin kayıplarını görmek olsun, ister ülkelerinin faşizme dönüştüğünü görmek olsun, anarşist bir hareketin daha büyük ölçekte nasıl daha büyük bir etkiye sahip olabileceğine dair dersler oldukça benzerdir. Dünya küresel kapitalizmde süregelen krizlerden geçerken anlamlı bir etkiye sahip olmayı umuyorsak, bu dersleri ciddiye almalıyız.

Bir Ölçek ve Zamanlama Meselesi

Bu dersleri kendi ülkemizde öğrenmek için zamanımız yok. Dünyanın siyasi ve ekonomik gerçekliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin dünyadaki rolü hızla değişiyor. Amerikan yaşam standardının düşmesi, yaklaşan "azınlık çoğunluk", Birleşik Devletler hükümetinin imparatorluğunu yurtdışına dayatma kabiliyetinin zayıflaması ve yaklaşan ekolojik krizler, statükoyu hem elit hem de sömürülen sınıflar için savunulamaz hale getiriyor. Toplumsal ayaklanmaların sıklığı artacaktır. Militan ya da reformist, sol ya da sağ olsun, kendiliğinden isyanlar meydana gelecektir.

Bu tür ayaklanmalar ve çalkantılar her zaman bizim istediğimiz yönde olmayacaktır. Genellikle gerçek ya da görünüşte gerçek cevaplar sunabilen, ideallerimizi bizi oraya götürecek strateji ve taktiklerle birlikte sunabilen iyi örgütlenmiş anarşist hareketlerin yönüne giderler, herhangi bir ayaklanmanın bizi gerçek özgürlük, eşitlik ve dayanışmaya doğru götüreceğine bizi inandıran nedir? Korkarım ki, etkimizi arttırmak ve günlük siyasi ve ekonomik örgütlenme becerilerimizi geliştirmek için aktif olarak çalışmazsak, fikir savaşını çok daha kötü insanlar kazanacak.

Yaklaşmakta olan "azınlık çoğunluk", korkmuş beyaz işçi sınıfı arasında ırkçı ve faşist eğilimleri güçlendirmek için bir paratoner olarak kullanılabilir mi?

Cevap evet, zaten öyle. Aryan Kardeşliği'nin hapishane sistemi içinde ve dışında yirmi bin kadar üyesi olduğu tahmin ediliyor. Çay Partisi'nin göçmen karşıtı hissiyatını daha açık bir şekilde faşist bir yöne çevirmek zor değil. Peki ya sağ kanat "özgürlükçüler"? Toplumsal bir yıkım anında "düzeni sağlamak" için tamamen özel, kar amaçlı polisliği savunmayacaklarına inanmak için herhangi bir neden var mı?

Bu anlar, anarşizme ilginç bir kitap kulübü gibi davranmaktan daha fazlasını yapmamızı gerektiriyor. Kendimizi ve toplumlarımızı önümüzdeki zorluklara hazırlamak için düşünceli, kararlı ve samimi bir örgütlenme içine girmemiz gerekiyor. Mücadele eden topluluklarımızda derin kökleri olan bir anarşizm geliştirmeli ve bu topluluklar içinde karşı hegemonik bir entelektüel ve örgütlenme geleneği geliştirmek için çalışmalıyız. Bu, anarşist bir geleceğe ulaşmanın tek umududur ve faşizme doğru her türlü sürüklenmeye karşı savunmak için elzemdir. Bana öyle geliyor ki especifismo tam da bunları öğrenmemiz için hayati dersler sunuyor.

Sınıf Mücadeleci Anarşist Ağ ve Ötesi

Ben bu satırları yazarken, üyesi olduğum yerel örgüt Rochester Red & Black, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bir dizi başka yerel ve bölgesel örgütle birlikte ülke çapında bir anarşist örgütlenmeye girişmiş durumda. Bu örgütlerin birçoğu Güney Amerika'daki especifista örgütleri tarafından detaylandırılan örgütlenme yöntemlerinden ilham alıyor.

Bu örgütün gelişimi kolay olmamıştır. Ve grubun devam eden örgütlenmesinin de kolay olacağını düşünmüyorum. Devrime kadar sürebilir ya da dağılabilir. Her iki durumda da, birbirimizle deneyimler ve mücadeleler yaşamak ve böyle bir örgüt geliştirmek, ABD'deki anarşist hareketi inşa etmek için çok önemli.

Kişisel olarak, böyle bir oluşumun mahallelerimizde, işyerlerimizde, okullarımızda ve ailelerimizde gerçek bir derinlik inşa ederken devrimci fikirlerini korumaya devam eden bir anarşist harekete yol açacağına dair büyük umutlarım var. Popüler bir anarşizm olmadan devrimci bir anarşizme sahip olamayız.

Çeviri: Umut Aydemir

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
  #55  
Alt 04-03-2024, 04:29
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.594
Standart

https://barikathaber.org/2023/10/isg...lerle-soylesi/

İşgale Karşı Ön Cepheden Sesler: Filistinli Anarşistlerle Söyleşi


20 EKİM 2023

Black Rose / Rosa Negra (BRRN) – International Relations Committee (IRC) / Kara Gül – Uluslararası İlişkiler Komitesi'nin Filistin'deki anarşist örgüt FAUDA ile gerçekleştirdiği röportajın çevirisini sizlerle paylaşıyoruz.

İsrail'in 75 yıldır süren Filistin işgalinin bu yeni ve daha da dehşet verici aşamasında, etnik temizliğe karşı mücadele eden Filistinlilere alan açmak önemlidir.

Black Rose / Rosa Negra (BRRN / Kara Gül) olarak, kendisini Filistinli anarşist bir örgüt olarak tanımlayan ve Batı Şeria merkezli küçük bir grup olan Fauda'ya ulaşarak sürmekte olan mücadeleye dair görüşlerini aldık. Fauda bizim yeni tanıdığımız bir grup; röportajda ve kamuya açık kanallarında bulunabileceklerin dışında haklarında bilgi sahibi değiliz.
Fauda'nın siyaseti, stratejisi ve faaliyetleri hakkındaki sınırlı bilgimiz nedeniyle, bu röportajı yayınlamak onları tam olarak onaylamak anlamına gelmiyor. Ancak bu röportajın ABD'deki devrimciler ile Filistin'deki militan gençler arasında daha fazla bağlantı kurulmasına, birbirleri hakkında daha fazla bilgi edinmelerine ve birbirlerini anlamalarına vesile olmasını umuyoruz.

Politikalarımızdaki benzerlikler ya da farklılıklar ne olursa olsun, ABD destekli etnik temizliğin şiddetine doğrudan direnen militanların perspektiflerini dinlememiz gerektiğine inanıyoruz. Bu kısa röportajın, emperyalizm ve yerleşimci-sömürgeciliğin altını oymaya odaklanan çalışmaları güçlendirmemize katkıda bulunmasını umuyoruz.

Çeviride netlik sağlamak amacıyla yapılan düzenlemeler dışında, röportajın içeriğini değiştirmeden paylaşıyoruz. Filistinli ve Arapça konuşan dostlarımıza bu röportajın gerçekleştirilmesi ve İngilizce'ye çevrilmesi konusundaki dayanışmaları için teşekkür ederiz. Ayrıca, aşırı belirsizlik ve şiddet ortamında bile sorularımızı düşünceli bir şekilde cevaplayan Fauda temsilcisine özellikle teşekkür ederiz.

BRRN: Bize grubunuzdan bahsedebilir misiniz? Faaliyetleriniz nelerdir ve Fauda'yı FDHKC, FHKC, Hamas, El Fetih vb. gibi diğer Filistinli siyasi gruplardan ayıran nedir?

Grubumuz "Filistin Fauda Hareketi" olarak biliniyor. Filistin'in hem içinden hem dışından genç aktivist ve akademisyenlerden oluşuyor.

Amacımız çeşitli siyasi ve entelektüel fikir ya da eğilimlere sahip tüm güçleri bir araya getirmek; onları Filistin'deki haksız işgale ve ırkçı Siyonist düşünceye karşı mücadeleye odaklayabilmektir. Bu nedenle hem Yahudi inancından bazı gençlerle, bazı din değiştirenlerle, bazı Müslümanlarla, hem Hıristiyanlarla ve diğer gruplarla iyi ilişkilerimiz var.

Buradaki fikir, birçok Filistinlinin, Siyonist işgalin ırkçı ve adaletsiz eylemlerine karşı çıktıkları, ancak etrafında birleşebilecekleri tek bir hareket bulamadıklarıdır. Bu nedenle ırkçılıkla ve Siyonist apartheid rejimiyle mücadeleye odaklanmak yerine sık sık birbirlerine girdiklerini görüyoruz.

Burada, Filistinlilerin apartheid rejimiyle mücadele etmek için tüm imkân ve kabiliyetlerini birleştirmek amacıyla çeşitli taraflar arasında arabuluculuk rolü oynuyoruz.

Eğitim birimi Filistinli gençlere mücadele yöntemlerini ve anarşist düşünceyi anlatmak da dahil olmak üzere çeşitli faaliyetler gerçekleştiriyor. Yürütme birimi bazıları barışçıl bazıları da kara blok tarzında olmak üzere çeşitli eylem ve etkinlikleri koordine ediyor. Haber birimi Filistin ve Filistin halkı ile İsrail ordusu ve güvenlik güçlerinin yaptıklarına dair haberleri ve ilgili olan her şeyi paylaşıyor: Bireysel ve toplumsal özgürlüklerin ortadan kaldırılması, Filistinlilerin evlerinin yıkılması, çocukların öldürülmesi, Filistin halkına yönelik katliamlar, soykırım vb… Medya birimi Filistin tarihi, Filistin-İsrail çatışmasının tarihi ve yeni neslin geçmişine kıyasla karşılaşabileceği düşünsel farklılıklar hakkında önemli bilgilerin yayılması için çalışıyor. Çünkü burada gerçekleri çarpıtan ve onları İsrail lehine çeviren zorlu bir medya savaşıyla karşı karşıyayız. Bildiğiniz gibi İsrail'in tarihi gerçekleri çarpıtmak ve hem geçmişe hem şu anda burada yaşananlara ilişkin yanlış anlatısını yaymak için günün her saati Arapça yayın yapan kanalları var.

Filistin Fauda Hareketi'ni bu şekilde kısaca özetleyebiliriz.

BRRN: ABD'deki yoldaşların şu anda Filistin'deki durum hakkında hangi gelişmelerden haberdar olmalarını istersiniz?

Bu soruyla ilgili olarak, sadece ABD'deki değil, dünyanın dört bir yanındaki tüm kardeşlerimize, küresel medya imparatorluğunun onlara söylediklerine asla güvenmemeleri gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Haberleri nasıl çarpıttıklarını, küresel sömürgecilik ve Siyonist işgal lehine çevirdiklerini her zaman görüyoruz.

Burada, Filistin'de eziyet çekiyoruz. Yaşamak için gerekli asgari koşullardan mahrum bırakılmanın eziyetini çekiyoruz. Bilmenizi isterim ki İsrail ordusunun sokakta yürüyen Filistinli genç bir kadın ya da erkeği tutuklamadığı -sizi temin ederim ki gerçekten- tek bir gün bile yok.

Batı Şeria'da yıllardır neredeyse her gün elektrik ve su kesintileri yaşanıyor. İsrail ordusu yıllardır bazı Filistin bölgelerini ele geçirmek ve buralarda yeni yerleşimler inşa etmek için insanları zorla yerlerinden ediyor. Geçmişte ordu bu bölgeleri boşaltmak ve Filistinlileri topraklarından etmek için tüm zorlayıcı ve şiddet içeren yöntemleri uygularken, son zamanlarda aynı hedefler için, yani zorla yerinden etmek için daha ılımlı bir politika uyguladıklarını görüyorduk. Bu ılımlı dediğimiz politika, uzun süreli elektrik ve su kesintileri, çöplerin toplanmaması ve böylece bölgenin pis kokması, yakın bölgelere kapsamlı askeri operasyonlar düzenlenmesiyle bölgedeki Filistinli nüfusa zarar verilmesi ve Siyonist işgalcilerin gerçekleştirdiği diğer insanlık dışı eylemlerden oluşuyordu. Bu, yıl boyunca Filistin'de, özellikle de Batı Şeria'da yaşananların çok ufak ve basit bir kısmıdır.

Şu anda, bu şiddetli savaşın ortasında, İsrail güvenlik güçleri Batı Şeria'da çatışmaların patlak vermesinden korktukları için çok sayıda sivili herhangi bir suçlama olmaksızın tutukladı. Ailenizle birlikte evde otururken aniden İsrail askerlerinin içeri daldığını, size ve ailenize silah doğrulttuğunu, herhangi bir suç işlemediğiniz halde sizi tutukladığını düşünün.

Burada yaşanan durum tam olarak bu. Keşke sadece tutuklama olsaydı… Birçok vakada, tutuklamaların ardından hapishanelerde ağır işkenceler ve hatta bu sistematik işkenceler sonucunda ölümler geliyor.

Bilmenizi istediğim bir şey daha var ki o da Filistin Yönetimi ve Başkan Mahmud Abbas'ın bizi, yani Filistin halkını temsil etmediğidir. Otoriteyi reddediyoruz, Abbas'ı ve tüm bakanlarını reddediyoruz. Siyonist işgalcilerle Filistin Yönetimi arasındaki güvenlik koordinasyonu anlaşmasını duydunuz mu, bilmiyorum. Yıllar önce Filistin Yönetimi, güvenlik bağlamında işgalci devlete hizmet edeceği bir anlaşma imzaladı. Buna göre, Siyonist işgale karşı bir şekilde mücadele eden Filistinli genç aktivistleri işgal tutuklayamıyor, Filistin Yönetimi peşlerine düşüyor, tutukluyor ve işgale teslim ediyor, sonra da kimse o gencin akıbetini öğrenemiyor. Bunlar ne bizi ne de başka bir Filistinliyi temsil ediyor. Bunlar Filistin sokaklarında halk tarafından tamamen reddediliyorlar ama ne yazık ki Birleşmiş Milletler tarafından resmi ve uluslararası olarak tanınıyorlar ve ABD tarafından destekleniyorlar.

BRRN: Geçtiğimiz hafta -kişisel olarak- sizin için nasıl geçti?

Mesele bir ya da iki haftalık mesele değil kardeşim. Bütün bir yıl boyunca bireysel ve toplumsal özgürlüklerden yoksun bırakılarak baskı altında yaşıyoruz. Evet, geçen hafta önceki aylara göre çok daha fazla acı haber ve trajedi vardı. Filistin topraklarında çok sayıda akraba ve dostumuzun ölüm haberini aldık. Bu durum çok acı verici. Batı Şeria'da ve Gazze'de çok sayıda dostumuz var.

Gazze'deki Filistinli nüfus şu anda büyük tehdit altında yaşıyor. Üç dört günden fazla bir süredir [İsrail işgal güçleri] Gazze Şeridi'nde yine elektrik ve suyu kestiler. Elektrik kesildiğinde başta hastaneler olmak üzere pek çok sosyal hizmet duruyor. Gazze halkı günün her saati bombalanmaya devam ediyor. Gece yarısı bile bu küçük bölgeyi bombalıyorlar. İsrail bu bölgeyi tamamen abluka altına almış durumda. İnsanlar onlardan kaçamıyor bile. İşgal, insani yardımın Gazze'ye ulaşmasını engelliyor. İşgal gıdayı yasaklıyor, suyu yasaklıyor, ilacı yasaklıyor ve diğer her şeyi yasaklıyor. Gazze her yönden ve her yerinden bombalanan küçük bir zindana dönüştü. Bir annenin bebeğini yaralı ve kanlar içinde gördüğünü, ancak elektrik kesintisi nedeniyle hizmet veren bir hastane bulamadığını düşünün. Bu annenin duygularını nasıl tarif edebilirsiniz?

Kardeşim, burada olanları anlatmaya kelimeler yetmez. Bu bölge işgal ve Siyonizm'in varlığıyla cehenneme döndü.

BRRN: Sizce Filistin'deki hangi hareketler Filistinlilerin geleceği için en büyük
umudu taşıyor ve neden? Örneğin Nablus'taki Aslan İni (Lion's Den of Nablus) ya da farklı işçi mücadeleleri hakkında ne düşünüyorsunuz?


Özgürleşme ihtimaline inanan ve Filistin'deki diğer hareketler ve eğilimlerle birlik oluşturmak için çalışan gençlik hareketlerine ihtiyacımız var. Deneyimler, tek bir hareketin Filistin'in özgürleşmesini sağlayacak büyük bir başarıyı tek başına gerçekleştiremeyeceğini kanıtlamıştır. Müslümanlar, Yahudiler, Hıristiyanlar, din değiştirenler, anarşistler ve Filistin arenasında var olan diğer fikir sahipleri, hepimiz birbirimizle ilişki içinde olmalıyız. Peşinde olduğumuz şey bu: Herkesi tek bir pankart arkasında ve tek bir amaçla bir araya getirmek; Siyonizm'le mücadele ederek Filistin'i kurtarmak ve özgürlüğümüzü yeniden inşa etmek.

Elbette Filistin arenasında Aslan İni de dahil olmak üzere pek çok hareket var. Ancak Aslan İni tek hareket değil. Emek mücadeleleri de dahil olmak üzere, tüm enerjileriyle mücadele eden başka birçok eğilim ve hareket var, ancak sıkı güvenlik koşulları ve işgalin yanı sıra hain Filistin Yönetimi tarafından uygulanan sistematik baskı politikaları nedeniyle, kamuoyunda belirgin ve kayda değer bir şekilde görülmüyorlar. Çünkü her zaman dikkatli ve temkinli olmamız gerekiyor. Bu nedenle sizinle sesli ya da görüntülü bir röportaj yapamadım.

BRRN: 2021 yılında Batı Şeria ve Gazze'deki Filistinliler ve hatta İsrail vatandaşı olanlar, Şeyh Cerrah'taki Filistinli ailelerin tahliyesine tepki olarak genel greve katıldılar. Bu dönemde iş bırakma eylemleri ve genel grevlerin rolünü nasıl görüyorsunuz?

İsrail'de genel grev aşamasını geçtiğimizi düşünüyorum. Elbette grevlerin önemini ve etkililiğini yadsımak istemiyorum, ancak Filistin'deki durum ve deneyimler tek çözümün apartheid rejimine karşı mücadele ve hatta silahlı mücadele olduğunu kanıtladı.

İşgal her türlü suçu işlemekten, adaletsizliği ya da zulmü uygulamaktan çekinmiyor. Bir mesleğiniz veya dükkanınız olsa ve greve gitseniz bile sonuç; dükkanınızı çalmaları ve başka bir Siyoniste vermeleri veya sizi işinizden kovmaları ve böylece başka bir Siyonistin işi alması olacaktır. Hem de kolaylıkla!

Buradaki koşullar ABD'de senin yaşayabileceklerinden tamamen farklı kardeşim.

BRRN: Bir kısım anarşist ve sosyalistin yaptığı gibi, işçi sınıfından çok sayıda
İsraillinin siyonizmi tamamen reddedeceğine inanıyor musunuz, yoksa yerleşimci sömürgeciliğine olan bağlılıklarının aşılamayacak kadar güçlü olduğunu mu düşünüyorsunuz?


Filistin topraklarında bulunan Siyonistler buraya, bu toprakların kendi toprakları olduğu ve Yahudi halkının seçilmiş halk olduğu ideolojik ilkesine dayanarak geldiler. Elbette bu ilkeye inanan ve bu ideolojiyi benimseyen herkes kolay kolay Siyonizmden vazgeçemez, başkalarının özgürlüğünü ve insanlar arasındaki eşitlik ilkesini tanıyamaz.

Ancak biz Siyonizm ile Yahudilik arasındaki farka dikkat çekiyoruz. İbranice konuşan ve Tevrat'a inanan Yahudi arkadaşlarımız var, ancak Siyonizme inanmıyorlar ve hatta işgalci varlığa karşı faaliyetlerimizde bize katılıyorlar. Bu nedenle, evet, bu insanların sayısının artacağını ve özellikle işçi sınıfından pek çoğunun Yahudilikle hiçbir bağlantısı olmayan bu ırkçı ideolojik ilkeyi terk edeceğini umuyoruz. Onları kucak açarak karşılıyoruz; onlarla birlikte çalışıp barış içinde yaşayabiliriz.

BRRN: Sizce ABD'deki yoldaşların Filistin'in özgürleşmesi için yapabilecekleri en etkili dayanışma eylemleri nelerdir?

Bence yapabileceğiniz en önemli şey Filistinlilere medya desteği sağlamaktır. ABD'deki insanlara Filistin meselesini İsrail'in uydurduğu sahte anlatıya göre değil, olduğu gibi anlatabilirsiniz. Filistin'de meydana gelen haberleri ve gelişmeleri yayınlayabilirsiniz. Filistin web sitelerinde işgalci varlığın günlük suçlarına ilişkin çok sayıda video ve resim var. Ayrıca bu haberleri @fauda_palestine Instagram hesabımızda ve @fauda_ps Telegram kanalımızda yayınlıyoruz. Bu haberleri dilinize çevirebilir ve gerçekleri ABD'deki kardeşlerimize ulaştırabilirsiniz. Resmi medyayı, Amerikan ve İsrail kanallarını haber aldığınız ve olayları takip ettiğiniz tek kaynak haline getirmeyin. Filistin medyasını da takip edin. Filistin medyası çok ciddi bir medya karartmasıyla karşı karşıya. Bu karartmayı kırmaya ve Filistin arenasındaki bazı güncel gerçeklere ulaşmaya çalışın.

Çeviri: Barikat Haber / Mercan Doğan

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
anarşizm nedir


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:36 .