Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam > Kadın & İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #41  
Alt 15-04-2014, 12:35
ruhebesi ruhebesi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Apr 2014
Mesajlar: 26
Standart

İslâm'dan önce cahiliye devrinde kadının yerini anlayabilmek için öncelikle o günün toplum yapısını incelememiz gerekiyor. Çünkü o zamana ait şartlar ve yaşam biçimleri, toplumdaki algıları ve kabulleri şekillendiriyor.

Kadına ve erkeğe aynı mükellefiyeti yükleyen İslâm dini; insanlıkta, kullukta mükâfatta eşitliği getirerek, bu iki cins arasında değer ve sorumluluk bakımından bir fark olmadığını ortaya koyar. Peygamber Efendimiz (sas)'in teşbihi, konuyu özetler niteliktedir: "Kadınlar ile erkekler bir ağacın iki dalı gibidirler."(Tirmizi, Taharet, 82.)Ataerkil aile yapısının yaşandığı bu toplumda aile, erkekten ve erkeğin akrabalarından oluşuyordu. Kadının akrabaları aileden sayılmazdı. Kabileler arasındaki savaşlarda erkek, gücü ile ön plana çıkıyor, kuvvet ve hâkimiyeti temsil ettiği için değer kazanıyordu. Kadın ise sadece tüketici olarak kabul ediliyordu. Bu sebeple de itibar görmüyordu. Bu durumu Hz. Ömer (ra) bir rivayette şöyle dile getiriyor: "Cahiliye devrinde kadına hiçbir değer vermezdik, İslâm gelip, Allah'ın onlardan bahsettiğini görünce (…) onların üzerimizde bazı hakları olduğunu gördük." (Canan, İbrahim, Hadis Ansiklopedisi, 9,322.sy)
Özellikle göçebe Araplar arasında evlenme bir alım satım işi gibi görülürdü. Kadına ait olması gereken mehir adlı ücreti velisi alırdı. Evlenme akdinde de kız adına taraf olarak velisi bulunurdu. Bunun sonucu olarak koca, istediği zaman mehri vererek karısını boşayabilir ya da boşamadan onu ailesine geri gönderebilirdi. Erkek maddi durumu gereği mehir vermeyi ve geçindirmeyi göze aldığı sürece istediği kadar kadınla evlenebilirdi. Kocasının ölümü halinde kadın mirasçı olamazdı. Miras erkeğin ailesine geçer, kadın babasının evine geri dönerdi.
Cahiliye toplum yapısında kadına karşı olumsuz bir bakış açısı vardı. O, sadece tüketen bir üye idi. Kabile hayatına katkısı bulunmazdı. Savaşlarda esir düşebilir ve bunun sonucunda da "cariye" olarak satılabilirdi. Evlenip başka bir kabileye de gidebilirdi. Beraberindekilere hiçbir faydası olmayan kadın, bu durumu ile ancak bir utanç vesilesi idi. Oysa erkeğin pozisyonu farklı idi. O kabilenin en önemli üyesi idi. Savaşmak, göç etmek onu ayrıcalıklı kılıyordu. Kabilenin gücü ona bağlı idi. Bu sebeple kız çocukları olduğu zaman utanıyor, onları istemiyorlardı. "Birine kız doğduğuna dair haber gelse öfkelenir, çehresi bozulurdu. Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın ki verdikleri hüküm ne kadar kötüdür!" (Nahl 16/58-59)

İslâm öncesi Arap toplumunda birkaç çeşit nikâh söz konusu idi. Bunlardan birisi erkeğin başlık parası vermemek için kız kardeşini ya da kızını başka bir kadınla değiştirerek evlenmesidir. Buna "şiğâr evliliği" denir. Bir diğer çeşit evlilik "makt nikâhı"dır. Erkeğin, babası öldükten sonra üvey annesi ile evlenmesidir. "Mut'a nikâhı" ise bir erkeğin velisinin izni olmadan bir kadınla bir süreliğine evlenmesidir. Bu evliliklerin tamamı İslam döneminde yasaklanmıştır. İki kız kardeşin aynı anda aynı kişiyle evli olması hâli de kaldırılmıştır.



Araplar kadının hilebaz, intikamcı, dedikoducu olduğuna inanırlardı. Sözlerine itibar etmez, fikrini sormazdı. Görüş ve aklının varlığını tartışırlardı.
İslâm, Arapların kadınla ilgili tüm olumsuz düşünce ve davranışlarını, yanlış ve aşırılıklarını yasaklamış, kontrol altına almaya çalışmıştır. İnsan olma noktasında kadınla erkeği bir tutmuş, tüm mükellefiyetler ve mükâfatlar açısından eşit davranmıştır. Kadını sosyal hayattan çıkarmaya çalışmamış sadece kadın-erkek ilişkilerinin ölçülerini, ilke ve sınırlarını belirlemiştir.
………………………………………………
Yararlanılan Kaynaklar:
Sosyal Hayatta Kadın, İsav Tartışmalı İlmi Toplantılar Dizisi, Ensar Neş., İstanbul, 2005.
Adnan Demircan, Kızların Gömülerek Öldürülmesi ve Çok Kadınla Evlilik.
İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte,IX,s.322-325.
Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet'te İslâm, Beyan yay.,II/ 247-260, 328, IV/229-365.
Hayrettin Karaman, İslâm'da Kadın ve Aile.
Alıntı ile Cevapla
  #42  
Alt 15-04-2014, 23:35
ebucehil ebucehil isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2014
Mesajlar: 87
Standart Îslam Öncesi Dönemde "Kız Çocuklarının Diri Diri Gömüldüğü" Yalanı

anlamak istemeyen nekadar okusa yine anlamaz ama ben yinede yazıyı buraya koyuyorum.

Îslam Öncesi Dönemde "Kız Çocuklarının Diri Diri Gömüldüğü" Yalanı

Tekvîr Suresinin 8. ve 9. ayetlerinde bir değinme. Bu ayetleri, Hamdi Yazır, biraz duygusal olarak, dilimize şöyle çevirir:

- "Ve o diri gömülen, hangi günahla öldürüldü? Sorulduğu vakit." (Bkz. Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 1962, 8/5593.)

Diyanet'in resmi çevirisinde de ayetlerin anlamı şöyle:

- "Kız çocuğun, hangi suçtan öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman."
İslam'ın "kadın"a nasıl "üstün yer ve değer verdiği"ni anlatan İslamcılar, ikide bir de şöyle derler:

- "Cahiliyet (İslam öncesi) döneminde, kadına değer verilmediği için, kız çocukları diri diri gömülürdü, İslam gelince, kadına üstün yerini verdi ve kız çocuklarını diri diri gömme geleneğini de ortadan kaldırdı..."

Bir kez islam Şeriati, "kadına üstün yeri verdiği"nden, "kadın haklan"ndan söz edemez. Edemez çünkü: Kur'an'ındaki "kadın"la ilgili ayetler, hep kadının zararına, kadını küçültücü doğrultudadır. Örnek:

- Bakara Suresinin 228. ayetinde: "Erkeklerin, kadınların zararına, onlardan üstünlüğü (derece) vardır." deniyor.

- Kur'an'ın "Tann"sı, hep "eril" sözcüklerle ("huvellahu..." gibi) anlatılır. Sözcükler, bu "Tanrı’nın "erkekliği"ni anlatır niteliktedir. Onun için de "erkek"lerin "üstün" ve "kadın"ların "aşağı (dahası aşağılık)" görülmesi doğaldır.

- "Erkek"lerin "derece'lerinin, "kadınların zararına" olacak biçimde "üstün" olduğunu anlatan "ayet"le ne demek istendiğine ilişkin "tefsir"lerin, "fıkıh"ların yazdıkları, gerçeği çarpıcı biçimde sergiler:

Örneğin Fâhruddîn Râzî şöyle der: "Erkeklerin derece üstünlükleri. Erkeklerin kadınlara karşı birçok üstünlükleri vardır: Birincisi: Erkek, akıl yönünden üstündür. İkincisi: Diyette (öldürme olayındaki kurtulmalıkta) erkeğin üstünlüğü vardır (Kadın için ödenecek diyet, erkek için ödenecek diyetin yarısı kadardır.). Üçüncüsü: Miras konularında erkeğin üstünlüğü vardır. Dördüncüsü: Devlet başkanı ve kadı (yargıç) olmaya elverişlilikte ve tanıklıkta erkeğin üstünlüğü vardır. Beşincisi: Erkek, kadının (karısının) üstüne evlenebilir, cariye alabilirken, kadının böyle bir hakkı yoktur. Kocasının üstüne evlenemez, kocanın cariye alıp kullanması türünden köle alıp kullanamaz. Altıncısı: Kocanın mirastaki payı, kadının mirastaki payından çoktur. Yedincisi: Koca, karısını boşayabilir, boşadıktan sonra da dönüş yapabilir. Kocasının bu eylemi, kadın istemese de gerçekleşir. Kadınsa, kocasını boşayamaz. Boşandıktan sonra da, dönüş yapamaz... Sekizincisi: Ganimette, erkeğin payı, kadının payından çoktur. Erkeğin kadına karşı üstünlüğü böylece ortaya çıkınca, kadın, erkeğin elinde güçsüz bir tutsak gibidir..."(Bkz. F. Râzî, e't, Tefsiru'l-Kebîr, 6195.)

Öteki tefsirlerde de benzer açıklamalar yer alır ve kiminde, kadına karşı erkeğin daha başka ayrıcalıkları sıralanır. (Bkz. Taberî, Câmiu'l-Beyân, 2/275-276; İbn Kesir, 1/271; Şevkâni, Fethu'l-Kadir, II 237; Kasımi, Mehasinu't-te'vi’l, 3/585; Tefsiru'l-Merâğî, 2/167. Ayrıca bkz. Dr. Kâmil Mûsâ, Kâmusu'l-Mer'e Derece, Beyrut, 1987, s. 15-26.)

- Hiçbir hukuk sisteminde, ilkel hukuklarda bile olmayan bir şey var: Nisa Suresinin 34. ayetinde, karılarının kendilerine başkaldıracaklarına ilişkin kuşkuya, kaygıya düşen kocalara şu yol gösterilmekte: "O kadınları dövün!" Ortada "suç" olmadan "ceza" verilmesi, hangi hukuk sisteminde bulunabilir? "Onları dövün!" ifadesindeki ilkellik de ayrı...

Kur'an'daki "kadın" ların zararına olan "hüküm"leri sıralamaya buradaki yerimiz el vermez. Mirasta oğlana 2, kıza 1 pay verilmesi eleştirilirken, İslamcılar, İslam öncesi dönemde, "kadın"a bu kadar da pay verilmediğini, kadının, mirasta hemen hiçbir hakkı olmadığını ileri sürerler. Bunun, "gerçek"le hiçbir ilgisi yoktur. Kur'an'da, hadisler de, "kadın'a "yeni hak"lar vermek şöyle dursun, İslam öncesi haklarının birçoğunu da elinden almıştır kadının. Bu, ayrı bir yazı konusu olabilir.

"Hadis"lerde, "kadın" son derece aşağılanır. Hor görülen şeylerle bir tutulur, uğursuz görülür. Bu konudaki hadisleri genişçe görmek için, her bir kitabıyla karanlığın belini kıran ve aydınlara, bilim adamlarına örnek olan Prof. Dr. İlhan Arsel'in "Kadın ve Şeriat" adlı kitabı mutlaka okunmalıdır. Bu kitapta, kaynaklar da açık seçik gösterilmiştir. Kitabın sonunda bir de "indeks" vardır ve konular, kitapta kolaylıkla bulunabilir.

Kız çocukları ve İslam öncesi dönem

Şimdi gelelim "kız çocuklarının, İslam öncesi dönemde diri diri gömüldükleri" yalanına.

Böyle bir şey gerçek olamaz, çünkü:

1- Kız çocuklarının neden "diri diri gömüldükleri", Kur'an yorumlarında, hadislerde anlatılırken değişik ve çelişkili "neden"ler ileri sürülüyor:

- Kız çocukları, "yoksulluk yüzünden diri diri gömülüyordu."
- Kız çocukları, "ailelerine leke sayıldığı için diri diri gömülüyordu."
- Kız çocukları, "meleklere katılsınlar diye diri diri gömülüyordu. Çünkü Melekler de Tanrı'nın kızları diye niteleniyordu."

"Tefsirlerde yer alan "neden"ler böyle. (Bkz. Râzî, 31169.) Sonuncu nedenin komikliği ortada. Çelişkisi de. Düşünün, hem "melek"lere "Tanrı'nın kızları" diye inanılıyor olacak, hem de kız çocuğu, "ailesi için leke" sayılacak. "Melek" son derece "kutsal bir varlık" görüldüğüne göre, kız çocuğu ailesi için "leke, utanç verici" olamaz. Tersine, son derece "övünç kaynağı" sayılması gerekir "kız"ın. Ayrıca, "meleklere katılsınlar" diye diri diri gömmeye niye gerek görülsün? Bunun için "ölmek" ille de gerekli görülüyorduysa "diri diri toprağa gömmek" niye? "Ölme"nin başka türlüsü yok muydu? Tüyler ürpertici cinayet niçindi?

2- İleri sürülen "neden'lerin "gerçek" olduğu varsayılmış olsa, "kız çocuğu diri diri gömme" geleneğinin çok yaygın olduğunu düşünmemek gerekir. "Kız"ın ailesi yoksulsa, "yoksulluk"tan; zenginse "âr (leke, kınama konusu)" olmasından; ayrıca "meleklere katılsın" diye; yani her durumda uğrayacağı sonuç aynı: Diri diri gömülmek. Bu "gerçek" olsaydı, Araplarda "kız" kalır mıydı? Ve "kadın" olur muydu? Oysa belgeler ortaya koyuyor ki, Araplarda "kadın çokluğu" vardı.

3- "Kız çocuklarının diri diri nasıl gömüldükleri"ni de tefsirler değişik biçimde anlatmakta:

- "...Kız çocuğu 6 yaşına gelince, adam karısına: 'Haydi bunu temizle, süsle, hısımlarına gezmeye götüreceğim.' derdi. Oysa çölde bir kuyu kazmıştır onun için. Kızı alıp oraya götürür; 'Bak şunun içine!' der; sonra da arkasından iterek çocuğu o çukura düşürür ve üzerine toprağı döküp yığardı."

- " Ya da gebe karısının doğum günü yaklaştığında, koca bir kuyu kazardı. Ağrısı tutunca kadın o kuyunun basma giderdi, kız doğurursa içine atardı kuyunun." (Bkz. Tefsirler, örneğin Arapçalardan F. Râzî, 31/69; Türkçelerden Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 81 5603, 5604.)

Araplarda, hem de "yaygın biçimde" yaşandığı ileri sürülen bu olayların olduğu apaçık yalan. Ne bir baba, ne de bir anne burada ileri sürüleni yapar. Bu tür şeyin olması, insan doğasına aykırı olduğu gibi, hayvanlarda bile görülmez. İlkellerde, "çocukların Tanrılara kurban edildikleri"ni biliyoruz. Ama, Araplar, o sıralarda, "ilkellik" dönemini çoktan gerilerde bırakmışlardı, İslam döneminden daha ileri bir uygarlığa sahiptiler. Bunun tersine yalanlar uydurulmuş olsa da... Kaldı ki burada söz konusu olan "Tanrı'ya kurban" da değil. Aktarmalarda da bu ileri sürülmüyor. Yani "kız çocuklarının, Tanrılara kurban etmek için diri diri gömüldükleri"nden söz edilmiyor. Böyle bir şey, yani "çocuğu Tanrı'ya kurban etme" de hangi dönemde ve nerede yaşanmış olursa olsun; "çok yaygın" değil, tek tük olurdu. "Tanrı'ya kurban etme" durumu da söz konusu olmayınca, işin mantığı büsbütün ortadan kalkıyor. "Kız çocuklarının yoksulluk için, ya da leke sayıldığı için... diri diri gömüldüklerini" ileri sürmek ve bunu kabul etmek, "annelik, babalık" ne demek; bilmemektir. Ayrıca "insan"ı, insanın doğasını tanımamaktır. İnsanlar, ileri sürülen türden şeyi yapmış olsalardı, türlerini sürdüremezlerdi.

Araplarda, "kız çocuklarını diri diri gömme" geleneği bulunsaydı, İslam öncesinin Arap şairlerinin şiirlerinde de dile getirilirdi. Hem de yaygın olarak yer alırdı şiirlerde, oysa bu yok.

Tefsirler, Ferezdak'ın iki dizesi üzerinde durur. Ne var ki, tefsirlerde bu iki dizi de hep aynı sözcüklerden oluşmuyor, iki dizi de değişik biçimde yer alıyor. (Karşılaştırarak bkz. Arapçalardan Taberi. Câmiu'l-Beyân, 30/46; F. Râzî, 31169; Türkçelerden Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 815, 604.)

Dizelerin değişik olması göz önünde tutulursa, sonradan uydurulduğu bile düşünülebilir. Kaldı ki, Ferezdak'ın olduğu ileri sürülen bu iki dize, bize "kız çocuklarının diri diri gömüldüklerini" açık açık anlatıyor. Kimi tefsirde yer alan biçiminde dizeler şu anlamda:

- "Bizden öyle kimse çıkmıştır ki VÂÎDAT'ı önlemiş ve VEÎD'i diriltmiştir de artık kimse VEÎD olmamıştır." (Bkz. F. Râzî ve Hamdi Yazır.)

Hamdi Yazır, "VÂÎDAT'a, "çocuklarını gömen vaideler (anneler)" anlamını veriyor. Sözcüğün kökü olan "ve'd" eğer "gömme"yse, "nasıl bir gömme"dir; belirtilmiyor. H. Yazır da yalnızca "gömme" anlamını veriyor; "diri diri gömme" demiyor. Varsayalım ki buradaki "gömme", tefsirlerde anlatılan türden "diri diri gömme"dir; o zaman dizelerdeki "VÂİDAT" niye? Bu sözcük, "çocuklarını diri diri gömen anneler" demekse, tefsirlerde anlatılana uymuyor. Çünkü tefsirlerde, "kız çocuklarını diri diri gömen"in "anneler" değil; "babalar" olduğu anlatılıyor. Bir başka terslik de şu: Tüm tefsirlerdeki biçimlerinde, dizelerde "gömülen"i anlatmak için "veîd" sözcüğü yer alıyor. "Veîd"se eril (erkeğe ait) bir sözcüktür, anlatılan eğer "kız çocuğun diri diri gömülmesi"yse niye dişili olan "veîde" ya ayetteki gibi "me'ûde" yer almıyor? Yani şiirde, "gömülen"in "dişi" değil; "erkek" olduğu anlatılıyor. Bundan, "kız çocuklarının diri diri gömüldükleri" anlamı çıkarılabilir mi? Elbette ki hayır.

Muhammed'in şöyle bir hadisi var:

- 'Vâid de, mev'ûde de cehenemdedir." (Bkz. Ebu Davud, Sünen, Kitabu's-Sünne/18, hadis no: 4717.)

Sözcükleri, İslam dünyasındaki anlamıyla dilimize çevirelim:

- "Kız çocuğunu diri diri gömende, diri diri gömülen kız çocuğu da cehennemdedir."

“Adalet anlayışı"na bakın siz!

- "Kız çocuğunu diri diri gömen kimsenin CEHENNEME gitmesini anladık, ama o zavallı kız çocuğunun cehennem de işi ne, o niye cezalandırılıyor?" diye sorabilirisiniz, "Kız çocuğunun, zulme uğramış olanın ve de kadının hakkı. İslam'da böyle mi korunuyor?" diye de ekleyebilirsiziniz. Ama bu alanda kafa yormaya gerek yok. Nasıl olsa hepsi bir "yalan" üstüne kurulu.

Turan Dursun, Din Bu 1, Sayfa 239-244

Konu ebucehil tarafından (15-04-2014 Saat 23:41 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #43  
Alt 28-04-2015, 23:12
İlahimasal İlahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Mar 2015
Mesajlar: 4.698
Standart

sorularla islamiyet (müslüman kitlesi) forumundan alıntı.

Cahiliye döneminde Araplar Kâbe'yi çıplak tavaf ederlerdi. Gündüz erkekler, gece kadınlar gelirler, tavaflarını anadan doğma yaparlar ve "İçinde günah işlediğimiz elbiselerimizle tavaf etmeyiz." derlerdi. Diğer yandan İslâm'da her müminin namazını en güzel ve temiz görünüş ve giyim içinde kılması sünnet gereğidir. Ayette şöyle buyurulur: "Ey Âdemoğulları! Her mescide gelişte zinetinizi giyin." (el-A'râf, 7/31). Ayet, tavafı ve namaz için mescide gelmeyi kapsar. Başka bir ayette gizli yerlerini örtüp koruyan erkeklerle kadınların Allah'ın affına ve büyük bir mükâfata ulaşacakları belirtilir. (bk. el-Ahzâb, 33/35)

burada yazılanı okuyup bir yazı yazmışdım. soru biçiminde.

çÖl bedevisinin. Annesi. O dönemde. Kabenin etrafında nasıl gezerdi diye bir merak sorusu yazmışdım. Yukarda da. Söylendiği gibi. Anadan uryan gezermişler' kaynak. Mùslüman kardeşler forumu.

Biriside Bana. Edepsiz. Muamelei yapmışdı..edepsizlik bendemi. Bu üstteki forumdamı
Alıntı ile Cevapla
  #44  
Alt 24-07-2015, 22:26
bakkalmahmud - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bakkalmahmud bakkalmahmud isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Nov 2010
Mesajlar: 1.625
Standart

Barlas okuman gereken bir baslik.saygilar
Alıntı ile Cevapla
  #45  
Alt 24-07-2015, 22:31
Barlas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Barlas Barlas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Jun 2015
Mesajlar: 4.070
Standart

Teşekkür ederim anti-ka... Saygılar.
Alıntı ile Cevapla
  #46  
Alt 08-10-2017, 20:12
Engse Hohol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Engse Hohol Engse Hohol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Feb 2010
Mesajlar: 1.879
Standart

Türkler islam ile şereflenmiştir sözü ümmetçilerin yalanıdır. Türkler islamı seçmeseydi islam dini, arap ulusal dini olarak kalacaktı. Türkler islamdan önce şerefli bir millet idi. Türk'e ırkçılık günah diyen müslüman Arap ırkçılarına duyurulur bu. Unutmayın ki Allah ile Muhammed'in gerçekliği, Azrail ile Abdülkadir Geylani'nin kavgası kadar gerçektir, dahası değil. Ümmetçiler, isterseniz şöyle bir sınama yapın siz, inancınıza güvenerek;

1) İnanmadığınız bir Tanrı seçin; Zeus, Vişnu, Eridu, Tiamat, Allat, Enlil...
2) O seçtiğiniz tanrılardan birine, niçin inanmadığınızın sebeplerini sıralayın.
3) Şimdi aynı sebepleri, inandığınız kendi tanrınız olan Allah'a uygulayın ve hiçbir şeyin değişmediğini görün. Hak din dediğiniz islam, en fazla sıradan pagan bir din kadar hak ve gerçek dediğiniz allah, hubal kadar gerçek.

Atatürk söylemi;
Dünya üzerinde gördüğümüz herşey kadının eseridir. Mümkün mü bir toplumun yarısı bağnazlığa bağlı kalsın, diğer kısmı yükselebilsin! Kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır. Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise, bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın iktisap etmesi lazımdır!

Muhammet söylemi;
Kadınlar aklen ve dinen eksik yaratıklardır. 2 kadının tanıklığı, 1 erkeğin tanıklığına bedeldir ve kadınların miras payı, erkeğin yarısı kadar olmalıdır. Kadın'ın sesi haramdır, şarkı söylemesi günahtır, işitene mekruhtur. Kadın namazda Kuran'ı aşikâre okursa namazı kabül olmaz. Namaz kılan birisinin önünden eşek, köpek ve kadın geçerse namazı bozulur. Kadınlar eğri bir kaburga kemiğinden yaratılmışlardır!



islamın yıkıma uğraması karşısında müslümanların, el-lah'ı ayakta tutundurabilmek için yalanlar söylemeleri kaçınılmazdır. hohol : aesir
Alıntı ile Cevapla
  #47  
Alt 08-10-2017, 23:05
Cercis Hz Circis - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Cercis Hz Circis Cercis Hz Circis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Jan 2015
Mesajlar: 200
Standart

Türkler islamı arapların ulusal dini olmaktan çıkardılar, islamı uluslararası bir din yaptılar ama bu sırada Türk kültürünü Arap kültürüne ezdirdiler. Abdülkerim Satuk Buğra özellikle, darbeci siyasetini dinci siyasetle bulayıp harmanladı ve Orta asyayı islamlaştırdı. Abdülkerim Satuk Buğra'dan sonra Orta asyada ıslahat anlamında ne yapılacaksa, islam kaynaklarından icazetle yapılır oldu ve ipin ucu kaçtı. Aynı olumsuz kaderi Persler ve Mısırlılar da yaşadılar hatta Suriyeliler de. Suriyelilerin ataları Süryaniler, çağa ayak uydurmada zamanın en ilerici halkıyken şimdi batmış durumdalar, tabi islam sayesinde battılar diğer halklar gibi.
Alıntı ile Cevapla
  #48  
Alt 16-02-2018, 14:08
Tengrizm Tengrizm isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 17 Jan 2018
Mesajlar: 124
Standart

İslamiyet öncesi Türklerde kadınlar erkekler kadar eşitmiş.Günümüzdeki ortadoğu ülkelerde kadın hakları neredeyse yok,ama o çağlarda bile kadınlara önem vermişiz.Arapların kitabı kuranda kadın hakları diye bir şey yok.İslama göre kadınlar yarım miras payı,kadın dövme nisa 34,cariyelik,savaşta ele geçirilen kadınlara tecavüz gibi ayetler bile ortada,iken hala bir kadın nasıl islama inanır aklım almıyor.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:15 .