http://tr.wikipedia.org/wiki/Gaia_Hipotezi
Hipotezin dayandığı savlar şunlardır.
- Dünyanın küresel anlamda yüzey ısısı, Güneş tarafından sağlanan enerji arttığı halde sabit kalmıştır.
- Atmosferin bileşimi, değişken olması gerekirken sabit kalmıştır.
- Okyanusların tuzluluk oranı sabittir.
Okyanusların tuzluluk oranı karalarla sınırlanmadığı için sabit gibi görünür ama aslında o da değişkendir. Denizlerdeki tuzluluk oranı ise daha aktif değişkenlik gösterir, zira belirli bir
havza etkisi altındadır. Kapalı havzalardaki denizler ise daha fazla tuzludur, çünkü tuzu dengeleyecek yeter miktarda su barındırmaz ve devirdaim dönemleri de değişken dönemlerdir diye düşünüyorum.
Son madde bana göre yeterli değil, zira her şey bir yana milyonlarca metreküp sulardan bahsediyoruz, ana yapısı ani değişim gösteremez tuz bakımından, çünkü okyanuslar hem kapladığı alan ve barındırdığı su miktarı hem de açık alanlara sahip olmasıyla yeterlilik oluşturuyor. İlk 2 madde açısından da bana göre yine etkenlerden birisi olarak ısı derecesi ve maddelerin ısıya göre dizilimi etken oluşturuyor olmalı. Örneğin karbon oluşumu için belirli bir ısı aralığı gerekir gibi..
Düyanın yüzey ısısı evet belirli oranlar arasında sabit gibi, lakin bunuda okyanuslardaki tuz oranı gibi geçerli durumlara bağlayabiliriz. Geçmişte yaşanan buzul çağlarını da biliyoruz ve atmosferin etkisini de. Yine de değişkendir ve güneş aynı anda dünyanın bir yönüne ısı/ışık verir. Bir diğeride dünya dönmektedir alınan ısı ile kaybı arasında bu da etkendir. Neyse detaylardan ziyade gelmek istediğim nokta açısından;
- Yağmur bitkileri sulamak için mi yağar?
- Yağmur yağdığında bitkiler ihtiyaçları olan suya kavuşur. Demek ki yağmur bitkileri sulamak için yağıyor;
- Güneş bitkilere enerji vermek için mi doğar?
- Bitkiler bu sayede kimyasal enerji dönüşümü sağlarlar. Örneğin glikoz dönüşümü. Yeşil renk oluşturmak içinde ihtiyacı olmayan ışığı emmez.
- Yağmur ve güneş birlikte bitkiye etki edince;
- Böylelikle bitki karbondioksit ile su arasında güneş enerjisi ile ilişki kurarak glikoz üretir.
Demek ki güneş ve yağmur bitkiler için can veren bir organizma.Aslan ceylanı yer ve böylelikle gıda ihtiyacını giderir, demek ki ceylan, aslana gıda olmak için var. ... örnekler çoğaltılabilir, bu konuda bakış açısı olarak böylesi bir mantık kayması da görüyorum, diğer türlü de teolojik ereksellik -teolojik olmasa dahi- bir buluşma noktası gibi duruyor. Yine sonuçtan ters gidişle yine teolojik bakış açısına benziyor. Şu dinlerin her şey insan için yaratılmıştır saçmalığı gibi..
..........
Başka bir gezegende farklı yapı ve formlarda canlı organizmalar görsek ve onlar daha farklı maddeler arası ilişkiyi, reaksiyonları, bileşimleri kullansa bu sefer de daha farklı sonuçlar mı üretecektik?
Peki su var, un var, tava var, eldeki malzeme bu, helva yaparsak su ve un ve tava ve ısı helva içindir diyebilir miyiz? Peki doğadaki onca çeşit maddenin ilişkisinden açığa çıkan helvaya bakarak, dönüp tersin geri bu ilişkiler, bu sonuçlar içindir denebilir mi? Tersinden..
Evrende, bırakalım evreni sırf galakside, Samanyolu ve Andromeda, toplamlarında barındırdığı yıldız bakımından trilyonla ifade ediliyor. Sadece 2 galaksi.
Buraya tıkla
Şu an görünür evrendeki galaksi sayısı tahminleri ise 300 milyonlarda, cüce galaksiler ise trilyonlarla ifade ediliyor.
Sonuç itibariyle malzeme bu, olasılık payları açısından, insan olarak yapğımızdaki öznellik ve benlik gereği hatalı olasılık mantığı diyebileceğimz biçimde dünyanın kendisini(bizi, kendimizi) esas alırsak çok düşük, bu düşük açılı olsalık bakışıdır, ancak asıl olasılık geniş açılı olandır ve sanırım tek başına samanyolu'nu dahi esas alsask yeterli bir açıdır diye düşünüyorum. Yani
su ve unun ve ısının yanyana gelmesi olasılığı gibi denebilir. Tabi ki un insan tarafından yapılan bir şey denecek, mecaz betimlemedir. Kısaca ne olmasaydı da canlılık olmasaydı diye de sorulabilir...