Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 19-01-2010, 02:33
Sangre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sangre Sangre isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 04 Apr 2008
Mesajlar: 1.500
Standart Yeni Global Değerler; Liberal Ekonomik Düzen (3)

LİBERAL EKONOMİK DÜZEN


> Sivil toplumun ekonomik düzen modeli serbest piyasa ekonomisidir. Serbest piyasa ekonomisi kavramı yerine sıklıkla kullanılan kapitalizm, uzun yıllar kavram olarak aşağılanmış ve haksız eleştirilere uğramıştır. Gerçek liberal ekonomik düzen, "tekelci kapitalizmin" ve "emperyalizmin" karşısındadır. Gerçek liberal ekonomik düzen, rekabetçi piyasa ekonomisinin yanındadır. Rekabet, piyasa ekonomisinin en önemli ve temel kurumlarından birisidir.

> Liberal ekonomik düzenin temel ilkeleri; özgürlük, rekabet, özel mülkiyet, miras, veraset ve sınırlı devlettir. Liberal ekonomik düzende mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olarak kabul edilir. Özgürlük, bireylerin hem siyasi, hem de ekonomik özgürlüklerini içerir. Liberal ekonomik düzen, bireylerin ekonomik özgürlüklerini (teşebbüs özgürlüğü, tercih özgürlüğü) ve siyasi özgürlüklerini (konuşma özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, seçme ve seçilme hakkı ve özgürlüğü) savunur.

.......yazının devamı için....

http://www.canaktan.org/yeni-trendle...ek/liberal.htm

Konu frodo tarafından (19-01-2010 Saat 12:40 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 23-01-2010, 22:18
ugurdemir ugurdemir isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Jan 2010
Mesajlar: 6
Standart

Sayın sangre

-Gerçek liberal ekonomik düzen, "tekelci kapitalizmin" ve "emperyalizmin" karşısındadır-

Günümüz burjuvajisi sizin anlattığınız rekabetçi liberal ekonomiden çok tekelci ekonomiye rağbet ediyor. Çünkü kapitalizm, bencil burjuvazinin elindedir. Burjuvazi sadece çıkarını gözetir. Kapitalizmse burjuvazinin hedeflerine göre şekillenir. Sizin anlattığınız liberal düzen, tekelci kapitalizmin gerisinde kalmıştır ve onun hazırlık aşamasıdır.

Bunun sebebini ise Leo Huberman Sosyalizmin Alfabesinde;

''Amerikan halkına yutturulmak istenen en büyük yalanlardan biri de, ekonomik sistemimizin, "hür özel teşeıbbüs" olduğu iddiasıdır.

Bu, doğru değildir. Ekonomik sistemimizin yalnız bir kısmı, rekabetçi, serbest ve bireycidir. Geri kalanı –ve çok dada önemli kısmı– tam tersidir: tekelleştirilmiş, denetim altına alınmış ve kolektivisttir.

Rekabet, teoriye göre, güzel bir şeydi. Ama kapitalistler, uygulamanın, teoriye uygun düşmediğini gördüler. Rekabetin kârı azalttığım, birleşmenin ise kârı artırdığını gördüler. Amaçları kâr olduğuna göre, rekabete ne gerek vardı? Birleşmek, onların açısından, çok daha iyiydi.

Ve birleştiler de: petrolde, şekerde, viskide, demirde, çelikte, kömürde ve daha bir sürü metalarda. ''*sözleri ile açıklamıştır

*Sosyalizmin Alfabesi, 1 bölüm, tekel

Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 06-03-2010, 00:05
Sangre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sangre Sangre isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 04 Apr 2008
Mesajlar: 1.500
Standart

ugurdemir´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın sangre

-Gerçek liberal ekonomik düzen, "tekelci kapitalizmin" ve "emperyalizmin" karşısındadır-

Günümüz burjuvajisi sizin anlattığınız rekabetçi liberal ekonomiden çok tekelci ekonomiye rağbet ediyor. Çünkü kapitalizm, bencil burjuvazinin elindedir. Burjuvazi sadece çıkarını gözetir. Kapitalizmse burjuvazinin hedeflerine göre şekillenir. Sizin anlattığınız liberal düzen, tekelci kapitalizmin gerisinde kalmıştır ve onun hazırlık aşamasıdır.

Bunun sebebini ise Leo Huberman Sosyalizmin Alfabesinde;

''Amerikan halkına yutturulmak istenen en büyük yalanlardan biri de, ekonomik sistemimizin, "hür özel teşeıbbüs" olduğu iddiasıdır.

Bu, doğru değildir. Ekonomik sistemimizin yalnız bir kısmı, rekabetçi, serbest ve bireycidir. Geri kalanı –ve çok dada önemli kısmı– tam tersidir: tekelleştirilmiş, denetim altına alınmış ve kolektivisttir.

Rekabet, teoriye göre, güzel bir şeydi. Ama kapitalistler, uygulamanın, teoriye uygun düşmediğini gördüler. Rekabetin kârı azalttığım, birleşmenin ise kârı artırdığını gördüler. Amaçları kâr olduğuna göre, rekabete ne gerek vardı? Birleşmek, onların açısından, çok daha iyiydi.

Ve birleştiler de: petrolde, şekerde, viskide, demirde, çelikte, kömürde ve daha bir sürü metalarda. ''*sözleri ile açıklamıştır

*Sosyalizmin Alfabesi, 1 bölüm, tekel
'Burjuvaların' neye rağbet ettiği konusu anlamsızdır.. Günümüzde ne Aristokrat, ne de Burjuva sınıfı kalmıştır.. Önce bunu anlayın.. Sanırım kelime olarak anlatmak istediğiniz kesim, işveren kesimidir.

Kapitalizm kelimesini de literatüre sokanlar, Yapısalcı-Marxist kesimdir.. Ben bu kelimeyi kullanmıyorum.. Eğer bahsettiğiniz şey piyasa ekonomisi ise, bu ekonomik düzen kimsenin elinde değildir.. Veya herkesin elindedir diyebiliriz.

Kendi çıkarını düşünen kesim, sadece işverenler değildir.. İşçiler de kendi çıkarlarını düşünmektedir.. Zaten gönüllü sözleşmeler de bunun bir sonucudur.

Liberal ekonomik düzen çok farklı alanlarda kendine yer bulmuştur.. Mesela, güvenlik ve özel teşebbüsün girmek istemeyeceği altyapı çalışmaları hariç, her sektör özel kişilere bırakılmalıdır diyen Liberteryen Friedman ile, devlet bunların dışında eğitim, sağlık gibi halkın tümünü ilgilendiren alanlarda da faaliyet göstermelidir diyen Hayek, hatta devletin sosyal adalet ve gelir dağılımını, sosyal refahı ve buna benzer daha bir çok konuda söz sahibi olmasını savunan sosyal demokrat Ordo Liberalleri de Liberal ekonomik düzeni savunan iktisatçılar, ekollerin arasında olduğu söylenebilir.. Bu yüzden tek bir Liberalizm olmadığı biliniyor.

Alıntı olarak verdiğin yazı da yanlış.. Tabii ne zaman yazıldığını da bilmiyorum ama günümüzde rekabeti sağlayacak yasalar mevcuttur.. Yazıda bahsedildiği gibi, şirketlerin karlarını arttırmak için birleşmesi gibi durumlar yasalara aykırıdır.. Bu konuda haksız rekabet yasaları, anti tröst ve anti kartel yasaları vardır..
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 06-03-2010, 00:32
Sangre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sangre Sangre isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 04 Apr 2008
Mesajlar: 1.500
Standart

Bahsi geçen konunun Türkiye ayağı için, Bknz;

http://www.cu.edu.tr/insanlar/mceker/ANTİKARTELYASASI.doc

Edit; Linke tıklayınca nedense açılmıyor, pencereye yapıştırırsanız açılır diye umuyorum.

Konu Sangre tarafından (06-03-2010 Saat 00:43 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 12-01-2011, 09:49
raymond - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
raymond raymond isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jan 2011
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 24
Standart

'Burjuvaların' neye rağbet ettiği konusu anlamsızdır.. Günümüzde ne Aristokrat, ne de Burjuva sınıfı kalmıştır.. Önce bunu anlayın.. Sanırım kelime olarak anlatmak istediğiniz kesim, işveren kesimidir.
Kim diyor burjuva kalmamıştır diye?! Anlaşılan David Harvey, Bob Jessop, Robert Brenner ve Perry Anderson gibi akademyanın parlak kalemlerinin bu söylediğin şeyden haberi yok. Üstelik Giddens gibi ''burjuva'' sosyologlarının da bu tabiri kullanmakta ısrarcı olduğu malumunuz (olmalı).

''Burjuva'' ile ''kapitalist''in aynı şeyler olduğu tartışılır; tıpkı ''işçiler'' ile, ''proletarya''nın aynı şey olduğu hususu gibi. İkisi arasında nedensel-yapısal bir ilinti olduğu çok açık, fakat nesnel-iktisadi olanı önceleyen politikayı dışarıda bırakmadığımız müddetçe, ikisini birbirine eşitlemek anlamlı olmuyor.

Ellen Meiksins Wood'un ''Kapitalizmin Arkaik Kültürü''ne göz atmanızı tavsiye ederim.

Kapitalizm kelimesini de literatüre sokanlar, Yapısalcı-Marxist kesimdir.. Ben bu kelimeyi kullanmıyorum.. Eğer bahsettiğiniz şey piyasa ekonomisi ise, bu ekonomik düzen kimsenin elinde değildir.. Veya herkesin elindedir diyebiliriz.
Yapısalcı-Marksist derken neyi kastettiğini anlamadım, herhalde Althusser-Poulantzas yolunun yolcularını kastediyor değilsin

''Piyasa herkesin elindedir'' iyimserliğinin, ''bizim cemaatte herkes liderdir''den daha hayırlı bir optimizm olduğundan şüpheliyim. Mesele şu: İktisadi eşitsizlikler, politik olanın kuruculuğu söz konusu olduğunda, çeşitli toplumsal sınıf/gruplar arasında güç eşitsizliğine tahvil oluyor mu, olmuyor mu?

Ben ''olmuyor'' diyen ciddi bir sosyologla karşılaşmadım, Marksist veya değil.

Kendi çıkarını düşünen kesim, sadece işverenler değildir.. İşçiler de kendi çıkarlarını düşünmektedir.. Zaten gönüllü sözleşmeler de bunun bir sonucudur.
Bu ''gönüllü'' lafına bayılıyorum ya bu mevzuya şimdilik girmeyeyim

Liberal ekonomik düzen çok farklı alanlarda kendine yer bulmuştur.. Mesela, güvenlik ve özel teşebbüsün girmek istemeyeceği altyapı çalışmaları hariç, her sektör özel kişilere bırakılmalıdır diyen Liberteryen Friedman ile, devlet bunların dışında eğitim, sağlık gibi halkın tümünü ilgilendiren alanlarda da faaliyet göstermelidir diyen Hayek, hatta devletin sosyal adalet ve gelir dağılımını, sosyal refahı ve buna benzer daha bir çok konuda söz sahibi olmasını savunan sosyal demokrat Ordo Liberalleri de Liberal ekonomik düzeni savunan iktisatçılar, ekollerin arasında olduğu söylenebilir.. Bu yüzden tek bir Liberalizm olmadığı biliniyor.
Doğru, fakat tekmili birden ''liberallerden'' söz etmek yine de mümkün sanıyorum. Ordo liberalleriyle, Friedman arasında çeşitli ortaklık noktaları var. ''Yoktur'' diyecek olursanız, her ikisine birden -başına ne eklerseniz ekleyin- liberal demenin herhangi bir anlamı, işlevselliği kalmıyor.

azıda bahsedildiği gibi, şirketlerin karlarını arttırmak için birleşmesi gibi durumlar yasalara aykırıdır.. Bu konuda haksız rekabet yasaları, anti tröst ve anti kartel yasaları vardır
Burada vurgulanması gereken bir husus var: ''Yasalar var'' deyip aradan çekilmeye kalkmak, bir görüngüyle, o görüngünün altında yatan dinamikleri birbirine karıştırmak anlamına geliyor. ''Hukukun maddi kaynakları'' denilen birşey var. Bugün bizzat politika, ''oligopollerin optimum iktisadi merkezileşmeye ilintisi'' üzerinden dolaşıma sokulan çeşitli kaziyelerce belirlenmeye çalışılıyor, bunu unutmamak lazım. Kuzey Afrika ülkelerinin dış ticaretinin önemli bir kısmı - yüzde 60 ila yüzde 80- birkaç yüz ulusaşırı şirket aracılığıyla gerçekleştiriliyorken, yasanın lafzi niteliğine dair yürütülecek bir tartışmayı anlamsız bulurum.

''This is a song against bosses. Fuck the middle management!" (Thom Yorke, ''Karma Police'' şarkısının ardındaki düşünceyi ifade ediyor)
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 12-01-2011, 15:20
Sangre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sangre Sangre isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 04 Apr 2008
Mesajlar: 1.500
Standart

Hehe.. 1 yıl önce açtığım konuyu nerden bulduysan artık.. Neyse ki değiştiğimi söylemekten çekinen biri pek değilimdir. O yüzden sorun yok, iyi ki güncellemişsin

Kim diyor burjuva kalmamıştır diye?! Anlaşılan David Harvey, Bob Jessop, Robert Brenner ve Perry Anderson gibi akademyanın parlak kalemlerinin bu söylediğin şeyden haberi yok. Üstelik Giddens gibi ''burjuva'' sosyologlarının da bu tabiri kullanmakta ısrarcı olduğu malumunuz (olmalı).

''Burjuva'' ile ''kapitalist''in aynı şeyler olduğu tartışılır; tıpkı ''işçiler'' ile, ''proletarya''nın aynı şey olduğu hususu gibi. İkisi arasında nedensel-yapısal bir ilinti olduğu çok açık, fakat nesnel-iktisadi olanı önceleyen politikayı dışarıda bırakmadığımız müddetçe, ikisini birbirine eşitlemek anlamlı olmuyor.

Ellen Meiksins Wood'un ''Kapitalizmin Arkaik Kültürü''ne göz atmanızı tavsiye ederim.
Aslında o zamanlar bu tür kelimelere gıcık oluyordum.. Herkesin üzerinde mutabık olduğu bir 'sermayedar' kelimesini kullanacaklarına, ısrarla burjuva felan diye dikine gitmeleri hoşuma gitmiyordu.. Hoş şimdi de hoşuma gitmiyor ya neyse

O yüzden bu konuda saçma bir eleştiri getirmişim.. Biraz da duygusal davranışım.. Artık pek sorun ettiğim söylenemez.

Yapısalcı-Marksist derken neyi kastettiğini anlamadım, herhalde Althusser-Poulantzas yolunun yolcularını kastediyor değilsin

''Piyasa herkesin elindedir'' iyimserliğinin, ''bizim cemaatte herkes liderdir''den daha hayırlı bir optimizm olduğundan şüpheliyim. Mesele şu: İktisadi eşitsizlikler, politik olanın kuruculuğu söz konusu olduğunda, çeşitli toplumsal sınıf/gruplar arasında güç eşitsizliğine tahvil oluyor mu, olmuyor mu?

Ben ''olmuyor'' diyen ciddi bir sosyologla karşılaşmadım, Marksist veya değil.
Haklısın, asgari ücretle geçinen bir insan ile bir şirket sahibinin piyasa nimetlerinden aynı ölçüde yararlandığı söylenemez heralde.. Aynı şekilde senin de belirttiğin gibi, o ülkenin çeşitli politikalarına etki edecek grupların etkisi bazında da bunu değerlendirmek mümkün.

Bu ''gönüllü'' lafına bayılıyorum ya bu mevzuya şimdilik girmeyeyim
Bence de girmeyelim .. Ülkelerde uygulanan ekonomi politikalarında dahi bu tür 'gönüllülük' işlerine pek girildiği söylenemez zaten.. Ücret politikalarını tamamen piyasaya bırakmak isteyen her hangi bir ekol kaldı mı, onu da bilmiyorum.

Doğru, fakat tekmili birden ''liberallerden'' söz etmek yine de mümkün sanıyorum. Ordo liberalleriyle, Friedman arasında çeşitli ortaklık noktaları var. ''Yoktur'' diyecek olursanız, her ikisine birden -başına ne eklerseniz ekleyin- liberal demenin herhangi bir anlamı, işlevselliği kalmıyor.
Elbette ama kendini Liberal olarak adlandıran hiçbir ekol de piyasada 'tekellerin' varlığından hoşnut olmaz.. Nasıl ki bu ekollerin bazı ortak noktaları olduğu için hepsini Liberal olarak adlandırıyorsak, varsayımını Rekabet üzerine kurmuş tüm bu ekolleri de ortak olarak 'tekel karşıtı' olarak tanımlamak mümkün.

Sanırım o itirazımı bu konu üzerine yazmışım.Gerçi böyle bir iddiaya karşı neden farklı Liberal ekollerin olduğunu anlatmışım, orasını anlamadım

Burada vurgulanması gereken bir husus var: ''Yasalar var'' deyip aradan çekilmeye kalkmak, bir görüngüyle, o görüngünün altında yatan dinamikleri birbirine karıştırmak anlamına geliyor. ''Hukukun maddi kaynakları'' denilen birşey var. Bugün bizzat politika, ''oligopollerin optimum iktisadi merkezileşmeye ilintisi'' üzerinden dolaşıma sokulan çeşitli kaziyelerce belirlenmeye çalışılıyor, bunu unutmamak lazım. Kuzey Afrika ülkelerinin dış ticaretinin önemli bir kısmı - yüzde 60 ila yüzde 80- birkaç yüz ulusaşırı şirket aracılığıyla gerçekleştiriliyorken, yasanın lafzi niteliğine dair yürütülecek bir tartışmayı anlamsız bulurum.
Doğru, yasalar var deyip çekilmemek gerekir elbette.. Bildiğim kadarıyla firma yoğunluğuyla ilgili Yoğunlaşma Endeksi, HHI gibi araştırma yöntemleri var.. Bu şekilde ülkelerdeki piyasa yoğunlaşmasını hesaplayabiliyorlar.. Bu yöntemler sayesinde de yasaları rekabeti sağlayacak ölçüde yeniden revize etmek gerekli olabilir.. Uygulanmayan yasalara karşı da, halkın tepkisi kalır geriye zaten.

Az gelişmiş (veya hiç gelişmemiş) ülkelerde bu yoğunlaşma endeksi en alt seviyelerdedir.. Ama bu durumun da, ülkenin sermaye yoğun olana kadar o ülkeye olan katkısı yadsınamaz heralde.

Doğrudan yabancı yatırımların, bir ülke içinde sermaye, istihdam, yeni teknoloji, know-how, ihracat artışı, idare becerisi ve yabancı pazarlara ulaşım gibi çok önemli katkıları var.. Tasarruf ve teknoloji açığını azaltamada da keza öyle.

Bu yüzden bu tür ülkelerde, yasalar ülkenin çevre ve sosyal standartlarına her hangi bir zarar vermeyecek şekilde bir miktar esnetilebilir.. Ama Avrupa-Kuzey Amerika gibi bölgelerde bu yasaların eksiksiz olarak uygulanmasına tarafım.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 13-01-2011, 11:27
TurkceRap TurkceRap isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Jan 2010
Mesajlar: 892
Standart

Bu forumda bazı üyeler nedense beni hiç şaşırtmıyor.

Bir kere de Marxist jargonun dışına çıkmayı deneseniz, Dünyadaki gelişmelere bu kadar Fransız bir yaklaşım içinde olmasanız dişimi kıracağım.

Bu arada Sangre Dostum yazınız için Teşekkürler, fakat ben gerçekten de son gelişmelerden sonra, bu ülke ile ilgili iyice umutsuzluğa kapıldığımı itiraf etmeliyim, Dünya gidiyor Mersine, Biz gidiyoruz tersine.

Saygılar.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 13-01-2011, 12:21
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Jargonları değilde bence nedenleri, olguları ele almak lazım.

Örneğin 2 tablo verecem ve bu şu an basit bir olgu.

Dünya Nüfusu
__________________________________________________

Gayri Safi Hasıla
__________________________________________________

Dağılımdan aldıkları pay.
___________________________________

Dağılımdan aldıkları pay
__________

Kırmızı çizginin dünya nüfusuna oranı
______

Mavi Çizginin Dünya Nüfusuna Oranı
___________________________________

Sonuç: no problem!?
Sebep: hiç bir sebebi yok, Tanrı'nın adaleti.

Bakış Açısı : Balık kavağa tırmanabilir. Ne olmuş yani?!.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 17-01-2011, 15:25
taylan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
taylan taylan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Jul 2009
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1.271
Standart

Gerçek liberal ekonomik düzen, rekabetçi piyasa ekonomisinin yanındadır. Rekabet, piyasa ekonomisinin en önemli ve temel kurumlarından birisidir.

Sayın Sangre, ben bir öğretmenim. Bahsettiğiniz düzende benim yerim nedir mesela?

Ben ne kadar para almalı ve nasıl bir kurumda nasıl bir sosyal güvence altında çalışmalıyım?

Performansa ve rekabete dayalı düzende hangi tarafsız kurul benim çalışmamı ödüllendirecek ya da işsiz kalmamı önleyecek?

Konu hakkında bilgisizim o yüzden soruyorum.

Saygılar

http://evrimteorisi.org
Hayat Değişimdir...
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 17-01-2011, 18:22
asinar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
asinar asinar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 29 Sep 2007
Mesajlar: 428
Standart

Sevgili taylan74,
Bir meslekdaşınız olarak sizin yerinizi ben tarif etmeye çalışayım.

İktidar yanlısı iseniz, bir devlet okuluna tayininiz yapılır.
Kısa sürede müdür yardımcısı, müdür olursunuz.
Yağcılık yeteneğinize göre bir Milli Eğitim Müdürlüğünde Müdür Yardımcısı olursunuz.
Daha sonra da Milli Eğitim Müdürü bile olmanız mümkündür.
Bütün bu aşamalarda, bir şekilde kendinize ek gelir sağlama şansına da sahip olabilirsiniz.
(Dersane ve özel okul denetimlerinde, bir zarf içinde çaktırmadan ilgili müdür yardımcılarına hediye edilen banknotlardan size düşen pay, ya da direksiyon kurslarında eğitmenlik görevinden elde edebileceğiniz ek gelirler, öğretmen evlerinde bedava yemek -müdür veya yardımcılarından da para alacak değiller ya - ve daha başka yan gelirler...)

İktidar yanlısı değilseniz, ama bir şekilde tayininiz yapılmışsa, her çalıştığınız kurumda, ya yağdanlık müdür ve müdür yardımcılarının hışmına uğrayıp huzurunuz kaçar ve şöyle gönül rahatlığıyla öğretmenlik yapamazsınız, ya da hükümetin lütfettiği (!) maaş yetmediği için pazarda limon, terlik, vs. satmaya mecbur kalırsınız.

Öte yandan branşınız uygunsa ve sizde hür teşebbüs ruhu varsa, özel ders piyasasında yer edinip, iyi para kazanır, liberal ekonomiyi baştacı edersiniz.

Bütün bunları yapamıyorsanız, birisinin aracılığıyla ya da nadiren de olsa beyninizin hakkıyla bir özel öğretim kurumuna kapağı atarsınız ama alacağınız para patronun iki dudağı arasındadır. Artış istemeye kalkarsanız hiç şansınız yoktur çünkü patronun kapısında sizden daha düşük ücretle ve daha kötü şartlarda çalışmaya hazır yüzler, binler vardır. Sizin ne denli iyi bir öğretmen olduğunuz patronu çoğu zaman ilgilendirmez. O edeceği kara bakar. Öyle olmasa zaten batar.

Sendika mı dediniz? Ruhuna fatiha okunalı epey zaman oldu sanırım.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İslam ve Ekonomik Sistem ozgurrr İslam 16 12-06-2018 20:50
Yeni Global Değerler; Demokrasi (2) Sangre Politika 9 19-01-2010 19:31
Yeni Global Değerler; Özgürlük (1) Sangre Politika 6 19-01-2010 02:03
Dünyada düzen yok mu? kim Konu-dışı 10 18-01-2010 01:45
Kriz ve Yeni Liberal Politika’lar güneşinzaptıyakın Politika 0 15-10-2009 17:37

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:01 .