Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Biyoloji > Evrim

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 12-01-2014, 14:42
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şuanda  online konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.492
Standart Yanlışlanabilirlik

Türkçe'de ‘ispat edilebilir' ifadesinin hem mantıksal hem de sözel tam karşılığı ‘ispat edilebilir değil'. Bilimde bir teorinin yanlışlanabilir olması demek ‘hiç bir zaman tam olarak ispat edilemeyebilir' olması anlamına geliyor. (İngilizce'deki ability karşılığı Türkçe kelimelere bilmek eki getirlimesi). İspat edilemeyebilir olmak bana daha anlaşılır geldi, çünkü bir teorinin yanlışlanabilir olduğuınu kestirmek yerine ispat edilemeyebilir olduğunu kestirmek daha kolay gibi geliyor bana. Bir iddianın ispatlanmasının güç veya imkansız olduğunu kestirmek mi daha kolay, yoksa yanlışının bulunacağını kestirmek mi? Ayni zorlukta bile olsa, ispat edilemeyebilir olmak, daha kolay anlaşılıyor tarafımdan. Çünkü ispat edilirse teori değil, ispat olur, bilim değil 'sabit bilgi' olur. Unutmadan ekleyeyim, teorilerin pek çok delilleri (kanıtları?) olabilir ama ispatları olmaz. Olursa teori olmaktan çıkar, bilinen olur.

Örnek: Kırmızı renkli bir kalem gösterip, ‘bu kalem kırmızı renklidir' diye bir açıklama yaptığımızda bu bilimsel bir teori midir? Popper'a göre değil. Çünkü ispatlı. Yanlışlanamaz. Kalem apaçık kırmızı. Kalemin kırmızı olduğu bilgisi bir teori değil, gerçeğin tanımıdır, ispattır. Bilimin bunla bir işi yoktur!
YAZININ TAMAMI...
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 11-05-2014, 18:43
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

NOLAN´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Türkçe’de ‘ispat edilebilir’ ifadesinin hem mantıksal hem de sözel tam karşılığı ‘ispat edilebilir değil’. Bilimde bir teorinin yanlışlanabilir olması demek ‘hiç bir zaman tam olarak ispat edilemeyebilir’ olması anlamına geliyor. (İngilizce’deki ability karşılığı Türkçe kelimelere bilmek eki getirlimesi). İspat edilemeyebilir olmak bana daha anlaşılır geldi, çünkü bir teorinin yanlışlanabilir olduğuınu kestirmek yerine ispat edilemeyebilir olduğunu kestirmek daha kolay gibi geliyor bana. Bir iddianın ispatlanmasının güç veya imkansız olduğunu kestirmek mi daha kolay, yoksa yanlışının bulunacağını kestirmek mi? Ayni zorlukta bile olsa, ispat edilemeyebilir olmak, daha kolay anlaşılıyor tarafımdan. Çünkü ispat edilirse teori değil, ispat olur, bilim değil ’sabit bilgi’ olur. Unutmadan ekleyeyim, teorilerin pek çok delilleri (kanıtları?) olabilir ama ispatları olmaz. Olursa teori olmaktan çıkar, bilinen olur.

Örnek: Kırmızı renkli bir kalem gösterip, ‘bu kalem kırmızı renklidir’ diye bir açıklama yaptığımızda bu bilimsel bir teori midir? Popper’a göre değil. Çünkü ispatlı. Yanlışlanamaz. Kalem apaçık kırmızı. Kalemin kırmızı olduğu bilgisi bir teori değil, gerçeğin tanımıdır, ispattır. Bilimin bunla bir işi yoktur!
YAZININ TAMAMI...
Burada klasik metafizik varliksal temelli ideoloji ve inanc iceren temelde bir ispat soz konusu degildir. Ayrica suphe de soz konusu degildir.

Burada soz konusu olan GECERLILIKTIR. Gecerli olan da olgu olarak tartismadisi olarak GOZLEM VEREN TEMELINDE GECERLIDIR.

Iste buradaki yanlislanabilirlik, GECERLI OLAN OLGUNUN, GOZLEM TEMELINDE YANLISLANABILIRLIGI anlamindadir.

Burada bilimin tamamen onu acilmistir. Cunku klasik bilimdeki mutlaklik kesinlik ve ispat; sadece BILIMI BILIMSEL OLARAK DOGMALASTIRIR VE SONUCLANDIRIR.

Halbuki bilim daimi bir yenilenim ve gelisim surecidir. Bugunku bilgiler yenilenir, esaki bilgiler bilimsel olmaktan cikar.

Iste epistemolojik ve yontemsel naturalizm temelindeki bilim, BILIMSELLIGI NOKTALAMAZ, SONLANDIRMAZ, KESINLESTIRMEZ; sadece TARTISMASIZ OLARAK GECERLI KILAR VE YINE TARTISMASIZ OLARAK GECERLI KILDIGINI GOZLEM ILE YANLISLAYABILIR.

Buradaki bir onemli nokta da, BILIMIN BILIMSEL OLARAK GOZLEM VERMESI VE GOZLEMSEL YANLISLANABILIRLIGIDIR.

Boylece metafizigin ve etigin ideolojik inancsal akilci dogrularindan da farklilasir. Cunku GOZLEM VERMEYEN AKILCI DOGRULAR YANLISLANAMAZLAR.

Dolayisi ile bilimsel de degildir.

Iste yanlislanabilirlik hem bilimi bilimsel kilar, hem de ideolojik inancsal akilciliktan farkli kilar.

Cunku bilimin bilimsel olarak ortaya koydugu tartismasizdir. Aklin ideolojik inancsal dogrulari ise tartisma temelindedir.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 12-05-2014, 17:12
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

NOLAN´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Türkçe'de ‘ispat edilebilir' ifadesinin hem mantıksal hem de sözel tam karşılığı ‘ispat edilebilir değil'. Bilimde bir teorinin yanlışlanabilir olması demek ‘hiç bir zaman tam olarak ispat edilemeyebilir' olması anlamına geliyor. (İngilizce'deki ability karşılığı Türkçe kelimelere bilmek eki getirlimesi). İspat edilemeyebilir olmak bana daha anlaşılır geldi, çünkü bir teorinin yanlışlanabilir olduğuınu kestirmek yerine ispat edilemeyebilir olduğunu kestirmek daha kolay gibi geliyor bana. Bir iddianın ispatlanmasının güç veya imkansız olduğunu kestirmek mi daha kolay, yoksa yanlışının bulunacağını kestirmek mi? Ayni zorlukta bile olsa, ispat edilemeyebilir olmak, daha kolay anlaşılıyor tarafımdan. Çünkü ispat edilirse teori değil, ispat olur, bilim değil 'sabit bilgi' olur. Unutmadan ekleyeyim, teorilerin pek çok delilleri (kanıtları?) olabilir ama ispatları olmaz. Olursa teori olmaktan çıkar, bilinen olur.

Örnek: Kırmızı renkli bir kalem gösterip, ‘bu kalem kırmızı renklidir' diye bir açıklama yaptığımızda bu bilimsel bir teori midir? Popper'a göre değil. Çünkü ispatlı. Yanlışlanamaz. Kalem apaçık kırmızı. Kalemin kırmızı olduğu bilgisi bir teori değil, gerçeğin tanımıdır, ispattır. Bilimin bunla bir işi yoktur!
YAZININ TAMAMI...
Sevgili NOLAN
Yanlışlanabilirlik özünde bir NİTELİKTİR. Ah bu Popper! O'mu böndü, bizler mi hala düşünüyorum... Adı üstünde, Yanlışlana-bilirlik! Bu konuya bu sebeple, sunumun, ifadenin niteliği bazında değil, bir şeyin kendisinin(öznenin) doğrulanması-yanlışlanması ile bakmak anlamsız, zira karşılıksız bir yaklaşımdır diye düşünüyorum.

Bir veri, kesin, mutlak olarak sunuluyorsa, NİTELİĞİ YANLIŞLANAMAZDIR, zira mutlaktır, mutlak olan veri değil sunumdur, mutlak veri olmaz çünkü. Yanlışlanabilirlik, SOMUT-NESNEL değil, ÖZNEL-İRADİDİR. Yani sözün kısası, insanın düşünce ve ifade dünyasına aittir.

Bu halde, yanlışlanabilirlik SUNUM üzerinde anlam kazanan bir ifadedir ve eksiktir, bir şeyin yanlışlanabilirliği, o şeyin doğrulanabilirliği ile doğru orantılıdır. Doğrulanamayan, yanlışlanamazda, neyi, neye göre yanlışladın diye sorarlar sonra. Bir şeyin eğriliği-doğruluğu nasılki birbirine muhtaç ise ifadeler içinde bu geçerlidir. Gerçi Tao hayli zaman önce güzel özetlemiş, "doğru ve eğri" demiş "zihnimizin bir illeti"

Yanlışlamak ile yanlışlanabilir olmak aynı şeyler değil, birisi etken diğeri edilgendir, özellik-niteliktir.

Kısaca yanlışlanabilirlik -> NİTELİK üzerinedir, verinin özü, aslı değil, bu bir kıstastır ve en nihayetinde sunumla ilgilidir.

Nesnel alanda, yani iradelerimizin dışında, ne yanlışın ne de doğrunun bir önemi yok. Bizi bu nokta da ilgilendiren somut veridir. nesnel alanın verisi de somuttur ve somut veriler bu tarz öznel nitelikler taşımaz, taşıyamaz. Haliyle bilim için asıl önemli olan "veri, somut durum, değişimdir", ne bönce yorumlanan yanlışlanabilirlik zırvalığı ne de bir şeyin yanlışlanabilirliğinin, onun doğrulanabilirde olması gereğini-niteliğini kavrayamayışın anlamsızlığı önem arzetmiyor diye düşünüyorum.

Bir veri doğrulanabilir olarak sunulmadıkça, zaten yanlışlanabilir özelliğe de sahip olamaz, zira bir verinin yanlışlanabilir nitelik kazanması için doğrulanabilir(yani ele, avuca gelir, bir yerlerden üfürme olmaması, veri, delil, gözlem, sınanabilirlik, dayanak taşıması gerekir.)

her yanlışlama bir doğrulama, her doğrulama da aslında bir yanlışlama ve hatta bazı hallerde doğrulanan yanlışta, yanlışlanan, doğru da olabilir. Bu da ŞEY'in(nesne, ortam, koşul her ne ise) niteliğiyle ilgili.

Neyse kısaca Popper'in yumurtladığı bu sihirli kelimeyi, bir şeylerin İSPATI temelinde değil, sunumun, İFADENİN NİTELİĞİ temelinde ele almak gerekir. Deneyler ne için yapılır? Aslolan bu sorunun cevabıdır. Yanlışlanabilirlik teorik ya da sunum-ifade üzerinedir ve sunumun kendisi-özüyle değil niteliğiyle ilgilidir.

Popper'ın hatası, kavramı zıttıyla değerlendirmemesidir, halbuki doğrulanabilir niteliğe sahip olmayan bir bilgi yanlışlanabilir nitelikte taşımaz, kısaca safsatadır. Bilim neden gözlem, deney, SINAMALAR yapar? Bu sorunun cevabı aslında demek istediklerimi özetliyor diye düşünüyorum.

Ortaya attığınız bir teori doğrulanabilir bir niteliğe sahip değilse, yine bilimsel değildir, hem doğrulanabilir, hemde bu sayede yanlışlanabilir niteliğe sahip olması ve mutlak ifadeler taşımaması gerekir. Burada devreye formel değil diyalektik mantık girer, her kuğu beyaz olmayabilir, ya da nesnel-somut alan ifadeleri her zaman formel mantıkla uyuşmaz...

Son olarak daha önce defalarca tekrarladım, Popper'ın yaptığı kendisiyle çelişen bir yola sapmak olmuştur, kendisi kendi ifadelerini ya anlamamış -ya da muhtemel siyasi nedenlerle bunamış- kendisini çiğnemiştir...

Halbuki siyasi nedenlerle eleştirdiği Engels ondan asır önce ifade etmiştir, su her yerde 100 derecede kaynamaz... Yani su mutlak 100 derecede kaynar demek doğru değildir, ancak bu doğrulanabilir de, yanlışlnabilirde, işte bunu insan İRADESİ DEĞİL, ortam, koşul ve suyun özellikleri-bileşenleri belirler. Hal böyle olunca eğer bir sav, suyun her daim 100 derecede kaynadığını iddia ediyorsa, mutlak ifade ediyorsa, dayanak, ayraç, ayrım yoksa(örneğin deniz seviyesi, suyun bileşenleri şu, şu olursa gibi) işte Popper'ın nitelik açılımı burada önem kazanır, başka bir yerde değil, bu sunum yanlışlanabilir değildir, zira MUTLAK olarak sunulmuştur. İşte Popper'ın kendi yazıp, kendi çaldığı ama ritme görede oynamadığı ilkesi...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 12-05-2014, 17:58
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Aksine, yanlislanabilirlik tamamen fenomenal bir temelde bes duyuya hitap edendir.

Bu konuyu algilamadan ahkam kesenlere Popper'in ornegini hatirlatalim.

Popper bu konuda soyle bir ornek veriyor.

"Butun kugular beyazdir" cumlesi bir olgudur ve GECERLIDIR. Yani burada bir tartisma yoktur.

Diyelim bir kisi bir yerde baska renk bir kugu gozlemledi, diyelim siyash bir kugu gozlemledi.

Iste bu durumda "butun kugular beyazdir" olgusunun gecerliligi GOZLEM ILE YANLISLANMISTIR.

Yani ortaya BEYAZ OLMAYAN BIR KUGU CIKMISTIR VE ARTIK BUTUN KUGULAR BEYAZ DEGILDIR.

Iste bu temelde YANLISLANABILME SADECE VE SADECE TARTISMASIZ VE GOZLEMSELDIR.

Metafizik olarak ise ayni etikteki gibi, AKILCI GOZLEM VERMEYEN HERHANGI IDEOLOJIK INANCSAL BIR DOGRULAMA, YANLISLANAMAZ.

Iste bu temelde de AKILCI GOZLEM VERMEYEN IDEOLOJIK INANCSAL DOGRULAR BILIMSEL DEGILDIR, SADECE DOGRULAYANIN IDEOL;OJISI YA DA INANCINA GOREDIR. O YUZDEN DE YANLISLANAMAZLAR.

DOGRULUGU YANLISLANAMAYAN HIC BIR BILGI BILIMSEL DEGILDIR.

Popper in liberalizm uzerine olan gorusleri ise farkli bir konudur.

Bunun bilimsellik ya da bilimsel felsefe ile bir ilgisi yoktur.

O yuzden metafizik varliksal ufuklarinin disina cikamayanlarin Popper'i algilamasi mumkun degildir. Sadece kendi metasfizik akilci algilarinda bilimi degerlendirdiklerinden bilimde bilimsel cag asmis popper'i algilamalari da beklenemez.

Bir de algilayamadiklari dunyanin kabul ettigi birey hakkinda cagdisi bilgileri bilincleri ile ve de metafizigin disina cikamayan ufuklari ile ahkam keserler.

Metafizik temeldeki her bir bakis acisinin bilimsel olmadigi bugun ortadadir. O yuzden de bilimsel olmayan bir elestirinin, bilimsel olarak algilanmasi da mantik disidir.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 12-05-2014, 18:12
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Burada konu daha iyi algilansin diye; felsefenin varlik ile ilgili dali metafizigin iki ana ideolojisinden ornek verelim.

Idealizm- Dusunce, tektir, ilktir ve mutlaktir.

Materyalizm- Madde, tektir, ilktir ve mutlaktir.

Idealizmde Dusuncenin, ILKLIGI, TEKLIGI, MUTLAKLIGI GOZLEM VEREN BIR OLGU DEGILDIR, DOLAYISI ILE YANLISLANAMAZ. BU TEMELDE DE BILIMSEL DEGILDIR..

Materyalizmde de, maddenin ILKLIGI, TEKLIGI VE MUTLAKLIGI GOZLEM VEREN BIR OLGU DEGILDIR. DOLAYISI ILE YANLISLANAMAZ. BU TEMELDE DE BILIMSEL DEGILDIR.

Gorundugu gibi, idealizm ile materyalizm FARKLI VARLIKSAL TEMELLERDEN YOLA CIKSALARDA, AYNI YANLISLANAMAYAN VE GOZLEM VERMEYEN AKILCILIKTA BIRLESIRLER.

Yani temellerinin "ilk, tek ve mutlak" oldugunda.

Iste bu temelde, MADDEYI TANRILASTIRANLARA DA "HYLOTEIST" DENIR.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 12-05-2014, 20:56
postalmarx postalmarx isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Nov 2013
Mesajlar: 957
Standart

Marxistler bilimin dışından ahkam keserler. Spartacus'un fikirleri değersizdir. EVrensel-İnsan ise gerçekikten tamamen kopuk bir şekilde rasgele kelimeleri yanyana getirip yazıyor her zamanki gibi.

Spartacus'un ya da herhangi bir Marxistin bilimsel metot hakkında, yanlışlanabilirlik kıstası hakkında vesaire ne düşündüğü aynı Adnan Oktar'ın bilimsel metotun nasıl olması gerektiği kadar bilim camiası açısından önemsizdir.

Acı gerçek şudur ki bilim camiası marxismi de metodunu da çoktan bilimdışı kabul etmiştir. Zaten bu adamlar her ağzını açtığında da bunun ne kadar haklı olduğunu görüyoruz.

Mesela Spartacus arkadaşımız aynı Kuran'ın 1400 sene önceden bugün keşfedilen şeylşeri söylemiş olma mucizesi gibi Hz Engels'in nasıl da metoda dair konularda ta o zamandan çok derin şeyler şeettiğini anlatıyor. Bildiğimiz üzere Hz Engels aynı Hz Marx ile birlikte bilimin ötesinde peygamber gibi şeyler olduklarından, insanüstü ve sosyalist bir dehaya sahip olduklarından bunların söylediği laflara vahiy gözüyle bakabiliriz Yeri gelirse bilimin geri kalanını elimizin tersiyle itebiliriz. Çünkü bu adamların sakalının karizması, hele ki sosyalistliğin getirmiş olduğu o karşıkonulamaz ahlaki üstünlük de üstüne eklenince karşısında hiçbir bilimi, hiçbir üniversiteyi, hiçbir bilim camiasını, hiçbir akademiayı takmaz.

Yeri gelir bu ilerigörüşlü insanlar nasıl Naziler Einstein fiziğini "Yahudi fiziği" diye reddetmiş idilerse, Mendel genetiğini "Hristiyan bilimi" diye, Einstein'ın rölativitesini "diyalektikle çelişiyor" diye, ve Marx öncesi ve sonrası her türlü ekonomik ve sosyolojik bilimsel teoriyi veya katkıyı da "burjuva bilimi" diye böyle ellerinin tersiyle itiverirler (Bkz: Sovyet bilimi). Çünkü Marx'ın sakalı, ve sosyalizmin karşıkonulamaz haklılığı, hele ki Marx'ın kehanetleri ışığında zaten gelecekte haklı çıkacaklarının da "ispatlanmış" olmasından dolayı, böyle bir kibri ve bilimi kaale almamayı; Don Kişotun yeldermeğinlerine savaş açtığı gibi bütün bir bilimin karşısında "bilim biziz, sizi reddediyoruz" diyebilme hakkını kendilerinde görebiliyorlar.

Dikkat ederseniz Spartacus'un yazısından daha mevzunun ABC'sine bile vakıf olmadığını görebiliyoruz. Gayet ilkel, geliştirilmemiş bir empirizm üzerinden mevzuya devam edebilecklerini sanıyorlar. SANKİ HALA 19. YÜZYILDAYIZ.

Tamamen TAMEMEN cahil bir şekilde "doğrulanabilirlik" ten sanki hala geçerli bir kavrammış gibi bahsediyor. Sanki Karl Popper'dan önce bu aslında Viyana Çevresi ve Mantıkçı Pozitivistlerin devam ettirdiği empirist gelenek içersinde savunulmuyordu, ve Popper'ın asıl polemiği bunlara karşı değildi. Sanki 1950'lerde Mantıkçı Pozitivism bütün bir akademik felsefe tarafından terkedilmedi ve bitmiş bir teori olarak tarihe gömülmedi. 30 senelik kıran kırana geçen tartışmalar sonucunda tabi.

Ama Spartacus için bunların önemi yoktur. Çünkü Hz Engels demiş. Başka kim ne demişse de zaten burjuva bilimi olduğundan görmezden gelinebilir.

Sen bilimi görmezden gelmeye devam et. Asıl bilim sizin tarikatımsı acaip sahtebiliminizi görmezden geliyor. Sizin "biliminiz" nerde biliyor musun? Kitapçılarda Adnan Oktar'ın, "piramitleri uzaylılar yaptı" diye yazan kitapların, Kuran'da mucize var diye anlatan kitapların, "illuminati, veya envay çeşit aptal-saptal başka komplo teorilinin yanında duruyor. Bilimsel mevzularda, bilimsel metot konusunda çok anlatacak ders verecek hevesiniz var ama maalesef bilim camiasında kimse sizi sallamıyor. İnanmazsın ama Karl Popper'in "yanlışlanabilirlik" kıstası hiç olmazsa bilim camiası tarafından saygıyla bahsedilen bir kavramdır. Ama nihayetinde bilimlerin herbiri kendi geleneği dahilinde zaten belli metotsal geleneklere de sahiptir. Bunu formüle etmeye gerek de yoktur. Asıl kıstas herşeyin nihayetinde fizik temelli olan ve artık iyiden iyiye ortaya çıkmış bulunan bu 13.7 milyar yıllık hikayeye, element tablosu ve atom teorisine, bunların üzerine cuk oturan kimya ve biyoloji ve astronomi ve jeolojiye, bunların oluşturduğu BÜTÜNE ve onun dünyanın ve hakikatın tabiatına dair bize ima ettiklerine ne kadar uyduğuna göre bilim adamında (ve inanki gerçek bilimadamı bu kıstası gayet iyi biliyor formüle edemese de) uyandırdığı hissiyattır. Buna bazı bilimadamları "elegans" bile diyor. Bir teorinin matematik güzelliği, veya bunun bilimin geri kalanına uyumundaki güzellik, veya "basitlik" bunlar asıl kıstaslardır.

"Yanlışlanabilirlik" ise hala sizin gibi sahtebilimcileri ve bilim-şarlatanlarını bilimin steril sahasından uzak tutabilmek için kullanışlı bir kavramdır. Sizin saçmasapan fikirlerinizi "yanlışlanamaz" diye reddedip göndermek kolay geliyor. Akademi dışından zırlayıp durun. Yaratılışçıların yanında hayatta başarılar.

Karl Popper'in adını da ağzına alırken besmele getir bir dahaki sefer.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 12-05-2014, 21:10
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

sosyalmarx´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
EVrensel-İnsan ise gerçekikten tamamen kopuk bir şekilde rasgele kelimeleri yanyana getirip yazıyor her zamanki gibi.
Yukaridaki cumleni aciklar misin?

"Kopuk" derken, ne neyden kopuk?

"Rasgele" derken, ne demek istiyorsun.

Bilimsellikte rasgele yoktur.

Sen gerceklikten ne algiliyorsun?

Bak ben ne algiladigimi yazayim.

Gerceklik, ontolojik degil; yapilandirilmistir.

Insanogluna onun iradesi disinda gozlem veren bir fenomen vardir, bunun her turlu anlami, adi, tanimi, tarifi anlam ve icerigi insanoglu yapilandirilmisligidir.

Yalniz yanit verirken, lutfen yanitin bos laf degil; bilgi ve dusunce icersin.

Sen de herzamanki gibi sadece bir seyi elestirmek icin degil de; NEYI NEDEN VE NASIL ELESTIRDIGINI ACIKLAYARAK YAZ, OLUR MU?

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 13-05-2014, 12:20
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

sosyalmarx´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Karl Popper'in adını da ağzına alırken besmele getir bir dahaki sefer.

Kısa ve öz;
Yanlışlanabilirlik -> NİTELİĞE dönük olandır, ÖZNE-NESNEYE DEĞİL. Bunu idrak edemeyen birisinden değer bekleyen olabilir mi?

Yanlışlanabilirlik, nedir o yanlışlanabilir(özelliği-sahip) olan? -> Yani olguya değil ifadenin NİTELİĞİNE dönük bir kıstastan başka bir şey değil. kaldı ki doğrulanabilir olmakta aynı anlama gelir. Doğrulanabilir niteliği olmayan hiç bir şey yanlışlanamaz da. Madem aksini iddia ediyorsunuz her zamanki gibi kişi-şahıs hedefleyip boşa zaman israflığı yapacağınıza, ortalığa saçacağınıza, SOMUT BİR ÖRNEKLE İZAH EDİN, MADEM siz biliyorsunuz. Buyrun bekliyorum! Kişilieri değil konuyu tartışın...

Kim iddia ettiki bilmem kaçıncı yüzyılda yaşadığımızı?

Ne Engels hazretidir ne de Popper hazretidir, Popper'ın içine ettiği şeyin, 1 asır önceden DİLE GETİRİLDİĞİNİ ifade ettim, hatta bin asır önceden(en azından bunu Heraklit ve doğu felsefesinde görebiliyoruz). Bunu anlamak için neyse....!

Dediğim gibi ya Popper böndü, ya da yanlışlanabilirliğin niteliğe değilde, özneye, öze dönük olduğunu sanan sazanlar.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 13-05-2014, 13:45
postalmarx postalmarx isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Nov 2013
Mesajlar: 957
Standart

Yanlışlanabilirlik bir teoride aranan bir özelliktir. Yani Popper diyor ki "yapılan bir deneyin teori tarafından öngörülen sonucu vermesi o teorinin doğru olduğunu ispat etmez, istersen bir teorinin öngörüleri yüzlerce binlerce kere deneylerce tasdik edilsin, bu hala teorinin doğruluğunu ispat etmez, çünkü aynı olguları envay çeşit farklı teorinin açıklaması ilkesel açıdan mümkündür, yani deneyin teoriyi desteklemesi bir tesadüf olabilir, yani deney sonucunun teoriyi desteklemesi bize teorinin doğruluğu hakkında kesin bilgi veremez, ama bir tane deney eğer ki teorinin öngörüsüne aykırı bir sonuç çıkrtırsa o zaman ilk defa kesin olarak birşey bilebiliriz, o da teorinin yanlış olduğudur."

Ve devam ediyor, ve diyor ki "bir bilimsel teorinin temel fazileti bu teorinin bir deneyle yanlışlanabilmesi mümkün olacak şekilde açık seçik bazı öngörülerde bulunmasıdır."

Yani dünyayı, herhangi bir olguyu açıklamak için envay eşit hikaye yazabilirsin. Astrolojisinden, cin-perisinden, Popper'in kendi bizzat "bilim mi acaba" diye üzerinde düşündüğü Freud ve Marx'ın çalışmalarına kadar herşeyi ortaya "bilim" diye çıkartabilirsin. Ama bilimin olayı kolektif bir çalışma olmasıdır, ortaya koyduğu açıklamanın "bilim" kabul edilebilmesi bilim camiası tarafından gördüğün kabule bağlıdır. Bilim camiası da kimsenin sözünü karizmasına bakıp kabul etmez. Bir teoriyi birisi ortaya sunar, bunu yayınlar, diğer bilimadamları bunu okur, biri mantığını veya diğer genel kabul gören teorilere ne kadar uyduğunu eleştirir, bir diğeri bunun öngörülerini test edecek deneyler yapar, o da bunları yayınlar, bu sonuçlar olumlu veya olumsuz çıkabilir. Kimsenin deneyine de karizmasına bakarak güvenilmez, şarlatanlıktan değil ama hata yapmış olabilir, bu yüzden her deneyi pekçok diğer bilimadamı tekrarlar, aynı sonuç çıkıyor mu bakar.

Fakat Popper diyor ki senin öne sürdüğün teorinin öngörüleri her türlü olguyu açıklıyorsa, öngörüleri her türlü deney sonucuyla uyumlu bir şekilde yorumlanacak şekilde muğlaksa o zaman bu bilim değildir. Popper ayrıca çok daha mütevazi bir şekilde pozitivistlerin yaptığı gibi bu bilimdışı ilan ettiği şeyleri aynı zamanda "anlamsız" da ilan etmedi. Ama bilim ve bilim-olmayan arasında gayet kullanışlı bir çizgi çekti.

Somut örnek istersen de mesela astrolojide burç yorumlarında mevzunun nasıl muğlak olduğunu, her türlü yorumla bu teorinin HERŞEYİ açıkladığını görebilirsin. Aynı şekilde Marxism ve Freudçuluk da öyle bir açıklama şeması sunar ki bunların açıklayamayacağı hiçbirşey yok. Maşallah bu iki teorinin öngörüleriyle çelişebilecek hiçbir durum düşünemiyoruz. Nasıl bir Müslüman herşeyi "Allahın hikmeti" diye açıklayabiliyorsa Marx ve Freud da önüne getirip açıklamasını istediğin her türlü psikolojik veya sosyal olayı kendi teorilerinin ışığında açıklarlar. Hiçbir mümkün durum yoktur ki bunlar teorisi açıklayamasın. Bu işte bu teorilerin yanlışlanamazlığıdır. Bu da bir fazilet değildir, aslında tam tersi. Bilim açısından faziletli olan bir teorinin yanlışlanabilir olmasıdır.

Mesela Einstein yerçekimini uzayzamanın bükümü olarak açıkladığı 1915 teorisinden sadece 4 sene sonra bu teoriyi potansiyel olarak çürütebilecek bir deney yapıldı. Teori ışığın da bu "çekim" kuvvetinden etkileneceğini ima ediyordu, çünkü uzayzamanın yakındaki bir kütle tarafından bükülmesi ışığın da uzayzamanda takip ettiği yolu bükecektir. Bu teori o zaman doğruysa şöyle bir öngörüde bulunuyor, mesela bi güneş tutulması sırasında, güneşin parlaklığının düşük olmasının verdiği imkan sayesinde güneşin iki yanındaki yıldızlara bakıp, ve normalde bu yıldızların gece ne uzaklıkta olduğunu bildiğimizden, o zaman Einstein doğru mu yanlış mı anlayabiliriz. Keza teori bu deneyden sağsalim çıktı. Ama tabiki bilimde bir deney bir teoriyi ispatlamaz. İspat sadece negatif yönde olur. Popper'in dediği gibi. Einstein'ın teorisi o yüzden bilimin bütün geri kalanı gibi "hayatta kalan" bir teoridir. Aynı doğal seçilimde olduğu gibi yanlışlanan teoriler elenir, deneyle desteklenenler ise kabul edilmeye devam eder, ama kesinlik malesef imkansızdır.

Marx'ın Freud'un teorileri ise bilim camiasına bu tarz bir deneyle test etme imkanını bile vermediklerinden bilimdışıdır. Marx'ın aslında bir kısım kehanetvari öngörüleri vardı yok değil, ve pekçok biliminsanı tarafından tespit edildi ki Marx'ın kehanetleri yanlış çıktı ve bu da teoriyi yanlışlamıştır. Ama Marxistler öyle cıvık tarikatımsı bir insan güruhudur ki hemen teorinin daha muğlak yorumlarına sığınıp her türlü yanlışlamaya tamamen imkansız hale getirdiler. Ama Marxismi tamamen bilimdışı hale getirdiklerini pek farkedemediler heralde. Şimdi de gelmiş Popper'a bok atıyorlar. Böyle de şerefli haysiyetli adamlar. Dertleri bilim değil çünkü. Dertleri para, dertleri kıskançlık. Dertleri nefret. Her halükarda kendi duygusal problemleri onları bağlar. Bilim yoluna devam eder. İt ürür kervan yürür.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 13-05-2014, 22:07
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

sosyalmarx´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yanlışlanabilirlik bir teoride aranan bir özelliktir.
eeee, sonuç? Özellikler neyi oluşturur laf salatası sever arkadaşım? NİTELİĞİ.

Eğer kendinizi o yanlışlanabilirliği, nitelik değilde, öz-özneye dönük olarak anlayan ve saçma sapan oraya, buraya, her fikre, görüşe bir aksi kulp yapan bön tayfasından çıkartabiliyorsanız, sizi kendini şanslı sayanlardan sayıyorum...

Darısı başka kelime-i tevhid(yanlışlanabilirlik)'cilerin başına

Gelelim işte Popper'ın lafazanlığına;

Ve devam ediyor, ve diyor ki "bir bilimsel teorinin temel fazileti bu teorinin bir deneyle yanlışlanabilmesi mümkün olacak şekilde açık seçik bazı öngörülerde bulunmasıdır."

demişsin, işte işin bu tarafına-özelliğine, kısaca NİTELİĞİNE, SINANABİLİRLİK-DOĞRULANABİLİRLİK DENİYOR. Siz neye zaman israfı oldunuz anlamak güç.... deneyle neye ulaştınız arkadaş? Deney de amacınız ne idi? Bilim yanlışlayarak değil doğrulayarak ilerler, zira önce gözlem-deney-sınama-teori-ifade olmalı ki, yanlışlanabilir özelliği, niteliği olsun değil mi? Bu yüzden gözlem, deney sınanmışlık, sınanabilirlik önemlidir. Gözleme, sınanmaya kapalı bir bilgi doğrulanabilir-yanlışlanabilir bir nitelik taşımaz... Popper'a yapılan eleştiri tamda burada, doğrulanabilir-yanlışlanabilirlik bir madalyon gibidirler, ayıramazsınız, o ayırdı, halt etti, eleştiri buna dönük. İlla ayırma çabası da bir dindarın şehadeti gibi..

Yani demem oki, Popper'in bu kıstası, kriteri her şeye kulp edilecek, anlam ayrımından, bağlamından kopartılacak bir kriter değildir, çerçevesi bellidir, kriterin esas alınacağı yer bellidir. Popper'a olan eleştiri ise yanlışlanabilirliği tek ve mutlak kritermiş gibi ele almasıdır, oysa sınanabilirlik-doğrulanabilirlik- bir teorinin temel taşıdır, o yoksa yanlışlanazmaz da.

Örneğin birisi üfürdü, üfürük sınanabilir, doğrulanabilir niteliğe sahip değilse, yanlışlanamazda, kısaca doğrulanabilir olmayan yanlışlanabilirde değildir. Kabaca ifade ile, her çıkışın bir inişi var misali.

Teorik ifadelerin sınanmış(doğrulanmış), gözlemlenmiş, çözümlenmiş olması gerekir, burada doğrulanan ifadenin NİTELİĞİ değil, gözlemin verisidir. Kısaca bir teori doğrulanamıyor ise yanlışlanabilir nitelikte taşımaz, buna SAFSATA deniyor. Tek başına yanlışlanabilirlik diye bir kaide anlam taşımıyor. safsatayı yanlışlama çabası da olsa, olsa, 20.yüzyılın alıklığı, subjektif laf dünyası jimnastikçileri bilgi felsefecilerinin işi olur. Ben almayayım...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (13-05-2014 Saat 22:14 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:08 .