Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 23-05-2023, 05:20
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart Immanuel Kant: Saf Aklin Elestirisi Temel Kavram ve Gorusleri

Saygideger uyeler,

Alman filozof Immanuel Kant'in Saf Aklin Elestirisi adli kitabini ve temel felsefesini gundeme getirmek istiyorum. Bu kitabi okuyaniniz var mi aranizda? Oncelikle bu soruyu sormak isterim. Eger okuyaniniz varsa. gorusunuzu, fikrinizi ve varsa sorularinizi paylasirsaniz, birlikte arastirabilir ve uzerinde durabiliriz. Ben oncelikle Kant'in hayatini kisaca tanitmak istiyorum. Sonra da kendime soru sorup, bu sorulari cevaplandirmaya calisacagim. Siz de arzu ederseniz katki sunabilirsiniz.

Kant, 1724'te Almanya'nin Konigsberg sehrinde dogmustur. Seksen yil sonra dogdugu sehrin cevresinden hic ayrilmadan orada olmustur.

Kisa boylu, sessiz ve bir o kadar sistemli/disiplinli bir adamdi ki, soylenenlere gore, Konigsberg sakinleri onun her yuruyuse ciktigini gorduklerinde saatlerini15:00'e ayarlarlarlardi. Hergun ayni saat ve dakikada ayni yolda yuruyuse cikardi.

Hic evlenmedi. Hayatini Konigsberg Universitesi'nde felsefe egitimi ve ogretimine adadi. En buyuk yayini olan The Critique of Pure Reason (1781), hafizalara kazinan bir eseri olarak kaldi ve Foundations of the Metaphysics of Morals (1785) genellikle kendi alaninda (etik'te) dunyadaki en onemli iki veya uc kitaptan biri olarak kabul edilir.

Bu baslikta dedigim gibi The Critique of Pure Reason yani Saf Aklin Elestirisi adli kitabi inceleyecegiz. En temel kavramlari aciklamaya calisacagim.

Soru: Saf Aklin Elestirisi'nde Kant'in gorusune gore "Uzay" ve "Zaman" tam olarak nedir? Uzay ve/veya zamanin askin idealligi icin argumanlarindan en az birini yazabilir misin?

Gorunuse gore Kant'in gorusunde uzay ve zaman, a priori edindigimiz temel veya saf sezgilerdir. Deneyimden bagimsiz olarak bilinirler. Ornegin, kisinin kendisi ile bir nesne arasindaki uzay iliskisini empirik olarak anlamasi icin, once uzay fikrinin bir sezgi olarak anlasilmasi gerektigini savunur. Nesneleri iki farkli yerde temsil edebilmek icin, uzay fikrinin zaten bir temel olmasi gerektigini aciklayarak bunu daha da ileri goturur. Anladigim kadariyla Kant, uzayin kendisinin empirik olamayacagini soyluyor cunku o aslinda tum empirizm nesnelerimizi tutan bir kap gibidir. Bu kap, bilissel yetileri olanlar tarafindan sezgisel olarak bilinir. Bunu destekledigine inandigim bir baska arguman da, "bosluk" fikrinin dusunulemeyecegi veya temsil edilemeyecegidir, ancak icinde hicbir nesnenin bulunmadigi bir alani hayal etmek oldukca kolaydir. Dogal olarak bu ikinci noktaya katilma egilimindeyim cunku "bosluk yok"u hayal etmeye calissam da, hayal ettigim uzayin yoklugunu iceren bir tur uzay olmali gibi gorunuyor. Bana oyle geliyor ki, uzay var olan herhangi bir gercekligin temel bir ozelligi olmali; Ustelik, varliklarin bu gerceklik icinde faaliyet gosterebilmeleri icin, bu temel ozellik hakkinda dogustan bir sezgiye sahip olmalari gerekir.

Bu arada olasi bir yanlis anlasilmayi engellemek icin soyle bir aciklama yapmak istiyorum; Uzay ve zaman "beynimize yerlestirilmis kavramlar" degildir. Burada dikkat edilmesi gereken iki sey var: 1) Uzay ve zaman (genellestirilmis temsiller olan) kavramlar degil, sezginin saf bicimleridir. 2) Uzay ve zaman "beyinde" degildir, cunku beyin zaten fiziksel bir organdir, uzay-zamansal varolusun dogasi tarafindan dikte edilir ve yonetilir ve anlayis kategorilerine tabidir.

Soyle dusunun: Bilinc vardir. Insanlarda ve hayvanlarda farkli sekillerde "gosterilir". Bilinc, temel bicimler ve yapilar tarafindan yonetilir; iki sezgi kaynagi (uzay ve zaman) ve anlayisin 12 kategorisi. Bu islevler ve yapilar, kendi bedenimizin ve beynimizin fiziksel yapisi da dahil olmak uzere, fiziksel durumlardan once ve daha temeldir.

Ayrica, Kant'a gore, zihnimizin nasil calistigina veya dunyayi nasil yorumladigina dair herhangi bir bilgiye dogrudan sahip olmadigimizi hatirlamak cok onemlidir. Bu yapilarin var oldugunu gormek ne apacik ortada ne de kolaydir. Bununla birlikte, yeterince felsefi bir titizlikle, biz farkinda olmasak da her zaman zaten isleyen bu gizli dusunce temellerini ortaya cikarabiliriz.

Apriori sentetik yargi nedir?

A priori sentetik yargi, iki farkli ozelligi birlestiren bir onerme turudur: a priori bilgi ve sentetik akil yurutme.

A priori bilgi: A priori bilgi, deneyimden bagimsiz bilgi anlamina gelir. Duyularimiza veya ampirik gozlemlerimize guvenmek zorunda kalmadan bildigimiz bir seydir. A priori bilgi, yalnizca akildan turetildigi icin genellikle evrensel, gerekli ve degismez olarak kabul edilir.

Sentetik yargi: Sentetik bir yargi, yuklemin ozne icinde yer almadigi bir onermedir. Diger bir deyisle, konu hakkindaki anlayisimiza yeni bilgiler katan bir ifadedir. Sentetik yargilar tipik olarak, yuklemin ozne icinde yer aldigi ve hicbir yeni bilginin elde edilmedigi analitik yargilarla karsilastirilir.

Bu iki ozelligi birlestiren apriori sentetik yargi, hem deneyimden bagimsiz (a priori) hem de anlayisimiza yeni bilgiler ekleyen (sentetik) bir onermedir. Baska bir deyisle, deneyimden bagimsiz olarak bilinebilen ve ayni zamanda yeni bilgi saglayan bir ifadedir.

Baslangicta, Hume'un bu tur bilgileri nasil acikladigini anlamakta gucluk cekmistim. Fakat Hume'u Kant ile birlikte okumak hem Hume'un hem de Kant'in anlasilmasini kolaylastiriyor. Hume'a baska bir baslikta gireriz.


Vakit buldukca ve forum uyelerinin ilgisi, paylasimi yada meraki olcusunde devam edecegim.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 23-05-2023, 06:23
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Soru: Kant, "Transcendental Deduction?" kavramila neyi anlatmaya calisiyor?

Bildiginiz gibi Kant'in tumdengelim kavrami, bugun mantikta kullandigimiz tumdengelim teriminden farklidir. Normalde, bir akil yurutme yontemi olarak tumdengelim, belirli sonuclari tahmin etmek icin genel bir ilke veya yasa kullanan mantiksal dusunmedir. [1] Ancak Kant, "tumdengelim" terimini hukuka benzer bir anlamda kullanmistir. Bunu, kategorilerin kullanimlarinin mesruiyetini gostermek icin yapmistir.

"transcendental" terimi, olasi deneyim kosullarinin arastirilmasi anlamina gelir. Kant, "Transcendental Deduction" kavramiyla apriori kavramlarin/kategorilerin ne kadar mesruiyete sahip oldugunu gostermeye calismistir. Yani "quid juris" meselesine hukuki bir zeminde yaklasmistir. Bu yaklasimla Transcendental Deduction, deneyimimizi olusturan belirli a priori ilkelerimiz oldugunu gosterir.

"Belirli apriori ilkelerimiz var" demek ne anlama geliyor? Kant'a gore bu soruyu soyle aciklayabiliriz: Bilgiye ulasmak icin deneyin verilerini duzenlemek istedigimizde, bu siralamayi kesin olarak belirleyen ilkelere ihtiyacimiz olacaktir. Bu ilkeler, hem sentetik hem de a priori olan yargilardir. Bu ilkelerin ne oldugunu bilmek icin deneyime degil, akla basvurmaliyiz cunku deneyimi ureten akildir.

Soru: Kant'in transandantal felsefesinde yargi siniflandirmasina iliskin tablo neyi anlatiyor?

Oncelikle mantiksal yargi tablosuna ve ayni anda anlayisin saf kavramlarini insa eden ve onlar tarafindan yonlendirilen yargi etkinligine dikkat etmemiz gerekir. Kant'in kategoriler tablosunu anlamak icin, onun mantiksal yargi bicimlerinin tanimini ve farklilasmasini anlamamiz gerekir. Bunlar genel olarak soylemsel dusunce bicimleridir. Kant'in Prolegomena'da yalnizca oznel bir statuye sahip olarak tanimladigi, "algi yargilarina" temel olusturan karsilastirma, yansitma ve soyutlama etkinlikleri araciligiyla ilerleyen ilksel yargilama eylemleri oldugunu kabul eder. Dusunen bir oznedeki algilarin mantiksal baglantisi mesela. Bu algi yargilari, dusunme kurallarina gore formule edilir, ancak nesnel statuden yoksundurlar, yani henuz "bizim icin ve baska herkes icin her zaman gecerli" degildirler.

Bir seylerin bir araya geldigini goruruz ve onlar hakkinda temel bir yargiya variriz. Bu temel yargilar, Kant'in Yargi Tablosu dedigi seydir ve bunlardan on iki tur yargi vardir. Buradan bunlarin dunyayi anlamlandirmamiza yardimci olan temel yargilar oldugunu goruyoruz. Saf anlayis kategorileri bunu bir adim oteye tasiyor ve onu anlamak icin dunyaya gelir gelmez sahip olmamiz gereken seyler olarak karsimiza cikiyor. Bunlar, Kant'in sozunu ettigi, Hume'un da farkli sekilde degindigi gibi, onlari dev bir karmakarisik hale getirmek yerine, bize gelen deneyimleri yorumlamamiza yardimci olan yapilardir. Saf anlayis kategorileri, dunyayi gormemiz gereken yapilar olarak algilanabilir.

Soru: a posteriori bilgi nedir?

Kant, yargilari deneysel olup olmamalarina gore ikiye ayirir demistik. Buna gore, bilginin kaynagi ya a priori ya da a posterioridir. A posteriori, deneyim veya duyudan gelen bilgidir.

Kant'in kitabinin girisinde, a priori bilgiyi betimlemek icin bir bina ornegi verilir. Benim icin ilginc bir benzetmeydi. Merak eden, bireysel olarak bakabilir.

Kant'in verdigi bu ornekte, bir seyin a priori olarak nitelendirilebilmesi icin herhangi bir duyusal deneyime bagli olmamasi gerektigini anlatiyor. Ustelik bu bilginin iceriginde evrensellik ve gereklilik vardir. A posteriori bilgide evrensellik ya da zorunluluk yoktur. A posteriori yargilar, bilginin kaynagi olarak deneyimden dogar. Yani a posteriori, a priori'nin zittidir.

Soru: Analitik ayrim nedir?

Kant, bilgiyi yapisi veya karakteri acisindan analitik veya sentetik olarak tanimlar. Yani bilgi, kaynagina gore a priori veya a posteriori iken, niteligine/karakterine gore analitik veya sentetiktir.

Analitik onermeler yalnizca anlamlarina gore dogrudur veya dogru degildir, oysa sentetik onermelerin dogrulugu, eger varsa, anlamlarinin dunyayla olan iliskisinden kaynaklanir.

Sentetigi daha once anlattigim icin, sadece analitigin kisa bir tanimini verecegim.

Analitik yargi su sekildedir:

Bu yargilar herhangi bir yeni bilgi saglamazlar. Bunlar aciklayici yargilardir. Bu onermelerin icerigi konu incelenerek anlasilir. Ornegin A harfi bir onermede ozne, B harfi yuklem olsun. Analitik bir yargida B yuklemi A oznesinden anlasilabilir. Yani A, B'yi icerir. Bu yargilar genel olarak matematik veya mantikla ilgili onermelere benzer. Bunlarin dogrulugu, onermenin tanimindan veya iceriginden ortaya cikar.


Bu aksam burada bir ara verecegim.

Duruma gore devam edebilirim.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 30-05-2023, 06:06
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Soru: Kant, "Transcendental Deduction?" kavramila neyi anlatmaya calisiyor?



Immanuel Kant- Saf Aklın Eleştirisi



Saygideger arkadaslar,

Bildiginiz gibi, Transcendental Deduction kismi, kitabin en zor, ve belki de en ana temasi. Dolayisiyla kavramin iyi anlasilmasi icin kisa bir not eklemek istedim.

Kant, burada, apriori bilginin, ozellikle de anlayis kategorilerinin bilgisinin mesruiyetini tesis etmeyi amacliyor. Bu bolumun amaci, kategorilerin en basta nesneleri deneyimleme olasiligi icin gerekli kosullar oldugunu gostermektir. Baska bir deyisle Kant, zihnimizin dis dunyadan pasif bir sekilde girdi almasi yerine, fenomene yonelik duyumsama, deneyimleme ve bunlarin akil ile organize olmasini vurgulayarak, aklin bu organizasyonunun kavrayisa aktif olarak katkida bulundugunu gostermeye calisir.

"Transcendental Deduction"deki ana argumanlardan biri, "alginin birliginden gelen arguman" dir. Kant, bir nesneyi deneyimlemek icin farkli duyusal girdileri birlesik bir butun halinde sentezleyebilmemiz gerektigine inanir. Bu sentez ancak zihin apriori kavramlari veya kategorileri duyusal deneyimin cokluguna uygulayabilirse mumkundur. Bu kategoriler duyusal verileri yapilandirir ve duzenler, nesneleri uzay ve zamanda birlesik ve tutarli varliklar olarak algilamamiza izin verir.

Tam alginin birligi, ozbilincimizin ayni zamanda zihnin deneyimlerimizi organize eden ayni sentezleme faaliyetinin bir urunu oldugu fikridir. Kant, kategoriler uygulanmadan kendimizi deneyimlerimizin oznesi olarak taniyamayacagimizi dusunur. Oz-bilinc, sirayla kategorilere bagli olan deneyimlerimizin birligini gerektirir.

Buradaki kilit cikarim, Kant'in deneyimlerimizi duzenlemek ve oz-bilinci mumkun kilmak icin kategorilerin gerekliligini gostermeye calismasidir.

Bu arada Kant burada ampirik, antropolojik, norolojik veya sosyolojik bir arayisa girmiyor. "Bilissel bir arayisa", ya da nesnelerin bilisinin evrensel bicimlerini ve ozelliklerini (erisebildigimiz gorunen turden) ve baslangicta bunu mumkun kilan kosullari belirleme arayisina giriyor.

Bu son derece zor bir gorevdir, cunku erisebildigimiz tek sey kendi bilisimizin sinirli ve kendine ozgu dogasidir.


*Kisa bir not: Eger kitap okunacaksa kesinlikle yukarida resmini verdigim ceviri alinip okunmali. Yoksa bu ceviri okunmayacaksa, diger cevirileri okumaniza gerek yok. Yukaridaki en dogru ve en saglam ceviridir. Bendeki ceviri de budur.


Saygilarimla
Alvin

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 05-06-2023, 21:20
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Saygideger uyeler,

Tartismaya katki sunmak ve konuya katiliminiza tesvik sunmak adina iki genel; bir spesifik su sorulari sormama izin verin;

Kant'in felsefede onemi nedir? Kant'in "kopernik devrimi' olarak adlandirilan "devrim" nedir?

Kant'in "pure reason" dedigi sey nedir?


Saygilarimla
Alvin

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 21-03-2024, 17:10
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.067
Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Gorunuse gore Kant'in gorusunde uzay ve zaman, a priori edindigimiz temel veya saf sezgilerdir. Deneyimden bagimsiz olarak bilinirler. Ornegin, kisinin kendisi ile bir nesne arasindaki uzay iliskisini empirik olarak anlamasi icin, once uzay fikrinin bir sezgi olarak anlasilmasi gerektigini savunur.

Bu arada olasi bir yanlis anlasilmayi engellemek icin soyle bir aciklama yapmak istiyorum; Uzay ve zaman "beynimize yerlestirilmis kavramlar" degildir. Burada dikkat edilmesi gereken iki sey var: 1) Uzay ve zaman (genellestirilmis temsiller olan) kavramlar degil, sezginin saf bicimleridir. 2) Uzay ve zaman "beyinde" degildir, cunku beyin zaten fiziksel bir organdir, uzay-zamansal varolusun dogasi tarafindan dikte edilir ve yonetilir ve anlayis kategorilerine tabidir.

Soyle dusunun: Bilinc vardir. Insanlarda ve hayvanlarda farkli sekillerde "gosterilir". Bilinc, temel bicimler ve yapilar tarafindan yonetilir; iki sezgi kaynagi (uzay ve zaman) ve anlayisin 12 kategorisi. Bu islevler ve yapilar, kendi bedenimizin ve beynimizin fiziksel yapisi da dahil olmak uzere, fiziksel durumlardan once ve daha temeldir.
.
Sezgi nereden geliyor o bağlantıyı nasıl kurmuş?
Bilinç, ruh, tin kavramıyla ilgilenmiş ve yapılandırmış mı? Nasıl yapılandırmış?

İşin aslı ne Kant ya da diğerleri yani bilim insanları ya da filozoflar farketmiyor muhtemelen hiçbiri bilince gerçek anlamda el atamadılar ya da bunların doğasını anlama ve açıklama konusunda ya isteksizdiler ya da beceriksiz. Gerçekte yapısalcı/yapılandırmacı bir epistemoloji telaşında bütünsel olmalıydık.

Şuradan başlarız. Biz varız? Neyiz kimiz, nasılız burada neler oluyor?

Varolduk mu?
Bu soruya genelde başlangıcın bizi yoklukla çeliştireceği nedeniyle varolmamış varoluş açıklaması sunarız ya da bu bulguyla karşı kaşıya kalırdık. Bu zaman çerçevesini aradan çıkarmamızı sağlardı yani geçmişte varolmuş olamazdık. Aslında bu tüm yanıttır. Biz varız ve öylece varız ve burada ne oluyorsa oluyor ama durum bu. Açıklayamayız çünkü nedenler yok. Olduğu gibiyiz. Olan neyse o, durum bu.

Genelde buradan ileri gidemiyoruz ve geriye yaşamak işi kalıyor ama zorlama bir şeyler üretseydik.

Bütün açıklama yaşamak olmalı ve oluyor. Kabaca zorunlu ya da doğal olarak varız ve bu tek seçenek o halde yaşa ve öl. İşte bütün felsefe. Buraya bir şey eklenemiyor.
Subjektif kurgular olur

Bir kere sezgi dediğimizde evrensel bir kaynağı, ortak sezgi kaynağını ya da genetiği, soyu vb. yi işaretlemeliydik. Yani sezgi ya genetiğimizde dna da depolalanabilir ya da evrensel kaynaklara erişim sunarız, erişiriz ve bağlıyız demeliydik. Yani bilgiyle mevcut fizik genetik yapımız dışında uzaktan kablosuz vb etkileşiyor muyuz? demeliydik...
Bu ikisini sorgulamaya ve iki şıktan biri üzerine yapılandırmaya devam etmeliydik .

Buradan anlıyoruz ki sezginin doğasını açıklama çabası saçmalıktır. O oradadır vardır ve ya da o orada ve varsa vardır ona sezgi derken ne dediğimizi biliriz ve bu öylece bilme hali açıklamanın kendi olurdu.

Bilince gelince; öyle görülüyor ki bilinç madde bölmesi birbirini karşılayan bir ikili. Yani siyah ve beyazın renk olmasını, uzun ve kısanın boy olmasını, iyi ve kötüyü , soyut ve somutu ele alalım. Bilinç madde yaklaşık olarak bunlar gibi birbirine dönük iki kavramdır.
Yani buradan yola çıkarak şunu bulurduk.
Bilinç maddeye özdeş madde diğer yapı ya da bilinç ve madde ikisi birbirinin sentezi ve yan ürünü vb. olarak ele alınmalıdır. Bilinç madde ayrımsaması muhtemelen gerçeği üreten şey ya da onun bir gereği ve sonucu olmalıdır.

Gerçeklikler, realite var. Asıl olan bu.
Realitenin doğasını açıklama çabası bir şeyi açıklamazdı çünkü ikinci cinsinden sınıflanan bir şey yok.
Siyah beyaz dediğimizde rengi ikiye böleriz ve birini diğeriyle kıyaslarız ama o renktir. Rengin ne olduğunu açamayız. Ne algılıyorsak o bir tanım getiririz ve hepsi bu ve bu bir şeyi açıklamaz. Yani realiteyi sadece onun yokluğu anti-realiteyle açabilirim.

Yanlış bilgiden kurtulmanın istenci dışında filozofi bir buhran.

"Ne hissediyorsak o" bilmesi en güzel ve en el değmemiş bilmedir. Genelde buna dokundurtmamak iyi.

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 26-03-2024, 08:36
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart Kant'in Kategorilerinin Epigenesisi Hakkinda

Kant'in kategorilerin tablosunu anlamak icin, yargilarin mantiksal bicimlerinin tanimini ve farkini anlamak gerekir. Bunlar, genel olarak tartismali dusuncenin bicimleridir. Mesela Longuenesse, karsilastirma, yansima ve soyutlama faaliyetleri araciligiyla ilerleyen oncul yargi eylemlerinin var olduguna inanir. Bu mesela Kant'in Prolegomena'da tanimladigi sekilde sadece oznel bir statuye sahip olan algi yargilarina dayanir. Bu algi yargilari, dusunceler icin kurallara gore formule edilir, ancak henuz nesnel bir statuye sahip degildirler. Yani, henuz "her zaman bizim ve herkes icin gecerli olan" bir statuye sahip degillerdir, bu durum, bu algilar kategoriler altinda dusunuldugunde gerceklesir.

Tabii ki, burada bir bireysel yarginin statusu ne olursa olsun (su anda sadece benim icin mi gercek, yoksa herkes icin her zaman mi), yani bir yarginin yalnizca "algi"dan mi yoksa ayrica "deneyim"den mi oldugundan bagimsiz olarak, tum bu tur yargilarin yine de nesneler olarak dusunulebilmesi icin 'kategoriler altinda' olmasi gerekir. Longuenesse'un amaci, kategorileri baslangicta sadece hayal gucu veya hafiza tarafindan bir arada tutulan, baslangicta sadece oznel birliktelik olan seylere yasalar gibi ikincil eklemeler olarak goruyor.

Oysaki, kategoriler, herhangi bir deneyimin evrensel kavramlaridir, ancak bu deneyimin dogasi ve onu insa eden yargilar kategorilere "evrimci" ve epigenetik bir sekilde bagimlidir. Kategorilerin epigenetik bir aciklamasi, biyolojik karsiligi gibi, kategorilerin zihinde onceden var oldugunu ancak tamamen olusmus kavramlarin minyatur surumleri olarak degil, genel olarak turetilmis olduklarini savunan bir gorusu ifade eder. Yani, bir epigenetik aciklama, biyolojik karsiligi gibi, bir preformasyonist goruse (veya felsefi olarak, bir dogustanci goruse) karsi gelir; biyolojide boyle bir preformasyonist gorus, ornegin, her spermde onceden olusturulmus, iki ayakli bir insan formunda bir homunculus potansiyeli oldugunu iddia edebilir, bu da daha sonra bir yumurtanin dollenmesinden sonra fetuse donusur ve sonuc olarak, kucuk bir insan formunda bir homunculusun tam olarak olusmus bir insan varligina donusmesi gibi. Bunun aksine, epigenetik biyoloji, bir insan kisisinin baslangic ​​maddesinde niteliksel olarak farkli bir form oldugunu iddia eder, yani dollenmis bir yumurta, daha karmasik bir organizmaya donusen ve niteliksel olarak farkli bir turdur. Kategorilerin epigenetik bir okumasi, bu durumda, dogumda, ornegin, 'ickinlik ve varolus' kategorisinin a priori bir fikir olarak oturdugu bir durumun olmadigini tanimanizi saglar; bunun yerine, zaman icinde, bir yargi surecinin oldugunu varsayabilirix ve bu surec zamanla maddenin tamami haline gelir. Olusmamis kategoriler, insan bilincinde temsil edilir ve temel bilissel eylemler araciligiyla, yani karsilastirma, soyutlama ve algilanan veriler uzerinde yansima yoluyla bir yargi cabasi yaratir, anlayis, Kant'in Transandantal Analiz'de uzerinde konustugu olgunun --suan Saf Aklin Elestirisi yanimda---, yansitici kapasitesine donusene kadar, kendi kurallarinin ve uygulama sekillerinin farkinda olur.

Kant, B Tumevarimin kapanis bolumunde kendi gorusunu epigenetik terimlerle ifade eder. Merkezi tezini yeniden belirtir: "Deneyimin kavramlarinin nesneleriyle olan zorunlu bir uyumun yalnizca iki sekilde dusunulebilecegini soyler: ya deneyim kavrami mumkun kilar, ya da bu kavramlar deneyimi mumkun kilar." Acikca, Kant'in dusuncesindeki Kopernik devrimi bize, sistematik bilginin hicbir sekilde mumkun olmadigi yalnizca bu iki secenekten ikincisinde oldugunu gosterir. Mumkun bir deneyimin tum nesnelerini duzenleyen kurallar olarak duran kategorileri deneyimden cikarilmis olarak aciklayamayiz, bu da aslinda hic boyle kavramlarin olmadigini inkar etmek olurdu. "Sonuc olarak," der Kant, "yalnizca ikinci yol kalir (sanki saf akilin epigenetik sistemi): yani kategoriler, deneyimin genel olarak mumkunlugunun temellerini anlayis tarafindan icerir."

Kant, kategorilerin ne deneyim araciligiyla ne de "onceden dusunulmus bir onceki ilkeler olarak oz-yogun dusunceler" olarak gelmedigi olasi bir "orta yol"u reddeder, ancak bunun yerine, Tanri'nin bize verdigi ve kendi kavramlarina iliskin analitik anlasmanin garantoru olan "oznel egilimler" olarak durdugunu soyler. Kant, bu cozumu, kendi onerdigi epigenetik modeline aykiri oldugu icin, "saf akilin bir tur onceden bicimlendirme-sistemi" olarak reddeder. Boyle bir cozum, ilk olarak, "bu hipotez altinda gelecekteki yargilar icin onceden belirlenmis egilimlerin ne kadar uzaklara kadar surulebilecegine dair bir son gorunmez". Eger bu durum boyle olsaydi, kavramlar ve nesneler arasindaki iliskinin aciklamasi, Kant'in onceki rasyonalist oncullerini elestirdigi metafizik asiriliklara yol acacak, Kant'in gozunde dogmatik ve ad hoc bir Tanri iradesine dayanan bir cozume indirgenirdi. Bunun yani sira, boyle bir onceden bicimlendirilmis gorus de kendini sorgulanamaz hale getirir; cunku kavramlar ve nesneler arasindaki baglantilar, belirli bir onceden belirlenmis bir sekilde dunyayi deneyimlemek icin yerlestirilmis bir oznel anayasa olsaydi, kategorilerin tumuyle gerekli kavramlar oldugunu iddia etme iddiasini kaybederdi. Ornegin, bir sonuc altinda varsayilan bir kosul altinda bir sonuc gerekliligini iddia eden sebep kavrami, yalnizca belirli bir kurala gore belirli bir sekilde birlestirilmis bazi deneysel temsilleri keyfi olarak icsellestirdigimiz bir oznel gereklilikte yatsaydi, bu durumda yanlis olurdu. "Cunku, ornegin, sonucun nesne icinde sebep ile birlestigini (yani, zorunlu olarak) soyleyemem, sadece bu temsili boyle bir nesne ile sonucun birlestigini dusunemezdim."

Anlayışın doğasına ilişkin bir önceden biçimlendirici görüş, kategorilerin saf kavramlar olarak, zihinde doğuştan gelen temsiller olduğunu ve bunların bir akıllı tasarımcı tarafından belirli bir şekilde yerleştirildiğini iddia eder, böylece bu kavramlarla ilgili ve onlarla ilişkili nesneler arasında güvenilir bir ilişkiyi garanti eder. Bu, oldukça iddialı bir metafizik iddiadır ve tam da Kant'ın eleştirel felsefesi aracılığıyla düzeltmeyi amaçladığı türde bir iddiadır. Metafizik spekülasyonun her türlüsüne kapıları ardına kadar açmanın yanı sıra, böyle bir varsayım temelde gerçek bilginin mümkünlüğünü inkar eder; bu, kognitif olarak sahip olduğumuz her şeyin, önceden belirlenmiş bir bilişsel sürecin ezberci işleyişinden ibaret olduğunu iddia eder ve tüm varsayılan a priori kavramlarımızı metafizik olarak kökenli "hayal" seviyesine indirger, bu da sadece beyinle ilgili değil (Kant'ın Hume'a yönelttiği suçlama), Tanrı'nın keyfi iradesiyle ilgilidir. Bu, tam olarak kavramları veya onlara atıfta bulunan nesneleri açıklamaz veya açıklayamaz.

***
Su direkt olarak alti cizilmesi gereken bir anlayis:


Kant, burada, apriori bilginin, ozellikle de anlayis kategorilerinin bilgisinin mesruiyetini tesis etmeyi amacliyor. kategorilerin en basta nesneleri deneyimleme olasiligi icin gerekli kosullar oldugunu gosteriyor.

Baska bir deyisle Kant, zihnimizin dis dunyadan pasif bir sekilde girdi almasi yerine, fenomene yonelik duyumsama, deneyimleme ve bunlarin akil ile organize olmasini vurgulayarak, aklin bu organizasyonunun kavrayisa aktif olarak katkida bulundugunu gostermeye calisir.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 02-04-2024, 00:35
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.696

Onur Üyeliği 

Standart

Konuya katılayım diye düşünmüştüm, ancak sonra gerçekten de vakit öldüreceği kanaatiyle katılmadım.

Kant artık, vakit israfıdır deyip geçeyim.

"pure reason" da Kant'ın sentetik safsatasıdır.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 02-04-2024, 01:20
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

"pure reason" da Kant'ın sentetik safsatasıdır.
Eger kitabi okuduysan, 1 katildigin ve 1 katilmadigin nokta nedir?

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 02-04-2024, 07:09
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.696

Onur Üyeliği 

Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Eger kitabi okuduysan, 1 katildigin ve 1 katilmadigin nokta nedir?
Ben Kant'ı bırakalı sanırım 25-26 yıl olmuştur ve görüşüm o zamandan kalmadır.

Kant şurada, şudur denemez, zira kavram kargaşasına varan öznelci paragraflar bir noktadan sonra insanı çileden çıkartır, zoraki çabaya zorlar.

Örneğin dış dünyanın varlığına dair şüphe etmeli miyiz?

Böyle bir soruya cevap vermek için, örneğin fenomen kavramına materyalist mi, yoksa idealist açıdan mı yaklaşmamız gerektiğidir.

Materyalizm açısından fenomen dış dünya ile ilgili iken, idealizme göre ifade edilen görüngü kavrayışı ise iç dünya(zihin, bilinç) ile ilgilidir.
Bu bahisle materyalizme göre bilinç, bilgi faktörünün temelinde, nesneden, özneye doğru bir veri akışı sağlanması, AKTI temeli varken, idealizmde bilgi, zihinsel görüngüler, saf bilincin, zihnin her ne ise, birer tezahürüdürler, dolayısıyla bilmek, bilinç faktörü, nesneden, özneye yorumlanan AKTI değil, zihinde tezahür edilen belirim(betik) halidir, bu halde tüm görüngüler, bilginin öznesidir ve tüm görüntüler bilinendir.
Materyalizm açısından, SON TAHLİLDE kavramların bu temelden tanımlanmış olması, safsatadan ibarettir.

Bu noktada eğer, şeyler-nesnelerin varlığı hakkında şüphe edeceksek, yönelmemiz gereken duyularımız, buradan temelli algı olmalı iken, idealist anlayışta bu düşünce-bilinç ile temellendirilerek, görüngü(duyularla elde edilen değil, düşünüldüğü için algılandığı iddia edilen) üzerine odaklanır.

Bu halde, şeylerin varlığına dair şüphe olgusu, Kant açısından, son tahlilde(çıkış, bağlı olduğu temel açısından) nesneler dünyası(irademizden bağımsız dış dünya) bağlamında pek bir anlam ifade etmez, zira görüngülerden yana şüphe anlam taşımaz -çünkü onlar zaten zihnin, düşüncenin tezahürüdürler ve iradeden bağımsız anlam taşımazlar, veya şu ya da bu biçim altında şöyle olur, böyle olur.... Uzamasın.

O halde, eğer dış dünyaya dair şüphe meselesinde, fenomenler(görüngü, birer tezahür ise), duyuların dışa dönük çalışma prensibinin hatta VARLIK kavramının bir anlamı olabilir mi? Eninde sonunda idealizm nesnel gerçeklik kadar fiziği, varlığı da yok etmeye veya nesnel bir karşılık içermeyen, tezahüre-hayale- indirgemeye varır.

Hasılı şu noktadan sonra, SON TAHLİLDE(asıl bağlayıcı olan burasıdır ve üst paragraf bir değinidir) devam etmek vakit kaybıdır diye düşünüyorum.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 02-04-2024, 07:13
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Yazma aslinda. Bu sekilde zaman israfi olarak yaklasim sergileyecekse n yazma. Ben, Kantian degilim, Kant savunusunu yapacak da degilim, su kitabi okuyup da anlayacak adam zor bulunuyor, belki karsilikli paylasiriz diye umut ettim. Ama senin zamanima yazik tavrini nezaketsiz buldum ve vazgectim seninle diyalog kurmaktan. Bu sekilde yazacaksan lutfen yazma. Bir sen mi mesgulsun de, zaman-emek harciyorsun.

Yazma kardesim. Sen yazsan da benim bu baslikta son mesajim bu. Diger basliklarda da ayni kabaligi yaparsan bana bu forumdan giderim. Herkesin bir hayati bir vakti var.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
kant


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:17 .