Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 07-06-2023, 22:10
Muhyiddin Arabi Muhyiddin Arabi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2023
Mesajlar: 87
Standart Kuran'ı Kim Yazdı, Hangi Kaynaklar Kullanıldı? (1. Bölüm)

Who Wrote The Quran? What Sources Were Used? (Çeviride Bible-Baybıl kelimesi yerine Kutsal Kitap ifadesini kullanmayı uygun bulmadığım için kelimeyi orijinal haliyle bıraktım.)

Merhaba. Ben Matt Baker. Kısa bir süre önce bu kanalda; konuyu tamamen tarihsel bir bakış açısıyla incelediğim "Bible'ı Kim Yazdı?" başlıklı bir dizi tamamladım. Bu, birçok kişinin Kuran için de benzer bir şey yapmamı isteyen yorumlarına yol açtı. Ben de bu videoda bunu yapmaya çalışacağım. Ancak, Bible ve Kuran'ın hem akademik açıdan hem de teolojik açıdan çok farklı iki kitap olduğunu unutmayın, bu yüzden işleri biraz zorlaştıracak.

Dolayısıyla, her şeyden önce, Kur'an'ın Bible'ın Müslümanlara göre eşdeğeri olmadığını anlamalısınız. Daha doğru bir karşılaştırma yapmak istiyorsanız, Kuran'ın İsa'nın Müslüman eşdeğeri olduğunu söylemek daha doğru olacaktır.




Bununla şunu söylemek istiyorum: Her iki grup da Tanrı'nın eski zamanlarda kendisini insanlara birçok farklı şekilde açıkladığına inanmaktadır. Ancak Hıristiyanlar Tanrı'nın kendisini, İsa aracılığıyla nihai ve evrensel bir şekilde açıklamayı seçtiğine inanırlar. Yeni Ahit aracılığıyla değil, İsa'nın kişiliği aracılığıyla. Dolayısıyla, Hıristiyanlar için Bible nihai vahiy DEĞİLDİR. Sadece nihai vahyin öyküsüdür. Müslümanlar da Tanrı'nın kendisini nihai ve evrensel bir şekilde açıklamayı seçtiğine inanırlar. Ama İsa aracılığıyla değil. Onlar için İsa, Muhammed gibi sadece başka bir insan peygamberdi.



God's Final, Universal Revelation= Tanrı'nın Nihai, Evrensel Vahyi


Müslümanlar nihai, evrensel vahyin bir kişi değil, yazılı bir metin olan Kur'an olduğuna inanmaktadır.




Dolayısıyla, Hıristiyanlar için Bible önemlidir ama İsa kadar önemli değildir. Müslümanlar içinse tam tersi. Muhammed önemlidir ama Kur'an kadar önemli değildir.

Peki ya Yahudiler? Tevrat, Tanrı'nın nihai, evrensel vahyinin Yahudi versiyonu değil midir? Hayır. Çünkü biz Yahudiler için (kanalın sahibi bir Yahudi) EVRENSEL vahiy diye bir şey yoktur. Yahudiliğe göre Tevrat tüm insanlık için değil, sadece Yahudi halkı içindir. Yani Yahudilerin elinde İsa ya da Kur'an'a eşdeğer bir şey yok.




Şimdi, İncil ile Kuran arasında açıklığa kavuşturulması gereken bir başka önemli fark daha vardır. Bu grafik, dini bir metnin %100 ilahi yazarlıktan %100 insan yazarlığına kadar çeşitli şekillerde görülebileceğini göstermektedir.





Müslümanlar için Kur'an burada yer almaktadır. Kutsal kitaplarının Tanrı tarafından Cebrail aracılığıyla Muhammed Peygamber'e kelimesi kelimesine yazdırıldığına inanmaktadırlar.




Çok az sayıda Hıristiyan ya da Yahudi kutsal kitaplarını bu şekilde görmektedir. Çok küçük bir azınlık bu yönde bir inanca sahip olsa da, büyük çoğunluk kutsal kitaplarının Tanrı tarafından 'ilham edildiğini', yani hem Tanrı'nın hem de insan yazarların rol oynadığını söyler.




Şimdi, Tanrı'nın ne kadar büyük bir rol oynadığı ve insan yazarların ne kadar büyük bir rol oynadığı söz konusu olduğunda, birkaç farklı pozisyon vardır. Bazıları inerrancy'e meyillidir; yani insanlar kitapları kendi benzersiz tarzlarında yazmış olsalar da, Tanrı onların bilimsel ya da tarihsel hiçbir hata içermediğinden emin olmuştur.

Diğerleri ise infallibilty'e meyillidir; yani Bible'ın genel mesajı inanç ve dini uygulama konularında güvenilir olsa da, yazarlar açıkça kendi zamanlarının bilimsel ve tarihsel anlayışlarıyla sınırlıydı.



Şimdi, bir Yahudi ve aynı zamanda bir teist olmama rağmen, aslında tüm dini edebiyat eserlerini buraya yerleştirirdim, ancak konumumun bir azınlık olduğunu açıkça belirtmek isterim.



Yahudilerin ve Hıristiyanların çoğu, daha muhafazakâr tipler inerrancy'ye ve daha liberal tipler infallibility'ye eğilim göstererek, inerrancy veya infallibility kategorilerine uyacaktır.



Ancak tüm bunlarla anlatmak istediğim asıl nokta, Müslümanların Kuran'a bakışının ortalama bir Hıristiyan ya da Yahudi'nin Kutsal Kitap'a bakışından çok farklı olduğudur.




Dolayısıyla, eğer bir Müslümansanız, "Kur'an'ı Kim Yazdı?" sorusunun cevabı oldukça basittir: Kur'an'ı Allah (diğer adıyla Tanrı) yazmıştır. Elbette, Allah onu melek Cebrail aracılığıyla Muhammed Peygamber'e vahyetmiş olabilir, ancak ne Cebrail ne de Muhammed onun nihai yazarıdır. Kur'an'ın nihai yazarı Allah'tır ve sadece Allah'tır. Bu, Müslümanlar için imanla kabul edilmesi gereken bir şeydir. Eğer inandığınız şey buysa ve alternatif teorileri duymak sizi rahatsız edecekse, videoyu izlemeyi hemen bırakmalısınız. Ancak, seküler akademisyenlerin bu soruya nasıl cevap verebileceğini veya diğer dinlerden insanların bu soruya nasıl cevap verebileceğini merak ediyorsanız, izlemeye devam etmekten çekinmeyin.

Bilmeniz gereken bir sonraki şey, ne yazık ki Kuran üzerinde Metin Eleştirisi perspektifinden çok az araştırma yapılmış olduğudur. Bible söz konusu olduğunda, yüzlerce yıl öncesine dayanan çok sayıda araştırmamız var. Ama iş Kuran'a gelince, o kadar da değil. Bu nedenle, bu noktadan sonra tartışacağım her şeyin Bible bölümlerinde tartıştıklarımdan çok daha belirsiz ve varsayımsal olduğunu unutmayın. Ancak Kuran'ın olası kaynaklarına ve bunları kimin derlediğine geçmeden önce, size Kuran'ın nasıl düzenlendiği hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.



Birçok farklı kitaba bölünmüş olan Bible'in aksine, Kur'an gerçekten tek bir kitaptır. Sureler olarak adlandırılan kısımları vardır, ancak sureler ayrı kitaplar değil, daha çok Bible'daki her bir kitabın bölümleri gibidir. Toplam 114 adet olan bu bölümler, tematik ya da kronolojik olarak değil, sadece uzunluklarına göre düzenlenmiştir. Bir tür önsöz niteliğindeki ilk sure dışında, en uzun sure en başta yer alır ve daha sonra en kısa bölümler en sonda olmak üzere hemen hemen uzunluklarına göre sıralanır.


Kur'an'ı bölmenin diğer tek önemli yolu, onu Mekkî sureler (burada sarı renkle gösterilmiştir) ve Medenî sureler (kırmızı renkle gösterilmiştir) olarak ikiye ayırmaktır. Geleneğe göre, Muhammed ve takipçileri başlangıçta Mekke'de yaşadılar, ancak daha sonra MS 622 yılında Medine'ye taşındılar. Dolayısıyla, bazı sureler ona ilk konumda nazil olurken, diğerleri ikinci konumda nazil olmuştur. İslam alimlerinin çoğu hangisinin hangisi olduğu konusunda hemfikirdir ve hatta her surenin ilkten sona doğru sıralandığı genel kabul görmüş bir liste bile vardır. Örneğin, Alak olarak adlandırılan 96. bölümün ilk vahiy olduğu kabul edilir. Geleneksel olarak bu olay MS 609 yılına tarihlendirilir. Öte yandan, Nas olarak adlandırılan 110. bölümün son vahiy olduğu ve Muhammed'e 632 yılında, ölümünden sadece birkaç ay önce verildiği kabul edilir.



Geleneğe göre, Muhammed okuma yazma bilmiyordu ve bu nedenle vahiylerini yalnızca sözlü olarak paylaştı. Bazı arkadaşları bunları ya ezberlemiş ya da bazı kısımlarını yazmışlardır. Bu nedenle, Muhammed öldüğünde, Kuran'ın henüz tam ve yazılı bir versiyonu yoktu. Müslümanların çoğu bunun Muhammed'in ölümünden yaklaşık 20 yıl sonra, halife Osman döneminde gerçekleştiğine inanmaktadır. Sünni geleneğe göre, Kuran'ın ilk standartlaştırılmış versiyonunu oluşturan Osman'dır - tüm farklı kopyaların yok edilmesini emretmiştir. Seküler tarihçiler arasında, İslam'ın bu ilk yıllarının en iyi nasıl anlaşılacağı konusunda bazı anlaşmazlıklar vardır. Bazı seküler tarihçiler temelde geleneksel anlatıyı kabul etmektedir - vahiylerin Tanrı'dan geldiği kısmı hariç. Bu görüşe göre Muhammed, içeriği ister sözlü ister yazılı olarak paylaşmış olsun, Kuran'ın birincil yazarıydı. Öte yandan, diğer seküler tarihçiler İslam tarihinin ilk 150 yılına ait herhangi bir şeye güvenilip güvenilemeyeceğini sorgulamaktadır. Bu dönem hakkında bildiklerimizin tamamının çok daha sonra, İslam'ın Altın Çağı sırasında yazılan kaynaklardan geldiğini savunuyorlar ve bu nedenle İslam'ın ilk fetihleriyle ilgili hikayelerin daha çok efsanevi nitelikte olduğunu düşünüyorlar. Bu senaryoya göre, Kur'an muhtemelen daha yavaş oluşan bir dokümandı ve üretiminde birkaç kişinin parmağı vardı.



Şahsen ben geleneksel anlatıyı kabul etmeye daha yatkınım (yine ilahi vahiy kısmı hariç). Çünkü Muhammed Peygamber'in ölümünden sadece birkaç yıl sonrasına tarihlenen İslami olmayan referanslara sahibiz. Ayrıca elimizde Sana'a el yazması olarak bilinen ve yaklaşık 670 yılına tarihlenen kısmi bir Kur'an el yazması bulunmaktadır. Bu da Kuran'ın, Muhammed'in yaşamının çok yakın bir dönemine kadar izlenebildiğini göstermektedir.




Not: Çevirinin devamı gelecek. Diamond Tema gibi arkadaşlardan bu derinlikte videolar istiyoruz.

Kaynak:

Konu Muhyiddin Arabi tarafından (07-06-2023 Saat 23:00 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 08-06-2023, 18:44
marcos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
marcos marcos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 04 Apr 2011
Mesajlar: 1.313
Standart

Yazdıklarınızda Kuran'ın kaynağı yok.

Kuran'ın kaynağı nere ve kimler

Nebatilermi Mısır inisiyelerimi

Yoksa

İsa'nın tanrısallığını kabül etmeyen hiristiyanlarmı

http://bizimsokagincocuklari.com/wp-...EMES%C4%B0.pdf

" Şüphesiz eğer ki hayvanların dini olsaydı, şeytanı insan şeklinde hayal ederdi." / W. Ralph Inge
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 08-06-2023, 19:07
Muhyiddin Arabi Muhyiddin Arabi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2023
Mesajlar: 87
Standart

marcos´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Yazdıklarınızda Kuran'ın kaynağı yok.

Kuran'ın kaynağı nere ve kimler

Nebatilermi Mısır inisiyelerimi

Yoksa

İsa'nın tanrısallığını kabül etmeyen hiristiyanlarmı


Sorduğunuz soruların cevabı 2. bölümde. Aralarında İsa'nın tanrısallığını kabul etmeyen ebionitler, Arabistan'da, taraftarlarının İsa'nın annesi Meryem Ana'ya bir tanrıça olarak taptığı anlaşılan bir Erken Hıristiyan hareketi olan Kolyridyalılar (Collyridians), Yemen Yahudileri ve Nasraniler var.

Roma'nın o dönemde temsil ettiği ana akım Hristiyanlık Kalkedonyalılar olarak isimlendirilmiş. (Chalcedonians)

Nasranilik ile bu Hristiyanlık aynı inanç değil. Kuran da zaten Bakara 62'de Nasranileri ve Musa'nın ilk takipçilerini (hedun fiili ile vadedilmiş topraklara ilk girenler bu fiil ile anlatılmıştır.) Allah'a ve ahret gününe iman etmeleri durumunda cennetle müjdelemiştir. Ve bu cennetle müjdelenenler son gnostikler sabilerle birlikte zikredilmiştir. İsa'nın ilk takipçilerinin, Musa'nın ilk takipçilerinin gnostik olan Sabilerle birlikte zikredilmesi ve cennetle müjdelenmesi üzerinde derin derin düşünülmesi gereken bir konu. Acaba Nasraniler (Hristiyan değil, Nasrani diyor ayet) ve Musa'nın ilk takipçileri (yahudi değil, hedu diyor ayet) de gnostik miydi?

Şayet gnostikse, gnostikler adem ve havva'yı yaratan ve Nuh tufanını gönderen Tanrı'yı (Yaldabaoth, Demiurge) şeytan olarak gören bir inanç sistemine sahiptir.

Konu Muhyiddin Arabi tarafından (08-06-2023 Saat 20:37 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 08-06-2023, 20:17
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Kur-an nın kaynağı allah , mikrofonuda mhmd değilmiydi ? Benmi yanlış biliyorum ? Aksi iftira olur.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:15 .