Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 06-12-2006, 22:14
NedimYilmaz NedimYilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Jul 2006
Mesajlar: 406
Standart Tanrı - Cevaplanamayan Sorular

Çoğumuz duymuşuktur bu soruyu;

“Tanrılar kötülükleri yeryüzünden kaldırabilir mi veya kaldıracak mı veya istese de kaldırabilir mi; yoksa bunu yapamaz mı, yoksa yapmayacak mı, veya nihayette Tanrılar hem yapabilir ve hem de yapmak istiyorlar mı?.. Eğer Tanrılar yeryüzünden kötülükleri kaldırmak istiyorlar da kaldıramıyorlarsa o zaman onlar her şeye gücü yeten değillerdir. Eğer yapabilirler de, yapmak istemiyorlarsa o zaman onlar iyiliksever değillerdir. Eğer onların kötülüğü kaldırmaya ne güçleri ne de istekleri varsa o zaman onlar ne her şeye gücü yeten, ne de iyilikseverlerdir. Ve son olarak eğer Tanrı’lar kötülüğü kaldırma gücüne sahipseler ve kaldırmayı istiyorlarsa o zaman kötülük nasıl ortaya çıkmıştır?”

Ünlü filozof Epiküros'u sorduğu bu sorular günümüze kaar hala içli yanıtını alamamıştır.. Bu soru üzerinde konuşur isek, yorumlarınız nelerdir ?
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 06-12-2006, 22:35
soro soro isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Apr 2006
Mesajlar: 1.882
soro - MSN üzeri Mesaj gönder soro - YAHOO üzeri Mesaj gönder
Standart Re: Tanrı - Cevaplanamayan Sorular

hiristiyan mantigina uygun ve de kendi kurdugu mantiki cumle icinde tabii ki kendi istedigi sonuc cikar .
gercek hayatta ki mantik oyle degildir.
ben de bir cumle kurarim,ama gercek hayatta karsiligi olmaz.ve o varsayimla istedigim her sonucu cikarttirabilirim.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 06-12-2006, 22:57
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart Re: Tanrı - Cevaplanamayan Sorular

Çok Tanrılı inanışların hakim olduğu çağda ateist görüşler sunan Epiküros'un sorusunu "Tanrılar" olarak değil de "Tanrı" olarak başlattığımızda, hatta İslam'a uygun hale getirip "Allah" olarak düzelttiğimizde ne cevap verilebilir?

“Allah kötülükleri yeryüzünden kaldırabilir mi veya kaldıracak mı veya istese de kaldırabilir mi; yoksa bunu yapamaz mı, yoksa yapmayacak mı, veya nihayette Allah hem yapabilir ve hem de yapmak istiyor mu?.. Eğer Allah yeryüzünden kötülükleri kaldırmak istiyor da kaldıramıyorsa o zaman o her şeye gücü yeten değildir. Eğer yapabilir de, yapmak istemiyorsa o zaman o iyiliksever değildir. Eğer onun kötülüğü kaldırmaya ne gücü ne de isteği varsa o zaman o ne her şeye gücü yeten, ne de iyilikseverdir. Ve son olarak eğer Allah kötülüğü kaldırma gücüne sahipse ve kaldırmayı istiyorsa o zaman kötülük nasıl ortaya çıkmıştır?”

Şimdi bence bu soru İslamcılar açısından cevaplaması çok kolay bir soruya dönüşmüştür.
Eğer Epiküros M.Ö. 300'lü yıllarda değil de çağımızda yaşasaydı ve İncil'i, Kur'an'ı bilseydi; sanırım çok daha zor sorardı.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 06-12-2006, 23:31
beelzbb beelzbb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 09 Nov 2006
Mesajlar: 439
beelzbb - MSN üzeri Mesaj gönder beelzbb - YAHOO üzeri Mesaj gönder
Standart Re: Tanrı - Cevaplanamayan Sorular

bence kainatın yaratılış amacı bu olsa gerek sadece iyilik olsa kötülüğü nasıl bilebilirdik hayır olmasa şerri nasıl kavrardık biraz diyalektik oldu ama böyle işte kimisi kaybeder kimisi kazanır kimi inanır kimi de inanmayıp helak olur Allah şaşırtmasın kimseyi *
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 07-12-2006, 00:20
vartor - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
vartor vartor isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Mar 2006
Bulunduğu yer: Toronto
Mesajlar: 8.615

Onur Üyeliği 

Standart Re: Tanrı - Cevaplanamayan Sorular

Yoksa, hayat zaten iyilik ve kotuluklerle dolu da biz mi bir tasarlayici ariyoruz? Gercek olan, canlilar ve en ust zinciri insanlar insiyaklariyla davraniyor da, biz bunlari birinin dizayni gozuyle mi bakiyoruz.
* Inanip da helak olmadigini zannetmek guzel bir sey olsa gerek. Ne kendimi, ne de karsimdakini kandirmak kabiliyetimin olmamasi beni herhalde bu guzellikten mennediyor.
*Epikuros'un, cok tanrili inanc devresinde, tanri sifatindakilerin acizligini gozler onune sermis. Ne yazik ki, 2300 sene sonra bile insanlar bir adim ilerleyememis, gunumuzdeki inanc sistemleri hatta biraz daha gerilemis, tanri fikrini daha canavarlastirmis.

Iman, ask gibidir,gozleri koreltir,beyni muhurler.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 07-12-2006, 01:11
merakli merakli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Nov 2006
Mesajlar: 101
Standart Re: Tanrı - Cevaplanamayan Sorular

1- tanrının varlığında kötülük nedir?

2- tanrının yokluğunda kötülük nedir?

3- birşeyin kötülük olduğuna nasıl karar veririz?

----------------------------------------------------------------

çıkarları ve zevkleri adına bir insanı öldürmenin suç (kötülük) olduğunu varsayarsak.

tanrının varlığında bu kötülükler ölümden sonra mutlak bir şekilde cezalandırılacaktır.
tanrının yokluğunu iddia edenler ya da varlığını inkar edenler ya da tanrı inancının sonradan ortaya çıktığını düşünenler;

"öteki tarafta ceza çekilecek inancı, inananların her vicdani olayı öteki tarafa havale etmesine ve vicdan mekanizmasını bu dünyada pasifleştirmesine sebep olur."

diye iddia edebilirler

bu durum da

a) vicdanı sıkıntı çekmek o kötülük için bir ceza mıdır?
b) tanrı inancı olan herkes öteki tarafa havale eder mi?
c) tanrının yokluğunda, bilmediğimiz ya da farkına varamadığımız kötülükler cezasız mı kalacak? ya da vereceğimiz cezalar yeterli olacak mı?
d) yanlışlıkla verdiğimiz cezalar ne olacak?

------------

biraz acele yazdım, hataları bilgisizliğimize bağlayın...
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 07-12-2006, 01:38
dilaver - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dilaver dilaver isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2006
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 12.080

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: Tanrı - Cevaplanamayan Sorular

eğer Tanrı’lar kötülüğü kaldırma gücüne sahipseler ve kaldırmayı istiyorlarsa o zaman kötülük nasıl ortaya çıkmıştır?”

----------------
* * * * *Tanrıların ya da tanrının buna gücü yetip yetmedigini bilemem ama bildigim tek şey var o da kötülügün topraktan çıktıgı, toprak mülkiyetinden çıktıgıdır.

* * * * *Kötülügün kaynagı özel mülkiyettir, özel mülkiyetin sagladıgı avantajlardır, özel mülkiyetin yol açtıgı hırstır.

* * * * *Bir olguyu yok etmek için kaynagı kurutmak esastır. Topragı kurutamayacagımıza göre nesele ilk olan toprak mülkiyetinden başlayarak mülkiyet duygusunun yok edilip edilemeyeceginin tartışılmasıdır.

* * * * * saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 07-12-2006, 08:52
BehramKilinc BehramKilinc isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 29 Nov 2006
Mesajlar: 5
Standart Re: Tanrı - Cevaplanamayan Sorular

Bu durumda, kotulugun insanlik tarihinin degismez bir parcasi oldugu gercegi kabul edilerek, kisisel kanaatimce oraya uc kabul secenegi cikmaktadir:

1) Ya hakikaten Tanri, insan zihninin bir oyunudur.
2) Ya Tanri sanilanin aksine zalimdir.
3) Ya da Tanri'yi bugune kadar hep yanlis sifatlarla, insan zihninin algilayabildigi olgularla(iyilik, dogruluk, guzellik, adalet, mutlak kudret, sefkat vs..) anlamlandirabilmisiz ki bu onun algisini zaman icersinde zora sokmus, cunku onun kontrol alani olan hayat, onun kontrolu altinda gibi davranmiyor.

Bence ucuncu secenek mantik cercevesine daha kolay uymakta, ki agnostik bir yaklasim oldugu kesin.

Saygilarimla
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 07-12-2006, 12:15
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart Re: Tanrı - Cevaplanamayan Sorular

"Tanrılar kötülükleri yeryüzünden kaldırabilir mi veya kaldıracak mı veya istese de kaldırabilir mi; yoksa bunu yapamaz mı, yoksa yapmayacak mı, veya nihayette Tanrılar hem yapabilir ve hem de yapmak istiyorlar mı?.."

Allah(Tanrıları editledim), kötülükleri yeryüzünden kaldıramaz, kaldırdığı anda, teori ile çelişir.
Taştan, ağaçtan, etten, ottan, yıldızdan, güneşden, aydan, gökten, buluttan, sudan, ateşten, ruhdan, kozmikten... ilkelden moderne, Tanrıların evrimi var. Bu evrim sürecinde, bir detayı gözden kaçırmamamk gerekir, kendilerini ilahi bir gücün temsilcisi sayan kişiler, böylelikle bir ayrıcalık sahibi olmanında ayrıcalığına kavuşuyorlar. Peki bunu nasıl yapıyorlar, ayrıcalık edindikleri ilahlarını(metafizik bilhassa), kendilerini diğer insanlara hem üstün ama hemde ayrıcalıklı kılacak şekilde konuşturmaya başlıyorlar.
Bir zamanlar mülki ayrıcalığın ilkel dönemlerinde bireysel ilah ve tanrısal ayrıcalıklar, toplumsal bir karaktere bürünmesi sürecinde, kastlar, gruplar, sınıflar oluşuyor. Kişisel ilahi ayrıcalığı konuşturmak, kişisel düzeylerden çıkıp kurumsal, sistematik düzeyde, kurumlar adına işlev kazanıyor(buna din diyoruz).

Kurumsallaşma ile birlikte teoride kurumsal bir düzeye erişiyor, artık kendi ayrıcalıkları için tanrıları sözde konuşturan ve böylelikle bu işin sistematiğinide menfi yönden kuranlar, ortaya hiç bir tarafından tutamayacağınız, muğlak(yuvarlak), tamamen soyut ve metafiziğin imdadı üzerine kurulu bir çelişkiler yumağına dönüşüyor. Sistematik hem öyle, hem böyle hem şöyle, hem o hem bu, hem şu belirsizliği üzerine inşa ediliyor. Çelişkiler metafizik tanımlar eliyle somut olmaktan çıkartılarak, tamamen muğlaklaştırılıyor. Ol dedi oldu, he dedi he oldu, o(Allah, Tanrı, Yıldız, Güneş....) bilir biz bilmeyiz, onu biz görmeyiz, o dedi ben demedim, o böyle istedi, o buyurdu kabul etmeyeni helak etti, edecek... Ortada bir yığın gerçekliği olmayan şeyler, ayrıcalıklar vardır ancak O(Allah, Tanrı vs) her neyse, her kimse ve her nerdeyse yoktur...

Şimdi kişisel yada kurumsal çıkar ve menfaatler üzerinden diğer insanlar üzerinde ayrıcalık edinenler, Tanrılarını ne kadar iyi gösterirse göstersin, kötülüklerin asıl suçluları kendileri iken, kötülüğü tanrılar düzeltecek der mi? Düzeltecek ise neden bozuk yaratmıştır, suçlu yine insandır ve bu çelişkide böylelikle halledilir, herkes cezasını çekecektir... Kötülük mü dedik, o bir sınavdır, siz hele sorgulamayın, irdelemeyin haşa sizin işiniz sadece ibadettir, vücut egzersizleri yapmaktır, diz çökmek boyun bükmektir... Ayrıcalıklılar bu sayede ilah adına diz çökmeyi sağlamaktadır, neden bu kötülük ve cennetlerini Tanrı adıyla sağlamışlarken, birde Tanrı adı ile kaldırmaya kalksınlar ki, bunlar bu kadar mantıksız olsaydı, Tnaır olurmuydu?

"Eğer Tanrılar yeryüzünden kötülükleri kaldırmak istiyorlar da kaldıramıyorlarsa o zaman onlar her şeye gücü yeten değillerdir."

Demek ki istemiyorlar yada istiyorlar da kudretleri yetmiyor. Gönderdikleri elçiler savaş, hakimiyet, mülkiyet, taht, sahiplik, sömürü, kölece kullanım, diz çökme(ota, taşa, ağaca, duvara, tahta, havaya, suya, Kabe'ye) aidiyet istiyor, tarih bu iyilik isteme arzusunu yalanlıyor, tam tersini ifade ediyor...

Ayrıca değerlendirme adına 2 Biçimde yaklaşılabilir.
1. Tanrı diye atfedilen şeyin öznelinde.
Kudretlidir herşeyi bilir ve yapar, o halde korkmak ve elçilere ve yaverlerine(ayrıcalıklı menfaatçilere) koşulsuz boyun bükmek gerekir. Kudretsizdir kötülüğü kaldıramıyor, hayır kudretlidir o halde istemiyor demek ki. Kötülükler var mı var? Sürüyor mu sürüyor, bu güne kadar da sürmüş mü sürmüş, o halde bu şekilde kaldığı sürece sürmeye de devam edecek demektir. Beklenen süpermen, beklenen Mehdi arasında fark olmasada, Tanrıdan kötülükleri yok etmesi için dualar etmekde süpermeni beklemek gibidir. Çünkü isteseydi kötülükleri yok ederdi, istemiyor ise, insanın duaları ile Tanrı'nın ilminde değişiklik yapacağını beklemesi tam bir ham hayaldir.
2. Tanrı diye kullananların öznelinde.
Bunlar kendi menfaatleri için bu iksiri bulmuş yada hazır bulmuş kişiler, kurumlardır. Bireysel bir mennfaat kurumsal bir boyut kazandığı anda üst yapı kurumlarınıda oluşturur, yani kültür, bilgi, bilinç empoz(okul vs). Bu kurumlaşma sonrası artık özelde hiç bir menfi durumun özel bir tanrı bulmasına gerek kalmaz, artık hazır bulunur hale gelir.. Bu durumda eşitsizilik ve bireysel menfaatlerin ana kaynağında yaptırım gücünün en önemlilerinden olan ağzı yok dili yok olan tanrı kötülüklerin uygulanabilir kılınmasının meşruiyeti olmakla, artık kötülüklerin bir parçası haline dönüşür. Çözümde değil sorun yumağının kendisinde bir öznedir.

"Eğer yapabilirler de, yapmak istemiyorlarsa o zaman onlar iyiliksever değillerdir."
Buna ihtiyaçları yoktur, sorunları iyilik değildir, hali hazırda olana meşruluk kazandırmaktır...


"Ve son olarak eğer Tanrı’lar kötülüğü kaldırma gücüne sahipseler ve kaldırmayı istiyorlarsa o zaman kötülük nasıl ortaya çıkmıştır?”
Tanrılar kötülüğü değil aksine kötülükler ve menfaat buradan hareketle elde edilecek ayrıcalıklar, ortaya Tanrıları çıkartmıştır. Kötülükler Tanrılardan sonra gelmiyor, aksine somut gerçeklerin dengesizliğinde, terazinin kefesini azınlık ve ayrıcalıklı çıkar kesimleri lehinde dengelemenin dayanak noktası olarak görev yapıyor Tanrı. Kötülükler ise doğal afetlerde soyut kavramları aramaz isek, iyi, kötü gibi doğada bulunmayan kavramları dışta tutarsak geriye insanın insana olan kötülüğü kalır. Bunun da kaynağı, Toprak Ananın bazı bireylerce mülk edinmesi ve üzerinde yaşayanlarında mülk sahibine koşulsuz şartsız köleleştirilmesi ile başlamıştır. Tarihde tüm savaşların anası toprağa, köleye mülkiyet zenginlik ve ayrıcalıklara sahip olmak için yapılmakta, Tanrı ismi yine olumsuz bir rol biçilerek kılıf ve meşruluk mahiyetine kullanılmaktadır. Ne kadar etki o kadar kullanım değeri oluşturur, bu kullandığımız araçlarında(Tanrı) daha güçlü olmasına yol açar. Tarih bizi burada yanıltmaz, ganimetler ve egemenlik savaşlarında Tanrıların rolü yeterli doneyi sunar. Bir Hitit kralı, evvela anrının oğludur, öldüğünde bir Tanrıdır ve her şeyden evvel Tanrının oğlu demek, yeryüzü hakimiyetinin doğal efendisi olan Tanrının mirasına sahip olmak demektir, Tanrının efendilik ve yeryüzünün sahibi olması yönlü ifadeler dahi, bize toprağın köleleştirilmesinin, ulaştığı boyutları gösterir ve mülkiyetin nasılda kutsallaştırıldığını. Güncel açıdan Afrika kıtasındaki devlet sınırlarının hangi kutsallık adına, masa başında cetvelle çizildiğinede örnek teşkil eder. Hatta neden dünya da sınırların, bunca savaşların, binyıllarca kıyım ve katliamların olduğununda donelerini sunar.
-----------------------

[quote:f6969a826e="belzbb"]inanmayıp helak olur Allah şaşırtmasın kimseyi [/quote:f6969a826e]

Belzbb, helak olmuşa benziyormuyum, benzemiyorsam seninkisi sadece bir tehdit oluyor, gülüp geçiyorsamda, bir gün karşıma çıkacak bir yankesicinin ya malını yada canını aksi seni helak ederim demesi aklıma geliyor. Ancak, tehdit ile insanların düşüncelerini değiştirmeye çalışmak ve dayatmak bundan daha, çok daha kötü bir yöntemdir, Sargon'un açtığı Kuran'da kelime bulma oyunu başlığı bu kötü yöntemin ne olduğuna iyi bir örnektir.
Tehdit ediyorsun nedeninide ifade ettim, bu sözlerim üzerinden tartışma açılması ve konunun dağılmasını istemiyorum, ancak tehdidin ve kurumdan(teoloji) aldığın mantık, tamda konunun içeriği ile bağdaşıyor, somut bir örnek vermiş olurken, aslında neden kötülükleri tanrının yokedemediğine bir cevapda oluyor bu...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 07-12-2006, 15:09
mhmd mhmd isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Dec 2005
Bulunduğu yer: sonsuzluktan
Mesajlar: 3.328
Standart Re: Tanrı - Cevaplanamayan Sorular

Sn. NedimYilmaz,

Sormuş olduğunuz soru bir mantık önermesidir. Bence iki türlü cevabı vardır.

1. İnançsız bakış açısından cevap;

İnançsız bakış açısı, yaratıcı olarak, Allah, Tanrı, Rab, Ellah, İlah v.s. hiçbirini kabul etmez. Tüm bunların oluşumunu veya en hafifi ile iz düşünümü, primatlara, primat beynine, kişisel ve toplumsal gelişmeye bağlar.

Cevap olarak da der ki; yaşanılan çevrede, iyi, kötü, çirkin diye betimlemeler yine primat beyninin, kişisel ve toplumsal evrimin bir neticesidir. Tüm olaylar ve olgular, primat beyninin, kendini bilip varlığını hissettiği andan itibaren yine o beyin içerisinde başlamış gelişmişlik düzlemine ya da kaosunda devam ederek günümüze gelmiştir. *
Oysa ki; Evrensel genellemede böyle betimlemelere yer yoktur.
Nasıl ki; Allah, Tanrı, Rab, Ellah, İlah v.s. yoksa, iyi, kötü, çirkin, güzel v.s. yoktur. Ya da en hafifi ile aralarında hiçbir korelasyon yoktur.
Yani cevap verilebilecek soruyu dahi kabul etmez. Bu önerme mantıksızdır. Der.

2. İnançlı bakış açısından cevap;

İnanan kimselerin, inanma şekillerine göre değişiklik arz eder cevap.
Bu dinler ya da inançlar arasında da değildir sadece. Aynı din içindeki fraksiyonlar bile farklı, hatta çok farlık (zıt uçlarda) düşünebilirler.
Sitemiz icabı, konu İslam olunca, ondan örnek verebiliriz;
İslamiyetin içindeki Kaderiye ve Cebriye ekollerini bile incelemek ayrı (zıt) iki cevabı barındırır.

Cebriye der ki;
“Bunlara göre: Bütün fiillerin, insanın fiillerinin hâliki Allah'tır. İnsanın hiçbir fiilinde iradesi ve seçme hakkı yoktur. İnsanın hareketleri cansızların hareketleri mesabesindedir. İnsanın kendi iradesiyle bir iş yapması onun yaratıcı olmasını gerektirir. Yaratmak ise Allah'a mahsustur.”
Kaynak (http://www.diyanet.gov.tr/diyanet/20...asim/inanc.htm)

Kaderiye der ki;
Mutezile mezhebi kader konusunda inkarcı olduğundan, Cebriye'nin tam aksine ilahi iradeyle sınırsız bir insan iradesinin varlığına inanmışlar ve insanı fiillerinin haliki (yaratıcısı) saymışlardır.
Kaynak (http://www.diyanet.gov.tr/diyanet/20...asim/inanc.htm)

Sorunuza, birinci kişi; sual olunmaz der.
İkinci kişi ise; nedenlerdir der, araç olarak görür ve aracın direksiyonunda da vardır bir insan. Lakin esas mesele sonuçlardır, gördüklerinizle düşündükleriniz örtüşmeyebilir.

Hatalarımızı cehaletimize bağışlayın
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:57 .