İnsan neden çalışsın ki? Çalışmak köleleştirir. Zaten köleler ve ücretli köleler çalıştırılmış. Bütün sevimsiz işleri onlar yapmış. "Üst düzey insanlar" ise sanatla, sporla, siyasetle, bilimle uğraşmış. Bol bol gevezelik yapıp, eğlenmişler.
Birilerinin çalışması gerekiyor ama. Aksi halde hayat sürmez. Ayrıca birileri zaten çalışmaya istekli ve bunu yapıyor. Geçim için, para kazanmak için yapıyor bunu. Ticaret, işçilik, ustalık, hizmet vb işlerini serbest piyasa düzeninde birileri zaten istekle, ücret aldığı veya para kazandığı için köleliğini fark etmeden yapıyor.
Bu da insanın kendine yabancılaşması demek. Çünkü emek gücünü kendi doğal ilgi alanları dışında bir iş için harcıyor. Mesela madenlere, yer altına kim inmek ister? Belki mağaracılar...
Komünizm bu çalışmayı komünizan ahlakı yaygınlaştırarak ve bir ihtiyaç hâline getirerek tüm topluma yayabileceğini ileri sürer. Çalışmak nasıl bir ihtiyaç hâlini alabilir ki?
Robotlara işleri yaptırmak çözüm olabilir ama her işi robotlar yapamaz. Ayrıca onlara yaptırılacak işlerin başında da insanlar duruyor. Belki onun için de robot geliştirilir.
Onun dışında çalışma süresini en aza (günde 2-4 saat arası) indirmek de çözüm olabilir. Herkes çalışır ama az. Geri kalan zamanında da hoş işlerle uğraşır. Kendini ve başkalarını geliştiren işlerle...
Böylesi bir ütopya hayata geçirilebilirse iyi. Burada özgürlük fazlasıyla var olabilir. Ama acaba bu gerçekçi mi?
Günde 2-4 saatlik bir çalışma süresiyle, nöbetleşe pek çok kişi tarafından yapılan işin maliyeti artacaktır. Komünizmde maliyet sorun olmayacak. Zaten para da olmayacak. İnsanlar ihtiyacı kadar alıp tüketebilecek. Tabii temel malları. Lüks mallar buna dahil değil. Onları muhtemelen topluma en çok faydalı işler yapmış kimseler kullanacak.
Peki şimdiki gibi bir üretim ve tüketim çılgınlığı olacak mı? Hayır. Üretim de tüketim de azalacak. Malların çeşitliliği ve kalitesi biraz azalacak. Herkes kaytarmak isteyecek ve işleri lakaytça yapacak. Performansa dayalı değerlendirme falan savsaklanacak.
Böyle bir hayatın getirip götürecekleri tartışılır. Eşitlik olacak, tabii toplumun tam denetimi, müdahale hakkı uygulanabilirse. Ama doğru kararlar alınabilecek mi, ekonomi ne durumda olacak, tartışılır.
Ayrıca hizmetler... Mesela sağlık... Ne durumda olacak? Sağlıkta ilerleme için yoğun çalışma gerekir. Bunu günde 2-4 saatlik çalışma süreleriyle yapmam mümkün değil. Ama toplumun geneli az çalışırken, bir kısım insana çok çalışmalarını söylemek ve onları ikna etmek gerekecek.
Ayrıca çalışma sürelerinde ve yapılan işlerde eşitlik yaklaşımı pek doğru değil. Bâzı insanların daha çok çalışması, daha sevimsiz işleri yapmak zorunda kalmaları çok da yanlış değil.
Bir seferinde bir toplantıda insanların ciddi ciddi, bir hastanedeki tuvalet bakımını o hastanede çalışan tüm hizmetli, hasta bakıcı ve doktorların sırayla yapacakları bir ütopyanın savunulduğunu dinlemiştim!
Yani sırası gelince doktor da tuvalet temizliğine gidecekti. Sonra da ameliyatına dönecekti herhalde.
Eşitlik adına böyle uçuk-kaçık şeylerin akıllara gelmesi de ayrı bir tuhaflık.
Neyse, bunlar teorik ve ütopik konular. Asıl günümüzün sorunları bunlar değil. Şimdi bizler kapitalizmin yarattığı pratik sorunları ve acıları yaşıyoruz. Geçmişte ona karşı bulunan sosyalizan çözümlerin de 70 yıl kadar yaşayıp sonra pek de iz bırakamadan kaybolup gittiğini görüyoruz. Bürokratik de olsa, devletçi de olsa eşitlik, özgürlük ve sosyalizm denemeleri idi bunlar.
Kapitalizm ve insan hırsı doğayı, toplumu, gelenekleri ve yaşantıları silip süpürüyor. Tek tip insanı yaratıyor ve çeşitliliği silikleştiriyor. Mallarda çeşitlilik getirirken, insan ilişkilerinde ve yaşantılarında çeşitliliği yok ediyor.
Kapitalizme karşı aslında en iyi mücadele yolu belki de onun önümüze sunduğu mal çeşitliliğine ilgisiz davranmak, onun dayattığı tek tip yaşantının dışına çıkmak ve alternatif yaşantıları geliştirmek. Varsın kendileri tüketsinler, kendileri yaşasınlar. Sadece en az ürün tüketerek, sade hayatları benimseyerek sosyal ilişkiler kurup cazip hâle getirebiliriz.
Şirince Matematik Köyü ve Tiyatro Medresesi. Kapitalizm buraya girmez. Tabii matematik köyü de ücretli ve sanırım biraz pahalı da. Ama yine de kapitalizmin girdiğini söyleyemeyiz. Çünkü amaç kâr değil. Ayrıca alternatif tatil ilanları görüyorum. Standart paketlerden sıkılanların parasını çarpmak için. Hep birlikte atölye çalışması, Uzak Doğu reiki vb aktiviteleri, çadırlar, denize girmek, akşam ateşleri... Bunları düşük paralarla, kâr amacı gütmeden yapmak mümkün olabilir sanki.