ulpian´isimli üyeden Alıntı
Böylesi bir savunma mekanizmasını doğru bulmuyorum. İlahi ve evrensel bir din getirdiğini iddia edenlerin eylemleri, kesinlikle evrensel adalet ışığında yargılanabilmeli. Müşrikler bir yerde savunmasız Müslümanları bastı, öldürdü, yağmaladı diye, Peygamber onayıyla Müslümanlar da bir yerde başka müşrikleri basıp aynen misilleme yaparsa, bunu o zamanın değer yargılarına göre savunmaya kalkmak evrensel bir ahlak ve hukuk anlayışı inşa etmiş olma iddiasıyla çelişir.
Mekke'nin fethinden sonra ordaki halkın kutsal olarak kabul ettikleri eşyaların yıkılmasını sizin '''dinde zorlama yoktur'' ve ''onların ilahlarına sövmeyin'' evrensel prensipleriyle perçinleyen bir din'' iddianızla nasıl bağdaştırmalı?
Hele ki, o zamanki müşriklerin bu eşyaların bizzat kendilerinin gerçekten tanrı olmadıklarını bildikleri ve sadece onları temsil eden kutsal eşyalar olarak gördükleri göz önünde bulundurulursa ... (ki bu gerçek islami kaynaklardan bilinmektedir).
saygılarımla
|
Yapılan zulme karşı çıkmak veya
misliyle karşılık vermek islami bir prensiptir. Evrensel adalet dediğiniz şey islam adaletiyle çelişmez. Ama sizlerin iddiasına bakılırsa çelişiyor. Bu durumda kimlerin evrensel adalet anlayışı doğrudur, buna kim karar verecek?
''Kutsal eşya'' dedikleriniz insanların ''tanrı'' diye taptıkları şeyler ve Kabe'nin içine doldurmuşlar. Müslümanlar gidip evlerdedi putları da kırmadı ya.
Cem´isimli üyeden Alıntı
Tekrar izlemeni öneririm. Ben o kısmı defalarca izledim. "tarihsel gerçeklere uygundur" deniyor "İslam tarihine uygundur" değil.
|
İyi de arkadaşım, defalarca izlerken bir de orjinaline dikkat etseydin. ''İslam tarihçileri (yani) Mısır Ezher Üniversitesi ve Lübnan Şia Yüksek İslam Kongresi bu filmin gerçeklere uygun olduğunu onaylamıştır.''
Bu kurumların kastettiği ''gerçekler'' islami olmayıp ta ne olacaktır?
Cem´isimli üyeden Alıntı
Sünni yazılı kaynaklarda yoktur ama Çağrı filminde Ebu talib'in müslüman olmadığı belirtilmiyor. Sadece Muhammed'i koruyan kollayan yanı gösteriliyor. Biz de diyoruz ki Ebu talib'in bir de bu yönü vardır, filmde gizlenmiştir.
|
Tabi ki gizlenecekti. Başta dikkat ettiysen filme onay veren kurumun biri şiadır. Dolayısıyla iki tarihi kaynağa göre bir Ebu Talib portresi çizilmiş ki, çok isabetli olmuş.
Cem´isimli üyeden Alıntı
Şam kervanı 1000 develik idi. Sadece birkaç tanesi zengin olan muhacirlerin ne kadarlık mal oranı olabilirdi o kervanda?
Ayrıca yağmalanan muhacir evlerini tüm Mekkeliler mi yağmalamış? Mesela zaten zengin olan Ebu Süfyan'ın da o evleri yağmalayanlar arasında olma ihtimali sence nedir?
Senin bulunduğun şehirde birileri bir azınlık halkın mallarını yağmalasa ama sen katılmasan ve o azınlık grubu senin mallarının da olduğu bir kervanı yağmalasa ne düşünürdün?
|
Heralde Mekkelilerin yaptıkları yağma haberlerinden sonra müslümanlar oturup ''kervanın mal varlığı nedir, eğer kervanı ele geçirirsek bizim zararımızı karşılamış mı oluruz yoksa haksızlık mı yapmış oluruz'' gibi ince hesaplar yapmadılar.
Filmde dikkat etmedin sanırım ama yağma kararını bizzat dillendiren Ebu Sufyan'dır. Kervanı ele geçirilmeyi en çok hakeden de odur. Ama takdir başka şekilde gelişmiştir.
''Siz kervanı istiyordunuz ama Allah'ın amacı başkaydı'' şeklinde gelen ayet, Ebu Sufyan'a kaçışı kolaylaştırdığı ve Mekkelilerin de toptan harekete geçip Müslümanları yok etmek için yola düştüklerini tarihi gerçeklerin ışığında ortaya koyuyor.
Ben yağmalamaya katılmasam dahi eğer yağmalaynlara engel olmuyorsam, itiraz etmiyorsam onların suçuna ortak olmuşum demektir.
Cem´isimli üyeden Alıntı
Seyrettiklerin aklında iyi kalmamış. Ebu Süfyan'ın müslüman olması işlendikten sonra İslam ordusunun Mekke'ye girişi gösteriliyor.
|
Araya sokuşturduğunuz ''az evvel'' cümlesi ne oluyor peki? Ebu Sufyan, ''binlerce insan var, karşı konulması mümkün değil'' derken müslüman olmuştu zaten.
Cem´isimli üyeden Alıntı
Ama bildiğin gibi Muhammed bizzat kendisi kırıyor müşriklerin mukaddes bildiği dini figürleri.
|
Pardon... Muhammed'in amacı nedir ki sana göre putları kırmasın. İslam'ın ilk amacı putperestliği ve insanla Allah arasındaki aracıları ortadan kaldırmak değil midir? İslamın inanç özgürlüğü elbette sınırları olan bir özgürlüktür. Bunun sınırları da kur'anda bellidir.
Üstelik kırılan o putlar, putkıran İbrahim'in (S) yaptığı kutsal evin içine doldurulmuştur.
[/quote]