31-01-2005, 19:07
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 25 Nov 2004
Mesajlar: 569
|
|
Yorum size kalmış ben kusmaya gidiyorum?
okuyun da bir saçmalık daha öğrenin.daha neler göreceğiz.vesuphanallah.tu tu tu
Soru : Dünyanın ıssız bir köşesinde yaşayan ve İslâm dininden habersiz olan bir insan, âhirette nasıl sorumlu tutulabilir?
Cevap:
Aslında, bu sanıldığı gibi, yeni bir mesele değil. Asırlar önce tartışılmış ve halledilmiş. Şu kadar var ki, dünyanın öte ucu denmemiş de, ıssız bir dağda, toplum hayatından habersiz yaşayan bir adam denmiş. Yahut buna benzer bir başka tip üzerinde konuşulmuş.
Kur’ân-ı kerîm’de bir âyet-i kerîme var. Meâli şöyle: “allah, hiçbir nefse gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmez.” (bakara sûresi, 286)
Yani, her şeye taşıyabileceği kadarını yükler. Fertleri güç yetirebilecekleri işlerle mükellef kılar. Her gövdenin üzerine, götürebileceği kadar bir baş yerleştirir. Atom çekirdeğine gezegenleri bağlamaz.
Âlimlerimiz, bu âyet-i kerimeyi çeşitli yönlerden tefsir etmişler.
Fıkıh âlimleri, bu âyeti fıkıh yönünden, kelâm âlimleri ise itikat yönünden incelemişler. Bu ikinciler, âyette geçen “güç yetme” meselesini akıl yönüyle ele almış ve şu mânâda birleşmişler: “dünyanın ıssız bir köşesinde yaşayan ve cemiyet hayatından uzak bir insan, mücerret aklıyla, hangi hakikatleri bilmeye güç yetirebilirse, sadece onlardan sorumludur.” Mücerret akıl denilince, “bir peygambere muhatap olmamış, kendisine ilâhî emirler ulaşmamış, rehbersiz kalmış” bir aklı anlıyoruz.
İşte, böyle bir aklın ulaşabileceği saha konusunda, değişik görüşler ileri sürülmüş: itikat imamlarından, imam mâturudî hazretleri, “insanın, kendi aklını kullanarak bir yaratıcısının olduğunu bilmeye güç yetirebileceği” görüşündedir. Ve böyle bir insanın allah’a inanmaktan sorumlu tutulacağını, diğer iman rükünlerinden ve ibadetlerden ise sorumlu olmayacağını ifade eder.
Bir diğer itikat imamı olan imam eşarî hazretleri ise, böyle bir insanın, peygamber olmaksızın, allah’ı bilmesinin de mümkün olamayacağı fikrini savunur ve bu adamın bir taşa bile tapsa “necat ehli” yani kurtuluşa erenlerden olacağını söyler.
Görüldüğü gibi, her iki imamın da ittifak ettikleri esas nokta şu:
Kişi, içinde bulunduğu şartlarda, neyi bilmeye güç yetirebiliyorsa ondan sorumlu!.. Şüphesiz, hakikati en iyi bilen Allah’tır. Onun ilmine havale ederiz.
Fethullah Gülen :shock:
Gerçeklikle karşılaştırıldığında, bilimde vardığımız düzey ilkeldir, çocuk oyuncağıdır.Ama sahip olduğumuz en değerli şey de odur.
ALBERT EINSTEIN
|
31-01-2005, 19:16
|
|
ben size bosuna les kargasi demiyorum, okadar lesleri deslersen iste boyle miden bulanirda kusmaya gidersin. Hacida benim size les kargasi demem kizmis, aha ornegi coskun iste, bak kusmaya gidiyormus. Tuh tuh ya, ne yapsak, raketime acaba.
Iyide super zeki insan, burda kusacak ne var anlamadim, yani yazdigin basligi okuyunca icinde hakkaten mide bulandirici ateizm faliyelerinden bahsettin sandim, ama yok, gayet normal akillica yapilmis aciklamalar.
Su halde miden bulandigina gore iki ihtimal var.
1-Yukardada dedigim gibi ya cok les gagaladin miden bulandi
2- yada hamilesin.
Birinci onemli degil, onu cozebilirsin, ama eher ikinci sebeb dogru ise doctora gitsen iyi olur.
Fethullah Gulenin agzina saglik, gayet guzel aciklamis. Allah onun gibilerden Razi olsun.
Damdanakan.
|
31-01-2005, 19:21
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 25 Nov 2004
Mesajlar: 569
|
|
Soru : Özürlü olarak yaratılan insanların bir suçumu vardı ki öyle yaratıldılar?
Cevap:
Allah mülk sahibidir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Kimse Onun icraatına karışamaz ve icadına müdahale edemez. İnsanın hücrelerini yaratan, organlarını tanzim edin ve ona insanî bir hüviyet bahşeden Allahtır. İnsan bu nimetleri lütfeden Allaha daha evvel bir şey vermemiştir ki, Onun karşısında bir hak iddia edebilsin.
Eğer insan, kendisine verilenler mukabilinde Allaha bir şey vermiş olsaydı, “Bir göz değil iki göz ver, bir el değil iki el ver!” gibi iddialarda bulunmaya; “niye iki tane değil de bir ayak verdin” diye itiraz etmeye belki hakkı olurdu. Haksızlık, ödenmeyen bir haktan gelir. İnsanın, Rabbine karşı ne hakkı var ki, onun yerine getirilmemesi sebebiyle bir haksızlığa uğramış olsun?
Cenab-ı Allah, bazen insanın ayağını alır; onun karşılığında ahirette pek çok şey verir. Ayağını almakla o kimseye aczini, zaafını, fakrını hissettirir. Kalbini kendisine çevirtip, o insanın duygularına inkişaf verirse, o kulundan çok az bir şey almakla ona pek çok şey vermiş olur. Demek ki zahiren olmasa bile, hakikat da bu o kuluna Allahın lütfünün ifadesidir.
Tıpkı bir kulunu şehit edip ona cenneti vermesi gibi... Bir insan, muharebede şehit olur. Bu şehadetle Allahın huzurunda, sıddıkların, salihlerin gıpta edeceği bir makama yükselir. Onu gören başkaları “keşke Allah bize de harp meydanında şahadeti nasip etseydi” derler. Binaenaleyh, böyle bir insan parça parça da olsa çok şey kaybetmiş sayılmaz. Belki aldığı şey ona nispeten çok daha büyüktür.
Bazı kimseler, bu mevzuda küskünlük, kırgınlık, bedbinlik ve aşağılık duygusu ile yanlış düşünseler bile, pek çok kimselerde bu kabil eksiklikler, Allaha teveccühüne vesile olmuştur. Bu itibarla bir kısım asi ve nankör kimselerin, bu meseledeki itirazları haksızdır, yerinde değildir.
yaw kendini mal gibi görmeye ve başkalarına da bunu aşılmaya kalkmış bir, ne desem bilemiyorum adamı ile karşı karşıyayız.
lafa bak ya allah bazen insanın ayağını alırmış ama ahirette ona çok şey verirmiş.nerden baksan adaletsizlik.o ayağını aldığı adam hayattayken -yalan dünyada yani ehe ehe - bir sürü günah işlesin allah ayağını vermedi diye ona ahirette günahlarına bakmasın ve ona çok şey versin.nasıl bir adalet nasıl bir allah bu ya.
Gerçeklikle karşılaştırıldığında, bilimde vardığımız düzey ilkeldir, çocuk oyuncağıdır.Ama sahip olduğumuz en değerli şey de odur.
ALBERT EINSTEIN
|
31-01-2005, 19:37
|
|
sen hakkatende beyinsizssin yaw
bak aciklayayim sana:
Eger Allaha yonelmis biri isen, icinde bulundugun durumu daima iyi degerlendiren her sahip oldugundan dolayi allaha sukreden sin demektir, Velevki sakat bile olsan bu durumundan dolayi allaha isyan yerine yinede sabir ile sukur edersen elbet Allah sana sonsuz hayatta daha hayirlisini verir
bazilarida senin gibi eli kolu saglam ama zihniyeti sakattir, elindeki bu saglamligi degerlendiremez vede Akli yetmediginden anlamiyarak Allaha isyan ederde sonsuz hayatini ziyan eder.
Biz ortalama 60-70 sene omurden bahsediyoruz, Allah ise sabredip sukredene sonsuz omur vadediyor.
Sence burada adaletsizlik nerede.
Ha eger ahmaklik ederde icinde bulundugun duruma isyan edersen, dunyalik icin, iste o zaman hem burada hem orada kaybedenlerdensin.
Simdi sana sozum suL: Eli ayagi saglam olan sen ile, sakat dogan yada sonradan sakat olan biri arasinda fark yoktur. Zira seninde beynin sakatlik icindedir.
Sende hem bu dunyada hem orada kaybedenlerdensin(eger boyle devam edersen.)
Ama anlamiyorsunuz yaw, nasil bir kafaniz var yaw sizin.
Allaha tam iman soz konusu oldugunda sakat dogmak bir adaletsizlik olamdigi gibi, saglikli dogmakta bir ustunluk degildir.
Iste bariz ornek, sizler saglikli bedenlerinizle bile bu firsati kullanamiyor ve hayatinizi zindana ceviriyorsunuz. Ama belkide sakat dogan yada sonradan sakatlanan biri "Rabbim, verdigin herseyde elbet bir hikmet vardir, senden gelen herseye raziyim, bana sabir ihsan eyle, ic yuzunu bilmediklerimle isyan etmeme vesile olacak hareketlerden uzak tut beni, sen herseyi hakkiyla bilicisin" diyerek vede bu dogrultuda gercek bir iman vede sadakatla kurtulusa erecektir.
Ve yarin sana sunu diyecektir. Dunyada sen dort ayakli idin, ellerinle ayaklarinla guzel yuzunle ovunum, Allaha isyan ediyor kafa tutuyordun, hatta ustune vazife olmadigi halde beni baska insanlara gosteriyor "bakin su sakat insana onun ne sucu vardida Allah onu sakat yaratti" diyerek Allahin adaletini golgelemeye calisiyordun. Amam bak bugun sen orada bense burada sapasaglamim, Allaha guvenim ona dayananlara ne mutlu.
Anladinmi bilmem.
Damdanakan.
|
31-01-2005, 20:07
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 25 Nov 2004
Mesajlar: 569
|
|
Biz ortalama 60-70 sene omurden bahsediyoruz, Allah ise sabredip sukredene sonsuz omur vadediyor.
|
vadediyor......vaadedemiyor bile be.kim sokuyor bunları o küçük aklınıza yaw.
nerden biliyorsun, kim gitmiş de geri gelip anlatmış.evrim teorisine teoridir o derken sizin söylediklerinize ne dersiniz acep.komiksiniz gerçekten çok eğleniyorum.gülmek için gelmiyordum buraya ama arada böyle komiklikler yapınca çok memnun oluyorum.
hey büyük allahım kudredini göster de şu damdanakan bilgisayardanakan olsun da göreyim şu suratını şunun. :P merak ettim ddoğrusu bu kadar cahil bir adam nasıl olur diye.
sana vakit ayırıp cevap yazarak kendi zamanımdan oluyorum
ve sevgili sessiz izleyiceler burayı böyle boş işlerle doldurarak vaktinizi aldığımız için kendi adıma özür dilerim sizlerden.
Gerçeklikle karşılaştırıldığında, bilimde vardığımız düzey ilkeldir, çocuk oyuncağıdır.Ama sahip olduğumuz en değerli şey de odur.
ALBERT EINSTEIN
|
31-01-2005, 20:09
|
|
Opuyorum seni
Sende yukunu yuklendin, kabul edecegini kabul ettin.
Damdanakan
|
31-01-2005, 20:38
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 16 Jan 2005
Mesajlar: 28
|
|
aynı peygamberi gibi bu CAMDANAKAN (balgam) önce kendi dediğine kendi inanıyor sonra kerizleride aynı aptal inanca şartlıyor , alık.
bunun aklını kuşa taksak ters uçar bir kuşu bile idare edemez...
yar?m do?rular yalanlardan daha tehlikelidir
|
31-01-2005, 21:25
|
|
Senin aklini kusa taksak kusu ters ucurabilirmi, ama bak benimki ucurabiliyor, bence bu buyuk bir meziyet. Ve sende bu meziyet eksik. Eksik oldugu icinde durmadan bu noktaya takiliyorsun.
Damdanakan.
|
01-02-2005, 03:33
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 20 Oct 2004
Mesajlar: 154
|
|
Güzel söz söylemek
Sevgili Damdanakan,
Daha önceden bu forumda kötü söz söylemek üzerine yazdığım bir yazıyı tekrar buraya asmak istiyorum. Tartışmalarda karşısındaki kişiye saygı göstermek, karşındakinin sana göre yanlış bir üslubu varsa ona onun üslubu ile karşı tepki vermemek gerçekten önemli diye düşünüyorum. İddialara cevap verip, Kuran ahlakını göstermek en doğru tavır olacaktır.
Eminim kendince dini kaygılarla burada yazıyorsun. Ama burada dikkat etmen gereken nokta din savunmak için dini olmayan bir tavır takınılabilir mi? Kuran savunulmak için değil, her şeyden önce yaşanmak için gönderilmiştir. Bu açıdan Kuran’da Allah’ın Müslümanlara vaaz ettiği tavrı takınmak oldukça önemli diye düşünüyorum. umarım bu ayetleri okur ve bunlarda anlatan ahlaka tabi olursun. Yazı şöyleydi:
Burada da Kuran’ı savunmak düşüncesiyle foruma katılan arkadaşların, karşılarındaki kişiler kendilerine hakaret etseler de onlara kendi üsluplarıyla tartışmamalarını tavsiye etmek istiyorum. Allah Kuran’da insanlara güzel söz söylenmesini emretmektedir.
17/53- Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.
Bu güzel söz söyleme tavrı olumsuz durumlarda da geçerlidir.
25/63- O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam" derler.
28:55 Boş sözleri işittiklerinde ondan yüz çevirirler ve, "Bizim işimiz bize, sizin işiniz size. Size selam (barış) olsun. Biz cahillerle uğraşmak istemeyiz," derler.
Hakaret eden, iftira eden yada yalan yazanlar olabilir ki, bu tarz bir çok örnek var. Fakat bu durumda bile yapılacak en doğru davranış, gerçeği açıklamak ve çirkin üsluba karşılık vermemektir. Allah İbrahim Suresinde kötü ve güzel sözü şöyle anlatıyor:
14:24 Görmez misin ki ALLAH güzel bir sözü güzel bir ağaca benzetir: Kökü sabit, dalları ise göktedir.
14:25 Rabbinin izniyle her mevsim meyvelerini verir. Öğüt almaları için ALLAH insanlara böyle örnekler verir.
14:26 Kötü bir söz de, yerden koparılmış köksüz kötü bir ağaç gibidir.
Bazı durumlarda gerçekten son derece çirkin iftiralarla ve küfürlerle karşılaşılabilir. Bu durumda sinirlenip kötü söz söyleme hakkına kimse sahip değildir. Allah bir mümin özelliğini şöyle bildiriyor:
3/134- Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever.
Bu forumda yazı yazan Müslüman arkadaşların niyeti dinin anlatılmasıdır. Ama bir dinin anlatılması ve onun gerçeklerinin savunulması, din dışı yöntemlerle olabilir mi? Din insanlara güzel ahlakı, güzel söz söylemeyi vaaz ederken, tam tersi bir tavırla bu gerçeklerin anlatılmaya çalışılması doğru mudur? Burada sorulması gereken nokta budur. Makevelllist bir yaklaşımla bir amaca ulaşmak için her yol mubah görmek yanlış bir tavır olur düşüncesindeyim. Çünkü ulaşılması gereken güzel ahlakken, bu ahlak dışı bir tavırla anlatılabilir mi?
|
01-02-2005, 18:55
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 26 Nov 2004
Bulunduğu yer: N/A
Mesajlar: 232
|
|
Eğer sakatsan, yoksulsan, boş ve kendini önemsiz hissediyorsan, eziliyorsan yaratıcıya ve diğer dünyadaki hayata inanırsın/inancın artar.Öteki dünyada rahat, cillop gibi hayat seni bekliyor diye gizli vicdanını rahatlatırsın.
Yoksa bizde isterdik cennette hurilerle çılgınlarca sevişmeyi.Meyvelerin en güzelini yemeyi, yeşilliklerin, ırmakların olduğu bir yerde yaşamayı.
Şarap sonsuz hayat kaynağıdır, iç;
Gençlik sevincinin pınarıdır, iç;
Gamı yakar eritir ateş gibi,
Sağlık sularından şifalıdır, iç.
( Ö.H )
|
Başlık Düzenleme Araçları |
|
Stil |
Normal
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:21 .
|