Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Konu-dışı

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 27-09-2009, 19:35
Portakaloglu
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Bu adam tam bir kara cahil!

Oxford'lu profesörden Adnan Hoca'ya

'Bu adam tam bir kara cahil!' 27.09.2009 10:52:41
Oxford Üniversitesi zooloji profesörü Clinton Richard Dawkins, Harun Yahya adıyla yazdığı, Evrim Teorisi'ne karşı çıkan milyonlarca kitabı bedava dağıtan Adnan Oktar hakkında, "Bu adam tam bir kara cahil" dedi.
Londra'daki Conway Hall'da Eski Britanya Müslümanlar Konseyi'nin düzenlediği “Politik İslam, Şeriat Yasası ve Sivil Toplum" konulu konferansta konuşan etolog, yazar ve aynı zamanda evrim kuramcısı olan Profesör Richard Dawkins, Evrim Teorisi'ne karşı çıkan Adnan Oktar'ı yerden yere vurdu.
Oktar'ın çürütmeye giriştiği evrim hakkında hiç bir şey bilmediğini iddia eden Profesör Dawkins, “Bu adam, zooloji (hayvan bilimi) hakkında hiç bir şey bilmiyor, biyoloji hakkında hiç bir şey bilmiyor. Çürütmeye giriştiği evrim hakkında hiç bir şey bilmiyor. Kendisi tam bir kara cahilö diyerek, sert eleştirdi.

“ÇALDIĞI WEB SAYFASINI BULDUM"
Oktar'ın Harun Yahya adıyla yazdığı Evrim Teorisi'ne karşı çıkan kitabını slayt gösterisi eşliğinde akademisyen ve öğrenciler önünde anlatan Profesör Dawkins, “Bu hepsinin şampiyonu...Kehribarın içinde 'caddisfly' (4 kanatlı bir bir böcek) var 25 milyon yaşında ve bakın, modern olanıyla arasında hiç fark yok!.Modern olanı, modern caddisfly, bağlanmış bir balık zokası! Ve kancası hala duruyor.Belki bunu sadece cehalete değil, epey bir dikkatsizliğe yorabilirsiniz. Bunu çaldığı web sayfasının izini buldum. Biz dizi şampiyon balık zokaları sıralaması websayfası. Dikkat ederseniz arka planın bir nebza daha driye kaçtığını göreceksiniz. Arka planı kesip atmış.

Photoshop'da bu resim üzerinde uzun süre uğraşmış olmalı. Ve hala o kancayı fark etmemiş.Ya da bir ihtimalle, caddisflyların gerçekten kancalı olduğunu sanıyor. Bu balık zokaları dizisi web sayfasını gezinirken, tanıdık gelen başka bir şeye rastladım.Bu bir örümcek, balık zokacıları tarafından üretilmiş, yapay bir örümcek. Çok açık ki, gayet güzel hazırlanmış. Ve eminim ki, zokanın ucunda kendileri için tasarlandığı balıklara çok çekici geliyordur. Ama tanıdık geldi bana. Harun Yahya'nın kitabına geri döndüm ve tabi ki; işte burada... Ve bakın yukarıda ki kehribarın içindekiyle aynı! Hiç değişmemiş! Kehribarın içindekini göremiyorum zaten. Bu gerçekten modern bir örümcek olsa bile, pek ikna edici bir şey ifade etmeyecekti. Bu da bir 'britte star' (kırılgan yıldız) ve modern olanı bir deniz yıldızı.Echinoderm familyasında kaldığımız sürece daha farklı olamazsınız. Şimdi fosil ödülüne, fosil ara-form ödülüne geri dönelim. Şu konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Ara-formun nasıl görüneceği ile ilgili çok çok tuhaf bir düşüncesi var. Ara-form yoktur düşüncesi, sadece Müslüman yaratılışçıların değil, Hristiyan yaratılışçılarında gözdesidir. Değişmez nakaratları, “ara-formlarınızı sunun", “ara-formlar yoktur" gibidir. “Fosil kalıtları evrimsel ara-formlardan yoksundur" diye ifade etti.
“TİMSAH İLE SİNCAP ARASINDA ARA-FORM OLUR MU?
Konuşmasını Harun Yahya'nın kitabından alıntılar üzerine yapan Profesör Dawkins, “Bu beni hep muammada bırakmıştır çünkü bulacağınız her fosil, bir şeyle bir başka şey arasındaki “ara" şey olacaktır zaten. Yine de öyle görünüyor ki, çok kuvvetli bir iddiada bulunduklarını sanıyorlar. Ve sonunda beni bu muammadan kurtaran Harun Yahya oldu. Bu insanların ara-form olmadığını düşünmesinin nedeni, ara-formun neye benzeyeceği ile ilgili çok garip bir fikre sahip olmasından kaynaklanıyor.Burada kendisinin birleştirdiği bir resmi görüyorsunuz. Solda bebek bir timsah ve sağda bir tür yer sincabı.Ve demek istediği “timsahlarla sincaplar arasında bir ara-form yoktur. İyi de niye timsahla sincap arasında bir ara-form olsun ki?"

“Darwinci iddia, kitaptan (HY) alıntı yapıyorum, canlılar milyonlarca yıl süren küçük farkılaşmalarla bir türden diğerine evrildiler. Bilimsel bulgularla çürütülen bu iddiaya göre, balık anfibilere dönüştü ve sürüngenler de kuşlara dönüştü.Bu milyonlarca yıl sürdüğü iddia edilen sözde dönüşme süreci. Fosil kayıtlarında sayısız delil bırakmalıydı.Diğer bir değişle, geçen yüzyıl boyunca yaptıkları yoğun araştırmalarda, araştırmacılar bir çok ucube (grotesk) canlı ortaya çıkarmalıydı yarı balık-yarı kertenkele, yarı örümcek-yarı sinek ya da yarı kertenkele-yarı kuş gibi...Her nasılsa, yer yüzündeki hemen her katman kazılmasına rağmen Darwincilerin sözde dönüşümüne delil olabilecek tek bir fosil bile bulunmadı. Diğer taraftan, sayısız fosil örümceklerin hep örümcek, sineklerin hep sinek, balıkların hep balık, timsahların hep timsah; tavşanların hep tavşan, kuşların da hep kuş olarak kaldıklarını göstermektedir. Yüzlerce milyon fosil gösteriyor ki canlılar evrim sürecinden geçmedi, yaratıldı.Ve bu resim, ne düşündüğünü özetliyor. Bir deniz yıldızı, bir balık ve bir çeşit photoshop'da yapılmış ara-form var. Sonunda bu insanların ara-formdan ne anladığını anlamadım! Sanıyorlar ki, modern bir hayvan ve diğer modern bir hayvanı alacaksınız ve bir çeşit ikisinin ortasını bulacaksınız. Buradaki gibi, arkası bir hayvan, önü başka bir hayvan ya da bir birine biçimsel olarak girişmiş (morf)…Eleştirdikleri şeyin ne olduğuyla ilgili o kadar sönük fikirleri var ki, sonunda gözlerimi açıp bu tuhaf olguyu görmemi sağlayan Oktar beye müteşekkirim" diye belirtti.
"OKTAR BENI DAVA ETTI, TÜRK KÖKENLİ BİRİSİ VAR MI BURADA?"
Oktar'ın kendisiyle yüz yüze tartışmak istediğini fakat bu teklifini kabul etmediğini vurgulayan Profesör Dawkins, ayrıca Oktar'ın kendisini dava ettiğini açıkladı.
Dawkind, şöyle konuştu:

“Daha önce dediğim gibi, kendisi sözüm ona beni dava etti. Ve sanırım ben de bununla ilgili bir şeyler yapacağım ya da resmi bir yazı falan alırsam iyi olurdu. Merak ettiğim burada bu konuda ışık tutabilecek Türk kökenli birisi var mı? Dava edildiğimi resmi bir kaynaktan değilde gazetelerden öğrenmemle ilgili, bu garip durumla ilgili ya da daha başka tavsiyelerde bulunabilecek, Türk kökenli birisi var mı burada? Yoksa sorulara almaya hazırım."
“TÜRKİYE'DE ŞERİAT MAHKEMELERİ YOK"
Profesör Richard Dawkins, dinleyicilerden birinin “Türkiye'de sizi şeriat mahkemelerinde yargılarlar mı? Yönündeki sorusunu, “Hayır, Türkiye anayasal olarak gayet laik bir ülke. Kuşkusuz bu bir şeriat mahkemesi olmayacaktırö diye cevaplandırdı.

“TAM BİR KARA CAHİL!"
Dawkins, bir başka dinleyicinin “Harun Yahya web sayfasında, yayınlarında bir karmaşa yaratıyor. Seni nasıl tartışmaya davet ettiği, nasıl okuduğunu ve senin kabul etmediğini söylüyor. Durum anlattığın gibi mi? Onunla tartışacak mısın? Ya da hangi şartlar altında tartışırsın? Şeklindeki sorusunu ise, “ Ben her zaman yaratılışcıların tartışma taleplerini reddederim. Aynısını yapan Stephen Jay Gould'un tavsiyesini aldığımdan beri ben de aynısını yaparım. Eğer onlarla tartışırsanız, bu onları meşru gördüğünüz anlamına gelir.

Yani diyorsunuz ki, tartışmaya değer, ciddi bir bilimsel mesele var. Ağdalı, yasa kılıklı tartışma kuralları içine girdiğinde daha da kötü olur. 20 dakika bir taraf konuşur, 20 dakika diğer taraf konuşur, 5 dakika bir taraf cevap verir, 5 dakika diğer taraf cevap verir. Bunun tümü sanki tartışılacak gerçek bir mesele varmış sanrısını yaratır. Umuyorum, size bu yarım düzine slaytta gösterebildim ki, bir tartışma ziyadesiyle gülünç olurdu. Bu adam, zooloji (hayvan bilimi) hakkında hiç bir şey bilmiyor, biyoloji hakkında hiç bir şey bilmiyor. Çürütmeye giriştiği evrim hakkında hiç bir şey bilmiyor. Kendisi tam bir kara cahil! şeklinde cevaplandırdı.


Kanal D Haber
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 27-09-2009, 22:09
AYATA AYATA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 10 May 2006
Mesajlar: 1.416
Standart

yahu bunlar dünyaya rezil olurken bağri biz Türküz falan demeseler...bozuk olan imaj yerle bir oluyor...
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 27-09-2009, 22:32
cigi cigi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Jun 2009
Bulunduğu yer: Rotterdam
Mesajlar: 1.714
Standart

Richard Dawkins'i, böyle allah konusturuyordur.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 27-09-2009, 23:26
mehmetsalih mehmetsalih isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 09 Jun 2008
Mesajlar: 1.260
Standart

Selam,

tüh paraya kıyıp yeni almıştık atlası... )

m.salih
kıvançla...
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 28-09-2009, 12:29
selimutlu selimutlu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Aug 2009
Mesajlar: 1
Standart

Dawkins, göz vücuddaki bazı hücrelerin ışığa hassaslaşması sonucunda yavaş yavaş gelişmiştir diyecek kadar bilimden uzak bir söyleme sahip. Bu kişinin sözüne niye itibar edelim? Ayrıca tartışmadan kaçınmasının nedeni bir röportajında olduğu gibi dakikalar boyunca yararlı bir mutasyona örnek vermek için düşünüp hiçbir şey söyleyememiş olması bence.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 28-09-2009, 19:01
uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
uyar uyar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Jul 2009
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 3.381
Standart

oo harun yahyacılar gelmiş buraya....

şimdi iki laf edilince kendisi hemen alınıp yine dava etmesin diye fazla konuşmayalım ama...

tüm dünyaya türkleri rezil ettiği de bir gerçek....

keşke ben türk değilim dese de rahatlasak....

kuranı okuyun cunku okudukca allahin olmadigini daha iyi anlayacaksiniz .......
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 28-09-2009, 20:54
mertsonay mertsonay isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Aug 2009
Mesajlar: 5
Standart

Turan Dursun - forumdan hoşlanmadığınız yorumları kaldırıyorsunuz. Burada evrimin geçersizliğini anlatan delilleri eklemiştim, keyfi olarak kaldırmışsınız. Sansür uyguladığınız, taraflı yayın yaptığınız için bu sitenin adına "forum" demeniz doğru olmuyor. "Tek taraflı yorum" şeklinde değiştirmeniz daha isabetli olacaktır.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 28-09-2009, 21:08
Titan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Titan Titan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Oct 2007
Bulunduğu yer: Bilgisayarımın Karşısı
Mesajlar: 1.610
Standart

mertsonay´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Turan Dursun - forumdan hoşlanmadığınız yorumları kaldırıyorsunuz. Burada evrimin geçersizliğini anlatan delilleri eklemiştim, keyfi olarak kaldırmışsınız. Sansür uyguladığınız, taraflı yayın yaptığınız için bu sitenin adına "forum" demeniz doğru olmuyor. "Tek taraflı yorum" şeklinde değiştirmeniz daha isabetli olacaktır.
mertsonay, reklam tabelası gibi yazılar asmanızın hiçbir geçerli mazereti yok, bunu üye olurken ve sonra ki bazı iletilerinizde de bu stili kullandığınız için size uyarı olarak bildirilmişti, forum kurallarına göre yazmanız halinde neden kaldırılsın ki?

Arkadaşlar, lütfen büyük yazı stilini kullanmayınız.

"Aç insanların karnını doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğum zaman ise; bana komünist diyorlar"

Ernesto Che Guevera
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 29-09-2009, 13:31
mertsonay mertsonay isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Aug 2009
Mesajlar: 5
Arrow Belki siz de düşünürsünüz

Yine mesajımı kendi kurallarınıza göre uygun bulmadınız ve kaldırdınız, sizin dünya görüşünüz istediğinizi söylemeyi fakat haklı eleştiriyi kabul etmemek üzerine kuruluysa, bu görüşünüz asla ne kendinize, ne de çevrenize mutluluk getirmeyecektir.
Başkalarının kişiler ve şahıslarla ilgili eleştirilerini yukarıdaki haber gibi "tek taraflı yorum" sitenize ekliyor ve bunda bir sakınca görmüyorsunuz. Sonra bu kişilik haklarına karşı iftira, hakaret içeren haberle ilgili yorumları - kendi tek taraflı yorum filtrenizden - süzüyor, yalnız beğendiklerinizi yayınlıyorsunuz.
Kabul edin, bu site gerçekten bir forum değil.

İnsanlar yalnız kendi düşüncelerini, görüşlerini, akıllarını beğenme eğilimindedirler. Bu nedenle hep biz ve onlar şeklinde bir kamplaşma ve bunun sonucunda çatışma ortamı oluşturmak isterler. Bu nefsin kötü yönüdür, insanların huzur bulmalarını, mutlu olmalarını, hoşgörmelerini ve affetmelerini, dost olmalarını istemediği için, içteki o "kötülüğü fısıldayan ses" bu uygulamalarla sürekli düşmanlık arayışındadır.

Fakat içinizde bir de "vicdan" var, ve vicdanınız size adaleti, merhameti, şefkati, dostluğu, samimiyeti, koruma hissini, sabırlı olmayı, tevazu ve alçakgönüllülüğü fısıldıyor.

Siz imtihan oluyorsunuz, bu imtihan dışarıda renk ve ses bulunmayan, yalnız atom altı parçacıkların titreşimleriyle oluşan dünya dediğimiz yerde gerçekleşiyor. Biz bu titreşimleri, kuantum fiziğinin de ispatladığı gerçeklerle, bir "şuur" daha doğrusu "ruh" sayesinde beynimizin içinde renkler, sesler, bir dünya olarak algılıyoruz.

Dünyaya imtihan için geldik, bu site içerisinde gerçekleşen tüm olaylar ve kararlar da bu imtihanın parçası. Dolayısıyla sürekli kötülüğü fısıldayan sesi dinlemek, bu imtihanda bizi zararlı çıkartır. Fakat vicdanımıza başvurduğumuzda doğruyu rahatlıkla, kolaylıkla seçebilir ve hayatımızı bu yönde sürdürebiliriz.

Sizin bu tercihiniz dünyada kendiniz için yaptığınız seçimlerle iç ve dış dünyanızda olanları belirler. İyilik yapan on misliyle karşılık bulur, bu bir sırdır ve hepimiz maddi ve manevi yaşadığımız güzellikleri yaptığımız iyilikler ve vicdanımıza uygun çabalarımızla ümit ederek yaşarız.

Gerçekten evrim iflas etmiştir, bu doğru ve net bir bilgi. Doğal seleksiyon mekanizmasının eşey hücrenin DNA'sı üzerine yeni bir organ tanımı yapabilme becerisi olabilir mi? Samimiyetle düşünün, geyik hızlı koşuyor ve av olmaktan kurtluyor fakat bu hızlı koşma yeteneği onun DNA'sı üzerinde nasıl değişiklik yapabilir? Hangi mekanizmayla yeni bir organ veya sistem eklemesi bilgisi DNA gibi asla harfi değişmeyecek bir düzene - bu düzeni bozmadan - yeni bilgi ekleyebilir? Sonra da mutasyonla oldu deniyor. Mutasyon DNA bilgisini yeniden düzenleyip yepyeni bir anatomik yapıyı, kemikleri, organları, algıları bir canlıya kazandırabilir mi? Sağır bir canlıya duyma yeteneğini mutasyonlar kazandırabilir mi? Görme yeteneği olmayan bir hücreye göz verebilir mi?

Yüzyılımızın gerçeği - evrimin olmadığıdır. Evrim olmadığı gerçeği, Allah'ın yarattığını bizlere göstermiş oluyor. Evet evreni içindeki her detayla birlikte Allah yaratmıştır, Allah bizden güzellik istiyor, dostluk, affedicilik, samimiyet, hoşgörü, sevgi, kardeşlik, bağışlama, güzel söz söyleme, yetimleri fakirleri koruma, nefsin gururuna ve başkaldırısına karşı onu eğitme ve terbiye etmemizi istiyor. Bizden istenen zor bir şey değil, tam aksine bu ahlakı yaşamayı hepimiz ne kadar çok istiyoruz.

Burada bu güzelliklerin yaşanmasını istemeyen bir negatif güç var, bu da şeytan ve onun insanların aleyhine yürüttüğü faaliyeti. Bunun için Kuran'da bize bildirildiği gibi imtihan gereği ona bir süre verildi ve insanları saptırmak için var gücüyle çabalayacak. İşte imtihanın sırrı burada, dünya bu imtihanın verildiği yer, yoksa yiyip içip ölmek için gelmedik dünyaya.

Asıl işimiz "akıl göstermek", "aklımızı kullanmak", ve şeytanın bu kötülük fısıltılarının, telkinlerinin bir imtihan gereği bize geldiğini anlamak. Bu kötülükler ve nefret, kin, kıskançlık, ötekini küçük görme, beğenmeme isteği tümüyle şeytanın kendisine verilen kıyamete kadar yaşanacak süre içinde insanları kışkırtacağı ahlak bozuklukları. Bundan tarih boyunca kim yarar gördü? Savaşları düşünün, milyonlarca insan zalim diktatörlerin talimatlarıyla katledildi, işkence edildi. Solcular sağcıları, sağcılar solcuları katletti. Bu şeytanın zaferi olur işte, onun amacı da insanları saptırmak, onları en olmadık kuruntulara düşürmek, hayrı engellemektir.

Bizler şeytanın bu zayıf hilesine düşmeyelim.
Adnan Oktar'ın tüm çabası budur, yakın arkadaşlarına ve tüm çevresine bu gerçekleri anlatıp, insanları şeytanın bu hileli düzeninden korumak, onları asıl olarak cehennemin ateşinden korumak istemesidir.

Tüm ömrünü bu davaya adamış, insanlar Kuran'daki bu güzel ahlakı yaşasınlar çabası dışında hiçbir amacı yok. 1986'da akıl hastanesine kapatıp ayaklarından zincire vurduklarında 30 yaşındaydı, hangi insan böyle gencecik bir insana böylesine bir zulümü reva görebilir? Hangi vicdan bunu kabul eder? Sonra yemeğine kokain katılıyor ki belki bu yöntemlerle - faili meçul - gerçekleşebilir diye. Burada örgütlü bir negatif güç, bu da şeytanın milletidir - yine imtihan gereği Kuran'a uymak ve güzel ahlakı yaşamak isteyen pozitif güce karşı mücadele etmektedir.

Fakat şeytanın da kendine ait bir gücü olmadığını unutmamak gerekir, şeytanı da imtihanın bir gereği olarak Allah yaratmıştır. Nasıl melekler, cinler ve insanlar, ya da bilmediğimiz alemlerdeki diğer canlılar yaratılmışsa, şeytan ve onun arkadaşları da Allah'ın yarattığı imtihanın parçası olan varlıklardır. Dünya hayatı bu imtihan içinde Allah'ın bizlere Kuran'da tarif ettiği sırlara, ahlaka ve davranışlara uyarak yaşandığında "korku ve hüzün yoktur" diye müjdelenen bir hayattır. Allah böyle vaad etmiştir, Allah'ın bildirdiği güzel ahlakı yaşayan kişi için gerçekten de korku ve hüzün yoktur, müminler kurulan hileli tuzaklardan, atılan iftiralardan etkilenmezler.

Buna "batın ilmi" denir, çünkü size yukarıda anlattığım gibi batın ilminde her şeyi Allah'ın yarattığı bilgisine sahiptir müslümanlar. Bu bilgiye vakıf olanlar, karşılarında örgütlenen negatif gücün de Allah'ın bir tecellisi olduğunu bilirler. İmtihan olduklarını, Kuran'ın tarif ettiği ahlakı yaşamaları için karşılarına bir deneme çıktığını, zaten imanlarını ispatlamak için de bu fırsatı beklediklerini düşünürler. "Allah'ın bizim için diledikleri dışında bize hiçbir şey isabet etmez" derler.

Bu anlayışa ve ilme göre yaşamak öncelikle - haktır - yani doğru olan tek gerçektir. Diğer anlatılanlar - madde ezelidir ve ebedidir - anlayışı, işte dünyanın var olduğuna ve tek gerçek olduğuna insanları inandırmak için çıkartılmış bir aldatmacadır. Bu tür aldatmacalara yine İslam ilminde deccaliyet denir, yani sinsice vesvese veren, aldatan negatif gücün zanları, varsayımları, fısıldamalarıdır. Ama bunların hiçbir gerçekliği yoktur.

Gören göz değil, göz etten ibaret, üzerine çarpan foton denilen enerji paketlerini alıyor, onları retina üzerine mercekle odaklıyor, enerji paketçikleri retinada elektrik akımı meydana getiriyor, beyne sinir kablosuyla elektrik akımı ulaşıyor ve sonra beynin içinde "bir göz" bu elektrik sinyalini dünya olarak algılıyor. Etin içinde gören kim? Bunu iyi düşünmek gerekir, beyin dokusunu düşünelim. Ki bunlar kortekste, beynin üzerindeki milim kalınlıkta tabakada gerçekleşiyor. Grimsi bir madde, içinde yağ ve su molekülleri ve buna benzer moleküllerden oluşan "şuursuz" bir madde kitlesi var. Bu et parçasının, ki boyutu milimetre küplerle hesap edilir, içerisinde elektrik sinyalleri ulaştıktan sonra işte bu "görme merkezinde" gören kimdir? Göz müdür, hayır çünkü göz sadece fotonları topluyor, nöronlar mıdır, hayır onlar elektrik sinyallerini iletiyor, elektrik sinyalleri midir, hayır onların şuuru yok, eti oluşturan dokudaki hücreler midir, hayır onların da görebilecekleri gözleri yok.

Demek ki maddenin ötesinde, "gören bir göz" var, bu "ruh"tur. Ruh, maddenin ötesidir, metafiziktir. Algı dediğimiz işitme ve dokunma ve tat gibi hisler de, yine elektrik sinyalleriyle beyne ulaşır ve yine beyinde karpuzun kokusu, demirin sertliği, kedinin sesi olarak algılanırlar. Fakat yine bunlar beynin korteksinde et içerisine ulaşan elektrik sinyallerinden öteye gidemez, bunun ötesinde bu bilgileri değerlendiren "ruh"tur. Demek ki "ben" dediğimiz şey aslında "ruhumuzdur." Asıl olan gerçek yine ruhtur, ruhun varlığı mutlaktır çünkü gören, işiten, tadan, dokunan, heyecanlanan, sevinen odur. Ruh asıldır, madde bir yorumdan ibarettir.

Rüyalar buna delil, rüyamızda da renkli bir dünya algılıyoruz, bunun içinde yine koşuyor, konuşuyor, eğleniyor, dinliyor, yemek yiyor, seviyor, heyecanlanıyoruz. Rüya boyutunda o alem bizim için "gerçek görünüyor" ama aslında rüya olduğunu uyandığımızda anlıyoruz. İşte dünya hayatı da dünya boyutunda "gerçek görünüyor" fakat uyandığımızda, bunun da bir rüya olduğunu anlayacağız.

Bunlar binlerce yıldır insanlık tarihinin her döneminde konuşulan, araştırılan gerçekler ve tespitlerdir. Allah her insana imtihanı gereği doğru bilgileri, gerçeğe ait delilleri ulaştırır. Topraktan kimyasal formüllerle bezenmiş vitamin yüklü meyvelerin çıkması tek başına yaratılışa bir delildir. Hangi rüzgar, yağmur, şimşek, "doğal seleksiyon" bu meyvelerdeki A, C, B, veya başka bir vitaminin formülünü bilebilir? Siz biliyor musunuz? Bu formülü bilen kimdir? Formülü bilerek, onun meyve tarafından nasıl hazırlanması gerektiğini DNA üzerine 4 harften oluşan alfabeyle şifreleyen kimdir? Bu şifreyi kullanmayı kim biliyor? Toprak mı biliyor? Tohum mu biliyor? Yine doğaya geldik taş mı biliyor, ağaç mı biliyor, rüzgar mı biliyor?

Bu bilgilerin tümü başlangıçtan sonsuza dek Allah'a aittir, elmanın dokusuna, lezzetine, kokusuna ve vitaminlerine kadar en ince her detayını Allah belirlemiştir ve onu kimyasal, matematik, fizik ve biyolojik bir mükemmellikte yaratmıştır. Her canlı, her meyve, her galaksi, her element, her atom, her organ, her hücre bu kusursuz yaratılışın delillerini gösterir ki biz "aklımızı kullanarak" ve "düşünerek" gerçeklere ulaşabilelim diye. Bu sonsuz nimet bolluğu Allah'ın nimetidir, ama "düşünebilen insanlar" için ayetler vardır.

Düşünebilen insan olmak Dawkins gibi sahte bilgileri yıllarca ezberleyip her yerde anlatmakla olmuyor. Gerçek düşünce, doğruya ulaştıran düşüncedir. Doğru olan da dünya hayatının bir imtihan yeri olduğu, tüm ilimlere Allah'ın sahip olduğu, insanın Allah'ın ruhunu taşıyan ve Kuran'da bildirildiği gibi "kimin en güzel davranışta bulunduğunun" denenmesi için ölümü ve hayatı yaşayan bir tecelli olduğudur.

Bu gerçeği kavrayan kişiyi hapsetmek, işkence etmek, ona iftira etmek ya da deli demek onun ancak yakinini, ya da bu gerçekleri kavramadaki keskinliğini artırır. Nitekim Sn. Adnan Oktar ve yakın arkadaşları Allah'ın izniyle bu gerçekleri tüm dünyaya anlatmayı kendilerine amaç edindiler. Bu fikri bir mücadeledir, akılla, düşünceyle gerçekleştirilen bir akıl gösterisidir.

Elbetteki bu fikri mücadelenin galibi Allah'ın varlığını, tek gerçeği ispatlayan delilleri ortaya koyan, doğru bilgileri savunan, bunları kabul etmede gururuna kapılıp kibirine yenik düşüp çekimser davranmayan, ve yeri geldiğinde gerçekleri söyledikleri için canlarına ve mallarına zarar gelmesini göze almış müminlerdir.

Allah bizlere böyle dostlarından, kullarından olmayı nasip etsin.

Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 29-09-2009, 18:55
demir tekinalp demir tekinalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Aug 2009
Mesajlar: 1
Exclamation monolog yerine diyalog

benim de yorumlarım yayınlanmıyor. Belilrli bir üslup ve saygı çerçevesinde olmasına rağmen. Neden bu kapalılık diyorum.Sadece görüşlerin farklılığı bizi toplum olarak monoloğa götürür. Aynı görüş ve bakış açısı zamanla monoloğu ve renksizliği doğurur, farklı bakış açılarına tahammülsüzlüğü getirir. Buyüzden diyolog için toplumsal paylaşım için farklı görüşlere tahammül ve ifade özgürlüğü vermek bu tip forumlarda yeşermeli bence. Bu alanlar toplumsal barış için çok önemli rol oynuyor bence. Aksi tutumlar da bir o kadar zarar verebiliyor.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
ÇÖP ADAM(parmisce) parmis Edebiyat 4 20-04-2009 22:22
Mucize Adam Said ozgur_beyin İslam 18 15-06-2008 12:26
Türkiye'nin Harcadığı Adam mutluluk35 Politika 2 12-04-2008 06:51
Kara Harekatı dilaver Politika 21 19-03-2008 20:59
cahil kalmayın yılın profesörü diyorki Konu-dışı 3 28-07-2006 01:03

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:53 .