Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #31  
Alt 27-01-2012, 00:28
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart

Bu başlığın altında bana katılan hiç kimse olmadığını gözlemlemişsinizdir sayın özgür beyin. Böyle bir beklentiyle başlık açmak forum dünyasını hiç bilmemek demektir.

Bu başlık altındaki 25 numaralı iletiyi biraz dikkatle okursanız, benim müşteki olduğum meselenin özünün HEMFİKİR olmak olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz.

25 numaralı iletiye göz atmanızı rica ediyorum.

Diğer taraftan özgür kürdistan için yüzlerce ermeni vatandaşının hayatını feda edecek kadar bu davaya sahip çıkmasını sorgulamak sizce bir orkestra kurmakla teşbih edilebiliyorsa - ki bu metin de bir sorgulamadır - o zaman akla başkaca sorular gelmektedir:

***IRA ve IRA ÜLKÜSÜ uğruna kaç Guatemalalı gönüllü silahlı çatışmada hayatını kaybetmiştir - araştırmak gerekmez mi?

***Tamil gerillalarına gönül ve silah arkadaşlığı yapan kaç Şilili silahlı çatışmada hayatını kaybetmiştir - araştırmak gerekmez mi?

***Sandinistlerin yanında saf tutan kaç beyaz rus silahlı çatışmada hayatını kaybetmiştir - araştırmak gerekmez mi?


Korelasyon kurabiliyormusunuz sayın özgür beyin?

Korelasyonu benim koroma katılmadan kurabileceğinizi biliyorum; bakın orkestraya da mahal kalmadı şimdi

‘Barışı sabote etmek için Türklerle savaştık. Öldük ve öldürdük… Sevr Antlaşması ve ‘büyük Ermenistan’ hayali gözlerimizi kör etti. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık… Tehcir doğruydu ve gerekliydi…’

''Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. ''
Ovanes Kaçaznuni (Ermenistan'ın 1. Başbakanı)
Alıntı ile Cevapla
  #32  
Alt 27-01-2012, 01:53
AlbatrosS AlbatrosS isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2010
Mesajlar: 1.606
Standart

Bir Irkçıda ne sağlam ve organize bir 'mantık' kurgusu aranır ne de tutarlı fikirler bütünlüğü. Kürdistan savaşçılarının(ordusunun) kaçının ''safkan TÜRK'' olduğunu soran biriyle ''TÜRKİYE VATANDAŞLIK TANIMI IRKÇI MIDIR DEĞİL MİDİR'' tartışmasına girsek eminiz ki en başta söyleyeceği tekerlemelerden biri ''ne anayasanın ne devletluların türk tanımını etnik bir kimlik olarak değil üst kimlik olarak tanımladığı; ayrıca ULUU BİLGE ATA'mızın kendini türk hisseden herkesin TÜRK olduğunu'' söylediğidir.

Demek ki neymiş?

Ortalama bir Kemalist'in etnisite ALGISI hemen daima IRKSAL bir kavrayışa tekabül ediyormuş.

Kandil'deki savaşçı güçlerin kaç tanesinin KÜRT olduğunu soran bir adama ayrıyeten şu soruyu sormak ELZEM'DİR?

Türk ordusundaki askerlerin kaç tanesi TÜRK'tür? Rejimin kurucu kadrolarının kaç tanesi TÜRK'tü?

Çerkezler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Araplar, Lazlar, Süryaniler yok muydu o kadrolarda hiç?

Irkçı beyimiz dünyanın farklı bölgelerindeki örgütlerden örnekler buyurmuş.

Peki.

Çeçenistan, Afganistan gibi yerlerde KAÇ TANE TÜRK'ün olduğundan haberiniz var mı? Kolombiya FARC gerillaları arasında birçok Kübalı, Meksikalı, Bolivyalı devrimci olduğunu biliyor muydunuz?

Kürdistan gerilllarının içerisinde BİR ÇOK TÜRK olduğu hatta lider kadroları İÇİNDE BİLE TÜRKLER 'in olduğunu biliyor muydunuz?

Türkler bir yana Avrupa'nın kimi ülkelerinden bazı vatandaşların zaman zaman gerilla saflarında savaştığını hiç duymadınız mı?

PKK gerillalarındaki ERMENİlere gelelim:

Kurulduğundan beri önemli sayıda Ermeni'nin PKK saflarında savaştığını biliyoruz. Bu bir sır değil. Ancak, bunların ciddi bir kısmı, 1915 BARBARLIĞI sırasında çeşitli Kürt bölgelerine sığınmış, saklanmış ve kimisi İsamlaşarak yaşamaya devam etmiş yurttaşlardır. Bunun dışında Laz, Çerkez, Boşnak, Balkan muhaciri asıllı birçok devrimci de PKK saflarında savaşmıştır.

soru: Bu IRKÇI'nın PKk saflarındaki ''ermeni dölleri''yle bize anlatmak istediği ne peki?

Devlet pkk'yle savaşta 30 yıldır hangi tekerlemeleri söyleyip hangi kara propagandaları yaptıysa odur. Bu ülkede yaşayan herkes PKK'yle savaşın yalnızca pkk'yle savaş olmadığını bilir. Bu savaş, devletin 80 küsur yıldır inkar ve asimilasyon taktikleri-populizmiyle de elele yürür. Pkk üzerinden yapılan bu tarz kışkırtıcı ve ırkçı tartışmaların metin dokusunda arka planda ''kürt kimlik ve kültürü''nü hedef gösterme, saptırma ve ajite etme kaygıları vardır. Bu tarz ırkçı ideologlar, pkk'yi olduğu kadar KÜRT DİLİ VE KİMLİĞİ üzerine de böylesine gerçek ve bilim dışı paranoyak teoriler üretmişlerdir daima.

Dememiz şudur ki bu hezeyanları ''Kürtlerin aslında dağ Türklerinin karda yürürken çıkarttıkları KART-KURT seslerden dolayı Kürt olarak isimlendirilmiş TÜRKLER'' olduğu gibi hayal ötesi paranoyakça sayıklamalarla birlikte düşünmek zorunludur. Kürtlerin kuyrukları oluşu, dünya dışı varlıklar olması, çok üremeleri, ilkel oluşları, cahil oluşları ve bir kültürleri bile olmayışı... gibi ırkçı hezeyanlar Türk devletinin ve ırkçılarının birbirini tamamlayan favori alıntıları olmuştur her zaman.

Bu düşüncelerin arka planındaysa 19. yy toplum ve kültür kuramları artığı hezeyanlar yatmaktadır. Bu kuramlara göre ''medeniyet ve dolayısıyla kültür'' ancak kadim tarihi kökleri olup bilim ve tekonoloji yönünden İLERİ TOPLUMLARA HAS bir olgudur. Taşrada, köylerde yaşayıp bilim ve teknolojiden uzak toplumların ne medeni olmaları ne de bir KÜLTÜRLERİNİN OLMASI mümkündür.

80 yıllık İNKARCILIĞIN sosyo kültürel arka planı budur.

Medeni, ileri ve gelişmiş olduğunu ileri süren politik fraksiyonların 19. yy arkaik kültür kuramlarında çakılı kalıp hala onlardan medet ummasıysa tarihin garip bir ironisi olsa gerek...
Alıntı ile Cevapla
  #33  
Alt 27-01-2012, 02:32
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart

sayın albatros;

Sizin hakaretlerinizi okumayacağımı daha önce yazmıştım. Aşağılama ve hakaretlerle dolu iletilerinizi kendinize saklayabilrsiniz.

Okumuyorum, kendinizi okutmayı başaramıyorsunuz. Bunu dün sürdürmeyeceğinizi beyan etmiştiniz. Anlaşılan o dünde kaldı.

Belki bu konuyu forum ortamı dışında konuşmayı yeğlersiniz... Çünkü sizi burada okumuyorum malum sebeplerden dolayı. Başka iletişim araçları burada daha yararlı olabilir. Hem bu hakaret dolu iletileriniziden itizal etmenize de belki vesile olur. Bir düşünün isterseniz.

‘Barışı sabote etmek için Türklerle savaştık. Öldük ve öldürdük… Sevr Antlaşması ve ‘büyük Ermenistan’ hayali gözlerimizi kör etti. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık… Tehcir doğruydu ve gerekliydi…’

''Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. ''
Ovanes Kaçaznuni (Ermenistan'ın 1. Başbakanı)
Alıntı ile Cevapla
  #34  
Alt 27-01-2012, 02:52
Sangre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sangre Sangre isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 04 Apr 2008
Mesajlar: 1.500
Standart

Daha kaynağını bile bilmediği, pcye öylesine kaydettiği bir yazıyı ilk gördüğü andan itibaren inanabilmesi için, bir insanın çok farklı bir kafada olması gerekiyor sanırım.

Yukarıdaki arkadaşlardan biri, yazının Faşist Hallacoğlu'na ait olduğunu söylemişti.

Zaten bu zatın tezlerinden biri neydi?.. ''Alevi Kürt yoktur.. Kendine Aleviyim diyen Kürtlerin hepsi, zamanında gayrimüslimlerden alınan vergiden muaf olmak için 'dönen' Ermenilerdir.''

Ciddiye alınan hiçbir tarihçi tarafından kabul edilmeyen bu ucube görüşü kabul ettiğiniz zaman, PKK'lı gerillalar doğal olarak Ermeni oluyor zaten.

Sonra da bu ucube görüş üzerine çeşitli saçma salak komplo teorileri üretiliyor.

Benim bu tür bir kafayı yaşayan, aklı beş karış olan komplo teorisyenleriyle tartışacak pek bir şeyim yok.. Ama Albartross'un üslubunun da gayet doğru olduğunu düşünüyorum.. Zaten kendisi kişisel her hangi bir hakaret felan da etmiyor.. Faşiste faşist demek hakaretten sayılıyor da haberimiz mi yok?

Madem üslubu tasvip etmiyorsun, okumazsın olur biter.. Senin kişisel tercihlerine, arzu ve isteklerine göre mi hareket edecek bu forum?

İletiyi raporla ve sonucu bekle.. Açtığın konuyu ipe sapa gelmez iftiralarla doldurman sana bir şey kazandırmayacak çünkü.
Alıntı ile Cevapla
  #35  
Alt 27-01-2012, 03:03
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart

Sayın sangre,
Faşiste faşist demek hakaretten sayılıyor da haberimiz mi yok?

Madem üslubu tasvip etmiyorsun, okumazsın olur biter.. Senin kişisel tercihlerine, arzu ve isteklerine göre mi hareket edecek bu forum?
Hakaretler ve saygı yoksunu yeterince yazı okuyoruz.

Yazdığınız aşağılık kelimeyi size izninizle aynen iade etmek istiyorum. Rahatsızlık duymanızı anlıyorum; ama saygısızlığı ve seviyesizliği, ve bu üslubu benimseyenleri de tabii ki muhatap almıyorum.

Bu denli rahatsız olduğunu başlıklara uğrayıp neden kendinizi heder ediyorsunuz, bu da ayrı bir soru.

‘Barışı sabote etmek için Türklerle savaştık. Öldük ve öldürdük… Sevr Antlaşması ve ‘büyük Ermenistan’ hayali gözlerimizi kör etti. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık… Tehcir doğruydu ve gerekliydi…’

''Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. ''
Ovanes Kaçaznuni (Ermenistan'ın 1. Başbakanı)
Alıntı ile Cevapla
  #36  
Alt 27-01-2012, 03:15
Sangre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sangre Sangre isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 04 Apr 2008
Mesajlar: 1.500
Standart

Benim rahatsız olduğum durum, ancak forumda ırkçılık ve nefret suçu işlenmesine yönelik olabilir.. Bir avuç milliyetçi olduğunuz için bu durumu pek önemsemiyorum zaten.. Ama sana hiçbir hakaret edilmediği halde, insanlara iftira atarak yaygara koparmana bir şeyler yazmam gerekiyordu.. Ki yazdım da zaten.

Nefret suçu işleyen kişiye de, yazdığı yazısına da saygı duyulmaz.. Hatta bu suçtan dolayı da cezalandırılır.. Bizim ülkemiz bu tür konuları henüz 'tartışma çağında' olduğu için, durum biraz daha farklı oluyor haliyle.. Bu ülkede nefret saçan ifadeler, daha düne kadar resmi tez olarak kabul ediliyor, milliyetçiliği benimsemiş geniş kesimler tarafından dile getiriliyordu -Gerçi halen öyle-.. Daha yeni yeni karşıt görüşte olan insanlar çoğalıyorlar.

Azalarak bitmenizi ve savunduğunuz/benimsediğiniz ayrıştırıcı, ötekileştirici dilin çeşitli yaptırımlarla 'hapsolmasını' dilemekten başka elimden bir şey gelmiyor şimdilik.
Alıntı ile Cevapla
  #37  
Alt 27-01-2012, 04:14
AlbatrosS AlbatrosS isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2010
Mesajlar: 1.606
Standart

Mutezile´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
sayın albatros;

Sizin hakaretlerinizi okumayacağımı daha önce yazmıştım. Aşağılama ve hakaretlerle dolu iletilerinizi kendinize saklayabilrsiniz.

Okumuyorum, kendinizi okutmayı başaramıyorsunuz. Bunu dün sürdürmeyeceğinizi beyan etmiştiniz. Anlaşılan o dünde kaldı.

Belki bu konuyu forum ortamı dışında konuşmayı yeğlersiniz... Çünkü sizi burada okumuyorum malum sebeplerden dolayı. Başka iletişim araçları burada daha yararlı olabilir. Hem bu hakaret dolu iletileriniziden itizal etmenize de belki vesile olur. Bir düşünün isterseniz.


Senin okumayıp cevap vermemen benim sizin ''ırkçı hezeyanlarınıza'' cevap vermiyeceğim anlamına gelmez. Hakaret ediliyor diyorsanız mod arkadaşlara raporlarsınız. Kaldı ki kendileri zaten başlığı görmüşlerdir. Hiç biri babamın oğlu değil, şahsen hiçbiriyle tanışıklığım yoktur.

Gerekli gördüğüm tüm hezeyanlara cevap vermeyi ''ahlaki-politik'' bir borç bilirim.

Rahatsız olan ''yazmaz'' olur biter...
Alıntı ile Cevapla
  #38  
Alt 27-01-2012, 10:25
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart

36 ve 37 nolu iletilerler birlikte basitarsine yazdığım cevap, yeterli ve açıklayıcıdır:

basitarsin'den:

Herkese Selam.
Konuyla İlgisi yok biliyorum. Ama uslubun düzelmesi ile ilgili bir önerim var.
Geçenlerde donanımhaber sitesinde rasladım. Rahatsız edici üyelerin mesajları için BLOKLA seçeneğini kullanabiliyorsunuz.
Sürekli karşısındakini aşağılayan, fikirden çok hakaret üreten, bu tavrının kişiliğinin bir parçası haline gelmesi sebebiyle değişme şansı olmayan üyeler için kullanılan BLOKLA butonunu kullandığınızda bu üyenin yazıları size görünmüyor.
Sitemize böyle bir özellik eklenirse, mobbing yapan üyelerden kurtuluruz diye düşünüyorum.
Sağlıcakla kalın.
Burası bir fikir sitesi, eylem sitesi değil. Başlık açanlar, mesaj atanların tamamı belli bir konuda söyleyecek bir şeyi olduğunu düşünenler. Ben de bunlardanım.

Söyleyecek sözüm olduğu için buradayım.

Bu fikir sitesinde, hele islam karşıtlarının ağır bastığı; hassas konuların irdelendiği Turan Dursun sitesinde karşıt fikirde olanların konuşuyor, tartışıyor olması son derece güzeldir. Benim 8-10 yıldır aralıklarla girip çıktığım, ama hep aynı Mutezile olduğum bu sitede manzara hep böyleydi.

Burada mesele insanların hem fikir olması / çatışması değil ki. Bu çatışmalar, tartışmalar hatta küçük sözlü kavgalar forumların ruhunda olan bir şey..

MESELE hitap ettiğin kişiye SAYGI duymaktan uzaklaşmadan, hakaret etmeden, saldırmadan meramını anlatabilmek. Bu kadarını becermekten acizsen İNSANA saygın yok demektir.

İNSANA saygın yoksa ÖZSAYGIN'ın da olduğu artık kuşkuludur.


Alıntı:
Sürekli karşısındakini aşağılayan, fikirden çok hakaret üreten, bu tavrının kişiliğinin bir parçası haline gelmesi sebebiyle değişme şansı olmayan üyeler için kullanılan BLOKLA butonunu kullandığınızda bu üyenin yazıları size görünmüyor.

basitarsin'in bu düşüncesine asla katılmıyorum.

AKSİNE; kişisel hakareti tarz olarak benimseyenlere tepki koymak; afişe etmek gerekir.

Bu kafi derecede yaptırımdır. Hakarete katlanıp, ezik, pasif olarak sineye çekmek saygısıza sadece CESARET VERİR..

Forum; katılımcılarla vardır. Katılımcılara S A Y G I esastır; saygısızlık değil.

Bu ortamı sağlamak için moderatöre, kurullara, yaptırımlara da pek ihtiyaç yoktur.

Kişisel hakarete vardıran söylemlere MUKABELE etmeden! afişe etmek kafidir.

Kandilde Kürt var mı yazısını uzun bir süre önce kaydetmiştim. Kaynağı hiç bir şekilde anımsamıyorum. Bir beyin fırtınası, tartışma ortamı, FİKİR TEATİSİ yaratmak için bu başlık açıldı. Anladığım kadarıyla amaç da hasıl oldu.


''İzmir'de türk var mı'' diye de bir başlık açıp üzerinde rahatlıkla konuşulabilir. Ben İzmir'liyim. Bu tartışmaya da seve seve katılırım.
Art niyet, gizli gündem yok; açıklık / şeffaflık esas..

Irkçılık gibi alçakça yaftalamayı, sahiplerine sonuna kadar iade ediyorum!


* Alabtros asıl içindeki dökmen için bu kadar yazışmak mı gerekiyordu? Baştan da söyleyebilirdin. Ne diyorsun peki? Şunu:

Rahatsız olan ''yazmaz'' olur biter...
Ya benim saygısız ifadelerime, hakaretlerime, yaftalamalarıma katlanacaksın, ya da yazmayacaksın diyorsun, öylemi?

Bu düzeyde bir iletiye ne cevap verilir? herşeyden önce bunu söylemek senin ne haddine.
kendini kim sanıyorsun? kime nereden kapıyo gösterme cüretinde bulunuyorsun.

Açılan başlıkların bir kısmı nasıl müslümanları rahatsız ediyorsa, bir kısmından türkler, almanlar, amerikalılar, ermeniler, kürtlerde rahatsız olabilir. Bu başlığı açan şudur, budur diye yakıştırmalar sığ, öngörüsüz, okuma alışkanlığı eksikliği ile ancak açıklanabilir.

AÇILAN BAŞLIKLARI birileri beğensin, arka çıksın, kankalık yapsın diye açan vardır. Ben onlardan değilim.

Sorunun özü buda değil:

Burada mesele insanların hem fikir olması / çatışması değil ki. Bu çatışmalar, tartışmalar hatta küçük sözlü kavgalar forumların ruhunda olan bir şey..

MESELE hitap ettiğin kişiye SAYGI duymaktan uzaklaşmadan, hakaret etmeden, saldırmadan meramını anlatabilmek. Bu kadarını becermekten acizsen İNSANA saygın yok demektir.
İNSANA saygın yoksa ÖZSAYGIN'ın da olduğu artık kuşkuludur.

İşte forum dünyasında bu esas olmalı; bu önkabul olmadan buraya gelip etrafa esip gürleyemez hiç kimse.
Ne tartıştığın, ne söylediğin kadar - belki daha fazla - nasıl söylediğin önemli (olmalı)

‘Barışı sabote etmek için Türklerle savaştık. Öldük ve öldürdük… Sevr Antlaşması ve ‘büyük Ermenistan’ hayali gözlerimizi kör etti. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık… Tehcir doğruydu ve gerekliydi…’

''Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. ''
Ovanes Kaçaznuni (Ermenistan'ın 1. Başbakanı)
Alıntı ile Cevapla
  #39  
Alt 27-01-2012, 12:12
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart

Terör Örgütünün Muhtevası
http://www.insiyatifprojesi.net/modu...owpage&pid=264
Terör örgütü PKK’nın 1989-90 yıllarında girdiği çatışmalarda öldürülen militanların bazılarının sünnetsiz olduğu yönündeki haberler, örgüt sempatizanlarını hayal kırıklığına uğratmıştı o dönemde. Sünnetsiz militanların cesetleri çoğu zaman sahipsiz bırakılıyor, PKK’yı ‘milli gelecekleri’ olarak gören Kürtler için ‘sünnetsiz militanlar’ tam bir şok etkisi yapıyordu. “PKK’da yabancılar, hatta Hıristiyanlar var” söylemi, o tarihlerde önemli bir kopmayı da beraberinde getirdi. Örgüt profili incelendiğinde Hıristiyan Ermeniler, Ruslar, Avrupa ülkelerinden gelenler, İranlı Zerdüştler, Iraklı Yezidiler, Süryaniler, Suriyeli Kürtler olmak üzere farklı millet ve dinlere mensup militanlara rastlamak mümkündü.

Uzun yıllar geçmesine rağmen PKK bu yapısını hâlâ koruyor. Bugün militanların yaklaşık yüzde 30’unun yabancı uyruklu olduğu belirtiliyor. Son iki yılda pişmanlık yasasından faydalanmak için güvenlik güçlerine teslim olan yabancı uyruklu 250 terörist, suçsuz bulunarak ülkelerine gönderildi. Çatışmalarda ölen yabancıların sayısı tam olarak bilinmiyor; ama bunun yabana atılacak bir sayı olmadığı da bir gerçek. Sadece Mart ayında Bingöl’de öldürülen 14 teröristten 6’sının yabancı uyruklu olması olayın ciddiyetini gözler önüne seriyor. Aynı şekilde 20 Haziran’da eylem yapmak üzereyken Gümüşhane’de yakalanan 7 teröristin 4’ü de Türk vatandaşı değildi.

EN ÇOK SURİYELİ VAR

PKK’daki yabancıların başını Suriyeliler çekiyor. Sıralamayı Irak (Kuzey Irak), İran, Ermenistan ve Rusya’dan ‘devşirilenler’ takip ediyor. Onların arkasından da Avrupa ‘devşirmeleri’ geliyor. Örgütteki Suriyelilerin oranı, Öcalan’ın yakalanmasından sonra giderek azaldı. Ancak kopmalar yaşansa da her zaman PKK için Suriye’den militan toplamak önemli oldu ve devamı geldi. Bu ülkede yaşayan ve zor şartlarda hayatlarını sürdüren ‘kimliksiz’ olarak tabir edilen Kürtler, terör örgütü için önemli bir kaynak konumunda. Örgütün stratejik mevkileri halen Suriyeli militanların elinde. Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın koruması dahi Suriye uyruklu ‘Cekdar’ kod adlı Hamdo Mahmutoğlu idi. Mahmutoğlu daha sonra kardeşiyle birlikte bir çatışmada öldürüldü. Türkiye’de şehir eylemleri yapan ve kendilerine Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) adını veren grubun elebaşı da Suriye uyruklu Bahoz Erdal. Erdal’ın arkadaşları, grubun üst kademelerinde yer alıyor. Erdal aynı zamanda PKK’nın askerî kanadı olarak bilinen Halk Savunma Güçleri’nin (HPG) komutanlığını yapıyor.

Suriye uyrukluların terör örgütüyle çok fazla içli dışlı olmaları Türkiye’de yaşanan sorunların Suriye’ye taşınmasına da yol açıyor. Örgütten ayrılıp Suriye’de Kürt partilerinde yer alan veya değişik kulvarlara geçen muhaliflerini PKK affetmiyor. Hikmet Fidan benzeri cinayetler zaman zaman işleniyor. Aynı şekilde PKK’nın tetikçileri Suriye’de Kürtlerin yaşadığı bölgelerde aktif görevler alıyor. Edinilen bilgilere göre, PKK son bir yılda örgütten ayrılan 15 Suriyeliyi öldürtmüş.

Terör örgütüne en çok katılımın Suriye uyruklulardan olması aslında pek yadırganacak bir durum değil. Suriye her zaman politik Kürtler için bir sığınma ve güç toplama merkezi oldu. Şeyh Sait, Sason, Ağrı isyanlarının başarısızlığından sonra isyanlarda bulunan Kürtler çareyi Suriye’ye kaçmakta bulmuşlardı. Bu isyanlara katılmış olan Hişyar Serdi ‘Anılarım’ isimli kitabında Kürtlerin Suriye’ye nasıl sığındıklarını uzun uzadıya anlatır. Başı sıkışan, kız kaçıran Kürtler için de önemli bir sığınaktı Suriye. 12 Eylül döneminde de Türkiye’de yasadışı faaliyetlerde bulundukları gerekçesiyle haklarında arama emri çıkartılan, PKK Rızgari, Alarızgari, Kawa, Denge Kawa, PSK (Özgürlük Yolu) gibi örgütlerin mensupları Suriye’yi atlama taşı olarak kullanarak Avrupa ülkelerine geçtiler. 1960’larda Türkiye’de kurulan Türkiye KDP’sinin kuruluşu da yine Irak’tan değil Suriye’deki KDP üzerinden gerçekleşmişti.

Bugün hâlâ Suriye’de bulunan ‘kimliksiz Kürtler’ PKK için münbit bir taban oluşturuyor. Suriye’de ‘kimliksiz’ olarak isimlendirilen, kırmızı (ecnebi) kartı kullanan Kürtlerin sayısı Alman Parlamentosu tarafından 2003’te Suriye Kürtleri ile ilgili hazırlanan durum raporunda 225 bin olarak belirlenmişti. Bu kartlar aslında kimlik yerine geçiyor ancak hamillerinin mülkiyet ve meslek gibi birtakım haklardan faydalanmalarını engelliyor. Bu sebeple tam mânâsıyla bir işsizler ordusunu andıran Suriyeli Kürtleri Suriye hükümeti ‘Türkiye’nin Kürtleri’ olarak değerlendirdiğinden gerçek kimlik kartları vermiyor.

PKK kadrolarındaki Suriye uyruklu teröristleri Irak vatandaşı olan Kuzey Iraklı Kürtler izliyor. Bunların tamamı kendi bölgesinde Barzani ailesinden canı yanmış ve Kürtlerin geleceğini PKK’da gören kişilerden oluşuyor. Bunların büyük çoğunluğu Türkiye’deki sınır köyleri ile akraba aynı zamanda. Dolaysıyla aşiret bağı bu insanların Türkiye’den çıkmış olan PKK’ya destek vermesini sağlıyor. Kuzey Irak’ta bulunan Mahmur kampındaki Kürtler PKK’nın önemli kaynaklarından biri. Değişik yerlerden gelip kampta yaşayan Kürt gençleri gerektiğinde PKK’ya katılıp destek veriyorlar. Kamp, BM denetiminde olmasına rağmen burası için atanan sorumlu, PKK’nın onayladığı bir isim olmak zorunda. Buradakiler için PKK’ya katılmak bir nevi ‘askerlik görevi’ şeklinde değerlendiriliyor. Çünkü terör örgütü, militan sayısını belirli bir dengede tutmak için sürekli buradan ‘devşirme’ yapıyor. Örgütten ayrılıp Barzani’nin kamplarına katılan veya Barzani güçlerine bağılılığı seçen yaklaşık 2 bin PKK’lının bıraktığı boşluğun da, Mahmur’dan devşirilen 1.500 militanla doldurulduğu belirtiliyor. Kampta yaşayanların çoğunluğu Botan’nın Goyi aşiretine bağlı. Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) son kayıtlarına göre bu kampta toplam 9 bin kişi yaşıyor.

PKK için İran Kürtleri de önemli bir kaynak. Yıllarca Kürt şehirlerinden militan toplayan terör örgütü, burada kurdurduğu ve yaklaşık 2 bin militanı olan Kürdistan Özgür Yaşam Partisi’nden (PEJAK) sonra eleman sayısında bir düşüş yaşadı. İranlı Kürtler daha çok PEJAK bünyesinde faaliyet yürütmeye başladılar. Ancak PEJAK’tan ayrı olarak PKK’nın bünyesinde olan İranlıların sayısı da az değil. Şu anda PKK bünyesinde İran uyruklu 600 militanın bulunduğu aktarılıyor. Hissi olarak PKK’ya bağlı; fakat PKK’dan bağımsız hareket eden PEJAK, Hakkâri Yüksekova ile Van’ın Başkale ilçesi karşısına düşen İran topraklarındaki Kelareş, Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesi yakınlarındaki Mako kentinin dağlık Zambat bölgesi, Yüksekova ile Şemdinli ilçelerinin karşı kıyısındaki Şehidan bölgesi, Kuzey Irak’ın Zeli bölgesi karşısında yer alan Mahabat’ın Serdeş bölgesinde konuşlanmış durumda. Buradaki Kürtlerin Türkiye Kürtleri ile akraba olması da PKK adına önemli bir avantaj. Türkiye’den akrabalar örgüte katılınca doğal olarak İran’daki Kürt hısımları da PKK’ya destek veriyor. Ama buradaki Kürtler PKK’ya farklı bir misyon yüklüyor: 22 Ocak 1946’da kurulan ve ilk Kürt devlet unvanını alan Mahabad Cumhuriyeti’ni tekrar canlandırmak.

ASALA-PKK İŞBİRLİĞİ

Terör örgütüne mensup Ermenistan ve Rusya uyrukluların sayısı son dönemlerde oldukça azalmış. Geçmişte yüzlerle ifade edilen bu militanların sayısı artık ikili rakamlarda. Rus uyrukluların sayısı bir elin parmaklarını geçmezken Ermenistan vatandaşı olanların sayısı yaklaşık 30 olarak tahmin ediliyor. Terör örgütüne katılan Rus uyruklular daha çok o ülkenin vatandaşı Kürtlerden oluşuyor. PKK’nın ilk dönemlerde katılım oranı yüzde 10 olarak tahmin edilirken bu rakam şimdilerde yüzde 0,2’ye düşmüş durumda. Uzmanlara göre bu düşüşün sebebi, PKK’dan kopmaların yaşanması, çatışmalarda ölümlerin artması ve uzun yıllardan beri Rusya’dan militan devşirilememesi.

Aslında aynı durum Ermeniler için de geçerli. Ancak Ermeni asıllıların PKK’ya katılma sebebi Rus vatandaşı olanlarınkine benzemiyor. Yöntem olarak silahlı eylemleri seçen Kürtler ile silahlı Ermeni örgütlerin diyalogu çok eskilere dayanıyor. 1896’da Erzincanlı Keri adlı çete reisi Taşnak Partisi’nin çalışmalarını yürütmek üzere Dersim’e gönderiliyor. Buradaki Alevi Kürtlerden destek isteyen Keri’den sonra Ermeni asıllı Rus general ve Taşnak Komitacısı Antranik de Dersim’de görüşmeler yapıyor ve 1900 yılında Tiflis’te Ermenice ‘Dersim’ adıyla bir kitap yayımlanıyor. Daha sonra 1921’deki Koçgiri ve 1927’deki Ağrı isyanlarında rol alan Ermeniler bazı Kürtleri de yanlarına alarak Anadolu’da Ermenistan ve Kürdistan vaatlerinde bulunmaya başlıyorlar. Ağrı İsyanı’na sebep gösterilen Kürt-Ermeni Hoybun örgütü bu bölücü birlikteliğe katkı sağlar. Aynı şekilde 1937’deki Dersim İsyanının fitilini de Kahmut Köprüsü’nü yakan Ermeni asıllı Demirci Mustafa ateşler. İsyanın lideri Seyit Rıza’nın çadırında yapılan aramada da Ermenice kitaplar ve üzerinde Ermenice yazılı bir taç bulunur. Tabii tarihten beri gelen bu kirli birliktelik PKK’nın kurulmasında da önemli bir etken oluşturur. PKK-ASALA arasında yapılan anlaşmalarda birlikte hareket edileceği, ortak amaçlarının Türkiye Cumhuriyeti’ne zarar vermek olduğu görüşü kaydediliyor.
ASALA’nın finansörü Gulbenkyan Vakfı’nda 1980’de yapılan bir toplantıda PKK’ya destek çıkılması kararı alındığı belirtiliyor. Aslında bu destek söz konusu karardan önce fiiliyata konmuştu bile. Ermeniler PKK’nın kuruluş aşamasında olmasa da daha sonra bulunmaya başladılar. Nitekim teröristbaşı Abdullah Öcalan 10 Nisan 1998’de ikinci kez Ermenistan Devlet Başkanı seçilen Robert Koçaryan’a gönderdiği mektupta bir ‘Ermeni soykırımının’ yaşandığını yazıyordu. Öcalan daha da ileri giderek, Ermeni soykırımının daha sonra Hitler’in Yahudi soykırımı için ön ayak olduğuna yer vermişti mektubunda. İmralı Duruşmalarının ikinci gününde Mahkeme Başkanı Turgut Okyay, Öcalan’a ASALA-PKK ilişkisini sorduğunda, teröristbaşı bu ilişkiyi doğrulamıştı.

Ermeniler örgütte sadece sıradan militanlar olarak yer almadılar. Tarihten beri gelen bu birliktelik onların PKK içinde yüksek makamlara kadar ulaşmalarını sağladı. Nuriye Kespir PKK’nın Başkanlık Konseyi üyesi olurken, Merkez Komite üyeliğine Musa Haciyev ve Bekir Bakırcıoğlu isimli Ermeniler getirildiler. 1998’de ASALA lideri Agop Agopyan’ın Atina’da öldürülmesi PKK-ASALA ilişkisini sekteye uğrattı. Ancak 8 Mayıs 1993’te Ermeni örgütü Hınçak Partisi Beyrut’ta PKK liderleri ile görüşerek yeniden ortak hareket kararı alınmasını sağladı. Abdullah Öcalan’ın Ermeni asıllı olduğu söylentilerinin bu sıcak ilişkinin devamında etkili olduğunu söylemek de yanlış olmaz.

‘AVRUPALI, GERİLLA ROMANTİZMİ PEŞİNDE’

Avrupa ülkelerinden PKK’ya katılanların sayısı tek-tük diye ifade ediliyor. Ancak PKK’ya katılan bu şahıslar örgütün yayın organları tarafından sürekli propaganda malzemesi olarak kullanılıyor. Bunlar üzerine destanlar yazılıyor, kendi ağızlarından terör örgütüne mensup olmanın ‘faziletleri’ anlatılıyor. İsviçreli David Rouiller de bu ‘şişirme’ kahramanlardan biri. Terör örgütüne katıldıktan sonra Tolhildan Karker adını alan bu şahıs için yazılan ‘Kürdistan dağlarında İsviçreli bir gerilla’ öyküleri elden ele dolaşıyor. Sadece bu değil, David için hazırlanan bir belgeselde geçtiğimiz hafta başından beri Bern’deki sinema salonlarında gösterilmeye başlandı. ‘David Tolhildan’ isimli belgeselde PKK militanı olmuş İsviçrelinin dağlardaki 5 yılı anlatılıyor. Belgesel ile ilgili en çarpıcı nokta ise, İsviçre Eğitim Bakanlığı ve İsviçre’nin ulusal televizyonun da aralarında bulunduğu üç televizyonun katkısıyla hazırlanmış olması.Geçmişte gerçekleşen katımların haricinde son dönemlerde terör örgütüne Avrupa ülkelerinden katılım gerçekleşmiyor. Viyan dağlarında PKK’nın kurucularından Salih kod adlı Hasan Özen’in cesedinin bulunması Avrupa’da yankı yaptı. Ancak Nevruz etkinliklerinden oldukça etkilenen bazı Avrupalıların mağduriyetlerine inandıkları silahlı Kürtleri görmek için zaman zaman Kandil Dağı’nı ziyaret ettikleri biliniyor. Kandil’i bir turist kampı olarak gören bu maceracı ‘militanların’ bazen aylarca hatta bir yıla aşkın süre boyunca teröristlerle birlikte dağlarda yaşadığı biliniyor. Kimi yabancılar bu hayatı seçip örgütle birlikte operasyonlara bile katılıyor. Özellikle kadın militanlar feminist ayrılıkçı görüşteki Avrupalıların ilgisini çekiyor.

Terör uzmanı Dr. Nihat Ali Özcan, Avrupa ülkelerinden PKK’ya katılanların ‘gerilla romantizmi’ peşinde olduklarını söylüyor. Özcan’a göre şu anda PKK’nın içinde bulunan yabancı uyrukluların oranı yüzde 25 civarında: “Geçmişte önemli katılımlar vardı ve bunlar örgütte üst düzey görevlere kadar gelebilmişlerdi. Ancak şu anda elimizde resmî sayılabilecek bir veri yok. 1999’dan sonra Suriyelilerden önemli bir kopma yaşanmıştı.”

KANDIRILMIŞ AİLELER, ÇOCUKLARINI İSTİYOR

Son dokuz ayda terör örgütü PKK’dan ayrılan yaklaşık 45 kişi güvenlik güçlerine teslim oldu. Aslında bu rakam, örgüt için çok fazla bir anlam ifade etmiyor. Buna karşın Şemdinli olaylarından sonra ‘Kürtlere komplo kuruluyor’ diyerek yaklaşık 100 gencin PKK’ya katıldığı söyleniyor. Son iki yılda İran ve Türkiye’den 2 bin örgüt sempatizanı sınırı geçerek Kuzey Irak’taki PKK kamplarına katıldı. Terör örgütü buna rağmen sıkıntılı günler geçiriyor. Bölünmelerle birlikte militan sayısını belirli bir seviyede tutan örgüt, yeni militanların çocuk denilecek yaşta olması dolayısıyla sıkıntı yaşıyor. Örgütün sadece kamplarda politik dersler vermekle yetindiği gençler arasında 9 yaşında çocuklar bile var. Mayıs ayında PKK’nın Kuzey Irak’taki kamplarına giren Times Gazetesi muhabirleri kamplarda 15 yaşında genç kızların eğitildiğini okuyucularına duyurmuştu.


Şu anda PKK’nın barındırdığı 7 bin militanın yüzde 22’sinin 9-18 yaş arasındaki çocuk ve gençlerden oluştuğu belirtiliyor. 30 yaş üstü teröristlerin oranı ise yüzde 38.

Emniyet Terörle Mücadele Daire Başkanlığı verilerine göre örgüte yeni katılanların yüzde 50’sinin yaşam süresi 2 yıl, grup komutanları ve üst düzey yöneticilerin yaşam süresi ise 8 yıl. Yani çatışmalarda öne sürülen gençlerin ortalama ömrü 2 yılla sınırlı.


Çözüm için de birtakım öneriler ortaya atılıyor. Örgüt bünyesinde suça karışmamış militanların affı, çatışmaya girenlerin yargılanıp cezalandırılması, yaşlı elebaşların yurtdışına gönderilmesi gibi. Çözüm nasıl olur bilinmez ama, kandırılmış çocukların aileleri çocuklarının geri gelmesini istiyor. Bu konuda örgütteki yabancıların durumu da farklı değil. Bu militanların kendi ülkelerine gönderilmeleri de bir çözüm olarak değerlendirilebilir. Terör uzmanı Dr. Ercan Çitlioğlu, yabancı uyrukluların silah bırakıp kendi ülkelerine dönmesiyle Türkiye’nin çözüm adına yükünün hafifleyeceğini söylüyor: “Bunların Türkiye ile bir problemi olmaz. Silah bırakıp ülkesine döner. Orda kendisi için nasıl bir işlem yapılacaksa ona göre hareket edilir.”



PKK’LI MİLİTANLARIN ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI

ADET YÜZDE
Türkiye 4800 68,6
Suriye 850 12,1
Irak (Kuzey Irak) 700 10
İran 600 8,6
Ermenistan 30 0,4
Rusya 15 0,2
Avrupa ülkeleri 5 0,1
Genel toplam 7000

Yabancıların oranı 31,4

‘Barışı sabote etmek için Türklerle savaştık. Öldük ve öldürdük… Sevr Antlaşması ve ‘büyük Ermenistan’ hayali gözlerimizi kör etti. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık… Tehcir doğruydu ve gerekliydi…’

''Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. ''
Ovanes Kaçaznuni (Ermenistan'ın 1. Başbakanı)
Alıntı ile Cevapla
  #40  
Alt 28-01-2012, 00:34
AlbatrosS AlbatrosS isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2010
Mesajlar: 1.606
Standart


MESELE hitap ettiğin kişiye SAYGI duymaktan uzaklaşmadan, hakaret etmeden, saldırmadan meramını anlatabilmek. Bu kadarını becermekten acizsen İNSANA saygın yok demektir.
İnsana saygıyı ''esas'' aldığını iddia eden kişinin ahlaki-politik idealarının merkezinde insan yaşamının her türden kutsalın-fetişin-değerin üzerinde ''onurlu, eşit ve haysiyet sahibi'' olduğunu önce kabul buyurmak zorundadır.

Ben ırkçılık yaparım, 80 küsur yıllık bağnaz tezleri desteklerim, yüzbinlerce insanın birtakım şahıs ve lider kadroların refakatinda, bu kadro ve şahısların fantezilerine kurban gitmesini ''mevzu bahis vatansa'' der geçerim diyen bir adamın HAYSİYET DÜKKANINDA tacirlik yapması acziyet içinde bir ÇELİŞKİ değilse nedir?

Kişisel hakarete vardıran söylemlere MUKABELE etmeden! afişe etmek kafidir.
Şahsınıza bir tane hakaret etmediğim halde sürekli HAKARETTEN bahsetmeniz İFTİRA DEĞİL MİDİR?

Sizi defalarca bu iddianızı ispatlamaya davet ettim.



Kandilde Kürt var mı yazısını uzun bir süre önce kaydetmiştim. Kaynağı hiç bir şekilde anımsamıyorum. Bir beyin fırtınası, tartışma ortamı, FİKİR TEATİSİ yaratmak için bu başlık açıldı. Anladığım kadarıyla amaç da hasıl oldu.
Bir ülke düşünün ki 80 küsur yıldır aperteid'e benzer derece bağnaz bir rejim tarafından yönetilsin, tarihi ve toplumsal refleksleri aynı rejim tarafından mobilize edilsin, kendi tanımladığı kimliklerin dışındaki tüm unsurları ''bölücü, zararlı ve milli varlığa düşman addetsin'', hakim ve müesses kimliğin dışındakileri ''meşru görme'' bir yana yok sayıp inkar etsin ve HER TÜRDEN ASİMİLASYON politikasını uygulasın.

Bu ülke kürtleri yıllarca aşağılasın, kimliğini inkar etsin ve üzerine hayal gücü sınırlarını bile aşan tutarsız ''fikir''ler üretsin.

Düşünün ki o ülkede Kürt olmak, herhangi bir sebeple devletçe öldürüldüğünüzde bunun üzerine envai çeşit gerekçeler bulunabilecek bir KATLİAM SEBEBİ olsun.

Düşünün ki, sanki yaşadığı yerde dekarlaca, dönümlerce alana yayılmış devasa ORGANİZE SANAYİ bölgeleri varmışcasına... Kaçakçılık ve korsan işler ülke ekonomisinin %50'sini oluşturmasına... ve o bölge SENDİKALARIN raporlarıyla sabit olmak üzere en geri kalmış bölgeler rağmen orada yaşayan insanlar KAÇAKÇILIK yapıyorlar diye aşağılansınlar. Öldürülmeleri normal kabul edilsin. Hiç sorun bile edilmesin.

Düşünün ki bir ülke vatandaşları, devlet-peresleri ''ülkede herkesin kardeş'' olduğunu ancak bazı kardeşlerin ''öldürülmesinin normal olabileceğini'' düşünsünler.

Düşünün ki o insanlardan biri bir başlık açsın... 80 küsur yıllık tüm inkar, kişiliksizleştirme, baskı ve asimilasyon politikasına rağmen! ''Kandil'in şecerisini sorgulasın''.


''İzmir'de türk var mı'' diye de bir başlık açıp üzerinde rahatlıkla konuşulabilir. Ben İzmir'liyim. Bu tartışmaya da seve seve katılırım.
Art niyet, gizli gündem yok; açıklık / şeffaflık esas..

Irkçılık gibi alçakça yaftalamayı, sahiplerine sonuna kadar iade ediyorum!

Beyefendi;

Ben de İzmirli'yim.
Anadilim Türkçe.
Balkan Muhaciriyim.

İzmir Yunanistan'ın bir ''şehri'' olsaydı, Kaz dağlarında Türk savaşçılar olsaydı dağlardakinin kaçta kaçının özbeöz TÜRK olduklarını sorgulayacak mıydın?

Yahut TÜRKİYE ORDUSU'nun kaçta kaçının özbeöz TÜRK olduğunu sormak da aklına geldi mi?

Yahut ordunun asker sayısının %30'unun özbeöz Türk olmaması, örneğin bu ordunun yaptığı bir katliam-savaş suçu'nun o orduya mal edilmemesinin NEDENİ olur muydu?

Yahut bu sihirli oran, o ordunun Türk nizam ve yurdunu korumadığını; TÜRK ÜLKÜ VE İDEALLERİNE AYKIRI olduğunu mu gösterir?


* Alabtros asıl içindeki dökmen için bu kadar yazışmak mı gerekiyordu? Baştan da söyleyebilirdin. Ne diyorsun peki? Şunu:

Ya benim saygısız ifadelerime, hakaretlerime, yaftalamalarıma katlanacaksın, ya da yazmayacaksın diyorsun, öylemi?
Şimdiye dek şahsınız hakkında ileri geri konuşmadım; yalnızca üslubum sert ve ironikti.

15'lik ergen bebeler gibisiniz. Ancak kişilikleri gelişmemiş insanlar konuşulan bir konunun muhtevasına değil de üslubuna bakarlar. Zaten KOMPLEKS dediğimiz de böylesi bir şey işte. Kibir ve kompleks katsayıları yüksek insanlar kurdukları cümlelerin muhtevasını pek fark etmezler.

Bu düzeyde bir iletiye ne cevap verilir? herşeyden önce bunu söylemek senin ne haddine.
kendini kim sanıyorsun? kime nereden kapıyo gösterme cüretinde bulunuyorsun.
Madem derdin fikir anlatmak, tartışmak; o halde, konu ve muhtevaya sadık kalıp sorularımıza cevap verin bir zahmet.

Sizi daha en başından uyardım ve dedim ki: Bakın, bu yaptığınız IRKÇILIĞA GİRER.

Gerekçesini de açıkladım mı?

Hakaret ettiğimi bir kez bile göstermediniz üstelik.


Açılan başlıkların bir kısmı nasıl müslümanları rahatsız ediyorsa, bir kısmından türkler, almanlar, amerikalılar, ermeniler, kürtlerde rahatsız olabilir. Bu başlığı açan şudur, budur diye yakıştırmalar sığ, öngörüsüz, okuma alışkanlığı eksikliği ile ancak açıklanabilir.
İslam anlatıları, tahkiyeleri ve geleneksel kültürel yaşantısı ''şiddet'' olgusunu yeniden üretir deyip bunun gerekçelerini sunarsınız örneğin. Bu normal bir şeydir.

Oysa siz İslam'ın yasaklı olduğu bir ülkede, müslümanlara ''nefret suçları''nın yaygın olduğu bir coğrafyada ''ŞİDDETİN VE TERÖRİZMİN KÖKENİ İSLAMDIR'' derseniz bu bir NEFRET SUÇU'na girer. Yani İSLAMOFOBİ'dir.


İşte forum dünyasında bu esas olmalı; bu önkabul olmadan buraya gelip etrafa esip gürleyemez hiç kimse.
Ne tartıştığın, ne söylediğin kadar - belki daha fazla - nasıl söylediğin önemli (olmalı)
Sizler önce bu ülkede çoğunluğa mensup olan bir etnik grub olduğunuzu idrak edip ÖTEKİLEŞTİRİLMİŞ grup ve topluluklara ilişkin ''demokratik ve özgürlükçü'' vicdani kanaatlerinizi derinleştireceksiniz, daha sonra bizlere ve Kürtlere İNSANLIK VE SAYGI'dan bahsedeceksiniz.

Siz, ''bu ülkede kimse ötekileştirilmiyor, her şey iyi ve güzel, ne olmuş yani?'' havasında kaldığınız sürece bilinen tüm tarihsel gerçeklere, belge ve delillere İHANET EDİYORsunuz demektir. Bu yalnızca basit bir ihanet değil; politik ve ahlaki açıdan azınlıkta bulunan toplum ve grupları mağdur eden organizasyonun bir parçası haline gelmişsiniz demektir.

İş bu halde;

Yüksek ahlaki vicdan ve entelektüel dürüstlükten bahsedecek bir ZEKA'nın önce tüm dünyada az çok bu işin ORTAK kabul edilen değer ve tavırlarını yani sorumluluğunu yerine getirmesi şarttır.

Ben bir TÜRK olarak öteki addedilen grup ve kimliklere avazım çıktığı, gücüm yettiği kadar ve canhıraş bir biçimde sahip çıkıyorsam ve benim gibi insanlar NE KADAR ÇOĞUNLUKTA OLURSA ancak bu ülkedeki insanlar gerçek anlamda bir KARDEŞLİKTEN-onurlu yaşam'dan bahsedebilir.

Sizler için esas olan ''BİZ-ONLAR'' benim içinse ''demokrasi ve haklar''. Ben KÜRDİSTAN SORUNU'nu gerek kavramsal gerek mental manada düşünürken BİZ VE ONLAR bakışını zihnim ve bünyemden atmışım demektir.

Bana vicdan ve asaletten bahsetmeyin!
Önce vicdan ve asaletin gereklerini yerine getirin...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kürt Tarihi evrensel-insan Tarih 128 01-04-2012 01:50
Kürt Devleti Kurulsa Kürt Devletinde Yaşar Mısınız? tyd13 Politika 64 02-12-2009 01:40
Kürt Kültürü Neferkamin Anu Konu-dışı 285 19-09-2009 17:05

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:10 .