Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 09-01-2006, 17:48
cosmo_man cosmo_man isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Dec 2005
Mesajlar: 25
Standart Allah'ın yokluğu bilimsel olarak ispat edilebilir mi?

Atesit arkadaşlar, tezlerini doğrulamak için hep somut bilimi öne sürerler. Peki, somut bilimin birer parçası olan Mantık ve fizik bilimlerine göre Var’ın ispatı Yok’un ispatlanmasından her zaman daha kolay ve kesin olduğu gerçeğini göz önünde bulunduruyor musunuz?. Bu nedenle Allah’ın yok olduğunu düşünen ve ispat etmeye çalışan kimseler boşa kürek çekmekte ve kulaklarının uzun taraftan tutmaktadırlar. Örneğin bir elma cinsinin yeryüzünde bulunduğunu o elmayı hiç görmeden bile o elmanın kokusu, bazı kalıntı ve yansımalarından sadece bir tanesini bile bilmek suretiyle ispat edebilir somut bilimlerde. . Halbuki o elmanın yok olduğunu ispat etmek isteyen bir kişi ancak bütün ömrü boyunca yeryüzünü , hatta kainatı, evreni dolaşıpta gözlemledikten ve en ince ayrıntısıyla her köşeye milimetrik baktıktan sonra o elma türünün yok olduğunu gördükten sonra ispat edebilir ki buda gerçekte imkansız denecek kadar zor bir iştir. Çünkü koskoca kainatı dolaşarak bunu ispatlamaya ne ömrü ne de gücü yeter. Yani, mantık bilimine göre “yok” tam anlamıyla ispat edilemez. Ve yok’un ispat edilmesine çalışmak ancak boşa kürek çekmektir. Ne kadar tuafdır ki yukarıdaki mantıksal gerçek 19. yüzyılda Allah’ın var olmadığını düşünen mantık bilimcileri tarafından onanmış ve bir ölçüde onları kendi kazdıkları kuyuya düşürmüştür.

Bu kadar basit bir gerçek karşısında bile bir şey yapamayacaklarını anladıktan sonra inanç yoluna giren bir çok mantık bilimci vardır. Bir resim sergisine gittiğinizde, resimlere bakarken, resmi yapan ressam orada olmasa bile, o resmi yapan birisi olduğunu biliriz. O anda o ressamın orada olmaması veya görünmemesi o resmin kendi kendine mi oluştuğunu gösterir. Yani boyalar, fırça ve su kendi kendilerine bir araya gelipte o resmi oluşturdular diyemeyiz. Herkes bize güler. Allah’ın varlığına dair sadece bir yansıması bile O’nun varlığının ispatıdır. Oysa yok olduğunu ispatlamak için kainat ve zaman üzerinde gelmiş geçmiş tüm verilere bakarak bunların TÜMÜNDEN negatif sonuç almak gerekmektedir. Dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü matematik ve fizikçileri müspet ilimle ispat etmişlerdir bunu.

Bir sarayın kapılarından 999’u açık, biri kapalı olsa, kimse o saraya girilemeyeceğini iddia edemez. İşte inkarcı olan kimse devamlı surette kapalı olan o tek bir tane kapıyı göstermek ister ve o saraya girilemeyeceğini söyler, Oysa diğer 999 kapının açık olduğunu gösteren çok büyük kati kesin gözlemler vardır. Ama nedense o bu kapıları görmezden gelir veya inkar eder. Aynı bizim durumumuzda olduğu gibi Allah’ın varlığını hem bilimsel hem de ruhani olarak ispat eden binlerce delil olmasına karşın inanmak istemeyenler sadece o kapalı olan bir kapıyı görüp onun üzerinde ısrar ederler. Ama o kapalı olan kapının da zamanla çürüyüp hükmünü yitirdiğini gördüklerinde tututanacak başka dallar aramaya çalışırlar.

Einstein’da içinde olduğu dünyanın en büyük bilim adamı ve matematik kuramcılarının fikirlerine aldırmadan halen Allah yoktur diyen arkadaşlarımız iş islam’a geldiğinde birdenbire bilim adamı kesilmektedirler. Böyle ikiyüzlülük olur mu hiç? Sen bir yandan müspet ilimlerle ispat edilen (matematik, fizik vb profesorleri/en başta Einstein) ve karşı tüm anti-tezleri çürütülen bir olayı görmemezlikten gelip kabullenme sonra da bilimin ışığı altında kendi propogandanı yap? Gerçek aydın düşünce yolu bu mudur? Gerçek aydınların izlediği yol olaylara farklı boyutlardan bakabilip bilimsel verilerle ispatlanmış olayı kabul etmektir. Eğer işine gelmediği için kabul etmiyorsan bu gerçek yobazlığın ta kendisidir.Bu mantık, fizik ve matematik formüllerini keşfeden biz sıradan insanlar değil insanlığa malolmuş bilim adamlarıdır.


Allah’ın varlığınının bilinmesinin bilime de ihtiyacı yoktur. Çünkü bu her insanın kalbinde vardır ama çeşitli pas ve parazitlerden dolayı tıkanma olabilir. Bu tıkanmanın olduğu insanlardan bazıları somut bilimsel örnekler bazıları manevi şevk ile kendilerinden bir parça bularak doğru yolu bulurlar.

Milyonlarca bilimsel örneği hiçe sayarak hala inanmayıp kendi yollarında ilerleyen kişilerin nasıl olurda aynı tür bilimsel örneklerle bezenmiş ve bir çok bilimsel, edebi,hukuki, beşeri…… gerçeği içinde bulunduran bir çok bilim adamını imana getiren bir kitaba inanmaları beklenir? mümkün mü bu? İnsandaki 4 trilyon hücrenin halen en gelişmiş bilgisayarlarla bile çözülemeyen genetik kodların nasıl oluştuğu, tüm hücrelerin aynı yapı ve özelliğe sahipken, göz mevkiinde göz, ayak mevkiinde ayak, burun mevkiinde burun olarak nasıl açığa çıktıkları sorulduğunda seleksiyonlar ile gerçekleşen tesadüfler dizini derler ama işlerine geldiğinde savundukları matematik ilminin böyle bir tesadüfe imkan tanımaması üzerine susup ya cevap veremezler ya da gururlarını terk edip imanı seçerler. Bu türden fikirlerin yaratıcısı olan kişilerin itiraflarını ve yaptıkları sahtecilikleri belgelerle görmelerine rağmen bile dönmezler fikirlerinden.. Onlar tabii ki ekmeklerine yağ süren bazı noktaları açığa çıkartıp kadınların durumu, recm cezası vs durumları açığa çıkartıp kullanacaklardır. Ama gerçek alimlerin tefsirlerinde itiraz ettikleri konuların aslında nasıl olduğunu görüp de nasıl yanlış yorumlandığını ve aslında nasıl bir mantığa dayandığını görünce başka yollar ararlar çünkü şartlanmışlardır artık galip gelmeleri lazımdır. Yalnız bir yönden haklıdırlar onlara bunu yapma iznini biz aydın ve gerçek islamı araştıran Müslümanlar yeterince bilgi yayamadığımız için biz de suçluyuzdur bu konuda. Ama tüm bunlar bir tarafa dinin gereği olan (sadece) bir zekat olayının bile sadece bir kez evet bir kez tüm dünyada uygulandığında dünya üzerinde aç ve yoksul kalmayacağı, “komşun açken tok yatarsan bizden değilsin”, “anne babaya iyi davran onlara öf bile deme” , “bilim Çinde de olsa git ve onu bul”,, “temizlik imandan gelir”, “yolda yürüyen birine gülümsemek bile bir sadakadır”, “sana emanet edilen vücuda iyi davran, sağlıklı ol”, “dinde zorlama yoktur”, yalan söyleme, büyüklerini say küçüklerini sev, güzel düşünüp güzel davran, kul hakkı yemeyin, göklerde ve yerlerdeki sırları (bilim) araştırın, okuyun, sabırlı olun, akrabaya çaresize yolda kalmışa yardımcı olun, ölçü ve tartıda dürüst olun, helal lokma yiyin, Adil olun,Size yapılan bir kötülüğü en güzel tavırla savın, bilmediğinizi o işin ehline sorun, haksızlığa karşılık verirken ölçülü olun, iyilik ve güzellik üretmekte yarışın, Helal ve temiz yiyecekler yiyin, sahip olduğunuz nimet ve imkanlardan başkalarına da pay çıkartın, güzel düşünüp güzel davranın, barışı hep birlikte gerçekleştirin, dedikodu ve gıybetten uzak durun, sadece size saldırı yapıldığı zaman karşılık verin, askerden kaçmayın, kendinizi sürekli sorgulayın, fakiri garibanı ezmeyin, yetimleri kollayın ve eğitin, araları açılan eşleri barıştırmak için hakem olun, emanetleri ehli olanlara verin, haksızlığa uğrayan insanları savunun, size selam veren birine karşılk verin, kadınların namusuna iftira edenleri aranızda barındırmayın, haram lokma yemeyin, özü sözü bir olmayanlara karşı dikkatli olun, çekişmelere müdehale edip barışı sağlayın, ailenize sahip çıkın, keyif veren madde ve kumardan uzak durun, israf yapmayın, fesattan uzak durun, cana kıymayın, kibirlenmeyin kasılıp böbürlenmeyin, verdiğiniz söze sahip çıkın, rüşvete asla bulaşmayın, dinde baskı zorlama ve tiksindirmeye gitmeyin, yaptığınız iyilikleri başa kakamayın, size ait olmayan şeyleri başkalarına vermeyin, şahitlikten kaçmayın, riyakarlık yapmayın, Hep iyi ve dürüst olun, intihar etmeyin, iftira etmeyin vb……………. (Yaşar Nuri:Kur’an da temel buyruklar) ve bunlar gibi yüzlerce noktadan hiç bahsetmezler bu inkarcı arkadaşlar.

İşin gerçeği şudur: Toplumlar uyguladıkları tüm ahlak kural ve normlarını dinlerden almışlardır. Dinler gelmeden önce kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlardı, sokaklarda çırılçıplak dolaşıyorlardı, sokakta isteyen erkek istediği kadının ırzına geçebiliyordu. Soyluların adam öldürmesi serbestti. İlahi dinlerin gelmesi ile bu tür yüzlerce noktada reform oldu. Yahudilik o zamanki şartlara göre daha maddi boyutlar üzerine Hristiyanlık tamamen ruhani bir boyutta İslam ise hem maddiatı hem ruhaniyeti dengeler bir tarzda tüm zamanlara hitab edebilecek bir tarzda göderilmiştir. Aslında kabul etselerde etmeselerde şu anda Allah’a ve dine inanmayan arkadaşlar da tamamen dinlerden gelen ve toplumlara malolan ahlak ve sosyal kuralları uygulamaktadırlar. Yani bu toplumda yalan söylemenin hoş bir davranış olmadığı düşünülüyor ve ateist arkadaşlarda bunu uyguluyorlarsa ister istemez din kurallarını uyguluyor yani onlarda dinin bir parçası demektir Hiçbir ilahi dine sahip olmayan ve gelişmiş devletler tarafından tamamen soyutlanmış Zulu kabilesinde ki ahlak anlayışına göre bir erkek ve kadın eş olmadan önce gelin zifaf günü ilk olarak kabile reisi ile zifaf yapıp oradan kocasının koynuna gitmektedir. Bu onların ahlak anlayışına göre gayet normal ve şeref veren bir durumdur. Ama bu teknoloji, ulaşım devrinde o kabile’nin bir ilahi dine dolayısıyla ahlak normlarına sahip olmadan insanlardan uzak yaşatılması kimin suçudur acaba? Burada suçu bize bu teknoloji için gerekli olan aklı, her türlü ulaşım ve maddiatı veren Allah’a mı yoksa kendi çıkarlarını ön planda tutup Afrika insanını hiç önemsemeyen biz insanoğluna mı atacağız? Öbür alemde yargılanırken durumu yanlış değerlendiren ama habersiz Zulu kabilesi insanları mı yoksa kendimizden başkasını pek önemsemeyen bizler mi daha suçlu durumda olacağız? Allah herkesi kendi ortamına has özellikleri göze alarak değerlendirir. Bir şeyi görerek bilerek inkar etmek farklı şeydir habersiz bilmeden hata işlemek ise çok farklı şeydir.

KuRan’ın el yazması olamayacağını gösteren on binlerce mucizesi vardır. Bunlardan sadece bir tanesi ile bile islamı seçen bir çok insan vardır. Örneğin Alman bir jinekoloji profesorü Kurandaki “ Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlıkta bir yaradıştan diğer yaradılışa geçirerek yaratmaktadır” (Zümer/39) ayetinden çok etkilenmiş, araştırmaya başlamış ve gerçeği görünce de Müslüman olmuştur. Kuran’ın 1400 sene dile getirdiği bu gerçek ise 20. yy’da keşfedilmiştir. “iki denizi salmıştır, birbirleriyle birleşiyorlar. “Aralarında bir engel vardır, birbirlerinin sınırlarını aşamıyorlar” (Rahman suresi/19-20). Kaptan Kusto tarafından da teyyid edilen bu gerçek de ve bunlar gibi yuzlerce bariz gerçek vardır Kuran da. Ayrıca bunların Kuran’a sonradan eklenmesi de söz konusu olamaz çünkü bu ayet dünyanın 4 bir yanında bulunan müzelerde bulunan Kur’anlarda da vardır. Hepsinin de ötesinde Topkapı sarayında ki hayvan derisi üzerine elle yazılmış Hz Osman zamanından kalan kuranda da vardır. Daha bunun gibi yüzlerce gerçekliği son yy da tespit edilmiş ama Kur’an da henüz hiçbir teknolojinin olmadığı yıllarda indirilmiş ayetler bulunmaktadır. Bunlar basit gerçekler değildir. Yüzlerce bilim adamı bunlardan etkilenerek İslam’a geçmektedir.

Kuran’daki bilimsel sırlar Kur’an ın çok az bir kısmıdır. Aslında Allah’ın bilimsel sır ve mucizelerle eserini ispatlama gereğini duyması sadece bu çağa mahsus olduğu için bu gerçekler bu çağda açığa çıkmıştır. Çünkü bu çağın insanı gözle görüp somut olarak ispatlayamadığı bir şeye inanmaktan uzak bir hale gelmiştir.

Gerçek adalet acaba bu dünyada yaşayıp ölüp yok olup gitmek midir? Yoksa ektiğimizin karşılığını öldükten sonra başka bir boyutta almak mıdır? O zaman tüm hortumculuk yapıp har vurup harman savuranlar, insanları sömürüp onların üzerinden zengin olanlar, diktatörler vb. ve bu şekilde ölenler hiç cezalarını çekmeden ölmüş olsunlar ve yaptıkları yanlarına kar kalsın. Ezilen, hakkı yenen gariban da bu şekilde ölüp toprağa girip yok olsun ve her şey bu şekilde bitsin. Sırf bunu düşünmek bile insana bir Yaratanın ve dinin varlığını hissettirir. Çünkü dünyadaki her şey diğer boyuttaki yaşamdaki gerçeklerinin bir tür numune ve yansımasıdır. Nasıl her akşam uyuyup bir çeşit transa geçip sabah uyanıyorsak, ağaçlar nasıl sonbaharda yapraklarını döküp ilkbaharda aynı şekilleriyle çiçek açıyorsa, aynı şeyin dünya hayatı için söz konusu olmayacağını kim iddia edebilir? Çünkü her gün uyuyup uyanmak, yaprakların sonbaharda çiçeklerini döküp ilkbaharda tekrar açması nasıl bir nevi ölüp dirilmeyi temsil ediyorsa bundan bir ibret çıkartıp gerçeklere biraz daha kafa yormalıyız. Bu iki örnekte boyut değiştirme konusunda kafa yormaya teşvik etmektedir insanı Kur’an da aynen. Ama ölüp tamamen yok olacağını düşünüpte herkesin bu dünyada yaptığının yanına kar kalacağı mantığı hem çok saçma hem de çok tehlikeli bir mantıktır.


Elbette dini çıkarlarına, siyasete veya başka şeylere alet ederek özünden saptıran insanlar olacaktır ama bunların gerçeği değiştirme imkanı yoktur. Doktorların bir kısmı Hipokrat yeminine uymayıp aykırı hareket ediyorlar diye biz doktorların hepsini dışlayamayız. Ateş bilinen bir varlıktır. Ateşin bazı insanlar tarafından kundaklama amacı ile yanlış amaçlar için kullanımı ateşin zararlı olduğu ve ortadan kaldırılması gerçeğini gündeme getirmez. Bilakis ateş yok olursa hayat yok olur. Veya bir bıçağı ameliyat etmek gibi hayat kurtarıcı bir sebep için de adam öldürmek için de kullanabilirsiniz. Bıçağı cinayet amacıyla kullananlar var diye bu bıçağın tamamıyla ortadan kaldırılması gerektiği anlamına gelmez. İşte bunun gibi İslam’ı ve dini yozlaştıran veya yanlış yorumlayanlar da olabilir ama onların yanlış yorum ve yozlaştırmaları bizi İslam gerçeğini göz ardı edip tuh kaka deme hakkını bize vermez. Bizim görevimiz doğruyu ve gerçeği araştırıp bulmaktır. Örneğin islamın ilk şartı temizliktir, buna rağmen camilere ter ve ayak kokusuyla giden pis insanlar oluyor bu insanlar yüzünden geri kalan kısım da dışlanabilir mi? 11 Eylül saldırılarını gerçekleştirenlerle, Kur’an daki dinin barış sevgi kardeşlik olduğunu savunan gerçek aydın Müslümanlar bir tutulabilir mi? İslamı, özü, göz ardı ederek, dini yanlış yorumlayarak tamamen şekilci ve geleneksel ve kurallarla uygulayan Araplar var diye gerçek islam’ı kabul edenler aynı kefeye koyulabilir mi? Bunların İslam’ın sadece görüntüsel yönünü uyguladığı İstanbul’a geldiklerinde gazete kağıtlarına dışkılarını yapıp çöpe atmalarından belli olmuyor mu? Birinci kuralı temizlik olan bir dinde böyle bir davranışta bulunan kişiye gerçek bir Müslüman denilebilir mi (tabii gerçekleri de vardır aralarında Allah bilir.)? İslamın gerçek özüyle kabul edildiği 500 sene boyunca bilim kimin elindeydi acaba? Bunu hiç araştırıp bilen var mı? Şu anki matematik, fizik, astronomi ve tıp gibi ilimlerin hepsi İslamı doğru algılayan ve uygulayan İslam alimleri tarafından doğmuştur. Çünkü Allah kitabında bilimi teşvik etmektedir. Bu gerçeği ateist bilim adamları da bilmektedir. Dindeki yozlaşmalar, çıkar çatışmaları, siyasete alet gibi sebeplerden dolayı durum değişmiştir Peki tüm bu türden durumlara bakarak İslamın özünü ve gerçeklerini tam olarak araştırıp bilmeden ortaya yanlış fikirleri atıp insanların kafasını karıştırmak doğrumu dur? Çünkü ateistlerin site ve kitaplarında ortaya koydukları tüm fikirler harfi harfine anti-tezlerle çürütülmüştür. Ama Einstein gibi en ünlü bilim adamlarının açıklamalarına bile kulaklarını tıkayan inançsız kişiler aynı şeyi yine yapıp tatmin olmamaktadırlar. Oysa her şeyin çok mantıklı ve bilimsel açıklamaları vardır. İnkarcıların verdiği 1 örneğe karşılık inananların elinde milyonlarca örnek vardır. Bu da bir çok inkarcı bilim adamımın egolarını yenerek doğruya ulaşmalarını sağlamıştır. Bunların bir çoüu ise işlerini kaybetme korkusu ile inandıklarını açıklayamamaktadır.

İslamın tamamen sakallı ve kara çarşaflı kişiler tarafından temsil edildiğini düşünüp aydın, modern, bilime önem veren karakterli ve Allah’ı çok seven Türkiye Cumhuriyeti’nin savunucusu, İslamı araştırıp gerçek şekliyle tanıyan müslümanların da çok olduğu gerçeğini göz ardı etmek ne kadar yanlış ve terbiyesizce bir davranıştır. Ancak belirtildiği gibi işlerine gelmediği zaman en basit matematik kuramı ispatlarını bile görmezden gelen bir zihniyetin başka türlü davranması beklenemez. Belirtildiği gibi bu tür inkarcıların tezlerine karşı bire bir anti-tez ler üretilmiş ve gerçek ispatlanmıştır. Tabii gerçeği görmek biraz da insanın kendi kalbindedir. Çünkü Allah “iyi niyetle bana bir adım yaklaşan (beni tanımak için çaba harcayan) bir insana ben on adım yaklaşırım” diyerek bu işin manevi yönüne de dikkat çekmiştir. Bu kadar ince hesaplar üzerine kurulu bir evreni yaratan Allah’ beyninin sadece yüzde 3 lük bir bölümünü kullanabilen insanın hakkıyla tasavvur etmesi mümkün değildir. Biz O’nu ancak O’nun bize verdiği kapasite kadarıyla tanıyabiliriz. Yüce yaradan inançsız arkadaşlarıda en kısa zamanda hidayete ulaştırır umarız…

cosmo_man
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 09-01-2006, 17:58
serdarevr serdarevr isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 04 Dec 2005
Mesajlar: 83
Standart

farklı kulvarlarda konuşuyoruz. Allahın ve ya tanrının var olmadığı ispatlanamaz yokluğuda ispatlanamaz zaten bunu btün ateistler diyor ve bir önerme yapıyor görmediğim şeye inanmam diye. Bu çok basit ve yalın. Ben tanrıya inanıyorum ama çoğu dert islamiyette muhammedde ve yaman çelişkilerinde. Kafa bulandırıcı ifadeler var hep. Hadi diyelim biz salağız bu allah denen yaratıcı hiç mi kudret sahibi değil ki bizleri anlar kılamayıp direk mhürledik diyor. Ben de saf temiz doğdum islamic bi çevrede yetiştim hani nerde... Sen tanrının var olup olmadığı çabasının ardından, allahın var olup olmadığını dolayısıyla islamiyetin doğruluğunu konuşuyosun. Ama tanrının var olduğu allahı ve islamiyeti doğru çıkarmaz.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 09-01-2006, 18:36
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart

YUNUS/100. Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı , akıllarını kullanmayanlara verir.

NAHL/93. Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.

Cosmo_man ;
Her insanın kalbinde iman vardır ama kimilerinin bira pas,parazit falan değil..
Kur'an ayetleri açıktır.Yukarıdaki ayetlerden daha onlarca var..

Allah dilediğinin kalbini mühürlü , dilediğini mühürsüz yaratmıştır.Kalpleri mühürlü olanlar isteseler de akıllarını kullanamaz ve iman edemezler.Onları cehennem azabı bekliyor !!
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 15-01-2006, 15:29
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

panteidar,
"Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz."

Eğer bir adam yoldan saptıysa, - ben mesela- bu ayete göre, Allah öyle istediği için yaldan sapmış oluyorum. E o durumda da biri beni sorguya çektiğinde neden böyle diye, verilebilecek tek cevap allah böyle istedidir. E kimsede allahın isteğine karşı gelecek değil herhalde.

Sevgili kardeşim, bu ayetin ne kadar saçma sapan, kendi içinde çelişkili ve anlamsız olduğunu kavrayabiliyor musun? Insan bu kadar saçma sapan bir lafı ayet diye kitaba koyar mı?

Herşeyi bir kenara koy, sırf bu ayet bile islamı reddetmeme yeter de artar bile
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 10-02-2010, 20:30
pckopat13 pckopat13 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Feb 2010
Mesajlar: 1
Standart

Ömer Nasuhi Bilmen'in mealine göre "Ve eğer Allah Teâlâ dilese idi elbette sizleri bir tek ümmet kılardı. Fakat o dilediğini dalâlette bırakır ve dilediğini hidâyete erdirir ve sizler yapar olduğunuz şeylerden elbette sorulacaksınız."(Nahl/93) bu şekilde.Yani sen sapıklıkta olduğun zaman Allah seni o yoldan hidayete erdirmeyebilir(yani seni sapıtan Allah değil senin cüz-i iradendir), ki istediğini hidayete erdirir.Ben burada bi çelişki göremiyorum sadece tam olarak Türkçe'ye çevrilememiş olduğundan doğan bir sıkıntı var.Zira Kur'an hiçbir noktasında bir çelişki bulamazsın.Sen ne kadar güzel anlatırsan anlat karşındaki değişik sebeblerden anlayamıyorsa bu anlatanın değil anlayamayanın suçudur.Ki anlayan günümüde 1.5 milyar (şu ana kadar kaç kişi gelmiş geçmiş onları saymıyorum) milyonlarca alim(bu insanların zeka seviyesi seni beni 10a belki 100e katlar) şehadet etmiş.
Kısaca: Şer insanda Hayırda Allahtandır.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 10-02-2010, 20:46
ulpian - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ulpian ulpian isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Jul 2009
Mesajlar: 4.880

Başarı Ödülü 

Standart

sayın pckopat13

öncelikle sitemize hoşgeldiniz.

pckopat13´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ömer Nasuhi Bilmen'in mealine göre "Ve eğer Allah Teâlâ dilese idi elbette sizleri bir tek ümmet kılardı. Fakat o dilediğini dalâlette bırakır ve dilediğini hidâyete erdirir ve sizler yapar olduğunuz şeylerden elbette sorulacaksınız."(Nahl/93) bu şekilde.Yani sen sapıklıkta olduğun zaman Allah seni o yoldan hidayete erdirmeyebilir(yani seni sapıtan Allah değil senin cüz-i iradendir), ki istediğini hidayete erdirir.Ben burada bi çelişki göremiyorum sadece tam olarak Türkçe'ye çevrilememiş olduğundan doğan bir sıkıntı var.

O halde dilerseniz bir de şu ayetler bakın. Göreceksiniz ki sizin yapmış olduğunuz bu yoruma açık-seçik bir şekilde aykırı gelen ayetler.

Ayet sonlarındaki linke tıklayarak diğer bütün Türkçe meallerini (Ömer Nasuhi Bilmen dahil) görebilirsiniz.


Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. => Tekvir/29


Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez.=> Yunus/100

Onların doğru yola iletilmeleri sana düşmez, fakat Allah dilediğini doğru yola eriştirir. => Bakara/272


Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir. => Enam/125

Allah dilediğini saptırır ve dilediğini de doğru yola eriştirir; güçlü olan, Hakim olan O'dur. => İbrahim/4


Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirir.=> Fatır/8

Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de şüphesiz Allah saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da yoktur. => Nahl/37

Allah, kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek yoktur. => Rad/33




pckopat13´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Zira Kur'an hiçbir noktasında bir çelişki bulamazsın.Sen ne kadar güzel anlatırsan anlat karşındaki değişik sebeblerden anlayamıyorsa bu anlatanın değil anlayamayanın suçudur.Ki anlayan günümüde 1.5 milyar (şu ana kadar kaç kişi gelmiş geçmiş onları saymıyorum) milyonlarca alim(bu insanların zeka seviyesi seni beni 10a belki 100e katlar) şehadet etmiş.
Kısaca: Şer insanda Hayırda Allahtandır.

Aynı şekilde İslam'a inanmayan milyarlarca insan (şu ana kadar kaç gayrimüslim gelmiş geçmiş onları saymıyorum) milyarlarca bilgin, filozof, bilim insanı, dahi (bu insanların zeka seviyesi sizi ve beni 10a belki 100e katlar) İslam'ın doğruluğuna şahadet edememiş... (Neden acaba?).

saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 10-02-2010, 20:53
cin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cin cin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Jan 2010
Mesajlar: 460
Standart

Sayın cosmo man,

Muhammedden önce 13000/15000 yıl önce "Mu" Medeniyeti diye bildiğimiz tarihin tozlu sayfalarında bile yokolmaya başlamış bir medeniyet Kalp ve Beyin ameliyatları yaptıklarına dair Resimleriyle gösterilen tabletler bırakmışlardır, Muhammedin gökyüzü cisimleri diye tekrar ettiği Şira yıldızı, Ay ve Güneş le sınırlı kalmışken gene bu medeniyet bırak ayı güneşi, Gaz ve Toz kütlesi olan bizim yüzyılda yeni keşfedilen Marduk gezegenini bile keşfetmişlerdi Marsı, uranüsü, Jupiteri vs.vs saymıyorum bile Ayrıca bu medeniyet Senin Muhammedin gibi Yanlış ve Hatalı Ay takvimini bile kullanmayacak kadar üstün bir medeniyetmişki Güneş takvimini kullanıyorlarmış,

Sonra, Muhammed'den önce 4000/5000 Antik mısır, Tek tek saysam buraya sığmaz adamların medeniyeti, Geometri, Matematik, Astroloji, tıp, Mimari, Bugün bile Sana bana imkansız gelen şeylerin bazılarının fikir babaları, Adamlar bir Piramit yapmış Uydularla gökyüzünden bakıyorsun Dünya Karalarını eşit şekilde ikiye bölüyor, aynı zamanda dünya denizlerinide ikiye bölüyor, Karasal ve Denizsel olarak dünyanın merkezi yani, Halada çözemiyoruz o piramitleri nasıl yaptılar diye, Büyük olanın yüksekliğini bir milyarla çarpıyorsun Dünyanın Güneşe olan uzaklığını veriyor, Küçük olanı bir milyarla çarpıyorsun Dünyanın aya olan uzaklığını veriyor, Muhammedin Miras bölüştürmeye kalkıyor miras bile emrettiği şekilde hesaplanarak pay edilemiyor, aaa gene mucizee ; Matematik ten ve hesap kitaptan bile anlamayan bir peygamber, bak ataları nasıl hesaplıyolar güneşle Ay'ın uzaklığını buluyorlar Siz hala sayıklayın Güneş ışık verir Ay Nurdandır kandil gibi Aydınlatır; aaaa Gene Mucizee

Sen diyorsunki Anne karnında 3 karanlık, yok 2 deniz karışmamış aaaa Mucizeeeee ;Kedi Kuyruğunu görmüş yara sanmış misali ondan Binlerce yıl önceki bu saydığım ilmin ve üstünlüğün hangisi muhammed döneminde mevcut,

Birde sen diyorsun ki ilmen ve aklen Binlerce kanıt var Allah'ın varlığına dair,

Sayarmısın 3 tane sağlam kanıt beni bi tatmin et nolur,

Tatlı su Denizi olan 1 tane Deniz sayarmısın bana lütfen bilgin varsa,

Saygı ve Sevgilerimle,

Cevabı Bilinmeyen oLanın Çözümü, Teoride Sonsuzdur,,

Konu cin tarafından (10-02-2010 Saat 21:02 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 10-02-2010, 22:03
cin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cin cin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Jan 2010
Mesajlar: 460
Standart

pckopat13´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ömer Nasuhi Bilmen'in mealine göre "Ve eğer Allah Teâlâ dilese idi elbette sizleri bir tek ümmet kılardı. Fakat o dilediğini dalâlette bırakır ve dilediğini hidâyete erdirir ve sizler yapar olduğunuz şeylerden elbette sorulacaksınız."(Nahl/93) bu şekilde.Yani sen sapıklıkta olduğun zaman Allah seni o yoldan hidayete erdirmeyebilir(yani seni sapıtan Allah değil senin cüz-i iradendir), ki istediğini hidayete erdirir.Ben burada bi çelişki göremiyorum sadece tam olarak Türkçe'ye çevrilememiş olduğundan doğan bir sıkıntı var.Zira Kur'an hiçbir noktasında bir çelişki bulamazsın.Sen ne kadar güzel anlatırsan anlat karşındaki değişik sebeblerden anlayamıyorsa bu anlatanın değil anlayamayanın suçudur.Ki anlayan günümüde 1.5 milyar (şu ana kadar kaç kişi gelmiş geçmiş onları saymıyorum) milyonlarca alim(bu insanların zeka seviyesi seni beni 10a belki 100e katlar) şehadet etmiş.
Kısaca: Şer insanda Hayırda Allahtandır.

Saygıdeğer pckopat,

Kur'anı anlamak ne zeka sorunu nede Türkçeye çevrilme sorunudur, Güzel kardeşim Senin 10a 100e katlanmış zeki alimlerini cebinden çıkaracak binlerce bilim adamı vardır dünyada Senin alimlerin cümlenin kelime anlamını değiştirmek için aylarca çalışıyor o bilim insanları kuantumla atomla uğraşıyor, İslamı kabul etmek için Zeka şart olsaydı günümüzden hiç bi farkı olmazdı zaten,

Bilmiyormusun ki Bütün İslam devletleri hala cahil ve medeniyetten nasibini alamamış gerici ve geri kalmış topluluklardan ibaret olduğunu zeka testi yapıyorsun burada, Bütün islam dünyasının beyni ve en medeni toplumuda Türkiye cumhiriyetinden başka bir millet te değildir bunu sakın unutma, Bir avrupa milletini kültürünü incele birde İslam devletlerini karşılaştır sana zeka testini verecek zaten,

Onun dışında bütün islam devletlerinin en Zeki ,Modern , İlim ve bilime önem veren Devleti olan Türkiye Devleti ve Vatandaşının da bir Çeviri sorunu yoktur, okuduğunu anlayacak kadar akıllı ve Zekidir,

Binlerce Yıllık tarihinde, buna Muhammed dönemide Dahildir, " Apaçık 7 Lehçe olan Arapça" dili ile yazılmış olanı kendileri bile anlayamamıştır ki hemde çeviri sorunları bile yokken binlerce Tefsir gerekmiş binlerce anlam çıkarılan kaynak ta gösteriyorki Lisan da bir sorun yoktur, Çeviridede sorun yoktur, Sorunun Kaynağı Kitap'ın ta Kendisidir,

Arapça ineni Arap Anlamadıktan sonra Bana neden Çeviri sorunu çıkarıyorsun, Git arap dünyasına İslam dünyasına bugün ne tartışıyorsak onlar bunu Binlerce yıldır tartışıyor, Ne konu yenidir, Nede konunun Kaynağı,
Ancak kimse diyemiyor Sorun Kur'anın Uslubudur Kendisidir, tutarsız ve Çelişkili Yapısıdır başka sorun aramaya yada insanlara Kalbinde hastalık var ondan anlamıyorsun demeye gerek yoktur, İşte bunu gene senin Çeviri Acizi diye Nitelediğin Türk milleti Söyleyebiliyor,

Ne Mutlu Türküm Diyene, Bütün kültürleriyle bütün milletleriyle,

Saygı ve Sevgilerimle,

Cevabı Bilinmeyen oLanın Çözümü, Teoride Sonsuzdur,,
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 11-02-2010, 00:33
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger arkadaslar;

Allah kavrami ve konusu; ne bilimin ilgi alanindadir, ne de bilimsel bir icerige sahiptir. Allah konusu felsefenin metafiziginin konusudur ve ideolojik inancsal olarak ta, ne varlayan ne de yoklayan birbirine ispat edemez. Varlayan da yoklayan da kendi dogrusu temelinde kendine kanitlar. Allah konu ve kavrami inancsalligin bir konusudur. varlama/yoklamasi Ozel ve ozneldir. Sadece varlayani/yoklayani baglar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 11-02-2010, 01:02
sadebiri sadebiri isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Jan 2010
Mesajlar: 204
Standart

cin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın cosmo man,

Muhammedden önce 13000/15000 yıl önce "Mu" Medeniyeti diye bildiğimiz tarihin tozlu sayfalarında bile yokolmaya başlamış bir medeniyet Kalp ve Beyin ameliyatları yaptıklarına dair Resimleriyle gösterilen tabletler bırakmışlardır, Muhammedin gökyüzü cisimleri diye tekrar ettiği Şira yıldızı, Ay ve Güneş le sınırlı kalmışken gene bu medeniyet bırak ayı güneşi, Gaz ve Toz kütlesi olan bizim yüzyılda yeni keşfedilen Marduk gezegenini bile keşfetmişlerdi Marsı, uranüsü, Jupiteri vs.vs saymıyorum bile Ayrıca bu medeniyet Senin Muhammedin gibi Yanlış ve Hatalı Ay takvimini bile kullanmayacak kadar üstün bir medeniyetmişki Güneş takvimini kullanıyorlarmış,

Sonra, Muhammed'den önce 4000/5000 Antik mısır, Tek tek saysam buraya sığmaz adamların medeniyeti, Geometri, Matematik, Astroloji, tıp, Mimari, Bugün bile Sana bana imkansız gelen şeylerin bazılarının fikir babaları, Adamlar bir Piramit yapmış Uydularla gökyüzünden bakıyorsun Dünya Karalarını eşit şekilde ikiye bölüyor, aynı zamanda dünya denizlerinide ikiye bölüyor, Karasal ve Denizsel olarak dünyanın merkezi yani, Halada çözemiyoruz o piramitleri nasıl yaptılar diye, Büyük olanın yüksekliğini bir milyarla çarpıyorsun Dünyanın Güneşe olan uzaklığını veriyor, Küçük olanı bir milyarla çarpıyorsun Dünyanın aya olan uzaklığını veriyor,
Saygı ve Sevgileriml
e
,
özellikle kırmızı ile belirttiğim yerler sizce tesadüfen olmuş olabilir mi?biliyorsunuz bunca herşey bir tesadüf (!) itibarı ile meydana gelmişse bunlarda pekala tesadüf olabilir.(ayın uzaklığı,güneşin uzaklığı,kıtaların eşit bölünmesi,denizlerin eşit bölünmesi vs vs)

birde insanın aklına şöyle bir soru geliyor.bunca medeniyetler bu kadar ileri olmalarına rağmen neden günümüzde bile nasıl yaptıkları anlaşılamayan hesaplanamayan yapıların nasıl yapıldığını dair bir bulgu yok?yani bu kadar şeyi hesap edip yapanlar bunları bişekilde nasıl yapıldığını hangi hesapların kullanıldığını ne tür makinalarla yapıldığını bildiren bir belge bulgu yada anlatım bırakmamıştırlar?pramitlerin nasıl yapıldığı neye göre hesap edildiği bilinmiyor.mö 5000 yılında bukadar ilerideyken bu insanlar ne olduda günümüde bile anlaşılamayan yapıları teknoloji ile izah edemiyoruz?

O bilginler ki evrenin özetidirler;Düşüncelerinin atı göklerde gezer;İş kavramaya gelinde Senin özünü Şaşkınlıktan Felek gibi başları döner.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:12 .