21-10-2013, 23:05
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
Teolojinin Metafizik-Varliksal ve Epistemolojik-Bilgisel Farki
Tanri kelimesinin, felsefede ve felsefenin iki ana dali olan metafizik ve epistemolojisindeki kelime degerine verilen anlam ve icerikleri farklidir.
Tanrinin felsefenin metafizik dalindaki varliksal tartismasinin dali teoloji, bilgisel tartismasinin dali ise epistemolojidir.
Varliksal olarak tanri; teolojide varligin ontolojik bakis acilarina gore degerlendirilir.
Idealizm de, tanri soyut bir algi oldugundan genelde inancin dogrulanmasi temelinde varlanir.
Materyalizmde, tanri somut bir algi oldugundan, genelde inancin yanlislanmasi temelinde de yoklanir.
Pozitivizmin ise tanriya bakisi ne somut ne de soyuttur. Cunku pozitivizme gore boyle bir varlik algisi yoktur.
Bunlarin disinda varligi gercekleme (realite) temelinde ise, varlik yine oznel temelde inancin dogrulanmasi olarak vardir ve nesnel temelde inancin yanlislanmasi olarak yoktur.
Pozitivizimde ise isim olarak vardir.
Tanrinin teolojik temelde vasrliginin bilinip bilinmemesi ise farkli bir konudur. Cunku burada BILINECEK OLAN NEDIR? Tanrinin teolojik mi yoksa epistemolojik mi bakis acisi?
Epistemoloji de ise tanri bir bilgidir ve bilgi, gercegin ne oldugunun (truth ki realite degildir) inanc ile dogrulanmasidir.
Iste burada hem nesnel hem oznel hem somut hem soyut tanri mumkundur.
Dolayisi ile burada TANRININ VARLIKSAL INANCSALLIGININ YERINI, TANRININ BILGISININ BILINMESI/BILINMEMESI alir.
Bu su demektir. Mesela bir kisi Allah'in varligina teolojik olarak inanmayabilir, ya da Allah'in varligini yoklayabilr.
Yalniz Allah bir bilgi olarak islamin insanogluna tanittigi bir sosyal bilgidir ve bir kisi pekala bu bilgiyi islamin ortaya koydugu gibi ogrenebilir ve bilebilir.
Yani Allah gibi herhangibir tanri kavram olarak sosyal bilgi temelinde sunulmus ise; bu bilgi bilinebilir. Yani bilgi ortadadir ve isteyen bilebilir. Iste burada tanrinin bilgi olarak bilinemezligi mumkun degildir. Yani kisi bu bilgiyi ya bilir ya da bilmez.
O zaman burada denmek istenen, tanrinin teolojik temelde varlik olarak bilinip bilinemeyecegidir. Burada da hem bir kararsizlik vardir, hem de teolojik olarak tanrinin bir temele oturtulamamisligi vardir.
Tanri v.s. ile ilgili sosyal bilgi felsefe de gnostik bilgidir.
Dolayisi ile agnostisizmin bilgi temeli gnostik bilgi karsitligidir. Agnostisizmin teolojik temeli ise tanrinin varliginin bilinemezligidir.
Kisaca tanrinin metafizik/teolojik/varliksal ve epistemolojik/bilgisel degerlendirmesi tamamen farklidir.
Dolayisi ile teolojik duruslarin asillari olan teizm, deizm ve ateizm ve cesitleri tanriyi varliksal olarak degerlendirirler. Agnostisizmin bilinemezciligi de ayni varliksal degerlendirme temelindedir.
Tanriyi yukaridaki bakis acilari bilgi olarak degerlendirmezler. Bir tek agnostisizm, tanri bilgisine karsi bir tavir alir. Yani agnostik demek, epistemolojik temelde "ben tanri temelli her turlu bilgiye karsiyim" demektir.
Bu acidan teolojik varliksal duruslarin bilgi temelinde bir gnostik-teizm/deizm ve agnostik-ateizm duruslari vardir.
Yalniz bunlarin hic biri TANRI KAVRAMININ KAVRAMSAL VE BILGISEL VARLIGINI ALGILAYAMAZLAR.
Iste ancak bunun algilanmasi, HER TURLU VAR OLAN TANRI SOSYAL BILGISINI BILINEBILIR KILAR.
Bir seyi BILMEK, NE O BILGIYE INANMAK NE DE O BILGIDEKI VARLIGIN VARLIKSAL VARLIGINI KABUL ETMEK ANLAMINA GELMEZ.
Yani diyelim ulkemiz temelindeki bir deist ya da ateist; ayni teist gibi ve ustelik bilincli ve daha fazla Allah ile ilgili Islam felsefesinin ortaya attigi her turlu sosyal bilgiyibilebilir. Iste buradaki bilmek NE BU BILGIYE INANMAK NE DE ALLAH'IN VARLIKSAL VARLIGINI KABUL ETMEK ANLAMINA GELMEZ.
O yuzden tanri ya da ozeldeki bir tanri ile ilgili bir aciklama yaparken, varliksal mi yoksa bilgisel mi oldugunu algilamak cok onemlidir. Cunku varliksal olarak tanri tartisilir, ama BILGISEL OLARAK BILINEN ORTAYA KONUR. AGNOSTIK OLARAK TA BU BILGIYE OLAN KARSITLIK ORTAYA KONUR.
Cunku tanri kavramsal ve sosyal bir bilgidir. Bunun da inanc ya da varlik ile degil, bu bilgiyi bilmek ya da bilmemek ile ilgisi vardir.
Yalniz burada bilgiyi sifat olarak niteleyen bilimsellik farkli bir konudur. TANRI ILE ILGILI BILIMSEL BILGI YOKTUR. Sadece sosyal bilgi olarak bu bilginin insanoglu dusunce ve davranis sistem ve duzen kurma kurum ve kurumsallasma temelinde yasam ve iliskisindeki sosyo-psikolojik etki ve sorun gozlem ile dile getirilir.
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
|
07-09-2014, 19:57
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
Tanriyi/Yaraticiyi Algilama Cesitleri
Tanri algisini, insanoglu 4 farkli nitelikte degerlendirir.
Varliksal/teolojik, Inancsal/ideolojik, Kavramsal/bilissel ve bilgisel
Tanrinin varligini, varliksal olarak degerlendirmek, ve ifade etmek; metafizigin, teolojik degerlendirmesidir.
Burada varliksal nitelikteki ifade sekli ucludur. Genelde temeli de ontolojik tabanlardan birine dayanir (madde/nesnel,dusunce/oznel ve yok, isimsel)
Vardir, yoktur ve varligi/yoklugu bilinemez,
Tanriya inancsal algi ise, genelde metafizik (fizik otesi, akilci, duyumsal ve etik) ifade temelindedir.
Burada da uclu ifade vardir.
Inanmak, inanmamak ve inancsal nitelik disinda kalmak.
Kavramsal nitelikteki algi da ise, her kavramda oldugu gibi; kavramsal var algisi soz konusudur.
Buradan da bilgisel nitelik temelinde kavramsal var olan tanrinin, bugune kadar her konudaki insanoglu olarak ortaya atilmis cesitleri, anlam ve icerikleri, tarihi v.s. temelli sosyal bilgisinin, bilinirligi ya da bilinmezligi soz konusudur.
Genelde degerlendirilmeyen son nitelik tabani da; bilissel temeldedir.
Burada da tanri dan ziyade, tanrilastirma eylemi ve bu eylemin ve getirdigi tanrisal her turlu tartismanin, insanoglu uzerindeki etkisi izdusumu ve sosyo-psikolojik veri ve sonuclari degerlendirilir.
Mesela yukaridaki bakis acilarinda, eger temel bilissellik ise; varliksal ve inancsal nitelikli bakis acilari yer almaz. Bilissel olarak tanriya varlik ve inanc disi bakilir ve tanri sadece kavram olarak algilanir ve bilgisel temelde islenir.
Buradaki varliksal ve inancsal sifatlarin ve algisinin disinda kalmak demek, tanriyi varlik temelinde ve varliksal niteligin var/yok ifadesinde; inanc temelinde ve inancsal niteligin inanma/inanmama olarak ifade etmemek; bu ifade ve nitelikleri bilissel olarak; anlamsiz, gereksiz, luzumsuz, degersiz v.s. bulmak demektir.
Iste tum tanri ile ilgili niteliksel ifadelerin dile getirimi ve izm cesitleri ve hatta kendi bunyesindeki farklilasimlari; bu temelde sekillenir.
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
|
07-09-2014, 21:39
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
|
|
Birde HAYALİ temelde şekillenir.
Tabii insanlar Hayal ve Gerçeği çok ayırt edemedikleri için, düşündüklerini gerçek, gerçeğide düşündükleri şey sanırlar.
ve bunuda her türlü düşünce, fikir, kavram, inanç, bilim vs.ler ile de zenginleştirmeye çalışırlar.
Arabi'nin "Hayalde yaratılan ilahlar, bir hudud ile mahdud oldular" sözü bu noktada mânidardır.
"Hayalde yaratılan ilah, bir hudud ile mahdud oldu" da demek olur ki bu, sonuçta hayalin de bir sınırı vardır, o da kişiler ile sınırlıdır.
Şu halde hayalde yaşayanlar bu sözleri üzerine almayacaktır, bu da hayalin bir özelliğidir.
Hayal kurmak içindir, parçalamak için değildir.
Tabii gerçeği arayanlar hayali bile parçalarlar o da ayrıdır.
Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
|
07-09-2014, 22:17
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
Felâsife´isimli üyeden Alıntı
Birde HAYALİ temelde şekillenir.
Tabii insanlar Hayal ve Gerçeği çok ayırt edemedikleri için, düşündüklerini gerçek, gerçeğide düşündükleri şey sanırlar.
ve bunuda her türlü düşünce, fikir, kavram, inanç, bilim vs.ler ile de zenginleştirmeye çalışırlar.
Arabi'nin "Hayalde yaratılan ilahlar, bir hudud ile mahdud oldular" sözü bu noktada mânidardır.
"Hayalde yaratılan ilah, bir hudud ile mahdud oldu" da demek olur ki bu, sonuçta hayalin de bir sınırı vardır, o da kişiler ile sınırlıdır.
Şu halde hayalde yaşayanlar bu sözleri üzerine almayacaktır, bu da hayalin bir özelliğidir.
Hayal kurmak içindir, parçalamak için değildir.
Tabii gerçeği arayanlar hayali bile parçalarlar o da ayrıdır.
|
Insanoglunun kavramsal bilgi gucu, zaten bir cesit hayal ve ideallerden yola cikar.
Onemli olan, hayalin mantiksal olarak gerceklesebilirlik olasiliginin bulunup bulunmamasi; yada kurulan bir hayali gerceklestirme Adina, her turlu onu gerceklestirecek kosulun saglanmasidir.
Yalniz unutmamak gerekir ki, haylkurmak ta bir ihtiyactan dogar. Bu ihtiyac bilincli olarak, bilinir ya da bilinmez.
Hayal de gercek te, insanoglu yapilandirilmisligidir.
Sence farki nasil ortaya konur?
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
|
07-09-2014, 23:24
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
|
|
evrensel-insan´isimli üyeden Alıntı
Yalniz unutmamak gerekir ki, haylkurmak ta bir ihtiyactan dogar. Bu ihtiyac bilincli olarak, bilinir ya da bilinmez.
Hayal de gercek te, insanoglu yapilandirilmisligidir.
Sence farki nasil ortaya konur?
|
Şöyle bir örnek verebilirim mesela.
Şurada dediğim gibi "putperest" bir topluma bir peygamber geliyor veya peygamberler geliyor, onlara Tanrı bilincini aşılıyor vs.
Dolayısıyla Adem ve Havva gibi "ilk insan" hikayeleri de buna göre şekilleniyor.
Yani Tanrı da tıpkı bu putperestler gibi bir heykel yapıyor ve ona can veriyor.!
Tamda putperest bir anlayışa CUK oturan bir Tanrı veya insan hikayesidir bu..
ve gerisi de buna göre şekilleniyor zaten.
Şimdi bu fark anlaşıldığı zaman ortaya konulabilir tabii, nasılına gerek yok bence.
Neticede insanoğlu hayalini sahiplenecektir, onu belli bir seviyeye getiren gene o dur ve onun öyle olması umuduyla yaşamak zorundadır.
Hasılı bu tip bilgiler öğretilerek değil, bilakis kişilerin kendi yaşamalarıyla deneyimleriyle öğrenilir ki hayal veya gerçek algısı, öğretilen bir bilgi değil, yaşanılan bir bilgi olsun.
Eskilerin "balın tadı tatmayana anlatılamaz" dediği gibidir bu mesele aslında.
Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
|
07-09-2014, 23:39
|
Yasaklandı
|
|
Üyelik tarihi: 10 Dec 2013
Mesajlar: 840
|
|
Allah kavramida bir puttur yani yikilmasi gereken oylemi sonradan asilanmishayali tanri?Peki asil tanriya ne diyebiliriz dinlerin tanrilari degil.
|
07-09-2014, 23:43
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
Felâsife´isimli üyeden Alıntı
Şöyle bir örnek verebilirim mesela.
Şurada dediğim gibi "putperest" bir topluma bir peygamber geliyor veya peygamberler geliyor, onlara Tanrı bilincini aşılıyor vs.
Dolayısıyla Adem ve Havva gibi "ilk insan" hikayeleri de buna göre şekilleniyor.
Yani Tanrı da tıpkı bu putperestler gibi bir heykel yapıyor ve ona can veriyor.!
Tamda putperest bir anlayışa CUK oturan bir Tanrı veya insan hikayesidir bu..
ve gerisi de buna göre şekilleniyor zaten.
Şimdi bu fark anlaşıldığı zaman ortaya konulabilir tabii, nasılına gerek yok bence.
Neticede insanoğlu hayalini sahiplenecektir, onu belli bir seviyeye getiren gene o dur ve onun öyle olması umuduyla yaşamak zorundadır.
Hasılı bu tip bilgiler öğretilerek değil, bilakis kişilerin kendi yaşamalarıyla deneyimleriyle öğrenilir ki hayal veya gerçek algısı, öğretilen bir bilgi değil, yaşanılan bir bilgi olsun.
Eskilerin "balın tadı tatmayana anlatılamaz" dediği gibidir bu mesele aslında.
|
Sonucta bir tanriyi tanrisal olarak somut tanrilastirma, zaten putperestliktir.
Insanoglu gercegini de sahipleniyor.
Konu algi da degil, algilamadaki ve algilamak eylemindedir. Bu da alginin ne cesit bir nitelik ile algilamaya donustugune baglidir.
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
|
07-09-2014, 23:44
|
Yasaklandı
|
|
Üyelik tarihi: 10 Dec 2013
Mesajlar: 840
|
|
Evrensel insan burada salt ateist varmi acaba mantiken tanri konulmali geliyor bana evrenden once var olmaliydi.Ic benlik catismasi yasamiyormusunuz yani su anki benliginiz ile gecmisteki benliginiz birbiriyle carpismiyormu?
|
07-09-2014, 23:49
|
Aday Üye
|
|
Üyelik tarihi: 12 Jul 2014
Mesajlar: 2
|
|
Merhaba..
Ben, kuran'ın yaratıcıya ait olmadığını farkettiğimde, ilk önce "demekki sadece tanrı gerçekmiş" dedim. Bunun temeli herhalde içimdeki, herşeyi vareden bir kaynağa duyulan sevgiydi.
Şimdi ise, "yaratıcı bir güç var. ama onun tanrılık iddiası olmayabilir" ihtimali üzerinde duruyorum.
|
07-09-2014, 23:50
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
RainFall´isimli üyeden Alıntı
Allah kavramida bir puttur yani yikilmasi gereken oylemi sonradan asilanmishayali tanri?Peki asil tanriya ne diyebiliriz dinlerin tanrilari degil.
|
Burada put olan, Allah kavrami degil; kuran somutudur. Allah ise bu puta tapmanin nedenidir.
Muhammed, Kabedeki putlari yiktirmis ama kabeyi tutmustur. Ayrica Kuran'i ortaya atmistir ya da yazmistir/yazdirmistir v.s.
Asil tanridan kastin nedir?
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
|
Başlık Düzenleme Araçları |
|
Stil |
Normal
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:55 .
|