PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Roma Kilisesinin Hakimiyet Çabası ve Bina Edilişi


digeri_1
29-05-2009, 20:15
II. ve III. yüzyılın “pederler”inin büyük çoğunluğunun Roma’da oturmaması ve Latince yerine Yunanca’nın kullanılması, dikkate değer bir husustur. ( ancak kabul edelim ki o dönemde bugünün uluslar arası dili ingilizcenin karşılığı oydu )

Encyclopedia Britannica bunu doğrulayarak şöyle der:

“Aşağı yukarı MS 250 yılına kadar, Batı Hıristiyan liderleri Latince değil, Yunanca konuşuyorlardı. (örneğin İrenaeus ve Hippolytus). Başlıca Latin teolojisi Roma’dan değil, Kuzey Afrika’dan geldi (örneğin Tertullian ve Cyprianus.)”

bu ilk yüzyıllarında, sözde Hıristiyan teolojisinin büyük merkezleri acaba hangi kentlerdi? roma olduğunu mu düşünüyorsunuz ? eğer öyleyse yanılıyorsunuz .antakya, İskenderiye, Kartaca, Kayseriye, Yeruşalim ve Küçük Asya’da bulunan diğer kentlerdi .

The Catholic Encyclopedia (Katolik Ansiklopedisi) şunu itiraf eder:

“İkinci yüzyılda Roma her ne kadar kudret kazanmış ve saygı görmüşse de, . . . . edebiyatında tam bir boşluk görülmektedir. . . . .
Böylece Latin edebiyatı hemen hemen [Yunan edebiyatından] iki buçuk yüzyıl daha yenidir. Tertullian tek başına kalır ve o da doğru yoldan sapar.

Dördüncü yüzyılın yarısına kadar sadece bir tek Latin peder [Kuzey Afrika’nın Kartaca kentinden Cyprianus] ortaya çıkmıştı. . . . . Cyprianus’dan (M.S. 258’de öldü) Hilarus’a (takiben MS 367’de öldü) kadar . . . . hiç teoloji yoktu.”

Bu açıjklamaya bakarsak aklımıza hemen romalı pederlerin ,çoğunluğunu meydana getirmiş olan diğer kentlerdeki kiliseler üzerinde hakimiyet kurması ve çoook büyük bir güç olarak bina edilmesine etkili olan faktörler nelerdir ???

Tabiki imparatorluğun başkenti olması bir saygınlık kazandırmasına rağmen Roma İmparatoru Konstantin’in çökmekte olan imparatorluğunu sağlamlaştırmak için her türlü desteği vermesi dikkate değer.Roma kilisesi, Paskalya’yı kutlamak için putperest Pazar gününü benimsedi; oysa Doğu’daki kentlerdeki kiliseler, haftanın hangi gününe düşerse düşsün, Paskalya’yı Yahudi takvimine göre 14 Nisan günü kutladılar.

Ayrıca Doğu’daki farklı kiliseler, üçlük doktrinini reddeden Arius’u takip etmeye eğilimli oldukları halde, Roma kilisesi Üçlük Tanrısı olan düşünceyi hemen kabul etti.
Bu her iki durumda da İmparator Konstantin, Roma kilisesinin tarafını tuttu.

Bunu, MS 321 yılında paskalya’nın Pazar günü kutlanması için bir kanun çıkarmakla ve MS 325 yılında, İznik Konseyinde “Üçlük”ü [Teslis] kabul ettirmekle yaptı.

Böylece çeşitli paganist ve daha pek çok inanışın sentezi yapılarak hrıstıyanlı8k bina edilmiş ve roma imparatorluğu bunu yasallaştırmıştır.


saygılar

digeri_1
29-05-2009, 20:38
O eski günlerde Roma kenti, Hıristiyan faaliyetlerinin düzenlenmesinde merkezi bir önem taşımıyordu. İsa’nın şakirtlerinin, ilk kez Hıristiyan olarak adlandırılması, Roma’da değil, Antakya’da oldu. (Resullerin İşleri 11:26)

Resul Pavlus, üç misyonerlik turuna, Roma’dan değil, yine Antakya’dan başladı. (Resullerin İşleri 13:1-4; 14:26; 15:35, 36; 18:22, 23)
Gerçi Pavlus büyük olasılıkla Roma’da idam edildi, fakat o, İsa’nın 12 resulünden biri değildi .Ayrıca isa Mesihle bağıntısız pek çok inanışın ortaya çıkması ve karma inanç bir hrıstıyanlığın ortaya çıkışı da çevresel kültürlerin etkisidir.

eklemek istedim .


saygılar

Paolo
29-05-2009, 21:03
Teslis Eski Ahitte bile vardır.Aziz Pavlus Rabbi sonradan gördü görümle.Ama bu onun müjdeleme yapamayacağın anlamına gelmez.

Nazzam-Cubbai
30-05-2009, 00:21
roma kilisesi sahte belge ile bati romaya sahib olmustur


yok neymis konstandin bunlara o topraklari hediye etmis(konstandinin hediyesi)
konstandinden 300 yil sonra bu belge ortaya cikiyor ve belgede istanbul icin

konstandinopel tabiri kulaniyorlar hata burda konstandin zamaninda istanbulun adi byzans dir konstandinopel deyildir ( bu salaklar 1 milyar insani idare ediyorlar)

iste bu dünyanin en eski mafia-cetesi hiristiyanlarin credo cekilediriyor konzilerle



http://en.wikipedia.org/wiki/Donation_of_Constantine
http://de.wikipedia.org/wiki/Konstantinische_Schenkung

Paolo
30-05-2009, 02:45
Kilisenin malkta,mülkte gözü yoktur.İnsanlar kendileri bağış yaptılar.Krallarda halk gibi kiliseye bağışta bulundular.

digeri_1
30-05-2009, 17:24
Teslis Eski Ahitte bile vardır.Aziz Pavlus Rabbi sonradan gördü görümle.Ama bu onun müjdeleme yapamayacağın anlamına gelmez.

konu direkt olarak müjdelemeyle alakalı değil kardeşim. İsa Mesih kendisinin tanının oğlu olduğuu söyler. ancak ben sizin tanrınız yahvenin ikinci kısmıyım yani ir bütütnün bir kısmıyım demedi . eski ahitte üçlük yoktur. bir de üç diye bir şey geçmez. zaten üçlük kavramı da geçmiyor. elinde varsa sana bir araştırma kitabı önereyim "hrıstıyan inancının temelleri " adlı kalın kitap . burda da ilgili konuya bakarsan üçlük doktrinin 3. yüzyılın sonuna doğru ortaya çıktığı açıklanır. ancak yinede bu fikri besleyen bazı ayetlere yer verir. İsa Özün bir parçasıdır ancak öz değildir. alemle bir dir ancak alemin kendisi değildir. temsilcisidir.

Eski ahitten paylaşmak istersen burda paylaş . mesela iğfade özgürlüğü karşıtı ,anti demokratik bir site olan hrıstıyan net e göz atabilirsin . tahmin ediyorum ki birşeyler bulacaksın .

Paolo
30-05-2009, 21:25
Yuhanna 13'te söylüyor açıkça Tanrı olduğunu Rab Mesih İsa.Üçlü birlik ile Yeni Ahitte matta 28'de geçer.Eski Ahitte Yaratılış,Hakimler,Eyüp,Mezmurda Kutsal Ruhtan bahsedilir.Yeşeyada vs Mesihten bahsedilir.Baba Allahı göstermeye gerek olmadığını düşünüyorum.

Paolo
31-05-2009, 00:21
Eski Ahitteki Kutsal Üçlübirliği ifade eden ayetler

Kutsal Ruh:

Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.Yaratılış 1

34 RAB'bin Ruhu Gidyon'u yönlendirmeye başladı.Hakimler 6

Oğul:Rab Yahve'nin Ruhu üzerimde.
Çünkü yoksullara müjde iletmem için beni O meshetti.
Yüreği ezik olanların yaralarını sarmak için,
Tutsaklara serbest bırakılacaklarını,
Zindanlarda bulunanlara kurtulacaklarını,Yeşeya 61

Görüldüğü gibi Eski Ahittede Üçlü birlik vardır.

hakantimaios
31-05-2009, 02:36
Günümüzde Vatikan diye bilinen yerleşim alanı yeryüzündeki tek “Tanrı–Kenti” statüsündedir. Vatikan bu özelliği nedeniyle “Kutsal–Kent”tir. Bu Tanrı–Kenti aynı zamanda bir “Devleti” içinde barındırır. Vatikan yeryüzündeki tek “Tanrı–Kenti ve Devleti”dir. Vatikan’dan başka “Tanrı–Devleti” yani “Teokrasi” yoktur, fakat halen de kutsal sayılan bir çok kent vardır. (Örneğin, Kudüs, Kom, Hinduların, Budistlerin ve Şintoistlerin kutsal kentleri gibi).
Vatikan’ın bugünkü statüsü 1870’de İtalya’da bulunan Papa–Devletleri’nin, İtalyan Ulusal Birliği’nin kurulabilmesi amacıyla ilga edilmeleriyle başlamış ve son hukuki şeklini Faşist Diktatör Mussolini ile Vatikan’ın Dış İşleri Bakanı Kardinal Gaspari arasında 26 Ekim 1926’da imzalanan “Concordat” (Mukavele) ile almıştır. Böylelikle Vatikan İtalya’da “devlet içinde devlet” statüsü edinmiştir. Vatikan’a tüm girişler Roma’nın sınırlarından yapılabilmektedir. Diğer bir deyişle Vatikan, İtalya Devleti’nin tüm haklarından yararlanabilen fakat kendi bayrağına ve egemenliğine sahip ayrı bir devlettir.Vatikan adı, ilginçtir ki, Hıristiyanlığın ilk 1350 yıllık döneminde hiç ağıza alınmamıştır. Çünkü 1267’ye kadar böyle kutsal sayılmış bir yerleşim alanı yoktu. O zamana kadar Papalar Vatikan’da değil Lateran diye bilinen yerleşim alanında otururlardı. Papalar yaklaşık 1000 yıl buradan yönetmişlerdi Katolik alemini. 14. Yüzyıl’da Papalar, Fransa’nın şimdi tiyatro şenlikleriyle tanınan Avignon şehrinde yaşamaktaydılar. Bunlar Hıristiyanlığın en tartışmalı Papalarıydılar. Fransa kralları tarafından korunan bu Papalar 13. Ve 14. Yüzyıllara damgalarını vurmuşlardı. Papaların Vatikan’a geçişleri 1377 yılında, Avignon’daki Papaların sultasının yıkılmasından sonra olmuştur. Bu nedenle “Lateran Kilise Kararları” daima Vatikan kararlarına öncelik sağlamıştır. Bugünkü Vatikan’ın tesisi sırasında da yine Lateran Sözleşmeleri (Treaties) rol oynamıştır.

Vatikanda herhangi bir ekonomik üretim alanı yoktur. Gelirler kiliseye yapılan bağışların yatırımlarından, müzelere gelen ziyâreçtilerin bıraktığı para, pul ve mâdenî paraların satışından ibârettir.
Vatikan, bankalardaki para, tahvil, başta silâh fabrikaları olmak üzere çeşitli sanâyi kuruluşlarındaki hisseleriyle dünyânın en zengin şirketlerini çok geride bırakacak servete sâhiptir. Gelirinin çoğunu Hıristiyanlık propagandasına harcar.
Not:Bu bilgiler farklı sitelerden alıntılar yapılarak birleştirilmiştir. Saygılarımla.

hakantimaios
31-05-2009, 02:51
Kilisenin malkta,mülkte gözü yoktur.İnsanlar kendileri bağış yaptılar.Krallarda halk gibi kiliseye bağışta bulundular.

Arkadaşım sen Endüljans muhabbetini ya bilmiyorsun ya da bilmemezlikten gelerek bunları söylüyorsun.
Endüljans;Orta Çağ Avrupasında bir tür günah çıkarma ve ölümden sonra cennette gitmek için Papa'nın sattığı af belgesi.Kilisenin halktan para alarak cennetten toprak satmasıdır.Katolik Kilisesi Yeniçağ başlarında harcamalarının artması üzerine bir bildiri yayınladı. Bu bildiriye göre Hristiyanlar günahlarından arınabilmek için kiliselere bağışta bulunmalıydı. Bildiri Katolik Kilisesi'ne karşı kitlesel eylemlere neden oldu ve sonucunda Reform hareketleri başladı. Kutsal devlet ve kilisenin otoritesinin sorgulanması gündeme geldi. Avrupa gelişti.

Ortaçağ’da Katolik Kilisesi siyasal, dinsel ve ekonomik alanlarda güçlenmiştir.
Katolik Kilisesi’nin güçlenmesinde;
a) Papa’nın Avrupa krallarına taç giydirerek krallıklarını onaylaması
b) Siyasal yapının parçalanması
c) Skolastik düşüncenin yaygınlaşması
d) Kilisenin kişileri dinden çıkarma (aforoz), bir bölgede yaşayanları dinsel faaliyetlerden men etme (enterdi) ve para karşılığında günah çıkarma, cennetten yer satma (endülüjans) yetkileri bulunması etkili olmuştur.
e) Ortaçağ’da kurulan devletlerin bir çoğunda hükümdarlar egemenliklerini dine dayandırmışlardır. Ortaya çıkan laik olmayan devlet anlayışında din adamları devlet yönetiminde etkili olmuşlardır.
Düşünce alanında kilisenin koyduğu kurallar geçerliydi ve buna karşı gelmek, aykırı düşünmek olanaksızdı. Buna dogmatizm denir.
Orta Çağ Avrupası'nda günlük yaşamın yanı sıra, bilim ve sanat alanında da bu dogmaların dışına çıkılamıyordu. Bireysel yaratıcılık göstermek olası değildi. Merkezî krallıkların zamanla güçlerini artırmak istemeleri, papa ile aralarında anlaşmazlıklara ve çatışmalara neden oldu. Bu mücadelelerin en önemlisi, Papalık ve Kutsal Roma Germen İmparatorluğu arasında oldu. Bu müca-dele, 1254'te imparatorluğun yıkılmasıyla sonuçlandı. Papalık bundan sonra siyasî yönden de büyük bir güç hâline geldi.

Ayrıca malda mülkte gözü olmayan bir kilise bu uğurda neler ediyor neler sen bizden daha iyi biliyorsun heralde sevgili Paolo arkadaşım. Engizisyon mahkemelerinin baskıları ve korkutması(işkence ve ölümler) ile insanların mallarını,mülklerini ve canlarını kiliseye bağışlamalarını kendi istekleri ile bağışlamak olarak algılıyorsan sorun yok. Sende biz cahil insanlar kadar hristiyanlık tarihini okuyorsundur elbette.Saygılarımla.

Paolo
01-06-2009, 00:48
Endüljansın gerçek anlamı o değildir.İşlenilen suçun yada günahın bedeli,cezasını çekmektir.Enginizyon bir hatadır.Kaldı ki onunda amacı farklıydı.

digeri_1
01-06-2009, 20:39
Kilisenin malkta,mülkte gözü yoktur.İnsanlar kendileri bağış yaptılar.Krallarda halk gibi kiliseye bağışta bulundular.

neden Avusturyada katolik hrıstıyanlardan sormadan her ay maaşlarından kesilip kiliseye aktarılıyor ? ve bu uygulama başka yerlerde de var.

Paolo
02-06-2009, 00:41
Kim yapıyormuş ilk defa senden duydum kiliseye aktarıldığını.Belki devlet yapmış olabilir.

hakantimaios
06-06-2009, 16:11
Sevgili Paolo arkadaşım açık ve net olan tarih bilgilerini bile kabul etmiyorsan (ki bu bilgileri hristiyanlık tarihinden öğreniyoruz) sana diyecek birşey bulamam. "Yok onun amacı farklı idi, yok bunu onlar yapmış banane" gibi sözlerle kaçmanın bir manası yok.O kadar masum insanı öldürten işkence, eden bir kilise örgütlenmesini ben bir insan olarak kabullenemem.İsaya inanmamak veya eski inacı olan pagan dinlerine mensup olmak suç olabilir mi? Zaten günah olsa bile onunda cezasını tanrınız sonradan vermeyecek mi? Gücün o dönemlerde kilisede olması onun haklı olmasını sağlar mı? Aynı durum senin içinde geçerli.Sana soruyorum Afganistan'da seni hristiyansın diye tutsalar küfüre giriyorsun, günah işliyorsun diye işkence etseler.Sen ve senin gibi masum hristiyanları öldürseler. Aynı tepkiyi verecekmiydin? İmanın çerçevesinde mutlu ve mesut ol.