PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İmmanuel İsmi ,İsanın Tanrılığına bir Kanıt mıdır?


digeri_1
21-06-2009, 20:06
Kitabı Mukaddeste bazı kişi isimleri peygamberlik özelliği taşır ve o kişinin yapacaklarına iaret eder.Örneğin İşaya şöyle yazıyor:" işte kız gece kalacak ve bir oğul doğuracak .Adını İmmanuel koyacaksın ."(7:14)

Bu isim "tanrı bizimle" demektir.'Bazı ' Kitabı Mukaddes uzmanları bu sözlerin ilk gerçekleşmesni İsrail krallarından yada İşaya nın oğullarından biriyle badaştırmaya çalışır. Ancak İncil yazarı Matta ,İşayanın sözlerinin tam oalrak İsanın şahsında gerçekleştiğini öne sürüyor. İncile göre İmmanuel İsadır!

Bazıları Kitabı mukaddesin İmmanuel ismini isa için kullanarak İsanın tanrının kendisi olduğunu ileri sürüyor.Peki bu İsanın Tanrı olduğu anlamına mı gelir ??? HAYIR!!! Bu mantığa göre ,Eyüp'ü teselli edip düzelten genç Elihu'da YAHVEdir ! Neden mi ? Çünkü onun ismi de "O Tanrımdır" anlamına gelir .

O halde "tanrı bizimle " gibi bir anlamı olduğu için isayı Yahve olduğu hususunda idda etmeyin , Çünkü Eyup un arkadaşı ,genç adam Elihu da Yahvedir.

O halde immanuel ismi İsanın Davutun soyundan geln Mesih olarak Tanrnın Ona tapınanlarla birlikte olduğunu kanıtlayan kişi olarak oynadığı rolü betimler .

sayglar

Paolo
22-06-2009, 00:25
İsa Mesih Yahvedir.Yahve olduğunu kanıtlamıştır.Eski Ahitte geçen peygamberlerin hiçbiri tanrıyım dememiştir.Yuhanna 13 ve 10'u okumanızı tavsiye ederim.

digeri_1
22-06-2009, 19:56
Bu konuda vereceğiniz bir cevap var mı ? İmmanuel konusunda. Yukarıya yazdım.

Tavsiyeniz üzerine ben de bir tane bulunayım .Yuhanna 1:3 ü vs . oku diyorsunuz. Bu ayeti açıklamasıyla yazdım siz de bunu okuyun ;

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=10388

Gelelim "ben tanrıyım "ifadesine. Olayı saptırmayın lütfen. İsa nerede "ben tanrıyım " demiştir. ? bu ifadeyi hiç bir peygamber kullanmamışyır diyorsunuz . Bu doğru . İsa da kullanmaıştır.


siz gösterin bakalım isa nerede "ben tanrıyım " ,"tanrınızım" demiştir ?

Paolo
22-06-2009, 20:23
Yuhanna 1:3 demedim.10 ve 13 Bölümler dedim.13'te geçiyor açıkça.

digeri_1
22-06-2009, 20:55
Ama başka bir zaman 13 şeklinde yazmıştınız ve ben 1:3 ü mü kastediyorsunuz diye sorduğumda "evet onu kastettim" demiştiniz :)


Söyler misiniz nerede geçiyor "ben tanrıyım "yada "ben tanrınızım " ifadesi ??
Diyorsunuz ki
"Eski Ahitte geçen peygamberlerin hiçbiri tanrıyım dememiştir"

İsa böyle bir şey söylemiş midir ?

Paolo
23-06-2009, 00:58
Yanlışınız vardır.Mesih İsa söylemiştir.Ben'im demiştir birçok kez.Tanrı olduğunu söylemiştir.Peygamberler RAB diyorki demişlerdir.Ama MESİH İSA ben size diyorum ki vs.Daha önce dediğim gibi Yuhanna 13'te söylüyor açıkça.

digeri_1
23-06-2009, 19:07
Aslında konu mesih isaın tanrılığına geldi . Birazdan Josh Mc Dowell da katılır mevzuya.
Bunu en iyisi mi bir başlık açın İsanın tanrılığı diye orda tartışalım ne dersiniz ? :)


Ki zaten ben isanın Tanrısal Öz e sahip olduğunu ve Varlığı &tanrıyı yansıttığını düşünüyorum bu ayrı . Ancak siz İsanın Yahve olduğunu söyleyerek hataya düşüyorsunuz. Gittiğiniz kilisenin etkisinde kalıyorsunuz mağlesef ,

Konu İmmanuel isminin anlmını da göz önüne larak bunun İsanın Tanrı olmadığını gösterdiği yaklaşımıydı . Yani anlamına bakarak "isa tanrıdır "diyemeyiz. Dememiz için Eyup'un arkadaşını da Yahve kabul etmemiz lazım :)

haydi esenlikle

Paolo
23-06-2009, 20:44
Hme öz yapıya sahip hemde görünümü.Yahveninde teki sonuçta.MESİH İSA'nın hayatına baksaydınız anlardınız olup olmadığını.

digeri_1
24-06-2009, 16:19
Öz yapıya sahip olması onun O kişi olduğu anlamına gelmez ki zaten isa babasının kendisinden farklı olduğunu göstermektedir. Örneğin son duasında ( ki dua ettiği bir kişi olduğuna göre ..) "benim istediğim değil seninki olsun" diyor. yani kendisiyle o kişi bir ve yanı değil. Bu yüzden bu şekilde diyor. Aksi yönde düşünüyorsan nie böyle bir şey desin .

Paolo
24-06-2009, 22:50
Öz yapıya sahip olması demek Ona ait olması gerek.MESİH İSA TANRI doğasına sahiptir.

digeri_1
26-06-2009, 13:40
İnsan da tanrı doğasına sahiptir , unutmamak gerek. Tanrı aratırken kendinden de bir şeyler vermş olmalı. Bazı canlılar ise evrimlerinde bu hikmeti kazanmış olabilir .Karıncalar,kuşlar ve diğer canlılar. Bu canlılardan ( doğayla birlikte herşey) kendinizi ayırmayınız . Siz bu doğayla bir bütünsnüz o olmazsa siz de olmazsınız.

Paolo
26-06-2009, 16:17
İnsan Tanrı doğasına sahip olamaz.Madem öyleyse birşey yaratabilir misiniz?Örneğin bir insan yaratabilir misiniz?Madem tanrı doğasına sahipsiniz iddanıza göre.Herşeyi bilmeniz ve görmeniz gerekir.

digeri_1
26-06-2009, 19:43
Tanrı insanı kendi suretinde kendi benzeyişinde yaratmıştır. Bu tanrısal - ilahi yöndür. İsa bir yerde "siz "ilahlarısınız dememiş midir ? Tanrısal nitelikler insanda vucud bulmuştur ,insansız tanrı , tanrısız insan uygunsuzdur . Doğamıza aykırıdır.

Siz de bir birey olarak Doğa olmadan var olamazsınız. Tanrı da doğadadır. İnsandadır. Belli bir kitapta da değildir. Hikmetli sözler olabilir ancak en güzel kitap insan olabilir .

Soruyolar;

"madem tanrı benzeyişinde yaratıldınız o zaman siz bir şey yaratın da görelim"

Ben yaratırım . Bazıları yaratamayabilir ,bu doğaldır. Ben fikir yaratabilirim . ben güzel şeyler yaratabilirim . Ancak bir gezegen yaratamam. Sizin sorduğunuz soru hiç olgun bir soru değil haberiniz olsun .


en içten sevgiler

Paolo
26-06-2009, 23:59
Sonuç olarak yapamıyorsunuz yani.Evt Mesihe iman eden bazı tanrısal yönleri alabilir.Rab olmadan olamayız desek daha doğru olur.Çok mantıklı bir soru sordum.Ama cevabı alamadım.

digeri_1
28-06-2009, 14:35
Yanlış bir yere çekiyorsunuz . Ben "yahve"yim diye bir şey demedim.Tanrı düşüncesi hayvanda yoktur ama insanda vardır bu bile ilahi bir yön katar bize. Tanrının insanı kendi suretinde yaratması onun bazı nitelikleri olan sevgi, mantık, hoşgörü,öz-denetim ,sabır vs gibi özelliklerdir. Bu nitelikleri yansıtıyorsak biz tanrı suretindeyiz diyebiliriz.

elcihanaferin
28-06-2009, 14:50
Tanrı düşüncesi hayvanda yoktur ama insanda vardır bu bile ilahi bir yön katar bize. Tanrının insanı kendi suretinde yaratması onun bazı nitelikleri olan sevgi, mantık, hoşgörü,öz-denetim ,sabır vs gibi özelliklerdir. Bu nitelikleri yansıtıyorsak biz tanrı suretindeyiz diyebiliriz.

Bunları yazabilmek bayağı bir pozitif enerji almış olmalı. Pozitif enerjili yazılara bayılıyorum. (Ama merak ettiğim bir husus var. Hayvanlar, mesela keçilerde de Tanrı düşüncesi olsaydı, onların tanrılarının sureti nasıl olurdu? Bence domuz gibi olmazdı, gene keçi gibi olurdu. Tüh, bunlar negatif enerjilik cümleler oldu.)


Peki sevgisizlik, nefret, hoşgörüsüzlük, vahşet, acelecilik, kontrolsuzluk ne olacak? Onlar da işin menfi yönü - yani negatif enerji yanı - olduğuna göre, şeytandan gelmiş olmalı.

Oh ne ala, al gülüm - ver gülüm; tanrı başedemediği şeytanla, insanlar üzerinde alışverişte!

digeri_1
28-06-2009, 14:59
Negatif enerji hüküm giydirmekle ,kardeşini yargılamakla , bilinmezlikle korkutmayla , işkenceli sonsuz azaptan bahsetmekle açığa çıkarılıyor. Bizim üstünde durmamız gereken dinlerin insanları kontrol altında tutmak için uydurduğu ve çoğunluğun inandığı ancak azınlığın yalanıyla uğraşmamak ,İsa'nın , Musa'nın , Buda'nın hatta Vişnu'nun iyi sözleri ve mesajları üstünde düşünmek hayata korkutmacalarla değil sevgiyle , merhametle ,hoş-görüyle bakmak.

Tanrı bizim bu iyi niteliklerimizle hayatımızda oluyor.
Dediğiniz gibi ;nefret, hoşgörüsüzlük ve diğer negatif enerji yüklü kavramlar şeytan denilen olumsuzluğun bir parçası.

Paolo
28-06-2009, 16:35
MESİH İSA'ya iman ettiğinizde zaten Tanrı hayatınızda oluyor.

elcihanaferin
28-06-2009, 19:07
Negatif enerji hüküm giydirmekle ,kardeşini yargılamakla , bilinmezlikle korkutmayla , işkenceli sonsuz azaptan bahsetmekle açığa çıkarılıyor.

Yani başka dine döndürme veya inandırma ile ilgili baskılı davranmadan mı bahsediyoruz? Negatif enerji sadece inanç alanında mı var? (yani ben hırsızlık yapan kardeşimi de yargılarsam gene negatif enerji mi üretirim?)


Bizim üstünde durmamız gereken dinlerin insanları kontrol altında tutmak için uydurduğu ve çoğunluğun inandığı ancak azınlığın yalanıyla uğraşmamak ,İsa'nın , Musa'nın , Buda'nın hatta Vişnu'nun iyi sözleri ve mesajları üstünde düşünmek hayata korkutmacalarla değil sevgiyle , merhametle ,hoş-görüyle bakmak.

Bu, 'azınlığın yalanıyla' kısmı anlaşılmadı. Nasıl yani?

Sn. Natan neden İsa, Musa, Buda, Vişnu'nun - Muhammet burada yok mu? - iyi sözleri ve mesajları üstünde düşünmek durumundayız? Yoksa Nietszce, Schopenhauer vs filozofların mesajları üzerinde de düşünebilir miyiz? Bir de mesela Schopenhauer karamsardır, kötümserdir. Onun mesajları okunmaya değmez mi?


Tanrı bizim bu iyi niteliklerimizle hayatımızda oluyor.

Peki gerek Allah, gerek İsa Mesih Rab ve bilhassa Yahve'nin gazapları, kinleri, vahşetleri, tehditleri kitaplarda hep yazılı; yani bizim kötü niteliklerimiz onlarda da var. Neden kötü nitelilkerimizle değil de sadece iyi niteliklerimizle aramızda oluyor?

Bir de eğer buna evet diyorsanız, nasıl anladınız veya nereden biliyorsunuz?


Dediğiniz gibi nefret, hoşgörüsüzlük ve diğer negatif enerji yüklü kavramlar şeytan denilen olumsuzluğun bir parçası.

Şeytanı da tanrı yaratmış değil mi? Yani, tanrı şeytanı bu negatif enerji yüklü kavramlarla yüklemiş oluyor. Bu sizin 'iyiliklerle hayatımızda olan tanrı' kavramına ters düşmüyor mu? Yani kötü, olumsuz kavramları nasıl olur da 'iyi niteliklerle aramızda olan tanrı' başımıza bela eder? Burası çelişkili!


Lütfen bu sorularımı özel amaçlı gibi düşünmeyin. Sadeced bakış açınızı öğrenmek istedim. Bu mesajınız şimdiye kadar sizden okuduklarımdan biraz farklı geldi.

digeri_1
28-06-2009, 20:01
Yani başka dine döndürme veya inandırma ile ilgili baskılı davranmadan mı bahsediyoruz? Negatif enerji sadece inanç alanında mı var? (yani ben hırsızlık yapan kardeşimi de yargılarsam gene negatif enerji mi üretirim?)

Baskıcı bir tutum elbette tasvip edilmez.İnançla ilgili yanlış , hurafe -batıl inanışlar elbette ki toplumun gelişimini olumsuz etkiliyor. Ancak siz de bilirisiniz ki ; toplumsal resmi normlar vardır ,bun yanında resmi olmayan hukuk Dışı sosyal normlar. Sizin verdiğiniz örnek resmi normlara giriyor ve ben buna karışamam , bu elinde yaptırım gücü olan sistemin işi.


Bu, 'azınlığın yalanıyla' kısmı anlaşılmadı. Nasıl yani?

Sn. Natan neden İsa, Musa, Buda, Vişnu'nun - Muhammet burada yok mu? - iyi sözleri ve mesajları üstünde düşünmek durumundayız? Yoksa Nietszce, Schopenhauer vs filozofların mesajları üzerinde de düşünebilir miyiz? Bir de mesela Schopenhauer karamsardır, kötümserdir. Onun mesajları okunmaya değmez mi?

Azınlığın yalanıyla kastettiğim bazı eski papazların mısır ,babil,greek, asur mitlerinden alıntıda bulunup bunu zamanla hrıstıyanlaştırması ve bir çok kişinin de bunlara bir gerçek gibi inanmalarını sağlaması. Örneğin cehennem yada üçlük, yada noel, ne bileyim araf inanışı gibi.Bunlar zamanla tarihsel düzlemde hrıstıyanlaştırılmıştır.

Bahsettiğiniz filozoflar hususunda ise Muhammed'i pek fazla tanımıyorum ne yazıkki . Hayatı ve sözleri hakkında çok fazla bir bilgim yok,T.Dursun hocanın kitaplarını inceledim ve bildiğim şey olumsuz yanları daha çok. Filozoflar gerçeği gösteremezler bize sadece yol gösterebilir anlayış (düşsel ) kazanduırabilirler. Karamsar olabilirler ,epistomolojik olarak ilgilenebiliriz ancak bahsettiğim şey sürekli olumsuz yönden değil , bu kişilerin olumlu yada insanlığa güzel düşünce verecek mesajlarına odaklanmak.İyi olanın üstünde düşünmek.

Peki gerek Allah, gerek İsa Mesih Rab ve bilhassa Yahve'nin gazapları, kinleri, vahşetleri, tehditleri kitaplarda hep yazılı; yani bizim kötü niteliklerimiz onlarda da var. Neden kötü nitelilkerimizle değil de sadece iyi niteliklerimizle aramızda oluyor?

Bir de eğer buna evet diyorsanız, nasıl anladınız veya nereden biliyorsunuz?


Kutsal kabul edilen kitaplar şimdilerde geçerliliğini kaybetmiş de olabilir ,tam tersi de. Ama orda özellkle eski antlaşmada Tanrı Yahve'nin sadist- narsist tavırlarını ben de görüyorum .Kuran hakkında yeterli derecede bilgim olmadığı için onun için bir şey demek istemiyorum.

Varlık İnsanlara kızıyor kendi isteğini yaptırmaya çalışıyor, kendisi yaradan olduğuna göre ( ki ben bir yaratıcıya inanıyorum ) insanlardan iyi nitelikleri yansıtmasını isteyebilir ,bunda bir sorun yok.

Tanrı insanlar sevince bizde bir oluyor. Bu şekilde düşünüyorum Çünkü kendisi kötü olsaydı bence tanrı olmazdı. Mutlaka iyi olması gerekiyor.Bazı şeylerin zıddı var.Siyahın beyaz,sicağın soğuk,karanlığın aydınlık vs. tanrının ise bazıları şeytan olarak düğşünüyor ama şeytan bence gerçek bir varlık değil .Belkide kötünün simgesidir.

Şeytanı da tanrı yaratmış değil mi? Yani, tanrı şeytanı bu negatif enerji yüklü kavramlarla yüklemiş oluyor. Bu sizin 'iyiliklerle hayatımızda olan tanrı' kavramına ters düşmüyor mu? Yani kötü, olumsuz kavramları nasıl olur da 'iyi niteliklerle aramızda olan tanrı' başımıza bela eder? Burası çelişkili!

Şeytan yaratılan olabilir.Şöyle ki İlk insanlar nedenleri içgüdüsel olarak araştırdı; doğadaki güçleri ve diğer olayları kişilik özelliği varmış gibi yorumladı.Sevgi -kavga gibi karşıt ilkeleri iç-güdüsel olarak füşünüp Şeytan fikri yaratılmış olabilir. Yani tanrı şeytanı yaratmamıştır.



Ve gereksiz görülebileceğini aklımda turtarak belirtmek istiyorum ki kitaplar insanları kurtaramaz. Tanrı kurtarabilir. Neyden ? Günahtan mı ? hayır, Negatif bakış açısından,. Çevremize sevgiyle bakarsak bu yönde bir enerji verirsek bence istenilen şeye ulaşmış oluruz. Mekansal bir cehennem de yoktur. Zaten kitabı mukaddese cehennem diye tercüme edilmesi de yanlıştır bunun bilimsel açıklamasını paylaşıcam.

Sevgiler ,

elcihanaferin
28-06-2009, 20:10
Sn. Natan,

Cevabınızın belli kısmını sorduklarımın karşılığı olarak göremedim, ama cevabınıza teşekkür ederim.

Cehennemle ilgili açıklamanız sırasında nasıl bir yaratıcı anlayışınız varsa biraz daha üzerinde durur musunuz?

Paolo
28-06-2009, 23:09
Bir yerde yanlışınız var.RAB şeytanı melek olarak yarattı.Şeytan olarak değil.

Meraklı33
17-06-2010, 02:13
Konuya Immanuel diye girdim nerelere gelmiş.

YOLCULUKLAR
17-06-2010, 09:15
Bu tarz tartışmalar garip geliyor aslında...


Kutsal Kitap şunu yazıyor, bunu yazıyor tartışmaları bir yana...

Çok basit bir soru sormak istiyorum. İsa niçin çarmıha gerildi?

Yani İsa ne söyledi, Yahudi yetkililer ne duydular da çıldırdılar ve onu Roma Valisi'nin karşısına çıkartıp bu adamı çarmıha ger dediler?

Muhabbet şuraya geliyor o zaman.

İsa peygamber olduğunu iddia etmişti.

Ama aynı anda tüm Yahudi halkı ve Roma devlet yönetimi aynı hataya düştüler... İsa'nın sözlerini yanlış anladılar... Tüm bu yanlış anlamalar olurken, İsa kendisinin yanlış anlaşıldığının farkına varamadı... Ve boşu boşuna çarmıha gerildi.


Şimdi bunu mu iddia ediyorsunuz?

Natan
17-06-2010, 16:30
Konuya Immanuel diye girdim nerelere gelmiş.

Haklısınız . Şimdi de Syn yolculukların sorusuna cevap vermekte tereddütde kaldım. :)

Syn Yolculuklar ,zahmet olmazsa ve tartışmak da istiyorsanız lütfen bu konuda bir başlık açınız , güzel bir tartışma olacağını ümit ediyorum.

Konu : İmmanuel ismi İsa'nın Tanrılığına Kanıt mıdır ?

Kişisel cevabım : Hayır değildir. Çünkü Tanrı içerikli pek çok isim vardır . Bu isim İsa'yı Tanrı yapıyorsa başka insanları da Tanrı yapar.

fevziyapak
01-07-2010, 00:48
İsa'nın tanrılığına delil olarak baş kahin tarafından sorgulanmasındaki kahinlerin tepikisi örnek verilir.
Matta 26
63 (http://www.turandursun.com/kitap/mat/26/63) İsa susmaya devam etti. Başkâhin ise O'na, "Yaşayan Tanrı adına ant içmeni buyuruyorum, söyle bize, Tanrı'nın Oğlu Mesih sen misin?" dedi.
64 (http://www.turandursun.com/kitap/mat/26/64) İsa, "Söylediğin gibidir" karşılığını verdi. "Üstelik size şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu'nun, Kudretli Olan'ın sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz."
65 (http://www.turandursun.com/kitap/mat/26/65) Bunun üzerine başkâhin giysilerini yırtarak, "Tanrı'ya küfretti!" dedi. "Artık tanıklara ne ihtiyacımız var? İşte küfürü işittiniz.
66 (http://www.turandursun.com/kitap/mat/26/66) Buna ne diyorsunuz?" "Ölümü hak etti!" diye karşılık verdiler.
 
Fakat burada İsa'ya sen tanrımısın diye sorulmuyor dahası İsa da ben tanrıyım demiyor İsa Mesih olduğunu ifade ediyor.
Birincisi, yahudilerde bir Mesih beklentisi var bu garip değil fakat İsa gibi bir gariban beklemiyorlar. Çünkü peygamberliklerin ifade ettiği Mesih ile İsa arasında çok fark var. Onların beklediği Mesih bir Kral politik bir önder güçlü, Yahudayı Davut ve Süleyman zamanındaki görkemine taşıyacak vs. Bu adam ise resmen çapulcu tipli, asi, yoldan çıkmış hatta birazda üşütük.
İkincisi İsa biraz daha ileri gidiyor ve kendisini Tanrı'nın tahtında resmediyor. İşte bu son damla oluyor ve kakinler bunu tanrıya küfür sayıyor.
Şu "benim" olayına gelince. Güya Eski Ahitte de "Ego Eimi" diye Yahve kendisine hitap etmiş. Tam anlamı "ben ben olanım" yada "ben benim" gibi birşey.
Sorun şurada Eski Ahit orjinali İbranice hemde en antiğinden. Yeni Ahit ise Grekçe.
Septuacint diye okunan ve bilinen Grekçe Eski Ahit İ.Ö 280 lerde Mısırlı Yahudiler tarafından çevrildi. Bu adamlar İslenderiye ekolünden. Bu önemli çünkü çevirilerde çok bariz bilinçli hatalar var. Tıpkı "erden kız" sözcüğünün "bakire" olarak çevrilmesi gibi.
Bu gün Mısır çöllerinde nereyi kazsan gnostik inciller çıkmakta. Bilmem bağlantı kurulabiliyormu.
 
Elçilerinde İbranice hakimiyetlerimi yoktu yoksa dönemde grekçe yaygın diyemi bilinmez fakat tüm alıntıları bu Septuagint den yapmışlardır.
Sonuçta hatalı bir kaynaktan alıntılar hataları büyütmüştür. Yani sen Mesih'i ne yapmak istiyorsan onu yapabilirsin. İster beşer ister tanrı.
Bu arada aşağıdaki ifadenin İsa ile en ufak ilgisi yoktur.
Yeşaya 7:14
14 (http://www.turandursun.com/kitap/isa/7/14) Bundan ötürü Rab'bin kendisi size bir belirti verecek: İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacak.
 
 
 
 
 

insan_olmak
01-07-2010, 01:05
Sayın fevzi alıntı yapılan kaynağın Septuagint olmasının nedeni bunu yazanların ibrani olan elçiler değilde ibranice bilmeyen greekler olmasın sakın :)

Saygılar

fevziyapak
01-07-2010, 01:28
Sayın fevzi alıntı yapılan kaynağın Septuagint olmasının nedeni bunu yazanların ibrani olan elçiler değilde ibranice bilmeyen greekler olmasın sakın :)

Saygılar

Mümkündür :)
Biz İncil'in yalancısıyız. Örnek Matta'nın bir yahudi olduğunu İncil söylüyor.
Gerçi oda vergi memuru bir Roma vatandaşı. Fakat Pavlus efendi yine İnci'e göre özbe öz Benyamin oymağından İsrailli, adam Ferisi. Yani radikal bir tip.

Bu gün yaşayan Musevilerde bu çeviriye dudak büküyor. İki Musevi din adamı ile bu konuda konuştum. Gerçi Musevilerde kendi aralarında bin parça oldular. Bu gün İsrailde ve dünyanın farklı yerlerinde yaşayan ve İsa'yı Mesih olarak kabul eden diğer yandan Musa şeriatınada bağlı yahudiler var. Bayağı bir kalabalıkta otantik ve mistik kabala taraftarı.
Daha doğrusu tekrar kabalayı canlandırdılar. Bir grupta reformist var. Tıpkı protestan misyonerler gibi çalışıyorlar.

Natan
01-07-2010, 01:34
Not:

Aslında Tanrı "Ben Ben olanım" demiyor, "Ben Olurum" diyor.

saygılarımla

fevziyapak
03-07-2010, 02:26
Konuları görünce eski günler aklıma geliyor açıyorum İncil'i günaha giriyorum sizin yüzünüzden. :doh:

Önce biraz tarih,
Sülaymanın kötü ve taraflı idaresi sayesinde İsrail iki ye bölünmüştü. Kuzeyde kalan 10 oymak Samiriye başkenti ile ayrı bir karalık oluşturdular. İ.Ö. 722 Asurlular Samiriyeye saldırdı ve krallığı adeta yok ettiler. Bu arada Yaruşalim başkent olarak Yahuda yani güney Krallığı henüz güvendeydi. Yeşaya bu dönemlerde Kudüste yaşayan ve hem Kuzey hemde Güney krallığıyla ilgili peygamberlikte bulunan birisidir. Kendisi İ.Ö.586 daki Babil sürgününü (Yahuda’nın istilası) yaşamış birisidir. Özellikle İşeya 7 ve 9 bölümlerde İsa’yı işaret ettiği söylenen bölümlere dikkat edelim.


7.bölüm başında aynen şunu yazar.

Kral Ahaz’a bir işaret: İmmanuel (Kimeymiş ?)

Ahaz Yahuda (güney kralıdır) Bu arada Kuzey ev Güney Krallığıda kendi arasında savaşlar verirler.

Ahaz çok korkmaktadır. Zaten ayrıca birde ASUR tehdidi altında yaşarlar.

10 RAB Ahaz'a yine seslendi:
11 "Tanrın RAB'den bir işaret iste; ölüler diyarı kadar derin, gökler kadar yüksek olsun."
12 Ama Ahaz, "Hayır, istemem, RAB'bi sınamam" dedi.
13 Bunun üzerine Yeşaya, "Dinleyin, ey Davut'un torunları!" dedi, "İnsanların sabrını taşırmanız yetmezmiş gibi şimdi de Tanrım'ın sabrını mı taşırıyorsunuz?
14 Bundan ötürü Rab'bin kendisi size bir belirti verecek: İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacak.
16 Ama çocuk kötüyü reddedip iyiyi seçecek yaşa gelmeden, seni dehşete düşüren o iki kralın toprakları ıssız kalacak

Çocukla ilgili son tanımlamaya dikkat edin. Bu çocuk İsa mı??

Şimdi o ortamı yine düşünelim …tehdit büyük düşman kapıda ve iç ayaklanmalarda var.. Yeşaya bir kehanette bulunuyor ve bunu şimdiki evenjelikler İsa olarak yorumluyor. Oysa Yeşayanın kafasından geçen İsa değil alakası bile yok zaten peygamber halkına teşvik sözleri vermeye çalışırken 800 sene sonra gerçekleşmesi düşünülen bir mucizenin ne faydası olacaktır.

8. bölüm yine kehanetler ve Asur’la ilgilidir. Ayrıca Kuzey Krallığı Asur ile antlaşma yaparak Rabbe karşı geliyor. Şu iki ifadeye dikkat edin.

6 "Bu halk usul usul akan Şiloah sularını reddettiği, Resin'le Remalya'nın oğluyla mutlu olduğu için,
7 ben Rab, Fırat'ın kabaran güçlü sularını -bütün dehşetiyle Asur Kralı'nı- üzerlerine salacağım. Yatağından taşan ırmak, kıyılarını su altında bırakacak.
8 Yahuda'yı kaplayan sular her şeyi silip süpürerek adam boyu yükselecek, ülkeni boydan boya dolduracak, ey İmmanuel!"
9 Ey halklar, yıkıma, bozguna uğrayacaksınız. Yeryüzünün en uç köşeleri, kulak verin. Savaşmaya, bozguna uğramaya hazırlanın. Evet, savaşa ve bozguna hazır olun.
10 İstediğinizi tasarlayın, hepsi boşa gidecek. İstediğiniz kadar konuşun, hiçbiri gerçekleşmeyecek.
Çünkü Tanrı bizimledir.

Tamamen dönemin savaşları ve olayları konudur.

9. bölüme geçiyoruz.

Yine 9:6-7 İsa ile ilişkilendirilir.

1 Bununla birlikte sıkıntı çekmiş olan ülke karanlıkta kalmayacak.
6 Çünkü bize bir çocuk doğacak, Bize bir oğul verilecek. Yönetim onun omuzlarında olacak. Onun adı Harika Öğütçü, Güçlü Tanrı, Ebedi Baba, Esenlik Önderi olacak.
7 Davut'un tahtı ve ülkesi üzerinde egemenlik sürecek. Egemenliğinin ve esenliğinin büyümesi son bulmayacak. Egemenliğini adaletle, doğrulukla kuracak Ve sonsuza dek sürdürecek. Her Şeye Egemen RAB'bin gayreti bunu sağlayacak.

Bu peygamberlik Yahuda içindir ve doğacak olan Kral Hizkiyadır. Peygamberliğin amacı Tanrının hala Davut soyunun yanında olduğunun göstergesiydi ve teşvikti.
Hizkiya gerçektende İsraili kurtarabilecek bir önder olarak kabul gördü sevildi saygı duyuldu. Halkı putlardan uzak tuttu vs. zaten 2.Krallar kitabında bu açıktır. Fakat öyle kötü hatalar yaptıki sonunda Babil sürgünü geldi.

2. Krallar 18:2-5

2 Hizkiya yirmi beş yaşında kral oldu ve Yeruşalim'de yirmi dokuz yıl krallık yaptı. Annesi Zekeriya'nın kızı Aviya'ydı.
5 Hizkiya İsrail'in Tanrısı RAB'be güvendi. Kendisinden önceki ve sonraki Yahuda kralları arasında onun gibisi yoktu.

Fakat Matta 1:18’e baktığımızda İncil yazarının bilerek yada bilmeyerek eski peygamberliği çarpıttığını görürüz.

22 Bütün bunlar, Rab'bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu söz yerine gelsin diye oldu:
23 "İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacaklar." İmmanuel, Tanrı bizimle demektir.

Uyanın ve tekrar düşünün

insan_olmak
03-07-2010, 02:41
bir hahamı dinler gibi oldum açıkçası :) durumu çok güzel açıklamışsınız.Yahudi alimleri hristiyanların bu gülünç iddialarını son derece basit buluyor bu bir gerçek.

bende birşey eklemek istiyorum kutsal kitapta tanrı ''adonay,YHWH,elohim'' bu isimlerle anılır.hristiyanların dillerinden düşürmediği şu ayette

Çünkü bize bir çocuk doğacak, Bize bir oğul verilecek. Yönetim onun omuzlarında olacak. Onun adı Harika Öğütçü, Güçlü Tanrı, Ebedi Baba, Esenlik Önderi olacak.

tanrı olarak çevrilen sözcük ''el'' sözcüğüdür tevratta tanrı elohim diye anlır.(örneğin isa'nın elohim elohim lama şevaktani cümlesi)
el sözcüğü hem gücü hemde kudreti temsel eden bir sözcüktür.

örneğin Gavriel,mikael...vb melek isimlernin sonundaki el takısıda onların gücünü anlatır.Yani burda kullanılan sözcük tanrı anlamı taşımaz kişinin güçlü kuvvetli olduğunu anlatır.

Saygılarımla

Çarmıh Yolcusu
15-07-2010, 12:25
Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı ile birlikteydi ve SÖZ TANRIYDI. Alim olan anlar. Kulağı olan işitsin. Başka bir şey demeye gerek duymuyorum. Bu ayet Mesih'in açıkça Tanrı olduğunun ikrarıdır.

özdekçi
15-07-2010, 23:37
Bu ifade İsa'nın tanrı olduğunu falan ilan etmez.
İfade çok eski bir felsefeye dikkat çeker. Heraklitos ve LOGOS.

Ayrıca Yahudiler zaten Tanrı'nın güçlü sözü olarak KELAM ı biliyorlardı. Tanrıyı ve onun güçlü sözünü bir birinden ayırmazlardı. Hepsi bu.

Kelamın bedende görünmesi peygamberlikten başka hiç bir şeye işaret etmez.

Yüzyıllar sonra kilise babaları akla ziyan yorumlarla İsa yı tanrı yaptılar.

hur-kus
16-07-2010, 00:29
Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı ile birlikteydi ve SÖZ TANRIYDI. Alim olan anlar. Kulağı olan işitsin. Başka bir şey demeye gerek duymuyorum. Bu ayet Mesih'in açıkça Tanrı olduğunun ikrarıdır.

Sayın Çarmıh Yolcusu,

Size hucüm eden ateist arkadaşların yanında bir de bende aynısını yapıyor durumda olmak istemem.

İsa Mesih'e olan bağlılığınızı çok takdir ediyorum. Elbette İsa her hangi bir insandan çok farklıdır. Gökte izzetlendirilmiş bir konuma sahiptir.

Ancak Tanrı'lığı konusunda ben de sizinle aynı fikirde olmadığımı üzülerek söylüyorum.

Size bazı ayetler veriyorum. Lütfen bu ayetler ışığında İsa'nın konumunu tekrar düşününüz:


Yuhanna 8:42
42 İsa onlara şöyle dedi: “Eğer babanız Tanrı olsaydı, beni severdiniz. Çünkü ben Tanrı’nın yanından geldim ve buradayım. Kendiliğimden gelmedim, beni O gönderdi.

Yuhanna 12:49
49 Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Beni gönderen Babam, ne anlatacağım ve ne konuşacağım konusunda bana emir verdi.

Vahiy 3:14
14 Laodikya’daki cemaatin meleğine yaz. Sadık ve gerçek şahit, Tanrı’nın yarattıklarının ilki olan ‘Amin’ şunları söylüyor

İşaya 44:6
6 Yehova, İsrail’in kralı ve kurtarıcısı, göklerin hâkimi Yehova şöyle diyor: ‘İlk Benim, son da Benim. Benden başka Tanrı yok.

Fil.2:5,6
5 Mesih İsa’nın zihniyetine bağlı kalın. 6 O, Tanrı’ya benzer yapıda olduğu halde, Tanrı’ya eşit olmayı aklından bile geçirmedi.

Yuh.8:42
42 İsa onlara şöyle dedi: “Eğer babanız Tanrı olsaydı, beni severdiniz. Çünkü ben Tanrı’nın yanından geldim ve buradayım. Kendiliğimden gelmedim, beni O gönderdi.

Yuh.12:49
49 Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Beni gönderen Babam, ne anlatacağım ve ne konuşacağım konusunda bana emir verdi.

Yuh.14:28
. 28 Size dediğimi duydunuz. Ben gidiyorum ve yine yanınıza döneceğim. Beni seviyorsanız Babama gittiğim için sevinirsiniz. Çünkü Baba benden büyüktür.

Yuh.5:19
19 Bu nedenle, İsa onlara şöyle cevap verdi: “Gerçek şu ki, Oğul kendiliğinden hiçbir şey yapamaz, yalnızca Babasından gördüklerini yapar. O her ne yaparsa, Oğul da aynen öyle yapar

1.Kor.15:28
. 28 Her şey onun yetkisine verildiği zaman, Oğul kendisi de her şeyi onun yetkisine verenin yönetimine boyun eğecektir ki, Tanrı herkesin her şeyi olsun.

Matta 20.23
23 İsa da şöyle dedi: “Siz gerçekten de benim içtiğim kâseden içeceksiniz, fakat sağıma ya da soluma oturacakları seçme hakkı bana verilmemiştir; Babam bu yerleri kimler için hazırlamışsa onların olacak.”

1.Kor.11:3
. 3 Yine de, şunu bilmenizi istiyorum; her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek, Mesih’in başı da Tanrı’dır.

Yuh.20:17
17 İsa ona şunları söyledi: “Tamam, bana sarılmayı bırak artık; henüz Babamın yanına çıkmadım. Sen şimdi doğruca kardeşlerime gidip, benim Babamın, sizin Babanızın, benim Tanrımın ve sizin Tanrınızın yanına çıkacağımı söyle.”

Vahiy 1:6
6 (o ki, Tanrısı ve Babası için bizden bir krallık oluşturmuş ve bizi kâhinler yapmıştır), evet, ihtişam ve kudret sonsuza kadar onun olsun. Amin.


Saygılarımla

Çarmıh Yolcusu
16-07-2010, 15:42
Bu ifade İsa'nın tanrı olduğunu falan ilan etmez.
İfade çok eski bir felsefeye dikkat çeker. Heraklitos ve LOGOS.

Ayrıca Yahudiler zaten Tanrı'nın güçlü sözü olarak KELAM ı biliyorlardı. Tanrıyı ve onun güçlü sözünü bir birinden ayırmazlardı. Hepsi bu.

Kelamın bedende görünmesi peygamberlikten başka hiç bir şeye işaret etmez.

Yüzyıllar sonra kilise babaları akla ziyan yorumlarla İsa yı tanrı yaptılar.

"Kelam'ın beden de görünmesi, Mesih'in Tanrı olduğunu kanıtlamaz" diyorsun. "Yalnızca peygamber olduğunu kanıtlar" diyorsun. Peki bana söyler misin? İsadan önce bir çok peygamber geldi. Neden o halde sadece böyle üstün vasıflar Mesihe atfedildi? Bakın; Peygamberlik etmek, Mesih'in sadece küçük bir yönü idi. Bana söyleyin. Nasıl olurda sıradan bir peygamber, ölüleri diriltir, ölümden dirilir ve aynı anda binlerce kişiye görünür? Bakınız;

Dünyanın herhangi bir yerine gidin. Herhangi bir dinden biriyle konuşun. Dinlerine ne kadar bağlı olurlarsa olsunlar, tarih hakkında bilgileri varsa, Nasıralı İsa gibi tarihte başka birinin olmadığını söyleyeceklerdir. Tüm zamanların en özel kişisidir.

İsa tarihin yönünü değiştirdir. Hatta bugün okuduğunuz gazete, İsa'nın dünyada 2,000 yıl önce yaşadığı gerçeğinin tanıklığını yapacaktır. İ.Ö.'nün veya M.Ö.'nin anlamı "İsa'dan Önce"dir.
GELİŞİ ÖNCEDEN BİLDİRİLDİ
İsa'nın doğumundan yüzlerce yıl önce, Kutsal Yazıların kayıtlarına göre İsrail'deki peygamberlerin O'nun gelişine ilişkin ön bildiri de bulunmuşlardır. 1,500 yıldan fazla dönem içinde çok sayıda yazar tarafından kaleme alınan Eski Antlaşma (Tevrat, Zebur ve İncil), O'nun gelişini açıklayan 300'den fazla peygamberliği barındırmaktadır. O'nun mucizevi doğuşu, günahsız yaşamı,yaptığı birçok mucizeler, O'nun ölümü ve dirilişi detaylarının tümü gerçeğe dönüştü.

İsa'nın sürdürdüğü yaşam,yaptığı mucizler, O'nun sözleri, çarmıhtaki ölümü, dirilişi ve göğe alınışı - tüm bu gerçekler O'nun sadece bir insan olmadığını, insandan daha da ötesi olduğunu işaret etmektedir. İsa şunu söyledi, "Ben ve Baba biriz" (Yuhanna 10:30), "Beni görmüş olan, Baba'yı görmüştür." (Yuhanna 14:9), ve "Yol, gerçek ve yaşam ben'im; benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez." (Yuhanna 14:6).
ONUN YAŞAMI ve MESAJI DEĞİŞİME NEDEN OLDU
http://www.lifeagape.org/turkish/images/5000.gif
Nasıralı İsa'nın yaşamına ve etkisine bakın. Mesih ve O'nun mesajı tarih boyunca daima insanların yaşamlarında ve ülkelerinde büyük değişimlere neden olmuştur. O'nun öğretişi ve etkisi nereye gittiyse, evliliğin kutsallığı, kadın hakları ve sesler' topluluk tarafından tanınmış;yüksek eğitim okulları ve üniversiteleri kurulmuş ; çocukları koruyan yasalar çıkartılmış; kölelik feshedilmiş; ve insanlık adına sayısız değişiklikler yapılmıştır. Kişisel yaşamdan inanılmaz değişikliklere uğramıştır. Örneğin, ünlü general ve edebi deha Lew Wallace, ateist olarak biliniyordu. İki yıl boyunca Wallace, Avrupa ve Amerika kütüphanelerinden eğitim ve bilgi alarak, Hristiyanlığı sonsuza dek yok edecek bilgileri araştırdı. Yazmayı planladığı kitabının ikinci bölümündeyken ,birden kendini İsa'ya diz çökmüş halde ağlarak seslenir halde buldu :"Rabbim ve Tanrım."

Sağlam kanıtlar olmasından dolayı, İsa Mesih'in Tanrı'nın Oğlu olduğunu daha fazla inkar edemezdi. Sonra Lew Wallace Ben Hur isimli kitabı yazdı, Mesih'in zamanına ilişkin şu ana dek yazılmış en ünlü İngilizce romanlardan biridir.

Benzer olarak, sonraları C.S. Lewis isimli İngiltere'deki Oxford Universitesi'deki profesör, Mesih'in tanrılığını yıllarca reddeden bir Agnostik (bilinemezci) idi. Fakat o da, akılsal olarak dürüstçe, İsa'nın tanrısallığına ilişkin çok kanıtları incelemeleri sonucunda, İsa'yı Rabbi ve Kurtarıcısı olarak kabul etti.
RAB, YALANCI VEYA DELİ
Sadece Hristiyanlık isimli ünlü kitabında, Lewis şu açıklamayı yapar, "Bir insan, İsa'nın söyledikleri gibi şeyleri söyleyen kişi sadece büyük ahlaki bir insan olamaz. Deli olabilir - tıpkı kendisinin kaynamış yumurta olduğunu söyleyen bir adam gibi- veya Cehennemin şeytanı olabilir. Seçimizini yapmalısınız. Tanrı'nın Oğluydu veya Oğludur, çılgın biri veya daha da kötü biri diyebilirsiniz. O'nu bir aptal olarak değerlendirip bu konuyu kapatabilir veya O'nun ayaklarına kapanıp, Rab ve Tanrı'nız olarak seslenebilirsiniz. Fakat lütfen O'nun büyük bir öğretmen olduğunu ispatlamaya çalışmayalım. Çünkü bu özellik için bize açık kapı bırakmadı."

Nasıralı İsa sizin göre kimdir? Yaşamınız sonsuza dek bu soruya verdiğiniz yanıta göre belirlenecektir.

Diğer tüm dinler insanlar tarafından kuruldu ve insan filozoflara, kurallara ve ahlaki normlara dayalıdır. Bu dinlerin kurucularının disiplin ve tapınma yöntemlerini çıkarırsanız, dindeki değişim az olacaktır. Fakat Hristiyanlıktan İsa Mesih'i çıkarırsanız, ve geriye hiçbir şey kalmayacaktır. Kutsal Kitap Hristiyanlığı sadece yaşamın bir felsefesi değil, veya ahlaki standart veya dini ayinlere itaat değildir. Gerçek Hristiyanlık yaşayan, dirilmiş Kurtarıcı ve Rab ile hayati öneme sahip kişisel ilişkiye dayanır.
DİRİLMİŞ KURUCU
Nasıralı İsa çarmıha bir gerildi, ödünç alınmış bir mezara gömüldü, ve üç gün sonra ölümden dirildi; Hristiyanlık bu konuda tektir. Hristiyanlığın geçerliliğine ilişkin herhangi bir tartışma, Nasıralı İsa'nın dirilişine ilişkin kanıtların ispatına bağlıdır.

Yüzyıllar boyunca , en büyük Hristiyan ilahiyatçılar dirilişe ilişkin kanıtları incelediler,İsa'nın diri olduğuna inandılar ve İsa'nın hala diri olduğuna inanmaktalar. İncil yazarları tarafından dirilişe ilişkin kanıtları inceledikten sonra, Harvard Hukuk okulunda yasal sorunlar üzerine yetkili olan Simon Greenleaf şu sonuca vardı; "İsa'nın gerçekten ölümden dirilmemiş olduğuna diğer gerçekler kadar inanmamış olsalardı, anlatmış oldukları hikayelerin gerçekliğine inanmamaları mümkün olurdu."
İngiliz yasa konularında en büyük isimlerden biri olan John Singleton Copley'in yorumu: "Kanıtın ne olduğunu çok iyi biliyorum ve size diyorum ki, diriliş gibi bir kanıt hiçbir zaman inkar edilememiştir."
İNANMAK İÇİN NEDENLER
Diriliş Hristiyan imanın merkezidir. Dirilişi araştırıpta gerçek olduğunu keşfedenlerin nedenlerinin bazıları aşağıdakilerdir:

http://www.lifeagape.org/turkish/images/inaboat.gifÖNCEDEN BİLDİRİLDİ: İlk olarak, İsa'nın kendisi, kendi ölümü ve dirilişini önceden bildiri ve aynen söylediği gibi gerçekleşti. ( Luka 18:31-33 (http://www.isamesih.org/online/incil/Lu.18.html))

BOŞ MEZAR: ikinci olarak, Boş mezara ilişkin en makul açıklama O'nun dirilişidir.İncil'deki yazıları dikkatlice okudukça, İsa'nın bedenini bulunduğu mezarın Romalı askerlerce dikkatlice korunduğunu ve büyük bir kaya parçası ile mühürlendiğini görürüz. Eğer, bazılarının iddia ettiği gibi İsa ölmemiş sadece güçsüzleşmiş olsaydı, İsa'nın mezardan kaçışını veya öğrencilerinin O'nu kurtarmaya yönelik girişimlerini Romalı askerler ve büyük kaya parçası durdurmaya yeterdi. İsa'nın düşmanları O'nun bedenini asla almazlardı çünkü O'nun bedenini mezardan kayıp olması demek İsa'nın dirildiğine ilişkin İsa'nın öğrencileri güçlendirirdi.

KİŞİSEL KARŞILAŞMA: Üçüncü, İsa'nın öğrencilerine görünmesi dirilişin tek açıklamasıdır. O'nun dirilişinden sonra, İsa en azından 10 kez kendisini tanıyanlara göründü ve bir kez aynı anda 500 kadar kişiye göründü. Rab bu görünmelerin bir halusinasyon olmadığını onlara gösterdi : Onlarla yemek yedi, konuştu ve onlar İsa'ya dokundular. ( 1 Yuhanna 1:1 (http://www.isamesih.org/online/incil/1Jo.1.html))

KİLİSENİN DOĞUŞU: Dördüncü, Kilisenin başlamasının tek açıklaması İsa'nın dirilişidir. Dünya tarihindeki şu ana dek varolan en büyük kurum Hristiyan kiliseleridir. Petrus'un verdiği ilk vaazın yarısından fazlası diriliş ile ilgiliydi. (Elç.İşl. 2:14-36 (http://www.isamesih.org/online/incil/Ac.2.html)). Açıkçası, İlk kiliseler mesajlarının temelinin bu olduğunu biliyorlardı. İsa'nın düşmanları veya O'nun öğrencileri kilisenin büyümesini, İsa'nın cesedini ortaya çıkararak herhangi bir zaman durdurabilirlerdi.

DEĞİŞEN YAŞAMLAR: Beşinci, Elçilerin yaşamlarındaki değişimin tek mantıklı açıklaması İsa'nın dirilişidir. Dirilişten önce İsa'yı terkettiler; O'nun ölümünden sonra cesaretleri kırıldı ve korktular. İsa'nın ölümden dirileceğini beklemiyorlardı (Luka 24:1-11 (http://www.isamesih.org/online/incil/Lu.24.html)).

O'nun dirilişinden sonra ve Pentekost deneyimininden sonra aynı bu cesaretsiz ve hayalkırıklığına uğramış kişiler, Mesih'in dirilişinin gücüyle değişime uğradılar. O'nun ismiyle, dünyayı alt üst ettiler. Birçoğu inançları uğruna öldürüldüler; diğerlerine ise zulm edildi. Cesaret davranışları, İsa Mesih'in gerçekten dirildiğine ilişkin inançlarını, onları ölüme dek taşıdı..

Üniversite dünyasında 40 yıldır aydın kişilerle beraberim, şu ana dek, Nasıralı İsa'nın dirilişi ve Tanrılığına ilişkin olağanüstü kanıtları görüpte, O'nun Tanrı'nın Oğlu,vaad edilen Mesih olduğunu inkar eden birine rastlamadım. Bazıları İsa'ya inanmalarını, dürüstçe şöyle itiraf ediyorlar :"Kutsal Kitabı okumak için zaman ayırmadım veya İsa'nın tarihsel gerçekleri üzerinde düşünmedim."

http://www.lifeagape.org/turkish/images/jesusandgirl.gifYAŞAYAN RAB :İsa'nın dirilişinden dolayı, O'nun izleyicileri sadece ölü bir kurucunun ahlaki prensiplerini kabul etmediler, fakar yaşayan Tanrı'yla kişisel ve hayati ilişkiye sahip oldular. İsa Mesih bugün, kendine güvenen ve itaat eden herkesi sadık bir şekilde bereketlemekte, zenginleştirmekte ve yaşamaktadır. Yüzyıllar boyunca, dünyada büyük etkileri olanlarla beraber herkes İsa Mesih'in değerini tanıdı ve kabul etti.

Fransız fizikçi ve filozof Blaise Pascal,insanın İsa'ya olan ihtiyacını şöyle belirti: "Her insanın yüreğinde Tanrı tarafında yaratılmış ve yalnızca Tanrı'nın Kendi Oğlu İsa Mesih ile doldurabileceği bir boşluk vardır."

Çarmıh Yolcusu
16-07-2010, 18:39
Sayın Çarmıh Yolcusu,

Size hucüm eden ateist arkadaşların yanında bir de bende aynısını yapıyor durumda olmak istemem.

İsa Mesih'e olan bağlılığınızı çok takdir ediyorum. Elbette İsa her hangi bir insandan çok farklıdır. Gökte izzetlendirilmiş bir konuma sahiptir.

Ancak Tanrı'lığı konusunda ben de sizinle aynı fikirde olmadığımı üzülerek söylüyorum.

Size bazı ayetler veriyorum. Lütfen bu ayetler ışığında İsa'nın konumunu tekrar düşününüz:


Yuhanna 8:42
42 İsa onlara şöyle dedi: “Eğer babanız Tanrı olsaydı, beni severdiniz. Çünkü ben Tanrı’nın yanından geldim ve buradayım. Kendiliğimden gelmedim, beni O gönderdi.

Yuhanna 12:49
49 Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Beni gönderen Babam, ne anlatacağım ve ne konuşacağım konusunda bana emir verdi.

Vahiy 3:14
14 Laodikya’daki cemaatin meleğine yaz. Sadık ve gerçek şahit, Tanrı’nın yarattıklarının ilki olan ‘Amin’ şunları söylüyor

İşaya 44:6
6 Yehova, İsrail’in kralı ve kurtarıcısı, göklerin hâkimi Yehova şöyle diyor: ‘İlk Benim, son da Benim. Benden başka Tanrı yok.

Fil.2:5,6
5 Mesih İsa’nın zihniyetine bağlı kalın. 6 O, Tanrı’ya benzer yapıda olduğu halde, Tanrı’ya eşit olmayı aklından bile geçirmedi.

Yuh.8:42
42 İsa onlara şöyle dedi: “Eğer babanız Tanrı olsaydı, beni severdiniz. Çünkü ben Tanrı’nın yanından geldim ve buradayım. Kendiliğimden gelmedim, beni O gönderdi.

Yuh.12:49
49 Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Beni gönderen Babam, ne anlatacağım ve ne konuşacağım konusunda bana emir verdi.

Yuh.14:28
. 28 Size dediğimi duydunuz. Ben gidiyorum ve yine yanınıza döneceğim. Beni seviyorsanız Babama gittiğim için sevinirsiniz. Çünkü Baba benden büyüktür.

Yuh.5:19
19 Bu nedenle, İsa onlara şöyle cevap verdi: “Gerçek şu ki, Oğul kendiliğinden hiçbir şey yapamaz, yalnızca Babasından gördüklerini yapar. O her ne yaparsa, Oğul da aynen öyle yapar

1.Kor.15:28
. 28 Her şey onun yetkisine verildiği zaman, Oğul kendisi de her şeyi onun yetkisine verenin yönetimine boyun eğecektir ki, Tanrı herkesin her şeyi olsun.

Matta 20.23
23 İsa da şöyle dedi: “Siz gerçekten de benim içtiğim kâseden içeceksiniz, fakat sağıma ya da soluma oturacakları seçme hakkı bana verilmemiştir; Babam bu yerleri kimler için hazırlamışsa onların olacak.”

1.Kor.11:3
. 3 Yine de, şunu bilmenizi istiyorum; her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek, Mesih’in başı da Tanrı’dır.

Yuh.20:17
17 İsa ona şunları söyledi: “Tamam, bana sarılmayı bırak artık; henüz Babamın yanına çıkmadım. Sen şimdi doğruca kardeşlerime gidip, benim Babamın, sizin Babanızın, benim Tanrımın ve sizin Tanrınızın yanına çıkacağımı söyle.”

Vahiy 1:6
6 (o ki, Tanrısı ve Babası için bizden bir krallık oluşturmuş ve bizi kâhinler yapmıştır), evet, ihtişam ve kudret sonsuza kadar onun olsun. Amin.


Saygılarımla


Bakınız arkadaşım. İsterseniz, ayet ayet gideli. Her ayetin altına açıklamasınıda dilim döndüğünce yazacağım.

Yuhanna 8:42
42 İsa onlara şöyle dedi: “Eğer babanız Tanrı olsaydı, beni severdiniz. Çünkü ben Tanrı’nın yanından geldim ve buradayım. Kendiliğimden gelmedim, beni O gönderdi.

AÇIKLAMASI: Bu ayetten bir önceki ayet ile birlikte alınız. Zira, siz arkadaşların yaptığı maalesef enbüyük yanlışda bu oluyor. Kutsal Kitap ayetleri adeta bir yap-bozun parçaları misalidir. Sadece konu içerisinden bir ayeti alırsanız, tuhaf bir mana ortaya çıkar. Şimdi bundan önceki ayete bir bakalım. Ne diyor bundan bir önceki ayet? Siz babanızın yaptıklarını yapıyorsunuz.”
“Biz zinadan doğmadık. Bir tek Babamız var, o da Tanrı'dır” dediler. (Yuhann 8:41). Burada Ferisiler (Yahudi din bilginleri) Mesih'in zinadan doğduğunu söylüyorlar. Çünkü o dönemin Yahudi din bilginleri son derece bağnaz idi ve tutucu. Bununla birlikte fazlası ile önyargılarının kurbanı idiler. Çünkü kendilerini, İbrahim'in çocuğu olarak görmekte idiler. "Bizin Tanrıdan başka babamız yok" demişlerdir. İsa'yı zinadan doğan sandıkları gibi, İsa'nında onlara aynı şekilde söylediğini sanıyorlar. Sonra İsa Yuhanna 8 43-44 de asıl ne demek istediğini onlara açıklıyor. Diyor ki: "Söylediklerimi neden anlamıyorsunuz? Söylediklerime dayanamıyorsunuzda ondan. Siz babanız İblis'tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmeye çalışıyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek yoktur. Yalan söylemesi doğaldır. Çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır." diyor. Yuhanna 8:42'de söylediği ise, "Tanrı Babanız olsaidi beni severdiniz" Burada dediği şu: "Sizin iddia vew safsatalarınız hepsi boş. Çünkü beni öldürmek için, her türlü hile ve hurdayı yapıyorsunuz. Beni sevmiyorsunuz. Ben Tanrı'nın Ruh'undan geldiği halde beni saymadınız, bir de kalkıp, bunları söylüyorsunuz. Oysa Tanrı'dan ben geldim. Beni Göksel Babam gönderdi. Ben İsa olartak hiçbirşey ypmadım,ama Babam'ın ruhundan, 'dünyaya ışık olayım' diye Beni gönderdi" diyor.

Yuh.12:49
49 Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Beni gönderen Babam, ne anlatacağım ve ne konuşacağım konusunda bana emir verdi.

AÇIKLAMASI: Baba... ne söylemem... gerektiğinibana buyurdu. Bu yüzden İsa'nın sözünü (bir önceki ayete bakıyoruz), "Beni reddeden ve sözlerimi kabul etmeyen kişiyi yargılayacak biri var. O kişiyi son günde yargılayacak olan, söylediğim sözdür." (Yuhanna 12:48). Bu yüzden İsa'nın sözlerini reddeden aslında TANRI'yı reddedmiş olur" demektedir. "Ben Baba'nın bağrından geldiğim için, Baba'mın size daha önce peygamberler ile açıkladığını şimdi BEN açıklıyorum. Demek istiyor. Bu yzden Mesihin özlerini kabul etmeyen her kim ise Allah'ı kabul etmemiş sayılır. Zira Kelam Allah'ın görünmez tecellisi olduğu için İsa Mesih'in sözleri direkt olarak Allah'ın kelamıdır.

Yuh.14:28
. 28 Size dediğimi duydunuz. Ben gidiyorum ve yine yanınıza döneceğim. Beni seviyorsanız Babama gittiğim için sevinirsiniz. Çünkü Baba benden büyüktür.

AÇIKLAMASI: Bakınız. Mesih İsa, yeryüzündeki konumu itibari ile, alçakgönüllü ve itaatkar bir Oğuldur. Bu yüzden "Baba benden üstündür"demiştir. Bu sözle yeryüzündeki konumunu kabul edip, boyun eğmiştir. İfade, Baba ve Oğul arasındaki birlik ve eşitliğinışığında değerlendirilmelidir.

Yuh.5:19
19 Bu nedenle, İsa onlara şöyle cevap verdi: “Gerçek şu ki, Oğul kendiliğinden hiçbir şey yapamaz, yalnızca Babasından gördüklerini yapar. O her ne yaparsa, Oğul da aynen öyle yapar

AÇIKLAMASI: "Kendiliğinden bir şey yapamaz" sözü İsa'nın, Baba'yla birlik ve sevgiye dayanan ilişkiye sahip itatkar Oğul olduğu için Baba'dan bağımsız hareket etmesi mümkün değildi. Çünkü İsa "Bab ve Ben Biriz" demiştir.


Vahiy 3:14
14 Laodikya’daki cemaatin meleğine yaz. Sadık ve gerçek şahit, Tanrı’nın yarattıklarının ilki olan ‘Amin’ şunları söylüyor

AÇIKLAMASI: Burada merak ettiğim bir nokta var. Neden acaba ayeti yarıda kestin? İşte ayetleri böyle parçalayaak, cımbızlayarak çelişki (sözde) olduğunu söylüyorsunuz. Her neyse. Kaldı ki verdiğin ayet dahi yanlış. Zira hem ayeti çarpıtmışsın, yarıda kesmişsin hem de, "Tanrı yaratılışının kaynağı" cümlesini, artık nerden kopyala yapıştır yaptı isen, "Tanrı'nın yarattıklarının ilki" diye yazmışsın yada kopyaladığın yer öyle yazmış. Yani, daha ayet başta çarpıtma bir ayet. Bu nedenle bu ayet üzerine yorum yapmayı ve açıklamayı uygun görmüyorum. Zira saçma.


İşaya 44:6
6 Yehova, İsrail’in kralı ve kurtarıcısı, göklerin hâkimi Yehova şöyle diyor: ‘İlk Benim, son da Benim. Benden başka Tanrı yok.

AÇIKLAMASI: Aslına bakarsan, ben burda açıkalanacak bir şey görebilmiş değilim. Zira ayet sonderece açık ve net. Evet. "Yehova (Kurtarcım), herşeyin başıdır. Herşey onda başlar ve biter" diyor. Yaşaya (İşaya) Peygamber'in bu peygamberlik sözleri, Vahiy (Esinleme) 1:8, 21:6 ve 22:13'te de geçmektedir. Kaldı ki, İsa Mesih de, "Alfa Omega. Başlangıç ve son BEN'im" demiştir.

Fil.2:5,6
5 Mesih İsa’nın zihniyetine bağlı kalın. 6 O, Tanrı’ya benzer yapıda olduğu halde, Tanrı’ya eşit olmayı aklından bile geçirmedi.

AÇIKLAMASI: (5): İmanlılar, Mesih'in kendini feda etmesine yol açan alçak gönüllü yaklaşımını ve başkalarına duyduğu sevgiyi örnek aldıkça O'nabenzer olarak değişebilirler. (6): TANRI ÖZÜNE SAHİP. Tanrı'yı Tanrı yapan niteliklerin TAMAMINA. Tanrı'ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Tanrı olmasından kaynaklanan konumundan ve ayrıcalıklarından bir süreliğine feragat etmeye razı oldu.


1.Kor.15:28
. 28 Her şey onun yetkisine verildiği zaman, Oğul kendisi de her şeyi onun yetkisine verenin yönetimine boyun eğecektir ki, Tanrı herkesin her şeyi olsun.

AÇIKLAMASI: Burada bahsetiği olay, Üçlübirliktir. Yani, Baba - Oğul - Kutsal Ruh üçlü birliğinden bahsetmektedir. Oğul da... Tanrı'ya bağımlı olacaktır. Bunun anlamı şudur. Yönetimsel olarak İsa, her şeyi kendi gücüne bağımlı kıldıktan sonra herşeyi yönetimin başı olan Baba Tanrı'ya teslim edecek. Bu HİÇBİR ŞEKİLDE Ogul'un Baba'dan aşağı olduğu manasına gelmez. Üçlübirlik'i oluşturan Baba, Oğul ve Kutsal Ruh tanrısallıkta ve saygınlıkta eşittir.Burada söz edilen üstünlük işlevseldir. Baba üçlübirlikte en üstündür; Oğul tarafından yaşam vermek, Tanrı'nın gerçeğini iletmek, verdiği kurtuluşu insanlara ulaştırmak ve Tanrı'nın isteğine itat etmelerini sağlamak üzere gönderilmiştir. Öyle ki, Tanrı herşeyde herşey olsun. "Bir"de "üç"te "bir" olan Tanrı, zamanın sonunda bütün herşeyde en üstün ve egemen olacaktır.


Matta 20.23
23 İsa da şöyle dedi: “Siz gerçekten de benim içtiğim kâseden içeceksiniz, fakat sağıma ya da soluma oturacakları seçme hakkı bana verilmemiştir; Babam bu yerleri kimler için hazırlamışsa onların olacak.”

AÇIKLAMASI: Aslında az önce açıklamasını yaptığım ayetler ile ilintili. İsa burada yine, tevazu gösterip, son derece alçakgönüllü davranıyor ve bu sözü söylüyor. Baba ile aynı özde olduğu halde, buna kendisinin değil, Ruh'undan geldiği kişinin karar vereceğini söylüyor. Ayrıca yine tekrarlıyorum. Ayetleri bölmeyin. Ayrıca yazmadan evvel, o ayetin başına gidin, başından sonuna kadar önce okuyun ve sonra sualinizi yöneltin. Bir bakın bakalım. Mesih bu sözleri ne amaçla söylemiş?


1.Kor.11:3
. 3 Yine de, şunu bilmenizi istiyorum; her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek, Mesih’in başı da Tanrı’dır.

AÇIKLAMASI: Bakın. Bazı yorumcular "baş" teriminin 'onur' anlamında kullanıldığını söyler. Buna göre burada, Mesi'in Tanrı'yı onurlandırması gibi, her erkeğin Mesih'i ve her kadının da kocasını onurlandırması gerektiğinden söz edilmektedir. Bazı yorumcular ise "baş"ın 2yetki' (onur kavramınıda kapsayarak) anlamına geldiğini savunur ve Pavlus bu terimi Efesliler 1:21-22; 5:22-23 ile Kolosililer 1:18; 2:10'daki anlamıyla kullandığını işaret eder. Buna göre burada, nasıl ki Mesih'in erkeğin üzerinde yetkisi varsa ve bu nedenle erkek tarafından onurlandırılmalıysa, kocanında bir yetki konumuna sahip olduğu ve bu nedenle karısı tarafından onurlandırılması gerektiği anlatılır. (bkz. 1. Korintliler 15:28 de bulunan açıklamam).


Yuh.20:17
17 İsa ona şunları söyledi: “Tamam, bana sarılmayı bırak artık; henüz Babamın yanına çıkmadım. Sen şimdi doğruca kardeşlerime gidip, benim Babamın, sizin Babanızın, benim Tanrımın ve sizin Tanrınızın yanına çıkacağımı söyle.”

AÇIKLAMASI: “Tamam, bana sarılmayı bırak artık;" cümlesi yerine, "bana dokunma" olması daha makul. Çünkü İsa değil sarılmasını, kendisine dokunulmasını dahi istememiştir. Ama, İsa burada "Bana dokunma" derken, 20:27'de Tomas'a, "...elini uzat, böğrüme koy" dediğini görürüz. İsa, Tomas'ın imansızlığı, karşısında kim olduğunu kanıtlamak için Tomas'ın kendisine dokunmasına müsade etmiştir. Bazı yorumculara göre İsa bu sözü 'beni engelleme' anlamında söylemiştir; bu durumda Meryem'in İsa'ya dokunmak istemesinin nedeni O'nun dünyadaki hizmetini sürdürmesine yönelik isteği olarak yorumlanmalıdır. Oysa İsa'nın 'Babaya' gitmesi, hizmetinin ikinci aşamasının başlaması anlamındadır. "Daha Baba'nın yanına çıkmadım" derken, Göğe yükselip Baba Tanrı'nın yanına gitmesi, İsa'nın görevinin ikinci önemli aşaması idi. Kardeşlerime (büyük olasılıkla öğrencilerinden söz ediyor). Ailesinin öbür üyeleri ona iman edeceklerdi, ama o an için hala Rab İsa'ya inanmıyorlardı. "Benim Babam'ın ve sizin Babanız'ın" yani Tabrı hem Mesih'in hem inananların Babasıdır. Ancak İsa ile Bana Tanrı arasında farklı bir yakınlık söz konusudur.


Vahiy 1:6
6 (o ki, Tanrısı ve Babası için bizden bir krallık oluşturmuş ve bizi kâhinler yapmıştır), evet, ihtişam ve kudret sonsuza kadar onun olsun. Amin.

AÇIKLAMASI: Cümleler hatalı. Ya sen bilinçli bir şekilde çarpıtıyorsun ya da yanlış yazıyorsun. Zira ASLA Kutsal Kitap da "Tanrısı ve Babası" diye GEÇMEZ. Ayet aynen şöyledir: "Yücelik ve güçsonsuzlara dek, bizi seven, kanıyla bizi günahlarımızdan özgür kılmış ve bizi bir krallık haline getirip, BABASI TANRI'nın hizmetinde kahinler yapmış olan Mesih'in olsun! Amin. Gerçi yazdığın sanırım, Kitab-ı Mukaddes. Orada ayetler, Arabi, Farisi ve Osmanlıca olduğundan tam olarak anlamayabilirsiniz. İşte bu nedenle, yeni çeviri Kutsal Kitap bulmanızı salık veririm daha rahat anlamanız açısından. Çünkü günümüz türkçesine çevrilmiş olduğundan anlamakta güçlük çekmezsiniz.

Umarım size, Yüce Rabbim yardım ettiği ve dilim döndüğünce yardımcı olabilmişimdir. Şimdi siz yaptığım bu açıklamalar ışığında kendinizi ve İsa'yı bir kez daha düşününüz. Kendinizi bir kez daha sorgulayın ve Mesih'i bir kez daha düşünün. Sevgi ve esenlikle teşekkürler.

hur-kus
16-07-2010, 19:50
Sayın Çarmıh Yolcusu,

Açıklamalarınız için teşekkür ederim.

Cevaplarınız hakkında şu anda yorum yapmayacağım;

Size başka bir şey sormak isterim:

-İsa ikinci Adem olarak,
Ademin başaramadığı şeyleri başararıp bir anlamda, isterse Ademin'de Tanrı'ya sadakatini sonuna kadar gösterebileceğini kanıtladı?

Doğrumudur?

Bu bağlamda Adem ile İsa arasında bir paralellik ve eşitlik olmalı.

Yoksa "Eşdeğer fidye" söz konu olamazdı değilmi?

Bu durumda önce şunu sormak istiyorum:

Adem ile İsa arasında nasıl bir paralellik kuruyorsunuz?

Teşekkürler

Çarmıh Yolcusu
16-07-2010, 20:42
Adem ile İsa arasında bir paralelliği nasıl kurduğunuzu anlayamadım açıkçası. Adem zaten yaratılışda "ilk insan" olarak yaratıldı. Yani insan soyunun başlangıcı olarak.Evet. İsterseama malesef ki bu olmadı ve İncilde de dediği üzere "HERKES GÜNAH İŞLEDİ VE TANRI'NIN YÜCELİĞİNDEN MAHRUM KALDI. Eğer Adem Cennet gibi tammen günah'ın asla hüküm sürmediği bir yerde iken, Tanrı'nın "herşey serbest. Yalnız, 'iyi ile kötülüğü bilme ağacına yaklaşmayın!' dedi. Ama ne oldu? Şeytan, Havva'nın aklına girdi ve Adem ile ikisi yasak olan meyveyi yediler. Böylece günah işlediler. Bu da insanoğlunun Adem ile Havvadan gelen kalıtsal günahlara sahip olduğumuzu gösteriyor.Adem istese idi değil zaten Adem ve Havva sıradan bir insan olarak yaratıldı. Mesih gibi Tanrı Ruhu'ndan değillerdi. Bu nedenle Mesih ile asla bir paralellik kurulamaz. Biri sıradan bir insan, bir diğeri YÜZDE YÜZ TANRI ve YÜZDEYÜZ İNSAN olan biri. Ayrıca ""bahsettiğiniz "eşdeğer fidye" olayı nerden çıktı bunu anlamadım. Kutsal Kitap da böyle birşeyden bahsetmez.

hur-kus
16-07-2010, 20:55
Adem ile İsa arasında bir paralelliği nasıl kurduğunuzu anlayamadım açıkçası. Adem zaten yaratılışda "ilk insan" olarak yaratıldı. Yani insan soyunun başlangıcı olarak.Evet. İsterseama malesef ki bu olmadı ve İncilde de dediği üzere "HERKES GÜNAH İŞLEDİ VE TANRI'NIN YÜCELİĞİNDEN MAHRUM KALDI. Eğer Adem Cennet gibi tammen günah'ın asla hüküm sürmediği bir yerde iken, Tanrı'nın "herşey serbest. Yalnız, 'iyi ile kötülüğü bilme ağacına yaklaşmayın!' dedi. Ama ne oldu? Şeytan, Havva'nın aklına girdi ve Adem ile ikisi yasak olan meyveyi yediler. Böylece günah işlediler. Bu da insanoğlunun Adem ile Havvadan gelen kalıtsal günahlara sahip olduğumuzu gösteriyor.Adem istese idi değil zaten Adem ve Havva sıradan bir insan olarak yaratıldı. Mesih gibi Tanrı Ruhu'ndan değillerdi. Bu nedenle Mesih ile asla bir paralellik kurulamaz. Biri sıradan bir insan, bir diğeri YÜZDE YÜZ TANRI ve YÜZDEYÜZ İNSAN olan biri. Ayrıca ""bahsettiğiniz "eşdeğer fidye" olayı nerden çıktı bunu anlamadım. Kutsal Kitap da böyle birşeyden bahsetmez.

Sayın Çarmıh Yolcusu,

Anladığım kadarıyle Kutsal kitapta anlatılan bu konuya yabancısınız.

Peki İsa'dan "Son adem" diye bahsedildiğini de mi bilmiyorsunuz?

Çarmıh Yolcusu
16-07-2010, 21:04
Ben farazi konuşmayı sevmeyen birisiyim. Ayetleri ve nerelerde geçtiğini söylerseniz, size yardımcı olmaya çalışırım. Zira sizin konuya nasıl baktığınızı bilmiyorum. Bana ayet verin lütfen.

hur-kus
16-07-2010, 22:27
SayınÇarmıh Yolcusu,

Fidye konusunda Kutsal Yazılarda neler anlatıldığını gösteren bir makaleden alıntılar yaptım.Okuduktan sonra tekrar görüşürüz.

Sevgiler


Tanrı’nın En Büyük Hediyesi: Fidye Düzenlemesi
Fidye nedir?
Bu düzenleme nasıl yapıldı?
Fidye düzenlemesinin size hangi yararları olabilir?
Bu düzenlemeye minnettarlığımızı nasıl gösterebiliriz?
ŞİMDİYE dek aldığınız en değerli hediye nedir?

Bir hediyenin önemli olması için pahalı olması gerekmez. Zaten bir hediyenin gerçek değeri parayla ölçülemez. Sizi mutlu eder veya yaşamınızdaki gerçek bir ihtiyacı karşılarsa, o hediye sizin için çok değerli olur.

Bir insanın sahip olmayı isteyebileceği tüm hediyeler içinde öyle bir tanesi var ki, diğerlerinin hepsinden üstündür. Bu, Tanrı’nın insanlığa verdiği bir hediyedir. Yehova bize pek çok şey verdi ama en büyük hediyesi, Oğlu İsa Mesih’in yaşamını vererek sağladığı fidyedir (Matta 20:28). Bu bölümde göreceğimiz gibi, fidye düzenlemesi bir insanın alabileceği en değerli hediyedir. Çünkü insana tarifsiz bir mutluluk verebilir ve en önemli ihtiyaçlarını karşılayabilir. Gerçekten de bu düzenleme Yehova’nın bize duyduğu sevginin en büyük ifadesidir.

FİDYE NEDİR?

Basitçe ifade etmek gerekirse, fidye düzenlemesi Yehova’nın insanlığı günah ve ölümden kurtarma aracıdır (Efesoslular 1:7). Mukaddes Kitabın öğrettiği bu bilginin anlamını kavrayabilmek için Aden bahçesinde neler olduğunu hatırlamamız gerekir. Çünkü önce Âdem’in günah işlediğinde ne kaybettiğini kavrarsak, fidye düzenlemesinin bizim için neden bu kadar değerli bir hediye olduğunu daha iyi anlayabiliriz.

Yehova Âdem’i yarattığında ona gerçekten çok değerli bir şey verdi. Bu, kusursuz yaşamdı. Bunun Âdem için ne anlama geldiğini bir düşünün. O kusursuz bir beden ve zihinle yaratılmıştı, asla hastalanmayacak, yaşlanmayacak ve ölmeyecekti. Kusursuz bir insan olduğundan, Yehova ile özel bir ilişkisi vardı. Mukaddes Kitapta Âdem’in “Tanrı’nın oğlu” olduğu söylenir (Luka 3:38). Yani Âdem ile Yehova Tanrı arasında, sevgi dolu bir babayla oğlu arasındakine benzer yakın bir ilişki vardı. Yehova yeryüzündeki oğluyla konuşuyordu. Ona doyurucu işler verdi ve kendisinden ne beklediğini söyledi (Tekvin 1:28-30; 2:16, 17).

Âdem “Allahın suretinde” yaratıldı (Tekvin 1:27). Bu, Âdem’in fiziksel görünüş açısından Tanrı’ya benzediği anlamına gelmiyordu. Bu kitabın 1. Bölümünde öğrendiğimiz gibi Yehova görünmez, ruhi bir varlıktır (Yuhanna 4:24). Yani O’nun etten kemikten bir vücudu yoktur. Âdem’in “Allahın suretinde” yaratılmış olması, onun Tanrı’nın sevgi, hikmet, adalet ve güç niteliklerine benzer niteliklere sahip şekilde yaratıldığı anlamına gelir. Âdem başka önemli bir açıdan da Babası gibiydi: O özgür iradeye sahipti. Yani Âdem bir robot değildi. Tersine, kişisel kararlar verebilen, doğru ile yanlış arasında tercih yapabilen biriydi. Eğer Tanrı’ya itaat etmeyi seçmiş olsaydı, yeryüzündeki Cennette sonsuza dek yaşayabilirdi.

Âdem Tanrı’ya itaatsizlik edip ölüme mahkûm olduğunda çok ağır bir bedel ödedi. Günahı ona çok pahalıya mal oldu: Kusursuz yaşamını ve bu yaşamın getirdiği tüm güzel şeyleri kaybetti (Tekvin 3:17-19). Ne yazık ki Âdem bu değerli yaşamı sadece kendisi için değil, gelecekteki soyu için de kaybetmiş oldu. Tanrı’nın Sözünde şöyle okuruz: “Nasıl ki günah bir insan [Âdem] aracılığıyla ve ölüm günah aracılığıyla dünyaya girdi, hepsi günah işlediği için ölüm de tüm insanlara geçti” (Romalılar 5:12). Evet, hepimiz Âdem’den günahı miras aldık. Bu nedenle Mukaddes Kitapta Âdem’in, kendisini ve soyunu günah ile ölüme köle olarak ‘sattığı’ söylenir (Romalılar 7:14). Âdem ile Havva için herhangi bir kurtuluş ümidi yoktu, çünkü onlar Tanrı’ya itaatsizlik etmeyi kendi istekleriyle seçtiler.

Peki ya biz de dahil onların soyu ne durumda?

Yehova, fidye düzenlemesi aracılığıyla insanlığın imdadına yetişti. Fidye nedir? Fidye denince akla ilk gelen, rehin tutulan bir şeyi ya da kimseyi geri almak ya da kurtarmak için verilen bedeldir. Örneğin, bunu bir ana babanın kaçırılan çocuklarını kurtarmak için ödediği bedele benzetebiliriz. Ayrıca fidye sözcüğü Kutsal Yazılarda tazminat anlamında da kullanılır; tazminat bir zararı telafi etmek için ödenen bedeldir. Örneğin, bir kimse bir kazaya neden olursa, zararı tam olarak karşılayan, yani eşit değerde bir bedel ödemelidir.

Âdem hepimizi çok büyük bir kayba uğrattı. Bu kaybın telafisi ve günah ile ölümden kurtulmamız nasıl mümkün olabilirdi? Şimdi Yehova’nın fidye düzenlemesine ve bu düzenlemenin sizin için ne anlama gelebileceğine bakalım.
YEHOVA FİDYEYİ NASIL SAĞLADI?
Kusursuz bir insan yaşamı kaybedildiğinden, hiçbir kusurlu insanın yaşamı bu zararı telafi edemezdi (Mezmur 49:7, 8). Kaybedilene eşit değerde bir fidye gerekliydi. Bu, Tanrı’nın Sözünde “can yerine can” sözleriyle ifade edilen kusursuz adalet ilkesine uygundur (Tesniye 19:21). Acaba Âdem’in kaybettiği kusursuz insan canının, yani yaşamının değerini ne karşılayacaktı? Gereken ‘eşdeğer fidye’, başka bir kusursuz insanın canıydı (1. Timoteos 2:6).

Yehova fidyeyi nasıl sağladı?

Kusursuz ruhi oğullarından birini yeryüzüne gönderdi. Fakat hizmetindeki ruhi varlıklardan birini rasgele seçip göndermedi. Yehova, Kendisi için en değerli olanı, biricik Oğlunu gönderdi (1. Yuhanna 4:9, 10). Bu Oğul, gökteki yerini kendi isteğiyle bıraktı (Filipililer 2:7). Önceki bölümde öğrendiğimiz gibi, Yehova bir mucize yaparak Oğlunun yaşamını Meryem’in rahmine nakletti. Böylece İsa, Tanrı’nın kutsal ruhu aracılığıyla, kusursuz bir insan olarak ve günah cezası almamış bir şekilde doğdu (Luka 1:35).

Peki tek bir insan nasıl milyonlarca kişi için fidye olabildi?

Bu soruya cevap vermeden önce, milyonlarca insanın nasıl günahkâr olduğuna bakalım. Âdem’in günah işleyerek, paha biçilmez değerdeki kusursuz yaşamını kaybettiğini görmüştük. Bu nedenle soyuna kusursuz bir yaşam değil, yalnızca günahı ve ölümü geçirebildi. Mukaddes Kitabın “son Âdem” diye adlandırdığı İsa’nın kusursuz bir yaşamı oldu ve hiç günah işlemedi (1. Korintoslular 15:45). İsa bizi kurtarmak için bir anlamda Âdem’in yerini aldı. Kusursuz yaşamını vererek ve Tanrı’ya kusursuz şekilde itaatli kalarak Âdem’in günahının bedelini ödedi. Böylece İsa Âdem’in soyu için bir ümit ışığı oldu (Romalılar 5:19; 1. Korintoslular 15:21, 22).

Mukaddes Kitap İsa’nın ölmeden önce dayandığı acıyı ayrıntılarıyla anlatır. İnsafsızca kırbaçlandı, bir işkence direğine zalimce çivilendi ve acılar içinde öldü (Yuhanna 19:1, 16-18, 30; Ek, sayfa 204-206). İsa’nın bu kadar acı çekmesi neden gerekliydi? Bu kitabın sonraki bir bölümünde, Şeytan’ın zihinlerde bir konuda şüphe uyandırmaya çalıştığını öğreneceğiz. O, Yehova’nın kullarından tek bir insanın bile sınavlar karşısında sadık kalıp kalmayacağının belli olmadığını söyledi. İsa, büyük acılar çekmesine rağmen sadık şekilde dayanmakla, Şeytan’ın bu iddiasına en iyi cevabı vermiş oldu. İsa, özgür iradeye sahip kusursuz bir insanın, Şeytan ne yaparsa yapsın, Tanrı’ya kusursuz şekilde sadık kalabileceğini kanıtladı. Yehova sevgili Oğlunun sadakatine ne kadar sevinmiş olmalı! (Süleyman’ın Meselleri 27:11).

Fidye nasıl ödendi?

MS 33 yılının Yahudi takvimine göre 14 Nisan gününde Tanrı kusursuz ve günahsız oğlunun idam edilmesine izin verdi. İsa kusursuz yaşamını “yalnızca bir kere” olmak üzere verdi (İbraniler 10:10). Yehova İsa’yı ölümünün üçüncü gününde ruhi yaşamına geri döndürdü. İsa gökte, Âdem’in soyu için fidye olarak verdiği kusursuz insan yaşamının değerini Tanrı’ya sundu (İbraniler 9:24). Yehova İsa’nın verdiği yaşamı, insanlığı günah ve ölümden kurtarmak için gereken fidye olarak kabul etti (Romalılar 3:23, 24).

FİDYE DÜZENLEMESİNİN SİZE HANGİ YARARLARI OLABİLİR?

Günahkâr durumumuza rağmen, fidye düzenlemesi sayesinde paha biçilmez nimetler tadabiliriz. Tanrı’nın bu en büyük hediyesinin şimdiki ve gelecekteki yararlarından bazılarına bakalım.

Günahların bağışlanması.
Doğru olanı yapmak, Âdem’den miras aldığımız kusurluluk nedeniyle bizim için tam bir mücadeledir. Hepimiz sözlerimizle ya da davranışlarımızla günah işliyoruz. Fakat İsa’nın yaşamını vererek sağladığı fidye sayesinde, “günahlarımızın bağışlanması” mümkün olabilir (Koloseliler 1:13, 14). Ancak, bağışlanmak için yürekten tövbe etmeliyiz. Ayrıca alçakgönüllülükle Yehova’ya yalvarmalı, Oğlunun sağladığı fidyeye imanımız nedeniyle bizi bağışlamasını dilemeliyiz (1. Yuhanna 1:8, 9).

Tanrı’nın önünde rahat bir vicdan.
Vicdan azabı bizi kolayca ümitsizliğe sürükleyebilir ve kendimizi değersiz hissetmemize yol açabilir. Ancak merhametli Yehova, fidye düzenlemesi sayesinde bağışlanmamızı mümkün kıldı. Böylece, kusurlu olmamıza rağmen O’na rahat bir vicdanla tapınabiliriz (İbraniler 9:13, 14). Bu da Yehova’yla konuşma cesaretine sahip olmamızı mümkün kılar. Dolayısıyla O’na çekinmeden dua edebiliriz (İbraniler 4:14-16). Ayrıca vicdanımızın rahat olması bize huzur verir, özsaygımızı ve mutluluğumuzu artırır.

Cennet yeryüzünde sonsuza dek yaşama ümidi.
Romalılar 6:23’te “günahın ödediği ücret ölümdür” denir; ancak hemen ardından “Tanrı’nın verdiği armağan ise Efendimiz Mesih İsa aracılığıyla sonsuz yaşamdır” diye eklenir. (Vahiy 21:3, 4). Kusursuz bir sağlıkla sonsuz yaşam da dahil tüm o nimetlere sahip olmamız, İsa’nın bizim uğrumuzda ölmesiyle mümkün oldu. O nimetlere sahip olmak istiyorsak fidye hediyesine minnettar olduğumuzu göstermeliyiz.

Çarmıh Yolcusu
17-07-2010, 02:15
SayınÇarmıh Yolcusu,

Fidye konusunda Kutsal Yazılarda neler anlatıldığını gösteren bir makaleden alıntılar yaptım.Okuduktan sonra tekrar görüşürüz.

Sevgiler


Tanrı’nın En Büyük Hediyesi: Fidye Düzenlemesi
Fidye nedir?
Bu düzenleme nasıl yapıldı?
Fidye düzenlemesinin size hangi yararları olabilir?
Bu düzenlemeye minnettarlığımızı nasıl gösterebiliriz?
ŞİMDİYE dek aldığınız en değerli hediye nedir?

Bir hediyenin önemli olması için pahalı olması gerekmez. Zaten bir hediyenin gerçek değeri parayla ölçülemez. Sizi mutlu eder veya yaşamınızdaki gerçek bir ihtiyacı karşılarsa, o hediye sizin için çok değerli olur.

Bir insanın sahip olmayı isteyebileceği tüm hediyeler içinde öyle bir tanesi var ki, diğerlerinin hepsinden üstündür. Bu, Tanrı’nın insanlığa verdiği bir hediyedir. Yehova bize pek çok şey verdi ama en büyük hediyesi, Oğlu İsa Mesih’in yaşamını vererek sağladığı fidyedir (Matta 20:28). Bu bölümde göreceğimiz gibi, fidye düzenlemesi bir insanın alabileceği en değerli hediyedir. Çünkü insana tarifsiz bir mutluluk verebilir ve en önemli ihtiyaçlarını karşılayabilir. Gerçekten de bu düzenleme Yehova’nın bize duyduğu sevginin en büyük ifadesidir.

FİDYE NEDİR?

Basitçe ifade etmek gerekirse, fidye düzenlemesi Yehova’nın insanlığı günah ve ölümden kurtarma aracıdır (Efesoslular 1:7). Mukaddes Kitabın öğrettiği bu bilginin anlamını kavrayabilmek için Aden bahçesinde neler olduğunu hatırlamamız gerekir. Çünkü önce Âdem’in günah işlediğinde ne kaybettiğini kavrarsak, fidye düzenlemesinin bizim için neden bu kadar değerli bir hediye olduğunu daha iyi anlayabiliriz.

Yehova Âdem’i yarattığında ona gerçekten çok değerli bir şey verdi. Bu, kusursuz yaşamdı. Bunun Âdem için ne anlama geldiğini bir düşünün. O kusursuz bir beden ve zihinle yaratılmıştı, asla hastalanmayacak, yaşlanmayacak ve ölmeyecekti. Kusursuz bir insan olduğundan, Yehova ile özel bir ilişkisi vardı. Mukaddes Kitapta Âdem’in “Tanrı’nın oğlu” olduğu söylenir (Luka 3:38). Yani Âdem ile Yehova Tanrı arasında, sevgi dolu bir babayla oğlu arasındakine benzer yakın bir ilişki vardı. Yehova yeryüzündeki oğluyla konuşuyordu. Ona doyurucu işler verdi ve kendisinden ne beklediğini söyledi (Tekvin 1:28-30; 2:16, 17).

Âdem “Allahın suretinde” yaratıldı (Tekvin 1:27). Bu, Âdem’in fiziksel görünüş açısından Tanrı’ya benzediği anlamına gelmiyordu. Bu kitabın 1. Bölümünde öğrendiğimiz gibi Yehova görünmez, ruhi bir varlıktır (Yuhanna 4:24). Yani O’nun etten kemikten bir vücudu yoktur. Âdem’in “Allahın suretinde” yaratılmış olması, onun Tanrı’nın sevgi, hikmet, adalet ve güç niteliklerine benzer niteliklere sahip şekilde yaratıldığı anlamına gelir. Âdem başka önemli bir açıdan da Babası gibiydi: O özgür iradeye sahipti. Yani Âdem bir robot değildi. Tersine, kişisel kararlar verebilen, doğru ile yanlış arasında tercih yapabilen biriydi. Eğer Tanrı’ya itaat etmeyi seçmiş olsaydı, yeryüzündeki Cennette sonsuza dek yaşayabilirdi.

Âdem Tanrı’ya itaatsizlik edip ölüme mahkûm olduğunda çok ağır bir bedel ödedi. Günahı ona çok pahalıya mal oldu: Kusursuz yaşamını ve bu yaşamın getirdiği tüm güzel şeyleri kaybetti (Tekvin 3:17-19). Ne yazık ki Âdem bu değerli yaşamı sadece kendisi için değil, gelecekteki soyu için de kaybetmiş oldu. Tanrı’nın Sözünde şöyle okuruz: “Nasıl ki günah bir insan [Âdem] aracılığıyla ve ölüm günah aracılığıyla dünyaya girdi, hepsi günah işlediği için ölüm de tüm insanlara geçti” (Romalılar 5:12). Evet, hepimiz Âdem’den günahı miras aldık. Bu nedenle Mukaddes Kitapta Âdem’in, kendisini ve soyunu günah ile ölüme köle olarak ‘sattığı’ söylenir (Romalılar 7:14). Âdem ile Havva için herhangi bir kurtuluş ümidi yoktu, çünkü onlar Tanrı’ya itaatsizlik etmeyi kendi istekleriyle seçtiler.

Peki ya biz de dahil onların soyu ne durumda?

Yehova, fidye düzenlemesi aracılığıyla insanlığın imdadına yetişti. Fidye nedir? Fidye denince akla ilk gelen, rehin tutulan bir şeyi ya da kimseyi geri almak ya da kurtarmak için verilen bedeldir. Örneğin, bunu bir ana babanın kaçırılan çocuklarını kurtarmak için ödediği bedele benzetebiliriz. Ayrıca fidye sözcüğü Kutsal Yazılarda tazminat anlamında da kullanılır; tazminat bir zararı telafi etmek için ödenen bedeldir. Örneğin, bir kimse bir kazaya neden olursa, zararı tam olarak karşılayan, yani eşit değerde bir bedel ödemelidir.

Âdem hepimizi çok büyük bir kayba uğrattı. Bu kaybın telafisi ve günah ile ölümden kurtulmamız nasıl mümkün olabilirdi? Şimdi Yehova’nın fidye düzenlemesine ve bu düzenlemenin sizin için ne anlama gelebileceğine bakalım.

YEHOVA
FİDYEYİ NASIL SAĞLADI?
Kusursuz bir insan yaşamı kaybedildiğinden, hiçbir kusurlu insanın yaşamı bu zararı telafi edemezdi (Mezmur 49:7, 8). Kaybedilene eşit değerde bir fidye gerekliydi. Bu, Tanrı’nın Sözünde “can yerine can” sözleriyle ifade edilen kusursuz adalet ilkesine uygundur (Tesniye 19:21). Acaba Âdem’in kaybettiği kusursuz insan canının, yani yaşamının değerini ne karşılayacaktı? Gereken ‘eşdeğer fidye’, başka bir kusursuz insanın canıydı (1. Timoteos 2:6).

Yehova fidyeyi nasıl sağladı?

Kusursuz ruhi oğullarından birini yeryüzüne gönderdi. Fakat hizmetindeki ruhi varlıklardan birini rasgele seçip göndermedi. Yehova, Kendisi için en değerli olanı, biricik Oğlunu gönderdi (1. Yuhanna 4:9, 10). Bu Oğul, gökteki yerini kendi isteğiyle bıraktı (Filipililer 2:7). Önceki bölümde öğrendiğimiz gibi, Yehova bir mucize yaparak Oğlunun yaşamını Meryem’in rahmine nakletti. Böylece İsa, Tanrı’nın kutsal ruhu aracılığıyla, kusursuz bir insan olarak ve günah cezası almamış bir şekilde doğdu (Luka 1:35).

Peki tek bir insan nasıl milyonlarca kişi için fidye olabildi?

Bu soruya cevap vermeden önce, milyonlarca insanın nasıl günahkâr olduğuna bakalım. Âdem’in günah işleyerek, paha biçilmez değerdeki kusursuz yaşamını kaybettiğini görmüştük. Bu nedenle soyuna kusursuz bir yaşam değil, yalnızca günahı ve ölümü geçirebildi. Mukaddes Kitabın “son Âdem” diye adlandırdığı İsa’nın kusursuz bir yaşamı oldu ve hiç günah işlemedi (1. Korintoslular 15:45). İsa bizi kurtarmak için bir anlamda Âdem’in yerini aldı. Kusursuz yaşamını vererek ve Tanrı’ya kusursuz şekilde itaatli kalarak Âdem’in günahının bedelini ödedi. Böylece İsa Âdem’in soyu için bir ümit ışığı oldu (Romalılar 5:19; 1. Korintoslular 15:21, 22).

Mukaddes Kitap İsa’nın ölmeden önce dayandığı acıyı ayrıntılarıyla anlatır. İnsafsızca kırbaçlandı, bir işkence direğine zalimce çivilendi ve acılar içinde öldü (Yuhanna 19:1, 16-18, 30; Ek, sayfa 204-206). İsa’nın bu kadar acı çekmesi neden gerekliydi? Bu kitabın sonraki bir bölümünde, Şeytan’ın zihinlerde bir konuda şüphe uyandırmaya çalıştığını öğreneceğiz. O, Yehova’nın kullarından tek bir insanın bile sınavlar karşısında sadık kalıp kalmayacağının belli olmadığını söyledi. İsa, büyük acılar çekmesine rağmen sadık şekilde dayanmakla, Şeytan’ın bu iddiasına en iyi cevabı vermiş oldu. İsa, özgür iradeye sahip kusursuz bir insanın, Şeytan ne yaparsa yapsın, Tanrı’ya kusursuz şekilde sadık kalabileceğini kanıtladı. Yehova sevgili Oğlunun sadakatine ne kadar sevinmiş olmalı! (Süleyman’ın Meselleri 27:11).

Fidye nasıl ödendi?

MS 33 yılının Yahudi takvimine göre 14 Nisan gününde Tanrı kusursuz ve günahsız oğlunun idam edilmesine izin verdi. İsa kusursuz yaşamını “yalnızca bir kere” olmak üzere verdi (İbraniler 10:10). Yehova İsa’yı ölümünün üçüncü gününde ruhi yaşamına geri döndürdü. İsa gökte, Âdem’in soyu için fidye olarak verdiği kusursuz insan yaşamının değerini Tanrı’ya sundu (İbraniler 9:24). Yehova İsa’nın verdiği yaşamı, insanlığı günah ve ölümden kurtarmak için gereken fidye olarak kabul etti (Romalılar 3:23, 24).

FİDYE

DÜZENLEMESİNİN SİZE HANGİ YARARLARI OLABİLİR?

Günahkâr durumumuza rağmen, fidye düzenlemesi sayesinde paha biçilmez nimetler tadabiliriz. Tanrı’nın bu en büyük hediyesinin şimdiki ve gelecekteki yararlarından bazılarına bakalım.

Günahların bağışlanması.
Doğru olanı yapmak, Âdem’den miras aldığımız kusurluluk nedeniyle bizim için tam bir mücadeledir. Hepimiz sözlerimizle ya da davranışlarımızla günah işliyoruz. Fakat İsa’nın yaşamını vererek sağladığı fidye sayesinde, “günahlarımızın bağışlanması” mümkün olabilir (Koloseliler 1:13, 14). Ancak, bağışlanmak için yürekten tövbe etmeliyiz. Ayrıca alçakgönüllülükle Yehova’ya yalvarmalı, Oğlunun sağladığı fidyeye imanımız nedeniyle bizi bağışlamasını dilemeliyiz (1. Yuhanna 1:8, 9).

Tanrı’nın önünde rahat bir vicdan.
Vicdan azabı bizi kolayca ümitsizliğe sürükleyebilir ve kendimizi değersiz hissetmemize yol açabilir. Ancak merhametli Yehova, fidye düzenlemesi sayesinde bağışlanmamızı mümkün kıldı. Böylece, kusurlu olmamıza rağmen O’na rahat bir vicdanla tapınabiliriz (İbraniler 9:13, 14). Bu da Yehova’yla konuşma cesaretine sahip olmamızı mümkün kılar. Dolayısıyla O’na çekinmeden dua edebiliriz (İbraniler 4:14-16). Ayrıca vicdanımızın rahat olması bize huzur verir, özsaygımızı ve mutluluğumuzu artırır.

Cennet yeryüzünde sonsuza dek yaşama ümidi.
Romalılar 6:23’te “günahın ödediği ücret ölümdür” denir; ancak hemen ardından “Tanrı’nın verdiği armağan ise Efendimiz Mesih İsa aracılığıyla sonsuz yaşamdır” diye eklenir. (Vahiy 21:3, 4). Kusursuz bir sağlıkla sonsuz yaşam da dahil tüm o nimetlere sahip olmamız, İsa’nın bizim uğrumuzda ölmesiyle mümkün oldu. O nimetlere sahip olmak istiyorsak fidye hediyesine minnettar olduğumuzu göstermeliyiz.



Her zaman söylüyorum. Bu tip yazıları okurken, kişinin önünde mutlaka Kutsal Kitap açık olmalı ve Kutsal Kitaptan ayetler teyit edilmeli, o ayetlerden önce ve sonraki ayetlere bakılmalı ve hatta o bölümün tamamı DİKKATLİCE okunmalıdır. Çünkü kelime hatalarından doğabilecek yanlışlardan olay çok farklı mecralara kayabilir. Örneğin, daha ilk satırlarda Luka 3. Bölüm de Adem için, "Tanrı oğlu" ifadesi kullanılmış. Bu yanlıştır. Luka 3. Bölümde Mesih'in soy kütüğünün bize bir dökümünü vermektedir. Son kısımda da, ayen şöyle diyor: "Enoş oğlu, Şit oğlu, Adem oğlu, Tanrı Oğlu'ydu." diye yazmaktadır. Bakın burada Adem'e atfedilen "Tanrı oğlu" tabirini çıkartırsınız zira arada virgül olmazsa. Lakin, bahsedilen kişi Mesih'tir. Yazıyı gnel çerçevede ele aldığımızda bir çok bakımdan, Kutsal Kitap mantığı ile örtüşmesine rağmen, detaylı incelendiğinde görüyoruzki, Mesih ile Adem'i arada günah olmasa eşit tutacak. Fakat, hiçbir zaman Mesih "eşdeğer fidye" olmadı. Çünkü Mesih TEK FİDYE'dir. Aksini söylersek şayet, Mesih'in gücünü, kişiliğini ve TANRISALLIĞI'nı küçümsemiş oluruz. Çünkü Adem zaten fidye olsun diye yaratılmadı. Bu durumda "eşdeğer fidye" diye br kavram söz konusu olamaz. Ayrıca bazı ayetler, yoruma son derece açıktır. Kişi nasıl görmek isterse öyle görebilir. "Kusursuz ruhi oğullarından birini yeryüzüne gönderdi" Böyle mantıksız, saçma sapan bir cümle olur mu? Allah'ın, başka hangi oğulları var ki, içlerinden İsa'yı seçip gönderiyor. Bu yüzden ben sizden konu ile ilgili direkt ayet istedim. Bu cümleyi okuyunca, bu metnin bendenizin nazarında pek bir kıymet-i harbiyesi kalmadı. Son olarak, konudan konuya atlamak yerine, size açıklamalarını gönderdiğim ayetler üzerine konuşmayı tercih ederim. Lakin siz, konudan konuya geçiş yapoıyorsunuz.

hur-kus
17-07-2010, 05:12
Her zaman söylüyorum. Bu tip yazıları okurken, kişinin önünde mutlaka Kutsal Kitap açık olmalı ve Kutsal Kitaptan ayetler teyit edilmeli, o ayetlerden önce ve sonraki ayetlere bakılmalı ve hatta o bölümün tamamı DİKKATLİCE okunmalıdır. Çünkü kelime hatalarından doğabilecek yanlışlardan olay çok farklı mecralara kayabilir.
Örneğin, daha ilk satırlarda Luka 3. Bölüm de Adem için, "Tanrı oğlu" ifadesi kullanılmış. Bu yanlıştır. Luka 3. Bölümde Mesih'in soy kütüğünün bize bir dökümünü vermektedir. Son kısımda da, ayen şöyle diyor: "Enoş oğlu, Şit oğlu, Adem oğlu, Tanrı Oğlu'ydu." diye yazmaktadır. Bakın burada Adem'e atfedilen "Tanrı oğlu" tabirini çıkartırsınız zira arada virgül olmazsa. Lakin, bahsedilen kişi Mesih'tir. Yazıyı gnel çerçevede ele aldığımızda bir çok bakımdan, Kutsal Kitap mantığı ile örtüşmesine rağmen, detaylı incelendiğinde görüyoruzki, Mesih ile Adem'i arada günah olmasa eşit tutacak. Fakat, hiçbir zaman Mesih "eşdeğer fidye" olmadı. Çünkü Mesih TEK FİDYE'dir. Aksini söylersek şayet, Mesih'in gücünü, kişiliğini ve TANRISALLIĞI'nı küçümsemiş oluruz. Çünkü Adem zaten fidye olsun diye yaratılmadı. Bu durumda "eşdeğer fidye" diye br kavram söz konusu olamaz. Ayrıca bazı ayetler, yoruma son derece açıktır. Kişi nasıl görmek isterse öyle görebilir. "Kusursuz ruhi oğullarından birini yeryüzüne gönderdi" Böyle mantıksız, saçma sapan bir cümle olur mu? Allah'ın, başka hangi oğulları var ki, içlerinden İsa'yı seçip gönderiyor. Bu yüzden ben sizden konu ile ilgili direkt ayet istedim. Bu cümleyi okuyunca, bu metnin bendenizin nazarında pek bir kıymet-i harbiyesi kalmadı. Son olarak, konudan konuya atlamak yerine, size açıklamalarını gönderdiğim ayetler üzerine konuşmayı tercih ederim. Lakin siz, konudan konuya geçiş yapoıyorsunuz.
[/CENTER]

Sayın Çarmıh Yolcusu,

Lütfen Kutsal Kitabınızı dediğiniz gibi açın.

Luka 3. Bölüm 23 ten 33 e kadar olan kısmı dikkatlice okuyalım.

Burada, İsa'nın soy hattı Yusuf üzerinden geriye doğru verilerek Adem'e kadar gidilmektedir.

Soy hattını doğru anlamak için üstün bir dil bilgisi bilmeye falan gerek yok.
Siz bunu bile anlayamıyorsanız daha önemli konuları nasıl anladınız hayret ediyorum....

Ateist arkadaşlar en azından şu teknik konuda bizden daha tarafsız davranırlar sanırım. Rica etsem onlarda en azından dil bilgisi yönünden cevap verirlerse iyi olur.

Ayetlere dönelim:

İsa sanıldığı üzre Yusuf oğlu idi, Yusuf Eli oğlu idi,............(Tüm soy hattını yazmaya gerek yok)............Nuh Lamek oğluydu, Lamek Metuşelah oğlu idi, Matşelah Hanok oğlu idi, Hanok Yeret oğlu idi, Yeret Mahalalel oğlu idi, Mahalalel Kenan oğlu idi, Kenan Enoş oğlu idi, Enoş Şit oğlu idi, Şit Adem oğlu idi, (Adem kimin oğluydu ?) Adem Tanrı Oğlu'ydu.

Üstelik İsa zaten soy hattının sonunda yer alıyor..En başında tekrar yer alması tuhaf olmaz mıydı? Öyle soy hattı olur mu?

"Allah'ın, başka hangi oğulları var ki, içlerinden İsa'yı seçip gönderiyor." diyorsunuz...

Sizin anlamanız gereken önemli bir nokta var.

Kutsal yazılarda "Baba" ifadesi "Hayat veren" anlamında, "oğul" ifadesi ise "hayat alan" anlamında da kullanılmaktadır.

Bu bağlamda, Adem hayatını direk Tanrı'dan aldığı için "Allah oğlu" ifadesi kullanılmaktadır. İsa'da hayatı Babadan almıştır. Adem ile paralellik konusunda bu nokta çok önemlidir.

Peki ya melekler için ne denilebilir?

Ayetlere bakalım:Eyub 38:7.

7 Sabah yıldızları hep birlikte sevinç çığlıkları atarken, Tüm Tanrı oğulları coşkuyla haykırırken?

NOT: Dünyadaki tüm tercümeler bu ayeti böyle tercüme ederken, nedense Protestanların tercümesi nedense, "İlahi varlıklar" diye tercüme etmiştir... :(



Ayrıca:Başlangıç (Tekvin) 6:1,2 ayetlerine de bakalım.

1Böylece, yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladı; kızları da oldu. 2 Ve Tanrı oğulları bu kızlarla ilgilenmeye başladılar; kızların güzel olduğunu gördüler ve beğendiklerinden kendilerine eşler aldılar.


Yine: Eyub 1:6 ya bakalım:
6 Tanrı oğullarının Yehova’nın huzuruna çıktıkları gün geldi, aralarında Şeytan da huzura çıktı.

Görüldüğü gibi, Adem'de, İsa'da, meleklerde Tanrı oğullarıdırlar.

Neden ?

Çünkü hepsi hayatı babadan yani Tanrı'dan almışlardır.

Saygılarımla

Gündelik Ekmeğimiz
17-07-2010, 12:25
Sayın Çarmıh Yolcusu,

Lütfen Kutsal Kitabınızı dediğiniz gibi açın.

Luka 3. Bölüm 23 ten 33 e kadar olan kısmı dikkatlice okuyalım.

Burada, İsa'nın soy hattı Yusuf üzerinden geriye doğru verilerek Adem'e kadar gidilmektedir.

Soy hattını doğru anlamak için üstün bir dil bilgisi bilmeye falan gerek yok.
Siz bunu bile anlayamıyorsanız daha önemli konuları nasıl anladınız hayret ediyorum....

Ateist arkadaşlar en azından şu teknik konuda bizden daha tarafsız davranırlar sanırım. Rica etsem onlarda en azından dil bilgisi yönünden cevap verirlerse iyi olur.

Ayetlere dönelim:

İsa sanıldığı üzre Yusuf oğlu idi, Yusuf Eli oğlu idi,............(Tüm soy hattını yazmaya gerek yok)............Nuh Lamek oğluydu, Lamek Metuşelah oğlu idi, Matşelah Hanok oğlu idi, Hanok Yeret oğlu idi, Yeret Mahalalel oğlu idi, Mahalalel Kenan oğlu idi, Kenan Enoş oğlu idi, Enoş Şit oğlu idi, Şit Adem oğlu idi, (Adem kimin oğluydu ?) Adem Tanrı Oğlu'ydu.

Üstelik İsa zaten soy hattının sonunda yer alıyor..En başında tekrar yer alması tuhaf olmaz mıydı? Öyle soy hattı olur mu?

"Allah'ın, başka hangi oğulları var ki, içlerinden İsa'yı seçip gönderiyor." diyorsunuz...

Sizin anlamanız gereken önemli bir nokta var.

Kutsal yazılarda "Baba" ifadesi "Hayat veren" anlamında, "oğul" ifadesi ise "hayat alan" anlamında da kullanılmaktadır.

Bu bağlamda, Adem hayatını direk Tanrı'dan aldığı için "Allah oğlu" ifadesi kullanılmaktadır. İsa'da hayatı Babadan almıştır. Adem ile paralellik konusunda bu nokta çok önemlidir.

Peki ya melekler için ne denilebilir?

Ayetlere bakalım:Eyub 38:7.

7 Sabah yıldızları hep birlikte sevinç çığlıkları atarken, Tüm Tanrı oğulları coşkuyla haykırırken?

NOT: Dünyadaki tüm tercümeler bu ayeti böyle tercüme ederken, nedense Protestanların tercümesi nedense, "İlahi varlıklar" diye tercüme etmiştir... :(



Ayrıca:Başlangıç (Tekvin) 6:1,2 ayetlerine de bakalım.

1Böylece, yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladı; kızları da oldu. 2 Ve Tanrı oğulları bu kızlarla ilgilenmeye başladılar; kızların güzel olduğunu gördüler ve beğendiklerinden kendilerine eşler aldılar.


Yine: Eyub 1:6 ya bakalım:
6 Tanrı oğullarının Yehova’nın huzuruna çıktıkları gün geldi, aralarında Şeytan da huzura çıktı.

Görüldüğü gibi, Adem'de, İsa'da, meleklerde Tanrı oğullarıdırlar.

Neden ?

Çünkü hepsi hayatı babadan yani Tanrı'dan almışlardır.

Saygılarımla






Bana açık ve net bir şekilde Adem için "Tanrı Oğlu" tanımının geçtiği herhangi bir ayet sunabilir misiniz? Kutsal Kitap ayetlerini çarpıtarak bir yere varamazsınız. Zira soy kütüğünden de yine Adem değil İsa Mesih sonucu çıkmaktadır. Biraz olsun dikkatli okuyunuz. Bunun haricinde Kutsal Kitapta başka nerede Adem Tanrı oğlu idi diye bir cümlevar?

Sizin ilk söylediğiniz ile sonra söylediğiniz farklı. Zira ilk önce Tanrı'nın bir kaç oğlundan biri olan Mesih'i seçip yeryüzüne gönderdiği sonucu çıkıyor. Evet. Mesihe iman eden her kişi Tanrı çocuğu olma vasfını alır.

Eyüp 38:7 de verdiğiniz örnek yine KUTSAL KİTAP DA "ilahi varlıklar" diye yazmaktadır. Çünkü durum senin dediğin gibi olsa idi son derece garip bir hal alırdı. Bakın burada Yaratılış kitabında verilmeyen bir başka ayrıntı verilmektedir. Tekvin kitabının ilk 1. bölümünün 6. ayetinde verişlmeyen ayrıntı burada veriliyor. Nediyordu tekvin kitabında verilmeyen örnek verilmektedir. Tanrı oğlu değil. Çünkü burada bahsedilen tek Oğul Mesih'dir. Zira o senin bahsettiğin "ilahi varlıklar"dır.

hur-kus
17-07-2010, 14:17
Sayın Gündelik ekmeğimiz,

Eyub 38:7 ayetinin İbranicesi ve ingilizce karşılığı aşağıdaki gibidir.

Yüzlerce tercüme de de aynıdır.

Sizinkinde farklı yazmış olması hakikati değiştirmez.




HebrewTransliterationStrong'sEnglishבְּרָן־be·ran-7442 (http://strongsnumbers.com/hebrew/7442.htm)sangיַ֭חַדya·chad3162 (http://strongsnumbers.com/hebrew/3162.htm)togetherכֹּ֣וכְבֵיko·vch·vei3556 (http://strongsnumbers.com/hebrew/3556.htm)starsבֹ֑קֶרvo·ker;1242 (http://strongsnumbers.com/hebrew/1242.htm)the morningוַ֝יָּרִ֗יעוּvai·ya·ri·'u7321 (http://strongsnumbers.com/hebrew/7321.htm)shoutedכָּל־kol-3605 (http://strongsnumbers.com/hebrew/3605.htm)and allבְּנֵ֥יbe·nei1121 (http://strongsnumbers.com/hebrew/1121.htm)the sonsאֱלֹהִֽים׃e·lo·him.430 (http://strongsnumbers.com/hebrew/430.htm)of God



Kitabı Mukaddes Şirketince basılmış olan KİTABI MUKADDES te bu ayet aynen şöyledir:

"Sabah yıldızları hep birlikte terennüm eylerken, Ve bütün Allah oğulları sevinçle çağrışırken.."

İnternetiniz olduğuna göre diğer tüm tercümelere de bakabilirsiniz.

Sizin tercümeden başka hangi tercüme "Tanrı oğulları" ifadesini "İlahi varlıklar" olarak tercüme etmiştir?

Sizinkinde farklı yazması için hangi tarihsel veya bilimsel dayanak var?

Dayanak olmadan sadece kendi inancınızı desteklemek amaçlı farklı yazılmışsa böyle bir tercümeye nasıl güvenilir?

Yanlış tercüme üzerinde yapılacak bir tartışmanın faydası da olmayacaktır.

Ayrıca, Luka 3:38 ayetinde bahsedilen "Tanrı oğlu" İsa değil, Adem'dir. Lütfen bilgisi olan birine danışınız.

Saygılarımla

Gündelik Ekmeğimiz
17-07-2010, 14:39
Kitab-ı Mukaddes bir çok arabi farasi ve Osmanlıca cümleler içerdiğinden dolayı zaaten, Kutsal Kitab'ın yeni çevirisi yapılmıştır. Sizin gibi Kutsal Kitab araştırması yapanlar dahil, yeni okumaya çalışanlar, daha nitelikli günümüz türkçesine uygun olarak okuyup anlayabilsinler diye. Bu yüzdendir ki yeni çevirisinde "ilahi varlıklar" olarak kullanılmıştır. Bunun sebebi, sizin gibi araştıran, yeni okumayabaşlayan kişilerin, daha sağlıklı anlayabşilmeleri içindir. İçerik olarak olmasa bile, tanımlamalardave yorumlamada farklılıklar oluşabiliyor. Kutsal Kitabın yorum kitaplarına da baktığımızda, bunun "ilahi varlıklar" manasına geldiğini ama sizin söylediğiniz şekilde olmadığını gösterir. Çünkü her ne kadar Kutsal Kitap açık ve net ise de bir çok ayet yoruma açıktır. Bu nedenledir ki, Hristiyan teolojisini azbiraz olsun bilmek lazımdır. Yanlış tercüme falan değil. Zira Kutsal Kitabın nasıl Türkçeye çebrildiği ülkemizde nasıl bu hale geldiği ve nasıl uzun ve meşakkatli bir seyir izlediğini araştırınız. Bunun tercüme ile değil yorum ve anlayış ile alakası vardır. Hala daha Luka 3:38'i inatla Tanrı oğlu Adem dyerek lanseetmeniz çok üzücü. Bence, şehrinizde bulunan bir kilise görevlisine gidinve danışın.

Neva
28-07-2011, 05:57
Ilginc bir tartisma olmus.

RainFall
27-08-2014, 15:41
Emanuel tanri bizimle demektir.

Thelogical Facts
01-09-2014, 22:59
İsa İncil'de bir tarafıyla öğretmen bir tarafıyla peygamber bir tarafıyla Tanrı bir tarafıyla Tanrı oğlu olarak anlatılır. Hristiyan Teoloji İsa'nın tüm bu doğalara sahip olduğunu İsa'nın hem Tanrı hem insan doğasına sahip olduğunu kabul eder.

Yeşeya bölümünde ''Ebedi Baba'' denecek tarzı bir ifade var burda bir sorun var. Oğul'a baba denmez Katolikler için bu hakarettir Telis'teki kişiler birbirine karıştırılamaz aynı tutlamaz 3'te tektir ama kişilik olarak ayrıdır.Burdaki sorun ''Ebedi Baba'' ifadesinin İsa'ya atfedilmesi.İsa Oğul olduğuna göre ona nasıl Baba denebilir. Teslise uymaz bu kehanet .Ki bu kehanet İncil'de geçer ona ''Esenlik Önderi,Ebedi Baba,Güçlü Tanrı'' denecek falan filan diye.Burda bir sorun var.