PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Dinler ve Yalanlar, Sırlar ve Fantaziler...


haci
24-12-2004, 19:43
İsa’nın yaşayıp yaşamadığı kesin olarak bilinmemektedir. İsa’nın doğumundan biri Mathew’a, diğeri Luke’a ait, iki kutsal kitap bahseder. Ancak yazarlar bu konuda bir konsensusa varmış değillerdir. O kitaplarda İsa’nın doğum öyküsü farklı olarak anlatılır. Onlarda yazılanlara bakarak neyin tarihsel bir gerçek, neyin bir masal olduğunun anlamaya olanak yoktur.

Hristiyan’lık tek bir din veya eğilim olarak başlamamıştır. Kitabı da tek değildir. Müphem bir din olarak başlamış ve hemen birçok ekola ayrılmıştır. Bu ekollorın bazıları birbirleri ile rekabet halindedir. Zamanla onlardan biri dominan olmayı başarmış ve diğerlerini bünyesine alarak yok etmiştir. Bunun ne zaman gerçekleştiği kesin olarak bilinmiyorsa da, MS 120 yıl civarında başarıldığına inanılmaktadır. Bu dominan eğilimi savunan kitaplar Hristiyanlığın günümüzde alacağı şekli vermişlerdir. Rekabeti diğer eğilimlerden biri kazanmış olsaydı, bugün Hristiyanlık çok daha farklı bir din olurdu.

Hristiyanlığın başlamasının nedeni Kudüs’ün ve Filistin’in Romalılar tarafından işgal edilmesi ve halkının korkunç bir baskı altında sefil ve perişan olmasıdır. Filistinliler kendilerini kurtaracak bir mesihin gelmesini beklemektedirler. Bu kurtuluş için kendilerine bir kahraman yaratmaları gerekmektedir. İsa’yı simgeleyen bir figür ya gerçekten yaşamıştır, ya da yaşadığı hakkında bir takım rivayetler ortaya atılmıştır. Bu, çoğu Yahudi yöre halkı için bir umuttur. Onların gözünde mesih gelmiştir. Bu inanca bütün varlıkları ile sarılan ilk Hristiyan’lar Hristiyanlığın tohumlarını atmışlardır..

Diğer yalanlar gibi bu eğilim de basit bir ana tema üzerine kurulan sayısız efsane, mit ve fantazilerden ibarettir. 600 yıl kadar sonra bu yalanlara bir diğeri daha eklenecek ve dünya çok farklı bir mekan olacaktır. Muhammed Kur’an’da Yahudilik ve Hristiyanlığı yasallaştırmıştır. İslam Hristiyanlığa karşı bir denge unsuru olarak ortaya çıkmıştır ama, mevcut yalan ve fantazileri bir diğer yalan ve fantazi ile yok etmek mümkün olamamıştır. Hristiyanlık İslam’a rağmen varlığını sürdürmeye devam etmiş, yalanlar ve fantaziler biraz daha çoğalarak, insan yaşamına yeni bir yön vermişlerdir.

İnsan öykü anlatan bir hayvandır. Bu öyküler zamanla mit ve efsanelere dönüşmüşler ve dinlerin ortaya çıkması için gerekli koşulları yaratmışlardır. Her dinin birçok kahramanı vardır. Bu kahramanlarla ilgili öyküler zamanla çoğalarak onları yaşamdan büyük efsanevi, devasa figürlere dönüştürmüştür. 1400 yıl içinde Muhammed ve dört halifesini konu alan binlerce öykü kulaktan kulağa geçerken, onlara eklenen yenileri tarafından zenginleştirilmiş ve İslam yalanı yeni boyutlar kazanmıştır.

Dinler ve fantaziler, sırlar ve yalanlar, gibi insanlık kadar eskidirler. Yasak aşklar ve gizli ilişkilerin de kaçınılmaz mayasıdır, onlar... Aynı sırlar ve yalanlar... Alabildiğine derin ve gizemlidirler..

HACI

Russell
28-12-2004, 14:17
neden hiçbir müslüman yorum yapmadı acaba? halbuki isanın varlığı kuranda yazıyor.bu başlık altında isaya yöneltilen herşey aynı zamanda kurana ve islama yöneltilmiş oluyor.bunun farkında değiller mi?

Engse Hohol
19-11-2016, 14:44
"Allah'ın ne dediğini herkes nedense farklı anlıyor. Ya da anlamak istediği gibi, işine geldiği gibi alıyor. Yani bu bağlamda, Allah kuranda ne demişse, siz onun dediğini olduğu gibi söyleyemezsiniz. Bu konuda büyük bir yanılgı içindesiniz". Aşağıya eklediğim replik, bu handikap için sağlam bir kulp oluşturuyor.

✔ (http://dizimizi.org/2016/10/25/lucifer-2-sezon-5-bolum-izle/2/) Lucifer Morningstar 2\5 repliği;

Herkes Tanrı'nın ne istediğini bildiğini sanıyor.
Amenadiel dünyaya ilk indiğinde, Tanrı'nın kendisinden istediğini sandığı şeyi yapmak için gelmişti.
Şimdi Uriel geldi aynı sanısı ile...
İnsan savaşları bu yüzden çıktı. Tanrı'nın insandan beklediğinin sanılarını, dikta ile yaşama uyarlamak yüzünden.
Tanrı insana açık bir kapı gösterdi. Bunun anlamı, insanı cennete - cehenneme geri götürmek miydi,
yoksa cennetin - cehennemin cereyanlı olduğuna ve havalandırılması gerektiğine gönderme mi yapıyordu, hiçkimse bilmiyor.
Çünkü o bencil Tanrı bize asla söylemeyecek.
Tanrı'nın insandan ne istediğini hiçbirimiz bilmiyoruz ve kendisi, biz insanlara dolaysız söylemediği sürece asla bilemeyeceğiz.

Engse Hohol
14-06-2018, 15:10
TV yorumcusu diplomasız beyin cerrahı profesör doktor Cüneyt Turan sahtekarlıktan gözaltına alındı.

" (https://www.facebook.com/pages/Prof-Dr-Cüneyt-Turan/599382323504025) Prof. Dr. Cüneyt Turan (Beyin Sinir ve Omurilik Cerrahı) : Kudüs'e dair.

" (https://www.facebook.com/photo.php?fbid=1688560844764762&set=a.1467786293508886.1073741853.100008325884662&type=3) Sağiroğlu Sapanca : Tesisimizin yıllardır daimi müdavimi ülkemizin ilk yerli sanayicilerinden ayrıca beyin ve sinir cerrahisi profesörü Prof.Dr.cuneyt turan hocamız esliginde Yargıtay 5.Daire başkanlarından Em.Üzeyir Termeli beyefendiler ile teşrif buyurdular kendilerini ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk tüm dost ve buyuklerimize bilhassa müşterilerimize aile sıcaklıgını hedefleyen düşuncemiz ile herkeze kapımız açıktır.

Prof. Dr. Cüneyt Turan lise diploması ile beyin cerrahlığı yapmış yıllardır ve ölen hastası olmamış. Demekki yapılabiliyormuş. Yapılabilen başka bir şey de bu sahtekarların tümü ümmetçi islamcı çıkmaları. Prof. Dr. Cüneyt Turan da osmanlıcı imiş facabook sayfasına göre.

"ictenlik"
29-03-2019, 21:58
Şimdi diyelim ki; Bizim ya da bazılarımızın dediği gibi;

Dinler denilenler göksel bir uygarlığın insanlıkla yarı fiziksel hatta yeri geldi gerçek ileri fiziksel etkileşimi sonucu ve bu fiziksel temasın Ortadoğu denen bölgeden gelişmesi/gerçekleşmesi ve belirli bir insan topluluğun eline bir şeyler verilmesi sonucu başlamış olsun. Bu bir olasılık ya da ihtimal olarak akılda tutulsun.
ve sonra bu göksel uygarlığın kızgınlık, köpürme ve bozgunlar hatta kent yıkımları üretmesi sonucu bu dinler gelişmiş/derinleşmiş, iyice yerleşmiş olsun.
Dinlerin hepsi birbirinin kolu uzantısı ve tek ana hikayenin bağlamının konusu olsun. Peygamberler de böyle ele alınsın.
Hatta bu Uzakdoğunun ya da Kuzey Amerika kıtasının aynı biçimden dini unsurlar taşımamasını da açıklayacaktır ve özetler.. Bir çok ek karmaşayı da..

Ne yapabiliriz?
Bu objektif çerçeve de nasıl incelenebilir?
Bunu geçerli bir yaklaşım ve objektif bir olasılık olarak nasıl gündeme koyacağız? ve tartışacağız-açacağız? Ne yapmalıyız?
Subjektif çelişki (tek taraflı tartışma gündeme koymak ve) üretmek istemiyoruz ve geçmiş bir çok boğulmayla da içiçeyiz bu konuda.
Bu objektif gerçekse ya da çok açık bir olasılıksa bunda nasıl uzlaşacağız? -uzlaşabiliriz?
Bunu nasıl açabilir ve anlatabiliriz, gündeme koyabiliriz?
Ya da bu bulgunun araştırma konusu olmasını nasıl sağlarz?
Araştırıyor olsak nereye bakarız?
Bunun/bunların araştırılması, düşünülmesi, üzerinde nasıl bir uzlaşmaya varılacaktır?
Bu konuda kanıt (tarihsel veri) toplasak neler getirmeliyiz? Nerelere bakmalıyız?

Ben -tek bireysel- olarak bu konuyu savunmak açmak, üzerinde durmak istemiyorum.
Ancak konu kişisel gerçeğim ve imlemem ve burada zor durumdayım.
Öyle gözüküyor...
Bir sürü boş tartışmaya ve tabansız/geçersiz dayatma ve bilgiye tanık olduğumu düşünüyorum.
Çoğu boş bilgi ve yanlış bilgi tabanı tartışıldığını ya da dar bir kozmolojik taban ve çerçeve de olunduğunu/kalındığını -sınırlandığımızı- düşünüyorum.
Sizler adına endişeliyim. Sizleri kayıp hissediyorum. Bilgi uzağında hissediyorum.
Açmak istedim...