PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Allah'a Güvenebilir Miyiz?


Jolly Jocker
15-07-2011, 17:40
Diyelim ki Allah var ve Kuran'ı bize o gönderdi. Kuran'da yazılanlar değişmeden günümüze kadar ulaştı, Muhammed Allah'ın elçisi olarak Allah ne demişse bize iletti. Şimdi Kuran'da Allah'ın anlattığı her hikaye(Şeytan'la aralarında geçenlerden kendisinin tek ve en güçlü olduğuna kadar) ve bize verdiği her vaat(bizi tekrar diriltip cennete alacağı, huriler vereceği v.s.) Allah'ın sözüdür ama Allah'ın bu sözlerinin doğru olduğuna ilişkin hiçbir şahidi yoktur. Yani bize yalan söylüyor ve gerçeği saklıyor olabilir. Tek ve en güçlü olmayabilir. Yaşarken kendine taptırıp ölünce bizi diriltmeyecek veya diriltse bile cennete koymayacak olabilir. Veya başlangıçta niyeti buysa bile sonradan fikrini değiştirebilir. Sonuçta onun gücü herşeye yettiği için hiçbirimiz bizi kandırmasının hesabını soramayız. Tek otorite olduğu için her türlü haksızlığı yapmaya gücü yeter.

Şimdi denebilir ki, ''Ama o sonsuz iyidir, sözünde durur, merhametlidir'' v.s... Ama kendisinin böyle biri olduğuna dair lafların da şahidi yok. Ve kendisinin iyi kalpli, sözünde duran, bizi seven, merhametli v.s. biri olduğunu da gene kendisi söylüyor. Şimdi biri karşınıza çıksa, ''Ben şöyle iyiyimdir, böyle delikanlıyımdır, bana güvenin'' v.s. diye yüz tane laf etse siz ona güvenip yaşamınızı onun laflarına göre düzenler misiniz? Hayır elbette. Doğru söylediğine dair bir güvence isteriz, sözünde durmazsa cezasını çekeceğinden emin olmak isteriz, onun hakkında başkalarından fikir alırız. Peki Allah için bunların hangisini yapabiliriz? Allah hakkında kimden referans alabiliriz? Zeus'tan mı? Eğer o bize verdiği sözde durmazsa, kimseyi cennetine almazsa ondan nasıl hesap sorabiliriz? Kuran'da bize verdiği sözleri tutacağına ilişkin gene kendi kuru laflarından başka hangi kanıt var?

Eğer Allah bir değil iki tane olsaydı, birinin verdiği söze en azından öbürü sadık kalabilir ve biri hakkında öbüründen bilgi edinerek emin olabilirdik ama tanrı bir taneymiş! Hesap vereceği kimse yok, yani onun dini yok. Kendinden daha üstün bir varlık da yok, yani ateist. Kendisini, suç işlerse cehenneme atacak bir otorite de yok. Şimdi müslüman mantığıyla düşünelim: Dinsiz ve ateist bir varlığa, cehennem korkusu olmayan bir varlığa güven olur mu? Hiçbir ceza korkusu olmayan bu Allah her türlü 'haltı' yemez mi? Ayrıca en üst merci olarak bütün ahlak kurallarını da kendisi belirliyor. Bu durumda kendisinin herhangi bir ahlaka bağlılığı da olamaz çünkü yaptırım görmüyor. O halde her türlü ahlaksızlığı yapar bu! Öyle değil mi?

Değinmek istediğim nokta şu: Allah var olsa ve Kuran Allah'tan gelmiş olsa bile Allah'a ve Kuran'da anlattıklarına neye dayanarak güvenebiliriz ki? Müminler Allah'a iman ediyor ve bunu cennete kapağı atmak için yeterli görüyorlar. Ama hiç de yeterli değil. Çünkü iş imanla bitmiyor. Bir de güven meselesi var. ''Aklını kullan'' deyip duran Kuran'a uyup Allah'ın güvenilirliği üzerine de aklımızı kullanınca, ona güvenmenin pek de akıllıca olmadığı anlaşılıyor.

Müslümanlar, Allah'a nasıl ve neye dayanarak, hangi mantıkla güvenebiliyorlar acaba?

YasasinBilim
15-07-2011, 17:49
Elbette ki güvenilmez.

Hatta bana kalırsa akıllılarla aptalları bir teste sokmak için de bu dinleri göndermiş olabilir (dinlerin tanrı tarafından gönderildiğini varsaydım).

Aşağıdaki başlık ta bu konuyla alakalı.

Cennet/Cehennem varsa dindarların cehenneme gitme olasılığı:

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=18513

saygılar..

Meraklı33
15-07-2011, 19:03
Tevrat'ı, Zebur'u, İncil'i indirip koruyacağım diyen fakat Kuran'ı Yahudilikten 2600 sene sonra Hristiyanlıktan ise 600 sene sonra gönderek, bu zaman zarfında insanların kitapları tahrif etmesine ve sapmasına karışmayan bir Tanrı'ya GÜVENİLEMEZ!

fthkrkmz
16-07-2011, 02:02
Tevrat'ı, Zebur'u, İncil'i indirip koruyacağım diyen fakat Kuran'ı Yahudilikten 2600 sene sonra Hristiyanlıktan ise 600 sene sonra gönderek, bu zaman zarfında insanların kitapları tahrif etmesine ve sapmasına karışmayan bir Tanrı'ya GÜVENİLEMEZ!

Ayrıca helak yolu ile bebekleri bile öldüren, insanları savaşa teşvik eden, ayrımcılık kavramının fiiliyata dökülmüş hâli olan biridir kendileri.

Henüz değil kendisini, her insana verdiği(!) iki melekten birini dahi görmemize izin vermeyen bir varlığa neden güveneyim ki?

kışgüneşi
29-08-2011, 22:22
muhammed'in bile 'senden sana sığınırım' diye dua ettiği söylenir. demek ki o da allah'a senin işin belli olmaz demeye getiriyor.

__________________
Eğer tanrı konuştuysa niye herkes ikna olmadı? -Percy Bysshe Shelley-

AlbatrosS
29-08-2011, 22:25
Diyelim ki Allah var ve Kuran'ı bize o gönderdi. Kuran'da yazılanlar değişmeden günümüze kadar ulaştı, Muhammed Allah'ın elçisi olarak Allah ne demişse bize iletti. Şimdi Kuran'da Allah'ın anlattığı her hikaye(Şeytan'la aralarında geçenlerden kendisinin tek ve en güçlü olduğuna kadar) ve bize verdiği her vaat(bizi tekrar diriltip cennete alacağı, huriler vereceği v.s.) Allah'ın sözüdür ama Allah'ın bu sözlerinin doğru olduğuna ilişkin hiçbir şahidi yoktur. Yani bize yalan söylüyor ve gerçeği saklıyor olabilir. Tek ve en güçlü olmayabilir. Yaşarken kendine taptırıp ölünce bizi diriltmeyecek veya diriltse bile cennete koymayacak olabilir. Veya başlangıçta niyeti buysa bile sonradan fikrini değiştirebilir. Sonuçta onun gücü herşeye yettiği için hiçbirimiz bizi kandırmasının hesabını soramayız. Tek otorite olduğu için her türlü haksızlığı yapmaya gücü yeter.

Şimdi denebilir ki, ''Ama o sonsuz iyidir, sözünde durur, merhametlidir'' v.s... Ama kendisinin böyle biri olduğuna dair lafların da şahidi yok. Ve kendisinin iyi kalpli, sözünde duran, bizi seven, merhametli v.s. biri olduğunu da gene kendisi söylüyor. Şimdi biri karşınıza çıksa, ''Ben şöyle iyiyimdir, böyle delikanlıyımdır, bana güvenin'' v.s. diye yüz tane laf etse siz ona güvenip yaşamınızı onun laflarına göre düzenler misiniz? Hayır elbette. Doğru söylediğine dair bir güvence isteriz, sözünde durmazsa cezasını çekeceğinden emin olmak isteriz, onun hakkında başkalarından fikir alırız. Peki Allah için bunların hangisini yapabiliriz? Allah hakkında kimden referans alabiliriz? Zeus'tan mı? Eğer o bize verdiği sözde durmazsa, kimseyi cennetine almazsa ondan nasıl hesap sorabiliriz? Kuran'da bize verdiği sözleri tutacağına ilişkin gene kendi kuru laflarından başka hangi kanıt var?

Eğer Allah bir değil iki tane olsaydı, birinin verdiği söze en azından öbürü sadık kalabilir ve biri hakkında öbüründen bilgi edinerek emin olabilirdik ama tanrı bir taneymiş! Hesap vereceği kimse yok, yani onun dini yok. Kendinden daha üstün bir varlık da yok, yani ateist. Kendisini, suç işlerse cehenneme atacak bir otorite de yok. Şimdi müslüman mantığıyla düşünelim: Dinsiz ve ateist bir varlığa, cehennem korkusu olmayan bir varlığa güven olur mu? Hiçbir ceza korkusu olmayan bu Allah her türlü 'haltı' yemez mi? Ayrıca en üst merci olarak bütün ahlak kurallarını da kendisi belirliyor. Bu durumda kendisinin herhangi bir ahlaka bağlılığı da olamaz çünkü yaptırım görmüyor. O halde her türlü ahlaksızlığı yapar bu! Öyle değil mi?

Değinmek istediğim nokta şu: Allah var olsa ve Kuran Allah'tan gelmiş olsa bile Allah'a ve Kuran'da anlattıklarına neye dayanarak güvenebiliriz ki? Müminler Allah'a iman ediyor ve bunu cennete kapağı atmak için yeterli görüyorlar. Ama hiç de yeterli değil. Çünkü iş imanla bitmiyor. Bir de güven meselesi var. ''Aklını kullan'' deyip duran Kuran'a uyup Allah'ın güvenilirliği üzerine de aklımızı kullanınca, ona güvenmenin pek de akıllıca olmadığı anlaşılıyor.

Müslümanlar, Allah'a nasıl ve neye dayanarak, hangi mantıkla güvenebiliyorlar acaba?

allah belanı versin freddie:high5:

Dark_Prince
29-08-2011, 22:27
Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin. ...Dark Prince...

müşkülpesent
30-08-2011, 00:22
:D

İnançlılar sık sık ateistlerin cehennem gibi bir mekanizmada cezalandırılacağına inanmadığı için rahatça adam öldürüp, hırsızlık yapabileceğini dile getiriyorlar. Mantık, ceza yoksa suç işlemek olağandır şeklinde çalışınca, hiç bir şekilde ceza almayacak tanrının suç işlemesini de dolaylı yoldan onaylamış oluyorlar. Bence de mantıklı..

turko
30-08-2011, 00:39
inanıyorsan güvenmekten başka çaren yok , güveniyorsanda inanıyor demektir sarmal , kısır bir döngü

withoutreligion
30-08-2011, 00:41
Allahın yalancı olduğunu biliyoruz
Çünkü Adem'e herşeyi yiyebilirsiniz ama bu ağacın meyvesini(elma) yemeyin yoksa ölürsünüz demiştir.
Ama bildiğiniz gibi o ağacın meyvesini yiyen Adem ve Havva ölmemiştir.
Hatta şeytan doğru söyleyerek ölmezsiniz demiştir.

kaancanII
31-08-2011, 03:22
ben güvenmem olm ama benim özel sebeplerim var;hatta bana bunu kuran emrediyor!!!

asır1.
Asra yemin ederim ki
adiyat5.
Derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki
tin3.
Ve şu emin beldeye yemin ederim ki
leyl3.
Erkeği ve dişiyi yaratana yemin ederim ki
şems8.
Sonra da ona iyilik ve kötülükleri ilham edene yemin ederim ki
tarık11.
Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, yemin ederim ki
tarık1.
Gökyüzüne ve tarıka (sabah yıldızına) yemin ederim.
inşikak16.
Hayır! Şafağa, yemin ederim ki
mürselat1.
Yemin olsun, (iyiliklerle) birbiri peşinden gönderilenlere
kıyame2.
Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).
kıyame1.
Kıyamet gününe yemin ederim.
mearic40.
Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, bizim gücümüz yeter
hakka38.
Görebildikleriniz üzerine yemin ederim,
saffat1.
Yemin olsun o saf bağlayıp dizilenlere
necm1.
Batmakta olan yıldızlara andolsun ki, arkadaşınız Muhammed sapmamış ve azmamıştır
rad38.
Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik, onlara da eşler ve evlatlar verdik. Hiçbir resul, Allah’ın izni olmadıkça herhangi bir mucize getiremez. Her süre için bir yazı vardır
meryem68.
Rabbine yemin olsun ki; onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra hepsini diz çökmüş halde cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.
nahl56.
Tutuyor, kendilerine verdiğimiz rızıklardan hiçbir şeyin farkında olmayanlara pay çıkarıyorlar. Allah’a yemin olsun ki, iftira edip durduğunuz şeylerden kesinlikle hesaba çekileceksiniz.
hicr72.
Senin ömrüne yemin olsun ki onlar, kendi sersemlikleri içinde bocalıyorlardı.
tin1.
Yemin olsun incire, zeytine.

kalem 10.
Şunların hiçbirine itaat etme :1.yemin edip duran,aşağılık2..

yucemanitu
01-09-2011, 00:36
Şimdi müslüman mantığıyla düşünelim: Dinsiz ve ateist bir varlığa, cehennem korkusu olmayan bir varlığa güven olur mu? Hiçbir ceza korkusu olmayan bu Allah her türlü 'haltı' yemez mi? Ayrıca en üst merci olarak bütün ahlak kurallarını da kendisi belirliyor. Bu durumda kendisinin herhangi bir ahlaka bağlılığı da olamaz çünkü yaptırım görmüyor. O halde her türlü ahlaksızlığı yapar bu! Öyle değil mi?


Evet, çok güzel... Bazı Müslümanlar: "Bir cezadan korkmayan her şeyi yapabilir" derken sadece kendisinin cezadan korkmasa ne iğrençlikler yapabileceğini gösterip kendini ele vermekle kalmıyor; aynı zamanda farkında olmadan Allah'ı da kötü sınıfına sokuyor. Bence de Allah kendisine acilen bir başka Allah bulsun, böyle olmuyor Allah'a inanmayana güvenmem ben arkadaş.

Neva
01-09-2011, 06:13
Seytan'in sozune ve yeminine inanan(yoldan cikaracagim diye), pazarliga oturan bir Allah portresi, hic de guvenilir degil..

ilim
01-09-2011, 12:25
Öncelikle, bu kainatın sahibi, ahireti getirmemekle kendini seven ve itaat eden insanların sözlerini yalan çıkarmaz ve bu izzetli saltanatı küfür ve isyanla inkar eden ve kendine haşa adaletsiz, merhametsiz ve hatta yalancı diyen kafirlerin sözlerini tasdik ederek doğru çıkarmaz. Öyle ise, ahiret vardır ve iman etmeyenler için acı azaplar vardır. Yine kurtulamadın arkadaşım.

Ayrıca, ahiretin olmaması akıldan uzaktır. Bunun sebeplerini bir kaç maddede sıralayalım:

1-Hiç bir saltanat isyan edenleri cezasız ve itaat edenleri de mükafatsız bırakmaz. Bu oranın sultanının izzet ve gayretine zıttır. Allahın ise, rububiyet-i mutlaka suretinde bir saltanatı vardır. Yani, zerreden yıldızlara kadar herşey onun ilim, irade ve kudretiyle hareket etmektedirler. Elbette böyle bir saltanat sahibinin isyan edenlere ceza ve itaat edenlere mükafat vermemesi mümkün değil. Öyle ise, ahiretin gelmemesi aklen mümkün değil.

2-Kainata baktığımız zaman herşeyi ihata eden bir şefkat ve merhameti gözümüzle görüyoruz. Mesela, o şefkat bizi anne rahminde bir nutfeden yaratıp, göz, kulak, dil, kalp ve akıl gibi maddi ve manevi duygularla donatıyor ve doğduğumuz anda en muhtaç olduğumuz bir sütü bize gönderiyor, zehirli bir sineğin eliyle en tatlı ve şifalı balı bize yediriyor..Baharda ağaçları ve bitkileri cennet hurileri gibi süslendiriyor, ellerine her çeşit meyveyi verip, bizlere uzatıp, "haydi alınız yiyiniz" diyor..Bize bu kadar şefkat ve merhamet eden bir Allah elbette merhamet ve şefkat ettiği mümin insanları ölümle yok etmez.

3-Yine kainata baktığımız zaman herşeyi ihata eden bir hikmet ve adalet gözümüzle görüyoruz. Mesela, insanın vücudundaki aletlerden tut, ta sineğin vücuduna ve ta yağmura kadar herşeyde akılları hayrette bırakan bir hikmet ve çok hassas ölçüler var. Elbette herşeyi hikmetli ve hassas ölçülü yaratan bir Allah, ahireti getirmemek gibi bir hikmetsizliğe ve adaletsizliğe müsade etmez.

4-Görüyoruz ki, yaşamamıza lazım olan herşey bize veriliyor. Yani, bütün ihtiyaçlarımız karşılanıyor. Bütün ihtiyaçlarımızı en küçük ayrıntısına kadar veren zat, bütün insanların ve özellikle peygamberlerin ve özellikle Hz Muhammed aleyhisselamın istediği ebedi hayat duasını kabul etmemesi mümkün değil.

5-Kainata baktığımız zaman, Allahın sonsuz cömertliğini ve zenginliğini görüyoruz. Böyle cömert ve şefkatli ve bitmez tükenmez hazineleri bulunan bir Allah, sevdiği insanlara verdiği ziyafeti elbette kesmez. Çünkü, hazinesi sonsuzdur.

utkuhans
05-09-2011, 07:26
Öncelikle, bu kainatın sahibi, ahireti getirmemekle kendini seven ve itaat eden insanların sözlerini yalan çıkarmaz ve bu izzetli saltanatı küfür ve isyanla inkar eden ve kendine haşa adaletsiz, merhametsiz ve hatta yalancı diyen kafirlerin sözlerini tasdik ederek doğru çıkarmaz. Öyle ise, ahiret vardır ve iman etmeyenler için acı azaplar vardır. Yine kurtulamadın arkadaşım.

Ayrıca, ahiretin olmaması akıldan uzaktır. Bunun sebeplerini bir kaç maddede sıralayalım:

1-Hiç bir saltanat isyan edenleri cezasız ve itaat edenleri de mükafatsız bırakmaz. Bu oranın sultanının izzet ve gayretine zıttır. Allahın ise, rububiyet-i mutlaka suretinde bir saltanatı vardır. Yani, zerreden yıldızlara kadar herşey onun ilim, irade ve kudretiyle hareket etmektedirler. Elbette böyle bir saltanat sahibinin isyan edenlere ceza ve itaat edenlere mükafat vermemesi mümkün değil. Öyle ise, ahiretin gelmemesi aklen mümkün değil.

2-Kainata baktığımız zaman herşeyi ihata eden bir şefkat ve merhameti gözümüzle görüyoruz. Mesela, o şefkat bizi anne rahminde bir nutfeden yaratıp, göz, kulak, dil, kalp ve akıl gibi maddi ve manevi duygularla donatıyor ve doğduğumuz anda en muhtaç olduğumuz bir sütü bize gönderiyor, zehirli bir sineğin eliyle en tatlı ve şifalı balı bize yediriyor..Baharda ağaçları ve bitkileri cennet hurileri gibi süslendiriyor, ellerine her çeşit meyveyi verip, bizlere uzatıp, "haydi alınız yiyiniz" diyor..Bize bu kadar şefkat ve merhamet eden bir Allah elbette merhamet ve şefkat ettiği mümin insanları ölümle yok etmez.

3-Yine kainata baktığımız zaman herşeyi ihata eden bir hikmet ve adalet gözümüzle görüyoruz. Mesela, insanın vücudundaki aletlerden tut, ta sineğin vücuduna ve ta yağmura kadar herşeyde akılları hayrette bırakan bir hikmet ve çok hassas ölçüler var. Elbette herşeyi hikmetli ve hassas ölçülü yaratan bir Allah, ahireti getirmemek gibi bir hikmetsizliğe ve adaletsizliğe müsade etmez.

4-Görüyoruz ki, yaşamamıza lazım olan herşey bize veriliyor. Yani, bütün ihtiyaçlarımız karşılanıyor. Bütün ihtiyaçlarımızı en küçük ayrıntısına kadar veren zat, bütün insanların ve özellikle peygamberlerin ve özellikle Hz Muhammed aleyhisselamın istediği ebedi hayat duasını kabul etmemesi mümkün değil.

5-Kainata baktığımız zaman, Allahın sonsuz cömertliğini ve zenginliğini görüyoruz. Böyle cömert ve şefkatli ve bitmez tükenmez hazineleri bulunan bir Allah, sevdiği insanlara verdiği ziyafeti elbette kesmez. Çünkü, hazinesi sonsuzdur.

Sevgili ilim rumuzlu kardeşim,
''Bize bu kadar şefkat ve merhamet eden bir Allah elbette merhamet ve şefkat ettiği mümin insanları ölümle yok etmez.'' demişsin lakin bizi bu kadar seven bize bu kadar merhamet eden allah bizi ölümle yok etmiyecek ama sonuza dek yakacak olmasıda merhametli olmasından mı kaynaklanıyor çözemedim.
''Kainata baktığımız zaman, Allahın sonsuz cömertliğini ve zenginliğini görüyoruz. Böyle cömert ve şefkatli ve bitmez tükenmez hazineleri bulunan bir Allah, sevdiği insanlara verdiği ziyafeti elbette kesmez. Çünkü, hazinesi sonsuzdur.'' Bu sonsuz cömertliği ve zenginliği afrikalı kardeşlerimizin göremediği aşikar. Belkide obür dünyada hazinesinden onlara daha çok verceğindendir. Ama düşündümde sonsuz zenginliği var ya şimdide verseydi öbür dünyada da verseydi nolurdu sanki :crazy:

ilim
09-09-2011, 19:16
''Bize bu kadar şefkat ve merhamet eden bir Allah elbette merhamet ve şefkat ettiği mümin insanları ölümle yok etmez.'' demişsin lakin bizi bu kadar seven bize bu kadar merhamet eden allah bizi ölümle yok etmiyecek ama sonuza dek yakacak olmasıda merhametli olmasından mı kaynaklanıyor çözemedim.

Allahın kafirleri sonsuza kadar yakması da onun adaletinden kaynaklanıyor.
Ebedi cehennem Allahın adaletine zıt bir şey değil, Çünkü, küfür, şirk ve inkar kainat kadar büyük nihayetsiz bir cinayettir. Çünkü, bu kainatın ve insanın ehemmiyetli bir makamı ve vazifeleri ve manaları ve hikmetleri vardır. Çünkü, kainattaki varlıklar Allahın vazifeli birer memuru ve Allahın manalı ve hikmetli birer kitabıdırlar. İnsan ise, emanet-i kübrayı omuzuna almış ve ehemmiyetli ve hikmetli vazifelerle görevlendirilmiş bu dünyada Allahın muhterem ve mükerrem misafiridir. Kafir küfrüyle ve inkarıyla kainatı vazifesiz, manasız, başıboş ve hikmetsiz zanneder. Kainatta tecelli eden Allahın isimlerini inkar ile tezyif eder. Allahın varlığına ve birliğine şehadet eden bütün kainatı yalanlar.

Madem küfür ve inkar bütün kainata bir tahkirdir. Öyle ise, bu kainatı yaratan zat, bütün kainatın hakkını kafirden almak için onu ebedi cehenneme atar ve atması tam bir adalettir.

Ayrıca, Madem küfür ve inkar hadsiz hukuka bir tecavüzdür, elbette hadsiz bir cinayettir. Öyle ise hadsiz bir azaba müstehak eder. Madem bir dakika adam öldürmek, onbeş sene cezada (sekiz milyona yakın dakikada) hapis azabını çekmesini insanların adaleti kabul edip maslahata ve hukuka uygun görür. Elbette bir küfür bin adam öldürmek kadar olması yönünden, bir dakika küfr-ü mutlak, sekiz milyara yakın dakikalarda azab çekmesi, o adalet kanununa uygun geliyor. Bir sene ömrünü o küfürde geçiren, iki trilyon sekizyüzseksen milyara yakın dakikada azaba müstahak ve "halidina fiha ebede" sırrına mazhar olur.

Ayrıca, küfür, inkar ve isyan ve kötülük, tahribdir. Küçük birtek hareketle çok tahribat yapılabilir. Nasılki büyük bir geminin dümencisi, vazifesini yapmamasıyla, geminin batmasına ve bütün hademelerin çalışmasının karşılığını alamasına sebep olsa, O geminin sahibi, o adamdan bütün o hademeler namına şikayet eder ve o adamın küçük hareketi için değil, sebep olduğu zarara bakarak ona ceza verir. Öyle de: Küfür ve inkar, tahrip nevinden olduğu için, müdhiş neticelere sebebiyet verebilir. Zira küfür ve inkar belki küçük bir kötülük gibi görünüyor. Fakat, bütün kâinatı kıymetsizlikle ve abesiyetle tahkir ve Allahın birliğinin delillerini gösteren bütün varlıkları yalanlama ve Allahın kainata tecelli eden bütün isimlerini tezyif olduğundan, bütün kâinat ve varlıklar ve Allahın isimleri namına Cenab-ı Hak kâfirden şiddetli şikayet etmesi ve dehşetli tehdidler etmesi; tam bir hikmettir ve ebedî azab vermesi, tam bir adalettir.

Ayrıca, kafirlere bir müjde vermek gerekirse, kafirler cehennemde belirli bir müddet kaldıktan sonra, artık ateşe alışacaklar ve ateş onlara azap vermemeye başlayacak. Yani, bir balığın suda yaşadığı gibi kafirler de ebediyen ateşte yaşayacaklar. Fakat, ebedi bir cenneti kaybetmekten gelen bir azabı ne susturur onu bilemiyorum.

Elhasıl, arkadaşım, madem yanmak istemiyorsun. öyle ise ne mecburiyetin var ki, seni yoktan yaratıp, terbiye ve idare eden zata isyan ediyorsun. Sen de iman et sen de ateşten kurtul. Kusura bakma ama, zarara kendi rızasıyla girene acınmaz ve merhamet edilmez.

''Kainata baktığımız zaman, Allahın sonsuz cömertliğini ve zenginliğini görüyoruz. Böyle cömert ve şefkatli ve bitmez tükenmez hazineleri bulunan bir Allah, sevdiği insanlara verdiği ziyafeti elbette kesmez. Çünkü, hazinesi sonsuzdur.'' Bu sonsuz cömertliği ve zenginliği afrikalı kardeşlerimizin göremediği aşikar. Belkide obür dünyada hazinesinden onlara daha çok verceğindendir. Ama düşündümde sonsuz zenginliği var ya şimdide verseydi öbür dünyada da verseydi nolurdu sanki

Cenab-ı Hak, onları yokluktan çıkarıp, akıl,kalp, ruh, göz ve dil gibi çok kıymetli cihazlar vermiştir. Fakat, bir çok hikmetler için onların bu şekilde kalmasına izin vermiştir. Fakat, bu kısacık dünya hayatında çektikleri sıkıntıya mukabil onlara öyle bir mükafat var ki, senin hayalin bile onlara ulaşamaz ve ahirette onlara gıpta edip, "keşke ben de onlar gibi olsaydım da ömrümü inkar ve küfür ile geçirmeseydim" dersin.

Ayrıca, insanlar bu dünyada cennet hayatı geçirseydi veya cennette kalsalardı melekler gibi makamları sabit kalırdı. Çünkü, bu dünya imtihanından şeytan ve nefisle ve kötülüklerle mücadele ve mücahede olmasaydı insanın mahiyetine dercedilen tohumlar şeklindeki yetenek ve istidatlar inkişaf etmezdi. Bütün insanlar bir seviyede kalırdı. Ala-yı illiyyindeki Ebubekir ile esfeli safilindeki ebucehil aynı seviyede olurdu. İyi ve kötü birbirinden ayrılmazdı. Bir düşün, musibetlere ve hastalıklara sabredip, şeytan ve nefisle mücadele edip, Allaha itaat edip, şükreden Hz Eyyüb aleyhisselam gibi biri, Allaha isyan edip, onun nimetlerine nankörlükle ve inkarla mukabele edip, şeytana ve nefsine mağlup olan bir adam bir seviyede olması elbette Allahın adaletine ve hikmetine ve rahmetine uygun olmaz. Elbette Allahın rahmeti ve hikmeti ve adaleti birine mükafat ve birine de ceza vermek ister.

Üçüncü olarak, eğer insan cennette yaratılsaydı Cennetin güzelliklerinin çok mertebeleri gizli kalırdı. Çünkü, o güzelliğin zıttını ve o rahatlığın tersini insanlar görmediği ve bilmediği için Cennet gibi bir nimetin kıymetini bilmeyeceklerdi.

Elhasıl, madem dünyada hayat var. Elbette insanlardan hayatın sırrını anlayanlar ve hayatını suiistimal etmeyenler ebedi bir hayatta ebedi bir cennete mazhar olacaklardır..Öyle bir Rahman, öyle has kullarına öyle seyrangahlar ve ziyafetler açacak ki ne göz görmüş ve ne kulak işitmiş ve ne de insanın kalbinden böyle bir şey geçmemiştir. Akılları hayrette bırakacak.

Evet, madem Allah var. Elbette kendine layık bir mükafat ve ceza yeri vardır.

DERSiM
15-09-2011, 13:53
arkadaşlar bence bir şeyi ayırmamız gerekiyor
islam inancına göre tanrı ve kainatı yaratan bir tanrı
ben tanrının islam inancındaki gibi olduğunu sanmıyorum bu açıdan bakarsak tanrı inancını benimseyemeyiz
ama yaşadığımız kainattın bir yaratıcısı varmı dersek olaya bakış açımız değişir bunu kimse bilemez ya ön yargısız tanrı yoktur dersin çıkarsın işin içinden yada olabilir diyip dalarsın seyrialeme

majestic
15-09-2011, 15:35
kesinlikle.

aksini iddia eden varsa buyursun.
diyorum ki allah vardır ve biz ona kesin olarak güvenebiliriz.

bakın güvenmeliyiz demiyorum.
kesinlikle güvenebiliriz.


selam sevgi saygı vs.

cimbombom
15-09-2011, 16:57
Diyelim ki Allah var ve Kuran'ı bize o gönderdi. Kuran'da yazılanlar değişmeden günümüze kadar ulaştı, Muhammed Allah'ın elçisi olarak Allah ne demişse bize iletti. Şimdi Kuran'da Allah'ın anlattığı her hikaye(Şeytan'la aralarında geçenlerden kendisinin tek ve en güçlü olduğuna kadar) ve bize verdiği her vaat(bizi tekrar diriltip cennete alacağı, huriler vereceği v.s.) Allah'ın sözüdür ama Allah'ın bu sözlerinin doğru olduğuna ilişkin hiçbir şahidi yoktur. Yani bize yalan söylüyor ve gerçeği saklıyor olabilir. Tek ve en güçlü olmayabilir. Yaşarken kendine taptırıp ölünce bizi diriltmeyecek veya diriltse bile cennete koymayacak olabilir. Veya başlangıçta niyeti buysa bile sonradan fikrini değiştirebilir. Sonuçta onun gücü herşeye yettiği için hiçbirimiz bizi kandırmasının hesabını soramayız. Tek otorite olduğu için her türlü haksızlığı yapmaya gücü yeter.

Şimdi denebilir ki, ''Ama o sonsuz iyidir, sözünde durur, merhametlidir'' v.s... Ama kendisinin böyle biri olduğuna dair lafların da şahidi yok. Ve kendisinin iyi kalpli, sözünde duran, bizi seven, merhametli v.s. biri olduğunu da gene kendisi söylüyor. Şimdi biri karşınıza çıksa, ''Ben şöyle iyiyimdir, böyle delikanlıyımdır, bana güvenin'' v.s. diye yüz tane laf etse siz ona güvenip yaşamınızı onun laflarına göre düzenler misiniz? Hayır elbette. Doğru söylediğine dair bir güvence isteriz, sözünde durmazsa cezasını çekeceğinden emin olmak isteriz, onun hakkında başkalarından fikir alırız. Peki Allah için bunların hangisini yapabiliriz? Allah hakkında kimden referans alabiliriz? Zeus'tan mı? Eğer o bize verdiği sözde durmazsa, kimseyi cennetine almazsa ondan nasıl hesap sorabiliriz? Kuran'da bize verdiği sözleri tutacağına ilişkin gene kendi kuru laflarından başka hangi kanıt var?

Eğer Allah bir değil iki tane olsaydı, birinin verdiği söze en azından öbürü sadık kalabilir ve biri hakkında öbüründen bilgi edinerek emin olabilirdik ama tanrı bir taneymiş! Hesap vereceği kimse yok, yani onun dini yok. Kendinden daha üstün bir varlık da yok, yani ateist. Kendisini, suç işlerse cehenneme atacak bir otorite de yok. Şimdi müslüman mantığıyla düşünelim: Dinsiz ve ateist bir varlığa, cehennem korkusu olmayan bir varlığa güven olur mu? Hiçbir ceza korkusu olmayan bu Allah her türlü 'haltı' yemez mi? Ayrıca en üst merci olarak bütün ahlak kurallarını da kendisi belirliyor. Bu durumda kendisinin herhangi bir ahlaka bağlılığı da olamaz çünkü yaptırım görmüyor. O halde her türlü ahlaksızlığı yapar bu! Öyle değil mi?

Değinmek istediğim nokta şu: Allah var olsa ve Kuran Allah'tan gelmiş olsa bile Allah'a ve Kuran'da anlattıklarına neye dayanarak güvenebiliriz ki? Müminler Allah'a iman ediyor ve bunu cennete kapağı atmak için yeterli görüyorlar. Ama hiç de yeterli değil. Çünkü iş imanla bitmiyor. Bir de güven meselesi var. ''Aklını kullan'' deyip duran Kuran'a uyup Allah'ın güvenilirliği üzerine de aklımızı kullanınca, ona güvenmenin pek de akıllıca olmadığı anlaşılıyor.

Müslümanlar, Allah'a nasıl ve neye dayanarak, hangi mantıkla güvenebiliyorlar acaba?

insana verdiği sonsuz nimetlere rağmen senin gibi birine bile hala alacak nefes yiyecek ekmek içecek su veriyosa ,canını şimdi değilde zamanı geldiğinde alıyosa bizim için güvenirliliğine yeterince delil vardır.O bizim gibi aciz olsa şimdiye çoktan münker ve nekirle bu yazının başlık aç butonuna basmadan tanışmıştın