PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : ÇOK TANRILAR NASIL TEK TANRI OLDU


17-02-2007, 13:45
"....ikiye bölünen krallıklardan ilkin İsrail krallığı (İ.Ö. 722'de) Asur İmparatorluğu, sonra Yuda krallığı (İ.Ö. 586'da ) Yeni Babil İmparatorluğu tarafından yıkılır ve önde gelen aileler Babil'e sürgün götürülürler. Babil onlar için bir sürgün yerinden çok uygarlık okulu olur. Ancak bir halkın ötekini yendiğinde, tanrısının da yenilen halkın tanrısını yendiği düşünülen bir düşünce ortamında, aslında Yehova da yenik düşmüştür. Onun bu yenilgisini onarmanın ideolojik yolu Yehova'yı dünyanın en güçlü tanrılığından tek tanrılığına yükseltmektir. Böylece Yehova yenilmiş olmaktan kurtulmaktadır. Çünkü yanlız yenilenin değil yenenin de Tanrısı olur. İbranilerin yenilgisi ise, onun kendini terk eden seçilmiş kavmine öteki halkları eliyle vermiş olduğu bir ceza olarak görülmeye başlanır.
* *Olayın bir boyutu budur. Bir başka boyutu başka bir toplumda oluşmaktadır. Uygar toplum imparatorluk aşamasına geçince tanrıların da yönetim gibi teke indirilmesi gereksinimi doğmuştur. Bu yolda Marduk ile Babil, Aton ile Mısır, tanrı Asur ile Asur imparatorluklarında baştanrıcılığın gelişmesiyle ilk adımlar atılmış, tektanrıcı düşünüşe uygun bir kültürel ortam hazırlanmıştır. Ancak her üçünde de öteki tanrıların tapınaklarının rahipleri, bir tanrının üstünlüğünü kabul etmiş, ama onun tek tanrı öteki tanrıların yok sayılarak ekmek kapıları olan tapınaklarının kapılarının kapanmasına razı olmamış görünürler. Dolayısıyla,uygarlık okulunda tektanrıcılığa gidiş yönünde gelişen kültürünü özümsedikten sonra, onu mantıksal sonuçlarına kadar taşımakta önlerinde bir engel değil, kafalarında Yehovayı yenilgiden kurtarmak için bir iti vardı. Babil sürgününde derlenen Eski Ahit'te (Tevrat) ellerinden geldiğince çoktanrıcı öğeleri ayıklamaya çalışmış ve Eski Ahit'in başına,Babil (ve kökeninde Sümer) yaradılış öyküsünü Yehova'ya malederek "Tekvin" kitabını koymuşlarsa da, çoktanrıcı öğeler, hatta aktardıkları yaradılış öyküsünde bile sezilebilmektedir. Ama Babil'de ve döndükten sonra yazılan kitaplarda Yehova artık kesin olarak tektanrı benim, benden başka tanrı yoktur demektedir. Böylece uygar toplumun "tarıma dayalı eşitsizlikçi" döneminin klasik düşünsel kurumu tektanrıcı din doğmuş, uygra toplumun ideolojik çatısı örtülmüştür. "
Alaeddin Şenel - İlkel Topluluktan Uygar Topluma- sf,270,271

Yukarıda verdiğim alıntı insanlık tarihinin küçük ama önemli bir kısmıydı. İnsanlık tarihinin başlangıcından günümüze gelene kadar geçirdiği kültürel, sosyal evrimleri bilirsek ve üzerlerinde düşünürsek; insanların günümüzdeki inanışlarının altında yatan etkenleri rahatlıkla görebiliriz. Bana kalırsa insanların biyolojik evriminden daha çok sosyal ve kültürel evrimleri anlatılmalı ve *tartışılmalıdır. Biyolojik evrimi tartışarak kat edemediğimiz yolu insanlık tarihini bilerek kat edeceğimize eminim. Böylece bir çok inanışın nerden geldiğini, yani kaynağını tespit etmiş olacağız. Sorunlar kaynakları tespit edilmedikçe çözülemezler çünkü. Böylece bu sorunların üstesinden geleceğimize inanıyorum. Yukarıdaki alıntıda anlatmak istediğim noktada tam budur aslında.Şöyle ki; Tanrılar, Dinler,sonra tanrı ve din kavramları insanlığın dünyada var olmasından bu güne kadar geçirdiği toplumsal evrimlerin içerisinde, kendini insanın yaşam ve toplum biçimine göre ve de hatta toplumların yönetim biçimine göre şekillendirmiştir. Bu da, bu tür inanışların insanlar tarafından türetildiği düşünüldüğünde çok doğaldır. *

Herkese sevgiler.

habilis
18-02-2007, 20:27
her kabilenin bir büyük tanrısı vardı .. sonra bir çok tanrılar tabii .. ama en büyük olan herzaman ağır bastı . zamanla bu bir çok tanrı kaabilelerin birleşmesi ile sayıca azaltıldı . üçe ikiye ve en nihayetinde bire indirildi !

mesela hırıstıyanlığın temelinde var olan baba oğul kutsal ruh ta *-OSİRİS, İSİS ve HORUS e dayanmaktadır. bu üçlük buradan gelmektedir.

OSİRİS : Eski Mısır dini ve mitolojisindeki Asal tanrı. AslınÂ*da doğanın etkin ve yaratıcı güçlerini temsil eder. Mısır halkıÂ*nın gözünde çok tanrılı inançlara uygun daha basit bir anlatım ve tanıtıma gereksinme olduğu için Osiris "Güneş Tanrısı" olaÂ*rak nitelenmiştir. Nil nehri ile özdeş sayılmıştır.

HORUS : Yirmi değişik şekil altında Horus Mısır Pantheonunun ( Tanrılar Grubunun ) en büyük tanrılarındandır. O, Louvre Müzesinde görebileceğimiz, Firavunun önünde zarif kutsama jestini tekrarlayan atmaca başlı Horus’tur. Piramit tekstlerinde, Seth’i Horüsle karşı karşıya getiren korkunç savaş ilişkisi anlatılır.

İsis, tanrılar ile insanoğlu arasında hayati bir bağlantıdır. Firavun yaşayan Horus olarak onun oğlu olarak kabul edilirdi. Piramit yazıtlarında, İsis'in kutsal memelerinden emzirilen olarak gösterilmiştir. İsis'i genç Horus'u kucağında gösteren çok sayıda heykel ve resim vardır.

bu üç tanrı sonra üçlübirlik kuramında BİR TANRI OLARAK VÜCUT BULMUŞTUR.!

habilis
28-02-2007, 19:23
arkadaşlar bu konuda size bir öneri kitabım var DOĞU PERİNÇEK ten DİN VE ALLAH adlı kitabı !!

sevgilerle