PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : DİŞİ mi ERKEK mi, hangisi haklı?


Felâsife
26-12-2016, 15:52
Lobsang Rampa'ın "Üçüncü göz" ve "İkinci beden" kitaplarını uzun süreler önce okumuştum, roman havasında anlattığı şeylere inanmak gerçekten çok güç, lakin yazar öyle bir yazmış ki size tebessüm ettirecek ve sizi hayrete düşürecek olayları mükemmel şekilde anlatıyorda.

Rampa hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse, Çin'in Tibet'i işgal edeceğini, Tibetli Lamalar yıllar öncesinden ön görüyorlar, kadim bilgilerimiz kaybolmasın diyede, birini özel olarak yetiştirmeye karar veriyorlar.
Tabi bu kişide Lobsang Rampa oluyor, yedi yaşlarında eğitime alınıyor ve diğer emsallerinden çok daha ağır ve hızlandırılmış bir eğitimle eğitiliyor.
Çocukluk denilen şeyin ne olduğunu hiç bilmediğini, ara sıra özlem olarakta anlatıyor kitaplarında, zor bir yaşam gerçekten.

Bu kitaplarında kısada olsa "Dünyanın bahçıvanları" diyede bir şeyden bahseder ki buna göre gelişmiş bir ırk dünyaya gelir ve adı üstünde bir bahçıvan gibi yaşamı dizayn ederler. Eski toplumların Tanrnılar dediği kişiler tam da bunlardır yani, yarı dev yarı isan olan bu kişiler, aslında çokta iyiler, insanlara bilmediklerini filan da öğretiyorlar, tabi insan gün geliyor, bu ilgi alakadan sıkılıyor ve Tanrılardan ilşiği kesmeye çalışıyor. Onlarda başka formlarda insanların bilmediği şekillere girerek, genede insanlara yardım etmeyi sürdüyorlar, Budha gibi, İsa gibi, Musa gibi yani.

"Hermit - Dünyanın Evrensel Sahipleri"
Bu kitabı da Rampa yazmış ve burada "Dünyanın bahçıvanları" ndan çok daha uzun bir şekilde bahsediyor, Onların kim olduklarından, ne amaçla dünyaya geldiğine, nasıl yaşamı dizayn ettiklerine, Atlantisin nasıl battığından, Musa'nın da aynı İsa gibi babasız nasıl suni döllenme ile doğduğuna pek çok detay veriliyor.
Seks ve cinsellik olayını da çığırından çıktığı için de bu rezalete müdahale edildiğini, Musa ve İsa'nın da bu bahçıvanların has adamı olduğu filan anlatılıyor.

Şimdi Rampa bir Lama ve bu adamlar hayatı boyunca KADIN denen şeyi görmüyorlar bile, onlara göre cinselliğin sapıklık, rezalet olması gayet normal, normal olmayan ise Rampa'nın bahsettiği şeyin TEK TARAFLI bir hikaye olması!
Yani ERKEK egemen bir hikaye bu, DİŞİ liğin bu kadar kötülenmesini anlayabiliyorsunuz, amaç liderlik ve bunu kaptırmak istemeyen bir ERKEK var, zaten Musa ve İsa nın dini de tam bu meyanda gelişmiş.
DİŞİ lik günahın sembolü, rezaletin yegane sebebi onlara göre.

Elvin Azar Suzer - Ana Tanrica Seytan kitabını da okuyunca zaten DİŞİ ve ERKEK güç arasında ki bu çatışmayı bariz şekilde anlayabiliyoruz.
Elvin'de DİŞİ gücün yeniden dünyaya hakim olmasını özlemlerini anlatıyor kitabında.

Hasılı bugüne kadar anlatılan bu tip hikayelerde, dinlerde, illaki TARAF olma durumu söz konusu ki ya DİŞİLİK ya da ERKEKLİK, ve insanlar en temelde de GERÇEKLİKLERİNİ buna göre oturtmuşlar.
ERKEK güç, dişi güç olmadan, LİDER olacağı bir hayat arzuluyor.
DİŞİ güç, erkek güç olmadan, LİDER olacağı bir hayat arzuluyor.
Böyle bir şey mümkün değil, olmayacağı da zaten çeşitli kereler ispatta olmuş, ZITLARIN böyle bir sonsuz GÜCÜ de yok, mesele ne o zaman!

Bu iki ZIT gücün birleşmesi yani evlenmesi gerekiyor-ki çocuk olsun-DİŞİ ve ERKEK güç artık başka bir şey olsun, yani ANA ve BABA olsun, kimlik değiştirsin, diğer türlü o der ben, o der ben, ERKEK ve DİŞİ olarak kalırlar anca.
Böyle KAOS ta ikisi de haklı olamaz maalesef.

Bu nasıl olacak deyince, evvela insanların ZİHİNLERİNDE bu ayırımın kalkması gerekiyor.
İMKANSIZ diye bir şey yok, yeter ki insan istesin, her şey mümkün.
Bir ormanı yakmak için tek bir kıvılcım kafidir, bir düşüncenin bir fikrin her şeyi değiştirmesi de mümkündür pekâlâ.
Eskiler bu işleri anlamamış, yenilerde anlamazsa bu böyle devam eder gider.

Tanrılar, Tanrıçalar işin sembolik tarafı, insanlar ne taraftansa algıda ki seçicilik o tarafa çalışır ve tüm hayaller tüm kurgular da adeta o yönde vücut bulur.
Ve insan da İNANDIĞI şey neyse onu bulur, oysa bu YANLIŞTIR.

Hasılı gerçekliği etkileyen gene insanın kendisidir, etkilediği o gerçekliğe, gerçek demek gibi de tuhaf bir duruma düşer her zaman.

Gerçek olan şu ki ERKEK ve DİŞİ güç ikisi de vardır ve amacı da çocuktur, aslında bu tüm ZITLARDA vardır, yoksa sadece birinin HAKİMİYETİ anca hayaldir. Dinler, öğretiler istedikleri kadar TARAF olsunlar, bu DOĞRU bir yaklaşım değildir.

bilgivehis
26-12-2016, 17:47
Elbette ikisi de haksız, zaten sen de değinmişsin bu üstünlük meselesinin yanlış olduğuna :)
Diğer dinler, inançlar, kesimler, toplumlar artık eskisi kadar üstünlük taslamıyorlar.
Sadece müslümanlarda kaldı bu binlerce yıl önceki üstünlük saçmalığı.
Düşünebiliyor musunuz, Ay'a Mars'a gidildiği bir tarihte müslümanlar Recm denen katliamı uyguluyor ve hatta uygulamakla kalmıyor bu ülkenin yobazları onu istiyor...
Oysa bu yobazlar annenin değerini bilseler, erkek-üstün sefilliğini yaşamazlar.
Hem erkek-üstün akılsızlığını güdüp de hem annem değerlidir demeleri ne kadar trajikomik...

Felâsife
26-12-2016, 23:13
Elbette ikisi de haksız, zaten sen de değinmişsin bu üstünlük meselesinin yanlış olduğuna :)
Diğer dinler, inançlar, kesimler, toplumlar artık eskisi kadar üstünlük taslamıyorlar.
Sadece müslümanlarda kaldı bu binlerce yıl önceki üstünlük saçmalığı.
Sadece müslümanları böyle görsem, hani üstte dediklerimi yazmam bile, nasıl olsa sistem onları düzeltirdi, lakin sistem dediğimiz şey zaten sıkıntılı, Ayrımcılık hayatın her alanında kök salmış.
Üstte ki 2 kitabın yazarı da ilginç bir şekilde "Altın çağ" hayalinden bahsediyorlar, oysa ikisi de taban taban zıtlar, nasıl olacak bilemedim doğrusu.
M.S.2150 kitabın da ise, Amerika'lı biri adeta hayalinde bir gerçeklik yaşamış, dünya sadece İngilizcenin konuşulduğu, isimlerin İngilizce olduğu bir dünya!
Makro kozmik gelecek böyleymiş!

Sözün özü, insanlar şimdiden bir gelecek inşâ ediyorlar, iyi ne güzel, öyle ki bunu gerçek gibi de yaşıyorlar ama o gelecekte olumsuz olan hiç bir şey yok. Çünkü olumsuz olanları tarihin çöplüğüne atıvermişler, çok ilginç gerçekten.
Ben buna anca hayal derim, gelecek birilerinin hayal ettiği gibi olmaz, olsa şimdi böyle olurdu ama olmamış.

Saçma olan bir şeyde insanın veya ruhun tekamülü, yok böyle bir şey, bunu böyle düşünmek, şimdiyi karanlığa itmenin bahanesi olur anca.
Ruh habire tekamül edecekmişte, İnsan gelişecekmişte, gelecek öyle kurtulacakmış.
Ben tekamül denen şeye inanmayanlardanım, insan şu haliyle tekamül edeceği kadar etmiş, bundan daha fazla istese de tekamül edemez, dahasını istemek, doyumsuzlukla izah edilebilir anca, bu da aç olan bir ruhun hiç bir zaman doymayacağı anlamına gelir ki tekamül takıntısı da tam da budur.

Oysa bu yobazlar annenin değerini bilseler, erkek-üstün sefilliğini yaşamazlar.
Hem erkek-üstün akılsızlığını güdüp de hem annem değerlidir demeleri ne kadar trajikomik...
Demek başka uygulama başka tabi, demekle olsaydı bu işler, neler olurdu neler, bunlar hep sıkıntı tabi, insanlar bir şeyleri dediği için onu yapıyormuş gibi görür kendini ama nerede, anca kendini kandırıyordur.

Aslında Ata ve Ana ikisi de değerli, ne daha az, ne de daha fazla. Değersiz olan da yok.

Levent Kırca, Oya Başar'dan boşandıklarında, tv de tartışıyorlardı, Oya Başar, ben anayım, ben anayım dedi bir kaç kere.
Levent Kırca'da "tabi sen anasın, biz kaldırım taşıyız, biz neyiz ki!" demişti.

İnsanlar bir şeye odaklayınca, kendini ondan kurtarması çok zor hakikaten, hele bu da kendisi olursa daha da zor.

Sevgiler

Neva
28-12-2016, 10:35
Üstte ki 2 kitabın yazarı da ilginç bir şekilde "Altın çağ" hayalinden bahsediyorlar, oysa ikisi de taban taban zıtlar, nasıl olacak bilemedim doğrusu.
M.S.2150 kitabın da ise, Amerika'lı biri adeta hayalinde bir gerçeklik yaşamış, dünya sadece İngilizcenin konuşulduğu, isimlerin İngilizce olduğu bir dünya!
Makro kozmik gelecek böyleymiş!



Hikaye yaziyorlar sadece, toplumlara iliskin "yersen" maksatli.. "Insanoglu"'ndan, insana inemeyen insanlik, uyduruk hikayelere pek merakli.

Kitabi okumadim, netten hemen onume geliveren linkteki, kapak yazisina goz attim sadece.
Milyonlarca yıl önce bizim evrenimizin dışında devasa ‘Uzay Gemisi' ile gelen çok yüksek bir uygarlığın -Dünyanın Bahçıvanları- gezegenimizin üzerine kurdukları medeniyeti ve insan ırkının başlangıcının şaşırtıcı bir tarihini okuyacaksınız. Dünya'nın Bahçıvanları'nın kendi aralarında çıkan bir anlaşmazlık, iki gruba bölünmelerine neden olur. Kaçınılmaz bir uyumsuzluğun sonucunda çıkan savaşların yıkımıyla, yeryüzünün coğrafi yapısı tamamen değişmiştir.
Fünyanın Bahçıvanları, gezegeni terk ederken yüksek teknolojilerini Himalayaların sarp kolaylıklarla dolu mağralarına gizlerler. Milyonlarca yıl öncesine ait bu teknoloji harikası aletlerin bazıları günümüzde yeni yeni keşfedilebilmiş, birçoğu da keşfedilmeyi beklemektedir. Bunlar; zaman makinesi, akaşik kayıtları gösteren makine ve simülaşyon cihazları gibi daha birçokları…
İşte bu kitapta, Lobsang Rampa'nın Dünyanın Bahçıvanları'nın geride bıraktıkları olağanüstü teknolojilerinin ve bilgilerinin bulunduğu Tibet'in gizemlerle dolu mağralarına yaptığı inanılmaz ziyaretine şahit olacaksınız!


http://www.bekibisa.com/2013/04/tibetli-bilge/




:biggrin1:
xYWnsz8dDWE

Felâsife
28-12-2016, 11:03
Hikaye yaziyorlar sadece, toplumlara iliskin "yersen" maksatli.. "Insanoglu"'ndan, insana inemeyen insanlik, uyduruk hikayelere pek merakli.

Uydurukluğunu bilemem elbet ama bu adamların binlerce yıllık dinleri inançlarıymış, Rampa denen bu adam da sıradan biri değil, özel yetiştiriliyor, lakin yazıda da dediğim gibi dişiliğe karşı ciddi bir "ön yargı" olayları var. Zaten evlenme filan bunlarda da yok.
Tabi bunu açıktan demiyorlar ama hikayeleri bu yönde.

Kitapta Hermit denen şeyde, bir mağara da hücre hazırlıyorlar, oraya inzivaya girip bir dahada çıkmıyorlar, ışık bile olmuyor, biri 2-3 günde su ve az bi yiyecek veriyor. Buna Hermit diyorlarmış.
Kitapta ki Hermitte iki gözü kör edilen, 60 yıldan fazladır bir mağaranın dışına çıkmayan biri, Uzaylılarla iletişim kuran o, o da yazara anlatıp ölüyor zaten.

Özetle diyeceğim bu kadim inançların temelinde sıkıntı var. Kitapta daha peygamberleri filan da kendilerinin kontrolünde geldiğini çok iyi bir şeymiş gibi anlatıyor, tabi gelmişte ne olmuş, ne iş yapmış o da ayrı mesela.

(video süpermiş, çok sağ ol)
Gökten uzay gemileri gelerek etrafı dolaşıp düzenli biçimde bir dağ yamacına indiler. Ses, 'Olimpus Tanrıları' diye biraz alay kokan bir sesle açıkladı. 'Tanrı diye tanımlanan bunlar, bu genç dünyaya epeyce belâ ve sıkıntı getirdiler. Prens şeytanın da aralarında olduğu bu kimseler dünyaya yerleşmek üzere gelmişlerdi. İmparatorluğun merkezinden çok uzaktaydılar.

Buraya tecrübe kazanmak ve belirli görevleri yerine getirmek üzere gönderilmiş olan bu genç kadın ve erkekler, şeytanın sürekli ve usanç veren tahrikleri ile yoldan çıkarıldılar.
Zeus, Apollo, Theseus, Afrodit, Kadmüs 'ün kızları ve daha birçokları bu kafileyi teşkil ediyorlardı. Dünya üzerindeki gemilerden her birini birer birer dolaşan haberci, Merkür mesajlar ve rezalet haberleri taşıyordu. Erkekler başkalarının karıları ile yatıp kalkma sevdasının müptelâsı oldular. Kadınlar kendilerini arzulayan erkeklere cömert davranmakta bir sakınca görmediler.

Dünya göklerinde hızlı gemiler, kaçan karısını kovalayan kocaları, kocasına baskın yapan karıları taşıyıp duruyordu. Cahil yerliler, tanrı olarak tanıdıkları bu yaratıkların bu seks kepazeliklerine bakıp, kendi yaşam biçimlerinin de herhalde böyle olması gerektiğini düşünüyorlardı. Ortalama insanlara göre daha uyanık birçok kurnaz yerliler kendilerini rahip ve tanrıların temsilcisi olarak tanıtıyorlardı. Çünki tanrılar sanıldığından da
çok kendi keyif ve âlemlerine dalmışlardı. Ama bu düşkünlükler başka iğrenç yollara da döküldü.

İşlenen sayısız cinayetler en sonunda imparatorluğun kulağına ulaştı. Buna karşılık kendilerini tanrıların temsilcileri olarak tanıtan rahip kılığındaki düzenbazlar, gerçekleri saptırarak, her şeyin yolunda gittiğini, tanrıların yardımı ile dünya insanının ve uygarlığının eskisine oranla çok gelişmiş olduğunu, yerlilerin söylediklerinin doğru olmadığını bildiriyorlardı. Kendi çıkarları ve prestijleri için hiçbir ahlâksızlıktan çekinmiyorlardı. Efsanelerin çoğunun gerçekte olup bitenlerle hiçbir yakınlığı yoktur.'

Ses devam etti. 'Horus, Osiris, Anubis, /sis ve diğerleri. Onlar da aynı zevk, sefa ve rezaleti aynen sürdürüyordu. Prens şeytanın bir teğmeni bu tarafta iş başındaydı. Bu küçük dünyanın iyiliği için yapılmaya çalışılan her türlü gayreti sabote etmekle meşguldü. Burada da o Allah'ın belâsı rahipler, bitmez tükenmez sapık efsanelerini yazıp duruyorlardı. Tanrıların güvenini kazanmış birçokları kendi yollarında sinsi sinsi çalışıyor ve elde ettikleri bilgileri kendi yararları için halktan gizliyorlardı. Yerliler arasında, bu gizli bilgileri çalarak tanrıların kudretine sahip olmak ve başa geçmek amacı ile gizli bir örgüt kuruldu.' diye söze devam etti ses. 'Bunlardan bazıları başımıza büyük dertler açtı ve bastırılması için istenmeyen birtakım işleri zorunlu kıldı. Yerli rahiplerden bir kısmı bahçıvanlardan -tanrılardan- çaldıkları aletleri kontrol altında tutamadılar. Dünyaya yeni afetlerin yayılmasına sebep oldular.

Birçok insan öldü. Mahsul ve bitkiler harap oldu. Fakat, bahçıvanlardan bazıları şeytanın kontrolü altında Sodom ve Gomora'da bir günah merkezi kurmuşlardı. Aklın alamayacağı her türlü sapıklıklar ve rezaletin ve şerefsizliğin doruğa vardığı kentlerdi bunlar. İmparatorluğun yöneticisi, şeytana bu tür işlerden vazgeçmesini ve dünyadan hemen ayrılmasını bildirdi. Fakat o buna kulak asmadı. Kentlerdeki bazı temiz kimselere kenti derhal terk etmeleri bildirilmişti. Belirtilen zamanda kentlerin üzerinde tek uçan bir gemi görüldü. Ve küçük bir paket attı. Kentler ateş ve duman içinde silinip gitti. Sarsılan gökyüzüne mantar biçimli muazzam bir bulut yükseldi.

bilgivehis
28-12-2016, 11:29
:biggrin1:
xYWnsz8dDWE

[/B]


Essahtan güzelmiş, yetmişli yıllarda yapılmış galiba, o dönemi taşlıyor :)

Neva
31-12-2016, 08:38
https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/d/d9/%C5%9Eahmaran.jpg

Felâsife
31-12-2016, 08:53
Hüzünlü bir hikayesi varmış Şahmaran'ın. :\

Felâsife
24-01-2017, 02:17
Doğum yapan her şey dişidir.
Kadınların ezelden beri bildiği kainatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır.
Mohawk Boyu

Erkeğin kadını anlaması kulağa hoş geliyor lakin, erkek kendini, erkek sandığı sürece bu zor.
Öteki türlü gelişip, tekamül ederek anlayacaksa, beklenti buysa o hepten zor.
Şimdi bu haliyle anladı anladı, değilse siddin sene zaten anlamaz.

bilgivehis
24-01-2017, 04:32
Doğum yapan her şey dişidir.
Kadınların ezelden beri bildiği kainatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır.
Mohawk Boyu

Erkeğin kadını anlaması kulağa hoş geliyor lakin, erkek kendini, erkek sandığı sürece bu zor.
Öteki türlü gelişip, tekamül ederek anlayacaksa, beklenti buysa o hepten zor.
Şimdi bu haliyle anladı anladı, değilse siddin sene zaten anlamaz.

Kadınları müslümanlar dışında herkes anlayabilir...

Neva
14-03-2017, 14:19
http://photos1.blogger.com/blogger/7874/980/1600/DeviSwan.jpg

http://photos1.blogger.com/blogger/7874/980/1600/AphroditeGoose1.jpg

http://tamisrenteria.com/wp-content/uploads/7649448756_270758b751_m.jpg

Felâsife
14-03-2017, 22:24
Bu kuş sanırım Kaz, üstündeki de bir dişi, bu işin ucu da ta kızılderililere kadar gider.
Üsteki resim de Hint ezgileri var gibi, Aztekte olabilir ama diğer ikisi Avrupalı olsa gerek, doğru mudur? sevgili Neva.
(hiç bir bilgim yok resimler hakkında)