PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bigbang, Karadelik ve Tekillik


Yıldıztozu
02-04-2017, 22:57
Tekillik; uzay-zaman bükülmesinin sonsuzlaştığı durum olarak tanımlanır.
Tekillik durumunda fizik kurallarının geçersizleştiği de söylenir. Aslında bu iddia, fizik kuralları denilen nedenselliklerin doğanın tamamında geçerli olmadığını ve dolayısıyla ''doğa yasası'' olarak adlandırılmasının sıkıntılı olduğunu da gösterir.

Bigbang olayı ve karadelikler arasında benzerlikler veya ilişkiler olduğunu düşünüyorum. Zira iki olayda da uzay-zamanın sonsuz bükülmesi yani tekillik sözkonusu.
Hem bigbang'de hem karadeliklerde uzay-zamanın tek bir noktaya sıkıştığı söylenir, bilinen fizik kurallarının geçersizleştiği söylenir.

Tekillik ve sonsuz sıkışma(ya da aşırı yoğun sıkışma-bükülme) durumu sadece Bigbang olayında görülmediğine göre bigbang için çok da ''sıradışı'' veya ''her şeyin başlangıcı'' gibi tabirler uygun olmayacaktır.

Uzay ve zamanın doğası, koşullar gereği bükülebilir de genişleyebilir de. Evrende hem çekim kuvveti vardır(bükülme) hem itim kuvveti vardır (evrenin genişlemesi).
Muhtemelen bigbang olayı da karadelik benzeri bir sıkışmanın sonucuydu. Uzay-zamanın sıkışmasıyla beraber tekrar genişlemesinin sonucu.

Bigbangin karadelik benzeri bir olayın sonucu olduğuna dair net bir kanıtım yok. Fakat deney yapma imkanı olsaydı, karadelikle doğrudan ilişkili olduğuna dair bahse girerdim. İkisi arasındaki benzerlikler ortada.

Dolayısıyla bigbang hakkında büyülü masallar kurgulamaya gerek yoktur.

spartacus
03-04-2017, 00:58
Karadelik ifadelerine de eğilmek gerekiyor. Zaman(hareketden soyutlanmış kavram-algı) bükülmez, hareket, değişimden söz edilemediği anda, zamandan da söz edilemez. Uzay, belirli alanlara indirgenip, sınırlanamaz, uzay, limite, yön ve öznelerin istikameti doğrultusuna tabi ifade edilemez. Karadelik üzerine yapılan deformasyonlar, teorik fizikçilerin kurgularında sıkıştıkları yerlerde imdadına koşturdukları fantastik efsanelerdir. aslında bu konularda kozmoloji ve kozmologlar esas alınması gerekirken -ki onların söylemleri hasılat getirmediği veya milyonları inançlarından hareketle kendisine bağlamadığı içinde olsa gerek, yoğun bir baskı altında tutuluyor ve masabaşında fantazi üretenler magazin alanında işi götürüyor.

Karadelik, plazmanın aşırı yoğunlaşmış merkez noktalarına dairdir ve aslında karadelik değil karatopaktırlar. Bu bahisle galaksilerin merkezinde de karatopaklar öngörülebilir, dahi galaksilerin etrafında kuazarlar'da gözlemlenmektedir, galaksileri çekim kuvvetine tabi kılan(ayrıca kuazar ve karadeliklerin kırmızıya kayma ölçümleri ve aralarındaki saniyede 10.000 km.lere varan hız farklarıda-kırmızıya kayma esas alınsaydı-, kırmızıya kayma, gök cisimlerinin hızla birbirinden uzaklaştığı efsanesini çürütmüştür, herhangi, stabil bir doğrultuda istirkarlı bir uzaklaşma gözlemlenmiyor ama çorba içindeki taneler gibi, yönsüz ifade edilebilir biçimde yakınlaşma, uzaklaşma, birleşme, ayrışma tespit edilebiliyor. Zaten mevcut kurgularla, ışık hızının 50-100 katı hızlarla uzaklaşan cisimlerin nasıl bir arada kalabildiği de ayrı konudur).

her galaksi, yıldız çok daha geniş satıhla gökada sistemlerinin oluşumu da gözlemlenmektedir, evveliyat bir bilinmez değil, gözlemlerlede tanık olunduğu gibi, fizik kurallarınında gayet işlediği plazma çorbalarıdır ve öyle afaki, absürt, ışık hızlarını onalrca kat aşan, ne idüğü belirsiz ama sonsuz yoğunlukta bir noktacık farazilerine gerek kalmıyor, gayet basit dönüşüyorlar. Böylece çok geniş gökada sistemleri, evrenlere benzetilebilir ve dahi evrenin sınırlarını belirleyen ölçüt nedir? (uzay dinamik çorba).

Tamamen safsataya dayanan ilk neden, ilk başlangıç gibi mantık yarılmaları, insan kurgusuna aittir, insanın hareket ve değişimi ve ilişkisel ağı, algılayıp, yanlış yorumlaması, sebep/sonuç ilişkilerini, form-yapı-nitelik-özellik değişimine dair değil, malzemeye dair kurgulaması hatasıyla ilgilidir.

Teologlarda, önce var olanı, yani gözlemle tespit edileni, farazide, yani kurguda yok ederler, sonrada farazide yok ettiklerini tekrar başlatmak için farazi(!) bir başlatanı öne sürerler(ne yapmaya çalışıyor?). var olanı yok et-ama hayal ve düş ile- sonra yok ettiğini yine tekrar var ettir-hayal ve düş ile-. hasılı bu, çözümsüz ve hiç bir gereği olmayan, anlamsız, boş ve hiç bir şeyide çözümlemeyen, aksine sorun üretip, kendi ürettiği sorunuda çözmeden, faraziye, kurguya indirgeyen garip bir lego oyunudur.

Big Bang üzerindeki olanca çarpıtma da hem ilk neden safsatası hem de ilk başlangıç, başlatan(zamanın yanlış yorumuyla, haliyle açığa çıkan soru o'nu başlatan ne?) safsatası böylece öncesinin muamma olduğu iddiasıyla yapılır, oysa evrende bir çok galaksi, yıldız oluşumları gözlemlenir, muamma değildir, başlayan, bitende form-yapıya dairdir yani değişim üzredir, yoktan peyda olma değildir. Ortada olanın form-yapıca hareket-değişimleridir, zaten oluşum ve dönüşüm, varlığın, malzemenin form-yapıca değişimine ve zaman kavramı da, önce, sonralık gibi -neydi, ne oldu!- ifadeler de yine form-yapı değişimine tekabül eder. Dış faktör değil, hareketli-değişken olana içkindir-dışına dayatılamaz veya ondan-varlıktan- yalıtılıp, kopartılamaz. dahi uzayı kim nasıl sınırlayabilir ki? Limitlerde form-yapı çerçevesiyledir dışında limit yoktur, limit form-yapı-çerçevesi ve form-yapı çerçeveleri arasında kıyaslara içkindir ve insan, şu ya da bunu baz alarak, şu ya da bunu şu ya da bu özellik-niteliklerine göre ayrıştırıp kıyaslayarak, gerçekte olmayan, geometrik sınırlar çizer. Böylece evreni de sınırlamak niyetindedir veya meyillidir, oysa evrenin sınırlarını belirleyen insanın sınırları da, kullandığı araç, gereçlerin kapasitesiyle ve tabi ki insanın bazlaştırdığı referanslarla ve tabi ki görüş ufkuyla ilgilidir(oysa pekala galaksi sistemlerinin her birisi kendi özgülünde evren olarak alınabilir böylece uzayın limitsiz boşluğunda katrilyonlarca kez katrilyon evrenler oalbilir), araçların kapasitesi arttıkça, insan evrene tayin etmeye kalktığı sınırları da değiştirmektedir-o kadar genişledi ki bu sınır, Big Bang teorisinin kaldırmayacağı genişliğe ulaştı, ama buna rağmen kurguda, eldeki yetersiz verilerle, evrene sınır tayin etme, yap-boz işinden de vazgeçmemektedir...

Işığın, uzayda sönümlenmesi durumu var, yani belirli bir uzaklık ve maddi ortamdan sonra ışık bize hiç ulaşmamakta, dolayısıyla eldeki mevcut araçlarla bir sınır tayin etme işi, kuyu dibinden gökyüzüne bakan bir kurbağının gökyüzüne tayin ettiği sınır gibidir. neden illa sınır çizmek gayesi(sanki bir sınır görüyormuş gibi!), sebebi açıktır, insan öznedir, dolayısıyla çevresine bakınır ve kendisiyle çevresi arasındaki sınır gibi, çevresini de kendi bulunduğu konumu merkez alarak, görüş ufkuyla tayin etmeye böylece yerini belirlemeye meyillidir, hasılı sınırları da özneldir. O gökyüzünü kuyu ağzı kadar sanabilir, ama kuyu ağzı dışında o gökyüzü sınırsızdır, limtisizdir, kuyu ise sadece öznenin baktığı doğrultudaki sınırını temsil eder(uzayı değil).Haliyle sanırım bu uzay-zaman tekilleşmesi lafzı da, kuyu ağzıyla ilgili olsa gerek(yoksa kimin haddinedir ki uzayı bükülmenin sonsuzlaştığı tekilliğe indirgemek, hala Dünyayı-insanı, evrenin merkezi yapma algısı. Gözlemlenen ise, koordinat içermeyen herhangi bir nokta da(geometrideki varsayılan nokta) maddenin hal değişimleri arasındaki geçişlerdir, plazmadan-gazdan, katıya, sıvıya ve tekrar plazmaya-gaza geçişler, böylece bu geçişler arasında değişen form-yapılar(örneğin galaksiler, yıldızlar, gezegenler) ve yine plazmaya geçişte kaybolan form-yapılar ve gayet fizik kuralları dahilinde ve bu uzayda limitsiz seyrediyor olabilir. Bu kurallar ise zaten maddenin halleri, hareketi, etkileşimi üzerine soyutlanıyor, böylece gözlemlenen oluşumlarda maddenin, fiziğin dışına nasıl çıkmıyorsa, yani metafiziğe varmıyorsa, neden metafizik safsatalar üretelim ki, bizi zorlayan ne->basit hakim ideoloji ve teolojiler. Tamda o fizik kuralları bünyesinde kabak gibi galaksiler, yıldızlar, gezegenler oluşuyor ve tekrar plazmaya dönüyor ve tekrar hal değişiyor, tamamen dinamik ve öyle metafizik alanlarda kurguya, inanılmaz faraziler üretip, saçmalamaya, uzayın sonsuz bükülmesi gibi absürt ve kafa karıştıran ifadelere gerek kalmaksızın seyreden anlaşılabilir, basit-doğal bir süreç...

NickMickyok
03-04-2017, 01:57
Bu tekillik ve sonsuzluk denen 2 kavram, aslında matematiğimizin yetmediği yerde ürettiğimiz 2 kavram.Yani buraya kadar geldik, şimdilik matematiksel olarak ötesi yok dediğimiz şeyler.
Karadelikler ile big bang arasında ilişki olduğunu da sanmıyorum. Kara delik vb..nin oluşması için gerekli olan şeyler, evrenin ilk anlarında yok.

Yıldıztozu
03-04-2017, 18:29
Kara delik vb..nin oluşması için gerekli olan şeyler, evrenin ilk anlarında yok.
Evrenin ilk anlarındaki koşullar ile karadeliğin koşulları çok benzer.

Yani ''karadelik mi evrenden çıkar yoksa evren mi karadeliklerden çıkar'' sorusuna ikisi de sürekli birbirine dönüşüyor diye cevap veriyorum.

Buna benzer düşünceleri savunan fizikçiler de var. Mesela Lee Smolin evrenlerin karadeliklerden doğduğunu düşünenlerden.
Hawking'in de Karadelikler ve Bebek Evrenler diye bir kitabı vardı.

Bana kalırsa evrenin yoğunlaşıp bükülmesi ve genişlemesi gibi anlaşılır olayları, insanlar karadelik ve bigbang diye ayırım yaparak kurguluyor.

insan öznedir, dolayısıyla çevresine bakınır ve kendisiyle çevresi arasındaki sınır gibi, çevresini de kendi bulunduğu konumu merkez alarak, görüş ufkuyla tayin etmeye böylece yerini belirlemeye meyillidir, hasılı sınırları da özneldir.

kingman29
05-04-2017, 23:39
Karadeliklerin varlığı konusunda , gelinen bilimsel noktada şüphe yoktur diyebiliriz.Pek çok yıldızın , görünmez bir kütle etrafında yörünge tuttuğunu gözlemliyoruz.Ancak bu karadeliklerin evrenimizdeki yeri nedir , varlık amacı nedir , evrenimizde aslında bir karadelik midir?Bütün bu sorular cevap beklemektedir.

Karadelikler üzerine yapılan tartışmalardan en önemlilerinden biri de Stephen Hawking ve Leonard Susskind arasında 20 yıl boyunca sürmüş olan enformasyon yani bilgi paradoksu üzerine biraz konuşmak isterim.Hawking karadeliklerin her şeyi yutacağını , hatta bilgiyi bile yutacağını iddia etmiştir.Ancak kuantum fiziğine göre bilginin evrende kaybolmasının bir yolu yoktur.Bilgi asla kaybolmaz.Leonard Susskind ise karadeliklerin bilgiyi yutamıyacağını iddia etmiştir.Elbette haklı olan Susskind'di ancak bunu Hawking'e kabul ettirmesi 20 yıl sürdü.

Peki nedir bu enformasyon(bilgi) paradoksu.Aslında sorunun temeli , Einstein'ın genel görelilik kanununu , karadelik üzerine uygulamaktan kaynaklanmaktadır.Susskind olayı hayali bir deneyle açıklar.Karadeliğin yakınından geçen iki astronot olan Alice ve Bob ikilisinden Alice birden karadeliğe atlamaya karar verir.Bob ise Alice'i uzay gemisinin penceresinden izler.Alice yüzü Bob'a dönük şekilde el sallayarak , hızla karadeliğe düşmeye başlar.Alice bir süre sonra , karadeliğin devasa kütle çekim gücü sayesinde hızlanır.Einstein'ın genel görelilik ilkesine göre hızlanan bir madde için zamanın akışı yavaşlar.Yani Bob için , Alice'in el sallaması giderek yavaşlar.Alice'in bu hızlanması , ışık hızına ulaşana kadar artar.Ancak Alice , karadeliğin olay ufkuna geldiği anda ışık hızına ulaşmış olur.

Olay ufku nedir dersek , Karadeliğin kütle çekimi o kadar güçlüdür ki , karadeliğin merkezinden belli bir mesafe uzaklıkta , ışık bile kaçamaz.Bu nokta , kurtuluşun olmadığı , ışığın bile kaçamadığı mesafedir.Olay ufku , karadeliğin etrafındaki , belli bir yarıçaptaki 2 boyutlu bir yüzeydir.İşte Alice olay ufkuna geldiği anda , hızı ışık hızına ulaşacağından , Bob'un bakış açısıyla , Alice için zaman tamamen duracak , Alice yüzünde kocaman bir gülümsemeyle donup kalacaktır.KAradeliğe asla düşemiyecektir.

Ancak Alice'in gözüyle karadeliğe düşüş olayına baktığımızda , Alice giderek hızlanarak karadeliğin içine düşecek ve moleküllerine , hatta atomlarına ayrılacak , hatta atomları dahi parçalanacaktır.Görüldüğü üzere karadeliğe düşüş olayında iki farklı gözlem ortaya çıkmaktadır.Dışardan bakan kişi için , düşen kişi olay ufkunda bir görüntü olarak donup kalacaktır.Ancak düşen kişi karadeliğin içinde parçalanacaktır.Peki bir madde karadeliğe düşerken ,ışık hızına ulaşacağı için , zamanda donup kalır mı , yoksa karadeliğe düşer mi?İşte paradoks budur.

Susskind'in bu paradoksa cevabı , Alice hem karadeliğin içinde 3 boyutlu bir varlıktır , hem de olay ufkunda holografik bir bilgidir.Yani Karadeliğin içinde varolabilmenin şekli budur , olay ufkunda 2 boyutlu bir holografik bilginin , karadeliğin içindeki 3 boyutlu yansımasıdır.Evrenin de bir karadelik olduğunu düşünürsek , evrenin içerisinde bulunan 3 boyutlu varlıklar olan bizlerin , aynı zamanda evrenin çeperindeki olay ufkunda 2 boyutlu birer hologram olduğumuz kabul etmek zorundayız.Beyin yakan , akıllara zarar bu teori , Susskind'in söylediğine göre artık bir teori olmaktan çok gerçeğin ta kendisi olma yolunda ilerlemektedir.Bütün bilim camiası tarafından kabul görmektedir.Hawking'de bir bilimsel konferansta , Susskind'in haklı olduğunu kabul etmiştir.Yani sonuç olarak evrende yaşayan bizler , evrenin çeperindeki olay ufkundaki 2 boyutlu hologramın , 3 boyutlu uzayda yansıması olan , 3 boyutlu varlıklarız.

gungormez
06-04-2017, 01:02
kingman29


Kara deiikler hakkında bir biliniz varmı,yani konuya hakimmisiniz?
Her galaksinin merezinde biradet varmı?

NickMickyok
06-04-2017, 11:57
Evrenin ilk anlarındaki koşullar ile karadeliğin koşulları çok benzer.

.
Hangi açıdan benzer ki?
Big bang öncesine şimdilik gidemiyoruz.
Ama karadelikler evrenin içinde.

kingman29
06-04-2017, 14:31
kingman29


Kara deiikler hakkında bir biliniz varmı,yani konuya hakimmisiniz?
Her galaksinin merezinde biradet varmı?

Her galaksinin merkezinde devasa boyutta karadelik vardır.Genç galaksilere Quasar deriz ve bu kuasarlar evrenin en parlak gökcisimleridir.Merkezlerindeki karadelik o kadar şiddetli şekilde galaksiyi yutar ki , hepsini hazmedemez ve spiral şeklindeki galaksinin merkezinden , yukarı ve aşşağıya doğru madde ve enerji püskürtürler. Karadeliğin çekim etkisiyle girdap meydana gelir ve galaksinin spiral şekli meydana gelir.Ancak kuasarların merkezindeki karadelik belli süre sonra doygunluğa ulaşır ve püskürtmeyi bırakır.Şimdiki bizim galaksimiz olan Samanyolu galaksisi gibi durgun bir hale gelir.Ancak galaksideki tüm yıldız sistemleri , merkezdeki dev karadeliğin etrafında , spiral şeklinde dönmeye devam eder.Biz şu an için merkezdeki bu karadeliği göremiyoruz.Ancak karadeliğin yörüngesinde dolaşan yıldızların yörüngelerini takip ederek , merkezde bir karadelik olduğundan emin olabiliyoruz.

aliyarasfal
06-04-2017, 16:37
Suskind'in Simon'la tartışmasında tıkandığı daha doğrusu aşılamayan bir sorun var ki okuduğum ve anladığıma göre Simon bu yanlışlanamaz( bilimselliğe aykırılık) teorisiyle Suskind test edilemez bir kısır döngüye sokmakta olayı.


Zaman anlayışınıda belki ben yanılıyorumdur çokta mantıklı bulmuyorum. Somut bir nesnellik gibi ele alıyor ve bir adet karadelik üstüne oturtuyor teoremini.

Bilmem ama Bob şöyle görür masalı (doğruluğu test edilemez) üstüne kurgulu ve biz karadelikleri gözlemlerken en azından bu güne kadar yuttuğu devasa yıldızları donup kalmışçasına yada ışığın donup kaldığına dair bir bulgu aktaran bilimsel bilgiye rastlasmadım. Yani Bob olan bizlerin elinde bunu doğruluyan bir gözlem yok. ışık hızına ulaşmak üstüne tatlı bir varsayım varda gerçekle örtüşmüyor diye düşünüyorum:)


Neyse bir adet karadelik ve iki boyutluluktan yansıyan üç boyutlu hologram masalı pratiği ortaya konulamaz teorisiyle bol bol varsayımsal hesap kitapla açıklanan ( tanrı uydurup ona özellikler atfedenlere benziyorlar , çünkü o masala inanırsanız o özelliklerle sahipliğinede inanır ve yapacağınız her hesap kitaptan ebced hesabı mucizeler çıkartırsınız) ve yanlışlanması( testi) mümkün olmayan bir öne sürüm ve açıkcası Simon bu konuda haklı.


Bilim insanlasrını zekası ve hayal gücüne itirazım yok amma Ben Bob olarak Alicenin orda donup kaldığını ( gözlem olarak) kanıtlamadan benim adıma konuşmamasını öğütlüyorum.Çünkü böyle bir gözlem namevcut:)

Yada ben yanlış anlamışımdır :)



Şimdilik saygımla gittim...

Save The Day
06-04-2017, 17:06
Karadeliklerin varlığı konusunda , gelinen bilimsel noktada şüphe yoktur diyebiliriz.Pek çok yıldızın , görünmez bir kütle etrafında yörünge tuttuğunu gözlemliyoruz.Ancak bu karadeliklerin evrenimizdeki yeri nedir , varlık amacı nedir , evrenimizde aslında bir karadelik midir?Bütün bu sorular cevap beklemektedir.

Karadelikler üzerine yapılan tartışmalardan en önemlilerinden biri de Stephen Hawking ve Leonard Susskind arasında 20 yıl boyunca sürmüş olan enformasyon yani bilgi paradoksu üzerine biraz konuşmak isterim.Hawking karadeliklerin her şeyi yutacağını , hatta bilgiyi bile yutacağını iddia etmiştir.Ancak kuantum fiziğine göre bilginin evrende kaybolmasının bir yolu yoktur.Bilgi asla kaybolmaz.Leonard Susskind ise karadeliklerin bilgiyi yutamıyacağını iddia etmiştir.Elbette haklı olan Susskind'di ancak bunu Hawking'e kabul ettirmesi 20 yıl sürdü.

Peki nedir bu enformasyon(bilgi) paradoksu.Aslında sorunun temeli , Einstein'ın genel görelilik kanununu , karadelik üzerine uygulamaktan kaynaklanmaktadır.Susskind olayı hayali bir deneyle açıklar.Karadeliğin yakınından geçen iki astronot olan Alice ve Bob ikilisinden Alice birden karadeliğe atlamaya karar verir.Bob ise Alice'i uzay gemisinin penceresinden izler.Alice yüzü Bob'a dönük şekilde el sallayarak , hızla karadeliğe düşmeye başlar.Alice bir süre sonra , karadeliğin devasa kütle çekim gücü sayesinde hızlanır.Einstein'ın genel görelilik ilkesine göre hızlanan bir madde için zamanın akışı yavaşlar.Yani Bob için , Alice'in el sallaması giderek yavaşlar.Alice'in bu hızlanması , ışık hızına ulaşana kadar artar.Ancak Alice , karadeliğin olay ufkuna geldiği anda ışık hızına ulaşmış olur.

Olay ufku nedir dersek , Karadeliğin kütle çekimi o kadar güçlüdür ki , karadeliğin merkezinden belli bir mesafe uzaklıkta , ışık bile kaçamaz.Bu nokta , kurtuluşun olmadığı , ışığın bile kaçamadığı mesafedir.Olay ufku , karadeliğin etrafındaki , belli bir yarıçaptaki 2 boyutlu bir yüzeydir.İşte Alice olay ufkuna geldiği anda , hızı ışık hızına ulaşacağından , Bob'un bakış açısıyla , Alice için zaman tamamen duracak , Alice yüzünde kocaman bir gülümsemeyle donup kalacaktır.KAradeliğe asla düşemiyecektir.

Ancak Alice'in gözüyle karadeliğe düşüş olayına baktığımızda , Alice giderek hızlanarak karadeliğin içine düşecek ve moleküllerine , hatta atomlarına ayrılacak , hatta atomları dahi parçalanacaktır.Görüldüğü üzere karadeliğe düşüş olayında iki farklı gözlem ortaya çıkmaktadır.Dışardan bakan kişi için , düşen kişi olay ufkunda bir görüntü olarak donup kalacaktır.Ancak düşen kişi karadeliğin içinde parçalanacaktır.Peki bir madde karadeliğe düşerken ,ışık hızına ulaşacağı için , zamanda donup kalır mı , yoksa karadeliğe düşer mi?İşte paradoks budur.

Susskind'in bu paradoksa cevabı , Alice hem karadeliğin içinde 3 boyutlu bir varlıktır , hem de olay ufkunda holografik bir bilgidir.Yani Karadeliğin içinde varolabilmenin şekli budur , olay ufkunda 2 boyutlu bir holografik bilginin , karadeliğin içindeki 3 boyutlu yansımasıdır.Evrenin de bir karadelik olduğunu düşünürsek , evrenin içerisinde bulunan 3 boyutlu varlıklar olan bizlerin , aynı zamanda evrenin çeperindeki olay ufkunda 2 boyutlu birer hologram olduğumuz kabul etmek zorundayız.Beyin yakan , akıllara zarar bu teori , Susskind'in söylediğine göre artık bir teori olmaktan çok gerçeğin ta kendisi olma yolunda ilerlemektedir.Bütün bilim camiası tarafından kabul görmektedir.Hawking'de bir bilimsel konferansta , Susskind'in haklı olduğunu kabul etmiştir.Yani sonuç olarak evrende yaşayan bizler , evrenin çeperindeki olay ufkundaki 2 boyutlu hologramın , 3 boyutlu uzayda yansıması olan , 3 boyutlu varlıklarız.

Kingman hocam size göre big bang her şeyin başlangıcı mıdır? Varlığın başlangıcı mıdır? Tanrının kanıtı mıdır big bang? Düşünceleriniz neler?

aliyarasfal
06-04-2017, 17:18
Bu arada kingman eğer artniyetli değilse yazında şu cümle çok iğreti duruyor.



Karadeliklerin "varlık amacı nedir" gibi bir soru neye göre araya sıkıştırdığını bize bi açıklayıver. Hayırdır, varlık amaçları diye bilimsel bir soru soran ve cevap veren mi varmış? Yoksa sen mi ekleyiverdin?


Amaç? Hologram masalıyla neyi anlatmayaçalışıyorsun bir ortaya koyuverde kızıl imamın fuhuş sever çeteside hazır burdayken amacınızı anlayalım.Senin hoca olduğunu iki dakkada anladı birileri:)


Yanlış anlama belki sen artniyetli değilsin amma din bezirganı sabıkalı dostumuz bir konuya müdahil oluyorsa orda iyi niyet arıyamaz olduk :)



Şimdilik saygmla gittim...

Yıldıztozu
06-04-2017, 17:35
Hangi açıdan benzer ki?
Big bang öncesine şimdilik gidemiyoruz.
Ama karadelikler evrenin içinde.

Tekillik açısından benzer.
Uzay-zamanın tek noktaya sıkışması açısından benzer.

Karadeliğe sıkışan uzay-zamana ne oluyor? tamamen yok olacak değil herhalde. İşte sıkışarak başka bir bigbange sebep oluyor olabilir.

Bu durumda her karadeliğin bigbangi uzay-zamanı tek bir noktadan genişletmeye başlayacağı için, ''bigbang öncesi'' ve ''karadelik öncesi'' ifadeleri aynı anlama gelmiş olur.

Benzerliklerden yola çıkarak oluşturulmuş teorik bir fikir.

gungormez
06-04-2017, 18:20
Her galaksinin merkezinde devasa boyutta karadelik vardır.Genç galaksilere Quasar deriz ve bu kuasarlar evrenin en parlak gökcisimleridir.Merkezlerindeki karadelik o kadar şiddetli şekilde galaksiyi yutar ki , hepsini hazmedemez ve spiral şeklindeki galaksinin merkezinden , yukarı ve aşşağıya doğru madde ve enerji püskürtürler. Karadeliğin çekim etkisiyle girdap meydana gelir ve galaksinin spiral şekli meydana gelir.Ancak kuasarların merkezindeki karadelik belli süre sonra doygunluğa ulaşır ve püskürtmeyi bırakır.Şimdiki bizim galaksimiz olan Samanyolu galaksisi gibi durgun bir hale gelir.Ancak galaksideki tüm yıldız sistemleri , merkezdeki dev karadeliğin etrafında , spiral şeklinde dönmeye devam eder.Biz şu an için merkezdeki bu karadeliği göremiyoruz.Ancak karadeliğin yörüngesinde dolaşan yıldızların yörüngelerini takip ederek , merkezde bir karadelik olduğundan emin olabiliyoruz.
Eğer galaksinin ,kara delikler etrafında döndüğünü söylüyorsanız Kara deliğin olay ufkundan uzaklaştıkça çekim gücü zayıflayacaktır.Bunun sonucu olarak kara deliğe en yakın yıldız en hızlı dönerken ,daha uzaktaki daha yavaş ,en uzaktaki (Yani;galaksinin en dışındaki yıdızların) en yavaş dönmesi gerekir.
İnsanlığın, bunu gözlemlemesi gerekir, öylemi?
Ne diyorsunuz?
Not;Bu konuda bilgin yoksa, benimle tartışmanı önermem.
Kara delik falan anlamam, olay ufkunun dışında ham olursun.
Bilmiyorsan efendi gibi kenara çekil.

NickMickyok
07-04-2017, 09:05
Tekillik açısından benzer.
Uzay-zamanın tek noktaya sıkışması açısından benzer.

Karadeliğe sıkışan uzay-zamana ne oluyor? tamamen yok olacak değil herhalde. İşte sıkışarak başka bir bigbange sebep oluyor olabilir.

Bu durumda her karadeliğin bigbangi uzay-zamanı tek bir noktadan genişletmeye başlayacağı için, ''bigbang öncesi'' ve ''karadelik öncesi'' ifadeleri aynı anlama gelmiş olur.

Benzerliklerden yola çıkarak oluşturulmuş teorik bir fikir.

Anlıyorum seni.Haklı olabilirsin.
Fakat şu açıdan kafama takılan şeyler var.
Karadelik tekilliği, var olan uzay zamanın içinde olan bir tekillik değil mi?
Big bang tekillikleri ise, uzayı ve zamanı içine alan bir tekillik değil mi?

Kara deliğin içi nasıldır, nasıl işler bilmediğim için, içi hakkında birşey diyemeyeceğim.

Yıldıztozu
07-04-2017, 10:42
Karadelik tekilliği, var olan uzay zamanın içinde olan bir tekillik değil mi?
Big bang tekillikleri ise, uzayı ve zamanı içine alan bir tekillik değil mi?


Bigbang de var olan uzayın bir parçası olmuş oluyor bu fikirde.

Karadelikler zamanı sıfırlıyor. Bigbang de karadeliğin bir sonucu olduğundan zaman sıfır noktasından başlıyor. Bu da bize tüm zamanın başlangıcı gibi zannettiriyor. Halbuki sıfırlanmış bu uzay-zaman, tüm uzayın sadece sıkışmış bir parçası.
Zamanın farklı koordinatları da denilebilir belki buna.

Karadeliklerin başlattığı genişlemelerin (bigbanglerin) içinde bulunan canlılar için sınır bu başlangıçlardır, ötesine geçemezler. Onlar için başlangıç bu noktadır. Ama tüm uzay için değil.

NickMickyok
07-04-2017, 11:00
Kozmolojik doğal seçilim gibi bir şey yani

gungormez
07-04-2017, 13:06
Kütle çekimsel döngü sistemini en iyi açıklayan ,gözlem veren bir sistem ,güneş sistemimizdir.
Önceki iletide belirttiğim mekanizmanın bilimsel modeli olan ve doğrulanmış gezgen devir hızları aşağıda;

MERKÜR

Güneş çevresindeki dolanımını 88 günde tamamlar.

VENÜS
Güneş etrafındaki dolanımını 224 günde tamamlar
DÜNYA (Yer)
Güneş etrafındaki dolanımını 365 günde tamamlar
MARS (Merih)
Güneş etrafındaki dolanımını 657 günde günde tamamlar
JÜPİTER
Güneş etrafındaki dolanımını 11.86 yılda
Tamamlar

SATÜRN (Zühal)
Güneş etrafındaki dolanımını 29,46 yılda
Tamamlar.




Kara delikçi embesillere soruyorum;Galaksilerin kara delikler etrafında döndüğnü iddia ediyorsunuz'ya,
Buna dair hangi gözleme sahipsiniz?
Size ,bunun doğruluğuna iman sağlıyan kanıt,veri ,kaynak vs. ne varsa dökün.
Boku bilmeden ,kenefe müdürlük yapmayın.
Karşıma sapık kızıl imalarınızı,motorcu yahyalarınızı getirin bilim düşmanı yobaz,alçaklar sürüsü.Halkıma acıyorum,aydınlarımıza acıyorum bu cibiliyetsizlere geçit veriyor,sorgulamıyor.
Kara delikmiş!
Tekillikmiş!

kingman29
07-04-2017, 14:24
Kütle çekimsel döngü sistemini en iyi açıklayan ,gözlem veren bir sistem ,güneş sistemimizdir.
Önceki iletide belirttiğim mekanizmanın bilimsel modeli olan ve doğrulanmış gezgen devir hızları aşağıda;

MERKÜR

Güneş çevresindeki dolanımını 88 günde tamamlar.

VENÜS
Güneş etrafındaki dolanımını 224 günde tamamlar
DÜNYA (Yer)
Güneş etrafındaki dolanımını 365 günde tamamlar
MARS (Merih)
Güneş etrafındaki dolanımını 657 günde günde tamamlar
JÜPİTER
Güneş etrafındaki dolanımını 11.86 yılda
Tamamlar

SATÜRN (Zühal)
Güneş etrafındaki dolanımını 29,46 yılda
Tamamlar.




Kara delikçi embesillere soruyorum;Galaksilerin kara delikler etrafında döndüğnü iddia ediyorsunuz'ya,
Buna dair hangi gözleme sahipsiniz?
Size ,bunun doğruluğuna iman sağlıyan kanıt,veri ,kaynak vs. ne varsa dökün.
Boku bilmeden ,kenefe müdürlük yapmayın.
Karşıma sapık kızıl imalarınızı,motorcu yahyalarınızı getirin bilim düşmanı yobaz,alçaklar sürüsü.Halkıma acıyorum,aydınlarımıza acıyorum bu cibiliyetsizlere geçit veriyor,sorgulamıyor.
Kara delikmiş!
Tekillikmiş!


Bilim adamları galaksinin merkezini 15 yıl boyunca gözlemledi.En merkezde bulunan , güneşten çok daha büyük 10'larca yıldızın yörüngelerini fotoğraflamayı başardı.Bu yıldızlar saate milyon kilometre hızla dönen , görünmez bir merkezin etafında dönen yıldızlar.Hem de çok çok büyük yıldızlar.Bu kadar büyük yıldızları , bu kadar hızlı döndüren şey karadelikten başka bişey olamaz.

Bu araştırmayı ortaya koyan kişi Prof. Andrea Ghez'dir.Şimdi senden bu bilim kadınını araştırmanı ve sonra foruma geri dönüp ben embesilim diye 3 kere anırmanı bekliyorum.Hadi bakalım cahil evladım.Bilmediğin konularda konuşma , git sen kumda oyna.

kingman29
07-04-2017, 15:11
Suskind'in Simon'la tartışmasında tıkandığı daha doğrusu aşılamayan bir sorun var ki okuduğum ve anladığıma göre Simon bu yanlışlanamaz( bilimselliğe aykırılık) teorisiyle Suskind test edilemez bir kısır döngüye sokmakta olayı.


Zaman anlayışınıda belki ben yanılıyorumdur çokta mantıklı bulmuyorum. Somut bir nesnellik gibi ele alıyor ve bir adet karadelik üstüne oturtuyor teoremini.

Bilmem ama Bob şöyle görür masalı (doğruluğu test edilemez) üstüne kurgulu ve biz karadelikleri gözlemlerken en azından bu güne kadar yuttuğu devasa yıldızları donup kalmışçasına yada ışığın donup kaldığına dair bir bulgu aktaran bilimsel bilgiye rastlasmadım. Yani Bob olan bizlerin elinde bunu doğruluyan bir gözlem yok. ışık hızına ulaşmak üstüne tatlı bir varsayım varda gerçekle örtüşmüyor diye düşünüyorum:)


Neyse bir adet karadelik ve iki boyutluluktan yansıyan üç boyutlu hologram masalı pratiği ortaya konulamaz teorisiyle bol bol varsayımsal hesap kitapla açıklanan ( tanrı uydurup ona özellikler atfedenlere benziyorlar , çünkü o masala inanırsanız o özelliklerle sahipliğinede inanır ve yapacağınız her hesap kitaptan ebced hesabı mucizeler çıkartırsınız) ve yanlışlanması( testi) mümkün olmayan bir öne sürüm ve açıkcası Simon bu konuda haklı.


Bilim insanlasrını zekası ve hayal gücüne itirazım yok amma Ben Bob olarak Alicenin orda donup kaldığını ( gözlem olarak) kanıtlamadan benim adıma konuşmamasını öğütlüyorum.Çünkü böyle bir gözlem namevcut:)

Yada ben yanlış anlamışımdır :)



Şimdilik saygımla gittim...

Normalde saniyede 1 kere ışıma yapan bir atomu , Cern'deki parçacık hızlandırıcıda hızlandırdığımızda , 5 saniyede bir ışıma yaptığını gözlemliyoruz.Yani ışık hızına yaklaştıkça zamanın yavaşladığı ve hatta ışık hızında zamanın durduğunu ispatlamış durumdayız.Einstein'ın genel görelilik kuramı defalarca ispatlandı.Ee bir de elimizde karadelik denen bir şey var.Olay ufku denen mesafede ışığın bile kaçamadığı , içine çektiği maddeleri ışık hızına ulaştırdığı bir mesafe var.Eğer olay ufku diye bişey olmasaydı , karadelikler görünmez olmazdı , ışığı yutamazlardı.

İşte bilim elimizdeki verileri birleştirmekle ilerler.Genel görelilik ile karadeliği birleştirdiğimizde ortaya böyle sonuçlar çıkıyor.Ben karadeliğe atladığım zaman , öyle bir mesafeye geleceğim ki , hızım ışık hızına eşit olacak.O zaman benim için zaman donacak ve benim karadeliğe düşüşüm sonsuza kadar devam edecek.İyi de karadelikler maddeyi yutamıyosa nasıl oluyo da bu kadar büyüyebiliyolar?Samanyolu galaksisinin merkezinde olduğu iddia edilen karadeliğin etrafında dönen devasa yıldızlardan biri , turunu 15 yılda tamamlıyor.Oysa ki bizim güneşimiz galaksi merkezi etrafındaki turunu 100 milyon yılda tamamlıyor.Merkeze yakın bu yıldızı saatte milyon ilometre hıza çıkaracak şey , süper kütleli karadelikten başka birşey olamaz.Eğer karadelik değil de başka bir devasa cisim olsaydı görmemiz gerekirdi.Ancak bu samanyolu galaksisinin merkezindeki yıldızların etrafında döndükleri şeyi göremiyoruz.

Eğer ki karadelikleri inkar edeceksek , bütün bu gözlemlere ve deneylere bir açıklama getirmek zorundayız.Devasa yıldızları , kendi etrafında , saatte milyonlarca kilometre hızla döndüren, hem de görülemeyen şey ne olabilir?Varsa bir fikrin ortaya koyarsın.Eğer bir karşı iddian yoksa , kabul edersin.Bilim bu şekilde ilerler.Sebepsiz ve anlamsız şekilde , işine gelmediği için bir şeye karşı koyamazsın.İşte bu yüzden bugüne kadar ben karadeliklere karşıyım , öyle birşey yok diyen bilim adamı çıkmamıştır.Çünkü karşı çıkabilmek için ortaya başka bir şey koyman gerekir.

Holografik evren prensibine gelince , bu fikri ortaya koyan kişi Leonard Susskind'dir.Kendisi sicim teorisini ortaya koyan , çağımızın Einstein'ı olarak bilinen , dünyanın yaşayan en önemli fizikçilerinden biridir.Diğeri ise Hawking , yaşayan en büyük bilim adamlarından biri kabul edilmektedir.Hawking şimdi konferans konferans gezip , dünyaya holografik evreni anlatmaktadır.Holografik evren anlayışına masal demek oldukça komik.Yaşayan en büyük bilim adamlarına kafa tutmaktır.Kaldı ki dünyada holografik evren yalandır , palavradır , yanlıştır deme cesaretini gösterebilecek tek bir bilim adamı dahi göstermezsiniz.Çünkü bilimde bu şekilde desteksiz çıkışlar , bilim adamının sonunu getirir , itibarını sıfırlar.Karşı çıkmak için , karşı arguman sunmak mecburiyeti vardır.

spartacus
07-04-2017, 16:06
Bilim adamları galaksinin merkezini 15 yıl boyunca gözlemledi.
Neresi o merkez?

Karadeliklere dair üretilen fantaziler gerçek dışıdır.

Zaten günümüzde bilimin yerine neredeyse sözde bilimin hakim olmasının altında 2 önemli kurgu yatar.

Birisi Karadelik kurguları(fantazileri)
Diğeride Big bang kurgu ve fantazileri.
Birde bunlara bağlı modern mitolojiler var, Hologram fantazileri vb...

Değinmeye gerek görmüyorum, sadece karadeliklere bilgi girer, bilgi çıkar, insan karadeliğe çekilirse ne olur, yok çekilen şu olur da hologramı kaybolmaz da, bilgi kalır da vs tümü de mitolojik hikaye... Modern çağlarda, heleki metafizik, kendi şahsına münhasır bir varlık haline getirilen "bilgi" ve tüm mitolojik fantazileriyle, kaba idealizm garip duruyor, böylece verili nesnel koşulların fizik dışından bir düşünce, bilgi ile yansıtıldığı(sadece görüntü, sanal!) kaba idealizmi kendisini bu efsanelerde gösterir.

Son olarak, Karadelik diye bir şey yok, yani uyduruk haliyle, masallardaki gibi değil! Bu üfürklere bağlı efsane ve mitolojiler bitti, öyle mistik, metafizik delik filan değiller, bildiğiniz çekirdek ve kütle-çekim(yıllar boyunca söyledik, ama teoloji hakim dünyada mitolojiler hala ağır basıyor).

Evrende, mefaziğe gereksinim duyacağımız bir zırva bulunmuyor. gözlemlerin açığa çıkarttığı, maddenin haller arası geçişleridir ve bu fiziğin dışında, metafizik olgular değildir, bu sebeple safsata, absürt mitolojik kurgu ve uydurmaların da gereği yok, sözde bazı idealist bilim insanları da, sahte-bilim yapıyor... Milyonlarca insan kandırılıyor olan bu.

Şüpheci Dinsiz
07-04-2017, 16:31
Sevgili Yıldıztozu,
Tekillik; uzay-zaman bükülmesinin sonsuzlaştığı durum olarak tanımlanır.
Tekillik durumunda fizik kurallarının geçersizleştiği de söylenir. Aslında bu iddia, fizik kuralları denilen nedenselliklerin doğanın tamamında geçerli olmadığını ve dolayısıyla ''doğa yasası'' olarak adlandırılmasının sıkıntılı olduğunu da gösterir.

Bigbang olayı ve karadelikler arasında benzerlikler veya ilişkiler olduğunu düşünüyorum. Zira iki olayda da uzay-zamanın sonsuz bükülmesi yani tekillik sözkonusu.
Hem bigbang'de hem karadeliklerde uzay-zamanın tek bir noktaya sıkıştığı söylenir, bilinen fizik kurallarının geçersizleştiği söylenir.

Tekillik ve sonsuz sıkışma(ya da aşırı yoğun sıkışma-bükülme) durumu sadece Bigbang olayında görülmediğine göre bigbang için çok da ''sıradışı'' veya ''her şeyin başlangıcı'' gibi tabirler uygun olmayacaktır.

Uzay ve zamanın doğası, koşullar gereği bükülebilir de genişleyebilir de. Evrende hem çekim kuvveti vardır(bükülme) hem itim kuvveti vardır (evrenin genişlemesi).
Muhtemelen bigbang olayı da karadelik benzeri bir sıkışmanın sonucuydu. Uzay-zamanın sıkışmasıyla beraber tekrar genişlemesinin sonucu.

Bigbangin karadelik benzeri bir olayın sonucu olduğuna dair net bir kanıtım yok. Fakat deney yapma imkanı olsaydı, karadelikle doğrudan ilişkili olduğuna dair bahse girerdim. İkisi arasındaki benzerlikler ortada.

Dolayısıyla bigbang hakkında büyülü masallar kurgulamaya gerek yoktur.

Konuyla ilgili okunası linkler :
http://math.ucr.edu/home/baez/physics/Relativity/BlackHoles/universe.html

https://www.universetoday.com/127347/was-the-big-bang-just-a-black-hole/

B_hn1OhNKt8

gungormez
07-04-2017, 19:17
1970de bir astronom hanfendi (Vera Rubin (https://tr.wikipedia.org/wiki/Vera_Rubin)) hamileliği nedeni ile pek ilginç şeyleri araştırma gücünü kendinde bulamaz ve daha rahat olan galaksi inceleme işine başlar .Ancak bir şeyler ters gider; o zamana kadar bilinen gezegenlerin , güneşlerin(yıldızların) galaksi etrafındaki dönüş mekanizmasına ters birşey keşfetmiştir.Galaksi merkezindeki varsayılan devasa karadeliğin kütleçekim etkisine ve diğer dönüş mekanizmalarına ters olarak, yıldızlar galaksi merkezine yakın veya uzak farketmeksizin "3aşşağı-5yukarı" aynı hızlarda seyretmektedir.

gungormez
07-04-2017, 21:00
Rubin doktorasını Georgetown Üniversitesinde (https://tr.wikipedia.org/wiki/Georgetown_%C3%9Cniversitesi), Profesör Doktor George Gamow (https://tr.wikipedia.org/wiki/George_Gamow)’un yanında yaptı. Doktora tezini 1954’te bitirdi. Bu tezde, galaksilerin rastgele uzaya dağılmadığını bunun yerine gruplar halinde olduklarını göstermeye çalışıyordu. Bu galaksi topluluklarının var olduğu teorisi yayınlandıktan 20 yıl sonrasına kadar kabul görmeyecekti.

yani galakside mevcut yıldızlar gezegenler gibi değil bir bütünmüş gibi hareket ederler.
ozmoloji sıfır bilgili kişileden çok uzakta bir şey.
Söyledikleriniz avulcu yellenmesi.
Çüünüz!

kingman29
07-04-2017, 22:52
1970de bir astronom hanfendi (Vera Rubin (https://tr.wikipedia.org/wiki/Vera_Rubin)) hamileliği nedeni ile pek ilginç şeyleri araştırma gücünü kendinde bulamaz ve daha rahat olan galaksi inceleme işine başlar .Ancak bir şeyler ters gider; o zamana kadar bilinen gezegenlerin , güneşlerin(yıldızların) galaksi etrafındaki dönüş mekanizmasına ters birşey keşfetmiştir.Galaksi merkezindeki varsayılan devasa karadeliğin kütleçekim etkisine ve diğer dönüş mekanizmalarına ters olarak, yıldızlar galaksi merkezine yakın veya uzak farketmeksizin "3aşşağı-5yukarı" aynı hızlarda seyretmektedir.

Peki Vera Rubin neyi buldu?Karanlık maddeyi bulan kişidir.Sen şimdi kara deliği inkar etmek için , karanlık maddeyi bulan kişiyi öne sürüyosun.Karanlık madde , karadeliği inkar eden için daha büyük bir kabus olması lazım değil mi?Herşeyin içinden geçen ama kimsenin dokunamadığı , hissedemediği bir madde.Hem de evrende bulunan maddeden 7 kat daha fazla :fencing:

kingman29
07-04-2017, 23:04
Neresi o merkez?

Karadeliklere dair üretilen fantaziler gerçek dışıdır.

Zaten günümüzde bilimin yerine neredeyse sözde bilimin hakim olmasının altında 2 önemli kurgu yatar.

Birisi Karadelik kurguları(fantazileri)
Diğeride Big bang kurgu ve fantazileri.
Birde bunlara bağlı modern mitolojiler var, Hologram fantazileri vb...

Değinmeye gerek görmüyorum, sadece karadeliklere bilgi girer, bilgi çıkar, insan karadeliğe çekilirse ne olur, yok çekilen şu olur da hologramı kaybolmaz da, bilgi kalır da vs tümü de mitolojik hikaye... Modern çağlarda, heleki metafizik, kendi şahsına münhasır bir varlık haline getirilen "bilgi" ve tüm mitolojik fantazileriyle, kaba idealizm garip duruyor, böylece verili nesnel koşulların fizik dışından bir düşünce, bilgi ile yansıtıldığı(sadece görüntü, sanal!) kaba idealizmi kendisini bu efsanelerde gösterir.

Son olarak, Karadelik diye bir şey yok, yani uyduruk haliyle, masallardaki gibi değil! Bu üfürklere bağlı efsane ve mitolojiler bitti, öyle mistik, metafizik delik filan değiller, bildiğiniz çekirdek ve kütle-çekim(yıllar boyunca söyledik, ama teoloji hakim dünyada mitolojiler hala ağır basıyor).

Evrende, mefaziğe gereksinim duyacağımız bir zırva bulunmuyor. gözlemlerin açığa çıkarttığı, maddenin haller arası geçişleridir ve bu fiziğin dışında, metafizik olgular değildir, bu sebeple safsata, absürt mitolojik kurgu ve uydurmaların da gereği yok, sözde bazı idealist bilim insanları da, sahte-bilim yapıyor... Milyonlarca insan kandırılıyor olan bu.

Hawaii adasında bulunan , dünyanın en büyük teleskobuna sahip gözlemevinde 15 yıl boyunca uğraşıp , karadeliğin varlığına dair büyük buluşa imza atan bir Profesöre mi inanıcaz , yoksa sana mı inanıcaz.Yani bütün bu bilimsel çalışmalar , buluşlar yalan mı?Aslında bu gözlemevlerinde bütün gün yan gelip yatıyolar , hergün parti yapıyolar.15 sene sonra da ortaya çıkıp böyle idealist palavralar mı atıyolar?Ben senin ne demek istediğini pek anlamadım.Einstein falan , bütün bu bilim diye anlatılan şeyler uydurma mı?Peki çift yarığın ikisinden birden geçen elektronu keşfettikleri o deney de mi yalan , kuantum fiziği de mi yalan?

gungormez
08-04-2017, 00:09
Peki Vera Rubin neyi buldu?Karanlık maddeyi bulan kişidir.Sen şimdi kara deliği inkar etmek için , karanlık maddeyi bulan kişiyi öne sürüyosun.Karanlık madde , karadeliği inkar eden için daha büyük bir kabus olması lazım değil mi?Herşeyin içinden geçen ama kimsenin dokunamadığı , hissedemediği bir madde.Hem de evrende bulunan maddeden 7 kat daha fazla :fencing:
Karanlık madde ve karanlık enerji arasındaki farkıda bilmiorsun ne yazık!.
Karanlık madde diğer maddlerin içinden geçmez.
Bunlar benim için önemsiz.
Reddedebilirim.
Lakin galaksilerin merkezinde karadelik varsayımını çökertir.
Merkezde kara delik masal.
''Anırma'' kelamından geri bas ,efendi sansınlar
Baştan dedim,benle tartışma''konuya hakim değilsen.

Save The Day
08-04-2017, 01:17
Hawaii adasında bulunan , dünyanın en büyük teleskobuna sahip gözlemevinde 15 yıl boyunca uğraşıp , karadeliğin varlığına dair büyük buluşa imza atan bir Profesöre mi inanıcaz , yoksa sana mı inanıcaz.Yani bütün bu bilimsel çalışmalar , buluşlar yalan mı?Aslında bu gözlemevlerinde bütün gün yan gelip yatıyolar , hergün parti yapıyolar.15 sene sonra da ortaya çıkıp böyle idealist palavralar mı atıyolar?Ben senin ne demek istediğini pek anlamadım.Einstein falan , bütün bu bilim diye anlatılan şeyler uydurma mı?Peki çift yarığın ikisinden birden geçen elektronu keşfettikleri o deney de mi yalan , kuantum fiziği de mi yalan?

Her prof iyi değildir. Çürük proflar da olabilir. Maalesef kendi alanı konusunda sıkışan ve tıkanan akademisyenler bulmak mümkün. İyi akademisyen bulmak lazım. ''Ama akademisyen diyor o zaman hiç düşünmeden doğru kabul edelim'' diye bakmamak lazım. Mesela spartacus veya bir başkasının dedikleri ile akademisyenin dedikleri kıyaslanıp üzerinde düşünülebilir. Konu araştırılabilir. Bunda bi sıkıntı yok. Tabi şunu da unutmamak lazım ki bilim adamlarının her dediği bilim değildir. Bilimsel olmayan bir şeyden de bahsedebilirler. Hatta kendi felsefi görüşleri ve dini inançları olabilir, sonuçta onlar da insanlar. İşte bunları ayırt etmek lazım. Bir de bazı çalışmalarda sahtekarlıklar olabilir. Mesela sahte fosil olayı gibi. Her alanda sahtekarlık olabilir. Fakat sahtekarlıkların olması, aslını yok etmez. Yani efendim bilimde sahtekarlık yapılıyor diye bilim güme gitmiyor. Bilim o sahtekarlığı da tespit edip ortaya koyacaktır. Bilim için bilim yapan bilim adamları bunu yapacaktır. Ama sahte ile gerçeği ayırt edebilmek önemli bir şey aslında. Bu yetiyi kazanmak gerekiyor. Bu arada kuantum fiziği elbette yalan değil. En sağlam bilimlerden biri kuantum fiziği. Fakat kuantum adına birçok yalanlar da uydurulur diğer her alan gibi. Kuantum medyumluk falan gibi birçok şey dolaşıyor etrafta. Kuantum lafzı çok kullanılıyor. Kendi şeylerini bilimsel göstermek için kuantum lafzı kullanılıyor. Gerçek kuantum ile bu kuantum adına söylenen şeyler ayırt edilmeli. O hususa dikkat çekiyor bence spartacus. Yani mesela birisi kanatlı attan bahsetti, işte uçuyor falan dedi. Kanatlı at iddiasının yalan olması, atın gerçekliğini ortadan kaldırmıyor. Fakat ikisini birbirine karıştırırsak atın gerçekliğinden şüphe edebiliriz. Aynı şekilde işte kuantumdur şudur budur işte bunları kullanarak idealizm ya da başka bişeyi öne sürebliyor bazı kimseler. İşte buna karşı tutum gösteriyor spartacus bence. Aslını reddetmiyor, sahtesi ile aslını ayırt etmeye özen gösteriyor.

Tanrının varlığı, big bang, her şeyin başlangıcı, ilk neden vs konularda fikrinizi alamadık. Gözden kaçırmış olabilir misiniz?

spartacus
08-04-2017, 01:47
Hawaii adasında bulunan , dünyanın en büyük teleskobuna sahip gözlemevinde 15 yıl boyunca uğraşıp , karadeliğin varlığına dair büyük buluşa imza atan bir Profesöre mi inanıcaz , yoksa sana mı inanıcaz.Yani bütün bu bilimsel çalışmalar , buluşlar yalan mı?Aslında bu gözlemevlerinde bütün gün yan gelip yatıyolar , hergün parti yapıyolar.15 sene sonra da ortaya çıkıp böyle idealist palavralar mı atıyolar?Ben senin ne demek istediğini pek anlamadım.Einstein falan , bütün bu bilim diye anlatılan şeyler uydurma mı?Peki çift yarığın ikisinden birden geçen elektronu keşfettikleri o deney de mi yalan , kuantum fiziği de mi yalan?
kingman29, dilersen önce idrak etmeyi ve düşünmeyi öğren. Örnek vereyim;

Bende, tam 300 yıldır çaput bağlanan bir ağaç buldum. Böylece, ağacı bulmuş olmam hurafeleri mi ispatladı? Yazdıklarımı neden anlayamıyorsun? Hiç düşündün mü? Yani bir ağacı bulmak ayrı bir eşydir, o ağacın atıyorum mavi çaput bağalrsanız çocuğunuz erkek olur, etrafında 7 tur atıp, pembe çaput bağlarsanız kız olur, kırmızı kurdale takarsanız ama 3 düğüm atarsanız kanserden kurtulursunuz, rüyanızda ağacı görürseniz, zengin olursunuz.....n

Daha uzatmalı mıyım yoksa anlamanız için yeterli mi?

Karadelik diye ama atfedilmiş mitolojik hurafeler diye bir şey yok, defalardır ifade ediyorum, bunu geçtim ben buna değinmiyorum bile, tümü de farazi, mitoloji olan, karadelikten geçmek, başka evrene çıkmak, yok bilginin kalması, karadeliklerin bilgi toplaması, ahmakların kendisini hologram sanması, ama istismar olarak da karadelik lafzını kullanması vs, yani başka bir şeyden, bir sitismardan, kurgudan söz ediyorum....

ağaç örneğine dönün şimdi, bir ağaç bulmuş olmam o ağaca yüklenmiş masalları, farazileri anlamlı kılar mı?... Genelde dinci ve akıllı tasarımcı insanlarda bu tür algı yarılmaları, aldatmaca, akıl-mantık çöküntüsüne sık rastlanıyor, gerçekten de öyle. Yani ağacı bulmak demek, ağaca atfedilen metafizik hurafelerin doğrulandığı, gözlemlendiği anlamına nasıl gelmezse, evrende, ışığı dahi çekim gücüne hapseden veya o düzeyde madde yoğunluğuna sahip alanlardır ki, ışığı soğuran yapıların olması, kimsenin hurafesini kanıtlamaz.

örneğin bir bardak civa alın, karşıdan ışığı tutun, ne oldu? Geçti mi bu tarafa? Defalarca ifade ettim, plazma yapıların muazzam sıkışması halinde, ışığı geçirmeyecek düzeye erebildiği gibi, muazzam bir çekim-gücüde açığa çıkartacağı, çünkü olabildiğinde yüksek oranda maddenin, yani madde yükünün aşırı yoğun biçimde merkez noktalarda birikebileceği buna bağlı olarak da kütle çekiminin de muazzam yükseleceği ve/veya ışığı soğuracağı yapılardan söz edebiliriz. Böyle yapıları bulmak iş değil, benim ifadelerim sana verdiğim ve tamda o ahmaklık üzerine, ağacı bulduysam bu da benim hurfalerimi kanıtlar ahmaklığı üzerine. kabul sizler bir çok şarlatan yüzünden bu kadar basit şeylerle kendinizi sınırlayıp, inanıyorsunuz, ama sizlerde sağlıklı kıyas yapacak bir akıl-mantık da bulunmuyor mu? Neden kullanmıyorsunuz, sırf duymak istedikleriniz söyleniyor diye sazan oluyorsunuz? neyse benim şu ana kadar anlattıklarımı, ağaç örneği üzerinden de olsa anladın mı?

Karadelik diye ifade edilmiş olsa bile, delik değil onlar, aksine ve tam tersine dolgu olarak düşünülebilir(yüksek oranlı maddenin bir araya toplanması, delik değil). haliyle çekim gücüne kapılan her cisim, her plazma, gaz, enerji salınımıyla yönsüz(gözlemcinin bakış açısına göre değişir) dönmekte olan merkez noktaya doğru çekilecektir. Bu halde bir gözlemci, bu durumu gözlemlerse, gözlem yapabilmesi için, olay ufkundan kendisine doğru ışık algılamalıdır, ışığın algılandığı koşullarda gördüğü, dönerek merkeze doğru çekilen maddelerin yansıttığı HALKA olacaktır, ama bu özünde kara-topağın gözlemi değil, dışında oluşturduğu etkiye(*)->dairdir.

http://www.bilim.org/stephen-hawking-kara-delik-diye-bir-sey-yok/

Hawking, olay ufkunun yerine "görünür(*) ufuk" olarak nitelediği kara deliğin çekirdeğinden çok uzaklarda ışık ışınlarını askıda tutan/beklemeye alan yeni bir kavram olduğunu iddia ediyor.

bilime tıkıştırılmış modern mitolojiden tamamen uzaklaştığı söylenemese dahi, bu da bir gelişme.

Hasılı, bir ağaç bulmanız, o ağacın metafizik güçleri olduğu anlanına gelmez, bir karadelik bulmanız da, ona atfedilen metafizik, mitolojik efsaneleri doğrulamış olmaz. Şimdi, eğer sen, şu ana kadar yapılmış onca hurafe, kurguyu, karadeliğin bulunması olarak işlemeye devam edeceksen, bu gerçekten anlamsız, zırvalık olur... Bu tarz ahmaklaştıran yöntemlerden artık kurtulun, ağaç bulmanız nasıl ki o ağaca atfedilmiş hurafeleri doğrulamazsa, şu başlıkta ikide bir şu kişi karadelik buldu demenizde, ona atfettiğiniz hurafeleri doğrulamaz, kısaca boş konuşmanın anlamı yok.

hayır gökkuşağı altından geçilirse, cinsiyet değiştirirsin iddiasına inanıyorum diyorsan ve bir gökkuşağı görüp, tespit etmiş olman, bu iddianın kanıtı oluyorsa, size kolay gelsin, zira başlıkta son cevapların sadece bu türden safsataya dayanıyor.

kingman29
14-04-2017, 19:03
kingman29, dilersen önce idrak etmeyi ve düşünmeyi öğren. Örnek vereyim;

Bende, tam 300 yıldır çaput bağlanan bir ağaç buldum. Böylece, ağacı bulmuş olmam hurafeleri mi ispatladı? Yazdıklarımı neden anlayamıyorsun? Hiç düşündün mü? Yani bir ağacı bulmak ayrı bir eşydir, o ağacın atıyorum mavi çaput bağalrsanız çocuğunuz erkek olur, etrafında 7 tur atıp, pembe çaput bağlarsanız kız olur, kırmızı kurdale takarsanız ama 3 düğüm atarsanız kanserden kurtulursunuz, rüyanızda ağacı görürseniz, zengin olursunuz.....n

Daha uzatmalı mıyım yoksa anlamanız için yeterli mi?

Karadelik diye ama atfedilmiş mitolojik hurafeler diye bir şey yok, defalardır ifade ediyorum, bunu geçtim ben buna değinmiyorum bile, tümü de farazi, mitoloji olan, karadelikten geçmek, başka evrene çıkmak, yok bilginin kalması, karadeliklerin bilgi toplaması, ahmakların kendisini hologram sanması, ama istismar olarak da karadelik lafzını kullanması vs, yani başka bir şeyden, bir sitismardan, kurgudan söz ediyorum....

ağaç örneğine dönün şimdi, bir ağaç bulmuş olmam o ağaca yüklenmiş masalları, farazileri anlamlı kılar mı?... Genelde dinci ve akıllı tasarımcı insanlarda bu tür algı yarılmaları, aldatmaca, akıl-mantık çöküntüsüne sık rastlanıyor, gerçekten de öyle. Yani ağacı bulmak demek, ağaca atfedilen metafizik hurafelerin doğrulandığı, gözlemlendiği anlamına nasıl gelmezse, evrende, ışığı dahi çekim gücüne hapseden veya o düzeyde madde yoğunluğuna sahip alanlardır ki, ışığı soğuran yapıların olması, kimsenin hurafesini kanıtlamaz.

örneğin bir bardak civa alın, karşıdan ışığı tutun, ne oldu? Geçti mi bu tarafa? Defalarca ifade ettim, plazma yapıların muazzam sıkışması halinde, ışığı geçirmeyecek düzeye erebildiği gibi, muazzam bir çekim-gücüde açığa çıkartacağı, çünkü olabildiğinde yüksek oranda maddenin, yani madde yükünün aşırı yoğun biçimde merkez noktalarda birikebileceği buna bağlı olarak da kütle çekiminin de muazzam yükseleceği ve/veya ışığı soğuracağı yapılardan söz edebiliriz. Böyle yapıları bulmak iş değil, benim ifadelerim sana verdiğim ve tamda o ahmaklık üzerine, ağacı bulduysam bu da benim hurfalerimi kanıtlar ahmaklığı üzerine. kabul sizler bir çok şarlatan yüzünden bu kadar basit şeylerle kendinizi sınırlayıp, inanıyorsunuz, ama sizlerde sağlıklı kıyas yapacak bir akıl-mantık da bulunmuyor mu? Neden kullanmıyorsunuz, sırf duymak istedikleriniz söyleniyor diye sazan oluyorsunuz? neyse benim şu ana kadar anlattıklarımı, ağaç örneği üzerinden de olsa anladın mı?

Karadelik diye ifade edilmiş olsa bile, delik değil onlar, aksine ve tam tersine dolgu olarak düşünülebilir(yüksek oranlı maddenin bir araya toplanması, delik değil). haliyle çekim gücüne kapılan her cisim, her plazma, gaz, enerji salınımıyla yönsüz(gözlemcinin bakış açısına göre değişir) dönmekte olan merkez noktaya doğru çekilecektir. Bu halde bir gözlemci, bu durumu gözlemlerse, gözlem yapabilmesi için, olay ufkundan kendisine doğru ışık algılamalıdır, ışığın algılandığı koşullarda gördüğü, dönerek merkeze doğru çekilen maddelerin yansıttığı HALKA olacaktır, ama bu özünde kara-topağın gözlemi değil, dışında oluşturduğu etkiye(*)->dairdir.

http://www.bilim.org/stephen-hawking-kara-delik-diye-bir-sey-yok/

Hawking, olay ufkunun yerine "görünür(*) ufuk" olarak nitelediği kara deliğin çekirdeğinden çok uzaklarda ışık ışınlarını askıda tutan/beklemeye alan yeni bir kavram olduğunu iddia ediyor.

bilime tıkıştırılmış modern mitolojiden tamamen uzaklaştığı söylenemese dahi, bu da bir gelişme.

Hasılı, bir ağaç bulmanız, o ağacın metafizik güçleri olduğu anlanına gelmez, bir karadelik bulmanız da, ona atfedilen metafizik, mitolojik efsaneleri doğrulamış olmaz. Şimdi, eğer sen, şu ana kadar yapılmış onca hurafe, kurguyu, karadeliğin bulunması olarak işlemeye devam edeceksen, bu gerçekten anlamsız, zırvalık olur... Bu tarz ahmaklaştıran yöntemlerden artık kurtulun, ağaç bulmanız nasıl ki o ağaca atfedilmiş hurafeleri doğrulamazsa, şu başlıkta ikide bir şu kişi karadelik buldu demenizde, ona atfettiğiniz hurafeleri doğrulamaz, kısaca boş konuşmanın anlamı yok.

hayır gökkuşağı altından geçilirse, cinsiyet değiştirirsin iddiasına inanıyorum diyorsan ve bir gökkuşağı görüp, tespit etmiş olman, bu iddianın kanıtı oluyorsa, size kolay gelsin, zira başlıkta son cevapların sadece bu türden safsataya dayanıyor.

Senin zihniyetin ile , Galileo'yu asmak isteyen zihniyet arasında bir fark göremiyorum.Bilime müdahale edebilme yetkisini nerden aldınız çok merak ediyorum.Bilim , eskiden İncil'de yazanlarla ters düştüğü için büyük baskı altındaydı.Şu an sizin yaptığınız da , ateistik ideolojiniz doğrultusunda bilime engel olma çabasından başka bişey değil.

Çaput bağlamayı örnek göstererek , kendinizi kurtaramazsınız.Holografik evren prensibi tamamen bilimsel bir çalışmanın ürünüdür.Çaput bağlama ise hiçbir dayanağı olmayan bir inançtır.Ahmak , Aptal diye hakaret ettiğiniz Leonard Susskind ve Stephen Hawking gibi bilim adamları , dünyanın yaşayan en önemli 2 bilim adamıdır.Sen bu holografik Evren teorisine karşı bilimsel bir arguman ortaya koyamıyorsan , söylediklerinin hiçbir değeri yoktur.Kimse seni ciddiye almaz.Bilim dünyasında işler bu şekilde yürür.Hatta gerekçesiz ve saçma karşı duruşlar , bilim adamının kariyerini dahi çöpe atabilir.O yüzden bilim adamları ellerine bilimsel bir silah almadan , saldırı yapamazlar.Yoksa Don Kişottan farkları kalmaz ve bilim dünyasının alay konusu olurlar.İşte bu yüzden Stephen Hawking , bir bilimsel konferansta , Holografik Evren prensibine karşı çıkarak hata yaptım demiştir.Kabul ettiğini ilan etmiştir.

Ayrıca Hawking'in Karadelik ışıması olarak bilinen teorisi , olay ufkunun varlığını inkar etmez.Aksine olay ufkunun varlığına bina edilmiş bir teoridir.Hawking der ki , uzay boşluğunun her noktasında madde-antimadde çiftleri oluşuyorsa , karadeliğin yakınında , olay ufkunun dibinde oluşacak madde-antimadde çiftlerinden madde , uzaya kaçıp , antimadde karadeliğin içine düşer.Antimadde karadeliğin içerisindeki madde ile birleşerek yok olur ve kendisiyle birlikte bir madde parçacığını yok eder.Bu nedenle karadelikler sürekli kütle kaybeder.Aynı zamanda uzaya kaçan madde ise ışıma olarak görünür.Sonuçta karadelikler sürekli olarak bir ışıma yayar ve kütle kaybeder.Ancak bu ışıma çok hafiftir.Kütle kaybı da çok yavaştır.İşte Hawking'in teorisi budur.

Hawking daha sonraları Leonard Susskind'le girdiği enformasyon paradoksu tartışmasında kaybeden taraf olduğunu kabul etmiş ve bir konferansta Susskind'in haklı olduğunu söylemiştir.Şu sıralar da dünyaya Holografik Evren prensibini izah etmekle meşguldur.

Şimdi bu Fizik Biliminin yaşayan 2 efsanesinin ortaya koyduğu bir bilimsel teoriyi nasıl olur da çaput bağlamayla özdeşleştirmeye kalkarsın.Bilime kafa mı tutuyosun , ne yapmaya çalıştığını anlamak mümkün değil.

100 yıl önce Einstein , uzay ve zamanın bükülmesinden bahsettiğinde , senin zihniyetinde biri saçmalık olarak görebilirdi.Ancak bilim adamları teleskoplarını alıp Afrika'ya gidip , güneş tutulması sırasında , güneşin etrafındaki yıldızları fotoğraflama yarışına girdi ve Einstein'ın haklı olduğu kanıtlandı.Einstein teorisini ortaya koyarken ispatlı şekilde mi ortaya koydu?Zaten teorisini başka bilim adamları ispatladı.O sadece teoriyi ortaya koydu.

Sizin idealizm kabuslarınız bilimsel ilerlemenin önüne geçemez.Einstein bile zamanında kuantum dolanıklığının bilimdışı hurafe olduğunu söylemiş.Bilimde böyle sihir gibi, büyü gibi şeylerinin yeri olmadığını söylemişti.Birbirinden uzak iki madde parçacığının birbirleriyle telepatik bağ kuramıyacaklarını söylemişti.Ancak dolanıklığın ispatını sağlayacak teknolojiye ancak 1982 yılında ulaşabildik.Einstein'ın ömrü Aspect deneyini görmeye yetmedi.Aspect deneyinden sonra da , hiçbir bilim adamı ben Kuantum Fiziğine karşıyım diyemedi.Herkes kabul etmek zorunda kaldı.

Mesela Doktor Fred Alan Wolf gibi bir kuantumcu , idealizmi doruk noktasına çıkarmakta.Hatta tasavvuftan ve Mevlana'dan bahsetmekten bile çekinmiyor.Yaşanan bilimsel gelişmeler idealizme paralel gidiyor diye , bilime kafa tutacak haliniz yok.İdealizm karşıtı , maddeci bir evren anlayışının öngördüğü , maddeden ötede hiçbirşey olmadığı iddiası , çoktan çökmüş durumdadır.Dİğer boyutların varlığı tartışılmaktan çıkmış , varlığına kesin gözüyle bakılmaktadır.Ancak siz vakit ayırıp araştırma yapmıyosanız.Ne gibi bilimsel gelişmeler veya ne gibi ispatlar neticesinde bilimin geliştiğini göremiyorsanız bu sizin beceriksizliğiniz veya eksikliğiniz.Neyin bilimsel gerçek , neyin teori olduğunu ayırt edemiyecek derecede , bilimsel ilerlemelerden geri kalmış durumda iseniz size tavsiyem biraz okuyun araştırın ve kendinizi geliştirin.Çaput ve holografik evren arasındaki farkı belki o zaman kavrayabilirsiniz.

spartacus
14-04-2017, 22:43
Senin zihniyetin ile , Galileo'yu asmak isteyen zihniyet arasında bir fark göremiyorum.Bilime müdahale edebilme yetkisini nerden aldınız çok merak ediyorum.Bilim , eskiden İncil'de yazanlarla ters düştüğü için büyük baskı altındaydı.Şu an sizin yaptığınız da , ateistik ideolojiniz doğrultusunda bilime engel olma çabasından başka bişey değil.
Aksine Brunoyuz, bilime müdahale etmedik, sahte bilime dayalı hurafelere dair fikrimizi söyledik, aksine bilim ve bilimsel yöntemleri hatırlattık.
Çaput bağlamayı örnek göstererek , kendinizi kurtaramazsınız.Holografik evren prensibi tamamen bilimsel bir çalışmanın ürünüdür.Çaput bağlama ise hiçbir dayanağı olmayan bir inançtır.
anlamamışsın yine. çaput bağlamaktan, hurafeyi merkeze koymak için söz etmedim, kullandığın safsata yönteminden bahsettim, kullandığın yöntem bilim dışı, akıl dışı, mantık dışı.. Bir ağaç görmeniz hurafeleri nasıl kanıtlamazsa, bir karadelik(karatopak!) görmenizde hurafelerinizi kanıtlamaz. Bu ifademi gerçekten anlayamıyor musun yoksa çarpıtmak ve anlamamazlığa vurmak, birde bana karşı çaput ve hurafe lafzını kullanma eğilimi(demagoji) işinize mi geldi?Ayrıca Hawking'in Karadelik ışıması olarak bilinen teorisi , olay ufkunun varlığını inkar etmez.Aksine olay ufkunun varlığına bina edilmiş bir teoridir.
Konuyu saptırıyorsun, konu karadelik lafzı üzerinden hurafelerinizi ispatlanmış gibi gösterme safsatası idi, Hawking'in olay ufkunu inkar edip, etmediği tartışma konusu değil. İfadelerimi anlamıyor musun(umarım öyledir) orada ifade etmiştim, delik gibi gözlemlediğiniz karatopağın kendisi, çekirdeği değil, dışında oluşturduğu etkiye dairdir(20 yıldır söylüyorum bunu). Hawking bugüne kadar öne sürdüğü farazi kurguların ne kadar da fizik dışı olduğunu son demlerinde faketmiş olmalı ki, o ifadeyi kullandı.

Holografik Evren türündeki tüm zırvalıkların zemini, Ortaçağ karanlığının, modern mitolojilere evrilmiş halidir. Bu konuyu ciddiyetle tartışmak isterdim -ki forumda holografik evren mitolojisine dair zaten eleştirilerim var, ama okuduğunu anlamayan ve garip safsata yöntemlerle kendini kandıran birisiyle yazışmamız anlamsız.

Çaput örneğimi çarpıtıp safsatanızı görmemekte ısrar edeceğinize, size verilen mesajı anlamaya çalışın. Karadelik tespit edilmesi demek = Holografik Evren kurgusu kanıtlandı demek değildir, karadelik görmek demek, efendim ne idüğü belirsiz, kerameti kendinden menkul, sanki olabiliyormuş gibi mitolojik, ilahi bir bilginin(?) uzayda dansözlük ettiği, hepimizin birer holografik yansıma, aslından yansıtılan birer görüntü(kaba idealizm) zırvalığı olduğumuz hurafeleri ispatlandı anlamına gelmez. ama sen karadelik tespit edildi deyip hooop ne kadar hurafe, zırvalık varsa ispatlanıyormuş gibi gösterdin.

Galileo diyorsun evet bizleriz, stotükonun dayattığı her türlü teolojik-ideolojik-metafizik şartlanmaya karşı çıkıyoruz. Holografik evren günümüz mitolojisinin kurgu, hayal gücünün metafizik örnekleridir. bilimde, dayanağını kitlelerin felsefik sefaleti, mantık yetersizliği, bilinçsizliğine ve doğumdan, ölüme kadar çevrece şatlandırılmış kör inançlara şartlanmışlığına dayandırarak açılmaya çalışılan gediklerdir. Sizleri de anlıyorum çünkü bu tür kurgular size aşılanan mitolojilerle aynı zeminde buluşuyor ve sizlerin de hayal-kurgu gücüyle rahatça kabulleneceğiniz basitlik sunuyorlar, böylece sizler de kolayca kapılıyorsunuz, çünkü masabaşında oturup hurafe, kurgu üretmeniz yeterli oluyor.

Bizleri, aslında gerçekte olmadığımız, aslında maddenin de(fiziğin, nesnel zeminin böylece bilimin de!) olmadığı ve aslında başka bir yerden(metafizik, ilahi bir yer!) yansıtılan birer sanal görüntü, yansıma olduğumuza ikna edip kandırmaya çalışan -ki elbette içlerinde buna gerçekten inanan da vardır- modern mitolojidir. Bilimin adını ve bilimsel bulguları ÇARPIK, indirgeme, izolasyon yöntemleriyle ve SAFSATA usülü kullanıp, hiç bir nesnel-objektif dayanağa sahip olmadıkları halde(yani bilimsel yöntemelrin dışındalar!), oturdukları yerden hayal-kurgu sahte bilim (https://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%B6zdebilim) üretmektedirler. Kısaca ha antik çağda Zeus masalcılarına, o mitolojilere, astrolojik(!) temelde yıldız görmeyi dayanak saymış, inanmışsınız ha da modern çağda bu şarlatanlara ve mitolojilerine...

bırakın karadelik gözlemlenmişse Holografik Alem(evren lafzından daha uygun!) kurgusu kanıtlanmıştır safsatasını, holografik alem mitolojisinin ne olduğunu anlatın bize ve söze başlayın "aslında fizik yok, madde yok, birer yansımayız, sesin dağlardan yankılanması gibi bizler birer yankıyız, sesin sahibi değiliz" türünde söylemlerle... etrafınızı bırakın kendinizi gözlemlemeyin, birer yansımaya benziyor musunuz? Bir dağdan dönen sesi düşünün, yankıyı, ya da bir sinemada perdeye yansıtılan ışığı ve perdedeki görüntüyü düşünün(holografik mitoloji, perdeye yansıtılan görüntü olduğumuzu iddia ediyor!) kendinizle kıyaslayın... Perdedeki görüntü, etkileşebilir mi, acıkır mı, susar mı, müdahale eder mi, maddeyi dönüştürür mü, etrafını gözlemler mi, doğar, ölür mü, burada benle tartışabilir mi, film izlediğiniz görüntülerle siz etkileşiyor, konuşuyor musunuz, bir benliğe sahip mi, uzatın kıstasları, siz hangisisiniz, perdedeki ışık yansımaları mı yoksa fizik mi?(elimden geldiğince en kaba yollarla dile getiriyorum ki anlaşılmamazlığa vurulamasın ama yine eminim anlamamazlığa ve çarpıtmalara vurulacak)...

Akıllı telefonlar kullanıyoruz ya, yarın bir gün biriside "elektromanyetik tayf" olduğumuzu iddia ederse şaşırmamalı. oysa radyo dalgaları fizikten, bir kaynaktan(cisimler!) yayılır, radyo dalgalarının varlığı, cisimlerin ve fiziğin olmadığı anlamına gelir mi?! (holografçı şarlatanlar ise bunu iddia ediyor, böyle bir kandırmaca kullanıyorlar, kaynağı, yansıma haline getirip aslında yokuz diyorlar! Nasıl bir bilinç bu tür kelime oyunlarına hapsolabilir). holografik yöntem ise cisimlerden gelen dalgaları işlemek üzerine, hologramcı şarlatanlar ise bize cisimlerin (yani düpedüz kaynağın!) var olmadığını, kaynağı, yansı haline geitirip bizi kandırmaya çalışıyorlar. belkide kimbilir modern üfürük-mitolojilerine -bir kaç kaymakçı hariç-kendileride inanıyordur.

Mitolojinin esası
https://tr.wikipedia.org/wiki/Holografi
Mesela Doktor Fred Alan Wolf gibi bir kuantumcu , idealizmi doruk noktasına çıkarmakta.Hatta tasavvuftan ve Mevlana'dan bahsetmekten bile çekinmiyor.Yaşanan bilimsel gelişmeler idealizme paralel gidiyor diye
Tipik Akıllı Tasarım formatında SAFSATACILAR bunlar, şu forumda defalarca ahmakları nasıl da kolayca kandırdıklarına, ahmaklaştırdıklarına, kullandıkları safsata yöntemlerine dair bir dolu, ama bir dolu örnek paylaştım. Bilim hiç bir zaman ne idealizmle(fiziği ret eden) ne de teoloji ile(insanın masalları) bağdaşmadı, hiç bir bilimsel gelişme idealizmi-teolojiyi doğrulamadı-aksine yıktı-, ama etkili edebiyat yapıp, akıllıca kelime, akıl oyunu yapanların ardına takılan bir dolu ahmak, dinci bir yobaz gibi, ne duymak istiyorsa onu duyup, oturduğu yerden hayal kurdu, duymak istediğine işaret edildiği için, ağaca çaput bağladı!. İnsan bu binlerce masal yazmış, sonra milyonlarca insan o masallara inanmış, 21. Yüzyıldayız işte... İdealizm teolojsi, cehaletten besleniyor, bu arada bu lazafanlar, şarlatanlar, sahtekarlar, Mevlana'yıda mı istismar ediyorar! Az kaldı, bu ve gelecek yüzyıl insanlığın teolojiden-mitolojiden kurtulacağı yüzyıl olacak ve bu tür sahtekarların mumları da, ne idüğü belirsiz metafizik saçmalıkları da sönecek...