PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Türkler ile ilgili türlü iddialara yanıtlar...


ang
05-05-2017, 22:38
Evet sevgili forumdaşlar, gerek bu forumda gerekse türlü paylaşım ortamlarında bizler ile atalarımız hakkında türlü iddialarda bulunulmakta. Kimileri bizleriñ "ilkel göçebeler" olduğumuzu söylemekte, kimileri ise aslen "Bizans torunu" olduğumuzu iddia étmekteler. Blogumda, bu tür iddialara yanıt vérme amaçlı kimi yazılar yazmıştım bir ara, blogum şu kavşıtta (adreste) > http://yanitliyorum.blogspot.com.tr/

Dileyen oradan okuyabilir, blogdaki yazıları eşlet-yapıştır olarak bu foruma da eklemeyi düşündüm ancak formata aykırı olabilir mi bilmediğim için yalñızca kavşıtı vérmekle yetiniyorum.

postalmarx
05-05-2017, 22:39
Türkçe konuşursan daha iyi anlarız. Kavşıt falan diye kelime uydurma. Acaip harflerle de yazıyorsun, okunması zor oluyor. Aklınca dil devrimi mi yapacan tek başına?

ang
05-05-2017, 22:48
Türkçe konuşursan daha iyi anlarız. Kavşıt falan diye kelime uydurma. Acaip harflerle de yazıyorsun, okunması zor oluyor. Aklınca dil devrimi mi yapacan tek başına?

Türkçe yazıyorum Sayın Postalmarx. Söz uydurduğum da yok, kavşıt eski Türkçede "kavuşma yéri" démektir, adres gibi yad (yabancı) kökenli bir söz dilimize sokulana dek kavşıt sözünü kullanıyorduk. Kullandığım harfler de Türkçedir, yazı devrimi olmasaydı bugün geñiz n'sini /ñ/ kullanıyor olacaktık, Osmanlı elifbâsında üç noktalı kef ile ñ harfi kullanılırdı. Biñlerce yıllık bir Türkçe harfi sırf İstanbul ağzında bulunmuyor diye yok sayamayız. Bu arada, alışkın olmayanlar olabilir diye, blogdaki yazılarda ñ ile é harflerini kullanmadım.

postalmarx
05-05-2017, 23:02
Türkçe yazıyorum Sayın Postalmarx. Söz uydurduğum da yok, kavşıt eski Türkçede "kavuşma yéri" démektir, adres gibi yad (yabancı) kökenli bir söz dilimize sokulana dek kavşıt sözünü kullanıyorduk. Kullandığım harfler de Türkçedir, yazı devrimi olmasaydı bugün geñiz n'sini /ñ/ kullanıyor olacaktık, Osmanlı elifbâsında üç noktalı kef ile ñ harfi kullanılırdı. Biñlerce yıllık bir Türkçe harfi sırf İstanbul ağzında bulunmuyor diye yok sayamayız. Bu arada, alışkın olmayanlar olabilir diye, blogdaki yazılarda ñ ile é harflerini kullanmadım.

Kusura bakma gözüm. Benim anadilim Türkçe. Ben seni anlamıyorum. Demek ki Türkçe konuşmuyorsun. Eski Türkçe falan anlamam. Ben anlamıyorsam Türkçe değildir bu kadar basit.

ang
05-05-2017, 23:17
Kusura bakma gözüm. Benim anadilim Türkçe. Ben seni anlamıyorum. Demek ki Türkçe konuşmuyorsun. Eski Türkçe falan anlamam. Ben anlamıyorsam Türkçe değildir bu kadar basit.

Bir diliñ Türkçe olup olmadığı seniñ ya da bir başkasınıñ añlayıp añlamamasına göre belirlenmez. Osmanlı dönemindeki Türkçeyi de bugün okusañ añlamazsıñ ancak Türkçedir, o dönemiñ Türkçesidir.

postalmarx
05-05-2017, 23:20
Bir diliñ Türkçe olup olmadığı seniñ ya da bir başkasınıñ añlayıp añlamamasına göre belirlenmez. Osmanlı dönemindeki Türkçeyi de bugün okusañ añlamazsıñ ancak Türkçedir, o dönemiñ Türkçesidir.

O zaman şöyle diyelim. Senin konuştuğu dili ben anlamıyorum. Sen "kavşık" falan diye söylediği şeyler Türkçeyse ben ne konuşuyorum o zaman? Benim dilimin ismi nedir? Ben ve benim gibi 70 milyon insan daha. Biz bu ülkede bu dili konuşuyoruz, nedir bu dilin ismi? Türkçe değil belli ki, çünkü o ismi sen kendi tek başına belki 5-10 kişiyle konuştuğun bir dil için tescillemek istiyorsun. Bizim 70 milyon olarak konuştuğumuz dilin ismi nedir?

NickMickyok
05-05-2017, 23:25
Diller de değişime uğrar ya da ölür, duygusallık yapıp maziye dönme çabası çok saçma ve gülünç.
Gerçi bazıları milliyetçiliklerini böyle ayakta tutabiliyor, motive edici güç olarak.Bu tarz bir Türkçülük türedi, maziye özlem dolu

Ama yine de Atatürkçülük yapıp, İngilizce nik kullananlardan daha samimi ve içtenler o ayrı.

ang
05-05-2017, 23:26
O zaman şöyle diyelim. Senin konuştuğu dili ben anlamıyorum. Sen "kavşık" falan diye söylediği şeyler Türkçeyse ben ne konuşuyorum o zaman? Benim dilimin ismi nedir? Ben ve benim gibi 70 milyon insan daha. Biz bu ülkede bu dili konuşuyoruz, nedir bu dilin ismi? Türkçe değil belli ki, çünkü o ismi sen kendi tek başına belki 5-10 kişiyle konuştuğun bir dil için tescillemek istiyorsun. Bizim 70 milyon olarak konuştuğumuz dilin ismi nedir?

Seniñ kullandığıñ dil de Türkçedir, Erzurum'daki Dadaş'ıñ kullandığı dil de Türkçedir. Bu arada kavşık değil kavşıt :) b söz eski bir söz kaynaklara bakarsañ bulursuñ. Adres de artık Türkçedir elbet, adres'i dilimizden atamayız ancak kavşıt'ı da atamayız, ikisi de Türkçedir. Adanalı kepenk'e daraba dér, daraba da Türkçedir, sen bilmiyorsuñ diye Türkçe olmaktan çıkmaz. Ege'deki Yörük perde'ye gergi dér, o da Türkçedir, sen ya da bir başkası bilmiyor diye Türkçe olmaktan çıkmaz.

postalmarx
05-05-2017, 23:31
Seniñ kullandığıñ dil de Türkçedir, Erzurum'daki Dadaş'ıñ kullandığı dil de Türkçedir. Bu arada kavşık değil kavşıt :) b söz eski bir söz kaynaklara bakarsañ bulursuñ. Adres de artık Türkçedir elbet, adres'i dilimizden atamayız ancak kavşıt'ı da atamayız, ikisi de Türkçedir. Adanalı kepenk'e daraba dér, daraba da Türkçedir, sen bilmiyorsuñ diye Türkçe olmaktan çıkmaz. Ege'deki Yörük perde'ye gergi dér, o da Türkçedir, sen ya da bir başkası bilmiyor diye Türkçe olmaktan çıkmaz.

Sen tek başına dil devrimi yapmaya çalışıyorsun. İngilizce kökenli kelimelere aptal aptal şeyler uydurmuş onları yazıyorsun, parantez içinde şu an kullanımda olan kelimeyi yazıyorsun. Aklınca bize dil öğretiyorsun. Çok itici kusura bakma.

Şapkalı "n" ile "ng" mi demek istiyorsung? Nerening şivesi bu? Kayseri mi?

Şiveyi genelde yazıda belirtmiyoruz. Türkçe alfabede şapkalı n de yok. Ne diye insanlara "beni okuyacaksanız böyle okuyun, sizi çaktırmadan eğiteyim" diye yazıyorsun? Bakarsın tam tersi bir tepki alabilirsin. Çok değerli ve nadir bulunan şeyler yazsan ve bu acaip yazım tarzına mecbur olsak neyse.

ang
05-05-2017, 23:35
Diller de değişime uğrar ya da ölür, duygusallık yapıp maziye dönme çabası çok saçma ve gülünç.
Gerçi bazıları milliyetçiliklerini böyle ayakta tutabiliyor, motive edici güç olarak.Bu tarz bir Türkçülük türedi, maziye özlem dolu

Ama yine de Atatürkçülük yapıp, İngilizce nik kullananlardan daha samimi ve içtenler o ayrı.

Siziñ iletiñizden aktarıyorum: Dil, değişim, ölmek, duygu, dönme, çaba, saçma, gülünç... Tüm bu sözler, halk dilinden derleme ile "geçmişe dönme" yoluyla yeñiden hatırlanmış sözler yalñız :) yoksa Osmanlı döneminde bu sözler için sırasıyla: lîsan, ibtidâl, vefât étmek, hissiyât, avdet, gayret, malâyanî, komik déniyordu...

Bu arada tekrar édeyim ben Türkçü ya da milliyetçi değilim.

ang
05-05-2017, 23:44
Sen tek başına dil devrimi yapmaya çalışıyorsun. İngilizce kökenli kelimelere aptal aptal şeyler uydurmuş onları yazıyorsun, parantez içinde şu an kullanımda olan kelimeyi yazıyorsun. Aklınca bize dil öğretiyorsun. Çok itici kusura bakma.

Şapkalı "n" ile "ng" mi demek istiyorsung? Nerening şivesi bu? Kayseri mi?

Şiveyi genelde yazıda belirtmiyoruz. Türkçe alfabede şapkalı n de yok. Ne diye insanlara "beni okuyacaksanız böyle okuyun, sizi çaktırmadan eğiteyim" diye yazıyorsun? Bakarsın tam tersi bir tepki alabilirsin. Çok değerli ve nadir bulunan şeyler yazsan ve bu acaip yazım tarzına mecbur olsak neyse.

Dilde devrim olmaz, zamanla doğal değişim olur. Benim uydurduğum bir söz yok, kullandığım tüm sözler eski Türkçe kaynaklarda, Osmanlı belgelerinde bulunan sözlerdir, kaynakları açıp bakabilirsiñiz. Kullandığım sözleriñ ayraç (parantez) içinde eşañlamlısını vérme nedenim bilmeyenler olabilir düşüncesiyledir, eğitim amaçlı değil :)

Kullandığım geñiz n'si de daha öñce de yazdığım gibi, Osmanlı'nıñ da kullandığı, yérli yérinde yazılan ñ'lerdir. Alfabe değişikliği yapılmasaydı bugün bu ñ'ler aynen benim kullandığım yérlerde kullanılacaktı. Ne oldu? Birden bire Kemalist mi olduñuz? Osmanlı düzenine göre yazıyorum.

Ayrıca bu deñli siñirlenmeñizi gerektirecek bir durum yok, isteyen istediği üslûpta yazabilir. Kimisi daha bol Arapça, Farsça kökenli sözler kullanabilir, kimsi daha bol batı kökenli sözler kullanabilir yazılarında, ben de daha çok Türkçe kökenli sözleri yeğliyorum, tarz meselesi. Dil, eñ demokratik alañdır, isteyen kendini istediği gibi ifâde édebilmelidir.

Takiyiddin
05-05-2017, 23:48
Kemalist devrim zamanında da dil devrimi yapılmaya çalışılmış ve saf Türk diline dönüş yönünde beyhude çabalar gösterilmişti. Fakat sonra işin içinden çıkılamayınca Güneş Dil Teorisi gibi absürt bir teori ile bütün dillerin zaten Türkçe'den ürediği, dolayısıyla diğer dillerden alınan sözcüklerinde Türkçe olduğu sonucuna varılmaya çalışılmıştı.

Orta Çağ'da Türkçe'nin, doğru dürüst bir grameri bile söz konusu değildir. Çoğu Türk-İslam Devleti Arapça ve Farsça'yı resmi dil olarak kullandığı için eleştirilir. Fakat söz konusu devletler bunu keyiflerinden değil, Türk yazı kültürünün ilkelliğinden dolayı yapmışlardır. Bilinen bir hikayedir. Karamanoğlu Mehmed Bey 1277, ''Bugünden sonra, dîvânda, dergâhta, barigâhta, mecliste, meydanda, Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır'' diyerek Türkçe'nin devletin resmi dili olduğunu iddia etmiştir. Hatta bugünde söz konusu fermanın yayınlandığı gün, Türkçe günü olarak çeşitli etkinlikler ile kutlanır. Fakat bu ferman, Türkçe'nin devlet yazışmalarında kullanılabilecek kadar gelişmemiş olması ve gramerinin oturmuş olmaması sebebiyle uygulanamamıştır.

Keşke tarihteki çeşitli Türk devletlerinde olduğu Arapça gibi gelişmiş ve kültürel bir dil, resmi dil yapılsa.

Amon yarebbi
06-05-2017, 00:01
Taki sen Arapça yaz.
Niye Türkçe yazma kurallarına uyarak kelimeleri cümleye çevirmek için anlamsız abuk subuk yazılar ortaya koyup kendini yıpratıyorsun ki?

Sonuç senin için Türkçe de yazsan, Arapça da yazsan aynı oluyor. Immm nasıl diyor siz? KADER.

Denetime alınmış üye.( kafeslenmiş)

Aslında senin için denetime alınmış üye cümlesini Arapça olarak belirtseler. Mutlu olurdun.

ang
06-05-2017, 00:14
Kemalist devrim zamanında da dil devrimi yapılmaya çalışılmış ve saf Türk diline dönüş yönünde beyhude çabalar gösterilmişti. Fakat sonra işin içinden çıkılamayınca Güneş Dil Teorisi gibi absürt bir teori ile bütün dillerin zaten Türkçe'den ürediği, dolayısıyla diğer dillerden alınan sözcüklerinde Türkçe olduğu sonucuna varılmaya çalışılmıştı.

Orta Çağ'da Türkçe'nin, doğru dürüst bir grameri bile söz konusu değildir. Çoğu Türk-İslam Devleti Arapça ve Farsça'yı resmi dil olarak kullandığı için eleştirilir. Fakat söz konusu devletler bunu keyiflerinden değil, Türk yazı kültürünün ilkelliğinden dolayı yapmışlardır. Bilinen bir hikayedir. Karamanoğlu Mehmed Bey 1277, ''Bugünden sonra, dîvânda, dergâhta, barigâhta, mecliste, meydanda, Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır'' diyerek Türkçe'nin devletin resmi dili olduğunu iddia etmiştir. Hatta bugünde söz konusu fermanın yayınlandığı gün, Türkçe günü olarak çeşitli etkinlikler ile kutlanır. Fakat bu ferman, Türkçe'nin devlet yazışmalarında kullanılabilecek kadar gelişmemiş olması ve gramerinin oturmuş olmaması sebebiyle uygulanamamıştır.

Keşke tarihteki çeşitli Türk devletlerinde olduğu Arapça gibi gelişmiş ve kültürel bir dil, resmi dil yapılsa.

Yañlış biliyorsuñuz. Dil Devrimi diye bir devrim yapılmamıştır, yapılan harf devrimidir. Ancak çoğu kişi, siziñ gibi bir de dil devrimi yapıldı sanıyor. Oysa yapılan şey, Osmanlı yazı dilinde kullanılmayan ancak halk ağızlarında yaşamakta olan Türkçe kökenli sözleri de yazı diline katma çabasıdır, bu çaba %100 olmasa da %50 başarılı olmuştur. Bu tür çabalar, hemen hemen tüm uluslarda da görülmüştür. Söz gelimi Dante, bizzat kendisi, halk dilinden derlediği yüzlerce eski İtalyanca (tabii ki öz İtalyanca) sözü, "La Divina Commedia" adlı eserinde kullanarak tüm derlediği sözleri yazı diline kazandırmıştır. Shakespeare örneğin, bizzat kendisi sıfırdan biñlerce söz türetmiştir, türettiği sözleri eserlerinde kullanarak İngiliz yazı diline kazandırmıştır, bu sözler bugün İngilizce hâlâ kullanılırlar.

Bunuñ gibi daha nice örnek vardır. Örneğin, bir zamanlar Almancanıñ neredeyse %60'ı Latince kökenli sözlerden oluşmaktaydı. Alman ulusçuluğunuñ diriliş dönemlerinde pek çok Alman aydıñı öz Almancacılık yolunu benimsedi. Almanlar işe ilk olarak 1885 yılında, Alman Posta Teşkilâtı'nda kullanılan ve tümü Latince olan 600 terimi Almancalaştırarakk başladılar öz Almancacılığa, arkası diğer aydıñların da bu yolu tutmasıyla geldi. Tüm bu çabalar soñucunda bugün Almancadaki Latince söz oranı %20'lere indirilmiştir. Üstelik Almanca, yeñi söz türetimleri için pek de uygun bir dil değildir, Almancadaki yegâne söz türetme yolu bileşik söz yapmaktır. Bu nedenle Almanlar bol bol bileşik söz yaparlar, kimileyin 2, kimileyin 3 hatta 4 sözü birleştirerek 30-35 harfli sözler türetirler ve hiçbir Alman bu durumu eleştirip kendi diliyle alay étmez. Hiçbir ulus kendi dilini aşağılamaz. Bizdeki, aklınca Türkçeyle alay étmeye kalkan, kendince Türkçeyi küçümsemeye çalışanlarıñ etnik kökenlerine baktığıñızda büyük çoğunluğunuñ soyca Türk olmadıklarını görürsüñüz, bu da şaşılacak bir durum değildir.

postalmarx
06-05-2017, 00:23
Atma ang, Nişanyan'ın Etimoloji Sözlüğünü okursan 1930larda uydurulmuş pekçok kelimeyi gösteriyor. Bazılarının nasıl cahilce uydurulmuş olduğunu da gösteriyor. Dil devrimi diye birşey yapıldı. Türkçe iğdiş edildi. Bugün dünyanın en sığ ve aptal diline sahibiz. Kendimizi ifade edemiyoruz. İyice aptal olduk. Gerizekalı bir kültür olduk ve bunun suçlusu bu dil devrimcisi süperzekalardır.

Düşün ki Oxford İngilizce sözlük yarım milyon kelimeden oluşuyor. Türk Dil Kurumunun uydurukça kelimelerden oluşturduğu "saf türkçe" sözlük 7000 kelime!!

Geçen yıllarda ülkemize batıdan bir bilim adamı gelmişti, daha doğrusu geri dönmüştü. İlk yaptığı iş "türkçe gitse türkiye elden gider" diye salak bir kampanya başlatmak oldu. Batıdan getire getire bize eski salaklıklarımızı getirmiş. Sonra üniversite yerine "evrenkent" internet yerine bilmemne diyelim diye türkiyeyi kurtarıyordu. Noldu bilmiyorum en son.

Bu gerizekalılıklarla zor.

İspanyollar her sene 100.000 kitap çeviriyorlarmış kendi dillerine yabancı dillerden.

Bir tane harita görmüştüm diller arası çeviriler. Hele şunu bir inceleyin de oturup ağlayın. Veya gülün.

http://i.imgur.com/u168GIX.png

Adamlar nerde bizim uğraştığımız saçmalıklara bak.

ang
06-05-2017, 00:36
Nişanyan da sizler gibi kafadan Türk karşıtı biri olduğu için tarafsızlığı tartışmaya hayli açık biridir. Dünyadaki tüm dillerdeki tüm sözler türetilmiştir zaten, gökten zembille inmiş bir söz yoktur. Hiçbir dildeki tüm sözler aynı yaşta değildir. Fransızcada da 100 yıllık söz de vardır 600 yıllık söz de, 2000 yıllık söz de, bu tüm dillerde böyledir. Bir sözüñ 100 yıl öñce mi 1000 yıl öñce mi türetilmiş olmasınıñ bir önemi yoktur, önemli olan ilgili diliñ kurallarına uygun bir biçimde ortaya çıkarılmış olmasıdır. 1930'larda türetilmiş olan sözleriñ zaten ancak %20'si tutmuştur, tutmamış sözleri eleştirmeniñ bir añlamı yoktur. Örneğin meclis yérine kamutay sözü önerilmiştir ve tutmamıştır, Nişanyan'ıñ kalkıp da "30'larda kamutay sözünü uydurdular" diye eski defterleri karıştırması añlamsızdır. 1930'larda türetilmiş sözleriñ tutanları yukarıda da yazdığım gibi ancak %20'sidir, bunlarıñ içinde yañlış türetilmiş olanlarıñ da sayısı bellidir, 30'u geçmez. Bütün dillerde yañlış türetilmiş sözler vardır ayrıca belli bir oranda, bu durum da yalñızca bize özel değil.

1930'larda ortaya sunulmuş bütün Türkçe sözler sıfırdan türetilmiş de değildir, sizler gibi kafadan Türk karşıtı olanlar (Nişanyan dahil), eski Türkçe pek çok sözü de yeñi türetilmiş sanıyorsuñuz :) aşağıya koyacağım videoyu izleyiñ, Hakan Erdem Kemalist ya da Atatürkçü biri değildir bu arada, barî sizden olan bir tarihçiye güveniñ...

Özellikle 14:00 ile 23:00 arası dakikalar önemli, ilkin hızlıca o kısmı izleyiñiz, sizlere eñ kısa yanıt orada. Zamanıñız olduğunda tüm videoyu izlemeñizi öneririm.

https://www.youtube.com/watch?v=hwahINNVb5w

ang
06-05-2017, 01:09
Atma ang, Nişanyan'ın Etimoloji Sözlüğünü okursan 1930larda uydurulmuş pekçok kelimeyi gösteriyor. Bazılarının nasıl cahilce uydurulmuş olduğunu da gösteriyor. Dil devrimi diye birşey yapıldı. Türkçe iğdiş edildi. Bugün dünyanın en sığ ve aptal diline sahibiz. Kendimizi ifade edemiyoruz. İyice aptal olduk. Gerizekalı bir kültür olduk ve bunun suçlusu bu dil devrimcisi süperzekalardır.

Düşün ki Oxford İngilizce sözlük yarım milyon kelimeden oluşuyor. Türk Dil Kurumunun uydurukça kelimelerden oluşturduğu "saf türkçe" sözlük 7000 kelime!!

Geçen yıllarda ülkemize batıdan bir bilim adamı gelmişti, daha doğrusu geri dönmüştü. İlk yaptığı iş "türkçe gitse türkiye elden gider" diye salak bir kampanya başlatmak oldu. Batıdan getire getire bize eski salaklıklarımızı getirmiş. Sonra üniversite yerine "evrenkent" internet yerine bilmemne diyelim diye türkiyeyi kurtarıyordu. Noldu bilmiyorum en son.

Bu gerizekalılıklarla zor.

İspanyollar her sene 100.000 kitap çeviriyorlarmış kendi dillerine yabancı dillerden.

Bir tane harita görmüştüm diller arası çeviriler. Hele şunu bir inceleyin de oturup ağlayın. Veya gülün.

http://i.imgur.com/u168GIX.png

Adamlar nerde bizim uğraştığımız saçmalıklara bak.

Sen bu üslûba sahip olduğuñ sürece hangi dilde konuşursañ konuş, hangi dilde yazarsañ yaz pek bir şey değişmez dostum.

ang
06-05-2017, 01:54
Postalmarx'ıñ yazdığı şu kısma yanıt véreceğim, zirâ bu tür iddialar İslamcılarca da sıklıkla dile getirilir.

Atma ang, Nişanyan'ın Etimoloji Sözlüğünü okursan 1930larda uydurulmuş pekçok kelimeyi gösteriyor. Bazılarının nasıl cahilce uydurulmuş olduğunu da gösteriyor. Dil devrimi diye birşey yapıldı. Türkçe iğdiş edildi. Bugün dünyanın en sığ ve aptal diline sahibiz. Kendimizi ifade edemiyoruz. İyice aptal olduk. Gerizekalı bir kültür olduk ve bunun suçlusu bu dil devrimcisi süperzekalardır.

Düşün ki Oxford İngilizce sözlük yarım milyon kelimeden oluşuyor. Türk Dil Kurumunun uydurukça kelimelerden oluşturduğu "saf türkçe" sözlük 7000 kelime!!

Türkçeniñ iğdiş édildiği falan yok. Şimdi, diyelim bir dildeki yabancı kökenli bir sözü ilgili dilden attıñız, attığıñız sözüñ yérine ilgili dilden köken alan bir öz sözcüğü koyuyorsuñuz zaten, yani mantıken dilde sözcük eksilmiyor. İslamcılar ile Postalmarx gibi İslamcı olmayan Türkçe karşıtları işte bu konuda yañılıyorlar. X'i atıp yérine Y'yi koyunca dil iğdiş édilmiş olmaz, dilde sözcük azalmış olmaz. Buradan çıksa çıksa "démek ki Osmanlı dönemindeki Türkçede de sözcükler de azmış" añlamı çıkar. Kaldı ki dilden sözcük atan da olmamıştır, insanlara seçenek sunulmuştur, Türkçesini kullanmak isteyenlere bu olanak tanınmıştır, bu durum "dilden sözcük atmak" değildir.

Örneğin, dilimizde biñlerce yıldır var olan ve Türkçe kökenli olan yıl sözü vardır, Osmanlı döneminde bir de Arapça kökenli olan sene dile alınmıştır. Geçen süreçte yıl sözü unutulmamıştır, ancak unutulan biñlerce sözümüz vardır, işte Türkçe karşıtlarınıñ "dil devrimi" sandıkları şey, bu unutulmuş biñlerce sözümüzü yeñiden dilimize kazandırma çabasıdır.

Daha öñce paylaştığım videoyu yeñiden paylaşmak isterim. Konuya tarafsız yaklaşan bir tarihçi Hakan Erdem, kendisi ne kronik Atatürk karşıtı ne de Kemalist/Atatürkçü, objektif bir tarihçi. Videonuñ tümünü izlemeñizi öneririm ancak vakti olmayan 14:00 ile 23:00 dakikaları arasını izlese yeterli olur.

https://www.youtube.com/watch?v=hwahINNVb5w

Bir de şöyle şeyler diyenler vardır: "Eskiden münakaşa, münazara, müsademe vb. déniyordu, şimdi yalñızca tartışma déniyor, dilimiz budandı". Bu da yalandır, kimse bu sözleri kullanmayıñ démiyor, isteyen kullansıñ, ancak tüm bu sözler için tartışma déniyor démek doğru değildir. Bunca söz yérine tartışma diyen varsa bu onuñ Türkçe bilmezliğindendir. Ayrıca tüm bu sözleriñ Türkçesi ayrıdır, yalñızca tartışma ile karşılanmaz. Bu konuda hazırladığım bir iki video vardı, isteyenler izleyebilir.

https://www.youtube.com/watch?v=G7NfSHDIdjc

Cercis Hz Circis
06-05-2017, 12:07
Postalmarx Oktay Sinanoğlu'nu kastetmiş. İnternet için örütbağ, üniversite için evrenkent türetmelerini Oktay Sinanoğlu yapmıştı. Ama Oktay Sinanoğlu 30 dan fazla kitap yazan bir profesör idi. Bir-iki kitabına bakarak fikir sahibi olabiliriz belki ama amacını anlayamayız. Bence Oktay Sinanoğlu iyi niyetli bir adamdı ama kötü bir yazardı. Oktay Sinanoğlu "Türkiye nereden nereye" adlı son kitabında "Atatürk ve 2. Abdülhamit birbirlerinin aynıdır ve devamıdır" gibi saçma bir laf etmiştir. Atatürk'e biri hakaret ettiği zaman ben direkt uzaklaşıyorum ondan. Türkçe hakkında bilgim olmadığı için Oktay Sinanoğlu'nun türetmelerine diyecek bir sözüm yok ama kendilerine türkçü - turancı diyen insanlar bile Sinanoğlu türetmelerini sıkıntılı bulmuşlardı. Bir ihtimal Osmanlı'yı kültürel olarak savunuculuğu vardı. Osmanlı padişahlarının şarap ağırlıklı içki içtikleri bilinmesine rağmen, "Osmanlı mutfağında çeşit çeşit şerbetler varken neden içki içilsin? Lale devrinde bile içkinin adı geçmez" diye yazmış. Sinanoğlu'nun dünyası biraz efsunluymuş sanki.

ang
06-05-2017, 12:16
Türkoloji ile ilgilenenler için, eski kaynaklar arasındaki eñ önemli eserlerden biri olan Meninski'niñ 1680'de yayımladığı Thesaurus'tan kimi aktarımlar yapmak isterim. Sözlüğüñ tamamı şu bağlantıda çevrimiçi olarak mevcut => https://archive.org/details/bub_gb_7MBIAAAAcAAJ

Meninski, sözlüğünde kendince bir yazımlamada bulunmuş doğal olarak, çünkü o dönemde Türkler Latin alfabesi kullanmıyorlardı mâlumuñuz, o da kendince çözümler bulmuş. Örneğin "ş" harfini üstü çizgili s ile => /ś/, "y" harflerini => /j/ ile, "c" sesini üstü noktalı g ile => /ġ/ göstermiş. Örnek, 1680'leriñ Türkçesinden birkaç söz:

https://i.hizliresim.com/5g1zr5.jpg

İlk sırada añlamak var, Latincesiyle "intelligere". Meninski geñiz n'si için n'niñ yanına çizgi koymuş, Arap harfli yazıma bakıñız, orada kef var, aslında o üç noktalı kef yani "ñ", ancak çoğu matbaada o harf yoktu, çoğu kez Osmanlılar dahi kef yazıp geçerdi. Meninski añlamak'ı bu nedenle kendi yöntemiyle > an-lamak biçiminde yazmış.

İkinci sırada ilginç bir söz var, añlayıcı Latincesi "intelligens". Bakıñız Meninski bu sözü de kendi yöntemiyle > an-laiġi biçiminde yazmış.

Pek çok eski Türkçe sözü yeñi türetilmiş, hatta "uydurulmuş" sanan bilgi eksikliği içindeki kişiler için bir diğer paylaşım, buyruñ 1600'leriñ Türkçesinden > batı

https://i.hizliresim.com/37nJjj.jpg

Bir paylaşım daha > esenlemek

https://i.hizliresim.com/r3ovZz.jpg

esenlemek : bedûrud kerden (Farsçası), elveda dimek, vedalamak (diğer kullanımlar)

https://i.hizliresim.com/V01RYq.jpg

okuyucu : lector (lektör, okutman)

https://i.hizliresim.com/j8GRNL.jpg

ölçi : ölçü, kile (Arapça), endaze (Farsça), mensura (Latince)

Daha niceleri...

bilgivehis
06-05-2017, 12:19
Sayın ang, bazı harfleri günümüz Türkçesiyle yazmamanın nedeni nedir?

ang
06-05-2017, 12:53
Postalmarx Oktay Sinanoğlu'nu kastetmiş. İnternet için örütbağ, üniversite için evrenkent türetmelerini Oktay Sinanoğlu yapmıştı. Ama Oktay Sinanoğlu 30 dan fazla kitap yazan bir profesör idi. Bir-iki kitabına bakarak fikir sahibi olabiliriz belki ama amacını anlayamayız. Bence Oktay Sinanoğlu iyi niyetli bir adamdı ama kötü bir yazardı. Oktay Sinanoğlu "Türkiye nereden nereye" adlı son kitabında "Atatürk ve 2. Abdülhamit birbirlerinin aynıdır ve devamıdır" gibi saçma bir laf etmiştir. Atatürk'e biri hakaret ettiği zaman ben direkt uzaklaşıyorum ondan. Türkçe hakkında bilgim olmadığı için Oktay Sinanoğlu'nun türetmelerine diyecek bir sözüm yok ama kendilerine türkçü - turancı diyen insanlar bile Sinanoğlu türetmelerini sıkıntılı bulmuşlardı. Bir ihtimal Osmanlı'yı kültürel olarak savunuculuğu vardı. Osmanlı padişahlarının şarap ağırlıklı içki içtikleri bilinmesine rağmen, "Osmanlı mutfağında çeşit çeşit şerbetler varken neden içki içilsin? Lale devrinde bile içkinin adı geçmez" diye yazmış. Sinanoğlu'nun dünyası biraz efsunluymuş sanki.

Evet, rahmetli Oktay Hoca iyi bir bilimciydi, ancak Türkçe konusundaki kimi görüşleri yañılgılıydı, bu da doğal çünkü kendisi dilci değildi. Kimi türetimleri de bu nedenle yañlıştı. Örneğin evrenkent türetimi hatalı sayılabilir, İngilizcedeki university sözünü "universe-city" biçiminde düşünüp böyle bir türetim yapılmış olmalı, oysa üniversite Latince kökenli bir sözdür, universitas "birlik 2. topluluk 3. küme 4. kurum" añlamlarına gelir, ilkin "meslek birliği, lonca" añlamında türetilmiştir. Bugünkü añlamda ilk üniversite İtalya'da kuruldu. Öğreticiler, bir "birlik" oluşturarak kurdular, adı oradan kalma. Ancak çoğu dilde bu kavrama karşılık bulunmuştur, örneğin Farsçada dânişgâh /دانشگاه/ "bilimyéri" dérler, Kürtçede de yakın olarak zanîngeh dénir, İran Türkleri de bilimyurdu démekteler, Moğolcada ih surguul /их сургууль/ "yüksekokul" dénir, Çincede ise daşue /大學/ "büyükokul" dénmektedir vb.

Osmanlı padişahlarınıñ içki içmeleri meselesine gelirsek, içeni de vardı içmeyeni de. Ancak "içkiniñ adı bile geçmez" söylemi pek doğru değil. Yukarıda alıntılar yaptığım Meninski sözlüğü 1680 yılına ait, Lale Devri diye bilinen devir 1718'de başlıyor. Bakalım 1680'deki Meninski sözlüğünde içki sözü var mı?

https://i.hizliresim.com/m3WaG8.jpg

İçki : potus (Latince "içki"), vinum (Latince "şarap"). Şarâb da zaten Arapça şrb "içmek" kökünden türetilmiştir ve içki démektir.

Görüldüğü gibi içki de var, içkici de...

ang
06-05-2017, 13:43
Sayın ang, bazı harfleri günümüz Türkçesiyle yazmamanın nedeni nedir?

Türkçeyi yazılması gerektiği gibi yazmaya çalışıyorum. Bir tür deñeme de déyebilirsiñiz ya da üslûp. Çok farklı yazdığım söylenemez aslında, sizlere farklı gelen iki harf var biri geñiz n'si > /ñ/ diğeri de kapalı e > /é/ gerisi aynı.

Bu harfler nerelerde var? Bunları bilmek de sandığıñız gibi güç değil. Öñce geñiz n'sini añlatayım kısaca. Bu ses, Türkçedeki iyelik eklerinde vardır, yani Türkçedeki iyelik eki aslında -ın, -in değil -ıñ, -iñ biçimindedir. Ağacıñ dalı, kapınıñ kolu, eviñ girişi, gözlüğüñ camı gibi.

Bir diğer kullanım yéri, ikinci tekil ve ikinci çoğul kişilerle ilgili éylemlerde kullanılır. Örneğin: eviñ güzelmiş, oturuñ, oturuñuz, giriñiz gibi.

Örneğin:
"evini gördüm" (3. tekil kişiniñ evinden söz édiliyor)
"eviñi gördüm" (2. tekil kişiniñ evinden söz édiliyor)

"geldiğini gördüm" (3. tekil kişiniñ geldiği görülmüş)
"geldiğiñi gördüm" (2. tekil kişiniñ geldiği görülmüş)

Türkçeniñ añlatım gücünü neden azaltıyoruz? Türkçede 1400 yıldır bu harf kullanılmıştır, günümüzde de kullanılmalıdır. Okurken, söylerken Yörükler gibi bu sesi "ng" biçiminde çıkarmak gerekmez (kullanabilen kullansın tabii, yañlış değil) ancak yazımda kullanılmalıdır.

Soñ olarak da bu ses kimi sözlerde vardır, bunları ezberlemek gerekir. Örneğin > soñ, öñ, deriñ, alañ, yeñi, deñiz vb.

Bu harfiñ kullanılması, özünde ayrı olan sözleriñ karıştırılmamasında da yardımcı olur. Örneğin > en "geñişlik" démek iken, eñ "abartı sözü"dür (eñ küçük, eñ büyük), on "10" (sayı adı) iken, oñ "iyi 2. sağlıklı 3. sağ" añlamına gelir, ben "birinci tekil kişi" iken, beñ "vücudumuzdaki kara noktacıklarıñ adı"dır, bin- "binmek" éylemi iken, biñ "1000" sayı adıdır, yen- "eated" añlamındayken (elma yendi), yeñ- "kazanmak, utmak" añlamındadır...

Soñ olarak "kapalı e" konusuna da değinip bitireyim. Bu ses, aslında Türkçedeki 9. seslidir, evet dilimizde aslında 9 sesli vardır. Bu ses, ağzıñızı /i/ déyecekmiş gibi açıp /e/ démeñizle çıkartılır, Kürtçede de vardır bu ses, Kürtçede /ê/ biçiminde gösterilir. Azerbaycancada ise bizdeki /e/ kapalı e olarak belirlenmiştir, yani şu an añlatmakta olduğum é. Azerbaycancada bizdeki açık e'ler (yani kullanmakta olduklarımız) ise /ə/ biçiminde gösterilir.

Konumuza dönersek, bu sesleriñ yérlerini saptamakta kolay bir yöntem vardır, her zaman işe yaramasa da çoğu kez işe yarar. Kimi sözlerde ya da éylemlerde, İstanbul ağzında "e" olan sesler, Anadolu ağızlarında "i"dir, örneğin İstanbul ağzında ye- = Anadolu ağzında yi-, peki hangisi doğru? İkisi de hem doğru hem yañlış :) çünkü doğrusu yé- biçimindedir. Bu harfi kullanmadığımız için kimi düzensizlikler var dilde, örneğin yemek déyoruz ancak yiyecek dérken "e" sesi "i" oluyor, nedeni budur. Aslı yémek, yéyecek vb.

Bir diğer örnek İstanbul ağzındaki de- = Anadolu ağzındaki di- éylemidir. Bunuñ da aslı benim yazdığım gibi dé- biçimindedir. Demek dériz ancak diyecek yazarken yine "e" sesi "i"ye döner, bu durum dilde düzensizlik oluşturur. Oysa aslı démek, déyecek, dédi, démeç, déye (diye, deyü) vb.

Tersi durumlar da var, İstanbul ağzında in- = Anadolu ağızlarında en- dénir, bu kez İstanbul ağzında "i", Anadolu ağızlarında "e" :) nedeni yine aynı, çünkü bu éylemiñ de aslı én-

Soñ iki örnek > vér- (İstanbul ağzında ver-, Anadolu ağızlarında vir-), diğeri ét- "kılmak, yapmak" (İstanbul ağzında et-, Anadolu ağızlarında it-). Bu arada et "meat" ile ét- "to make" farkına da değinelim yéri gelmişken, evet İstanbul ağzında yer, Anadolu ağızlarında yir ancak aslı > yér...

Bu yöntem é sesi nerelerde vardır merak édenlere bir ipucu olsun, çoğu kez işe yarar.

bilgivehis
06-05-2017, 14:32
Sayın ang, eskiye gitmenin hiç bir anlamı yok, bugünkü Türkçe yine Türkler tarafından bugünkü haline gelmiştir.
Üstelik eski Türkçe olarak Osmanlı'dan örnek vermeniz bir başka yanılgıdır, Osmanlı ne Türkçe konuşuyordu ne yazıyordu, Fars ve Arap çorbasını Türkçe diye yutturuyordu.
Bir başka yanılgınız da Yörük dilinin Türkçe olamayacağına vurgu yapmanız, oysa Yörük dili Anadolu dilinden daha öz Türkçedir. Yörükler sürekli özgür yaşadıkları için dillerini deforme etmeden bugüne gelmişler. Oysa Anadolu Türkleri hem Anadolu'da hem Asya'da farklı yerleşim yerlerinde ve devlet diline bağımlı yaşamışlardır. Orta Anadolu halkı halen Osmanlının yutturduğu Türkçeyi konuşmaktadırlar.
Bence eskiye ve öz Türkçeye yanlış bir saplantı içindesin, bir yandan öz Türkçeyi yaşatmak isterken Türkçenin geçirdiği evreyi ret ediyorsun diğer yandan öz Türkçeyi doğru yansıtmıyorsun.
İçinde Yörük olmayan öz Türkçe olmaz!
İçinde Osmanlı olan öz Türkçe olmaz!
Bugünkü Türkçeyi kabul etmeyen öz Türkçeyi de kabul etmemiş olur!
Her şeyden önce Türkçe dili değişmemiş tam aksine gelişmiştir...

ang
07-05-2017, 11:26
Sayın ang, eskiye gitmenin hiç bir anlamı yok, bugünkü Türkçe yine Türkler tarafından bugünkü haline gelmiştir.
Üstelik eski Türkçe olarak Osmanlı'dan örnek vermeniz bir başka yanılgıdır, Osmanlı ne Türkçe konuşuyordu ne yazıyordu, Fars ve Arap çorbasını Türkçe diye yutturuyordu.
Bir başka yanılgınız da Yörük dilinin Türkçe olamayacağına vurgu yapmanız, oysa Yörük dili Anadolu dilinden daha öz Türkçedir. Yörükler sürekli özgür yaşadıkları için dillerini deforme etmeden bugüne gelmişler. Oysa Anadolu Türkleri hem Anadolu'da hem Asya'da farklı yerleşim yerlerinde ve devlet diline bağımlı yaşamışlardır. Orta Anadolu halkı halen Osmanlının yutturduğu Türkçeyi konuşmaktadırlar.
Bence eskiye ve öz Türkçeye yanlış bir saplantı içindesin, bir yandan öz Türkçeyi yaşatmak isterken Türkçenin geçirdiği evreyi ret ediyorsun diğer yandan öz Türkçeyi doğru yansıtmıyorsun.
İçinde Yörük olmayan öz Türkçe olmaz!
İçinde Osmanlı olan öz Türkçe olmaz!
Bugünkü Türkçeyi kabul etmeyen öz Türkçeyi de kabul etmemiş olur!
Her şeyden önce Türkçe dili değişmemiş tam aksine gelişmiştir...

Benim yazdıklarım eski Türkçe değil Sayın Bilgivehis, bizâtihî Türkçeniñ kendisinden söz édiyorum. Yörük ağızlarınıñ Türkçe olmadığı gibi bir şey de söylemedim, tam tersi Yörük ağızlarında Türkçe zaten benim yazdığım biçimde, öz hâliyle yaşar. Örneğin Yörükler deñiz dérler konuşurken, orada "ng" sesini işitirsiñiz. En "geñişlik" sözüyle eñ "abartı sözü"nü yérli yérinde ve doğru telâffuzla kullanırlar, birincisinde bildiğimiz "n" sesini, ikincisinde "ng" sesini çıkarırlar konuşurken.

Osmanlı dönemindeki "yazı dili"nden söz édiyorsak, evet resmî yazışma dili Türkçe değil, üç diliñ karışımı bir yapay dildi. Zaten o dile elsîne-i selâse (üç diller) dérlerdi, "Osmanlıca" tâbiri Cumhuriyetle birlikte ortaya çıkmıştır. Ancak, Osmanlı döneminde, resmî yazışma dilinde değil, halkıñ konuştuğu dilde yazanlar da vardı, işe o dil öz be öz Türkçeydi, bugün bile okusañız %100 añlarsıñız.

Dilbilig adlı blogumda zamnında bu konuda bir yazı yazmıştım dilerseñiz okuyabilirsiñiz > http://dilbilig.blogspot.com.tr/search?updated-max=2017-02-22T17:06:00-08:00&max-results=5

Eñ alttaki, "Osmanlıca Türkçe değildir, yapma bir dildir" başlıklı yazı. Bu başlıkla kast éttiğim "yazı dili"dir yalñız, halkıñ konuştuğu dil değil.

ang
08-05-2017, 23:54
Sıkça duyduğum bir iddiaya değinmek isterim. Sizler de duymuşsuñuzdur, "Örnek sözcüğü Ermenicedir". Ermenicede orinak /օրինակ/ "örnek" démektir. Ancak bu sözüñ Türkçe örnek ile ses ve añlam beñzerliği dışında bir alıntı-vérinti durumu söz konusu değildir. Çünkü her iki sözüñ de bu iki dilde de açık kökenleri bellidir. Ermenice olan "orinak" < oren /օրէն/ "gelenek, töre 2. kural" kökünden gelir. Türkçe "örnek" ise < örenek "örgü modeli, motif, bezek" sözünden gelir. Sözcük ortasında sesli düşmesinden dolayı tıpkı değenek'iñ > değnek, kasanak'ıñ > kasnak olması gibi örenek > örnek biçimini almıştır. Nitekim diğer Türk dillerinde de bulanan bu sözüñ, eñ eski özgün añlamı Kazakçada hâlâ yaşamaktadır.

https://i.hizliresim.com/4PJNLL.jpg

Özbekçe

https://i.hizliresim.com/ldgAkX.jpg

Tatarca

https://i.hizliresim.com/W0OjnY.jpg

Kırgızca

https://i.hizliresim.com/ojMJgm.jpg

Tüm bu dillerde, bir tane dahi Ermenice alıntı yokken, yalñızca örnek'iñ alınmış olması düşünülemez.

Kimi dillerde, hem seslendirme olarak hem de añlamca beñzeşen sözcükler olabilir, bu durum iki dil arasında ille de alıntı-vérinti olduğu añlamına gelmez. Söz gelimi İngilizce earth "yér" ile Arapça ardh /أرض/ "yér" sözleri de hem seslendirimce hem de añlamca beñzemektedir. Oysa her iki söz de ilgli dillerde özdür, bunuñ kanıtı hem kökleriniñ açık olması hem de diğer akraba dillerde eşdeğerleriniñ bulunmasıdır. Arapça sözüñ akraba dil olan İbranicedeki eşdeğeri eredz /הארץ‎‎/ "yér 2. ülke 3. toprak" sözüyken, İngilizcedeki earth'üñ akraba dil Almancadaki eşdeğeri ise erde "yér, yéryüzü 2. toprak" sözüdür. Özetle, dillerde kimileyin earth - ardh, orinak - örnek gibi şaşırtıcı beñzerlikler olabiliyor.

Nero
13-09-2017, 16:58
Değerli bilgiler vermişsin Ang. Ama maalesef postalmarx açtığın başlığı bir süre sabote etmiş. O tür sataşmacı mesajların yöntimce silinmesi iyi olurdu.

Konu ilgisiz yerlere kaymış ama orada da bilgilendirici mesajlar yazmışsın. Dil alanında katılmadığım görüşlerin var (tartışma kelimesinin pek çok eski kelimeyi silmesi ve onların yerine kullanılıyor olmasıyla ilgili bölüm gibi) ama bunlara bu başlıkta değinip ben de konuyu dağıtmış olmayayım.

Verdiğin linkteki eski Türk yurtları kısmı ilgimi çekti. Bunların sökülüp takılabilir, gezici konutlar olduğunu yazmışsın. Ama resmine de baktım; bunlar nasıl sökülüp takılıyormuş, anlayamadım. Bayağı bir incelik, ustalık isteyen yapılar bunlar. Ayrıca taşınması bile pek kolay değil gibi. Emin misin bunların sökülüp takılabilir olduğundan?

Felâsife
14-09-2017, 01:05
Verdiğin linkteki eski Türk yurtları kısmı ilgimi çekti. Bunların sökülüp takılabilir, gezici konutlar olduğunu yazmışsın. Ama resmine de baktım; bunlar nasıl sökülüp takılıyormuş, anlayamadım. Bayağı bir incelik, ustalık isteyen yapılar bunlar. Ayrıca taşınması bile pek kolay değil gibi. Emin misin bunların sökülüp takılabilir olduğundan?
Aynen, sökülüp takılabilen pratik evler bunlar, yalnız çok özellikleri de var. İlk videoda hazırlanması var biraz.

Yalnız ikinci video çok daha fazla bilgi veriyor, ilgini çekecektir.

Aslında benimde köye prefabrik bir ev yaptırma durumun var onu araştırıyorum, acaba diyorum çadırdan mı yaptırsam ki diyede düşünmeyede başladım. Olay bir hayli ilerlemiş. (http://www.antalyayorukcadirlari.com/) Bu kıl çadırlar soğuktan ve sıcaktan neredeyse hiç etkilenmiyorlarmış, o çok acayip aslında.
Biz şimdi oturduğumuz evleri soğutmak/ısıtmak için bir dünya enerji, para harcıyoruz, dışarı kaç derece soğuk/sıcak olursa olsun evin içi hep aynı sıcaklıkta. Bu çok ilginç gerçekten.

https://www.youtube.com/watch?v=DnohBfwQ56M

https://www.youtube.com/watch?v=3fmjfrnzWWQ

Nero
14-09-2017, 09:20
Videolar için teşekkürler Felâsife. Bilgilendirici oldu. Özellikle ikincisi...

Karanlıktan aydınlığa
14-09-2017, 11:56
Düşmanlarımız ,yeni dünya düzeni savunucuları bir türk liderin türkiyenin başına geçmesini istemez.türk korkusu paçalarını tutuşturmuş.türk önemli.değerlerimizi koruyalım.onlara inat sapına kadar türk olan bir lidere ihtiyacımız var.