PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : ULUSALCILIĞIN ANALİZİ


Aliminyum
15-05-2007, 14:35
Milliyetçilik, ırkçılık, faşizm, kavmiyetçilik, kabilecilik, toprakçılık, ulusçuluk, Atatürk Milliyetçiliği, Hitler Milliyetçiliği vs..vs..vs.. Bu kadar kavram yetmez gibi bir de Ulusalcılık... Nedir bu?

Kelime anlamı olarak milliyetçilik ile aynı kategoride değerlendirilebilir. Ya da Atatürk Milliyetçiliğini de çağrıştırabilir. Ancak kelime anlamından ziyade bu kavrama kavramı sahiplenenler tarafından yüklenen anlamları irdeleyelim önce.

Altemur Kılıç, Atatürk'ün yakın arkadaşı Kılıç Ali'nin oğlu, Robert Kolejde ve New York'ta siyasal bilgiler okumuş, gazeteci, bu işin kalemşörlerinden. Ulusalcılığı klasik milliyetçilik ile eşit tutuyor. Yazılarında Ulusalcılık-Milliyetçilik aynı anlamda kullanılır. Tarifini ise kendi kaleminden şöyle veriyor;

"Ulusalcılık-Milliyetçilik; Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün devlete temel olarak koyduğu ve hep inana geldiğimiz, bir değerdir. Kurtuluş Savaşını bu değerin gücü ile kazandık, sonra devrimleri bu değerle yaptık ve bugüne kadar yaşatabildik..."
"Atatürk Milliyetçiliği bu vatanı ve çıkarlarını iç ve dış düşmanlara karşı korumak gücüdür; bu vatanı üzerindeki – köken ve dinleri ne olursa olsun , Türk olmakla mutlu olan insanlarla sevmektir.Kısacası “fazilettir”…Işık nasıl karanlık la kıyas edilince varsa, milliyetçiliğin kıymeti de maazallah bır gün yok edilirse, anlaşılır."
“Her konuyu abartanlar , istismar edenler olduğu milliyetçiliği Atatürk’ün boyutlarından çıkaranların da bulunması, gerçek Milliyetçiliği ve milliyetçileri bağlamaz. Bizler, sırası geldiğinde bu çetelere karşı da mücadele ederiz… "

Bu iş üzerine bilimsel-tarihi araştırmalarıyla bilinen Doç.Dr. Kemal Yakut da ulusalcılığı metinlerinde Fransız ihtilaliyle ortaya çıkan milliyetçilik anlayışıyla eşanlamlı kullanır.

Erol Manisalı ismindeki yazar da Ulusalcılığın temeline anti-emperyalist anlayışı koyuyor. Türkiye'de ulusalcılık nedir, nasıl olmalıdır? sorusuna verdiği maddeler halinde sıralanmış cevabı şöyle;
1) Türkiye'de ulusalcı olmak sorunlara Türk ulusunun penceresinden bakmak demektir...
2) Köylünün refahını arttıracak ulusal tarım politikası izlemek demektir.
3) Türk endüstrisine sahip çıkmak; yabancı tekellerin onu ele geçirmesine engel olmak demektir.
4) Makro ulusal politikalarla petrolüne, madenlerine, banklarına, limanlarına her türlü desteği vermek demektir.
5) İşçiye, memura, esnafa arka çıkmak; onların milli gelirden aldıkları payı yükseltmek demektir.
6) Devleti küçültmemek; sosyal devleti güçlendirmek demektir.
7) Ulusalcılık konut, eğitim ve sağlık olanaklarının sosyal devlet çatısı altında halka sunulması demektir.
8) Kimilerinin sandığı gibi, "ulusalcılık dışa kapanmak değildir". Dışarıya , "karşılıklı çıkarlar doğrultusunda" , dengeli olarak açılmaktır. Hâlâ anlamadıysanız günah benim değil...
9) Ulusalcılık, ulusal dış politika izlemek demektir; aynen Batı demokrasilerinin yaptığı gibi.
10) Ulusalcılık, "sosyal sınıfların örgütlenerek Meclis'te temsil edilmeleri" ve gerçek demokrasinin kurulması demektir.
11) Ulusalcılık uluslararası alanda siyasi, iktisadi, askeri ve kültürel olarak ezilmeden ve ezmeden yer almak demektir.
12) Ulusalcılık, anti-emperyalist bir duruşa sahip olmak demektir.

Yine aynı adamdan başka bi tarif ya da özellikler sıralaması;
Ulusallık toprağını, insanını, yurdunu sevmektir.
Ulusallık demokrasiyi, hukuku, adaleti, insanlığı yüceltmektir.
Ulusallık, “uluslararası alanda, başka uluslarla dengeli ilişkiler oluşturmak” demektir..
Ulusallık, devletlerarası ilişkilerde “çıkarların dengelenmesi, birinin diğerini ezmemesi için çaba gösterilmesidir”.
Ulusallık, sömürgecilere geçit vermemek için çalışmaktır.
Ulusallık sosyal sınıfların, “korunmak ve paylarını alabilmek için” örgütlenmesi demektir.
Atatürk, Gandi, Nâsır, Castro gibi liderler ünlü ulusalcılardır. Ama Hitler, Churchill veya Bush için aynı şeyi söyleyemeyiz. Bunlar, sömürgeci kimliklere sahiptirler ve faşizmin temsilcileri olarak bilinirler.
Ulusalcılık, “uluslararası ilişkilerdeki düzenin” vazgeçilmez bir parçasıdır. Güney Amerika’daki ulusalcı sol yönetimler “ulusalcı kimliklerini ortaya koymamış olsalardı” , Amerikanın sömürgeci işgalinden kurtulamazlardı

Mümtaz Soysal da Cumhuriyet Gazetesindeki konuyla ilgili yazısında ulusalcılıkla ilgili şunları söylüyor;
"ESKİDEN ”milliyetçilik” denirdi; şimdi de çok kişi öyle diyor. Ama, daha da Türkçeleştirmek, ”ulusalcılık” demek gerek galiba. Hem sözcüğün başlangıçtaki anlamını saklı tutmak, hem özüne daha da uygun duruma getirip aynı zamanda çağın gereklerine de doğru biçimde uyarlamak için."

Mümtaz Bey devam ediyor;
"Bugün, ”Atatürk milliyetçiliği” denen bu kavramı biraz daha güncelleştirmek, dolayısıyla şimdi karşılaşılan güçlüklerin aşılmasında yararlı duruma getirmek kaçınılmaz olmuştur. Osmanlı’nın son döneminde olduğu gibi, karşılaşılan tehlikeleri yenme amacıyla yeni bir güç kaynağı oluşturarak.
Nelerdir bu tehlikeler? Ümmetçilik, İkinci Cumhuriyetçilik ve dış ekonomik güçlere teslimiyetçilik değil mi? Şimdiki iktidarın Avrupacı tutumu, neredeyse bütün bunların bir sonucu olarak ortaya çıkmış sayılmaz mı?
Öyleyse, ümmetçilik bir tehlike olduğuna göre o zaman eski milliyetçiliğin de kendisinin ayrılmaz parçasıymış gibi gösterilen ”dinci muhafazakârlık” tan arındırılması gerekir. ”Ulusalcılık” sözcüğü bu arınmaya yarayabilir.
İkinci Cumhuriyetçiliğe gelince, onun etnik ayrışmayı adeta bir ”insan hakkı” gibi ileri sürmesi, ”Atatürk milliyetçiliği” anlayışında ısrar etmenin önemini daha da arttırmıştır. Ulusalcılık, bu anlayışa uygun biçimde genellikle etniklik bulaştırılmadan kullanılan bir söz olduğu için de elverişli olabilir.

Ahmet Taner Kışlalı ise bir söyleşide şu ifadeleri kullanıyor; Kemalizm zaten özünde hem demokrasi hem de hakça toplum özlemini gerçekleştirmeye çalışır. Yani üç ilke doğrudan doğruya demokrasiyi gerçekleştirmeyi yönelik ilkelerdir. Cumhuriyetçilik, laiklik, ulusalcılık. Diğer üç ilke de devletçilik, devrimcilik, halkçılık hakça toplum özlemini yansıtan ilkelerdir. Bunların bir araya getirdiğinizde demokratik toplumculuğun özü ortaya çıkıyor. İster açıktan sol deyin ister demeyin özü ortadadır." Görüldüğü gibi ulusalcılığı bildik milliyetçilik kavramı ile eşanlamlı kullanmış.

Haldun Çancı ise konu hakkında; "Söz konusu ulusalcığın kökeninde, Türk ulus-devletinin kurucu ideolojisi olan, Atatürk Milliyetçiğinin yattığını da belirtmemiz gerekmektedir." * "Ulusun varlığı devam ettiği sürece, ulusalcılık, var olacaktır. Diğer bir ifade ile, ulusalcılık, ulusu kuran, koruyan, yücelten ve güçlendiren bir düşünce ve eylem olarak, ulusla birlikte varlığını sürdürecektir." diyor.

Konuyu araştırırken beni şaşırtan birşey oldu. ADD'nin resmi web sitesinde ulusalcılığın bir kavram ya da bir ideoloji-fikir olarak çözümlemesi falan yapılmamış. Neden bilmiyorum.

Kaynağını bulamadığım bir başka açıklama;
"Ulusalcilik konusu,bireysel ve ortaklasa özgürlük sorunudur...Söz konusu özgürlük,toplumsal ve uygar insan özgürlügüdür.”
Kemalizm, Atatürk Ilke ve Devrimlerinin oluşturduğu, evrensel biryönetim sistemidir...
Ilkeler 6 adettir... Milliyetçilik (Ulusalcılık) ,Halkçılık,Cumhuriyetçilik
Laiklik,Devletçilik ve Inkılapçılık (Devrimcilik) ...
Son yıllarda, kendini bilir bilmez bir takımlar [kişi kurum ve kuruluşlar], Atatürk ilkeleri sayısına eklemeler yapıp bazılarını da değiştirerek sayılarını artırmaya kalktı... Hatta Atatürk'e olan bağlıkık ve sevgilerinden kaynaklanan değişikliği, ADD genel kongre salonunun duvarına uzun bir bez üzerine yazdırarak astırdı da... Bir de açıklamalı gerekçe vardı ağızlarda: “Ilkeler güncelleşmeli! ? ! '...Hadi canım sende...Yok akılcılık eklenmeliymiş, bilimsellik eklenmeliymiş vs.vs.vs.,eklenmeliymis...
Biliyorum herhangi bir art niyetle hareket edilmedigini...Duygusal bir eylemdi yapılan; ama, Kemalizm duygusallıkla degil ancak bilimsel olarak anlatılabilir... Bilimsellik de “ben yaptim oldu” ya gelmez...
Atatürk Ilkeleri Kemalizm konusunu açıklayıcı nitelik taşımaktadır... Birinci ve unutulmaması gereken husus Kemalizm Mustafa Kemal’in Samsuna çıkışıyla başlar. (1919) Ve günümüze kadar devam eder..."


özgür şahin isimli yazar stratejikboyut sitesinde şu açılımları veriyor;
Ulusalcılık kavramını ne olduğunu saptayabilmek için ulus kavramının ne olduğunu tam olarak ortaya koymalıyız. Ulusalcılığı bazı kesimler ırk temelinde, bazıları din temelinde, bazıları dil temelinde açıklamaktadır. Örneğin Ziya Gökalp ulusu şu şekilde tanımlamıştır: "Ulus, ne ırka, ne kavme, ne coğrafya'ya, ne siyasete ne de kişisel isteğe bağlı, bir topluluk değildir. Ulus, dilce, dince ahlâkça güzel sanatlarca ortak olan, yani aynı eğitimi almış bireylerden birleşik bulunan bir topluluktur." Karl Marx ise ulusu "ekonomik sınıflar" olarak tanımlamaktadır. Eğer ulusun tanımını aynı topraklar üzerinde yaşayan insanlar olarak tanımlarsak, ulusalcılığın tanımı da kendiliğinden ortaya çıkıyor: Bu noktada ulusalcılık; aynı topraklar üzerinde yaşayan insanların dil, din, ırk, mezhep farkı gözetmeksizin ortak çıkarları için çalışmak ve bu çıkarların korunması için mücadele vermek olarak tanımlanabilir. Ulusalcılığın tanımı ülke toprakları içinde yaşayan herkesi kapsayıcı olmalıdır. Bu tanımda kapsayıcılık kelimesi kilit roldedir. Çünkü ancak bu şekilde tanımlanmış bir ulusalcılık anlayışı ulusalcılığın amaçlarına hizmet edebilir. Peki, nedir ulusalcılığın amaçları? Ulusalcılığın birincisi evrensel boyutta ikincisi ulusal boyutta olmak üzere iki önemli amacı vardır. Bu amaçlardan uluslar arası alanda olanı devleti, adeta bir kurtlar sofrası olan uluslararası arenanın emperyalist güçlerinden korumak, toplumun kendi yazgısını kendisinin belirlemesini sağlamaktır. Ulusal bazda olanı da ülke içindeki halkı dili, dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun bir araya getirmek, onları tek bir vücut halinde aynı amaç etrafında toplamaktır. Bütün halkı tek bir vücut haline getirmek amacındaki ulusalcılık anlayışının temelinde ise hümanizm yani insana sadece insan olduğu için değer verme yatmalıdır. İnsana insan olduğu için değer verme gayesindeki ulusalcılık anlayışının tanımında ne ırkta birliğe, ne dinde birliğe ne de mezhepte birliğe gerek vardır. Ulusun temelini din ve ırk oluşturamaz çünkü eğer ulus temelini oluşturan öğe ırk olsaydı, Slav ırkından olan ve aynı dili konuşan Sırplar, Boşnaklar ve Hırvatlar, düşman değil kardeş olurlardı. Araplar aynı dili konuşmasına, aynı ırktan gelmesine ve aynı dinin mensubu olmasına rağmen ayrı uluslardır ve ayrı devletlerdir. Yani başta da belirttiğimiz gibi ulus aynı topraklar içinde yaşayan, diğer bir deyişle aynı yolun yolcusu insanlar olarak tanımlanmalıdır.


Şimdilik bu kadar.
Ekleyeceklerinizi bekliyorum.

ozgur_beyin
15-05-2007, 20:43
Sevgili aliminyum bu iş 12 eylül öncesi başladı. *68 kuşağı nevi şahsına münhasır bir kuşaktır.
* * * 12 eylül öncesi herşey siyah beyaz renklere bürünmüş herkes ya ''allahsız gomunistlerin'' yanındaydı
yada faşistlerin. bu konu uzundur. konuda o değil sadece.
* * *içi eylem dolu gencecik çocuklar kovboyculuk oynar gibi bir birlerini öldürdüğü veya öldürülttüğü bir ortamda
kelimelerden veya kavramlardan bazılarıda ya sağcı! oldu yada! solcu.
* * *Zaten yerinde duran * MİLLİYETÇİLİK'in karşısına * *ULUSALCILIK dikildi. İşte analiide bu babalizide! bu.

* *sağcı söylem. milliyetçilik solcu söylem ulusalcılık

senol
15-05-2007, 20:59
dünyada sag sol denen bir şey kalmamısken biz burda hala aynı şeyleri tartışıyoruz...illa ki milliyetçilik(veya sizin sınıflandırmanızla ulusalcılık)diyorsak,ne kadar az olursa olsun en büyük vatanseverliği dilimizi koruyarak gösttermeliyiz...eğer bu ülkeye en çok düşman çizmesi girmesinden endişeleniyorsak, *o çizmelerin dilimizde izler bırakmamasına özen göstermeliyiz..

Aliminyum
16-05-2007, 12:36
bana o kadar basit gelmiyor özgür beyin. Atatürk Milliyetçiliği resmi ideoloji için yeterli görülmedi mi ki resmi ideolojinin mevcut şövalyeleri olan görünürdeki tatlı su solcuları bir de ulusalcılık ucubesini attılar ortaya. 80 öncesi başlasa bile son birkaç yılda özellikle de AKP iktidarının palazlanmaya başladığı ve bizim de bire bir olan bitenlere şahit olduğu bir dönemde yeşillendi olay. Aslında Klasik Türk Milliyetçileri ile solcu ulusalcıların görünürdeki söylemleri arasında çok büyük farklılıklar yok gibi. Ama Bahçeli net bir tavırla Ulusalcılığı veya kuvvacılığı reddediyor, alakalarının olmadığını beyan ediyor, ulusalcılar da MHP, BBP gibi ülkücü yapılanmaların milliyetçiliklerini bazen şeriatçi milliyetçilik bazen de ırkçılık, faşistlik olarak bile görebiliyorlar. Maocu, Apo itiyle görüşüp çiçek sunmaktan ve bunu fotoğraflatmaktan çekinmeyen Doğu Perinçek en coşkulu milliyetçiden bile daha milliyetçi söylemlerle çıkıyo ortaya, yabancı sermayeyle beslenen, misyonerlikle ya da katolik misyoner gruplarla ilişkileri MİT raporlarına yansıyan ÇYDD üyeleri ulusu, ulusçuluğu, ulusalcılığı kimseye bırakmayacak kadar ulus uğruna militanlaşabiliyorlar.
bu işte bir terslik var ama dur bakalım.

23-07-2007, 17:23
ulusalcılık 22 temmuz 2007'de şapa oturmuş bir görüş biçimidir.

teotihuacan
23-07-2007, 18:30
ulusalcılık şapa oturmuş olabilir ama ulusun da 22 Temmuz 2007 itibariyle şapa oturduğu önümüzdeki yıllarda görülecektir.

pante
23-07-2007, 19:22
Atatürkçülüğün 6 ilkesinden biri olan milliyetçiliğin ismi 70'li yıllarda ülkücülerce kirletilmiş ve içine ırkçılık karışmıştı. Bu nedenle özellikle sosyal demokrat kesim milliyetçilikten söz edemiyordu. Yurtseverlik ise doyurucu bir sözcük değildi. Çünkü milliyetçi olmayanlarda yurtsever olabilirdi. 12 eylülden sonra ülkücü kesimin Atatürk'e de sahiplenmeye kalkışması, ülkücü milliyetçilik ile Atatürk milliyetçiliğinin birbirinden ayırdedilmesini zorunlu kıldı. Ecevit'in başlattığını söyleyebileceğimiz bir ulusalcı akım ortaya çıktı. Ulusalcılığı kendi milliyetçi anlayışlarına ters bulan MHP ve BBP bu akıma dahil olmadılarsa da bunlardan kopmuş bir takım radikal gruplar çetevari örgütlenmelerle ulusalcılığı da kirletmeye başladı. Buna en iyi örnek Türk solu denen gruptur.
İşçi Partisi ve Doğu perinçek'in ulusalcılığa katılımına ise geçmişteki zigzaglarından dolayı güven duyulmadığı açıktır.
Ulusalcılığa gerek duyulmasındaki en önemli neden Güneydoğu sorunudur. Türk ve Kürt halklarının kardeşliği, tek ulus çatısı altındaki birlikteliklerinin bozulmaması, Türkçülük ve Kürtçülük gibi ırkçı anlayışlara karşı çıkılması amaçlanmıştır. Ama gelinen noktada örneğin Türk solunun internet sitesinde Kürt karşıtı yazılar, "Kürt sorunu yoktur, Kürt istilası vardır" gibi sloganlar ulusalcılık akımını dejenere etmeye başlamıştır.

Ülkenin bütünlüğünü istemek, yurdunu, ulusunu sevmek hiç kimsenin ya da grubun tekelinde olamaz. Bu sevgi ve bağlılığı ise hiç kimse bir kavramla ifade etmek zorunda değildir. Milletin oyları da ulusalcı ya da İslamcı olarak adlandırılamaz. Oylar, icraate verilmiştir. Vaatlere ve vaatlerdeki ciddiyetsizliğe karşı verilmiştir. Geçmişteki intibalara göre verilmiştir. Şapa oturan ulusalcılık değil, ulusalcılık adıyla ortaya çıkanlardır. Çünkü bu millet ırkçılığı, aşırı milliyetçiliği tasvip etmemiştir. 12 Eylülü yaşamış, darbelerin, askeri yönetimlerin deneyimini de görmüştür. Ulusalcılığın anlamlarını taşır ama kavramcılık yapmaz.

haziran
27-07-2007, 21:33
ulusalcılık 1919 yılında emperyalizmden kurtulmak amacıyla çeşitli görüş ve fikirlerden olan herkesin biraraya gelerek *başarılmış bir yöntemdir.

bu metodun mucidi ve uygulayıcısı atatürk, dönemin bütün propaganda ve medya araçlarını kullanmasını çok iyi bilen karizması yüksek bir liderdi.

günümüzde "dip dalgası" olarak da bilinen ulusalcılık, 1919 ruhunu yeniden canlandırmak amacında.

ancak önünde 2 büyük engel var:

1) bugün emperyalizm şekil değiştirmiş, küreselleşme yolu ile para serbesçe dolaşmaya başlamış, ekonomide ulusal sınırlar ortadan kalkmıştır.

emperyalizm eski vahşiliğinden hiç birşey kaybetmemiş, daha da kötüsü "görünmez" olmuştur.

gündelik olaylara belli bir kültür seviyesi olmadan bakan insanların farkedemeyeceği kadar görünmez olan bu şeyi, insanlara anlatabilmeniz bugün, 1919'da olduğundan daha zordur.

2) gerek ulusalcılarda gerekse sosyal demokratlarda müthiş bir "lider" sıkıntısı çekilmektedir. hem popüler politika yapabilecek, halkın bütün kesimlerinin gönül rahatlığıyla benimseyeceği ; hem adı yolsuzluklara karışmayacak kadar temiz ve namuslu; hem de bütün değerlerin aşındığı, tek değerin para olduğu günümüzde idealist, akıllı ve cesur olabilecek etkileyici bir lider daha meydanda yoktur.