PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Çölaşan'ın görevine son verildi


__KokTengri__
15-08-2007, 00:35
Evet arkadaşlar.AKP karşıtlığıyla tanınıan Emin Çölasan'ın görevine *son verilmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Bence demokrasiye akp tarafından vurulmuş darbelerden biridir. :(:(:(:

Artık Kanaltürk'e çıkar heralde :D:D

zelzeleci
15-08-2007, 00:37
Hakkaten son mu verildi? Dün yayınlanan yazısı çok çarpıcı idi.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/7080165.asp?yazarid=5&gid=61&a=411583

zelzeleci
15-08-2007, 00:48
mynet'te görevine son verildiği yazıyor.

http://haber.mynet.com/detail_news/?type=Actuel&id=N89939&date=14Agustos2007

mhmd
15-08-2007, 08:44
Emin ÇÖLAŞAN'ın yazılarını okurdum.
Hiç beğenmediğim bir tarzı, bir duruşu vardı. Sevmezdim yazılarının çoğunu. Ama okurdum.
Kaynakları konusunda ketum olduğunu düşündüren ama bunun altında negatiflikleri istediği adrese gönderebilen bir yazar. Çamur at izi kalsın misali çalışan bir kalem!
Birkaç tane den biri de oydu, sevemediğim yazarlar arasında. Neyse

Dün akşam haberlerde duydum. 22 Yıllık köşesinden ve gazetesinden ayırmışlar.
Sözleşmesine son vermişler.
Sevinmedim.
Herkes, her türlü düşüncesini beyan edebilmeli.
O düşüncesinin arkasında olduğunu gösterebilmeli.
Can düşman bile olsa, ne düşündüğünü açıklama hürriyeti olmalıydı.
Ama buna Hürriyet izin vermedi.

Şimdi arkadaşlar çıkıp Adalet ve Kalkınma Partisinin bunu yaptırdığını ima ediyor.
Arkadaşlar, Hürriyet gazetesinin çizgisine bir bakın. Bir de AK Partinin çizgisine.
Benim yorumum şu;
Şahsi bir anlaşmazlık yoksa eğer, seçimlerin %46 lık oy kitlesine sahip olan bir parti ile çok fazla aşık atamazsınız. Kapitalizm buna izin vermez. Hele hele başarının anahtarı satış grafikleri / trajlar olunca, hangi karşıt düşüncenizle gazete satabilecektiniz.
Bir de ikincil düşünceler vardır mutlaka.
AK parti iktidarında, bol keseden reklam gelirlerinden olan medya patronları, ancak dört yıl dayanabildiler bu duruşlarına. Önümüzde bir 4 yıl daha bunu kaldırabilecek gazete göremiyorum.
Bu yüzden iktidara yaklaşma ve yalakalık pozisyonları alınmaktadır.

Her şartta kötü olmuştur. Ama bunu AK Parti yaptı derseniz haksızlık da etmiş olursunuz.
Beğenmediğim ve çok da değer vermediğim bir yazar ve yazılarını, özgürce yayınlama hakkı olmalıydı. Olmadı. Üzüldüm.

Hatalarımı, cehaletime bağışlayın

degisim
15-08-2007, 09:36
Birde Hürriyetİ'in reklamlarına bakın, özgürlüklerden bahsediyorlar.Farklı seslerden,birarada yaşamaktan bahsediyorlar.Çölaşan'ın üslubu ne kadar çirkin olursa olsun sesi kesilmemeliydi tabiki bu durum iktidara fatura edilecek, gazetenin sermaye ilişkileri gözlerden uzak tutulacaktır zaten iktidarda kendi sermaye guruplarını korumak adına bu duruma *göğüs gerecek ve bu saldırıları elindeki güçle bertaraf edecektir.Bu da onların, yani iktidar partisinin görevi.Hangi iktidar olursa olsun bu tip saldırmalara izin vermezdi.

İşte yurdumun özgürlük anlayışı.Tam bir sömürü sistemi altında özgürlükler komedyası.

teotihuacan
15-08-2007, 10:24
ben de arkadaşlarımın tersine severdim üslubunu da yazılarını da. hiç bir dönem iktidar yalakalığı yapmamıştır, iktidarda kim olursa olsun doğru bildiklerini söylemekten çekinmemiştir. bunu yaparken de sürekli ölüm tehditleri almış, sürekli korumalarla yaşamak durumunda bırakılmıştır.

çoğu zaman belgeli yazmıştır, gerçek gazetecilik örneği vermiştir. belgeli yazmayıp kaybettiği davalara bakarsanız ya taktığı lakaplardan, ya da herkesin bildiği ama belgesi olmayan doğruları yazdığı içindir.

sayın mhmmd, bu olayın tamamen akp tarafından organize edildiğini düşünüyorum. bu adam özal zamanında, yılmaz zmanında, çiller zamanında da böyle yazılar yazardı, akp iktidarı hariç hiçbir iktidar döneminde işverenine bu kadar baskı olmamış, (kuşkusuz istenmiştir ama) işine son verilmesi sağlanamamıştı.

saygılar

aldostu
15-08-2007, 11:07
Sevmediğim yazarların başında gelirdi.
Saldırgan,
ukalaca,
terbiye sınırlarını zorlayan bir uslubu vardı.

Sadece kendi bilirdi sanki bütün doğruları.
Parmağına doladıkları her yönüyle kötü berbat insanlardı.
Televizyondaki konuşmaları da
tebiye ve nezaketten yoksundu.

Ha ,
fikirleri ve yazdıkları içinde doğrular yok muydu?
Kimse asla böyle bir iddiada bulunamaz zannederim.
Ama seviye,uslup ve beğenmediği" olayları ve kişileri"
hep tek yönlü ve sadece kötü gösterme *gayretinin sonu bu oldu.

Televizyonda *bazı programlarda
mikrofonu elinde olan program sahibi hep kendi konuşur,
rakibini orada olsun olmasın yerden yere vurur ya..
Emin efendi de öyle sevimsizlerden biri idi.

Bence sadece AKP nin zorlaması ile değil de,
benim gibi zaman zaman Emin'in terbiyesinden, bakış açısındaki
tek yönlülüklerden Hürriyet yönetimine şikayetçi olanların
yönetime yazdıkları etkin olmuştur.

Bir büyük gazeteye yakışmayan,
hizipçi kavgacı bir yazardı.

Yazacak yer bulur.
Kapısını açacak ,
onun gibileri havada kapacak çok yer vardır.
Ama tahminim bu yer HÜrriyet çapında olmaz.

Sevgili Mhmmd bundan sonrasını senden kopyalıyorum,
çünki sanki ben yazmışım,yazacakalırım bu imiş gibi okudum.

"Emin *ÇÖLAŞAN'ın *yazılarını *okurdum.
Hiç *beğenmediğim *bir *tarzı, *bir *duruşu *vardı. *Sevmezdim *yazılarının *çoğunu. *Ama *okurdum.
Kaynakları *konusunda *ketum *olduğunu *düşündüren *ama *bunun *altında *negatiflikleri *istediği *adrese *gönderebilen *bir *yazar. *Çamur *at *izi *kalsın *misali *çalışan *bir *kalem!
Birkaç *tane *den *biri *de *oydu, *sevemediğim *yazarlar *arasında. *Neyse

Dün *akşam *haberlerde *duydum. *22 *Yıllık *köşesinden *ve *gazetesinden *ayırmışlar. *
Sözleşmesine *son *vermişler. *
Sevinmedim.
Herkes, *her *türlü *düşüncesini *beyan *edebilmeli.
O *düşüncesinin *arkasında *olduğunu *gösterebilmeli.
Can *düşman *bile *olsa, *ne *düşündüğünü *açıklama *hürriyeti *olmalıydı.
Ama *buna *Hürriyet *izin *vermedi.

Şimdi *arkadaşlar *çıkıp *Adalet *ve *Kalkınma *Partisinin *bunu *yaptırdığını *ima *ediyor.
Arkadaşlar, *Hürriyet *gazetesinin *çizgisine *bir *bakın. *Bir *de *AK *Partinin *çizgisine.
Benim *yorumum *şu;
Şahsi *bir *anlaşmazlık *yoksa *eğer, *seçimlerin *%46 *lık *oy *kitlesine *sahip *olan *bir *parti *ile *çok *fazla *aşık *atamazsınız. *Kapitalizm *buna *izin *vermez. *Hele *hele *başarının *anahtarı *satış *grafikleri */ *trajlar *olunca, *hangi *karşıt *düşüncenizle *gazete *satabilecektiniz.
Bir *de *ikincil *düşünceler *vardır *mutlaka.
AK *parti *iktidarında, *bol *keseden *reklam *gelirlerinden *olan *medya *patronları, *ancak *dört *yıl *dayanabildiler *bu *duruşlarına. *Önümüzde *bir *4 *yıl *daha *bunu *kaldırabilecek *gazete *göremiyorum.
Bu *yüzden *iktidara *yaklaşma *ve *yalakalık *pozisyonları *alınmaktadır.

Her *şartta *kötü *olmuştur. *Ama *bunu *AK *Parti *yaptı *derseniz *haksızlık *da *etmiş *olursunuz.
Beğenmediğim *ve *çok *da *değer *vermediğim *bir *yazar *ve *yazılarını, *özgürce *yayınlama *hakkı *olmalıydı. *Olmadı. *Üzüldüm. "


Tartışmaları daha yumuşak ve
karşımızdakinin de haklı olabileceği,
onun da olaya farklı bir cepheden bakma ,
yorumlarında kendi doğrularını
ihtimalini düşünerek yapmakta yarar var.

Aşırı sivriliklerin törpülenmesi tabiidir.

Aldostu.

bayraktaro1
15-08-2007, 11:19
Sevgili mhmmd ve Arkadaşlar;

Sevgili mhmmd'in tespitlerinin oldukça yerinde olduğunu düşünüyorum. Aydın DOĞAN denilen adam kapitalizm'in önde gidenidir. Sadece Emin ÇÖLAŞAN değil, bir çok insan harcamıştır. Öyle olmasa nasıl zengin olurdu bu Türkiye'de. Ben İstanbul'da Doğan HOLDİNG'in şirketinde tam 6 ay çalıştım ve anam ağladı.

O beş para etmez adam, para gelmeyen yerde adımını bile atmaz. Benim, zorunlu olarak istifa etmemi zorladı.

Ne anlatabilirim ki? İşe girmeden önce otelde 10 günlük eğitim verdiler. Eğitim sonunda da bir kağıt imzalattılar. Kağıtta ilk 6 ay içerisinde işten ayrılırsam, 750 YTL. tazminat ödeme zorunluluğum vardı. Ama, onlar istedikleri gibi çıkartıyorlardı.

İlk iş görüşmemde, bana ne bu paradan ne de bu kağıttan bahsettiler. *Cumartesi tatil dediler. İşe başladıktan bir hafta sonra, cumartesi full çalıştırdılar. Mesai parası da vermediler.

Ben Avrupa yakasında oturuyordum. Dediler, bir iki haftalık çömezliğinizi Anadolu Yakası'nda atacaksınız, sonra Avrupa Yakasında çalışacaksınız dediler. 4 Ay Anadolu yakasında çalıştım. Sabah 8 - akşam 18.00 mesai bitiyordu ama, işten çıkmam 19.00'u buluyordu ve eve gelmem 21.00 oluyordu. Bu hergün böyleydi.

Şirkette bizim ekip için bir araba satın aldılar. Aldıkları araba opel hackback'ti. Fakat bu 4 kişilik arabaya 7 kişi bindirip, çalışma yerine götürüyorlardı (üstüste)

Ben eşimin devlet memurluğu durumu sebebiyle, İstanbul'dan Ankara'ya gelmek zorunda kaldım. Bana, Ankara'daki şubelerine aktarma yapacaklarını söylediler, son güne kadar çalıştırdılar. Mesainin bitmesine yarım saat kala bir telefonla, aktarmanın olmadığını ve ya burada çalışmam gerektiğini ya da istifa etmemi söylediler. Böylece, mecburen istifa etmek zorunda kaldım. Böylece, tazminatı mı da alamadım.

Benden, sonra da bu birim kar etmiyor diyerek, bir emirle önce toplu halde işten çıkarmalar yapmış ve sonra da şubeyi kapatmıştır.

İŞTE AYDIN DOĞAN bu............... KAÇ KİŞİNİN CANINI YAKTIĞININ HESABI YOKTUR. BİR LAFLA ADAMI ATTIRIR.

teotihuacan
15-08-2007, 11:59
sevgili bayraktaro

görüşlerine aynen katılıyorum, bu olayın emin çölaşan'ın üslubuyla alakası olmadığını düşünüyorum. vergi borcunun silinmesinin karşılığı, seçimde akp'yi desteklemiş bu adam; çölaşanın işine de kaymaklı ekmek kadayıfı niyetine son vermiştir.

şimdi olması gereken adam gibi adamların (eğer varsa) hürriyet'te başkaldırmalarıdır...

çölaşan'ın deyimiyle yapılan, ayıptır, yazıktır, günahtır!!!

degisim
15-08-2007, 12:20
Bu olayla ilgili Hürriyet'teki yazarlardan olmamalı sadece başkaldırı tüm aydın diye nitelenen kesimden gelmeli, ama daha herhangi bir açıklama ben okuyamadım.Hatta TYB (Türkiye Yazarlar Birliği)'inden dahi açıklama yok.Bırakın aydınları C.Başkanlığı seçimiyle ilgili demokrasi dıye yaygara koparan hiç bir medyadan eleştirel bir yorum yok sadece Çölaşan'ın işine son verildiği basit bir olay gibi lanse edilmek isteniyor ki hatta herkes Çölaşan'nın üslubuyla ilgili birde kılıf hazırlamış zaten işten çıkarılmasına.

__KokTengri__
15-08-2007, 12:24
http://i127.photobucket.com/albums/p145/tanereshma/2007-08-1424778_1.jpg


Vay vay vay!..


ELİMDE İstanbul'da haftalık yayınlanan bir İslamcı dergi var. Seçim sonrasındaki iki ayrı kapağını burada görüyorsunuz. İlkinde Anıtkabir'e kilit vurulmuş ve altı ok, Atatürk'ün mezarından ceset halinde çıkarılıyor.

Bir sonraki kapakta ise altı ok şöyle tanımlanıyor: (Aslında Cumhuriyet rejimine küfrediliyor!)

"Dinsizlik, Halk Düşmanlığı, Fahişelik-İbnelik, Ayyaşlık-Hırsızlık, Batıcılık-Hayvanlık, Vatan Hainliği."

* * *

Derginin Anıtkabir kapaklı sayısında, 19. sayfada bir haber. Bunları sizlerden özür dileyerek aynen veriyorum ki, herkes pisliğin boyutunu görsün. Haberin başlığı: "Dayılanan pezevenge kurşun yağdı."

"Kayseri'de seks dükkanı açarak Müslüman halkımıza meydan okuyan pezevengin kerhanesi kurşunlandı. Kayserili Müslümanlar bu ****** çocuğunun açtığı seks dükkanına giderek 'Ananın porno filmi var mı, eğer gelirse biz satın alacağız. Ananın donunu da dükkanın girişine as' dediler.

Şimdi biz laiklerden öğrendiğimiz yöntemlerle para kazamayı öğrenen bu ****** çocuğunun anasının filminin vizyona giriş haberini bekliyoruz.

Müslüman Kayseri halkı bizi yanıltmadı ve pezevengin işyeri kurşunlandı. Onları tebrik ediyoruz.

Gün geçmiyor ki Laik Cumhuriyet'in Allahsız ve ahlaksız rejiminin pislikleri görülmesin. Cumhuriyet kazanımları!

'İlke ve inkılapların' oluşturduğu bu manzara karşısında biz intikam yemini ettik.

Tek tek ve topyekun, hesabını bu dünyada görmek üzere Allah'tan memuriyet diliyoruz."

Bu yayınlar (hem de "Müslümanlık" adına) İstanbul'da Valiliğin, Savcılığın, Emniyet ve öteki ilgili makamların gözleri önünde yapılıyor.

Devlet var mı? Var, var!

NOT:ALINTIDIR *


İslamın gerçek yüzü budur.Malesef hala bu zihniyette insanlar var :(

degisim
15-08-2007, 12:30
http://www.tgc.org.tr Buyrun birde bu siteye bakın Gazteciler Derneği ne işe yarar.İlk tepki vermesi gereken kuruluş,acil toplanarak arkadaşlarının hakkını savunması gereken kuruluş.

__KokTengri__
15-08-2007, 12:35
Bu arada izlenecek adam gibi ne bir TV kanalı nede okunacak adam gibi gazete kaldı.Gazetelerin çoğu tmsf nin elinde geri kalanlarıda dincilerin.ADam gibi bir cumhuriyet kaldı galiba. Tv programlarıda aynı onlarda TMf nin yada dincilerin elinde.Kısaca medya dincilerin elinde.Bu çok kötü bir olay M.Kemal Kurtuluş Savaşı'nı sürdürüken medyanın önemini dile getirmiştir.

Ama şimdiki yayınlara bakın: Kalp gözü , dosta doğru , göz kalbi falan filan .daha pek çoğu. insanların en çok TV seyrettiği vakitlerde yayınlanıyorlar. Hatta Acun dışında yayınlanan tüm gezi programlarıda müslüman ülkelere yapılıyor.

Sonra fettullah var daha adam resmen Türkiye'nin içinde bir devlet kurmuş durumda.Abiler ablalar , ışık evleri . Bunlar hakkında tanık olduklarımı bir bilseniz :(:( *adamlar at gözlüğü ne demek!! resmen kör olmuşlar

Bu arada Emin çölaşanın görevine son verildiğini ilk duyuran flaş haber olarak Kanaltürk'tü *
Diğer haber programları o sırada ne haberi yapıyordu peki? Hemen söyliyim Fatih caminin avlusuna insanlaar sığmadıkları için dışarıya gölgelik yapılacakmış ONUN HABERİ!!

zelzeleci
15-08-2007, 12:40
Sonra *fettullah *var *daha *adam *resmen *Türkiye'nin *içinde *bir *devlet *kurmuş *durumda.Abiler *ablalar *, *ışık *evleri *. *Bunlar *hakkında *tanık *olduklarımı *bir *bilseniz *SadSad * adamlar *at *gözlüğü *ne *demek!! *resmen *kör *olmuşlar * -koktengri-

* *Katılmamak mümkün değil. İslam'ın şartını 2ye indirmişler.
1) Allah'a iman *2)Fethullah'a iman
* *Hatta bazı nurcu alimler sadece 2. şartın önemli olduğunu vurguluyorlar.

__KokTengri__
15-08-2007, 12:50
http://i127.photobucket.com/albums/p145/tanereshma/pic.jpg


!!!UNUTMAYIN ARKADAŞLAR!!!

Bunun gibi yüzlercesi var.Bu adamın Cumhurbaşkanı olmasına izin veren zihniyet ne???
Bunu düşünebilen insanlarla bizim tartışmamızın amacı ne??
Bu forumda tartıştıklarımız bazı insanlara gerçeği onlara kabul ettirebilme ihtimalimiz ne?
Ve neden bu rejimi istiyorlar.Çok güzel bir rejimmi şeriat??
Bu ülkeyi Kur'an a göremi yoksa bizim koyduğumuz kurallara göremi yönetmeliyiz??

Bana 3 tane gelişmiş müslüman devlet sayın inananlar

thunderpoint
15-08-2007, 13:29
O'na sıklıkla yazardım; sorardım: "Bir taraftan 'Laiklik' diye bas bas bağırıyorsunuz, diğer taraftan 'Allah korusun' ya da 'Peygamberimiz, dinimiz' gibi nitelemeler kullanıyorsunuz; ne yaptığınızı biliyor musunuz" diye...

"Kendi inanışınızı tüm topluma maletmeye ve böyle nitelendirmeler yapmaya hakkınız yok çünkü burası laik bir ülke" derdim.

Yazdıklarıma cevap vermeyen tek tanınmış aydın yazardır Çölaşan! Sebebini bilmiyorum, vermedi işte...

Çok yoğun olduğunu biliyordum ama en azından bana kısaca bir "haksızsın" diyebilirdi, demedi...

Kalemini sevmem, dürüstlüğü konusunda da hiç şüpheye düşmedim. Bu kovulmanın sebebinin de ikatidar partisi ve uzantılarının baskısı olduğuna eminim; ama üzülmedim. Bütün kovuluşların yeni aydınlıklara gebe olduğunu ve insanı beslediğini bilirim.

Nitekim Mine Kırıkkanat'ı da böyle tanımıştım. Radikal'de yazıyor olsaydı şu anda bir çok düşünüş eksiğim olacaktı.

İnancımı söylüyorum, Çölaşan namuslu ve şerefli bir insandır. Ama ne yazık ki hayatla içiçeliğinden kendini geliştirmeye fırsat bulamamıştır. Zaten insanların en büyük sorunu değil midir, 'düşünebildiklerini düşünülebileceklerin hepsi' zannetmek...

Olay basın hukuku ve ahlakı açısından acı ve ibret vericidir...

Sevgiler...

ozgur_beyin
15-08-2007, 13:53
Politika dünyasında birçok oyunlar görülür. Fakat, kutsal bir ülkünün belirtisi olan Cumhuriyet yönetimine karşı, çağdaşlaşmaya karşı, cahillik, bağnazlık ve her türlü düşmanlık ayağa kalktığı zaman; özellikle ilerici ve cumhuriyetçi olanların yeri, gerçek ilerici ve cumhuriyetçi olanların yanıdır; yoksa gericilerin umut ve çalışma kaynağı olan yer değil…

Baylar, tekke ve zaviyelerle türbelerin kapatılması ve bütün tarikatlarla, şeyhlik, dervişlik, müritlik, çelebilik, falcılık, büyücülük, türbe bekçiliği vb. gibi birtakım sanların kaldırılması ve yasak edilmesi de Takriri Sükûn Yasası yürürlükte iken yapılmış işlerdir. Bunlarla ilgili yürütüm ve uygulamaların, halkımızın, boş inanlara bağlı, ilkel bir topluluk olmadığını göstermesi bakımından, ne denli gerekli olduğunu çok iyi bilirsiniz.


Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve alınyazılarını ve canlarını, falcıların, büyücülerin, üfürükçülerin, muskacıların ellerine bırakan insanlardan meydana gelmiş bir topluluğa, uygar bir ulus gözüyle bakılabilir mi? Ulusumuzun gerçek niteliğini, yanlış bir yolda gösterebilen ve yüzyıllarca göstermiş olan bu gibi adamların ve kurumların, Yeni Türkiye Devletinde, Türk Cumhuriyetinde daha da çalışmalarına göz yummalı mıydı? Buna önem vermemek, ilerleme ve yenileşme adına, en büyük ve düzeltilemez bir yanılgı olmaz mıydı? İşte biz, Takriri Sükûn Yasasının yürürlükte oluşundan yararlandıksa, bu tarihsel yanılgıyı işlememek için; ulusumuzun alnını, olduğu gibi açık ve temiz göstermek için; ulusumuzun bağnaz ve ortaçağ anlayışı olmadığını tanıtlamak için yararlandık.

Atatürk,Kemal; Söylev, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1978, C.II, s. 653)

*Müslüman olana, hakaret, küfür, beğenmeme ,aklına geleni söyleme ,kurumların içine sıçma hakkı var, ama onları eleştirme hakkı
yok. Bu ne? Üstüne islam örtüsü örtülmüş , Hitler ve Musolini anayasalarımı?
Artık ''EHLİ-İMAN'' *bir başbakanları var. Birde cumhur başkanları oldumu? Ne istersen söyle. İçindeki kinini kus ,ağzından salyalar saçarak kudurmuşluğunu'' islam'' stadındaKİ *seyircilerle paylaş ,toplumu ger. İslam adına ,her herzeyi söyleyebil.
EMİN ÇÖLAŞAN yazınca ''kötü ''insan olsun. Bu eğer bu, adalet veya hümanizmaysa ,bunun zıddı nedir?

degisim
15-08-2007, 14:23
Fethullah Gülen'i yazan Cesur Yürek Emin Çölaşan kendisine içi tehdit dolu mesajları yayınladı..


Yüksek düzeyli Fethullahçı tepkisi..
Önceki günkü yazımda Fethullah Gülen hocaefendi hazretlerinin niçin ABD’de yaşadığını, işleri niçin oradan yönettiğini sormuştum.

Müritleri ‘sağlığı bozuk da o yüzden gelmiyor’ diyorlar! Oysa her gün kendilerine ait Samanyolu televizyonunda ve Zaman Gazetesi’nde söyleşilerini, görüntülerini izliyoruz.


Her konuda aslanlar gibi konuşuyor, akıl veriyor, yol gösteriyor. İç politika, dış politika, aklınıza ne gelirse!


Şimdi o yazıma Fethullahçı kesimden dün ve önceki gün gelen yazılı tepkilerden birkaçını sizlere iletiyorum. ‘Düzey’ olayını göreceksiniz!


(Elektronik posta yoluyla gelen mesajlardaki isimlerin gerçek olup olmadığını doğal olarak bilemiyorum.)

‘Gene küfürbaz ağzınlan hocaefendiye çatmışsın. O gelmek istediği zaman gelir. Senin gibi laik kafalı yobazların istediği zaman değil.’ (Abdurrahman Gümrükçü.)

‘Emin efendi hazretleri, ağzında salya, kuduz köpek gibi saldırıp duruyorsun. Gözü dönmüş gergedan. Sen emir kulusun. Kudursan da, hırlasan da, havlasan da kervan yürüyecek.’ (Bahadır Bahar.)

‘Adi herif, sen kimsin ki hocaefendiye laf atıyorsun. Sen ne yaptın Türkiye için pis herif. Senin gibi komonistler yüzünden gelmiyor hocaefendi Türkiye’ye. Ama bir gün sen ve senin gibilerin işi bu ülkede bitecek.’ (Guendoğan-Kirchberg.)

‘Sana ne lan Fethullah hocanın yaptıklarından, dallama. Derdi seni mi aldı? Artık sizlerin de adam olma (bırak gazeteci felan olmayı) zamanınız geldi.’ (Salih Kartal.)

‘Çok rezilsiniz. Merak ediyorum aceba, sizin Türklüğünüzden şüphe ediyorum.’ (Tuncay Özdemir.)

‘Bu adam Allah diyor. Allah’la savaşılmaz. Yenik düşersin. Yapma, kendine yazık etme.’ (Ali Tunalı)

‘Din düşmanlığı senin kanına işlemiş. Yazık sana. Senin için çöl adamı dediklerini duymuştum bir defasında. Sen birilerinin hareket vermesiyle hareket eden bir piyonsun. Sen İslamın önünde çakıl taşı bile olamazsın. Kendini ezilmekten kurtar. Fethullah hocaefendi senin gibi çapulcularla uğraşmaz. (Hidayet Karaman.)

‘Emin efendi, Fethullah Gülen hakkında yapmış olduğun dayanağı belli olmayan yazılarından dolayı tarih seni affetmeyecek. Bir gün gelecek dünya içinde kaçacak delik arayacaksın. Kendine gel Emin efendi, kendine.’ (Erkan Şahin.)

‘Bu kadar çok mu acıyo yaran? Gazetecilik yap. Nasıl yapılacağını bilmiyorsan Mehmet Barlas Bey ve Fatih Altaylı Bey yardımcı olacaktır.’ (Mehmet Karakaya-İngiltere.)

‘Çok lüzumsuz bir insansınız. Cahil bir insansınız. Piyonsunuz. Hayırlı Ramazanlar.’ (Serdar Özcan.)

‘En çok neye acıyorum biliyor musun, isminin Emin oluşuna. Bu kelimeyi bile kirletiyorsun. Ciğerin de beş para etmez. Ciğeri beş para etmeyen bu adama mail atılır mı? Atılmaz ama yazısı Fethullah Gülen’le ilgili ise o zaman kayıtsız kalamazdık. Tek kelime ile saçmalıyorsun. Fethullah Gülen’in korkacağı bir şey yok. Korkmak artık sizlere mahsus. AB sürecinde, yaptığınız her şeyin hesabını legal yollardan size soracağız. Siz ve sizin gibilerin kirli yüzlerini, nemalandıkları kaynakları deşifre edeceğiz. Tüm kamuoyu aslında ne mal olduğunuzu anlayacak. Sıcak nefeslerimizi ensende hisset. Artık Fethullah Gülen’e dokunan her kimse, karşısında bizi bulacak. Haberin ola, ciğeri beş para etmeyen adam.’ (Tolga Ak.)

‘Ağzından yine b.k damlıyor. Sen kim Feytullah hoca kim. O mübarek insanın ismini ağzına almak kim. Her yerde din düşmanı ve ateist olduğunu gösteriyon. İnanmıyon, bari inanana saygı göster. Feytullah hoca isterse gelir. Sen mi engel olacan? 20 yıldır aynı pisliksin. Hükümetimize güveniyoruz. Nefretle okuduğumuz yazılarının devamını bekliyoruz.’ (Yahya Tetik.)

‘Sen hiç merak etme, Fethullah Gülen Hazretleri Türkiye’ye döneceği zamanı iyi biliyor. Aynen Humeyni gibi, Türkiye’de şartlar tam olgunlaştığı zaman gelecek. O zaman kaçacak delik arayacaksınız.’ (E. Duman.)

İşte, Fethullah Gülen cemaatinden dün ve önceki gün gelen yazılı tepkilerden somut ve düzeyli (!) birkaç örnek. Belki inanmayan olabilir, bunları önümüzdeki cumartesi gününe kadar her isteyene göstermeye hazırım.

Türkiye’ye gelemeyen, ABD’nin koruması altında orada yaşayan, ‘sevgi, hoşgörü’ gibi göstermelik sözcükleri dilinden düşürmeyen Fethullah Gülen’in bazı müritlerinin gerçek yüzü işte bu.

Küfür, hakaret, tehdit!..

Kadroları doğrusu iyi yetişmiş!

Emin Çölaşan - Hürriyet


2005-10-27 11:26:14


Yoruma gerek var mı ?

ALEMİN
15-08-2007, 14:30
Dürüst bir gazeteci kimsenin uşağı olmadı yalakalık yapmadı *A PATİSİ B PARTİSİ hepsi kim gelirse gelsin nasibini almıştır.
yanlışı söylemekten çekinmedi belgeli konuştu yazdı.çok devlet adamını rezil etti mahkemelik etti çok yolsuzluğu ortaya çıkardı.
tek eksiği fazla şovanistti bazen aşırılığa kaçtığı oluyordu ama yinede gerçeklik herzaman vardı yazdıklarında.Çok düşman edindi özellikle dinci kesiminin hatrı sayılır bir nefreti vardır.belediye başkanı melih efendi onun hobisiydi yüzlerce kez mahkemelik olmuşlar.
yani bence iyibir gazeteciydi para baronu emek düşmanı kapitalist aydın efendiyede bu yakışırdı adam satmak onun için çok önemsiz sıradan bişi.Bu olayın arkasında AKP YOK tur diyen saftır hemde öyle bir varki

1907
15-08-2007, 16:00
yatıp kalkıp hep aynı olayı döndürüp döndürüp köşene taşırsan,inananların inançları ile dalge geçersen ve en önemlisi DİNİ SİYASETE KARIŞTIRIRSAN,oluğı budur,müslüman mahallesinde salyangoz satılmayacağını son seçimlerde herkesin görmüş olması gerekiyordu..

thunderpoint
15-08-2007, 16:06
Sen gördün ya 1907, o bize yeter...

Hoşgeldin; bir başlık görüp deryaya dalanlardansın herhalde...

Yalnız bu denizin suyu birazcık acı, yüzme bilmiyorsan tavsiye etmem...

Sevgiler...

1907
15-08-2007, 16:08
hangi denizde yüzüceğimi sana sorucak değilim,azınlık olarak haklarınız tabiki var ancak her denize donsuz girilmez onuda unutma..sevgiler bizden

thunderpoint
15-08-2007, 16:16
her denize donsuz girilmez onuda unutma..sevgiler bizden

Hah, işte tam ben de sana böyle söyleyecektim.

1907
15-08-2007, 16:21
durup duruken tartışma polemik ortamı yaratıyorsun.gidip copy paste edicek bişeyler bulsana sen

ALEMİN
15-08-2007, 16:46
vay vay vay sitenin kabadayısını bulduk. hoşgeldin 1907 abi hatamız olursa kusura bakma abi

mhmd
15-08-2007, 17:40
Emin Çölaşan;
1942 yılında Ankara'da doğdu. Ortaokul ve liseyi TED Ankara Koleji'nde tamamladı. 1965'te ODTÜ Idari Ilimler Fakültesi'nden mezun oldu. Daha sonra Devlet Planlama Teşkilatı, Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve PETKIM'de çalıştı.
1977 yılında Milliyet Gazetesi'nde gazeteciliğe başladı. 1985 yılında Hürriyet Gazetesi'ne geçti. Çölaşan'ın çok sayıda gazetecilik ödülü ve kitabı bulunuyor.

Bahsettiğimiz kişi, eğitimli hem de iyi eğitimli biri. İyi eğitim almış birisinden de kaynaklı, aydınlatıcı, ve bilgi dolu eserler beklememiz en doğal hakkımızdır.
Mesela demokrat yazılar beklerdik;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=7027057&yazarid=5 *böyle oldu,

Halkın tercihlerine saygılı yazılar beklerdik;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6982146&yazarid=5 * böyle oldu,

Bırakın Müslümanlığı, başka dinlere ve inananlara saygılı yazılar beklerdik;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6883184&yazarid=5 * böyle oldu,

Şehitlik gibi yüce kavramları siyasete alet etmemesini beklerdik;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6756321&yazarid=5 * böyle oldu,

Din ile alakan yoksa, bari tarikat taraftarı olmamasını beklerdik;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6647597&yazarid=5 * *böyle oldu,

Böyle bir geçmişten beklerdik de beklerdik, olmadı. Sağlık olsun.

Hatalarımı, cehaletime bağışlayın

mhmd
15-08-2007, 17:46
Bu arada Sn. Arkadaşlar konu başlığımızla alakalı fikirlerinizi alabilirsek çok daha verimli bir ortamımız olur kanaatindeyim.

Hatalarımı, cehaletime bağışlayın

hokusai
15-08-2007, 18:36
FAZLA BİLGİ (information,knowledge degil) EGO YAPAR. bosver *:idea:

zelzeleci
15-08-2007, 18:50
Görünen o ki, doğruları yazmak bazı arkadaşların zoruna gitmiş. Fethullah'ın gazetesinde sol=terörizm, evrim teorisi=ateizm vs. gibi pompalamalar yapıldığında kimse karşı çıkmaz, eleştiri yapmaz nedense...

* *Ancak içi boş, cılız yazılar yazarsan; sen iyi bir muhalif olursun. Ertuğrul Özkök, Bekir Çoşkun...

* http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/7087017.asp?yazarid=2&gid=61&a=348848

* * *İşte bomboş bir yazı, zihniyet tartışmasına giremeyip sadece türbanı, tesettürü tartışırsan muhalif olursun, iyi yazar derler sana bu ülkede.

EZ_TuDu
15-08-2007, 21:26
Emin Çölaşan bu ülkenin ihtiyacı olan gerçek Atatürkçü lerden biridir. Onun çalışmış olduğu gazeteden kovulmasının haklı hiç bir yönü yoktur. Şimdi şuradaki yazıları tek tek okudum. Gerçek vatansever arkadaşların dışındakilere sözüm. Ne kadar küçük beyinleriniz var. Belliki uşaklık yapmak sizin asaletiniz olmuş. *Zannediyormusunuzki Emin Çölaşan gitti kurtuldunuz. Meydan size kaldı öylemi. İstediğiniz gibi satacaksınız bu ülkeyi öylemi. Nasıl kazandınız, hangi bedeli verdiniz bu ülke için. Fetullah Gülen gibi kaçak hayatı yaşayarakmı kurtardınız bu ülkeyi. Senin fetullahının sığındığı ülkeler bir zamanlar parçalamak istemedilermi bizleri. Halende aynı şeyler devam etmiyormu. Ya insan bu kadar kör olabilirmi. Nasıl göremiyorsunuz bu ülkenin gittiği uçurumu.
Aziz Nesin bu ülkenin %65 i aptal demişti. Son seçimlerden sonra bu oranın %80 ne dayandığını üzülerek gördük.

* *Aptallığın doğuştan olduğuna inanmıyorum. *Sizin gibi geri kalmış bağnazların bu temiz insanların kafasına ördüğü örümcek ağıdır bu insanların aptallığı. Elbet birileri çıkacak bu işe dur diyecek. Emin Çölaşan da bunlardan biriydi. Üzülerek görüyoruzki hiç fırsatı kaçırmıyorsunuz. Dürüstlük size batıyor, doğruluk size batıyor, gerçekler size batıyor, onur size batıyor tıpkı yıllarca Atatürkçülüğün size battığı gibi. Hazmedemediniz. Bu nasıl bir kin nasıl bir nefretki yok olma pahasına olsada, bu ülkeyi satmak pahasınada olsa böyle bir düşmanlık besliyorsunuz. Üstelik bunu mertçe söyleyemiyorsunuz. Her defasında kıvırıp yok öyle demek istemedik, yok yanlış anlaşıldık, dansöz gibi kıvırmada üstünüze yok. Nede olsa dansözlük bağlı bulunduğunuz dinin temellerinden gelmiyormu.

* *Sevgili Atatürkçü arkadaşlar sözüm size. Bunlara müsade etmeyelim. Bugün Emin Çölaşan yarın kimbilir kim. Ben Emin Çölaşan ının hayatınıda garanti görmüyorum. Bu haraket aşırı dincileri harekete geçirecektir. Yakında fiziksel saldırılarda başlayacaktır. Tabi Emin Çölaşan doğrularında şaşmazsa.

* *Yazık çok yazık. Ne hale getirdiler şu güzelim memleketi..

mhmd
15-08-2007, 22:04
Ulu insan Mevlana;
"Akıllı adam deliyi azarlamaz." demiş.
İyi demiş hoş demiş.

Bir de her nedense bir söz aklıma geldi.
Sn. ozgur_beyin 'in imzası (Sn. ozgur_beyin hakkınızı helal ediniz)

"Sorun cahil olman değil, kendini alim sanman"
Hay söyleyenin ağzına sağlık. Yazanın kalemine kuvvet.

Hatalarımı, cehaletime bağışlayın

vacsmt
15-08-2007, 22:07
Vallahi yazık olmuş !Hürriyet'e hiç yakışmayan bir davranış !
Durun bakalım daha neler göreceğiz !!!

dilaver
15-08-2007, 22:16
dün akşam siteye girilemiyordu, genel bakım varmış ya da onun gibi teknik bir olay. Başka bir yerlerdeki yorumlara baktım. Darbeyi çagıranlar da vardı. Ordu göreve diyenlerin yogun oldugunu gördüm ve çok üzüldüm. Sevgili Eztudu siz de düşüncelerinizi duygularınıza yer vermeden ifade etmeyi ögrenebilirsiniz. Ucuz yollara kaçmamamız gerekiyor. Hakaret addedilebilecek kelimelere yer vermek düşüncelerimizin degerini yükseltmez tam aksine düşürür.

* * Çöaşan, bir ara çöl ajanı deniyordu hayatta sevmedigim insanlardan biridir. Bana göre kelime dagarcıgı son derece kıt insanlardan biridir. Yogunlaştıgı bir iki konu vardır, döner döner hep bunarı yazar, hiç bir özgün düşüncesi hiç bir yol göstericiligi yoktur. Son derece basit ve basmakalıp ikilemler arasında döner dolaşır ve bence de köşe yazarı olarak hiç bir degeri yoktur.

* * Devamlı ordu şakşakçılıgı yapmaktan ve kemalist geçinmekten başka bir fikri özelligi olabildigine ben rastlamadım bu yaşıma kadar. Devletçidir ve laik oldugunu söyler ama diyanetin kaldırılması ile ilgili bir yazısına da rastlamadım.

* * *Ama bir kalemin işten atılmasını kınıyorum. Aslında eminden önce de ismi duyulmayan basın emekçileri işten atıldı ama onlar ile ilgili kimse agzını bile açmadı. Mhmmd in dediklerine katılıyorum ve eski bir anımı dile getirmek istiyorum.

* * *1978 senesine kadar tüm devrimcilerin agırlıklı okudugu gazete Vatan dı. Yanlış hatırlamıyorsam o yıllarda Vatan da bir grev oldu ve Vatan emekçilerine istediklerini vermedi. Tüm devrimci kesimlerin ortak tavrı ile bu gazete boykota ugradı ki o zamanlar 100.000 tiraja dayanmıştı. Sonuç 10.000 in altına düşen belki de 5.000 di ve Vatan 2 ay sonra basın camizsından silindi. Bundan sonrası da Cumhuriyetin tiraj rekorudur, 120.000 lerdeydi.


* * *saygılarımla

deggial
15-08-2007, 22:28
Emin Çölaşan;
1942 yılında Ankara'da doğdu. Ortaokul ve liseyi TED Ankara Koleji'nde tamamladı. 1965'te ODTÜ Idari Ilimler Fakültesi'nden mezun oldu. Daha sonra Devlet Planlama Teşkilatı, Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve PETKIM'de çalıştı.
1977 yılında Milliyet Gazetesi'nde gazeteciliğe başladı. 1985 yılında Hürriyet Gazetesi'ne geçti. Çölaşan'ın çok sayıda gazetecilik ödülü ve kitabı bulunuyor.

Bahsettiğimiz kişi, eğitimli hem de iyi eğitimli biri. İyi eğitim almış birisinden de kaynaklı, aydınlatıcı, ve bilgi dolu eserler beklememiz en doğal hakkımızdır.
Mesela demokrat yazılar beklerdik;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=7027057&yazarid=5 *böyle oldu,

Halkın tercihlerine saygılı yazılar beklerdik;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6982146&yazarid=5 * böyle oldu,

Bırakın Müslümanlığı, başka dinlere ve inananlara saygılı yazılar beklerdik;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6883184&yazarid=5 * böyle oldu,

Şehitlik gibi yüce kavramları siyasete alet etmemesini beklerdik;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6756321&yazarid=5 * böyle oldu,

Din ile alakan yoksa, bari tarikat taraftarı olmamasını beklerdik;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6647597&yazarid=5 * *böyle oldu,

Böyle bir geçmişten beklerdik de beklerdik, olmadı. Sağlık olsun.

Hatalarımı, cehaletime bağışlayın

sayın mhmmd ilginç bir mesaj olmuş sizinkisi:) ithamlarınıza cevap vermek isterim kısaca

ilk yazı YAŞ kararlarının yargıya açılmasına karşı kaleme alınmış. yazıdaki şu ifadeye dikkatinizi çekmek isterim!..

"
YAŞ kararları kesin. Bu konuda yargıya gidilemiyor. Uzun süredir Türkiye'de belli çevrelerden yükselen bir ses var:

"Sivilleşme ve demokratikleşme (!) adına YAŞ kararları yargı denetimine açılmalıdır. Hazırlanacak sivil anayasada bu hüküm mutlaka yer almalıdır." "

ne kadar komik değil mi? askerleri ve orduyu ilgilendiren bir konuyu sivilleştirmek isteyen sivri akıllılar varmış bu ülkede. demokratikleşmeye gelince bunlar askeriyenin kuralları ve kendi iç kanunlarıdır. uymayanlar atılır. her ordu mensubu bunları bilerek görev alıyor. yani kural ve kanunlara uymak zorunda!

ikinci yazı dtp'lilerin meclise girmesiyle ilgili. bu adamların hepsi pkk terör örgütü üyesi olmayabilir. ama sanırım hepsinin ateşli birer sempatizan olduklarını görmek için çok da akıllı olmaya gerek yok. geçmişte ve halen yaptıklarına ve söylemlerine bakmak yeterlidir.

üçüncü yazı kültür bakanının uygulamaları ile ilgili. yazıda dalaris adlı bir yunanın bakanlığın izniyle konser verdiğiinden ve bu dalaris'in kim olduğundan bahsedilmiş:

"Dalaras kim? Bir Yunan milliyetçisi. KKTC'nın 23. kuruluş yıldönümünde Kıbrıs Rum Kesimi'nde Türk işgalini kınama konseri vermişti.

Ayrıca Yunanistan'da Abdullah Öcalan'a destek vermek için kurulan komitenin faal bir üyesi.

Dalaras Türkiye aleyhine konuşmalarıyla biliniyor. "

kısacası siz bizlere sayı duymayan birine saygı duyulmasını istiyorsunuz.

dördüncü yazı pkk saldırılarında öldürülen askerlerimizle ilgili. Çölaşan bir siyasetçi değildir. dolayısıyla ne dini, ne şehitleri siyasete alet etmesi gibi bir şey söz konusu değildir.

beşinci yazı aleviler üzerine. aleviliğin bir tarikat olduğunu ilk defa sizden duydum. neyse diyelim ki tarikattır sizin dediğiniz gibi. yazıda Çölaşan'ın bu "tarikatın" taraftarı olduğuna dair herhangi bir ifade gösterebilir misiniz?


----------------------------------------------------------------------------------------------------

Emin Çölaşan silinen borçlara karşı istenen kelledir.

bir hikaye vardır. 3 inek sırt sırta verip kurtların saldırısından korunurlarken günün birinde önce ineklerden ikisi diğer ineğe ihanet etmiş ve bu sayede kurtların kendilerini yemeden bırakacağını zannetmişler hani. sonra kalan iki inekten bir tanesi diğerine aynısını yapmış. ve bu son kalan ineği kurtlar yemeden önce şöyle demişler:

"Hiç üzülme,sen zaten yaşamıyorsun.Çünkü biz seni aslında ilk arkadaşını sattığın zaman yemiştik bile."

zelzeleci
15-08-2007, 23:10
Konumuz Çölaşan'ın haksız yere kovulması mıdır, yoksa Çölaşan'ın iyi bir yazar olup olmadığı mıdır? Konu eğer Çölaşan'ın yazarlık niteliği hakkında ise bunun tartışılması için yazarın gazeteden kovulması gerekmiyordu.

* *Yine de dünkü yazısında geçen dergi olayının, hemen hiçbir görsel ve yazılı basında yer almaması beni şaşırttı. Birileri Cumhuriyet'e aleni bir biçimde küfür ediyor. Çölaşan da bunu yansıttığı için mi kötü yazar oluyor, orasını bilemeyeceğim.

beelzbb
15-08-2007, 23:33
http://i127.photobucket.com/albums/p145/tanereshma/pic.jpg


!!!UNUTMAYIN ARKADAŞLAR!!!

Bunun gibi yüzlercesi var.Bu adamın Cumhurbaşkanı olmasına izin veren zihniyet ne???
Bunu düşünebilen insanlarla bizim tartışmamızın amacı ne??
Bu forumda tartıştıklarımız bazı insanlara gerçeği onlara kabul ettirebilme ihtimalimiz ne?
Ve neden bu rejimi istiyorlar.Çok güzel bir rejimmi şeriat??
Bu ülkeyi Kur'an a göremi yoksa bizim koyduğumuz kurallara göremi yönetmeliyiz??

Bana 3 tane gelişmiş müslüman devlet sayın inananlar

bana 3 tane gelişmiş müslüman devlet sayın inananlar:)

adı üstünde inançtır bu...
mason şovenlerden Allahsızlardan fırsat kalmaz ki sayalım....

devlet laik olmalıdır...

SAYGILAR

ziggurat
15-08-2007, 23:58
2X2=4,Emin Cölasan i AKP iktidari isten attirmistir.Durun daha bu baslangic .AKP nin demokrasisini Türk halki görecek.Benim okumayi pek sevmeyen,ABDullah Gül ü cok seven halkim.Daha neler görecek neler...

osiris
16-08-2007, 00:42
bunların demokrasi anlayışı böyle demokrasi araçya işne gelince kullan işine gelmeyince kaldır çöpe at hani nerde ifade özgürlüğüğ AB kriterleri daha dün bu yüzden hapislerde yatanlar hemen unutuveriyorlar onun için bunları ancak askerin süngüsü paklar emin çölaşan,bekir çoşkun ,özdemir ince ,tufan türenç ,gerçektende hükümeti her yönüyle eleştiren çizgilerinden bir an olsun sapmamış yazarlar ve aydın doğan da bunları yavaş yavaş temizlemeyi düşünüyor çünkü kendisnin erdoğana borcu var nedenmi poaşın bir milyar dolarlık cezasını 250 milyon ytl indirdiler vede akp beş yıldaha iktidarda olduğu için açık göz doğan pastadan büyük dilim istiyecek bunun içinde erdoğanın gözüne girmesi gerekecek bu sadece ertuğrul özkök,cüneyt ülsever,mehmet barlas,hadi uluengin gibi kalemşörlerle olmadığı için kalemini satmayanları tasfiye etmesi gerekiyor bence bunun devamı gelir.

ozgur_beyin
16-08-2007, 10:01
Ertuğrul * Özkökten, teknik yalanlar.

''Çölaşan geçen 20 yıl boyunca istediği her şeyi yazdı.

Yüklü tazminatlar ödeme pahasına bunlara ses çıkarmadık.

Hürriyet bundan 5 yıl önce yeni yayın ilkelerini belirledi.

Bu ilkeler, yeni ve çağdaş bir yayıncılık anlayışının temel taşlarıydı.

Kişi hakları, hakaret, takıntı gibi konularda daha titiz bir yayıncılık sürdüreceğiz.

Bunda kesin kararlıyız.

İşte bu noktada Çölaşan’la bazı anlaşmazlıklar çıkmaya başladı.''

Beş yıl *önce ''YENİ YAYIN İLKELERİ'' ni belirleyen *HÜRRİYET *(acaba beş yıl önce, lafı size *hangi zamanı hatırlatıyor?) nasıl olduysa
Emin *Çölaşan'ın *yayın ilkelerine uymadığını *şimdi anlamış.

ÖZKÖK devam ediyor

''Hürriyet şimdi önümüzdeki 10 yıla hazırlanıyor.

Kadrolar gençleşiyor.

Çağdaş yayın ilkeleri yerleşiyor.

Eski güçlü yazarlarının yanı sıra, yeni, genç ve güçlü muhalif sesler yükseliyor.''

*Yani Özkök diyorki ''Çölaşan artık DİNAZOR * oldu. yazıları ve *janrı *çağdışı kaldı . onun için sepetledik''
*
Ertuğrul Özkök yalanı, ''yayın ilkeleri'' örtüsüyle örtmüş. Birde örtünün altındakileri gösteren BEKİR COŞKUN 'a kulak verelim.

* Kürek mahkûmları...


BU yazıyı zor şartlar altında yazıyorum.

Telefonlar durmadan çalıyor, televizyonlar kapıda, haberciler durmadan bizden söz ediyorlar, benim ise söyleyecek çok sözüm yok.

Sözümü sadece size söyleyebilirim.

Olan şu:

Biz bir kayıktaydık.

Kürek arkadaşımı dalgalar aldı.

Bizim ulaşmak istediğimiz bir yer vardı. Söylene söylene, sızlana sızlana, adeta kendimizi kürek mahkûmu sayarak kürek çekiyorduk o yere doğru...

Orası; sadece bizim aydınlık ülkemizdi.

Çağdaş okulların bahçesinde, çocukların sevgi-barış-özgürlük şarkıları söyledikleri, karanlık merdiven altlarında tarikat kurslarının yer almadığı bir yer...

İtilmiş, yasaklı, suçlu, sakıncalı, haram, günahkár, aşağılanan, hiç sayılan kadınların olmadığı yurt...

Babaların evlerine güler yüzle ve alın teri sıcak ekmeklerle döndükleri...

Soygunun, hırsızlığın, talanın olmadığı bir yer.

İran’a, Suudi Arabistan’a benzemesini asla istemediğimiz... Şeriatçıların, tarikatların, laik cumhuriyet düşmanlarının karanlığa sürüklemelerini asla kabul edemeyeceğimiz mübarek-kutsal vatan...

Mustafa Kemal’in memleketi....

Bizim ülkemiz...

*

Ulaşmak istediğimiz yer burasıydı.

Emin Çölaşan artık yok.

Ne yapmalıyım?..

Bırakmalı mıyım kürekleri?...

Ben şimdiye kadar her şeyimi okurlarımla paylaştım. Evimizi, evimizdeki canlıları, kemanımı, şarkılarımı, sevdalarımı, sancılarımı...

Bilmezsiniz; yazılarımı onlarla birlikte yazarım ben.

Şimdi soruyorum:

Ne yapmalıyım.

Asılsam mı küreklere?..

Avuçlarım kanasa da, hırsımdan ağlasam da, o yere doğru tek başıma kalsam dahi çekmeli miyim kürekleri?

Yoksa, vaz mı geçsem kürek çekmekten?

Söyleyin dostlarım...

Ne yapmalıyım, ne?..


Aynı gazete iki ayrı yazı, A.K.P.'nin dümen suyuna giren *HÜRRİYET'mi doğruları yazıyor? BEKİR COŞKUN'mu?

Subat
16-08-2007, 13:02
bu yazı ile birlikte emin çölaşan'cılar olacak bekir coşkun'cu..

Yoksa *Emin Çölaşan'ı atan zihniyet, onun şahsını değil, görüşlerini atmıştır. Doğru yanlış ayrı mesele, ama aynı fikirleri zikreden bekir çoşkun hala durmakta ve son yazısı ile açıklamanın esasını yapabilmekte..

Ne dersiniz?
Emin Çölaşan'cılar olacakmıdır Bekir Çoşkun'cu?


Bence ikisi de doğru yazmıyor.
Emin yenildi Bekir yenilgiyi kabul etti..

16-08-2007, 13:14
kale düşmek üzere, artık devir onların devri, saruman muhammedin orduları
durmak nedir bilmiyor, *elf lerin devri kapanıyor :cry:

ulas1
16-08-2007, 15:22
İyi bir gazeteci kesinlikle haketmedi. ama kendiside neyin ne olduğunu herkesten iyi bilir. ileride bu konuyla ilgili gerçekleri yazacaktır tabi düşündüğümüz gibi dürüst korkusuz cesur keskin kalemli bir adamsa.

mhmd
16-08-2007, 15:44
Sn. gandalf,

Tam da adınıza göre bir cevap vermişsiniz. *:)

Oysa ki; gerçekte durum çok daha farklıdır.
Her devrede ve her yerde vardır Hobbitler, Elfler, Cüceler, İnsanlar, Entler, Orglar, Yüzük tayfları.
İnsanlara yakın, doğayı seven, sevimli, eğlenceyi ve hikayelerin varlıkları geniş gönüllü Hobbitler az da olsa hala vardır.
Asaletleri ve doğaüstülükleri ile, şıklık ve ölümsüzlükleriyle de Elfler mevcuttur.
Kısa boylarına rağmen çok güçlü olmaları, hem iyiliğe hem kötülüğe meyilleriyle cüceler mevcut.
Yaprak kalpli Entler, daima yeşili ve ağacı korumayı üstlenmişlerdir.
Biçimsiz ve ölümün içinden gelen Orglar da mevcuttur dünyamızda ama sandığınız kadar ve sandığınız kişiler değildir.
Sinsi, kara pelerinli Yüzük Tayfları ise her daim var olmuşlardır.

Benim hikayemde ise artık Saruman'ın Orgları susturulmuştur, Saruman hüzünlüdür. Aragon, insanları toplamış ve büyük bir çoğunluğu yakalamıştır.
Zaman insanların zamanıdır.
Frodo'nun yolculuğu bitmiş olsa da gerçeğin kapısını aralayan bir Hobbit olarak daima, insanların kalplerindedir.
Gollum ilelebet karanlık bataklığına dönmüş ve artık yüzükten ümidini kesmiştir.

Ve Gandalf yol göstermeye ve aydınlatmaya devam edecektir.

Hatalarımı, cehaletime bağışlayın

16-08-2007, 15:45
kale düşmek üzere, artık devir ork'ların devri, saruman muhammedin orduları
durmak nedir bilmiyor, *elf lerin devri kapanıyor :cry:

16-08-2007, 15:55
sn. mhmmd

karekterler sizin hikayenize pek uymuyor, saldırı altında olan laik düzendir, ve laik
düzen saldırı altında olduğuna göre siz saldıranlar tarafında oluyorsunuz.

gandalf ne demişti, ''savaşın üçüncü günüde kuzeye bakın '' *:lol:

sizde iyi bakın güneşin parıltısı ile birlikte bir sabah yeşil tanklar ork kentlerinde yürüyecek

tabi yüzük zamanında yetişirse *:lol: *çünkü bizim frodo hep uyuyor

mhmd
16-08-2007, 16:04
:lol: *:lol: *:lol:

Kim ne derse desin, artık; Zaman İNSANLARIN Zamanı

Hatalarımı, cehaletime bağışlayın

16-08-2007, 16:10
bende aynı kanıdayım, devir her daim insanların olmalı, hedefi orta çağ olan
karanlık ork ların değil. günün birinde arkasında dört kadın çaputlara bürünmeyi
bekleyenlerin *değil

mhmd
16-08-2007, 16:52
Sn. gandalf

Bakın, bu noktada aynı yerdeyiz.
Az önce İran'lı bir arkadaşımla konuşuyorduk.
-Sizin ülkenizi anlamıyorum. Diyordu. Bu baş örtüsüne kin, nefret, yasak neden?
Birden aklıma geldi.
- Dostum dedim. Sizin ülkenizde de tam tersi bir kin, nefret ve yasak yok mu?
Durgunlaştı, biraz düşündü ve başı önde cevapladı.
- Aslında her ikisi de aynı, öyle ya...

Özgür düşünce ve tüm karşıtlıkların aynı yerde kardeşçe var olmalarını diledik.

Hatalarımı, cehaletime bağışlayın

16-08-2007, 17:43
Burada Emin Çölaşan'ı savunanların farkında olduğu ancak dile getirmediği bazı şeyler olduğunu sanıyorum.

Emin Çölaşan’a bakış açınız aslında iktidara bakış açınızdan kaynaklanır. Eğer iktidarı beğenmiyorsanız, Çölaşan size olumlu gelecektir. (Benim için de bu geçerli).

Ancak Çölaşan'ın geriye giderek değerlendirirsek, her yazdığının belgeli olmadığını ve gereksiz, acemice, atak yazılarla Melih Gökçek karşısında bile defalarca mahkum olduğunu görürüz. Bu husus aslında pek önemli değil. Kendi değer yargılarımıza uygun bulduğumuz yazılar elbette bizi tatmin edebilir.

Diğer yandan Hürriyet yazarları E. Çölaşan, B. Coşkun, T. Türenç, Y. Doğan ve Ö. İnce'ye beraber bakarsak, bunların hepsi Akepe iktidarına karşıdırlar. Ancak büyük bir mutlulukla iktidar yağcısı Hürriyet gazetesinde yazarlar ve bolca maaşlarını cukka ederler. Aslında hemen hiçbirisinin geçim sorunu yoktur. Yani politik olarak ters düştükleri bu gazetede yazmak zorunda değillerdir. Çölaşan'ın atılmasında çok büyük bir tazminat aldığına da kesin gözüyle bakıyorum.

Esasen mesele, insanın söyleminin ardında olmasındadır. Eğer yanlış düşünmüşseniz, yanlışlığınızı kabul edersiniz, kendinizi geliştirir ve değişmek için uyum sağlamaya çalışırsınız. Ama düşünceniz başka, yaşamınız başkaysa, inandırıcı olamazsınız.

Hürriyet gazetesi açıktan propagandasını yapmaz ama şeriatçı bir gazetedir. Çünkü hep iktidarın yanında oldu. İktidarın taraftarlığını yaparken alışageldiğimiz bütün değerlerin altını oymaktan çekinmez. Bu uğurda gerekirse haber atlar, gerekirse 12. sayfada dipnot gibi haber verir. Bu hususta Akepe’nin ABD ile yaptığı (Kuzey Irak’a girmeme) anlaşmasını anımsadınız mı? CHP bunu belgesiyle açıkladığında ertesi günü bu hususta bir satır yoktu. Bir gün daha sonra iç sayfadan vermeyi lütfettiler. Gazetede iktidar karşıtı yazarlar olması önemsizdir. Çünkü hiçbir zaman gazetenin manşeti iktidar karşıtı olmamıştır, hatta tarafsız bile olduğu görülmemiş, her zaman iktidar yanlısı olmuştur. Ayşe Arman’ın başbakan ve bakan eşleri hakkındaki sayfa sayfa “türban şıklığı” vs yazılarını anımsamayınız. Bundan az bir süre önce aldığım bir e-postada Aydın Doğan’ın geçtiğimiz 5 senede servetini 11’e katladığının hesaplandığı söyleniyordu. Bu iş gayet normal bir çıkar ortaklığıdır.

Hürriyet gazetesinde Çölaşan’ı kim okur? *Bence çok az kişi okur. Gazeteyi alan eğer hemen spor sayfasını açmazsa, manşete göz gezdirir, kalın harfle yazılmış manşet altını okur. Daha sonra geçer hangi manken kiminle yatmış, hangi çılgın koca karısını nasıl doğramış gibi şeylerle ilgilenir. Yani sonuçta, eğer bir şey aklında kalırsa, o da manşetteki haberdir. E. Çölaşan, B. Coşkun, T. Türenç, Y. Doğan ve Ö. İnce'ye kimse bakmaz ki…

Seçimlerden bir ay önce falandı. Bir e-posta haberleşmesi ile bir sürü insan bu yazarlara Hürriyet’i bırakma mesajı verdiler. Hatta Çölaşan ve B. Coşkun bunu köşelerinde yazdılar. “Aman bizi nasıl bırakırsınız vs vs”. Birkaç gün sonra bu sefer Ö. İnce Hürriyet’in ne kadar vatansever, bağımsız Türkiyeci vs gazete olduğunu yazmaz mı! Bu zevat, okuyucusunun sırtını sıvazlayarak gününü gün eden bir özel cinstir. Gazete ise İstiklal Savaşının mütareke basınına taş çıkartır.

thunderpoint
18-08-2007, 10:54
Hıncal Uluç/ Sabah Gazetesi/ 18.08.2007 tarihli köşe yazısı.

Çölaşan neden seçildi?..

Ertuğrul Özkök'ün kalemini nasıl usta kullandığını anlatmama gerek yok. Size en ters gelen düşünceleri bile lezzetle okutmayı başaran ender kalemlerden biridir o..
Ama bu defa başaramamış..
İnsan kendisini inandıramazsa, başkalarını nasıl ikna eder..

Adı Hürriyet'le özdeşleşmiş, 22 yıl o gazetede aralıksız yazmış, ayrıldığı gün hâlâ gazetenin ve ülkenin tartışmasız en çok okunan yazarı ile Genel Yayın Müdürü el sıkışıyorsa, o ayrılık haberini, o yazar kendi köşesinde kendi verir, bir veda yazısı yazar, okurlarından ayrılırken..
Öyle mi oldu peki?..

Emin'in işine Aydın Doğan son vermiş..
Ne tesadüf.. Genel Yayın Müdürü, Yılmaz Özdil'i SABAH'tan transfer ediyor, birkaç gün önce.. Yılmaz'ın bile abartılı bulduğu reklamlarla ilan ediyor. Tam da bu sırada patron Emin'le çalışmak istemediğine karar veriyor.. Öyle denk düşüyor ki olaylar, Ertuğrul "Emin'in kovuluşunda söylenen sebepler olsa, Yılmaz'ı alır mıydık" diyebiliyor..

Ona öyle demezler ki, Sevgili Ertuğrul.. Ona "Minareyi çalanın hazırladığı kılıf" derler..
Emin ile mukayese edilecek yazar, bugün ülkemizde yok..
Doğrudur, yığınla AKP düşüncelisi, yanlısı, avukatı, yalakası arasında, muhalif kalemler az da olsa varlar. Varlıklarını sürdürüyorlar.. Ama onlar -ki içlerinde ben de varım -iktidarı fazla rahatsız etmiyor..

Çünkü onlar "Fikir yazısı" yazıyorlar.. Eee.. Herkes fikrinde özgür.. İmam bildiğini okuyor.
Oysa Emin farklı şey yapıyor.. Bir Uğur Mumcu o.. Köşesinde haber yayınlıyor.. Belgeli, kanıtlı..
Fikre gülüp geçenler, önlerine dangadanak bir belge konunca panikliyor, şaşkına dönüyorlar.
Emin'in kovulduğu gün, Ankaraİstanbul arasında yoğun bir telefon trafiğine sebep olan yazısını hatırlayın..

Türkiye'nin nereye gittiğinin, götürülmek istendiğinin belgesi bir derginin kapakları ve yazılarını koydu köşesine Emin.. Deprem yarattı..
Mal meydanda.. "Yok" diyemezsiniz.. "Emin'in fikri" deyip geçemezsiniz.. Öyle yazı vurur adamı.. Kalbinden vurur, sarsar..
Bu ülkede tonla devrimci, ilerici, çağdaş gazeteci vardı.. Seçip Uğur'u vurdular. Neden?.. Uğur bu tür gazeteciliği başlatan adamdı çünkü.. Köşesinde bilgiler ve belgeler yayınlardı. Apışıp kalırdı eleştirdikleri..

Aydın Bey istememiş.. Tamam..
Ertuğrul, o gazetenin Genel Yayın Müdürü, holdingin yayın gurubu yöneticisi olarak patronu ikna edemez miydi, en azından zamanlama açısından..
"Aydın Bey, Petrol Ofisi dedikoduları almış yürümüş, hükümetle nerdeyse 3 milyar dolarlık bir anlaşma yapıldığı söylentileri yayılmışken Emin'i atarsak, 'Pazarlığın parçası' diyebilirler. 22 Temmuz sonuçlarının bu kararı zorladığını iddia edebilirler.. Geçen hafta Yılmaz'ı aldık.. Onun transferini göz boyamak diye adlandırabilirler.. En azından bir süre bekleyelim" diyemez miydi?.

Sevgili Ertuğrul,
O yazıyı keşke hiç yazmasaydın!..
Bir gün sen de "Keşke" diyeceksin. Eminim!..

sargon
18-08-2007, 15:43
Hürriyet gazetesini öyle düzenli olarak hiçbir zaman takip etmedim. Çocukluğumda babam Milliyet okurdu. Ben de üniversite yıllarında Cumhuriyet, sonra karışık şekilde gazeteler, bir ara Radikal, en sonunda da hiçbirşey okumamaya başladım. Ama Hürriyet'in hiçbir zaman düzenli takipçisi olmadım. Benim gözümde Hürriyet hep varolan rejimin, statükonun, hatta giderek devletin gazetesi oldu.

Emin Çölaşan'ı ise hiç bir zaman sevmedim. Bir kere adamın hiçbir zaman demokratik bir tutum aldığını görmedim. Demokrasi falan yazmıyor kitabında. Ne Kürt sorununda demokratik bir tutumumu gördüm, ne demokratik hakları yenen insanların yanında gördüm, ne işçilerin, memurların sosyal ve ekonomik hakları konusunda anlamlı bir tutumunu gördüm. ABD'ye karşıtlığı bile hiçbir zaman bir anti-emperyalist tavır değildi. Fethullah Gülen'i ülkesinde tuttuğu için ABD'ye karşıydı yada Kürt sorunundan dolayı. Yani asıl derdi ABD'nin hakimiyet alanında uyguladığı despotluklar değil de Türkiye'deki devlet bürokrasisinin ihtiyaçlarına denk gelen alanlardı.

Emin Çölaşan'ı hiçbir zaman solcu olarak da görmedim. Böyle bir iddiası var mıdır, onu da bilmiyorum. Tek bildiğim yaman bir devlet savunucusu olduğuydu. Son yıllarda kendilerine nedense sosyal demokrat yada solcu adını veren birileri devlet bürokrasisinin kalemşörlüğünü yapanları kahraman ilan etmeye başlayınca Emin Çölaşan da bu kesimin aranan isimlerinden biri oldu. Hakaret dolu üslubuyla, saldırgan tavrıyla bu kesimlerin geliştirdiği düşük düzeyli ve kavgacı yeni etiğe adeta şıp diye oturdu.

Geçtiğimiz aylarda bir kampanya yapıldı. Hürriyet gazetesi okunmayacaktı. Bu gazetede sevdikleri Emin Çölaşan, Bekir Coşkun gibi birkaç yazar dışında iktidar savunuluyordu hep. Kendi anlayışlarını despotik bir şekilde herkese dayatmayı pek seven, darbeci, saldrıgan bir ittihatçı kültürün ifadesi olarak gördüm *o zaman bu tavrı. Hiç bir anlam veremedim. Kendi anlayışlarına uygun araçlar geliştirmek yerine dürekli onu bunu baskı altına almaya çalışan bir kampanya yani. Eğer o gazeteyi beğenmiyorsan, anlayışı sana uymuyorsa, başka gazete çıkarırsın, anlayışını savunursun. Hayır, yapılması gereken bu değildi. Diğerleri susturulmalı, kendi despotist propagandaları, yüksek devlet çıkarları savunulmalıydı hep. Tek ses onların istedikleri ses olmalıydı. Bu kampanyanın açıklaması ancak bu olabilir.

Şimdi Çölaşan o gazeteden atıldı. Beni ne sevindirdi, ne üzdü. Ortada demokratik hakların çiğnenmesi gibi bir durum varsa, anlayışı bana faşist gelse bile Çölaşan'ı savunurum. Ama sıradan bir işten çıkarma olayı var. Kapitalist bir işletme var ve adam bir yazarı çıkarıyor. Sıradan bir olaydır benim için. Kimse kendi gazetesinde A kişisini çalıştırmak zorunda değildir. Tazminatını verip çıkarır. Eğer Çölaşan'a şu anlayışta yazılar yazacaksın denmiş olsaydı bu aslında bir skandal olurdu. Hem Hürriyet hem Çölaşan açısından. Bu yüzden olayı ciddiye bile almadım. Sadece sürekli ortalığı ayağa kaldırmayı pek seven bir takım insanların yaygarası olarak düşünüyorum.

degisim
20-08-2007, 18:33
Mehmet Y. YILMAZ
*

Sana ne lan benim haberimden?


ÖNCE başlıktaki üslup nedeniyle bu tür sözleri duymaya kulakları alışkın olmayan değerli okuyucularımdan özür dilerim. Ama bazen herkese anlayabileceği bir dille yanıt vermek kaçınılmaz oluyor, beni anlayışla karşılayacağınızı ümit ediyorum.

AKP Balıkesir Milletvekili Cemal Öztaylan, Hürriyet’in TBMM’deki milletvekillerinin kaçının eşinin türban taktığına ilişkin haberinden huylanmış.

Balıkesir Odalar ve Borsalar Müşterek Toplantısı’nda şöyle konuşmuş: "Efendim, Balıkesir milletvekillerinden hangisinin karısının başı açık? Sana ne lan? İşiniz mi yok? Benim karımın başı açık mı, kapalı mı? Sana ne lan açıksa? Sana ne lan kapalıysa? Benimkisi açık Allah’tan, ben yırtmışım."

Kelimelerin hakkını vererek okursanız, bu sözleri söyleme süreniz yaklaşık 15 saniye sürer.

15 saniyelik bir konuşmaya bu kadar argo sözcüğü sığdırma başarısını gösteren bir milletvekilimizin olması, Hürriyet’in bir araştırma daha yapmasını zorunlu kılıyor bence: Milletvekillerimizin kaçı düşüncelerini düzgün kelimelerle ifade edebiliyor? İlginç bir sonuç çıkacaktır, buna eminim.

Bütün Türkiye, Cumhurbaşkanı adayının eşinin türbanını konuşurken, milletvekillerinin eşlerinin türban durumunu öğrenmek Türk halkının hakkı değil mi?

Türbanın, belli bir siyasi çevre için nasıl bir bayrak haline getirildiğini gösterecek daha iyi bir araştırma haberi olabilir miydi?

Sana mı soracağız, gazetemize hangi yazıyı yazacağımızı, hangi haberi koyacağımızı?

Ayrıca şu da var: Milletvekilleri, kamusal bir göreve talip olarak seçiliyorlar. O andan itibaren özel yaşamları da dahil olmak üzere, basının denetimine hazır olmak zorundalar.

Bir demokraside, basının en temel görevlerinden biri de budur: Seçilenleri halk adına denetlemek.

Bunu yaparken o haber falancanın hoşuna gitmez, bu haberi fişmekan beğenmez diye düşünmek gazetecilerin işi değildir.

Başlık bu nedenle zorunlu oluyor: Sana ne lan benim haberimden?


http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/7116649.asp?yazarid=148&gid=61&a=596807


Çölaşan'ın işine son verildikten sonra *tabiki iktidar yanlısı olmayan, hatta saldırılara varacak şekildeki yazılara hız vermeleri, tamda beklediğim gibi olmuş.Bugünlerde bu tür haberleri Hürriyet köşe yazarlarından daha çok göreceğiz anlaşılan.

pante
21-08-2007, 01:55
Bir yazarıyla çalışmaya devam edip etmemek o gazete sahibi ve yönetiminin tasarrufundadır.
Yazar, gazetenin imajını yansıtan olduğundan, gazetede çalışan işçilerden farklıdır. O nedenle bir gazete emekçisinin işten atılması gibi algılanmamalıdır.
Evet, iktidarın sürekli yakınması nedeniyle yaklaşık 4 yıldır Çölaşan'ın çıkarılmasını isteyen Aydın Doğan, en son Petrol Ofisine verilen büyük cezayı indirebilmek amacıyla bu konunun kesin bitirlmesini istemiştir.
Ardında iktidar baskısı ve PO cezası olsa da tekelci zihniyete sahip Aydın doğan'ın bir yazarının işine son vermek kendi bileceği iştir. Bu noktada okurlarının tepkisi de doğaldır, protesto edip artık Hürriyet okumamaları da..

Cumhuriyet mitinglerinin başlıca sloganlarından biridir "Satılmış Medya". "Medya" bir genelleme gibi anlaşılır,, kastedilen Doğan grubu başta olmak üzere iktidar yardakçılığı yapan medya organlarıdır. Ancak köşe yazarlarının bir kısmı *bu ithamın dışında tutulurlar ki bunlardan biri de Emin Çölaşan'dır.
Her iktidar döneminde eleştirilerinden geri adım atmamış, kalemini satmamış bir yazardır.
Uğur Mumcu'nun "güvenilir" olarak verdiği tek isimdir Çölaşan ve bu güvenilirliğini ispatlamıştır.

Dürüstlük-güven ayrı, kapasiteli-becerikli olmak ayrı konulardır. Ayrı da değerlendirilmesi gerekir. Çölaşan'ın kelime hazinesinin, bilgi-kültür kapasitesinin yüksek olmadığı açıktır. Her yazarın bu zenginliği taşıması da gerekmez, özellikle araştırmacı gazetecilerin. Örneğin Hürriyet'te bir Hadi Uluengin'den çok kelime kapabilir, kültürünüzü geliştirebilirsiniz. Ama Hadi Uluengin'den sansasyonel bir haber alamazsınız. Belgesiyle, kanıtıyla bir siyasinin açığını onun sütununda bulamazsınız. Dolayısıyla bu iki farklı yazarı aynı kefede değerlendirmek yanlış olur.

Sevmek-sevmemek yorumlarını ise çok saçma buluyorum. Görüşlerine katıldığınız, aynı düşünceleri paylaştığınız biri hakkında sevdiğinizi ya da sevmediğinizi belirtebilirsiniz. Buna hakkınız vardır. Emin Çölaşan'dan çok farklı düşünceleri savunanların " Onun görüşlerini beğenmiyorum" deme hakları olabilir ancak. Örneğin Aldostu'nun Çölaşan'ı sevmediğini belirtmesi normaldir de Mhmmd'nin bunu söylemesi doğru değildir.

Hürriyet'i açtığımda ilk okuduğum yazarlar Çölaşan, Ahmet Hakan, Bekir Coşkun olur. Bana göre Bekir Coşkun Çölaşan'dan daha katıdır. Hiç objektif değildir. Çok abartılı eleştirir. Desteksiz-dayanıksız atıp tutar. Ama Çölaşan gibi kişilerle uğraşmaz. Yazıları da daha çok hayvan ve çevre ağırlıklı olduğundan dikkati çekmez.

Çölaşan, elbette başka bir gazete de özgürce yazmayı sürdürecek. Burada önemli olan Türkiye'nin en büyük gazetesinden ayrılmış olması. Tepkileri azaltma maksadıyla birkaç gün öncesi Rauf Tamer stili yazılarıyla bilinen Yılmaz Özdil'i transfer eden ve muhtemelen ilk yazılarında iktidar karşıtı keskin yazılar yazmasını isteyen tekelci Doğan'ın iktidarın istekleri doğrultusunda bir yayın politikası izlemesi kaçınılmaz gözüküyor. Geçmişte Çiller iktidarıyla dişe diş mücadele eden ama tek parti iktidarının gücünün farkında olan ve kuyruğunu Erdoğan'a kaptıran Doğan Medya'ya Çölaşan benzeri yazarlar yakışmıyor. Ertuğrul Özkök gibi yanar dönerler, Ahmet-Mehmet Altan gibi 2. cumhuriyetçiler, *Mehmet Barlas gibi entel liboşlar bence çok daha uygun.
Tabi kimle çalışıp çalışmayacağı gazete patronunun tasarrufundadır. Doğan gibileri de bu tasarrufu kullanırken iktidarın talep ve şikayetlerini dikkate alır. Aksi takdirde Uzan durumuna düşmek ve medyada tekel olma hayallerinin son bulması işten bile değildir.

pante
22-08-2007, 17:49
Hürriyet'i açtığımda ilk okuduğum yazarlar Çölaşan, Ahmet Hakan, Bekir Coşkun olur. Bana göre Bekir Coşkun Çölaşan'dan daha katıdır. Hiç objektif değildir. Çok abartılı eleştirir. Desteksiz-dayanıksız atıp tutar. Ama Çölaşan gibi kişilerle uğraşmaz. Yazıları da daha çok hayvan ve çevre ağırlıklı olduğundan dikkati çekmez.

Yanılmışım. Bu defa yazıları dikkati çekmiş.
Başbakan, daha önce Sezer hakkında dinci gazetelerde çıkan, hatta kendi kontrollerindeki Sabah gazetesinde yazılan tanımama, aşağılama, istifasını isteme ve türlü iftiralara sesini çıkarmadı ama Bekir Coşkun'a "Tanımazsan çık vatandaşlıktan çek git" diyebiliyor.
Yani "ya sev ya terket".
Bekir Coşkun'un yanıtı:

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/7130035.asp?yazarid=2&gid=61&a=257926

Henüz devlet tam ellerine geçmedi. Geçince bakalım daha neler göreceğiz.
Buraya da yazıyorum. Bu ve benzeri sitelerin ömrü sayılıdır. Çünkü bu kafaların tahammülleri sınırlıdır. Güçleri arttıça hoşgörüleri azalır. Tarihten ders alalım. Kimlerin izinde, neyin yolunda oldukları bellidir. Takiyye amacı ile demokrat geçinmek onlar için köprüyü geçene kadardır. Bir CHP-DSP size onlara göre daha az demokrat görünebilir ama bu ülkede tüm akademik, demokratik, sendikal kazanımlar bu partiler sayesinde olmuştur. Bu hakların mücadelesini bu partiler vermiştir. Bunların son yıllardaki ulusalcı tavırları Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar ve oynanan oyunlar nedeniyledir. Bu partileri eleştirmemizden dolayı AKP'yi bunlara tercih ettiğimiz ve Türkiye için tehkikelerin farkında olmadığımız sanılmasın. Gerici ve faşist partiler güçlendikçe demokrasi azalır, sosyal demokrat partiler güçlendikçe demokrasi artar. Örneğin bu ve benzeri siteler sosyal demokratlar olsa asla kapanmaz, ama güçlenen gericilikte çeşitli bahanelerle kapatılırlar.
Gerici uygulamalar mecliste MHP ve DTP'den de destek bulacaktır. Çünkü MHP'nin bir yanı İslam'dır, DTP'nin yükselen gericilik çıkarlarına ve hesaplarına uygundur. CHP ise sesini çıkardıkça " Darbe çığırkanlığı yapıyor, orduyu kışkırtıyor, çaktıkları bir çivi bile yok." denecek, CHP'den soğumuş olan halkı da rahatlıkla uyutup aldatabileceklerdir.
DSP'den *ise delegeliklerin çoğunu elinde bulunduran Fetullahçılardan kurtulmadıkça birşey beklemeyin. DSP içine çöreklenmiş Fetullahçılar partide çalışıyormuş havasındadır ama oylarını dahi gider AKP'ye verirler. Sayıları yetse, imkanları olsa CHP'ye dahi sarkacaklar ama zaten CHP buna gerek bırakmıyor, planlasalar bu kadar yanlışı biraraya getiremezlerdi.

timurca
22-08-2007, 20:10
çok sayıda arkadaş son derece önemli tespitler yapmış,forumun bu başlığı oldukça verimli..Türkiyede yazarların önemli bir bölümü kemiksizdir.Bugun mağdur yarın tiranı oynamaları için iki faktörün değişmesi gerekiyor.birincisi *yerel-küresel konjöktürünün şekillendirdiği okur kitlesi baskısı ve daha da önemlisi ekonomik olarak bağlı bulunduğu patronunun *hükümet-devletle yaptığı sözleşmeler ve imzaladığı ihaleler !..sözüm ona "patrondan bağımsız" yazıp çizerler ama otokontrolleri göz kamaştırır..su yolunda akmalı..! tüm biçimleriyle insanın insana zulmü ve sömürüsü her şey,özgürlük ve bilim hiç bir şeydir..bilirler ! nüans farklarını abartarak kendi aralarında yürüttükleri aile içi tepişme bazen nitelik olarak çok şeyin değişebileceği yanılsamasını yaratır ama toz duman dindikten sonra ensesti çok sevdiklerini gösterir bir pozisyonda yakalarız onları .gazetecisi kemiksiz olan yurdumun hangi kesiminde kemikten söz edilir pek bilinmez ama sanırım değerler sistemini oluşturmuş,hiç ekonomik grupla aidiyet geliştirmeden yanlızca idelolojik ve politik olarak inandıklarını dillendiren ve o değerler sistemini kısmende olsa *yaşam biçimine dönüştürmüş olan sosyalistler kemikten nasiplidirler biraz !
gasteciye üzülmelimi sevinmelimi ? düşmanımın düşmanı her zaman dostmudur!? vitrindeki kişilere ve geçmişlerine bakınca sanırım şairin söyledikleri cuk diye oturuyor"erkekçe olsun isterim dostlukta düşmanlıkta." bunlar şiirde okumazlar..o omuzlarının üzerindeki tilki kurt karışımı yuvarlakta şiirsel soyutlamaya ve onura yer yoktur.şiir okumayan adama da adam denmez meşgalesi ne olursa olsun..ve bunlar için dökecek gözyaşımızda yok.atılırlar,satılırlar,yanaşırlar rüzgara göre kendilerini uydururlar biraz bekleyelim göreceğiz.

zelzeleci
22-08-2007, 20:16
Varıyoruz, varıyoruz. İran'a doğru değil... Suudi Arabistan'a doğru...

* * Bir laf vardı ya RTE'nin: "Verdik ellerine bir çelik çomak; oynuyorlar."
* * Verdiler halkın eline bir çelik çomak; oynuyorlar.
* * Demokrasi mi?
* * Adam, "İslam'ın ılımlısı olmaz. İslam İslam'dır." diyor.
* * E, zaten İslam'da demokrasi diye bir kavram veya açılım da yok.
* * Görünüşe göre Fethullah'ı hedeflediklerinden birkaç yıl daha evvel getirecekler Türkiye'ye.
* * İyi sabrettiler, iyi takiyye yaptılar. Suriye'deki 'Müslüman Kardeşler'in durumuna düşmediler.
* *

* * ateizm.org'a ne oldu? Bilen var mı?
* * Birkaç ay sonra " turandursun.com'a ne oldu?" diye sorabileceğimiz bir forum kalacak mı peki?

anselmo
17-01-2008, 19:34
Bu konuda mutlaka Emin Çölaşan'ın "Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi" isimli kitabı okunmalı. Eğer okumayan varsa inananılmaz konuşmalar ve olaylar anlatılıyor kitapta. Hepimiz Ertuğrul Özkök'ü tanıyoruz örneğin, ne olduğunu da biliyoruz ama bununla da kalmıyor Özkök'ün tarifi kitapta. Tabii bir de Aydın Doğan var.

Şu çok ilginç ki eğer bu kitapta Özkök hakkında yazılanların yarısı her hangi bir vatandaş için yazılmış olsaydı eminim ailesinin, çevresinin, halkının gözlerine bakamaz, aralarında barınamaz, tası tarağı toplar başka bir yerlere giderdi. Ama bu insan hala Türkiye'nin en büyük gazetesi olan Hürriyet'te kitapta anlatıldığı gibi Dolce Vita yaşamaya devam ediyor. İnsanın bu olup bitenlerden iğrenmemek elinde değil..

Ben kendi adıma o günden beri Hürriyet almadım. Sadece İnternetten Özdemir İnce ve Bekir Coşkun kesin olmak kaydıyla diğer yazarları bazen okuyup çıkıyorum.

dilaver
17-01-2008, 20:44
açıkçası kitabı okuduktan sonra ilk tepkim bir daha Hürriyet almamak idi. Eşim de aynı tepkiyi geliştirmiş. Ama yıllardır alıştıgım bir gazete idi ve bu kartel döneminde yerine ne koyabilecegimi bir türlü bulamadıgım için isteksiz de olsa Hürriyet alıyorum.


* *saygılarımla

frodo
17-01-2008, 21:24
Emin Çölaşan'ın 12 Eylül döneminde Mamak yazı dizileri yaptığını hayâl-meyâl hatırlıyorum. Karıştırdık-barıştırdık gibi
ilginç vecizeler düzerdi. Kitabını hiç merak etmedim. Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi anlamı ve derinliği olan bir sözken,
karıştırıp-barıştıranları alkışlayan birinin bu lafı kullanmasını sevmedim, sevmeye de niyetim yok.

ps: sayın çölaşan kovulmasa istifa edecekmiydi acaba ?

aydoe
17-01-2008, 21:30
Bende okumadım kitabını,okumaya değer görmedim.
Kovulana kadarda durulmaz ki

anselmo
18-01-2008, 00:01
Açıkçası Sn. frodo ve aydoe söylediklerinizde haklılık payı yok değil gibi görünüyor.

Ben de aynen sizler gibi düşünüyordum, zaman zaman Çölaşan'ın bazı konuları gereksiz şekilde gündeme getirmeye çalıştığını gördüm. Ve evet en önemlisi kitabın isminin oldukça derin bir anlamı olduğu ve öldürülen aydınımız Uğur Mumcu'dan kaynaklandığı muhakkak. Bu beni de şaşırtmıştı ve bu abartıya gerek olmadığını düşünüyordum kitabı alırken..

Ancak kitabı bu önyargılar içinde okumaya başlamama rağmen son derece kirli ilişkiler ve baskılar içinde *ülkemizin en büyük gazetesinde en çok okunan (ki sadece belirli bir kesim tarafından okunan biri de değil, mesela ben en çok Özdemir İnce'nin ne yazdığını merak ederim gazeteleri karıştırıken, ama onu çok kısıtlı bir kesimin okuduğuna da biliyorum) köşe yazarının içinden geçmekte olduğumuz büyük sorunlar içeren süreçte çok büyük bir sorumlulukla bu bayrağı taşımaya çalıştığını gördüm.

Eğer okursanız göreceksiniz ki Doğan ve sağ kolu Özkök zaten Çölaşan'ı kovmadan onun istifa etmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Akp nin tekrar iktidar olmasından sonra Doğan grubunun inanılmaz korkusu ve işlerin iyi gittiğinden dem vurarak üzerlerine gitmemesi gerektiği konusunda Çölaşan'a yapılan baskılar, yazılarının sürekli makaslanması, adeta ameliyat edilmesi. Ve iktidarın ondan kurtulmak için Doğan'a yaptığı baskılar. Hatta Özkök birçok defa Çölaşan'a "sen şimdi idare et, daha sonra şu ihaleyi kapatalım, ondan sonra biz bunların....." diye devam eden iktidar hakkındaki söylemlerini okuyacaksınız.

Kısacası ben de sizler gibi benzer kaygılarla başladığım bu kitabı okuduktan sonra Emin Çölaşan'a hak verdim. İlk olarak iktidar zaten kovulması için Doğan'a baskı yapıyor, ikinci olarak mevcut süreçte milyonlarca insanın sesi olabilmek için bütün baskılara direndiğini ispatlıyor..

aydoe
18-01-2008, 00:30
Kitabı okumamıza gerek var mı ?Televizyonlarda konuştu zaten dinledim kendisini.
Aydın Doğan'ı da,E.Özkök'ü de biliyorum zaten.
Bende Özdemir İnce'yi okuyorum,ve beğenirim.
Sağolsun Thunderpoint'te bazan köşe kapmaca bölümüne alıyor,makalelerini.
Ben ınternetten okuyorum Hürriyete para vermem.
Saygılar