PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Scientology ile Dianetik yeni ve iyi Haberler


Dianetik
06-09-2007, 11:59
Sevgili Arkadaşlar; * *

* Scientology`nin Türkiye sorumlusu olarak tanıtılan Zafer Yılmaz benim, ama Scientology´nin Türkiye sorumlusu değilim. Böyle bir görev ve sorumluluk anlayışıda Scientology`de bu zamana kadar hiç bir kimseye ve kuruluşada verilmemiştir. Ne yapıyorsam kendi özgür irademle ve milletim için yapıyorum. Son günlerdeki yazılmış ve bilhassa kopyalanmış yazıları gördükçe, bu tür bilinçli yapılan yanlışlıklara göz yumamıyorum. *

Başlığı: “Tom Cruise’un da üyesi olduğu Dianetik ve Scientology ……… Türkiye’de de yayılmayı hedefliyor.“ ile ilgili yazıyı ele alarak sizlere gerçekleri yazmak istiyorum. * Sürekli başta Tom Cruise’dan bahsediliyor ki, Tom Cruise haricinde bilinen ve aslında daha fazla olarakta bilinmeyen birçok Scientology ve Dianetik üyesi Hollywood yıldızları var. Herkes toplumun karşısına çıkıpta özel hayatını beyan etmek zorunda değildir ve kimsede buna müsade etmez. Bu insanlar bizlerin tahmininden de çok daha akıllı insanlardır. Dianetik ve Scientology sanki kötü birşeymiş gibi adeta sürekli başka tarikatlarla veya tarikat olmayan gruplar ile göz önünde bulunduruluyor. Örneğin; Rael, Moon, Ramtha Brahma Kumaris, Hare Krishna ile birlikte bahsedilmektedir. Scientology´nin hiçbir tarikat ile veya bunların uygulamalarıyla yada başka bir dinle hiç bir şekilde alakası olmadığı gibi *herhangi bir dinden ayrılmış toplum da değildir. Dianetik ve Scientology`i öğrenen bir insan kendi dinine de daha sadakatli şekilde bağlanır.


* * * * * * * * * * * * * *Sizce bu kadar Hollywood yıldızları deli mi?



*Birkaç yerde okuduğum yanıtlara göre bu insanlar aşırı varlıklarından dolayı sapıtmişlar, bunu yazan insanlar ölçüyü nereden alabiliyorlar ki? Kaldı ki *birşeyin sapıtmış olduğunu söylüyorsak neyle kıyaslayarak sapıtmış olduğunu ölçebiliyoruz? Bu Hollywood yıldızları neye göre sapıtmişlar? Yoksa bu yanıtı yazanlar mı sapık veya sapık olduklarını kabul etmeyip; edemeyip başkalarını kendi özürleri ile suçlamaktalar? *

*Tarikat kelimesi Türk Dil Kurumu tarafından *aşağıdaki biçimde açıklanmıştır.


* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *tarikat
* * * * * * * * * * * * * * * * * isim, din b. (***) (tari:kat) Arapça µar³®at

* *Aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan, Tanrı'ya ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri:
* * * "Mevlevi tarikatı. Bektaşi tarikatı."- .

26 Eylül 2006'dan bu yana 19198270 kez söz araması yapıldı. Almanca sözlüklerde aşağıdaki şekilde tarikat sözcüğü yer almakta: “Bir dinin ilk anlayışını farklı yorumlayıp din birliğinden ayrılmış olan birlik. (Tercümesini kendim yaptım, şahıslar farklı şekilde yorum yapabilirler. Tercümem kelimelerin manalarına *dayanan tercümedir.)



* Tarikat kelimesi Türkçe sözlüklerde de aynen bu şekil açıklanmış ve diğer dillerde ki sözlüklere baktığımız zaman da sürekli aynı şekilde anlatılmıştır. Dikkat çeken olaysa: Büyük toplumdan ayrilmiş olan küçük birlik söz konusu.


* Soru: Dianetik ve Scientology üyesi olan insanlar hangi toplumdan ayrılmış veya hangi dini farklı yorumlamişlar. Scientology’e tarikat *niye deniliyor?



Tarikat kelimesi Scientology ile alakalı olarak yanliş manalarla kullanılmaktadır. Bu oyun Almanya´da da aynı bu sekil yapılmaktadır. Sebebi ise insanların düşüncelerini yanliş yerlere tasıyıp; düsüncelerini yönetmektir. *Niçin insanlar kendi iradelerince düşünemesinler? Bu insanların Dianetik ve Scientology´i anlayıp Scientolog olacaklarından dolayı korkumu yaşiyoruz?

Her devlette olduğu gibi şayet Scientology´e karşı talep var ise ve Türkiye´de Scientolog’ların sayısı çoğalırsa; Devlet Kanunlarının çerçevesi içinde Scientology´nin ne olduğunu belirler. Sayısını tam bilemiyorum ama belki 160 Devlette Dianetik ve Scientology mevcuttur. Tahminen 100 ülke civarında da din olarak tanınmış ve kabul edilmiştir. Dianetik ve Scientology adeta devletler tarafından önerilir ve desteklenir.



* “Dianetik ve Scientology’nin içindeki görev paylaşımı ve kendisine ait calıştırma sistemi; Scientology olan insanların orada neler yaptığı asla bilinmiyor“ gibi yazıyla ilgili olarak şunu belirtmek isterim: Her kurumda olduğu gibi işletme sistemine göre herkesin bir görev paylaşımı vardır. *Kamuoyuna açık kurumlarda bile olsa bu işletme sistemi herkes tarafından bilinmez ama yinede işiniz görülür. Örneğin: Üniversitelerde çalışan profesörler, sekreterler, sınıf öğretmenleri, ders öğretmenleri sınıf başkanı, öğrenciler, veliler, okul aile birliği temsilcileri v.b. diğer görevliler, müstehtamlar v.s... Üretim firmasının müteşebbisleri, yönetici müdürleri, satınalma sorumluları, tüm imalatın parçası olan imalat grupları ve grup şefleri, yardımcı işçileri gibi örneklerimizi çoğaltabiliriz. *Şunu bilmemiz gerekirki : Organize sistemi olmayan hiçbir kurum ve kuruluş *yürümez ve yokturda. Fakat *Scientology söz konusu olunca sanki anormal bir durum varmış gibi yazilar çıkmaktadır. Örneklerimizde de bahsettiğimiz gibi Scientology´nin kendisine ait işletme sistemi mevcuttur. Kendi sisteminide kamuoyuna açıklamak zorunda değildir (Maliye ve Devlet güvenligi haric). Üstelik Dianetik ve Scientology´nin kendine ait olan sistemi her zaman ve her ülkenin kanunlarına uyumludur ve bu sistemin kurucusu L. Ron Hubbard´in kendisidir.Bu konuda telif ve ruhsal haklari RTC´ye verilmiştir ve burada saklıdır.


Bu arada görüyoruz ki saklı, gizli, yasadışı olan hiç birşey yok. Scientolog olan insanların orada neler yaşadıgı bilinmiyor deniliyor. Nasil bilinmiyor ki? Herhangi toplumda yaşanmış olan herşey biliniyor mu? Örneğin Diyanet içinde yaşanan herşey biliniyor mu? NASA´da yaşanan herşey biliniyor mu? Dünya şirketleri bazında yaşanan herşey biliniyor mu? Bu soruyu bu şekilde yazmak sadece insanların düşüncelerinde Dianetik ve Scientology´i bilinmeyen ve korkulmasi gereken birşeymis gibi göstermeye calışmaktan öte başka birşey değildir.


Mesela şöyle bir tutum düşünelim. İki bayan birlikte konuşurken birisi diğerine diyor ki; Senin eşin dün iş görüşmesine değilde başka bir yere gitmis olmasin! Acaba nereye gitmiştiki, son zamanlarda (bir bayan ismi) durmadan gülüştüklerini izleyenler olmuş!



*Dianetik ve Scientology´nin calışma sistemi bellidir ve devletler tarafindan da bilinmektedir. Scientolog olanların burada yaşadıklarını açıklama hissi yaşarsalar açıklarlar ama bu şekil his yoksa açıklamak zorunda da değillerdir. * Amerika´da 1950´li yıllarında psikiyatri, psikoloji ve bunlarin devlet bazında ki temsilcileri ve Amerikan Devleti’nin ta kendisi L.Ron Hubbard´ı söylemiş olduklarını ispatla diye zorlamışlar. L.Ron Hubbard söylediği her birşeyi ispatladıktan sonra bu ispatları isteyen merciler istemiş olduklarına pişman olmuşlar. İspatlanmiş bir şeyi ortadan yok etmekte çok zor (Bilhassa bu kadar güçlü ve büyük grup ve Devlet görevlileri karşisinda). Bu anlamda, Scientologlarin suskun kalmaları çok daha iyidir yoksa Scientologlar yaşadıklarını açıklamış olsalar bütün herkes Scientolog olmak icin başvuruda bulunur. *



* * * * * “Zihin Kontrolü Cihazı“ başlığı olan yazıda dikkatimi çeken noktalar: *



* Gurbetçilerin çocukları da deli değiller. Etkili rol derken neyi kıyaslıyoruz? Burada koordinatörlük görevinden bahsediliyor. Bu konu tamamen anlaşilmiş olsun diye tekrar yazıyorum; Yazılmış olan tarz da verilmiş olan veya uygulanan bir görev falan yok! Her ne yapılıyor ise bende Umut´ta kendi kararlarımızla yapıyoruz. Dianetik ve Scientology´den ne gibi faydalar gördüysek milletimizin de bu faydalara ulaşabilir olmasını istiyoruz. Olayları anlayıp bu imkanlardan faydalanmak isteyenler ulaşır, istemeyenlerin de istememesi kendi seçenekleri ve kararlarıdır. Ama şu an isteyenler nereden ulaşabiliyorlar? Yurtdisi hariç hiç bir yerde! Böyle bir imkan malesef Türkiye´de bu zamana kadar yoktu. Bizde Türkiye’ye bir yenilik getirip milletimizin buna sahip olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Her ülkede Scientology ve Dianetik varken *bu imkana benim *halkımda neden *sahip olmasın ki! Bu konuda benim halkım niçin maruz kalmak zorunda ki? *Ben ve Umut bu konuda bu imkanları sizlere *yaratmaya çalışıyoruz!



*E-Metre cihazına bu güne kadar çok değişik isimler verildi: Örneğin; yalan konuşma makinesi, Elektro Psikometre cihazı, zihin kontrol cihazi *dendi. Bu cihaz; Auditörün vakayı daha hızlı çözmesinde yardımcı olur. İnsan yalan mı, yoksa doğruyu mu konuşuyor anlamında kullanılmaz. E-Metre’yi her önüne gelen kullanamaz. Auditing bazında sadece sertifikalı Auditör tarafından kullanılır, Auditör sertifikası uzun bir zaman ve çok sert şekilde denetlenen stajlar sonucunda elde edilir.


*Burada cok acı bir gerçeği göz önüne getirmek istiyorum: Bazı önemli konular çözülemez vaziyete gelince mahkemeler yalan konuşma makinesine insanları bağlarlar ve geçmiş hayatları asla dikkate almazlar! Yazacağım misal gibi olaylar dünya çapınca sürekli yaşanmaktadır. Devlet görevlisi saniğa sorar: “Senmi öldürdün“ ve bu arada geçmiş hayatını dikkate almaz! Sanık ne söylerse söylesin geçmiste o kadar hayat yaşamiştir ki, mutlaka eninde sonunda, bilinçli veya istemeyerek, öldürmüş olduğu ya bir insan yada bir canlı vardır. Bunuda yalan konuşma makinesi şimdiki zamanda gösterecektir. Neticede sanık bu hayatında yapmamış oldugu cinayetin cezasını çekmek zorunda kalacaktır. Cinayeti işlemiş olan suçlu aramızda gezmeye devam edecektir. Aynı bu yazdıgım tarzda, sürekli suçsuz insanlar cezalandırılmaktadır! Diğer yönü ile baktiğimiz zaman, cinayet işleyebilecek birisi kendi şerefinden ve gururundan, cinayet işleyebilecek kadar vazgeçmiş durumdadır ve bu iki özelliğide aşırı şekilde abartır “Sen bana şerefsizmi diyorsun?“ gibi söylentiler kullanır ve şiddete başvurur yada başvurmaya çalışır. Moral veya Ton cetvelinde o kadar düşük pozisyondadır ki, düşünceleri kendisinde bedensel anlamda hiçbir değişiklik yaratmaz, olmayan değişikliğide yalan konuşma makinesi gösteremez. Bu insanı yalan konuşma makinesine bağlayıp, “senmi öldürdün?“ diye sorarsaniz, şu an oluyormuş gibi resimler gözünün önüne gelse bile yalan konuşma makinesinde hiç bir kıpırdama kayıt edemediğiniz durumlardan dolayı nice katiller serbest birakılıyordur! *Devletler madem ki yalan konuşma makinelerine o kadar güveniyorlar, o zaman *deney icabi morali iyi olan, hali vakti yerinde olan, hayatları iyi geçmiş ikiyüz iradeli ve özgüvenli insan bulup bunlari yalan konuşma makinesine bağlayip sorsunlar: “ Sen bu hayatından daha önce bir hayat yaşadınmı?“ Göreceksiniz ki yalan konuşma makinesi her zaman bir evet gösterecektir! Niçin yapılmıyor bu? Yada yapıldı ama topluma açıklanmıyormu? İnsanlara sürekli anlattıklarımızın yalan olduğunu kabul etmek zorunda kalabiliriz tabiki ama ulaşmaya çalıştığımız gerçekler, doğrular değil mi? Yalanlar içinde yetişmiş büyümüş olan bir insanın ruhsal sağlığı, moral hali, hangi oranda olabilir ki? Bu tür insanlar başka insanlarla konuşurken kendi doğrularını, bildiklerini, yani ona öğretilmiş olanları konuşacaktır, bunu dinleyen ve olaylarin farkında olan kişi nasıl bir göz ile bakacak bu şekil bir durumun içinde olan kişiye? Doğrular ve gerçekler ister dinler tarafından olsun, ister bilim dalı desteği ile olsun Doğrular doğrulardir ve bunlar ne dinler tarafından nede bilim dalı tarafından, hiç kimse tarafından değiştirilemez!Bir ifade tamamen doğru veya tamamen yanlış diye bir olayda yoktur. Sizin için gerçek olmayan gerçek değildir, ama sizin için gerçek olan birşey sizin için gerçektir. İnsanlar başkalarına kendi gerçeklerini kabul ettirmek için nice kavgalar yapmıştır, nice savaşlar yapılmıştır, sebebine baktığınızda her zaman bunu bulacaksınız. *Birisi başka birisine kendi doğrularını kabul ettirmeye çalısması sonu kavga, savaş, dağılmış aileler gibi yıkıcı veya bozuculuk yani zorbalık uygulamışlardır.

Bu yazıyı iyice düşündüğünüz zaman: Hayatta sürekli izleyip ama farkına varmadığınızı anlayıp “Çok doğru“ diyeceksiniz, nice nice misaller hatırlayıp, geçmişteki birçok yaşadığınız olayları şimdi anladığınızı dikkate alacaksınız! *

Depremzeler Fişlendi: Bu başlık kendi başına ne kadar komik! *

Deprem veya tabiatin faciaları kendi başına bir olaydır. Bu konular hakkında yazmak için veya bu tür oluntuyu yaşamiş insanı anlamak için ya bireysel olarak yaşamış yada facianin derhal arkasından bu insanların arasına katılmanız tercih edilir.Sizlere çok ciddi bir olaydan bahsetmek istiyorum. Sri Lanka`da Tsunami felaketinde dünyanin her bir yerinden Volunteer Minister (Kızılay, kızılhaç gibi yardım kuruluşu diyebiliriz ayrıca Volunteer Minister kurslari Dianetik ve Scientology tarafindan ücretsiz olarak verilmektedir.) olan yüzlerce insan yardıma koştu. Bu insanlar sivil hayatlarında iş adami, iş hanımlari veya işçilerdir. Benim tanıdığım insanlardan da oraya gidenler oldu. Sri Lanka´dan geriye dönen Volunteer *Minister bana şunu anlattı: Zafer, orada insanlar ne haldeler bunu düşünemezsin! Ben sordum: Mesela ne haldeler? Volunteer Minister *bana dediki: Adam bir plastik sandalye bulmuş, Tsunamiden önceki eski mevcut evinin bahçesinde oturuyor ve gazetesini okuyor! Arada sırada çevresine bakıyor ama gazetesini *okumaya devam ediyor. Daha sonra adamın kalktığını gördüm. Acaba şimdi ne yapacak diye izledim. Adam sanki halen evi oradaymış gibi alışkın olduğu bir yol üzerinden yürüyordu ama aslında herhangi bir ev veya duvar görünmüyordu! Adam sanki kafasında yarattığı belli bir yol var ve o yolu yürüyormuş gibi idi. Bende sordum: Pekala o adam nereye gidiyordu? Volunteer Minister *cevap olarak şöyle anlattı: “ Belki mutfağına gidiyordu. İçecek veya yiyecek bir şey almak istiyordu, ben nerden bileyim ki! Ama adam bir ara durdu ve ortaliga bakindi, yürüdüğü aynı yolu tekrar diğer istikamette yürüdü. Plastik sandalyesine ulaştığı an oturup gazetesini okumaya devam etti“ diye anlatti. Bunu anlatırken gözleri yaşlar ile dolu idi. “Bu insanların çok daha fazla yardima ihtiyaçları var“ diye devam etmişti. Yanındaki ve başkaları farkli farkli izlenimlerini anlatıyorlardı.Türkiye’de yaşanan depremleri aranizda birisi yaşadi ise benim ne dediğimi çok daha iyi anlar! Bilhassa dünya Metropolü İstanbul gibi bir şehri düşünüyorum. Türkiyemizde fay hatti sadece Marmara denizinden geçmiyor. 17 Ağustos 1999’da deprem İstanbul/Avcılar ilçesinde de yaşanmadı mı? Bu şekil bir senaryo düşünüyorum! Şayet gün gelir böyle birşey gerçekleşirse: İşte o an için hazırlanmış olmalıyız! Yazmiş olduğum gibi bir durumda Dianetik ve Scientology bilgilerinin değeri ölçülemez. Geçmişte bu durumlarda insanlara herzaman faydalı oldugu izlenmiştir! En azından o gazetesini okuyan adamın hayat ile alakası kalmamış olduğu dikkat çekiyor. Depremden sonra bedensel hasar görmemiş insanların vefat etmiş olduklarını izleyeceksiniz. Hayatta kalanların ise şuurlarını kaybetmiş gibi ortalıkta dolanarak ne yapmalarını gerektiğini bilemiyor halde olduğunu izleyebilirsiniz. Dianetik ve Scientology´nin amacıda böyle bir ortamda insanların tekrar hayata katılmalarını sağlamaktır ve insanların birbirine yardımcı olmasını sağlayacaktır. * Başka bir misal bahsedilecekse 11 Eylül’deki ikiz kule olayını ele alalım. Tamamen mahvolmuş itfayeciler ve yardımcı olan insanlar yorgunluktan devam edemez hale gelip ağlamaktan başka çare bulamayanlar… Bu oluntu anında nice gaz, toz ve çesitli maddeler teneffüs etmişlerdi. Bunlar günlerce sonra bile halen normal hallerine dönememişlerdi. Bu insanlara Amerika devleti bile yardımcı olamıyordu. Bu olaya el atan ve masrafların çoğunluğunu kendi bütcesinden karşılayan Tom Cruise ve birçok oranda yardımcı olan Scientologlar sayesinde bu insanlar ancak eski hallerine ve daha da iyi bir hale ulaştırıldılar. Dianetik ve Scientology’nin kendi sayfalarında bu bilgiler yazılıdır ve nice arşivlerde bu bilgiler kayıtlıdır. Bu yazinin arkasından “Tom Cruise zengindir onun var ve yardimci olsa ne yazar ki“ diyenlerde çıkacaktir. Bu konuda ki benim sorum şu: Tom Cruise kendi parasını harcamasını bilmiyor mu? Laf yapmayi bırakalım olayın ciddi boyutlarını ve ne yapılması gerekenlere göz atalım!Bu arada düşündüğüm diğer bir soruda: Amerika Devleti niçin gerektiği oranda bu olaya yardımcı olmadı veya Scientologların projesini sadece küçük miktarlarla destekledi? Dianetik ve Scientologyi anlamayanlar yardımcı olacağı yerde malesef kritik gözlerle izliyor olayı. Kendisi birşey yapamasa bile, yapanlarıda kritik bakışlarla izliyor. * Dianetik ve Scientology bilgilerinin Türkiye´ye getirilmiş olması benim kendi doğrularım ve gerçeklerim çerçevesinde *yukarıdaki yazdiğim anlamda önemlidir. Benim bütün çabalarımın sebebide Volunteer Minister anlamındadır. Volunteer Minister olayı birkaç *insan ile olacak değil, binlerce insanin bu olaylar hakkında bilgi edinip birbirlerine yardımcı olmaları gerekir. Dianetik ve Scientologlar din, ırk, ülke ayrımı yapmadıklari için insanların zarar gördüğü her yere şartsiz koşarlar. Zarar görmüş birisine de edilen yardım çevrilmemeli, yardımcı olan Scientolog ve bunun bilgileride olsa işe yaradığı sürece işe yarıyordur. Scientologlar yardımcı olma amacı ile koşsunlar bunun adınıda “Depremzeler Fişlendi” diyelim. Birazcık ciddi kalmak gerekiyor! Üstelik burada milletvekillerine ulaşılacağindan söz konusu ediliyor. “Ben veya Umut milletvekillerinin peşinden koşacağımızı söylemedim. Ama bizim yaptığımızın değeri anlaşılırsa belki milletvekilleri bize ulaşıp bizlere yardımcı olurlar“ diye söyledım! 1992 yılında Yugoslavya iç savaşı başlarken evvela Müslüman kardeşlerimiz evinden, köyünden, şehrinden oluyordu. Adeta işkence yapılıyordu, öldürülüyorlardı ve rehin alınıyorlardı, kendileri izlemek zorunda bırakılıyordu ve ailesine çocuklarına malesef tecavüz ediliyordu. Avrupa çapında yola çıkıp ilk yürüyüşleri yapanlar Dianetik ve Scientologlardı. Bunun gibi eylemleri Scientologlar Hamburg´ta yaşayan müslüman toplumundan önce yapıyordu ve bunu izleyen Hamburg Türk toplumu Scientologlar ile dialoga başlamıştı. Bunun daha sonrasının neler getirmiş olduğunu şu anda bahsetmek istemiyorum. *Devletler tarafindan çözümler beklenilir. Bu kadar büyük boyuttaki olaylara devletler ani olarak fazla bir şey yapamazlar. Hasar görmemişler, hasar görmüşlere yardımcı olmaktadırlar. Dünyanın neresine giderseniz gidin her yerde ve her millet arasında bu şekil bağlantı olduğunu izleyeceksiniz! *İnsanların ne kadar da birbirlerine benzer veya eşit yönleri varmiş? *


İşte Scientology’nin Gizemli Cihazı:


*Bu başlıgı taşıyan yazıda“ritüelleri öğrenmeleri sağlanıyor“ diye bir yazı var. Ben 1989 yılından bu yana 10 yıl Dianetik ve Scientology`den ayrı kaldım ama Scientolog´tum. Bu güne kadar herhangi bir ritüel falan öğrenmedim ne de öğretildi, ne de varlığından haberim var. Acaba ayrı ayrı Scientology´mi konuşuyoruz? *



* * * * * * * * * *Karşılıksız hiç bir şey yok.



* Bu başlığı taşıyan yazıya yanıt vermek istiyorum: Acaba Türkiye’de okula gitmek ücretsiz mi? Alışverişe gittiğiniz zaman elbise alırken ücretini ödemeden alıp gitme imkanınız varmı? (Hırsızlık hariç) Hastaneye girdiğiniz zaman belli oranda masrafları ödemiyormusunuz? İnsana faydası olmayıp sürekli insanları ölmeye yöneten ve yer yer hızlıca öldüren veya intihar etmesine sebep olan psikiyatri için bile ücretini ödüyorsunuz değil mi? Psikiyatrinin masrafını adeta sağlik sigortaları karşılıyor. Türkiye´de camiye gittiğiniz zaman sizden para alınmıyor ve siz yinede hoca ile görüşüyor ve yardım alabiliyorsunuz. Evet haklısınız! Yıllık raporlara göz atın, Türkiye Cumhuriyetinin yıllık bütçesi ne şekilde dağıtılıyor? Diyanet işleri Başkanlığının bütçesinin miktarını görünce şok olmayın! Diyanet Vakfının cirosuna hiç bakmayın dünyanızı şaşırabilirsiniz. Size bir sorum var: Scientology ve Dianetik kimler tarafından destek alıyorda ücretsiz hizmet verebilsin? Eğer ben bir hizmet almak istiyorsam o halde ödemeliyim, buda gayet normaldir. Şahsi tecrübelerime dayanarak şunu yazabilirim: 100 Euroluk bir kurs alıyorsam, bu kursumu bitirene kadar belki 300 Euroluk benzin kullanmak zorunda kalıyorum. Benzin beni sadece gezdiriyor, yaptığım kurslar ise beni çok farklı ve değeri ölçülmez anlayışlara taşıyor. Neyi tartışıyoruz ki biz bu arada?



*'KöPage Rankü' * Bir avukat veya hukukçu sınıf sınıf ilerleyerek avukat yada hukukçu olmaz mı?Mühendis olmak isteyen birisi liseye yazılmakla mühendislik diplomasına sahip oluyor mu?Doktor olmak isteyince kac yıl okumak gerekiyor acaba?Hayatın her dalında basamak basamak ilerlenir. Merdivenleri cıkarken on basamak bir anda yukarıya çıkabilir misiniz?“Rivayet odur ki …“ diye başlayan yazı. Bu bilgiler L.Ron Hubbard´ın yazmış olduğu kurgu kitap serisinden alıntıdır ve Scientologların düsüncesi veya inanci olarak tanıtılması yanlıştır! * *

Tom Cruise´un *kızı Scientology usülü ile doğdu. Herkes kendi doğru bulduğunu uygulamaz mı? Tabi ki bu Plazentasını yeme olayı hariç. İnsanlar nasıl bu kadar başkalarına iftira atmayı, birbirlerini rencide etmeyi, başkalarının evvela kötü yönlerini anlatmayı severler, doğrusu şaşırıyorum. Bu olay kendi inancında veya görüş birliğinde olmayan topluma atılan iftiralara benziyor. Mesela; Almanlar gavur; İsrailliler yahudi veya her Amerikalı emperyalisttir gibi yanlış düşünceler yaratılarak başkalarının rencide edilmesine benzer. Bu tutum normal halimiz ise, bu durumda gülmekten başka bir şey yapamıyorum!

Herkesle düşüp kalkmayın. * *Bu yazı zaten “MutlulukYolu“ kitabının sayfasından kopya yapılmıştır. *Yazar arkadaşlar iyiki bunu değiştirmeden kullanmiş. Herşeye rağmen bu konuya ilgi gösteren herkese insanlık adına teşekkür ediyorum… *

ANTİSOSYAL KİŞİLİK
* Herhangi yarayışlı bir faaliyet gösteren veya etkinliğe, şiddetli bir şekilde karşı olan anti sosyal, zihinsel tavırlar ve belirli özellikler var. * *Böyle insanlar antisosyal eğilimlere sahiplerdir.Ülkedeki yasal ve politik yapı, sorumlu mevkideki antisosyal kişileri desteklediği zaman, ülkedeki tüm sivil organizasyonlar bastırılmış olur ve arkasından *barbarlık suçu ve ekonomik baskılar ..... * *Suç ve suçlu eylemler antisosyal kişilikler tarafından işlenir. Genellikle hapishanelerin tutukluları, antisosyal kişiliklerle iletişim ....... * Bu nedenle hükümette, zihin sağlığı ve polisiye faaliyetlerinde, antisosyal kişilerin başkalarına zarar vererek, yıkıcı sonuçlar doğurmasında bireyleri ve toplumu korumak için, antisosyalleri fark edebilmek ve ortaya çıka ............ * Onlar yalnızca nüfusun %20’sini oluştururlar ve ancak %2,5’i gerçekten tehlikelidir. Toplumu çok küçük bir miktar gayretle, daha iyi bir duruma getirebileceğimizi gö........... * Antisosyal bir kişiliğin tanınmış örnekleri elbette, Napolyon ve Hitlerdir. Dillinger, Güzel çocuk Floyd, Christie ve diğer ünlü suçlular antisosyal kişiliğin iyi bilinen örnekleridir. Fakat tarihteki böyle karakterlere bakarak, daha az ünlü olan antisosyal örnekleri ihmal ederiz ve antisosyal kişiliklerin güncel hayatın içinde de var olduğunu genellikle fark etmey.......... * *Başarısız bir işin nedenini tespit ettiğinizde, antisosyal kişiliği işteki zorluğun içinde bir yerde keşfetmemiz kaçınılmaz ..... * *Ailelerin dağılmasında, genellikle ailedeki birinin veya diğerinin antisosyal bir kişilikle ilişkide olduğunu buluruz.... * *Yaşam sıkıntılı ve başarısız olduğu zaman, eğitimli gözlemci tarafından dikkatlice gözden geçirildiğinde, iş hayatında bir veya birden fazla antisosyal kişiliğin olduğu fark ..............Bizim ilerlememiz için çabalayan %80 ve bizi engellemeye çalışan %20 vardır, böyle bir kişiliğin kesin belirtilerine karşı iyi bilgili olursak hayatlarımız çok daha kolay olur. Böylece, onu fark edebilir, keder ve başarısızlıktan kendimizi kurtarabiliriz.......... * O halde antisosyal kişiliğin özelliklerini incelemek ve listelemek önemlidir. Antisosyal kişi, pek çok kişinin günlük yaşamını etkilediğinden, iyi insanların bu konuda daha bilgili olması ger............

Özellikleri

1. O sadece çok geniş genellemelerle konuşur. “Onlar söylüyor...” “Herkes düşünür...” “Herkes bilir...” ve böyle ifadeleri özellikle söylentileri bildirirken kullanır. "Kim herkes..." diye olduğunu sorduğun zaman, o genelde tek bir kaynaktan çıkar ve antisosyal kişi üretmiş olduğu bu kaynaktan o bütün toplumun fikriymiş gibi ............Onlara göre; tüm toplum geniş bir düşman çoğunluktur ve özellikle antisosyal kişiye karşıdır.

2. Böyle bir kişi, çoğunlukla baskıcı, kusur bulan veya düşmanca olan kötü haberleri verir. Böyle kişiler eskiden “Dedikoducu” veya “Çok kötü haberler yayan” veya “Söylenti yayan” olarak tanımlanırlardı. Böyle kişiler tarafından dikkate değer iyi haberler veya övücü sözler p...........

3. Antisosyal kişilik haber veya bir mesajı iletirken iletişimi kötüleştirmek için değiştirir. İyi haberlerde durur ve sadece kötü haberleri abartarak verir. Böyle kişilik uydurma olan kötü haberden varmış gib..............

4. Antisosyal kişilik hakkındaki bir üzücü şey de tedaviye, iyileşmeye cevap vermemesidir..............

5. Böyle bir kişiliğin etrafında yıldırılmış, hasta iş arkadaşlarını veya dostlarını buluruz, gerçekten delirmeseler bile kusurlu, başarısız bir hayatta kötü bir şekildedirler. Böyle insanlar başkaları için problem yaratır. Antisosyal kişinin yakınındaki arkadaşı eğitildiği veya tedavi edildiği zaman kalıcı bir kazanımı yoktur ancak başkasının baskıcı etkisi altındadır, bilgisinin avantajlarını kaybeder veya gecikmeden eski kötü haline geri döner. * *Fiziksel tedavi gören böyle kişiler genellikle beklenen zamanda iyileşme göstermezler, üstelik kötüleşir ve sağlıksız iyileşme dönemlerine sahiptirler. Böyle kişiler antisosyal ilişkinin etkisi altında kaldığı sürece onları eğitmek veya yardım etmek yada tedavi etmek tamamen yararsızdır. Çok sayıda deli böyle antisosyal ilişkilerden dolayı delidir ve aynı nedenden dolayı kolayca iyileşmez..

6. Antisosyal kişilik alışkanlık olarak yanlış hedefler seçer.-Eğer bir tekerlek çivilerin üzerinde sürme nedeniyle patlamışsa, o probleme neden olmayan kaynağa veya yol arkadaşına küfreder. -Eğer bitişikteki evde çok yüksek sesle radyo çalıyorsa, kediyi tekmeler.-Eğer problemin açık sebebi A ise antisosyal kişilik kaçınılmaz bir şekilde B, C yada D’ yi suçlar.............

7. Antisosyal kişilik eylem devrini tamamlayamaz. Herhangi bir eylemin sonuna kadar giden bir dizi eylem başlatıldığında gerektiği sürece devam edilir ve planlandığı gibi tamamlanır. Scientology’de bu eylem devri diye ad..............Antisosyal bitmemiş projelerle çevrilidir.

8. Antisosyal kişilerin çoğu en tehlikeli suçlarını söylemeye zorlandıklarında, rahatça itiraf ederler fakat, onlar için en küçük sorumluluk hi..............Onların kendi iradeleriyle yaptıkları hemen hemen hiçbir eylemleri yoktur. İşler “tesadüfen olur”Onlar gerçek sebep olma duygusuna sahip değillerdir ve özellikle o yüzden hiçbir utanç veya vicdan azabı hissetmezler.

9. Antisosyal kişilik yalnız yıkıcı grupları destekler ve herhangi bir yapıcı veya iyi bir gruba karşı saldırır ve ona karşı öfke..............

10. Bu tip kişilik yalnız yıkıcı eylemleri onaylar ve yapıcı veya yararlı eylemlere yada faaliyetlere karşı sava...........Özellikle sanatçıların, sanatında bir şey gördüğünde yıkan ve gizlice “bir dost gibi” yargılamayı sürdüren antisosyal kişilikler tarafından sık sık bir mıknatıs gibi çekildik........

11. Başkalarına yardım eden bir faaliyet antisosyal kişiliği çılgına çevirir. Bununla birlikte, faaliyetleri yardım etmek adıyla kapalı olarak destekleyip, m............

12. Antisosyal kişilik malın yanlış bir anlayışına sahiptir ve birinin herhangi bir şeye sahip olması fikri, aptal insanların gözüne girmeye çalışan bir gösteriştir diye düşünür. Hiçbir şeye gerçekten sahip olu......... *

Umumi Mantık *

Temel mantık, antisosyal kişiliğin başkalarının gizli terörü içinde, yalan söyleyen kişi gibi davranmasıdır..... * Antisosyal bir kişi için her varlık, gizlice veya açıkça mahvedilmek için düşmandır............. * Hayatta kalmanın “insanları cahil tutma” veya “başkalarının ilerlemesine mani olma”sına bağlı olduğu saplantısına sahiptir. ........... * Eğer birisi başkalarını daha akıllı veya daha güçlü yapmaya söz verirse, antisosyal kişilik bireysel tehlikenin çok büyük ıstırabını çeker.............. * Onlar etraflarında güçlü veya zeki olan herhangi biri ile birlikte olurlarsa, yok olacaklarını düşündükleri için, aptal veya zayıf insanlarla çok fazla sıkıntı içinde olurlar........... * Antisosyal bir kişilik delirdiği zaman dünya, Marslılar veya FBI ile dolar ve gerçekten her bir şahıs Marslı veya FBI ajanı ile karşılaşırdı. Fakat böyle insanların çoğunluğu deliliğin işaretlerini dışarıya göstermez. Onlar tamamen mantıklı gözükürler. Onlar çok inandırıcı olab........... * Bununla birlikte, yukarıda verilen liste böyle bir kişiliğin kendi içinde fark edemediği olaylardan oluşur. Bu öyle gerçektir ki, eğer sen düşünüp yukarıdakilerin birinin içinde kendini bulduysan, sen elbette antisosyal değilsin. Kendini eleştirmek bir lükstür antisosyal’in buna gücü yetmez. Onlar kendi fikirlerinin içinde devamlı tehlikede oldukları için doğru olmak zorundadırlar. Eğer sen birinin yanlış olduğunu kanıtlarsan, onu şiddetli bir……………….. Ne sosyal insanlara nede anti sosyal insanlara haksızlık yapmamak amacı ile aslında sosyal insanların özellikleride dikkate alınması gerekmekte bunlarıda ileride başka bir yerde yazarım.

* *Yapılması gereken aslında bu *Dianetik ve Scientology´i kendi kaynaklarından araştırıp öğrenmektir. *

Yukarıdaki 12 özelligin sonu …….. *bu sekilde bitiyorsa, kopya ve telif hakları dolayı bu yazılar sadece bir bölümünün ve isabetli olmayan tercümesidir. Anlayışınıza sığınıyorum.Eğer bana yazmak veya ulaşmak istiyorsanız,” Dianetik@msn.com” adresine yazabilirsiniz.

Dini belirleyen faktör nedir?

1. Din: Allah, Yüksek varlik, Sonsuz bir gercek içermek zorundadır.

2. Bu dünyanin veya Kainatin haricinde, Dogmatik veya sadece inanca dayanan bir thesi olmali.

3. Bu inanca inanıp, uygulamak için bir araya gelen bir kitle veya toplum olmalidir.

Yukaridaki 3 faktörler bir Felsefenin Din olmasini belirler.

Scientology ve Dianetik´in diger Dinlerden farkı Nedir?

Bütün Dinler bu dünyanin veya Kainatin dışında birşeyleri tarif ederler ve sadece Inanca dayanıklıdır. Scientology ve Dianetik Bu dünyadaki yaşam şartlarınızı düzeltmenizde, bilime ve araştırmacılıga dayanıklı yardimci olan araçlar verir ve sonsuz olan geçmişinizle yüzleştirir. Cennet, cehennem, Allah, Melekler gibi anlayışlara yaklaştırır ama bunların yorumunu insanın kendisine bırakır. Sizin için gerçek olmayan birşey gerçek degildir.

Scientology ve Dianetik hakkinda sizlere cok genis ve dogru bilgileri sunan Forum hazirlamaktayim. Ileriki zamanlarda forumlari karistirirken belki bulursunuz.

Saygılarımla *

Zafer yilmaz

frodo
06-09-2007, 12:10
Yahu biz de seni merak ediyorduk. Hoş geldin. Gazetede haberini okuyunca senin kafana vuran
bu sitede olabilir mi diye dert edindik, aradık.

Dinlerden özgürlük sitesine hoş geldiniz. Ama keşke forum kurallarımıza da bir göz atsaydınız.
Bu başlığınızı kendinizi tanıtabileceğiniz Tanışalım forumuna taşıyacağım.