PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kelepir Şiir


Serdar
08-11-2008, 03:49
ÇAĞDAŞLAŞMAK, MEDENİLEŞMEK

Çağdaşlaşmak köleleşmekse,
Ben geçmişi geri istiyorum kardeşim,
Betonarme binalar, gelecek buysa,
Ben dağları, çayırları,
Bulutların üstünde uçan kayalıkları geri istiyorum kardeşim.

Sizin insanlığınız yabancılaşmaksa doğaya,
Uzaklaşmaksa insanın doğasından,
Ben şu engin dağların çayırlarında yağmur bulutlarını koklayan,
Bir çoban olmak istiyorum kardeşim.

Ben bir balıkçı olmak istiyorum,
Islak, yağmur kokusunun altında,
Dalgalarla boğuşan, fırtınalı, bulutlu havada,
İnsanlardan uzak,
Şirket insanlardan uzak,
Kendi balığımı avlayarak yaşamak istiyorum kardeşim.

Temiz havayı koklamak,
Doğayı gözlemlemek istiyorum,
Dağların arasından gelen,
Serin suları içmek istiyorum,
Ben sizin bana aşılamak istediğiniz yaşam şekliyle yaşamak istemiyorum kardeşim.

Sizin insanı rahatsız eden seslerinizi çekmek istemiyorum,
Şehrin ortasında herhangi sorumsuz birinizin yaktığı ateşin
Evimin penceresine getirdiği,
Özgür doğama ait olmayan,
Naylon ve lastik dumanlarını,
İçime çekmek istemiyorum kardeşim.

Sizin insanlara verdiğiniz hizmetler,
Süslü, parlak, cilalı paketler içinde,
Doğallıktan, tazelikten uzak,
Benim geleceğimi kurutuyorlar.
Ben ot ve toprak kokularının arasında,
Kendi tavuklarımı, horozlarımı yetiştirmek istiyorum kardeşim.

Şu medeni diye isimlendirdiğiniz yaşam şekilleriniz beni yok ediyor.
İnsanların kendi kendilerini yönettiğini söyleyip duruyorsunuz,
Aslında bütün kuralları siz koyuyorsunuz,
Sadece tek efendi siz olsun istiyorsunuz,
Siz insanlara demokrasi adı altında kölelik satıyorsunuz be kardeşim.

Siz yanlışlığını anladığınız doğruları,
Başka insanlara satmakta ustasınız,
Siz insanlara doğada benzeri bulunmayan özgürlükler satıyorsunuz,
Ben medeniyetin de, özgürlüğün de doğada olduğuna inanıyorum.
Ve sizin kim olduğunuzu biliyor, görüyor ve işitiyorum.
Iyh be diyorum kardeşim ıyh,
Ne sizinle, ne de sizin kölelerinizle yaşamak istiyorum.

Yazan: Serdar

Bir zamanlar karalamıştım.

Serdar
08-11-2008, 04:53
İnsanı bunaltan, mundar eden kömür ve ne olduğu belirsiz kokularıyla insanı rahatsız eden, yağmurlu bir kış akşamında İzmir'de yazmıştım yukarıdaki şiiri. Gerçekten de sokakta nefes almak mümkün değildi. Ve o an büyük şehirle ilgili tiksinti duygularım bir ivmeli hareketle doruk noktasına çıkıvermişti. Ne kasaptan altığım et etti, ne de tavuk tavuktu. Artık hiçbirşeyin tadı yoktu. Nerdeydi o eski köylerde kümeste yetiştirilen tavuklar, horozlar? Hiç birisi onların verdiği tadın binde birini veremiyordu bana. Kuzu etleri sararmış, dana eti diye kasaplarda sattıkları et, düdüklü tencere de tüm gün kaynasa pişmiyordu. Diğer yandan balık sektörü de çiftlik azmanlığı adına para şirketçilik denen melanete teslim edilmek üzereydi. Onun da içine etmek üzereydiler.

Sebzemiz, meyvemiz allah emanetti. Bir kilo patlıcan alıyor, sünger gibi ağzımızda geveleyemiyorduk bir türlü. Domatesimiz, salatalığımız da aynı şekildeydi. Hepsi birer hormon fıçısı omuştu. Nerede o eski özlemlerimizi giderebiliriz diye gara gara o mekanı düşlüyorduk. Ortalık pizzacıdan, hamburgerciden geçilmiyordu. Varsa yoksa kebapçı, çorbacı. Bir sulu yemeğe, bir taze fasulyeye hasret kalmıştık.

Sokaklara, deniz kenarına çıkıyordum. Bir damla spor yapabilmek için. Şehrin kör dumanları beni rahat bırakmıyordu. Nefes almak istiyordum. Alamıyordum, Köhnemiş, bunamıştım bu şehrin boş sokaklarında. Körfezde deniz pis pis kokuyor. Soluduğun hava boğazıma dıkınıyordu. Oturacak bir ağaç dibi yoktu bu goca şehirde. Her taraf üstüste binmiş beton binalar, varsa yoksa aralarında kaldırım taşları ve asfalt yollar vardı. Burası nasıl bir cehennemdi böyle? Deliriyordum, delirmek üzereydim.

Şehir hayatının üzerimde oluşturduğu fizyolojik bozukluklar artık iyiden iyiye kendini hissettirmeye başlamıştı. Kömür kokusu akciğerlerimi felç etmiş, merdivenleri duraksamadan eskisi gibi çıkamıyordum. Yürek çarpıntısı, nefes daralması gece sabaha karşı kendisini gösteriyordu. Ve artık sağlıksız beslenme yüzünden kanımdaki trigliserit oranı tavan yapmıştı.

Sonunda, şehir hayatı benden alacaklarını almıştı.

Beni içine çekmek, boğmak üzereydi.

Bu olanlar bir kapanışın alametleriydiler.

Aklımı kaçırıyordum.

Derken bir gece sabaha karşı o yüzü gördüm:

http://img90.imageshack.us/img90/3725/32dd7.th.jpg (http://img90.imageshack.us/my.php?image=32dd7.jpg)http://img90.imageshack.us/images/thpix.gif (http://g.imageshack.us/thpix.php)

Bu yüz ben de bir takım doğal ve doğacı duyguların yeniden uyanmasına yol açtı.

Her şey bu yüzü gece rüyamda görmemle başladı.

Her gün belirli saatlerde vücudumda bir takım kıpırtılar hissetmeye başladım.

Bu saatler genellikle akşam yatmadan önce ve sabah yeni uyandığım vakitlerdi.

Bu kıpırtılar ilk başta bir karıncalanma ve titreme biçimindeydiler.

Ve şiddetleri giderek artıyor, bedenimin her tarafını kaplıyorlardı.

Daha sonra vücudumun belli bölgelerinde kasılmalar meydana geliyordu.

Özellikle karın kaslarım ve göğsümse çok şiddetli kasılmalar şeklindeydiler.

Karıncalanmalar ve titreşmeler yerini kasılmalara bırakmıştı.

Neler oluyordu vücuduma, kendime hakim olamıyordum.

1 Hafta sonra:

Zaman geçtikçe bu kasılmalar şu görüngüleri almaya başladılar.

Bir yandan garip, istençdışı idiler, ama diğer taraftan insana belli bir hoş duygu veriyorlardı.

Bu hoş duygular, beni rahatlatıyor, bedenimi dalgalandırıyor, yüzümü ise pembeleştiriyorlardı.

Her günün belirli aralıklarında yaşadığım bu dalgalanma ve rahatlık beni şehir hayatının tiksinçliğinden alıp başka diyarlara götürüyorlardı.

2 ay sonra:

Zaman ilerledikçe bu zevk dalgalanmaları gittikçe yoğunlaştı.

Ve yoğunlaştıkça bir şeylerin değiştiğini farkettim.

Vücudumdaki nefes darlığı yavaş yavaş yokolmaya başlamıştı.

Kalp çarpıntılarım, 2 hafta içinde yokoldular.

Aynı iki hafta içinde, zevk dalgalanmaları sırasında kalbimi daha da güçlü ve derinden hissetmeye başladım.

3 hafta sonra yaptığım tahlillerde trigliseritten eser kalmamıştı.

Artık hayattan zevk alıyor, yaptığım her işi severek yapıyordum.

Neler olmuştu bana hala anlayamamıştım.

Ama o yüz, benim hayatıma geri dönmemi sağlamıştı.

Burada o yüze, herkesin huzurlarında tekrar teşekkür ediyorum.

Yaşasın o yüz:

http://img90.imageshack.us/img90/3725/32dd7.th.jpg (http://img90.imageshack.us/my.php?image=32dd7.jpg)http://img90.imageshack.us/images/thpix.gif (http://g.imageshack.us/thpix.php)

Serdar
08-11-2008, 05:09
İşte bir delinin yaşadıkları ve kaleme aldığı deneyimleri bütün bunlardı sayın seyirciler ve değerli dostlarım. O yüzde birşeyler var.
Umarım o yüze bir gün sizler de rastlarsınız. Haydin, kalın sağlıcakla.