Karadeliklerin olmadığı Tabi Evrende delikli yapılar gözlemlenebilir ama bu terime atfedilen tanıma göre ifade ediyorum... heleki karadeliğin etrafında bilgi depolanır, sonra o bilgi delikten, metafizik evrenlere fırlatır tadındaki mitolojilerede, gülüp geçiyorum.
Yüksek çekim gücü olasıdır, bu halde gözlemlenenlerde plazma yoğunlaşmasına işaret ediyor, karadelik değilde, karatopak diyelim, ama karadeliğe sözde öte alemler temelinde yüklenmiş sıfatların bir anlamı yok diye düşünüyorum...
Bu konuda bildiklerim yeterli değil. Yalnız maddenin, algı düzeyinde varolduğu iddiası için yeterli bir sonuç sunmuyor, bir yerde belirsizlik ilkesi gibi ilgisiz sonuçlara yaslandırılabiliyor. Buradan hareketle üretilen bir çok fikir hiç alakasız şeylere odaklanmış durumda(örneğin galaksileri nasıl keşfediyoruz?). Gözlemcinin veya ortamın veya izolasyonun fiziksel etkisi ne derece hesaba katılmış? Katılmadığı görülüyor oysa deneyler, zihinsel değil fiziksel bir ortamda gerçekleşiyorlar ve yinede fiziksel faktörler görmezden geliniyor(bu bir çelişki) ve sanırım henüz bazı keskin kararlara varmak için -ki fakötrel zemin aydınlanmış değil- çok erken(zaten salt algı odaklı düşünülmesi ya da bu şekilde yaklaşımı güvenirliğede gölge düşürmekte)... İşin bir nokasında da rölatif, gözlemciye göre değişkenlik arzeden faktörler de ağır basmış gibi... Örneğin gözlemci olmadan yapılan deney örneği, eğer algılandığında gerçeklik kazanıyorsa bu halde her defasında aynı sonucu vermemeliydi, zira gözlemci faktörü olmadığı için, bakan kişiler ayrı, ayrı ama farklı sonuçlar görmeliydi... Şu an bir paradoks, bu ifade ettiğimde misal paradoksun, paradoksu...
Big Bang o kısım kurgu ağır basıyor, gözlem tabanı yok.Teoriye sadık kalırsak, Big Bang oluştur. Şu anda galaksi oluşumları gözlemlenebiliyor ve yine aksine dağılışları da ve şimdi bile galaksiler oluşuyorsa -ki plazmadan dönüşüp, sonra tekrar dönebiliyor, kar ve su gibi gözlem tabanı. kurgu kısımı ve Evrene sınır tayin işlerini tekrar gözden geçirmeliyiz diye düşünürüm. mevcut deviniyor(sıkıymış,ayrışıkmış, şekli, katıymış, sıvıymış bir bağlayıcılığı yok bu sadece niteliği bağlar, ortada olan tanımsız muhtevayı bağlamaz.Tanımlar niteliğe dairdir, her tanım ise bir sınırdır- değişken nitelikçe ve tanımlayana göre belirlenmiş.Bu halde şekli, önemi geçicidir-lokaldir(kar, su, buz, ozon, karbonmonoksit, sıkışık, patlayan, birleşen, dağılan).İçinde olduğumuz sürece niteliğe dair anlam tanım, sıfat yükleyeceğiz,çünkü niteliğinden alacağız. Bana göre kurgu kısımlarından ziyade-ki pek bir önemi yok, deviniyor- algıladığımız üzerine gözlemler daha sağlıklı diye düşünüyorum.
Burada kar yağıyor, kristalize olmuş su... Biz kar oluştu dedik, eriyecek su diyeceğiz, su oluştu.. Oluş aslında hep vardı demek sorunlu bir ifade ama mecburen kullanıyoruz... Oluş hep vardı değil sadece ortada, öylesine, hepi, öncesi, sonrası nitelikler için(kar, su çevrimi gibi) oysa ha kar, ha su değişen ne?...
suyu ıslatmak için birini bulmak ne kadar saçma ise, yaratan kim diye sormakta o kadar saçmadır. Sonuç olarak mantıksız bağlamın sonu kendi saçmalığına mahkum olur.
Kısaca suyu ıslatan birisi yoksa, o halde orta yerde duranında yaratılmışlığını iddia etmek de aynı derecede saçmadır. Ya suyu ıslatanı bulacak, o saçma yola kendisi girecek, ya da önce kendisi suyu ıslatan birisinin olduğu iddiasından vazgeçecek. Ortada olanı yaratan kim? Bu soru saçmadır, zira ortada olan zatenortadadır(ortaya çıkarmak durumu yok), su ıslatılmaz, zaten ıslaktır(ıslatılacak bir durum yok, niteliğidir)... o demiş oluyor ki, su yeri ıslatır, suyuda tanrı ıslatır, bizde bu halde tanrıyı kim ıslatır diye sormuş oluruz, bu bahis saçma ise, asli saçmalık kaynağından gelir. Biz ayna tuttuk, görür, görmez, paşa gönlü bilir...
Tanrıyı kim yarattı demek Zakir Naik'in dediği gibi su yeri ıslatıyor suyu kim kim ıslatıyor sorusu kadar saçma mıdır ?Düşüncelerinizi öğrenmek istedim.
Hangi konularda sitemize danışmanlık yapmak veya hizmet etmek istersiniz? (opsiyonel)
PHP
İmzası
Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu