![]() |
Pisliğe batmak olayını biraz açabilirmiyiz?
|
Alıntı:
İstersen önce terbiyeden ayrılmadan konuşmak konusunda anlaşalım: içinde bulunduğumuz pisliğin müsebbibi kimdir acep? "La ilahe illallah Muhammedun Resulullah" sadece bir laftır; "Allah büyüktür, Muhammed onun elçisidir" desem Allah "olacak" mı? Bu lafı söylesem Muhammed, olmayan şeyin elçisi mi olacak? Sen söylüyorsun da oluyor mu? Boş lafları bir kenara bırakın da içine düştüğünüz mantık açmazından çıkmaya çalışın: Bak hadis ne diyor: her doğan çocuk İslâm fıtratı üzere doğar. Bak Kur'an ne diyor: onun ana-babası mümin kimselerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk. Her ikisi de senin inandığın şeyler, benim değil. Yani sorun, senin sorunun. Hadi çöz bakalım. A. |
Alıntı:
Ben doğuştan ateistim; kafamda "yaratıcı" fikri hiçbir zaman olmadı. "Deccal" dediğin var ya; işte o benim. A. |
Sevgili azınlık sanslıymıssın, benim zihnime zorla sokulmustu..
Çevre sohbetleri gönderildiğimiz kuran kursları vs. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Hayır böyle bir şey yok sevgili skyyoung..Hiç bir çocuk öğretilmediği ,belletilmediği müddetçe bir yaratıcı tanrı olduğunun farkında bile değildir..Bu konuda üzerine gözlem yapacağınız küçük yaşlarda çocuğunuz,yeğeniniz,kısaca akrabanız hiç mi olmadı?. Benim 5 yaşında bir kızım var ve geçen gün ninesinden Allah adında bir şey duyduğunu ve onun kim olabileceğini sordu..Ben de; "sence kim olabilir?" diyerek ,yanıtlamadan ona tekrar sordum.."Ama o görünmüyor ki,iksir mi içmiş?Bize yardım ediyorsa neden hiç yanımıza gelmiyor,? nerede yaşıyor ki?"gibi sorular sordu..Ben de ona: "nasıl hayal ediyorsan, o öyledir" dedim..Hiç bir şey hayal edemediğini söyledi."Dilekleri,duaları kabul ediyormuş anne"dedi..Arkasından da, biraz düşündükten sonra konuyu yakınımızda oturan sakat bir arkadaşıyla bağlantıladı ve "peki eğer kabul ediyorsa Yeşim'in bir kolu neden yok?".."Belki de Yeşim Allah'la tanışmamıştır ona dilek ve dua etmemiştir.Allah'ta ona başka kolu ondan vermiyordur" dedi... Çocuğun sorularına kendisinin yanıt vermesine izin vererek,sadece akıl yürütüşünü dinlemek, sizin söylediğiniz tezi geçersiz ve anlamsız kılıyor..Aslında bahsettiğim deney çok basittir..Hiç tanrıdan bahsedilmemiş bir çocuğu karşınıza alacak ve tanrı nedir?,bizi kim yarattı? gibi bir takım sorular soracaksınız.. Lütfen her duyduğunuza inanmayın.. Sevgiler.. |
Merak
Her çocukta merak duygusu vardır ve aklı ermeye başladığından itibaren herşeyi önce görür sonra eller sonra yemeye çalışır.yani 5 duyu organıyla merakını gidermeye çalışır ve her deneyimden neticeler çıkartır. sıca-soğuk vb.Belirli bir yaşa geldiğindede ben nasıl ve neden doğdum soruları aklında belirir.Bunlar insanın doğası gereğidir ama bir şeye dikkat ederseniz hemen hemen her din doğan çocuğun kendi dinleriyle (Hıristiyan-Musevi-islam-Budist vb.)doğduğunu savunurlar. Enteresan olan bu eğilim tüm insanlarda varken kutsal metinlerde bulunmamasıdır. İşte kuran işte incil ve tevrat. Aslında bu insanoğlunun tersine bir tavırdır.Buradanda Kuranın allah katından indirildiğini kanıtlamıyormu acaba. İşte çürütmeye çalıştığınız fikri irdelerken benimde farkında olmadığım bir kanıtı ortaya çıkarmışsınız.Bu tüm insani tavrın kuranda geçmediğini bu şekildede kuranın insan eliyle yapılmadığı allahtan indirildiğinin kanıtlamış bulunuyorsunuz. Teşekkür ediyorum inanmayan arkadaşlarıma. Mübalağa etmiyorum teşekkürümde samimiyim gerçekten tebrik ediyorum. Bu tespiti daha önce kimsenin yaptığını düşünmüyorum.saygılar sunuyorum.
|
Alıntı:
Alıntı:
A. |
Saygideger arkadaslar;
Insanoglunun, donem donem tarihe damgasini vurdugu bazi kavramlar vardir. Bu kavramlar; nesilden nesile aktarilarak hafizalarda tutulur. Tanri kavrami da; bunlardan biridir. Isin garip tarafi ise; bu kavramlarin; anlamlari ifade edilmeden; kisilerce sadece alisilagelmis karsitliklar tartismasi olarak, yasam ve iliskiye yerlestirmesidir. Tanri kavrami bunlarin basinda gelir. Turrkiye'de cocuklar, Allah kavramini duyarak buyurler. Tek ogrendikleride; Allah kavraminin ne oldugu degil; bu kavrama, ya inanmak ya da inanmamak; bu kavrami ya yoksaymak, ya da var saymak, tartismasi ve ikna etme-olma mucadelesidir. Buradaki sorunun birinci kokeni; ulkemizde birey yetismemesindedir. Yani kisiler, dogumdan itibaren kendilerine verilen veri ve degerlerle buyutulurler. Kisiye sadece bu karsitli degerlerden birini secme hakki kalir. Kavrama teslim olanlar, zaten onu; var ve inanmaya tasir. Kavrama teslim olmayanlar ise; kendi nedenleme vesorgulamalariyla; ancak yoka ve inanmamaya tasiyabilirler. Cok acidir ki; bu mucadele ve sorgulama, onlarin birey oldugu anlamini tasimaz. Zaten verilen degerler arasinda; bu karsitlik mucadelesi mevcuttur. Onemli olan, kisinin; kendisine verilen verilerle mucadelesi degil; kendisinin oz iradesiyle, ve sirf kendi oz secenegiyle, kendine uygun gordugu gorustur. Bunun da mumkun olmasi icin; sadece kavramin veriler temelindeki; alisilagelmis degerlendirilmesi ve mucadelesi degil; kavramin kendisinin kisi tarafindan sorgulanmasi; kisinin kendi oz irade ve algisiylas ifadesi gerekir. Yani; var-yok veya inan-inanma dan once; "Tanri nedir, ne degildir, kimdir v.s." temelli; tanriya yonelik sorularin nedenlenip sorgulanmasi gerekir. Iste birey bilinci budur. Yoksa tanrinin; varsal-yoksal ve inan-inanma temelli, inancsal degerlendirmesi ve tekini secenegi degil. Eger bir bireyin; tanri kavrami kendi oz algi ve izahi temelinde, kendi kendine lanse edilmedikce; bu kisinin; tanri kavramini; cocuguna veya bir baskasina izahi mumkun degildir. Sadece yapabilecegi; kendine verilen verisel deger secimini; inancsal olarak empoze ve onermek olacaktir. Bu temelde bakildiginda; baslik, dogal dusuncenin ilk algisi olarak ve kabul ve teslimiyet anlaminda dogrudur. Ikinci asama nedenleyip; bu algiyi terse yani negatife dondurme asamasidir. Olmasi gereken asama ise; bir birey bilincine sahip olarak ve bireysel temelde, kavramin kendisinin, yani ifadesinin degil; kendi oz irade ve algisiyla, yine kendi icin ortaya konmasidir. Bu ucuncu asamaya gelemeyen icin; sadece ya verisel inancin getirdigi bir teslimiyet, ya da verisel inancin getirdigi bir karsi cikis vardir. Bunlarin her ikiside; bireysel degil; kisilere dogumdan beri empoze edilen ve verilen degerlerin degerlendirilmesi temelindedir. Kisaca, teizm de, ateizm de veya arada kalan izmlerde; tanrisal temelli inanclardir. Tanriyi kavram olarak ortaya koymaz, sadecekarsitliklardan biri olarak ifadeye tasir. Yani TANRISAL DUSUNCE UYGULAR. Orneklersek; ne var?, ne yok?, neye inaniyorsun?, neye inanmiyorsun? sorularinin temeli TANRIdir. Tum bu sorular ve cevaplari, TANRISAL TEMELLIDIR. Ustelik tanrinin kavramsal gerceginin ortaya konmasi degil; tartismasi temellidir. Bu gidisle de ve Tanrisal dusunce var oldukcada; gelen nesiller, bu kavramla buyuyecekler ve yasam ve iliskilerinde yer vereceklerdir. Bu da zaten bu duzen ve sistemin istedigi; tartisma ve ayrimciligin korunmasidir. Halbuki, Tanrinin; kavramsal gercegi ve icinde yer almadan; disaridan bakis acisi ve notr algiyla ortaya konmasi; bu kavrama; insanoglunun hala ihtiyaci olup olmadigini gundeme getirecek ve insanoglu tanrisal bir yanasima ihtiyac duymadan, yasam ve iliskisini surdurebilecegini algiladigi zaman da; Tanri kavrami ve tanrisal tartisma; gundemden kalkacak ve ve belkide lugattan silinecektir. Iste ancak ozamandan sonraki nesil; tanri kavramiyla ve bu kavramin bilinciyle ve bena ihtiyac duymadan buyuyecek ve yasayacaktir. Kisaca "Tanri, ilah, Allah v.s. mi? o zaten su demektir ve benim bu kavrama ve bu kavrami ifade etmememe veya bu kavrami yasam ve ilskime sokmama, bu kavrama yasam ve iliskimde yer vermeme gerek yok. Nedeni de su." diyebilecektir. Tanri kavramsiz ve onun dini mentalitesi olmaksizin, Tanrisal ve onun dini mentalitesi icerikli kullanim ve yanasimsiz bir dunya icin. Saygilarimla; evrensel-insan |
Alıntı:
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:01 . |