Turan Dursun Sitesi Forumları

Turan Dursun Sitesi Forumları (https://turandursun.com/forumlar/index__1.php)
-   Dünya Dinleri (https://turandursun.com/forumlar/forumdisplay.php?f=133)
-   -   Gnosis ve Alevilik... Alevilik Nedir? (https://turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=22970)

Jolly Jocker 06-02-2011 15:21

Gnosis ve Alevilik... Alevilik Nedir?
 
Erdoğan Çınar adlı bir Alevi var. Onun bir röportajını okumuştum. Çok farklı görüşleri, daha doğrusu beni çok şaşırtan açıklamaları vardı. Alevi bir aileden gelmiyorum. Bu yüzden Aleviliğin ne olduğunu bilmiyordum. Forumlarda bazı Alevilerle konuşarak öğrenmeye çalışmıştım ama anlatılan şeyler hem birbiriyle çelişiyor hem de bir iç tutarlılık sağlayamıyordu. Erdoğan Çınar'ın anlattıkları ise mantıklı bir bütünlük oluşturuyordu. Bunun üzerine onun iddalarını tartışan Alevi forumlarındaki yazışmaları okudum. Bilgili insanlar vardı. Onların anlattıkları da fazlasıyla dikkate değerdi. Sonunda Erdoğan Çınar'ın Alevilikle ilgili üç kitaplık serisini aldım ve bir çırpıda okudum. Daha önceden -tüm bu Alevilik meselesinden bağımsız olarak- hıristiyan gnostisizmiyle ilgili kitaplar okumuştum. Aradaki öğretisel bağlantı gerçekten de çok güçlü ve görmezden gelinemez boyutta. Çınar gnositisizmin öğretsini fazla araştırmadığından olsa gerek bu bağlantıyı fazla vurgulamamış ama tarihsel bağlantıyı vurgulamak gibi başka bir değerli iş yapmış.

Ben de Erdoğan Çınar'ın iddiasını tekrarlıyorum. Günümüz Anadolu Aleviliği, Bizans zamanında Anadolu'da yaşamış olan Pavlikanizmin bir devamıdır. Benim araştırmamdan çıkardığım sonuç da; Pavlikanların -yine Anadolu'da bulunan- Marcionizmin bir devamı olduğu yönünde. Marcionizm de Suriye-Filistin kökenli M.S. birinci yy.'da ortaya çıkan gnostik tarikatların bir devamı. Hıristiyan gnostisizmi özellikle üç ana koldan gelişmiş. Biri, tevratı ve musevi kökeni kabul eden Ebionitlerden oluşuyor; diğeri, tevratı ve musevi kökeni kabul eden ama artık bu kökün bırakılması/aşılması gerektiğini iddia eden Pavlusçulardan oluşuyor; sonuncusu da, tevratı ve musevi kökeni kabul etmeyen, hatta tevratın tanrısı olan Yahova'yı demiurg(sahte tanrı) kabul eden Simon Magus taraftarlarından oluşuyor. Marcion Simoncu gelenekten geliyor ama Pavlus'a da atıflar yapıp saygı gösteriyor. Nitekim aynı tutum Pavlikanlarda da var. Pavlikanizm Aleviliğin de merkezlerinden olan yörelerde merkezleniyor. Tunceli, Malatya, Elazığ, Sivas, Erzincan yöresinde. Bizans'ın doğu sınırında. Bizans'ın ortodoks hıristiyan despotizminin sürekli saldırı ve katliamlarına uğruyorlar. Bu yüzden yer yer takiye de yapıyorlar. Hakiki hıristiyanların kendileri olduğunu iddia ediyorlar. Erdoğan Çınar, bu iddianın ortodoks hıristiyanlığın baskısı yüzünden yapılmış bir takiye olduğunu belirterek Aleviler'in sonradan 'islamın özü biziz' demelerine benzetiyor. Bunu muhtemelen Alevi toplumundaki islama olduğu kadar hıristiyanlığa da mesafeli duran anlayışın etkisinde kaldığı için yapıyor. Oysa Pavlikanların ve genel olarak gnostiklerin 'hakiki hıristiyanlar bizleriz' derken söyledikleri doğrudur. Zira hıristiyanlık kuruluşu itibariyle gnostik bir dindir.

Biraz gnostisizmden bahsedelim. Bunu anlatınca Alevilikle aradaki bağı Aleviler de daha iyi anlayacaktır. Benim iddiam odur ki, gnostisizmi doğru düzgün anlatan bir kaynakla karşılaştıklarında Alevilikle aradaki bağı inkar edecek bir Alevi bulunamayacaktır. Gnostisizm, 'Gnosis' kelimesinden gelir. Gnosis, sezgi ve tefekkürle ulaşılabilen Tanrı bilgisi anlamına gelmektedir. Alevilikteki sırra verilen isim gibi düşünülebilir. Gnostisizm bir gizem inanışıdır. Sır(Gnosis) herkese açık değildir. Belli bir inisiyasyon silsilesinden geçenlere(seyr-i süluk) verilir. Herkes kabının yettiği kadarını alır. Gnosis verilmez, anlatılamaz; çeşitli hikayeler ve alegorilerle belli edilir, aday(talip) onu kendisi kavramalıdır. Gnositisizmde dört basamaklı bir yapı söz konusudur(Dört Kapı). İlk kapıda 'hylic'(kendini bedenle özdeşleştirenler); ikinci kapıda 'psişik'(nefsini terbiye etme yolundakiler); üçüncü kapıda 'pneumatic'(kendinin beden değil ruh(saf bilinç) olduğunu idrak edenler); dördüncü kapıda ise 'gnostik'(sırra vakıf olup kendinin Tanrı olduğunu anlayanlar(En el Hak), Tanrıda eriyip gidenler(Fenafillah)) bulunur. Gnositisizme göre herşey birdir. Tanrı ve evren ayrımı yoktur; evren Tanrıda Tanrı da evrendedir. Her insan Tanrısal özü taşır. Aslolan insanın olgunlaşarak kendini bedenle/nefsle özdeşleştirmeyi bırakması ve inisiyasyon sürecinde yetkinleşip(kamil insan olup) kendisinin Tanrı, Tanrının Sözü, Tanrının Oğlu v.s. olduğunu fark etmesidir(Gnostiklere göre İsa da bunu anlatan bir gnostik öğretmendir). Bunu fark edip gnosise erenler gerçek yaşama kavuşur ve ölmezler. Çünkü onlar yaşarken ölmüşlerdir ve Tanrıda(kutsal ruhta) doğmuşlardır. Bedenleri öldüğünde onlar çıktıkları ana kaynağa geri döner ve Tanrıyla birleşirler(Hakka yürürler). Gnosise eremeyenler ise dünya hapishanesine geri dönerler ve bu geliş-gidiş döngüsü gnostik seviyeye gelinceye dek sürer(Devriye ve dondan dona giriş). Keza gnostisizmde de tıpkı Alevilikteki gibi evrenin oluşumu bir südur süreci olarak açıklanır ve insanın oluşumu da cansız maddeden nebata, nebattan hayvana, hayvandan insana, insandan da Tanrıya geri dönen bir tekamül süreci olarak ortaya konur.

Nasıl? Arada benzerlik var mı? Bence inkar edilemeyecek denli benzerlik var. Gnostikler kendi Tanrısal özlerinin farkında olmayan insanları(hylicleri) biri ikiye düşürmüş kimseler olarak görürler. Amaçlanan, ikiliği aşıp Tanrısal birliğin bilincine geri dönerek kurtulmaktır. Çünkü onlara göre herşey birdir ve baktıkları her yerde sadece Tanrısal hakikati görürler. Tüm insanlar Tanrısal birliğin parçası oldukları için tüm insanların birliğini, milliyet ya da cinsiyet ayrımı yapmamayı, mülkiyeti de ortaklaşa kullanmayı savunurlar. Aslında gnostiklerin, düşmanlarınca maruz kaldıkları iftiralar bile Alevilerin maruz kaldıklarının aynıdır. Onlar için de kendi mekanlarında yaşa, cinsiyete ve akrabalığa aldırmadan toplu cinsel ilişki ayinleri gerçekleştirdikleri yönünde iftiralar atılmıştır.

Gnostisizme göre Tanrı başlangıçta -yani henüz ortada evren yokken- kendiyle başbaşadır. Tanrı saf bilinçtir. Bilinç, farkındalık demektir. Fakat farkındalık, henüz ortada farkına varılacak birşey(evren) yoksa kendi karanlığıyla başbaşa demektir. Paradoksal biçimde, Tanrının ilk durumu bilinçsiz bir bilinç durumudur. Gnostikler bunu 'mutlak gnosis', 'tanımlanamayan gizem', 'aydınlık gece', 'derin uyku' v.b. adlarla anarlar. Gizeme cinsiyet atfedilmesi elbette olanaksızdır ama gizemi tanımlamak için bazı gnostikler Baba lafını da kullanmışlardır(İncil'de İsa'nın Babasını hatırlayınız). Daha sonra gizem kendine bakmış ve kendi hakkında düşünmüş, kendinin bir imgesini tasarlamıştır(ilk düşünce). Gizem kendini bir kadın olarak düşünür(Sophia). Fakat bir kez gizemden ayrı bir imgelem ortaya çıktıktan sonra bir silsilenin fitili ateşlenmiştir ve gizemin elinde olmadan nefs de ortaya çıkar(Yaldaboth/Abraxas/Yahova). Evren, Yahovanın ortaya çıkardığı bir yapıdır. Artık Yahova ve onun evreni ile, bunu farketmek üzerinden kendinin bilincine varan gizem(Sophia/Kutsal Ruh) vardır. Kutsal ruhtan bazı damlalar evrene dökülür, Yahova bunları çalarak insanı yaratır. Evreni ve insanı yaratan tevratın tanrısı Yahovadır. Yahova Sophia'yı da, onun ilk hali olan Gizem'i de bilmemektedir. Kendini tek tanrı sanmaktadır. Bu yüzden ona 'kör tanrı', 'cahil tanrı', 'sahte tanrı' gibi adlar verilir. ''Benden başka tanrın olmayacak'' türünden istekleri bunun bir göstergesi olarak görülür. İnsan, Yahovanın yarattığı dünyada tekamülle ortaya çıkmıştır, bu yüzden onun yaratımından Yahova sorumludur. Tevrat'ta 'yılan suretindeki Şeytan' olarak anlatılan gerçek Tanrı Sophia'nın elçisidir. İnsana kendi ruhsal özünü öğretir. Adem ve Havva ile sembollenen insan ilişkiye girer, bu bir ayinsel seremonidir. Bu ilişkiyle gnosisi fark ederler ve Yahovaya baş kaldırırlar. Orta Çağın Katharları, Patarenileri, Bogomilleri de gnostiktir. Gnostik gruplar bu görüşleri yüzünden Şeytana tapmakla suçlanmış ve çok ağır cezalandırılarak yok edilmişlerdir. Tarihin ilk, gerçek ve geleneksel satanistleri olduğu söylenebilir. Ki kilisenin iddası bu olmuştur. Benim görüşüm, büyük ihtimalle masonluk da gnostik bir tarikattır ve gönye ile pergelin ortasında ünlü G harfi, Gnosisin G'sidir.

Tüm bu sembolik hikayelerle anlatılan şey, Tanrının mutlak Gizem olduğu, evrenin oluşumundan sorumlu olmadığı, bu yüzden dünyadaki kötülüklerden sorumlu olmadığı, insanın gizemle aynı kökten olduğu, yapılması gerekenin dünyasal yanılsamayı bırakıp gizemi fark ederek dünyadan kurtulmak ve gizemle tekrar birleşmek olduğudur. Buna göre Gizem bir rüya görür, tıpkı gece bizlerin gördüğü rüyaları ayarlayamamaız gibi o da gördüğü evren rüyasını kendi tasarlamamıştır, kendini dünyada pek çok insan olarak her birimizde görür. Tıpkı bizlerin ördüğümüz kabuslarda kendimizi o sırada gördüğümüz kişi sanıp kan ter içinde kalmamız gibi, Gizem de kendini insan sanarak dünyanın tokadını yer durur. Nasıl ki biz henüz rüyadayken bunun bir rüya olduğunu, bizim o rüyadaki bir karakter değil o rüyayı gören esas zihin olduğumuzu fark etmemiz artık kabusumuzdan korkmamamızı getirecekse; Gizem de dünyada insanın gnosisi anlamasıyla içine düştüğü ve hapis kaldığı bu evrenden çıkacak ve kendine uyanacaktır.

Her neyse esas konuya geri dönelim. Gnositisizm hakkında yeterince bilgi verdiğimi ve Alevilikle bağlantılarının altını da yeterince çizdiğimi düşünüyorum. Erdoğan Çınar'ın katkısı ise buradan sonra devreye giriyor. Şöyle ki; Gnostik Pavlikanlar ile Aleviler hemen hemen aynı coğrafyalarda birbirinin ardılı olarak ortaya çıkıyorlar. Pavlikanlar Bizansın yıkılıp Türklerin egemen olmasıyla birlikte o coğrafyada birden ortadan kalkıyor ve yine aynı coğrafyada birden bire aynı öğretiyi taşıyan Aleviler ortaya çıkıyor. Tesadüf mü? Pavlikanlar buhar olup yerlerine Aleviler gökten zembille indi mi yoksa Pavlikanlar Alevilere mi dönüştü? İslam egemenliğiyle birlikte gnostisizm zahir(egzoterik/dış) kısmını değiştirip islamileştirdi ama bu inançta aslolan batın(ezoterik/iç) kısımdır ve o aynı kaldı.

Jolly Jocker 06-02-2011 16:00

Sözün özü; Aleviliğin bırakın islamı, semavi dinler denen grupla bile ilgisi yoktur. Tümüyle kendine has bir inançtır. Ama illa bir dinin özü olduğu iddia edilecekse 'hırsitiyanlığın özüdür'. Alevilikteki Ali, Alevi nefeslerinden de açıkça görülecektir ki gnosisi alan(En el Hak diyen) kamil insanın bir sembolü olduğu kadar Hakk'ı tanımlamak için kullanılan bir sıfattır. Ali, yani yüce, büyük anlamında bir sıfat. Ali bir kavramdır, yoksa tarihsel bir kişilik olan, Muhammed'in damadı Ali değil. Nitekim Muhammed'in de damadı Ali'nin de yaşamı ve öğretileri ortadadır. Alevilikle uyumlu hiçbir yan yoktur. Ali, elinde zülfikarıyla yakaldığı savaş esirlerinin kafasını bizzat kesen ruh hastasının tekidir. Alevilikte birden fazla kadınla evlenmek düşkünlük sebebidir. Düşkünler, hıristiyanlıktaki aforoz edilenler gibi muamele görür. Ve Muhammed'in damadı Ali birden fazla kadınla olmuştur! Aleviliği Muhammed ve damadı olacak ruh hastasıyla, ehl-i beytle ya da on iki imamla ilişkilendirmek, Safevi etkisiyle ortaya çıkan bir yozlaşmanın neticesinde gerçekleşmiştir ve günümüzde sadece bu inancın asimilasyonuna hizmet etmektedir. Alevilik kendini -tıpkı gnostisizm gibi- 'serçeşme' görür, tüm dinlerin kendinden kaynak aldığını söyler. Kendini her dinin üzerine koyar. Ona göre din bir kabuktur, Alevilik(gnosis) ise özdür. Alevilik din değil yoldur, felsefedir, kültürdür. Onun Tanrısının dinlerin kişilik sahibi Tanrısıyla ilgisi yoktur. Hatta bunun bir Tanrı olarak tanımlanmasının doğru olup olmadığı bile tartışılabilir. Gnositisizm ve onun Anadolu'daki son hali olan Alevilik Tanrıyı insanda görür. Bu yüzden Tanrı ile insan zıtlaşması bu inançta yoktur. Bilakis, insanın tanrılaştırılarak yüceltilmesi, insana değer verilmesi, insanın merkeze alınması söz konusudur. Zaten seküler hümanizm de Avrupa'daki gnostik gizli örgütlerin insanlığa bir armağanıdır.

ExUlul 06-02-2011 17:28

selam,

Güzel bir sentez...Ancak tablo net görünmüyor...Zaten bir tabloya çok yakından bakınca görünen çok farklıdır...
En iyisi iki adım geriden bakmak...

Yehova kısmında boya kalın gelmiş.

Ali80 06-02-2011 21:45

Güzel yazı, Aleviliğe Aluvilik dense daha doğru olur zaten inanıyorum ki gün gelecek bütün aleviler, aleviliğin bu kadar basit olmadığını islam gibi basit bir yasa dininin içinde olamayacağını, çok daha derin ve Gnostik felsefeyle bağlantılı olduğunu anlayacaklardır işte o zaman ufukları açılacak, islam yüzeyselliğinden tamamen kurtulacaklardır.

ozgur_beyin 06-02-2011 22:28

arkadaşlar doğrusunu söylemek gerekirse islama yaslanmış başka bir dindir.
tıpkı buda örneğinde olduğu gibi hz ali budanın yerine konmuş. idolü ali olan yeni bir dindir.
çoğunlukla söylenen islamın başka bir telkkisi olduğu söylensede islamın akidesiyle hiç bir alakası yoktur. nasılki hrıstiyanlıkta bir teslis var aleviliktede var bu teslis.allah muhammed ve ali.
burdada hasbel kader anlatmaya çalışmışım bu işi
http://www.turandursun.com/forumlar/...ad.php?t=16053

spartacus 07-02-2011 14:10

Bence coğrafik alan çok darlaştırılmış. Evveliyat, sonra ile gölgelenmiş gibi duruyor.

Aleviliğin ise şaman coğrafyasındaki varlığı ya tersinden bir göç gerektiriyor gibi ya da her şey Ademdedir-insandadır, cennetde, cehennemde insanın kendisindedir söylemi ile, uzakdoğu inancıyla bir bütünlük oluşturuyor.

Aleviliğe göre aslında tanrı=insandadır, doğadadır. Ezoteriktir.

bana göre alevilik için islam evveline gitmek ve islam sürecindeki değişimlerden nasıl etkilendiğine de bakmak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü alevilik islamdan çok daha eskiye dayanır ve görünen oki, asimilasyona uğratılmış bir şamanizmdir.

toprak, ateş, hava ve su hayatın kaynağı olarak görülür.

ab-ı hayat suyunu içmek ölümsüzlüğe ermektir sanırım hak'ka yürümek oluyor bir yerde yada hak suyunu içmek.

Buradan (ab-su) Sümer inancına kapı aralayanlarda var, Hititlere (Ala-ca, ali değildir, ala'dır diyenler) kapı aralayanlarda ama coğrafik dağılım bu kadar dar görünmüyor.



Yücelerden yüce gördüm
Erbabsin sen koca tanri
Alem okur kelam ile
Sen okursun hece tanri

Asi kullar yaratmissin
Varsin söyle dursun deyu
Anlari koymus orada
Sen cikmissin uca tanri

Kildan köprü yaratmissin
Gelsin kullar gecsin deyu
Hele biz söyle duralim
Yigit isen gec a tanri

Yigit olanlar anilir
Filan oglu filan deyu
Ne anan var ne baban
Sen benzersin pice tanri

Kaygusuzum der yaradan
Günde ücyüzbin curadan
Kaldir perdeyi aradan
Icelim bilece tanri.


Kaygusuz Abdal.

Ali80 07-02-2011 15:32

Yukarda Freddie bir bakıma, aslında nerdeyse bütün dinlerin ve mitolojilerinin özü ya da öğretmek istediği "sırrı" çok çok güzel özetlemiş. Ezoterizmin görüşüne göre örneğin, mitolojilerdeki masallar da bilinçli olarak sembollerle oluşturulmuş bazı şeyleri kapalı olarak anlatan mitlerdir, evet hepsi de bilinçlice oluşturulmuş mitten ibarettir ama asla önemsiz değildir. Benzeri görüşler hem Yunan mitolojisinde hem de diğer dinlerde vardır, ve tarih boyunca Mısır ve Yunan'da "inisiye" kültürünün olduğunu biliyoruz. Platon, Pisagor, Sokrat...vs gibi filozofların da çeşitli bilgelik tapınaklarında inisiye olduklarını ve öğrendikleri "gerçekleri" halka biraz kapalı yollardan anlatarak felsefeye katkıda bulunduklarını, eserlerini kaleme aldıklarını görüyoruz.

BAzı dinler/mitolojiler bu alevilik gerçeğini çok daha kapalı ama bazıları da (uzakdoğu dinleri gibi) çok daha açık anlatmıştır, dinler/mitolojiler arasında görülen farklar işte bu ili unsurun çeşitli seviyelerinden ibarettir diye düşünüyorum.

Yukardan kullarına/kölelerine emirler yağdıran, tahtında oturan bir kral gibi insanın hayatına karışan, emirler yasaklar veren, ibadet/kendine kölelik yapılmasını isteyen ve buna çok ihtiyacı varmış gibi davranan, ortak koşulmasına kıskançlık krizine girmiş gibi itiraz eden ve "yakarım" diyen bir Tanrı anlayışının olmadığı, Aleviliğin özünün gerçeğidir.


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:41 .