Turan Dursun Sitesi Forumları

Turan Dursun Sitesi Forumları (https://turandursun.com/forumlar/index__1.php)
-   Politika (https://turandursun.com/forumlar/forumdisplay.php?f=21)
-   -   Eric Kantona'nın Önerisi ve ''Banka Devrimi'' (https://turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=22274)

Jolly Jocker 05-12-2010 22:39

Eric Kantona'nın Önerisi ve ''Banka Devrimi''
 
Devrim konusunda Fransız halkına eski futbolcu Eric Kantona'nın, ''Bu sistem finansal mekanizmalara dayanıyor; hep birlikte bankalardan paramızı çekersek çöker.'' mealindeki açıklaması düşünce ufkumuzu genişletiyor. Acaba buna benzer başka eylemler de yapılabilir, sistem krize sokulup zayıflatılabilir, 'devrimci durum' yaratılabilir mi?

Toplu halde bankalardan para çekmek güzel bir yol. Fakat bu durum, hükümetin daha da otoriteryan tutumlar almasına sebep olacaktır. Krize giren sistem halkın memnuniyetsizliğini daha da artıracak ve halk sokaklara dökülecek, devlet de halkı sindirmek için kolluk güçlerini devreye sokacaktır. Bu noktada, hiyerarşik olmayan ve kendi birliğini ideolojik paydasına borçlu olan şehir gerillaları yaratılabilir. Bu gerillalar karakollar başta olmak üzere kolluk güçlerinin merkezlerini hedef alan ani eylemler yapabilir. Bu tür eylemler hem halkın güvenini artırır hem de devletin gücünü zayıflatır. Fakat zayıflayan devlet gücü yerine asla ve asla sokaklarda güvensizlik ve kör şiddetin kol gezmesine izin verilmemelidir. Bu noktada devrimci gençler sorumluluk üstelenerek kendi mahallelerinde milisler kurmalıdır. Yani devlet otoritesinin zayıflaması, derimci milislerin kurulması için halkın katılımını sağlamada bir avantaja dönüştürülmelidir. Bu milisler, mücadelenin ilerleyen safhalarında devrimi gerçekleştirecek olan bir çeşit kızıl orduya evrilecektir. Devlet otoritesinin sarsılması ve finansal krizin derinleştirilmesi, insanları yaşam koşullarındaki zorlukları aşmak için birbirine zıt iki yola yönlendirir: Birincisi, devlet otoritesinin 'herşeye rağmen' yeniden tesis edilmesi arzusu yaratır; ikincisi, alternatif ekonomik ve sosyal ilişkilere açık hale getirir. Bizi ilgilendiren ikinci şıktır. İkinci şıkkı iyi değerlendirebildiğimiz ölçüde insanların kafasındaki devletçilik geri gelemeyecektir ve devrime yaklaşırız. Ekonomik kriz ve otoritenin yokluğu koşullarında, devrimciler, halkın içinde örgütleneceği, doğrudan demokrasi pratiklerine dayanan dayanışma ağları kurmalı ve bunları sosyalizmin bir nüvesi olarak değerlendirmeli, insanları bu ağlarca sarıp sarmalamalıdır. Bu dayanışma ağları aynı zamanda 'politikleşmiş toplumsal direniş'in organlarıdır. Bunlar, şehir gerillaları ile kitleler arasındaki bağı kuran 'volan kayışları' olacaktır. Bu tür özyönetim organları olmaksızın ne 'öncü savaşı' başarıya ulaşabilir ne de halkın memnuniyetsizliği hayatı daha iyi yönde dönüştürme iradesine dönüşebilir.

Şehir gerillalarının örgütlenmesi, teknolojik olanaklardan da yararlanarak birimlerin birbirinden haberdar oldukları ama bir birimin diğerine üstünlüğünün olmadığı bir biçimde, özgürlükçü bir tarzda yapılanmalıdır. Öyle ki, bunun bir örgüt mü yoksa hareket mi olduğu anlaşılamasın bile. Örgütte tam kararlılık ve suskunluk en temel ilkeler olarak benimsenmeli; örgüt, herkesin herşeyi bilmediği, gerek dışarıya gerekse içeriye karşı olduğundan daha büyük bir örgüt gibi görünebilmelidir. Almanya'daki eski RAF gibi.

Halkın örgütlendiği ve doğrudan demokrasiye dayanan dayanışma ağları hem idari açıdan kendini yönetme kapasitesini artırmayı hedeflemeli hem de ekonomik açıdan sistemden koparak alternatif ilişkileri hayata geçirmelidir. Böylece gerek ekonomik sistemden gerekse devletten bağımsızlaşan yapılar haline geleceklerdir. Dayanışma anahtar sözcüğümüzdür. Bankalardan toplu halde para çekmek, karakol basmak, bankamatikleri tahrip etmek, banka soyup elde edilen paraları meydanlarda yakmak, büyük alışveriş merkezlerini bombalayarak müşterilerini kaçırmak ya da -daha da iyisi!- içine girip yağmalamak ve etraftaki herkesi yağmalamaya teşvik etmek, kamu hizmeti niteliğinde olan ama paralı vaziyetteki herşeyi toplu halde para ödemeksizin kullanmak ve etraftakileri de buna kışkırtmak, otomobil kullanmamak ve böylece gerek otomotiv sektürünün gerekse petrolcülüğün krize girmesini sağlamak, lüks otomobillere ve -içinde insan yokken- toplu taşım araçlarına zarar vererek başkalarının da bu eyleme katılımını zorla da olsa sağlamak ve eylemin etkisini büyütmek, küçük esnaflardan bize karşı olanların dükkanlarını kundaklamak veya yağmaya teşvik etmek, döviz bürolarını kundaklamak veya yağmalayarak dövizleri yakmak, mahallelerdeki dayanışma ağlarında alınan kararlar neticesinde toplu halde alışveriş yapmak ama alışverişi pazardan ya da marketten değil direkt üreticisinden alarak ara unsurların çökmesini sağlamak... tüm bunlar denenebilecek devrimci pratiklerdir.

O halde haydi deneyelim! Vuralım yıkılsın!

TurkceRap 06-12-2010 12:44

Devletin otoriteryen tutumuna karşı özgürlük için baş kaldırmaya hiçbir itirazım yok da, onun dükkanına bunun otomobiline zarar verelim falan.

ilk önce bizim mekana beklerim.

Sen benim emeğimle aldığım mülküme zarar vereceksin, Bende seni sağ bırakacağım.

Bence sen fazla havasız kalmışsın, git gez dolaş bi hava al gel.

Sangre 06-12-2010 21:20

Görüldüğü gibi barbarlık sınır tanımıyor.

Şiddet içeren diğer öneriler haricinde, bankalardan para çekme mevzusuna değinmek gerekirse;

İş dünyasında kendine yer edinmiş; işçiler, işverenler, ticaretle uğraşanlar ve diğer tüm kesimler, ekonominin durgunluğa girip işlerinin yavaşlamasını, zarar etmeyi, aç kalmayı vs. istemezler.. Bu yüzden bu tür bir eyleme geliri/parası olmayan kesimden destek gelebilir, ki bu da eylemcilerin hiçbir işine yaramaz.. Çünkü olmayan para bankadan çekilmez.

Piyasa ekonomisi her türlü kesimin karşılıklı olarak fayda sağladığı bir sistemdir.. Bir taraf kazanırken diğer tarafın zarar ettiği, sıfır toplamlı bir düzen değildir.

Ayrıca böyle bir eylem bazı kesimlerin teşvikiyle beraber hayata geçip, küçük çaplı bir durgunluk yaratsa dahi, devlet halktan aldığı vergilerle bankaları kurtarır.. Ve halk 2 kat zararlı çıkmış olur.

Neyse, böyle ütopik konularda ancak bu kadar yorum yapabiliyorum..

evrensel-insan 06-12-2010 21:31

Saygideger arkadaslar;

Isciler tarihte ilk defa "haklarini aramayi" uzerinde calistiklari her turlu araci kirarak, dokerek ve o araclara zarar vererek saglayacaklarini zannettiler.

Iscinin kazancini veren ve isciye o kazanci veren arasinda makineler, ara gecis formudur. Dolayisiyle, sorun ara gecis formu, yani makina para v.s. de degil, zihniyette ve onun dusuncesindedir.

Dolayisiyle, bu da birey bilinci, isci bilinci ve sermaye bilinci temelli; insanoglu turunu kendi icinde ayiran ve bolen konudur. Iste bunun farkindaligi ve bilinci gerekir ki; insanoglunu biribirinden ayiran ve bolenin, ara form olan araclar, gerecler degil; zihniyet ve onun dogal dusunceleri oldugu algilansin.

Insanoglunu insanlastiracak olan, arac gerecler degil; zihn iyet degisimi, bilinci ve farkindaligidir.

Sonucta ayni zihniyet ve onun dusunceleri,beyin de siradan ve alisilagelmis olarak yer ettikce, araci ve ara form olan araclar gerecler her zaman yenilenecek ve yaratilacaktir.

Oyuzden konu para gibi, arac gerec degil; zihniyet ve onun insanlik disi dusuncesi ve uygulamasi ve de sistemlesmesidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

errata 06-12-2010 21:36

Sevgili evrensel-insan, ekonomici amcalarımız, sistem tasarımcılarımız bu denli moronca, insanlık dışı kapital yanlısı olunca insanda da elbette biraz orayı burayı kırma gibi hayvani dürtüler depreşmiyor değil. "Ben madenlerde öleyim sen bir yerlerden aldığın bir milyar dolarcığın hesabını vereme" memleketinde ya da böyle düzenlerde kırıp dökme doğaldır ama sonuç vermez, yetersizdir. Dediğiniz gibi önemli olan gerçekten bilinçlenip domuzları paçalarından asabilmek, ama bu zor yol. Sonra domuzları paçalarından asanların bir devir sonra domuz olmayacağınında garantisi yok elbette. Sallan yuvarlan evriliyoruz işte bakalım daha neler olacak.

evrensel-insan 06-12-2010 22:11

Saygideger shibumi;

Zihniyetin iki ana ve biribirine zit yonu vardir. Birincisi evrimci, digeri devrimci zihniyet.

Insanoglu, devrimci zihniyetini gunumuze kadar dusunce, bilinc ve farkindalik yerine; kendi turu icindeki savasimda araci olan, arac gerecte aramistir.

Halbuki, insanoglunun devrimi ve devrimciligi zihniyet ve onun dusuncesinde yatar.

Ama maalesef, dogal zihniyet yapisindan ve isleyisinden dolayi; insani ve insanligi algilamaz ve sadece arac olarak algilar.

Sonucta bir seyi bu temelde evrime birakmak, bir anlamda teslim olmaktir. Bu da zaman mevhumunun insanoglu turu lehine degil de, aleyhine isledigini gosterir.

Belki guncel olarak bazi seyler saglanamaz ama; evrimci olarak hic bir zaman saglanamayacaktir. Cunku akilci ideolojilerin inandigi dogru ideolojiler, sadece bir savasim ve iktidar ozlemi tasir ve ayni cark el degistirerek devam eder.

Ama, en azindan devrim ve devrimciligin, zihniyette olmasi gerektigini algilamak, bilinc ve farkina varmak; bu el degistiren carkin, bir cozum olmadiginin da gozlem ile algilanmasini saglayacaktir.

Oyuzden evrimci ve arac devrimci zihniyet bu carki degistirmez. Cark insanoglu turu yararina ancak zihinsel devrim ile degisir. Buna da baslamak demek, en azindan bu zihniyetin yoluna adim atmak demektir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Jolly Jocker 07-12-2010 00:42

Devlet denen aygıt, bir yönüyle de şiddet tekelidir. Baskı ve zor gücü üzerine kurulmuştur. Böyle bir aygıta karşı çıkanların da şiddete yönelmeleri kaçınılmazdır. Bu yüzden bunu ''barbarlık'' olarak yaftalayıp karalamak da en az bu şiddetin savunusu kadar ideolojik ve taraflı bir bakış açısının ürünüdür.

Bankalardan para çekmenin amacı, üretim yapmadan kar etmeye dayanan bu düzeni yıkmaktır. En azından, iplerin 'aşağı' sınıfların elinde olduğunu 'üst sınıflara' hatırlatır. Ama bize bu yetmez. Bize devrim gerekir. Halkın hareketlendirilmesi gerekir. Panik havası ve iflas dedikoduları diğer insanları da paralarını çekmeye yöneltecektir. Bankaların batması ekonomiyi krize sokacaktır. Bu krizin faturası, hükümetlerin otoriteryan yönelimlere girmesini ve ekonomik olarak da emekçi kesime yüklenmeye dayanan ''önlem paketleri'' almasını tetikleyecektir. Bu da emekçilerdeki memnuniyetsizliği tetikleyecek ve alternatif önerilere bilinçlerini açık hale getirecek, isyanları çoğaltıp siyasallaştıracaktır. İşte bize lazım olan da budur. Halkın memnuniyetsizliğine devletin şiddet ve baskıyla yanıt vermesi, bize halkı bizim çizgimize çekmek için ihtiyaç duyduğumuz politik manüpilasyon olanağını sunacaktır.

Amaç, söz konusu ekonomik ve siyasal krizi daha da derinleştirerek kitlelerin düzenden kopuşunu sağlamaktır. Bu yeterince yapılamadan teslim olunursa, en büyük zararı halk görür ve eski düzen daha da baskıcı ve emek düşmanı bir çizgide kendini yeniden inşa eder. Bize lazım olan krizi derinleştirerek halkın siyasal, ideolojik ve örgütsel olarak sistemden ve onun devlet aygıtından kopuşunu sağlamaktır. Halkın kendini yönettiği komiteler, dayanışma ağları, milis gücü...

Kantona'nın önerisi, krizlerin kendiliğinden gelmesini bekleyen geleneksel sosyalist tavra bir alternatif bakış açısı sunmuş, krizi de bizlerin çıkarabileceğini görmemizi sağlamıştır. Bence asıl değerli ve heyecan verici olan da bu.

Jolly Jocker 07-12-2010 00:47

Alıntı:

TurkceRap´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 350537)
Devletin otoriteryen tutumuna karşı özgürlük için baş kaldırmaya hiçbir itirazım yok da, onun dükkanına bunun otomobiline zarar verelim falan.

ilk önce bizim mekana beklerim.

Sen benim emeğimle aldığım mülküme zarar vereceksin, Bende seni sağ bırakacağım.

Bence sen fazla havasız kalmışsın, git gez dolaş bi hava al gel.

Büyük alışveriş merkezlerini yağmalamak ve çok lüks olan otomobiller ile döviz büroları, bankamatikler ve karakollara zarar vermeyi önermiştim. Yoksa önüne gelenin dükkanını ve arabasını yakalım demedim. Dükkan sahibi orta halli denebilecek kesimden sadece bize karşı olan ve bu yönde ciddi zarar verici faaliyette bulunanların sindirilmesi için eylemler yapılabilir ve yapılmalıdır da dedim. Lafımın arkasındayım.

Hatta ''seçici hırsızlığı'' bile bir çeşit devrimci eylem olarak görme eğilimindeyim.

evrensel-insan 07-12-2010 00:48

Saygideger freddie;

Zihniyet ve onun dusuncesi, davranisi ve sistemlenisi ayni kaldikca, degisen bir sey olmayacak. Istersen tarihe bir goz at.

Herseyin temeli, zihniyet ve onun dusuncesinin devrimi, yani bilinc ve farkindaligidir.

Sonucta, akilciliginin dogruluguna inanmis bir ideoloji, toplumsal carki ele gecirince, kendi zihniyet borusunu otturecektir. Iste tarihin ust yapi degisimleri de bu sekilde olmus, ama; hic bir zaman ne sinif farki ortadan kalkmis, ne de insanoglu turunun ayrismasi, bolunmesi, bir kisminin bir kismini yonetmesi, yonlendirmesi v.s. degismemistir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Jolly Jocker 07-12-2010 00:53

Sevgili evrensel insan,
Senin de belirttiğin gibi esas önemli olan zihniyetlerin değişmesi, devrimin en başta bireylerde başlamasıdır. Kültürel bir dönüşüm de olmadan bu 'iş' olmaz. Ama üst yapıdaki dönüşüm, alt yapıdaki mücadele ile el ele yürür. Marks'ın da belirttiği gibi, insan eylemi(devrimci mücadele) de nesnelliğe içkindir ve bilinç dediğimiz şey nesnelliğin yansımasıdır.

Kuşkusuz sadece gidip bankadan para çekivermek tek başına herşeyi çözecek değil. Ama bu da heyecan verici ve dikkate değer bir fikirdir. Tetikleyici birşey olarak değerlendirilebilir.


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:11 .