Tekil Mesaj gösterimi
  #16  
Alt 12-04-2009, 23:45
aydoe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aydoe aydoe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Oct 2007
Mesajlar: 3.982
Standart

Sevgili Sargon bak bugün ne yazmış Alev Çoşkun ama..

Cumhuriyet 12.04.2009
Obama, Ilımlı İslam ve Laik Cumhuriyet...


Obama’nın gelişinden bir hafta ve 29 Mart seçimlerinden iki gün önce, 27 ve 28 Mart günleri ABD Büyükelçisi Jeffrey, Nur Batur’la bir söyleşi yaptı. (Hem de Sabah gazetesinde!) Bu söyleşide, açıkça artık “ılımlı İslam” deyimini kullanmak istemediklerini belirtti.
Alev COŞKUN
ABD Başkanı Obama’nın Türkiye’ye ziyareti kuşkusuz çok önemlidir. Gazetemizin 6 Nisan Pazartesi günkü başyazısında Obama’nın ziyareti için ABD Başkanı elbette devletinin Ortadoğudaki çıkarlarını savunmak ve yürütmek için ülkemize geliyordeniliyordu.
ABD’nin çıkarları bağlamında Obama özellikle Irak, İran, Ermenistan, Afganistan, Kıbrıs konularında düşüncelerini belirtti, Türkiye’nin bu konularda ABD ile birlikte olmasının yollarını gösterdi.
Tüm bu konular zaten Ortadoğu’nun gerçekleridir ve süregelen sorunlardır.
ABD’nin politikaları pek değişmez, belki metot ve yaklaşım değişikliği olabilir. ABD politikasındaki asıl değişim ise Ilımlıİslamdakideğişikliktir.
Obama’nın, konuşmasında özelliklelaik cumhuriyet ve laik demokrasivurgusu yapmasıdır.
Zaten bu nedenle ertesi günü hemen tüm gazeteler Obama’nın Meclis’te yaptığı konuşma için değişim”, “yeni dönemgibi düşüncelerini öne çıkarırken, Cumhuriyet’in manşeti Laik demokrasi vurgusubaşlığını taşıyordu. Böylece Cumhuriyet, zaten var olan Ortadoğu, Afganistan, Kıbrıs gibi sorunlar yanında asıl değişimin ABD Başkanlığı düzeyinde laik demokrasiiçin ortaya konduğunu öne çıkarıyordu.
Gerçekten bu konu son derece önemlidir. 2000’li yılların başında ABD Başkanlığı’na seçilen Bush, gençliğinde alkol tedavisi görmüş, sonraları da koyu birEvangelistHıristiyan olmuştu...
Başkan seçilince işte böylesi bir ruhsal durum yanında 11 Eylül 2001 olayının ve etrafını saran neoconadı verilen liberal çevrenin etkisiyle dine yakınlığını açıklamaktan kaçınmıyordu.
Başkan Bush yönetimi demokrasi getireceği sloganıyla Irak’ı işgal etmiş, daha sonra Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) açıklamış, onun uzantısı olarak Türkiye için ılımlıİslammodelini uygun görmüştü.
Gerek BOP gerekse ılımlı İslam modelinin yaşama geçirilmesi için önce AKP’nin yaratılması, sonra da AKP’nin iktidara getirilmesi gerekiyordu. Bunlar da kotarılmış ve yeni kurulan AKP 6 ay içinde 2002 yılında iktidara gelmişti. Erdoğan da daha başbakan olmadan Beyaz Saray’da başbakan gibi karşılanmıştı. Bush yönetimi, özellikle Dışişleri bakanları Powell ve Condoleezza Rice Türkiye için ılımlı İslam modelini açıkça ortaya koymuşlardı (1).
ABD’nin ılımlı İslam modelinin arkasında durması, Türkiye’deki aydınları ABD’den koparmış ve Ortadoğu, Irak ve PKK konusundaki politikaları da ABD’nin yüzde 70’lerde seyreden halk desteğini yüzde 10’lara kadar düşürmüştü.
Türk aydınlarına göre Ortadoğu’da, Irak’ta, Afganistan’da ve diğer konularda yapılan hatalar düzeltilebilirdi ama ABD’nin güçlü desteği ile laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temel felsefesi tahrip ediliyordu. İşte bu kabul edilemez bir durumdu.
Bunun anlamı şudur: Ortadoğu’da İslamın devlet yönetiminin katmanları içine girmesini sağlayıcı politikalar giderek Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırır. Din eksenindeki bir devlet yapısının ılımlısı olmaz, bu anlayış giderek radikalleşir. Ortadoğu’daki istikrarın temel ekseni Türkiye’dir. Bu nedenle Türkiye’de laiklik ilkesinden uzaklaşmak doğru bir politika değildir.
Bu konudaki önemli politika değişikliğinin işaretleri bir ay kadar önce Amerikan Senatosu’nun insan hakları raporu ile belli oldu. Daha sonra Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Ankara ziyaretinde belirginleşti.
Clinton açıkça Türkiye modernite ile laiklik ve İslamın hepsinin birbiri ile bağlantılı olduğunu gösteren sıradışı bir örnektirdedi. Ilımlı İslam söyleminden kaçındı, Türkiye’nin laiklik ilkesine vurgu yaptı.
Türkiye - Değişen dinamikler
Obama gelmeden önce ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarındanStratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi(CSIS) tarafından hazırlanan 100 sayfalıkTürkiyenin Değişen Dinamikleriadlı rapor, aslında değişen bu ABD politikasının ipuçlarını açık bir biçimde veriyordu. Rapordan bir örnek:
- Eğer Ankarada daha milliyetçi sivil ya da asker bir liderlik ortaya çıkarsa bu ABD ve Türkiye arasındaki ittifakı tehdit etmeyecektir; açıkça İslamcı olmuş bir Türkiye, (Amerikayla) işbirliğini ciddi biçimde azaltarak, özellikle Ortadoğuda ABD politikalarını engelleyebilir.
Bu 100 sayfalık rapor ve özellikle yukarıya alınan paragraf, Erdoğan yandaşı basını, kendilerine liberal adı verilen yazarları şaşırtmış, kimilerini çileden çıkarmıştı. Hatta Zaman gazetesi bu raporla ilgili olarak CSISten tuhaf bir rapordiye başlık atıyordu.
Bu göstergeler ABD politikalarının değiştiğini, Türkiye’de dinden güç alan siyasal iktidarlar yerine Ortadoğu’nun istikrarıiçin laik Cumhuriyet felsefesinin desteklenmesi gerçeğinin anlaşılmış olduğunu ortaya çıkarıyordu. Anlaşılıyor ki, ABD’nin devlet aygıtının ortak aklı bu gerçeği geç de olsa anlamış oluyordu.
AB’deki değişim
Bu konudaki değişim sadece ABD’de değil, Avrupa’da da görülüyor. Geçen ay Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu 52’ye karşı 528 oyla kabul ettiği Türkiye raporunda istikrarlı, demokratik, çoğulcu, varsıl bir toplumhedefine işaret ediliyor ve laiklik ilkesineaçıkça vurgu yapılıyordu. (Cumhuriyet, 13.03.2009)
Bu temel politika değişikliklerini ABD Büyükelçisi James Jeffrey de açık bir biçimde vurguladı. Bunu da özetleyelim:
Obama’nın gelişinden bir hafta ve 29 Mart seçimlerinden iki gün önce, 27 ve 28 Mart günleri ABD Büyükelçisi Jeffrey, Nur Baturla bir söyleşi yaptı. (Hem de Sabah gazetesinde!) Bu söyleşide, açıkça artıkılımlıİslamdeyimini kullanmak istemediklerini belirtti. Ayrıca,Tarihin Napolyon ve Büyük İskender gibi askeri liderler gördüğünü, Atatürkün ise askeri zaferi kullanıp, bunu diplomatik, ekonomik ve siyasi reformlarla destekleyip güçlü bir Türkiye yarattığınıbelirtti.
İşte bu ortam ve alan hazırlığından sonra Obama’nın gelişi gerçekleşti.
Obama’nın son derece önemli 48 saatlik Türkiye ziyaretinde ABD’nin ılımlı İslamdan dönüş politikası açıklık kazanmıştır.
TBMM’de yaptığı konuşmadan alınan aşağıdaki paragraflar bu politikayı apaçık gösteriyor. Şöyle ki:
Atatürk ve laik demokrasi
Bu sabah Atatürkün, ülkenizin kurucusunun mezarını ziyaret ettim. Bu anıttan çok etkilendim, çünkü kendisi tarihin şeklini değiştiren bir liderdir. Atatürkün yaşamına ait en büyük anıt, taştan ya da mermerden inşa edilemez. Onun en büyük mirası Türkiyenin laik demokrasisidir.
Obama bununla da kalmadı, Atatürk devrimlerinin altındaki gerçeğin altını şöyle çizdi:
Tabii ki bugünlere kolay ulaşılmadı.
Birinci Dünya Savaşının sonunda, Türkiye rahatlıkla yabancı güçlere teslim olabilirdi; bunun yanı sıra bir imparatorluğu devam ettirmeyi de tercih edebilirdi.
Ama Türkiye farklı bir gelecek benimsedi. Kendisini yabancı kontrolden uzaklaştırdı... Bir cumhuriyet kurdu...
Bu cumhuriyet, hem ABDnin hem de diğer dünya ülkelerinin saygısını kazandı.”
Obama, Anıtkabir’de şeref defterine şunları yazdı:
Vizyonu, kararlılığı ve cesaretiyle Türkiye Cumhuriyetini demokrasiye yönelten ve mirası tüm dünyaya kuşaklar boyunca ilham vermeye devam eden Mustafa Kemal Atatürke saygılarımı sunmak, benim için bir onurdur.
ABDnin 44. Başkanı olarak Türk - Amerikan ilişkilerini güçlendirmeyi, Atatürkün, halkına umut veren modern ve müreffeh bir demokrasi olarak Türkiye vizyonunu desteklemeyi ve‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesini gerçekleştirmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
Obama burada, Atatürkün mirasının tüm dünyaya kuşaklar boyunca ilham verdiğini ve ABD’nin modern Türkiyeyi destekleyeceğini belirtmektedir.
Obama, Çankaya’da Cumhurbaşkanı Gülle birlikte yaptığı basın toplantısında da bu konuyu bir kez daha ele aldı ve ulus devlet kavramını öne çıkardı. Şöyle ki:
Büyük bir Hıristiyan nüfusa sahip olmamıza rağmen biz kendimizi Hıristiyan veya Yahudi bir nüfus olarak görmüyoruz. Kendimizi vatandaşların oluşturduğu ve ideallerin birbirine bağladığı bir ulus olarak görüyoruz. Modern Türkiye de benzer prensiplerle kuruldu. Her iki ülkede de görmekte olduğumuz laik bir ülke vaadinin, inanç özgürlüğüne, hukukun üstünlüğüne saygı gösterme vaatlerinin sürdürülüyor olmasıdır.
Obama burada özellikle Biz, Hıristiyan nüfusa sahip olmamıza rağmen ‘Hıristiyan bir ulusuz’ demiyoruzdiyerek nüfus çoğunluğunun belli bir dinden olmasının o ülkeyi din devleti yapmadığını belirtiyordu.
Burada üç temel ilkeye vurgu yapılıyor:
1. Laiklik, 2. Hukukun üstünlüğü, 3. Ulus devlet.
Obama, tüm Ortadoğu’ya ve İslam dünyasına hukukun üstün olduğu laik ve demokratik bir Türkiye modelini överek işaret ediyor.
Erdoğancı yazarlar, yandaş basın Obama’nın bu konulardaki açık ve net politikasını görmezlikten geliyorlar. Oysa Obama’dan önce de Kıbrıs, Irak, İran, Ermenistan ve Afganistan sorunları vardı, bundan sonra da var olacaktır. Asıl değişim, ABD’nin Türkiye’ye biçtiği ılımlıİslamprojesinin son bulma eğilimidir. Ilımlı İslam politikasının ABD’nin resmi söyleminden çıkmakta oluşuyla karşı karşıyayız.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, geçen ayki Türkiye gezisinde bunu açıklamıştı. Obama da bu hususu kesin olarak teyit etmiştir.
Eğer Obama’nın bu söylemi siyasal yaşama yansıyabilirse, o zaman Türkiye’nin iç dinamiklerinde ve iç politikasında yeni bir dönemin başlangıcı olacağını düşünüyorum.


..atı alan üsküdarı geçtikten sonra politika değişiklikleride işe yaramaz.
Yeşil kuşak projesi ile Bin ladin'i yaratan Amerika ülkemizde de 80 sonrası islami hareketi desteklemiştir ve bugüne gelinmiştir.
Bundan sonra uygulanacak politikalar bizi daha önce çizilmiş olan rotadan çıkarabilirmi ya da biz ülkemizde demokratik laik bir sistem kurabilirmiyiz?
Son yerel seçimlerde Saadet Partisi ve Mhp nin oylarını arttırdığını ve yine Dtp nin oylarının arttığını görüyoruz.
Etnik bölgesel ve dini bir ayrışma söz konusu önümüzde çok zor günler var.
saygılar

''asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek,aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur''

Konu aydoe tarafından (12-04-2009 Saat 23:50 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla