Tekil Mesaj gösterimi
  #25  
Alt 23-02-2011, 12:25
mhmd mhmd isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Dec 2005
Bulunduğu yer: sonsuzluktan
Mesajlar: 3.328
Standart

Cumhuriyet dönemine kadar ülkemizde yaşanan darbe ve darbe gelenekçiliği konusunda bir miktar aktarım yaptık. Ancak, tüm bu aktarımlarımıza bakıp; “askeri darbeler sadece ülkemize mahsus” görüşü de doğru değildir. Düzeyli sosyal, ekonomik, siyasi ve toplumsal yapının olmadığı dünyanın diğer ülkelerinde de askeri darbeler görülmektedir. Önceki yazımızda yaptığımız alıntıyı bir kez daha hatırlayalım.
“Darbeler siyaset tarihinin uzun zamandır bir parçasıdır. Jül Sezar(Julius Caesar) bir darbe kurbanı olmuştur ve bazı Roma imparatorları iktidara darbeyle gelmiştir. 1799'da Napolyon da Fransa'da iktidarı bir darbeyle ele geçirmişti. Antik Yunan ve Hindistan kentlerinde darbeler fazlasıyla yaygındı.”
Kaynak, http://tr.wikipedia.org/wiki/Asker%C3%AE_darbe

Cumhuriyet dönemimizin başlarında askeri darbe olmasına gerek olmayan gelişmeler yaşanmıştı. Tek parti dönemi denen bu dönemde orduya komutanlık yapan kişiler, Başbakan ya da Cumhurbaşkanı olarak görevlerine devam ettiler. Muhalif bir partinin yokluğu, çok büyük yıkımlardan ve yokluklardan çıkmış yoksul bir halkın varlığı, yasama yürütme ve yargıda teklik olgusu herhangi bir müdahaleye gerek bırakmamıştı.
Bu dönemin böyle olmasını yadırgayıp, yargılamadan geçeceğiz. Zamanın dünya ve ülkemiz şartlarını göz önüne alarak başka başlıklarda bu dönemin teferruatlı bir tahlilini yapmak mümkündür. Ancak bu bizim başlığımızın konusu değildir.

Türkiye Cumhuriyetinin ilk askeri darbesi 27 Mayıs 1960 yılında olmuştur. Bu askeri darbe; henüz ondört yıl önce kurulmuş (1946) ancak o yılda yapılan seçimlerde başarılı olamamış Demokrat Partiye karşı yapılmıştır. İlk seçimdeki başarısızlıklarını açık oylama gizli tasnif ile izah etseler de dört yıl sonraki (1950) yapılmış olan seçimlerde gösterdiği başarı ile iktidar olabilmişlerdir.

Demokrat Partinin, halkın bu derece teveccühünü almasının, ulusal ve uluslararası pek çok sebebi vardı. Ancak bunun haricinde Askeri darbenin odağı olması dolayısı ile bu partiyi, iktidar dönemi içerisinde incelemeye almamamız gereklidir.
“7 Ocak 1946'da kurulan ve dört yıl sonra yapılan seçimlerde (14 Mayıs 1950'de) 27 yıllık tek parti dönemini sona erdiren, Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk defa serbest seçimle iktidarı kazanan partidir. Sırasıyla 1950, 1954 ve 1957 seçimlerini kazanmış ve on yıl boyunca (1950-1960) iktidar olmuştur. Demokrat Parti, 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi ile iktidardan düşürülmüş ve 29 Eylül 1960'ta kapatılmıştır. Demokrat Partinin kısa adı "DP"dir.”
Kaynak, http://tr.wikipedia.org/wiki/Demokrat_Parti_(1946)

Zor yıllarda kurulmuş olan bu partinin temelleri bir anda ortaya çıkmış değildir. Cumhuriyetten önceye uzanan Demokrat Partinin tarihi, başarısızlıklarla doludur.
“Demokrat Parti'nin kökenleri, 1902 yılında yapılan Jön Türkler kongresine kadar uzanır. Bu kongrede Jön Türkler, merkezi otoritenin güçlü olmasını savunanlar ile liberal bir yönetim biçimini savunanlar şeklinde ikiye ayrılmıştı. Birinci grup Ahmet Rıza liderliğinde İttihat ve Terakki adını aldı. İkinci grup Prens Sabahattin çevresinde toplandı ve Osmanlı Ahrar Fırkasını oluşturdu. İttihat ve Terakki anlayışı I. Dünya Savaşı ve ardından başlayan Kurtuluş Savaşı yıllarında TBMM'de Birinci Grup ve sonradan Halk Fırkası'nı en sonunda da Cumhuriyet Halk Partisi'ni ortaya çıkardı. İkinci Grup, Ahrar, Hürriyet ve İtilaf ile cumhuriyetin ilanı sonrası Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Cumhuriyet Fırkası adlarıyla partileşti. İşte 1946'da kurulan Demokrat Parti bu İkinci Gruptan nüvelenmiş ve sonunda doğmuştur. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Cumhuriyet Fırkası, henüz cumhuriyet devrimlerinin tam oturmadığı aşamalarda ortaya çıktığı için,demokratik hayatın birer parçası olamadılar ve tarih sayfalarındaki yerlerini aldılar”
Kaynak, http://tr.wikipedia.org/wiki/Demokrat_Parti_(1946)

Tüm bu geçmişine rağmen, Demokrat Parti Adnan MENDERES ile özdeşleşmiş bir partidir. Demokrat partinin geçmişine gidilince Adnan MENDERES’in de geçmişine göz atmakta fayda vardır.

Ülkemizin büyük sorunlardan biri olan Kürt sorununun kaynağındaki toprak ağaları ve bunlara karşı yapılması düşünülen toprak reformları ile alakalı gördüğümüz bu geçmişin, bizim kadar sizlerin de ilgisini çekeceğini düşünüyoruz.

Devam edebilir.

Saygı, her şeyden önce...
Alıntı ile Cevapla