Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 24-06-2010, 19:00
güneşinzaptıyakın güneşinzaptıyakın isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 30 Aug 2009
Mesajlar: 2.219
Standart Mekke’de İslam öncesi ve sonrası ticaret ve İslam’a etkileri

Arabistan (Ceziretul-Arap yani Arap Yarımadası) coğrafi yapısı nedeniyle genel anlamda tarım yapılamıyan ama lokal hayvancılık ile tarım yapılabilen ve yerleşim yeri olarakta göçebelerin belli bölge içerisindeki vahalar arasında konakladıkları bir nüfusa sahipti. Lokal tarım ve hayvancılık genede bölge yerlilerinin geçinmesine yetmiyor ve MS. 1. YY’dan itibaren Hicaz’dan geçen kervanlara bölgesel rehberlik yaparak kazandıklarıyla ticaretin takasa dayalı ilkel şeklini uyguluyorlardı. Yapılan ticaret ise bölgeden geçen kervanların güvenliği ve kılavuzluk hizmetleri karşılığında alınan malın Hicaz bölgesinde iç piyasaya yönelik satımından ibaretti uzun bir süre. Özetle MS. 4. YY’a kadar Hicaz bölgesi siyasi emrinde olduğu Yemen’in ticari yolları üzerinde bir istasyon vazifesi görmekten öteye gidememiştir.

MS. 2. YY’da Yemen adına vali olarak hüküm süren Cürhümi’lerin bölgede iktidarı ilk defa yerel Arap kökenli Huzaa kabilesine teslim etmesi ile iktidar ve güc el değiştirmiş böylece bölgedeki egemenlik tarihte ilk defa yerel Arap kökenli bir kabilenin eline geçmiştir (bir diğer efsaneye göre ise Kureyş ve Huzaa kabileleri İsmail’in Yemen kökenli Cürhümlü kadınlardan olan soyundan gelmektedir). Huzaa kabilesinin iktidarı yaklaşık 2 YY. Yemen veya Kuzey’deki egemen güçlere bağlı bir yarı göçebe toplum olarak varlığını sürdürmüşsede bildiğimiz anlamda bir egemenlik ve şehir devletleri hüviyetine ancak Yemen ve Kuzey’deki, Pers ile Roma İmparatorluklarının zayıfladı bir dönemde ortaya çıkan ve Şam’da yetişen Kusay’ın kurduğu Mekke tüccar şehir devleti ile kavuşmuştur. Kusay efsanelere göre hile ile Mekke’nin anahtarını ele geçirerek Huzaa ve Bekroğullarını Hicaz dışına sürmüştür. İbn Kuteybe’ye göre Bizans İmp. Kusay’a yardım etmiştir (Theodor veya oğlu Arcadias dönemine denk gelen bir hadisedir. 379-408), bir diğer söylence ise Kusay’ın anne bir Şam’da yaşayan Kudaa’nın komutanlarından olan kardeşi Rızah’ın beraberinde getirdiği askerler vasıtası ile iktidarı ele geçirdiği yönündedir. Kesin olan tek şey ise Bizans’tan gelen bir ordunun Mekke şehir devletinin Kusay tarafından kurulmasına yardım ettiğidir. Böylece Mekke şehir devleti Yemen’in ticari istasyonu olmaktan çıkıp Bizans İmparatorluğunun ileri bir ticari kolonisi olarak varlığını ortaya koyarken, Güney’deki devletlerin güçlerini kaybettikleri gerçeği ile Hicaz’ın bölgesel olarak ticareti ele geçirmesi ve bu ticaret yönetiminin Taif ve Mekke üzerinden yapılması hala yarı göçebe yaşayan toplulukların tekelinde ve ilkel takas usulü ile yapılıyor olması uzun bir dönem devam edecektir.

Hicaz bölgesi Yemen ile İran, Irak, Bizans arasında ticaret yollarının ortasında olduğu gibi aynı zamanda Hind, Habeşistan ve Mısır’ın deniz ticaretinin liman ve istasyonu görevinide üstleniyordu. Uzun yıllar Hindistan ticaretini tekelinde tutan Yemen’in mallarını Suriye’ye ithal edebilmesinin tek şekli yol üzerindeki ticaretin güvenliğinden geçiyordu ve tıpkı Çin’den çıkıp Trabzon’da son bulan ipek yolunun üzerinde kervansaraylar ve ticaret yolunun güvenliğinde olduğu gibi Hicaz’ında denetimi ve güvenliğini sağlayan Yemen ticaretide elinde tutuyordu. İlk olarak MS. 2. YY’da Yemen’in ardından da MS. 4. YY’da kuzey devletlerinin güç kaybetmesi neticesinde kurulan Mekke şehir devleti, gittikçe kuzeye kayan Hindistan ticareti dışında söz konusu ticareti lokal olarak kontrol ediyordu. Arap yarımadasında iki ticaret yolu öne çıkıyordu o dönemde; Irak üzerinden Uman’a giden ‘’Doğu yolu’’ ile Yemen, Hind ve Faris malları Şam’a ulaştırılıyordu. Diğer yol ise Hicaz’dan geçen ve Yemen, Habeşistan ve Hind mallarını Şam’a ulaştıran ‘’Batı yolu’’ idi. MS. 4. YY’a kadar Arap yarımadasındaki tüm ticaret yolları ve tüccarlar ile yerleşkeler sadece istasyon vazifesi görmüşler ve Kureyş gibi bir çok kabile ise kılavuzluk ve güvenlik hizmetleri ile öne çıkmışlardır. Yaklaşık olarak aynı dönemlerde ortaya çıkan Hire devletinin ticareti ele geçirmek için sık sık Mekke şehir devletine yaptığı baskıları Bizans’ın uç beyliği olarak uzun bir süre bertaraf eden Mekke ve Arap yarımadası sakinleri nihayetinde askeri açıdanda güçlendikleri ve Hire’lileri ise zayıfladıkları MS. 580 yılındaki Ficar savaşları ile bölgedeki egemenliklerini kendi lehlerine ilk defa sağlamışlardır. 602 yılındaki son savaştan sonra Hire yerini tamamen Mekke’ye bırakmıştır. Yapılan bu savaşlar neticesinde Arap yarım adasında bir toplum ve devlet bilinci oluşmaya yeni yeni başlamıştır o dönemde.

Konu güneşinzaptıyakın tarafından (24-06-2010 Saat 19:07 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla