Tekil Mesaj gösterimi
  #44  
Alt 21-07-2011, 17:41
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart Ce4vap

Foruma üye olmadan yazdıklarınızı bir süre okudum. Sizin eski bir Hristiyan olduğunuzu düşündüm nedense. Sanki bir şeyleri yerli yerine koyamadığı için imandan düşen ve şimdi saldırgan bir Mesih karşıtı. Neyse bu önemli değil. - gmk

Yazılarımın bir bölümünü okuduysanız benim eski bir hristiyan olduğumu, da bilirdiniz. "Birşeyleri yerli yeine oturtamadığım için imandan düşmüş" değilim. Benim hkkımda hiç bir şey bilmiyorsunuz. Neyse ben de zaten eskiden nasıl bir hristiyan olduğumu burada anlatacak değilim. Konu burada natan yada x kişisi değil yazılanladır. Daha açıkça belirtmek gerekirse Kutsal kitabın iddaları ve yazılanların çarpıklığının dışa vurumu.

Ben bu başlıkta herşeyi çok net dile getirdim. Ensest ilişkinin ölümcül bir günah olduğunu, bu tür ilişkiye yönelen insanların taşlanarak katledildiğini, tanrının davranış ve söylemelrini olduğu gibi astım. Fakat ensest ilişkinin ölümcül bir günah olduğunu söyleyen bir tanrının aynı zamana kendi akrabaları ve yakınlarıyla ilişkiye giren peygamberlerine neden dokunmadığını da ayetlerle gözler önüne serdim.

Yazılarımın "saldırganlık içeren bir uslup" olduğunu idda eden sizsiniz:, yani bu dine inanan, peygamberlerinin ensest ilişkisini dahi savunan.

İbrahim, Lut gibi örnekler verip ensest ilişkiyi yasa karşısında eleştirmişsiniz. Kutsal Kitaba bütünü ile kendi içinde değerlendirmeyip inançsız bakış ile acımasızca vuruyorsunuz.

İnançsız olduğum ve kutsal metinler denilen yazmaları eleştirdiğim doğrudur. Bir inanır olarak bu tür eleştirileri "saldırı" olarak algılamanız gayet doğal ve anlaşılır bir şeydir. Bakınız, diyorsunuz ki" kutsal kitabı bir bütün olarak değerlendirmek gerek" . Ne güzel de söylemişsiniz. Oysa ben aynı şeyi sizin için bir kez daha hatırlatıyorum. SİZ kutsal kitabı bir bütün olarak görmüyorsunuz. Öyle olsaydı şuan İsa'nın mesih OLMADIĞINI da anlamış olacaktınız. İsanın sahte bir mesih olduğu da ancak bu şekilde anlaşılır.

Yazdıklarınızı okuyan sizin taraf ise sizi alkışlıyor ve kişisel tatmin sağlıyorsunuz. Burada olma amacınızda bu olsa gerek.

Konu ile ilgili yazacağınıza yine şahsımla ilgili atıp tutuyorsunuz. Bu atıp tutmalarınızla ilgili bazı şeyleri açıklamak zorundayım. Benim burada tatmin sağlamak için yazmam hiç bir şekilde düşünülemez. Eğer amacım tatmin sağlamak olsaydı şuan TEİST OLURDUM !! ÇÜNKÜ ben hrıstıyanken pek çok kilise, cemaat ve farklı gruplarca tanınır, sayılır, sevilirdim. Kendi kilisemde pek kere çok vaaz da vermişliğim vardır.

Hristiyanların iman odaklı saygı ve sevgisini, din arkadaşlığını ben, gerçeğe değiştim ve şuan buradayım. Beni ALKIŞLAYAN, onları TEŞVİK ETMEMİ isteyen hristiyanlar şuan benimle diyalog kurmamaktadırlar. Bu da benim umrumda değil.

Çünkü yazdıklarınız ile hiç bir gerçek imanlıyı asla inançtan düşüremezsiniz.

Kutsal kitabınıza göre "İman, ümit edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır. " İbr.11:1Her hangi bir varlığa yada kavrama da iman geliştirebilirsiniz. Yada bu tanımdan hareketle bir müslüman da "imanlı"dır. Yada Zeus'un gerçek tanrı olduğu konusunda imanlı bir davranış ta sergileyebilirsiniz. Tanrı Thetan'a iman edebnler de vardır. İman,,görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır. Russell'ın çaydanlığına da iman etmek mümkün bu tanıma göre, olumludur da. Fakat gerçekçi DEĞİLDİR. Safdilliktir. Safsatadır.

Ben buradan hodri meydan veriyorum. Gelin tartışalım, yanlışlarıızı görelim diyorum. Siz gönüllü müsünüz? Herşeyle herşey olan Pavlus gibi bana da vakit ayıracak mısınız? Benim yanlışlarımı göstericek misiniz?

Kutsal Kitabın Tanrısı hiç bir yerde İbrahim, Lut yada Süleyman'ın yada bir başkasının kendi yasa ve buyrukları aksi irade ve eylemlerine onay vermemiştir.

Yaşanan tüm olayları bir bütün olarak düşünün, O zaman bu cümleyi bir daha kurmayacaksınız. Fakat gözünde kocaman camları olan iman gözlüğünü çıkarıp bir kenara bırakmadığınız sürece..

Davut'un yasak aşkından doğan çocuk yaşamaz mesela ve Davut buna çok üzülür.

Yasak ilişkinin cezası tanrının kanununda nedir bir söyler misiniz? Siz Kutsal Kitap dediğiniz yazıları baştan sona okudunuz mu? Eğer okuduysanız eski antlaşmada Tanrı denilen varlığın bu ilişkiye nasıl yaklaştığını, bu davranışı sergileyenleri hangi cezalarla öldürdüğünü de bilirsiniz. Eski antlaşmada zinanın cezası ölümdür. İnandığınız tanrı da kişilere göre farklı davranıyorsa, gereğini yapmıyorsa zaten doğru ve adaletli değildir. Üstelik Davud olayında verilen ceza da bütünüyle MANTIKSIZdır. Ortada zina yapan iki olgun, reşit insan var; cezanın faturası küçük masum bebeğe kesiliyor. Eğer yanlış yaptıysanız bu yanlışın hesabını siz verirsiniz, başkalarından çıkartmazsınız. Zina yapan kişilerin cezalandırılmasındansa, hiç bir şeyden haberi olmayan, sıçsuz, günahsız bebek tanrı tarafından katlediliyor. Neymiş: Davut'a itaatsizliğinin cezası!

Peki durum buralara kadar gelirken, Tanrının neredeydi? Neden bu aşamalar kadar ilerlemesine izin verdi? Ne yazıkki tanrının geç kalıyor. Natan'ı herşey olup bittikten sonra Davut'a göndermesi anlamsızdır. Sonuçta İKİ MASUM İNSAN Hikmetli olduğu söylenen bir tanrı adamı sayesinde yok edilmiştir. Birincisini Davudun kirli tuzaklarıyla ölmüş, doğan masum bebek de tanrı tarafından. Sırf Davud üzülsün, pişman olsun diye. Bunun engellenmesi de bir şekilde mümkünken!

Hatta bir ceza ve uyarı şeklinde bazı eylemleri ilede onay vermediğini gayet güzel ifade eder.

Ensest ilişkiden bir kaç dakikalığına uzaklaşalım ve zinaya gelelim. Eski antlaşmanın hakimler bölümünde Şimon adlı güçlü kuvvetli bir adamdan bahsedilir. Elleriyle ayıları, aslanları vs parçalar, binlerce insanı bir kemik parçasıyla kırar, parçalar! Bu inanılmaz adam, bir gün bir fahişenin evine gider, üç gün Onunla kalır. Peki neden tanrı bu fahişeyle olan münasebetine ses çıkarmaz?

Sara kısır bir kadındır ve İbrahimle akraba bile olsa bir şey değişmez ve Mesih'in soyunu Tanrı hazırladığı için Sara mucevi şekilde gebe kalır.

Yaptığınız bu gereksiz açıklamanın hangi soruya yanıt olduğunu düşünüyorsunuz? Gerçekten merak ediyorum. Saranın kısır olup olmaması akraba evliliğine geçer sebep değildir ki siz bu iletiyi yazmışsınız. Hatırlatma amacıyla kısaca yazıyorum:

Natan:

İbrahim peygamber şu ayette kız kardeşiyle evlendiğini belirtiyor ;

“Üstelik, Sara gerçekten kız kardeşimdir. Babamız bir, annemiz ayrıdır. Onunla evlendim.” – Yaratılış 20:12

Tanrı’nın en sevgili peygamberi İbrahim kardeşiyle evlenmiştir. Tanrı bu ilişkiye nedense karşı çıkmaz. Karşı çıkmadığı gibi onların evliliğini de bereketler,bakın tanrı şöyle diyor ;

Onu kutsayacağım; ondan sana bir oğul vereceğim. Onu kutsayacağım ve ulusların anası olacak. Halkların kralları onun soyundan çıkacak.” – (17 :26 )

İyi de ensest ilişkiye göz yuman, bu birlikteliği bereketleyen tanrı başka yerlerde açıkça lanet okumakta; hısımla ilişkiyi yasaklamaktadır ;

Babandan ya da annenden olan, ister seninle aynı evde doğmuş olsun, ister olmasın üvey kız kardeşlerinden biriyle cinsel ilişki kurmayacaksın . Lev.18:9

"'Annesinden ya da babasından olan kız kardeşiyle yatana lanet olsun!' "Bütün halk, 'Amin!' diyecek.-Tekr. 27:22



İbrahim dolaylı da olsa Sray'la kızkardeştir. Tanrı dediğiniz şeyin bu durum karşısında verdiği ceza da bellidir.

Asıl önemli şeyi atlıyorsunuz. İbrahim, Lut devri ile Musa ve yasanın verildiği zaman aralığı nedir? Bunun farkındamısınız.

Bu cümlelerinizle nasıl bir gaf yaptığınızın farkında bile değilsiniz. Kutsal kitapta tanrının verdiği emirler değişmez, sabittir. Zinanın cezası Musa'nın döneminde neyse, İbrahim'in döneminde de aynıdır. Fakat siz kalkıp kutsal kitaın verdiği mesajların eskidiğinden dem vuruyor, bu eskimeyi kendinize siper ediyorsunuz. Oysa ciddi bir şekilde yanılmaktasınız. Velevki İbrahimle Musa arasında yüzyıllar var. bu neyi değiştirir? Söyler misiniz??? Lütfen merak ettim.

Kızkardeşle ilişkiyi yaasaklayan tanrı ileriki zaman zarfında bu tür bir ilişkiye göz yumuyor. Olan bu. Laf salatası yapmanıza gerek yok yani

Yani Yaratılıştan bir ayet ile Musa dönemi bir ayet verip karşılaştırmak sizce ne kadar anlamlı.

Aynı şeyi bu cümleniz de de tekrar etmişsiniz. Bir de kalkıp Kutsal kitabın değişmezliğinden bahsedersiniz.. Oysa DEĞİŞEN ÇAĞA UYUM SAĞLAMADIĞINI VE DEĞİŞTİĞİNİ siz itiraf ediyorsunuz. Yani diyorsunuz ki İbrahimin olayında durum Farklıdır; İbrahim'in kızkardeşiyle evlenmesi normaldir fakat Musa zamanında durum günah olarak nitelendiriliyor! Tanrı aynı tanrı ve kanun da aynı tanrısal kanunlar değil mi?

Hayret! Bence siz kutsal kitabınızı tekrar okuyunuz. Fakat mantığınızı çalıştırarak!
Alıntı ile Cevapla