Tekil Mesaj gösterimi
  #4  
Alt 09-04-2015, 12:23
Deep Deep isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Mar 2014
Mesajlar: 411
Standart

Vefik Sami´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu forumda mrdragon müstearlı bir arkadaş, Mekke'nin 'ulu' Rab'bi için "Dil Tanrısı" derdi.
Yeri gelmişken, kendisini de saygı ile yâd edelim.
Sn. mrdragon'un böyle bir betimleme yapmasının sebebi de anladığım kadarıyla şudur:

Kur'an'ı okuyanlar bilir. Allah, kitabın başından sonuna kendi kendini övüp durur. Eğer Allah'tan gayrı Kâdir-i Mutlak hiç bir varlık yoksa, Kâbe'nin 'ulu' Rab'bi ne için ve kime karşı övünmektedir; o da ayrı bir ironi. İsra: 59 da, "Öncekiler yalanladığı için artık mûcize yok" der. Ama; eskiden gerçekleştiği iddia edilen mûcizelerin lâfını ederek ne kadar güçlü-kahhar olduğunu anlatmaya çabalar.

'Mantık'a bakar mısınız ?

'Öncekiler' yalanladığı için mûcize göndermiyor ama; başkalarının yalanladığı mûcize hikâyelerinden kendisi için iman devşirmeye uğraşıyor.
Kureyş, Muhammed'e bir mûcize gösterebildiği takdirde kendisinin peygamber olduğunu kabul edeceklerini bildiriyor.
Hattâ bu hususda en büyük yemini ediyorlar.

"Müşrikler, kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka iman edeceklerine dair en ağır yeminleriyle Allah'a yemin ettiler. De ki: «Mucizeler ancak Allah katındadır». Onlara mucizeler geldiğinde de iman etmeyeceklerini siz nerden bileceksiniz?" (En'âm: 109)

Burada "En büyük yemin"i eden kim ?
'Müşrik'ler.
Peki kim bu 'müşrik'ler; Allah'a inanırlar mı ?
Cevâbı bizzat Kur'andan alalım.

"Andolsun ki, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette: «Allah» derler. O halde nasıl çevrilirler." (Zuhruf: 87)

Demek ki neymiş ?
Kur'an'ın 'Müşrik' diye nitelediği insanlar da Allah'a inanmaktaymış.
En büyük yemini de Allah üzerine yapıyorlarmış.
Bu yemini ederken de Allah'ı ve "elçilik" iddiasındaki Muhammed'i muhatap alıyorlarmış.

Peki bu meydan okumaya "cevap" veren Allah'ın kim(ler)i muhatap alması gerekir ?
'müşrik'leri.
E, Cevap ne ?

Muhammed'e hitâben;"Sen nereden bileceksin"

Bu öyle 'ulu' bir İlah ki; övünürken envâi çeşit "misâl"ler veriyor da meydan okuyan 'müşrik'lere "cevap" verirken bahaneler üretip duruyor. Ama tehdit ederken, korkuturken, Cennet rüşveti dağıtırken Muhammed'in diline muhtaç.

mrdragon'u nasıl anmayalım şimdi ?

Mevzûya bu şekilde girmemin sebebi de şu:

Bu "dil tanrısı" tasviri şimdiki müslüman yorumlarına da pek güzel uyar. Derler ki "Allah bir değil, tek'tir" Yâni akılları sıra Allah'ı rakam prangasından kurtarmış olurken, gene kelime ve kavramların arkasında "tam siper" olmuş bir İlah'a kulluk etmektedirler.

Şimdi de Tanrı'nın varlığı üzerinden hipotez oluşturup, bu hipotez'in kendi iç mantığını irdeleyelim.

Eğer bir Kâdir-i Mutlak Tanrı var ise, bu "Tanrı dışında mümkün olmama" sonucunu ortaya koyar. Çünki "Kâdir-i Mutlak"lık bunu gerektirir. Bu durumda o mutlak kudret her şeyi kendisiyle sınırlar. Sınırsız kudret sahibi Tanrı ol(a)maz. Sınırsız bir güç, kendi kendini kontrol edemez. Başka bir deyişle kudret; Tanrı'nın kendisi de dahil her şeyin ölçüsüdür. Hiç bir şey o "Kudret"e rağmen gerçekleşemez. Meğer ki istisnai bir müsaade verilmiş olmaya.

Bu durumda; Tanrı 'tek'tir, 'bir'dir gibi izahlar, inaç ve imanın ne olduğundan bihaber; taklid-i ibâdet ile Cennet'te köşk satın almaya çabalayanların anlaması noktasında uydurulmuş hezeyenlardan başka bir şey değildir. Eğer Tanrı'nın eşi ve benzeri olmadığına inanmışsak; O'nu yeratılmış hiç bir şeyle anlamamız mümkün değildir. Ancak; varlık ve kudretine dair evrende işleyip duran prensiplere bakarak bir "fikir" edinebilmek mümkündür. Ben de âcizâne bu prensipleri "Ruh" olarak tanımlamaktayım.
http://www.turandursun.com/forumlar/...ad.php?t=36881

Bu konuyu okumanizi isterim,sayın Vefik Sami.
Alıntı ile Cevapla