1.) öznel salt kişiden, kişiye değişen demek değildir, kişiye bağlı olarak değer biçilmesidir de. Kişiden kişiye farklı olması ,ifadesi de, kişiye görelik esaslıdır(yani, nesnel veriye göre değil). Kişilerin değer, paye biçtikleri yer de zihindir. (aslında bu öznelden ziyade, ÖZNELLİĞİN tarifidir...
2.) (felsefe) özneye ilişkin olan, öznede
oluşan,
nesnelerin gerçeğine değil, ferdin düşünce ve duygularına dayanan, sübjektif
https://tr.wiktionary.org/wiki/%C3%B6znel
Sanal ise, öznenin, zihninde
oluşturduğu(! tasarı) görüntü ve bununla birlkikte etkleri
gerçekmiş gibi hissettiği, düşünce, duygu durumu da SANAL kavramını tamamlar(öznel).
Basit ve net olarak zaten, onlarca kez açıklandı. Etkilerin nesnel olması başkadır, etkilerin nesnel olması ile zihinlerde kurgulanan veya tasarımlanan(o an zihin tarafından oluşturulduğu için tasarımdır!) tezahürün öznel olması başka...
Örneğin Superman'in çizgi filmini izliyor olalım. Tabi ki çoğumuz baktığında, Superman'in hareketleri, davranışları vs insanidir, hepimiz ekranda Superman gördüğümüzde, hemen, hemen aynı tezahürü oluştururuz, bu Superman'in nesnel olduğu anlamına nasıl gelmiyorsa, aynı biçimde, farklı etkilerin iletimiyle oluşturduğumuz tezahürlerinde nesnel olduğu anlamına gelmez.
Demek ki, ifade de yine E GÖRELİK KAVRANMALI, e-göreliği çözemediğimiz cümleleri, ya anlayamayız ya da çoğunlukla yanlış anlarız. 10 mesaj oldu hala yanlış anlaşılıyor.
Superman'in öznel olası başkadır, kişilerin nesnelliği başka. Suje... Fenomen ifadesi de, dış dünya, yani öznenin, zhininden bağımsız dünya, fiziği kavramak gerekir, nesnelliğin, objektifliğin ilgili olduğu alan...
Bu "SANAL GERÇEKTE olabiliriz" düşüncesinin neden zan, inanç olduğu ve zaten bu iddianın kendisinin dayanak olarak ZANNI esas aldığı, zaren sanal kavramının da, sanmak fiilinin oluştuğu koşulalrla ilgili olduğu, bu iddiayı akıl-mantık süzgecinden geçirdiğimizde, mitolojik, astrolojik olduğuna dair madde, madde yazdım. Yani neresinden tutarsak tutalım, bir değer elde edemiyoruz.
Ayrıca bu iddianın söylemi, savunu biçimleri SAHTE-BİLİM esaslı ve bilimsel yöntemlere de ters. Tabi iddiayı, bazı nedenlerle inceleyemedik ve sahte, sözde-bilim söylemlerine gelemedik.
Growe, sahte-bilim ile bilimi nasıl ayırabiliriz sorunu için, çeşitli kriterler dile getirken, konuyla ilgisi bakımından, alıntılıyorum(mantıksal olarak yanlışlanabilse dahi, ki bu yanlışlama ifadesini, darkafalı Popper gibi düşünmemek gerekir, iddianın biçimi değil, doğrulama-yanlışlama meselesi, biçimle değil, içerikle -delille- ilgili ele alınır ve bilimselliğin en önemli kriteri sınamaktır, sınanbilirliktir - nesnel olarak, gözlem, deney ve iddialar gözlem ve deney verilerini sunmalı ve açık olmalıdır).
"Karşı delillerle çürütülemeyecek şekilde tasarlanmış olması, başka bir ifadeyle, her ne kadar mantıksal olarak yanlışla-nabilir olsa da pratikte çürütülememesi (irrefutable)"
Tabi çürütlememesi demek, illa çürütülürse demek değildir, iddianın, eleştiriye -nesnel delillerin yokluğundan hareketle-, sınamaya kapalı olması durumu. -bilim doğrulayarak ilerler, her doğrulama-yanlışlama ise sınamayla ilgilidir, her yanlışlama, bir doğrulama, her doğrulama, bir yanlışlama niteliği taşır-içkin. Bu anlamda bana göre doğru kelime "sınanabilirlik" olmalı, kısaca gözlem-deneye imkan verebilmeli, nasıl söylediğinden ziyade, öncelikle, ne söylendiği, neye dayanarak söylendiği önemsenmeli...