Tekil Mesaj gösterimi
  #10  
Alt 26-08-2008, 09:23
bayraktaro1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bayraktaro1 bayraktaro1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Jun 2007
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 639
Standart

Öncelikle sevgili nehir hanıma yanıtımı veriyorum;

Yaratıcının bir enerji olduğunu söylüyorsun. Ama, hiç enerji hakkında bir araştırma yaptın mı? Enerji nedir ? İnandığın şey nedir diye ? Enerji'yi herkez filmlerde olduğu gibi elektrikten fışkıran birşey zannediyor. Bir güç zannediyor. Ama değil;

ENERJİ = İş yapabilme yeteneğidir. Bir varlık ya da herhangi bir şey, kendiliğinden hareket etme yeteneğine sahipse, onun enerjisi var demektir. Bu kuvvet ya da kuvvetsiz olabilir. Örnek vermek gerekirse; Bir maddeyi yerden belirli bir yüksekliğe kaldırdığınızda ona potansiyel enerji yüklemiş olursunuz. O maddeyi bıraktığınızda, potensiyel enerjisini, kinetik (hareket) enerjisine dönüştürürerek aşağı doğru hızla hareket etmeye başlar. Ama, o maddeye yerçekimi kuvvetinin etkisi ile potansiyel enerji yüklemiş olursunuz. Uzayda çekim kuvveti olmadığından istediğiniz kadar kaldırın, istediğiniz kadar hareket ettirin. Herhangi bir enerji yükleyemezsiniz. Tabii enerjinin bir çok çeşitleri vardır. Temel Kimya kabul ederki; Enerjinin korunumu kanuna göre; Madde + Enerji = Sabit bu değişmez. Bu nedenle; evrendeki bu sabitliği koruyabilmek için; Madde enerjiye, enerji de maddeye dönüşebilir. Örnek yıldızların doğumu...

O yüzden, enerjiye bu kadar itibar etmeyin. Bu kadar da gözünüzde büyütmeyin.

Gelelim konumuza; Tanrı ya da yaratıcı zaten yok. Ya da varsa bile bizimle yüzleşme ya da ona benzer bir durum hiçbir zaman olmayacak. Şu an temel olan; Kuantum Teorisi ve Evrimdir. Başkada birşey yok. Kuantum teorisinde; atom altı parçacıklar bizim bildiğimiz fizikten çok daha farklı olduklarından ve biz ölçemediğimizden; varlıkla yokluk arasında bir noktadadırlar. Gelecek o nedenle bilinmemektedir. Ne yapacakları ölçülememektedir. Gelecek, sonsuz bir yokluk olabilir. Ya da evrene benzer sayısız evrenler de olabilir. Karışık ve daha çözülemeyen bir durum. Ama, bu çözülemeyen bir durum illa da yaratıcı olmasını kabul etmez.

Tek gerçek; hepimiz öldükten sonra ilk hallerimize döneceğiz. Yani hiçbirşey hatırlamayan yokluk olacağız.....

Psikiyatri uzmanları yaptıkları araştırmada insanın en mutlu anının ne olduğunu sorgulamışlar. İnsanın hayatı boyunca en mutlu anının Ana Rahmi olduğuna karar verilmiş. En son olarak; cennet gibi bilinçli olarak sonsuza kadar yaşamının insanoğlu için mutsuz ve derin bunalımlı bir yaşam olduğuna, gerçek mutluluğun varolmamak olduğuna karar vermişler. Bu nedenle; Cennet kavramı psikiyatri bilimine terstir.

Ve de, bencilliğin en üst modelidir, Cennet. Evreni kendine göre yorumlamak. Allah'ı kendi zevklerine göre anlaşmaktır. Ben Allah'a diyeceğim ki, senin ibadetlerine uyacağım. Sende beni en güzel isteklerimle donat. Kim karlı burada Allah mı? hayır. Çünkü onun ibadete ihtiyacı yok. Ama, biz Allah'ı kendi zevklerimiz için kullanıyoruz.


Ey insanoğlu, Evren senin değildir. Evrenin var olması için sana ihtiyacı da yok. Sen, evrimde bir basamaksın. Mükemmel de değilsin. Senden daha zeki varlıklar da yaratır bu evren. Sen sadece bir toplu iğnesin. Senin zekan, bu evreni anlamak için yeterli değil......Kendini o kadar büyük görme.... Maymundan çok fazla farkın yok. Yaşa ve git bu dünyadan, herşeyi oluruna bırak.
Alıntı ile Cevapla