Tekil Mesaj gösterimi
  #101  
Alt 22-10-2007, 09:52
Aliminyum Aliminyum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2005
Mesajlar: 661
Standart Re: Bediüzzaman ve Milli Mücadele..

hoşbulduk istavrit sağol.
osmanlıca bilmeyenlerin risalelerin dilini eleştirmesi ne garip değil mi? "bilimsel" denilen bir düşünce tarzını icad eden sonra da bunu hurafeye dönüştürenlerde ekseriyetle görülen bir tutum bu, yani birden merd-i kıptî kesiliyorlar ve şecaat arz ederken sirkatin söylüyorlar, her neyse.

bahsettiğin paragrafa gelince.
Her şeyden önce bir dil etrafında yapılanmış bir topluluğun yahut topyekün bir milletin bir tek, standart, sabit bir dili olmaz, avamca anlatırsak; kahvede konuşulan dil ile ilim meclislerinde konuşulan dil, sarayda-mecliste konuşulan dil ile sokak aralarında konuşulan dil aynı değildir, zaten olamaz da, bu yüzden risalelerin dilini bugünün kahvelerde ya da yolda sokakta konuşulan
dilin kriterleriyle değerlendirmek olmaz. madem ki hakkaniyetli olduğunuzu iddia ediyorsunuz, o zaman, Bediüzzaman'ın yetiştiği dil ortamını da gözönünde bulundurmak zorundasınız. o dönemlerde yazılan sair kitaplara bakın, sebil-ür reşad dergisinin dili aynıdır, mustafa sabri efendinin dili aynıdır, hatta Mustafa Kemal'in dili dahi aynıdır, Nutuk'u orijinal metninden okuyan ve anlayan Risaleleri de okuyup gayet rahat anlayabilir.

diğer taraftan "3 *bin *yillik *tarihi *olan *bir *milletin *konustugu *dil *yukaridaki *risalelerde *gecen *dilmiydi *aleminyum?" demişsiniz.
İyi de kardeşim hangi dil 3.000 yıldır bozulmadan ya da değişmeden devam ediyor ki? Bahsettiğiniz şeyin dünyada/tarihte benzeri yok. Şu anda sizin ve bizim kullandığımız dilin 3.000 yıllık (aslında 4 asır) Türk diline uygun olduğunu mu düşünüyorsunuz? 3.000 yıldır aynı dili mi kullanıyoruz?şimdiki nesil çok değil 60-70 sene önceki yazılan eserleri sadeleştirmeden okuyamıyor ise suç o eserleri yazanlarda mı yoksa bizim neslimizin tembelliğinde mi?

Bahsettiğiniz ve başını kırparak aldığınız paragrafın tamamı şöyle;

"Beşer, şecere-i hilkatin en son cüz'ü olan meyvesidir. Mâlûmdur ki, birşeyin semeresi, en uzak, en cemiyetli, en nâzik, en ehemmiyetli cüz'üdür. İşte bunun için, semere-i âlem olan insan, en câmi', en bedî, en âciz, en zayıf ve en latîf bir mu'cize-i kudret olduğundan, beşiği ve meskeni olan zemin, âsumâna nisbeten, maddeten küçüklüğüyle ve hakaretiyle beraber, mânen ve san'aten bütün kâinatın kalbi, merkezi, bütün mu'cizât-ı san'atın meşheri, sergisi ve bütün tecelliyât-ı esmâsının mazharı, nokta-i mihrâkiyesi ve nihayetsiz faaliyet-i Rabbâniyenin mahşeri ve makesi ve hadsiz hallâkıyet-i İlâhiyenin, hususan nebâtât ve hayvanâtın kesretli envâ-ı sağîresinde cevâdâne icadın medâr ve çarşısı ve pek geniş âhiret âlemlerindeki masnuâtın küçük mikyasta numunegâhı ve mensucât-ı ebediyenin süratle işleyen tezgâhı ve menâzır-ı sermediyenin süratle değişen taklidgâhı ve besâtîn-i dâimenin tohumcuklarına süratle sünbüllenen dar ve muvakkat mezraası ve terbiyegâhı olmuştur."

Ben birkaç dakikalık bir lügat çalışmasıyla anlaşılmayacak birşey görmüyorum,
"Anlamıyorum ya, demek ki bu adam saçmalıyor, Türkçe bilmiyor,vs..vs.." diyerek kestirip atmak doğru bir davranış gibi durmuyor.
Alıntı ile Cevapla