Tekil Mesaj gösterimi
  #6  
Alt 11-03-2008, 13:39
metalheart
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Yaradılış Teorisi diye birşey yok

Mine Kırıkkanat
Vatan Gazetesi 11 Mart 2008



The Daily Telegraph gazetesi, bizim Diyanet İşleri ve A. Ü. İlahiyat Fakültesi’nin hadislere dair yürütttüğü ortak çalışmayı, “İslamiyet’te devrim” diye tanımlamakla yetinmedi. Batının hasretle beklediği müjdenin gazına gelip, “NATO’nun tek Müslüman üyesi ve küresel terörizmle savaşın önemli bir ortağı konumundaki Türkiye’de hadisleri çağa uyarlama çabası ABD’nin etkisiyle başlamış ve radikal İslamcılıkla mücadele planının bir parçası olabilir...” yorumuyla, hadise adresini de verdi!

Bu adres kapsamında, bir yandan radikal İslamcılığa savaş açan ABD’nin öte yandan Türkiye’yi niçin İslamlaştırdığı bir, İslamiyet reformunu niçin bizzat İslamlaştırdığı bir ülkede başlattığı iki, soruları akla gelebilir.

Dünya, din eksenli büyük bir çatışmaya hazırlanıyor, demiştim. Böyle bir çatışmayı yaratmak için sadece toplumları dindarlaştırmak yetmez. Asıl devletlerin laik ya da seküler olmaktan çıkarılması gerekir ki, yansız bir hakemlik otoritesi kalmasın, imana göre ümmet saflaşması gerçekleşebilsin.

Ancak, ne ABD ne de hiçbir Batı ülkesi, din eksenli genel bir çatışmada İslamiyet’i doğrudan hedef alabilir, çünkü böylesi kendi Müslüman nüfusları göz önüne alındığında iç savaşlara yol açar. Dolayısıyla, iyiyi kötüden ayırmak zorundadır ve iyisi, elbette kendilerine biat eden İslamcılık olacaktır.

İşte bu anlamda ABD, “iyi” İslamcılığın kendi ürettiği olacağına karar vermiştir. Ama savaşın taraflarını belirleyecek İslamiyet reformunu, tabii ki şeriatla yönetilen bir ülkede başlatamaz.

Oysa NATO üyesi, üstelik laiklik sayesinde uygarlık mürekkebi yalamış bir Türkiye’de, 1980 darbesiyle imana verilen kuvvetle Washington’da projelendirilmiş bir AKP iktidarı ve 1990’dan beri yularını tuttuğu tarikat semercilerine önce “In God We Trust” mealinde İslam devletini kurdurur, sonra da İslamiyet’te özlenen “Hristiyan ” reformu yaptırır...

Bu İslam reformisti Hristiyanlar arasında, Katolikler vardır, Evangelist Protestanlar vardır, Ortodokslar yoktur.


***

Türkiye’ye Ayetullah dönüşüne hazırlanan Fethullah Gülen örgütüne, naip ve naibelerin görevlerine kadar Katolik tarikat Opus Dei’in bire bir İslami kopyası olarak, devlete sızma ve kadrolaşma görevi verilmiş ve başarıyla tamamlanmıştır.

Balansı Amerikan ayarlı bir İslamiyet’in ideolojisi ise ağırlıklı olarak Evangelistlerin yönettiği, ama Katoliklerin de bulunduğu “Yaratılışçı” şûra sağlamış, sözcülüğü de bol fosil, mebzul İngiliz matbuatıyla Harun Yahya’ya verilmiştir.

Eğer bunca çeviri külliyatı, belediye sergilemeleri ve yedi düvele postalama pullamaya rağmen Harun Yahya Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hâlâ daha peygamber ilan edilmediyse, Evangelistler bunun nedenini Harun Yahya’nın Adnan Oktar olmasında aramalıdır. Amerikalılar Adnan Oktar’ın Türkiye’deki namını bilselerdi, sanırım başka bir akıllıya havale ederlerdi İncil’deki Genese’i (Yaratılış) Kur’ana uyarlayan tasarımı!

Ne gariptir ki, bilimsel Evrim Kuramı’na karşı semavi Akıllı Tasarım’ı, saldırgan ve pahalı bir propagandayla empoze etmeye çalışan lobinin başını Ronald Reagan’dan George W. Bush’a nedense hepsi cumhuriyetçi ABD başkanları çekiyor. Ne tesadüf ki, Seattle’daki “yaratılışçı” Discovery Institute’e cömert bağışlarda bulunanlar, aynı zamanda Bush’un iki seçim kampanyasının büyük sponsorları.

Üstelik, ABD’de (ve tabii dünyada) kürtaja, eşcinselliğe, feminizme karşı savaş açan tutucu ve köktendinci Hristiyan lobilerin hepsi, hem de okul kitaplarından Evrim Teorisi’nin çıkarılıp “Akıllı Tasarım” ın konulmasını savunanlar...


***

Bakın, bir dinin başka bir din tarafından markaja alınması, alta düşmesi, üste çıkması beni hiç ilgilendirmiyor. İslamiyet’e demokrasi, çağdaşlık ve kadın erkek eşitliği getirecek her reformu, nereden gelirse gelsin alkışlamaya hazırım.

Ama İslamiyet’e el atan Hristiyan “neocon” lara bakınca, idealist Dr. Frankeistein ile reformist Dr. Jekyll’lar görüyorum. Onlar da “iyi” yi yaratmaya çalışırken, “kötü” yü aratacak “beter”e ulaşmışlardı...

Sizin anlayacağınız Türkiye’nin üçüncü bir (laik) şansı yok. Ya şer’i olacak ya da cebri, ama illa ki İslami...
Alıntı ile Cevapla