Tekil Mesaj gösterimi
  #7  
Alt 07-04-2018, 12:30
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.071
Standart

Konu -ve alımtı- bura etiketlidir..

Fetişizmin Kökeni ve Psikodinamiği Üzerine Denemeler ve Düşünceler
Bireyin kim ve ne olduğu/olacağı sorusu- 2


-lanet dünyanızda üşüyorum ve boğuluyorum bana yardım edin!--

--

Genel de kişi bir anomaliyle doğduğunda ve varolduğunda bu işin üzerinde suçluluk ve yargı bulutları var
ve başka bulutlar var..
Örneğin sakat olarak dünyaya gelmiş yada sonradan sakat olup böyle yaşayan biri tüm yaşam boyu diğer zorluklar yanında bunun çökkünlüğünü ve içgeçirmesini de duyabilir. Bizim duygularımız var. hiç kimse bir sakatı mutlu bir insan gibi ayağa kaldıramaz. bu onu kendi içinde başarmalıdır. İyi de bu onun içi neresi. bu toplumun bağrı değil mi? içi nerde bu adamın?

Boktan bir kaderi ya da tanrıyı, diğer insanları ve toplumsal sevgisizliği ve ilgisizliği suçlayabiliriz. Çünkü bireysel kaderimizle barışamayabiliriz ve onun üstesinden gelemiyoruz bazen. İstenmeyen bir durum hatta bireyin kendininde bunun olmasını istemeyeceği bir sorun oluştuğunda yine de bireye dönüp bu senin sorunun çıkmazın ve bunu sen çözmeli ve üstlenmelisin deniyor. Bunda bir tuhaflık var.
Tamamen senin sorunun.

Ben bu lanet gerçeğin içinde oluşmadım mı? parçası değil miyim? Kendimin mi parçasıyım ve şeyiyim. Tek başıma mı varlığım ben. Kendimi mi varettim. Tüm diğer şeylere bağlıyım ve onlarla biraradayım. Bu saçmasapan dünyayı ve onun tüm sorunlarımı ben mi kurdum?
Kendimin sorunlarını kendi içime ben mi yaptım?
Ne yani bu sorunların sorumlusu ben miyim?

Daniel Blake'in öyküsünü bu yüzden alıntıladım. Buna yakın bir iç-çekiş/serzeniş ve farkındalık sunuyordu..
Anlatmak istediğimi anlatamamış olabilirim. Kendimle barışabilirim bu yetmiyor. Başkalarıyla barışamıyorum asıl sorun burda. Yargı bağımsızlığı kazanamıyorum ya da başkalarının benle çatışmasını isteyeceğim düzeyde aşamıyorum bu benim mücadelem .Gerekirse hepinizi alt edeceğim...

Boktan bir dünyaya boktan bir kaderle doğmak benim sorunumdur. Benim sorunum mu? Bu benim bireysel yüküm ve vicdanım mı tam olarak bunu soruyorum. Bu kaderi ben mi sırtlamışım. annem babam mı vermiş bana. Ben kimim yahu. Ben bir toplumsal olguyum ve taşım sadece. Beni bu toplumsal olgu çörekleri ve gerçeklik iç yapısı dinamikleri yaptı. Anne babamın örneğin onlarında seçimleri ellerinde değildi belki ve olaylar aktı gitti. Ve belki onlarında anne babası..

Sanki olaylar başka bir gökyüzünde olmuşçasına, başka bir yerlerde ben tutup kendimi yarattım ve bu gerçeğin içine sizin yanınınza gelip oturdum ve kendimi buraya kattım-ekledim ve kendimi buraya dışarıdan soktum. Ve içime de bir sorun ekledim..

Beni bu boktan dünya oluşturdu...Beni tüm diğer şeylerle birlikte aslında sizde oluşturuyor ve oluyorsunuz. Bunu size anlatabilirdim...Ve olayları oraya götürebilirdim...

Buna bir tür kader diyoruz. Kaderciliği bir yana bırakırsak, doğasal bir zorunluluk olarak herhangi bir şeyin elinde olmayan bir ilkeye dayanarak varolmasına biz kader diyoruz. Ben diye bulduğumuz bir şeyi oluyoruz ve yaşıyoruz. Yani olmanın kendisine bağlı olarak olan kendi dinamiklerine kader denir...Zorunlu olarak varız dediğimiz-de bu kaderdir. Kadercilik dediğimiz ise bir şeylerin bizim elimizde olmadığına inanmaktır. Hareket ediyoruz. Kadercilik dediğimiz bunu yadsımak gibi. Bu yorumu yeterince sunamadım ve karıştırdım ancak ne demek istediğimi anlıyorsunuz sanıyorum

Kızgınım-çok kızgınım .Tüm bu tuhaf olaylara ve durumlara şu an çok ama çok kızgınım.. anlatamıyordum

Neden ben?
Neden ben ne demek bilmiyorum neden o değil demek mi?
O halde şunu mu demeliyiz neden bu dünya var, bu gerçeklik var ve neden sakatlanma yaralanma var ve neden acı var ve neden ben kaldıramıyorum mu demekteyim ve neden bunun gibi olgu ve çarpıklıkları var
Ama dünyayı seviyoruz
Ve birilerimiz acı çekiyor oysa.. her hangi türden acılar.

Hristiyanlık ekolünü izleyebilirsiniz ve bir katil, seri tecavüzcüyü yargı bağımsızılığına kavuştumaya ,sözde affetmeye ve içyargıdan ve toplum yargısından arındırıp kurtarmaya çalışan bir hristiyanlık ekolünü görebilirsiniz ve var. Günah dökme ekolü.
Birey ya da biri günahkar mıdır? Bu kavramı kim icad etti ki?
Bu kavramları kim hafızamıza kazıdı. Ne yapabiliriz?

Erken çocukluk döneminde bireysel suçluluklar yargılar ikilemler ve yaşam çatışmalarıyla doluyuz. Yaşam enerjimiz ve günümüz sömürülüyor ve çalınıyor.
Bir çoğumuz yaşamı zor yaşadık ve zor aşabiliyor ve kabullenebiliyoruz. Burda dünyada yaşam acılı ve çalkantılı, kaos dolu ve yalkın. Hala bunun eğlence olarak görebilenlerimiz var. Güçlü olmalıyız her zaman ve öğrenip yola devam etmeliyiz-aşmalıyız. Takılırsak hemen düşüyoruz ya da geride kalıyoruz. Hemen ayağa kalkmalıyız ve günü kaçırmamak kendimizi ve başkalarını, olayları ve işleri yapmak etmek için mücadele vermeliyiz. ya da kendimizin ve başkalarının mesihi olmalıyız. ne olmalıyız ulan ben ne yapıyorum ve yapacağım. ben şimdi bunu yapmıyor muyum daha ne yapayım siz söyleyin...

Bu dünyaya ve olaylara karşı ben kendi içimde bir dinginlik-barış ve yargısızlık/umursamazlık kazanabilirdim oysa bu diğerlerini yenmiyor. Toplumsal yadırgama ve bilgisizlik ürüyor. iç barış denileni alın gözünüze sokun. Toplumda bir bağımsızlık kazanmalıyım, mücadele etmeliyim çünkü ben elimden geleni yaptım bunu biliyorum ve lanet daha fazlasını yapacağım gerekirse en çoğunu ben yapacağım
bunu yapmadığımı söyleyecek olan varsa gelsin benimle yüzleşsin ve yaptığı güzel çirkin şeyleri bana göstersin. lanet durumumu kurtarmıyor. ve yargılaşsın onu yargılayacağım bütün gücümle. beni yargılayanları şimdi ve yarın ben yargılayacağım.

Bu hayata bu boktan hayata direnmek,tutunmak ve onun içinde güçlüce mutluca varolmak için elimden geleni ve elimden gelenin en iyisini yaptım ben
Boktan bir dünya var bütün sorun bu. Tüm bunlar sanki benim sorunlarım. Kötü hatta bombok bir toplumsal organizasyonun ve aslında organizasyonsuzluğun sanki tüm sorumlusu birebir benmişçesine ve kendi benimmişçesine kendime yüklenmemi istiyorlar ve söylüyorlar. Size direniyorum bu yönden bana değil. Sizde varsınız ve bunlardan hepimiz sorumlu olmalıyız ya da birileri ama kim? tanrı mı? onu kabul ediyormuyuz?. onu bana getirin.ona çıkalım o halde soralım nedir bu işler. Size yükleneceğim ben artık. ve dünyanın suçları ve sorunları benim sorunlarım gibi algılanıyor ve bana yükleniyor neden? bunu soruyorum
Her şey sanki benim sorunum
lanet algılarınız..

Birey diye bir şey kendinden menkul olarak var mı?
Yani birey kendini türetmiş ve yaratmış varlık mıdır?
Yani tüm buradaki doğa koşullarının içine bir çocuk doğurduğunuz da o bir katili başbakan, akıl hastası olabilir. Tüm bunlar gerçeğin olanaklarıdır
Yukarıda ki değerlendirme anlamında bireyin kendinden ve tüm sapmalarından sorumlu olması ne anlama gelmektedir? Bu bireye yüklenme suçlanma neden? birey tanrı mı? kendinin birebir tanrısı mı? oluşturucusu mu? bir tanrı vardı hani onu suçlayın
Ahlak ve iyilik, iyi kötü olan nedir? Kim ne belirler

Bireyin birey olması nedir?
Toplumsal organizasyon ve doğa nedir?


Günümüzde bireyin taşıdığı ve bireye indirgenmiş herhangi bir çarpıklık ve sapma; toplumsal doğasal ya da olgusal çarpıklık olarak doğanın ve toplumsal yapının bağrında var ve gelişmiş olmasına rağmen birincil elden bireyin sorunu olarak görülmektedir ve bireyin sırtına yüklenmektedir. Daniel Blake'in bize anlattığı budur..

Yani birey denilen dediğimiz kendi sorunları çözmelidir. Bireyin sorunu değil ki toplumsal çarpıklığın ürünü. Bireyin kucağına ve sırtına bunu kim atıyor ve yapıştırıyor. Bireyin kendi sorunları denilen birincil elden gerçekliğin içindeki birden çok bireye ve aslında toplumsal yapıya bir paradigmadır aslında. Toplumsal organizasyonun sorunu..
Bunu anlamanızı istiyorum..

Nasıl kanser olmak, sakat olmak ya da fiziksel bir anomaliyle doğmak tüm topluma genellenebiliyorsa ve gerçeklik böylesi unsurları barındırdığı için kimi bireyler bunu taşıyorsa ve ister istemez birlerine olacaksa ve birileri bu yaşamları taşıyacaksa fetişizmi ya da herhangi başka bir olguyu da toplumsal bir olgu olarak ele almayı deneyeceğiz. Anlatamadıysam derdimi bir daha ki sefere daha güçlü ve iyi yazacağım-deneyeceğim..

Şeker diyabet yaptığı için diyabet olan adam diyabet olmuştur ve bu onun sorunudur. anlıyor musunuz?
şeker yemek ve şeker yemesi onun sorunudur..
bilgi nedir? kör sağırlık mı?

"lanet dünyanızda üşüyorum ve boğuluyorum bana yardım edin-"

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla