sevgili aydoe, bence yine yanlis bir degerlendirme yapiliyor. ABD birdenbire cark etti, politika degistirdi, eskiden Türkiye'ye ilimli islam rolü biciliyordu, simdi laiklik vurgulaniyor, deniyor. Bence Alev Coskun, olaya yanlis yerden bakiyor. Bir kere ABD, uluslararasi bir güc, ama öyle her yerdeki politikalari tikir tikir degistirebilecek bir güc degil. Böyle bir güc tarihin hicbir döneminde olmadi. Alev Coskun'un düsünce bicimindeki garipligi göstermek icin bir örnek vereyim sana, Diyor ki:
Gerek BOP gerekse ılımlı İslam modelinin yaşama geçirilmesi için önce AKP’nin yaratılması, sonra da AKP’nin iktidara getirilmesi gerekiyordu. Bunlar da kotarılmış ve yeni kurulan AKP 6 ay içinde 2002 yılında iktidara gelmişti.
Hemen iki cümle sonrasinda da söyle diyor:
ABD’nin ılımlı İslam modelinin arkasında durması, Türkiye’deki aydınları ABD’den koparmış ve Ortadoğu, Irak ve PKK konusundaki politikaları da ABD’nin yüzde 70’lerde seyreden halk desteğini yüzde 10’lara kadar düşürmüştü.
Hem ABD bu kadar desteksiz hale gelecek hem de yine istedigini hükümete getirebilecek süper bir etkiye sahip olacak. Eger kralliklar döneminde yasamis olsaydik, ABD baskani da imparatorumuz olsaydi, istemedigini kovar, baska birini Türkiye'ye kral atardi. Ama biz artik secimler yapan; basini, kamuoyu olan; meclisi ve sermaye sahipleri olan bir ülkeyiz. Hicbir emperyalist güc 6 ayda birilerini pat diye indirip, öbürünü pat diye kaldiramaz. Bunu yapmaya calisabilir, kamuoyu olusturmaya calisabilir, ancak bunun icin öncelikle hazir bir zemin olmasi gerekir. Kaldi ki AKP'nin hükümete gelmesinin arkasinda ABD'yi degil de 2002 yilindan önce yasanan kriz sürecini ve caresizligi düsünmek gerekir. Politik iliskilerde ben her zaman önce ic dengelere sonra dis dengelere bakarim. Cok cok zayif ülkelerde yada kücük sömürgelerde dis dinamikler cok güclü olabilir. Türkiye'de her zaman önce ic dinamiklere bakmak gerekir.
Alev Coskun daha önce de Huntington'un "ilimli islam" savunucusu oldugunu yaziyordu, halbuki Huntington'un söylediklerinin "ilimli islam" ile ilgisi bile yoktu. Simdi de ABD'nin laiklik, ulus devlet falan dedigini yaziyor. Ben derdimi anlatamiyorum. Bunlar bizim icin cok önemli seyler, bizde isler o kadar ideolojik temellere dayali ki, ülke o kadar ideolojik temeller üzerinde duruyor ki, bunlari cok önemsiyoruz. Halbuki ABD acisindan ne Kemalizmin, ne laiklik yada islamin bu kadar büyük önem tasidigini düsünmüyorum. Adi "ilimli islam" olmus "laik cumhuriyet" olmus, bunun bir onemi yok. ABD'nin istedigi sey o zaman da Türkiye benzeri bir sistemi islam dünyasinda yayginlastirmakti, simdi de. Tek dertleri radikal islamci akimlari engelleyecek bir sey. Biz kabul etsek de etmesek de 11 Eylül'den bu yana ABD'nin korkulu rüyasi radikal islamciligin gelismesidir. Adamlar bizim gibi sözcük hassasiyeti tasimadiklari icin o zaman birisi "ilimli islam" demis, simdi de "laik Atatürk cumhuriyeti" diyor. Ama düsündükleri sey ayni aslinda. Obama'yi gelmeden uyarmislardir, orda "ilimli islam" falan diye bir sözcük kullanma, yagmurdan nem kapanlar var demislerdir.
Bunu anlamak cok zor degil, ama Alev Coskun'a bakilirsa ABD resmi ideolojisini degistirmis nerdeyse.
Dogru, ABD'de degisen birsey oldu. Bu "ilimli islam" söylemi falan degil. ABD, Islam ülkeleri ile iliskisini degistirmek istiyor. Demokratlar ile Cumhuriyetciler arasindaki bildigimiz fark budur. Cumhuriyetciler saldirgandir, savasa daha egilimlidir, demokratlar ise isleri bürokrasi ile cözmeye daha yatkin ve daha bariscidir.
Senin ekledigin kisimdaki 80 sonrasinda ABD'nin Türkiye'de islami hareketleri desteklemis oldugu kismina gelecegim. Burda da benzer bir mantik var. ABD 80 sonrasinda darbe yapan generalleri destekledi. Islamci hareketin gelismesini saglayan ise darbeciler idi. ABD her delige girecek bir ince ayar ustasi degil, ordu ile iliskisini saglam tutarsa gerisinin gelecegini biliyordu ve tam destek veriyordu. Türkiye'de islamci hareketin yükselmesinin sorumlusu olarak birini göreceksen bunun ordu olmasi gerekir. Gercekte bu da yeterli bir aciklama olmaz, ama daha dogru sayilir. Cünkü sosyalizmin dünya capinda zayifladigi ülkelerde ya milliyetci ya dinci hareketler güc kazanmisti. Türkiyedeki milliyetci ve islamci hareketlerin güclenmesi de böyle sosyolojik bir sürecin parcasidir.
|