Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dinlerden Özgürlük > Ateizm

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 20-10-2009, 18:59
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart İlhan Arsel

1921 doğumlu akademisyen ve yazarımızı bugünlerde daha fazla ele almamız gerekiyor.
Kısa yaşam öyküsünü kendisinden dinleyelim:

İstanbul'da doğmuşum. Doğum tarihimi belirtmek isterdim, fakat henüz gençlik sevdasından kurtulamadığım için kaç yaşında olduğumun tahminini size bırakıyorum. Gençliğimde mühendis olma hevesine kapılmıştım. Bu hevesle lise'nin "fen" şubesinden mezun oldum. Fakat muhtemelen içgüdülerimin, ve erken yaşlarda saplı bulunduğumu hissettiğim hak ve adalet duygusu'nun itişiyle hukuka yöneldim. Bunu yapmakla çok isabet ettiğimi şimdi anlamaktayım; çünkü belki mühendis çıkmakla başarılı ve paralı bir yol çizmiş olurdum ama, hukukun bana, bütün hayatım boyunca, sağladığı mutluluğa asla kavuşamazdim. Bu alanda ilk önemli adımı, Isviçre'de Cenevre Hukuk Fakültesi'nde hukuk doktorası yapmakla atmış oldum. Türkiye'ye dönüşte Ankara Hukuk Fakültesi'ne alındım; otuz yıl boyunca Anayasa hukuku dersleri verdim. 1960 ihtilali sonucu yeni bir Anayasa hazırlamakla görevli on kişilik komisyona, az sonra Kurucu Meclis tasarısını hazirlamakla görevli 5 kişilik komisyona üye seçildim. 1967 yılında Cumhurbaskanı Cevdet Sunay tarafından T. B. M. Meclisi'ne "Kontejan senatörü" olarak atandım. Az sonra, meslekî mutluluğumun tek kaynağı olduğunu anladığım üniversite'ye döndüm. 1971 yılında, merkezi New York'ta bulunan "inter-University Associate" kuruluşuna danışman ve araştırmacı olarak atandım ve bu kuruluşun "Kronolojik yorum" esasına göre yayınladığı "Constitutions of the Countries of the World" (Dünya Ülkeleri Anayasaları) adli 21 cild'lik yapıtın "Türkiye" ve "Belçika" bölümlerini (1976 yili itibariyle) hazırladım. 1975 yılında, ders vermekte bulunduğum Ankara Polis Enstitüsü'nden istifa ettim; istifama sebeb olan şey, özgür düşünceli bazi öğrencilerin Enstitü'den atılması idi. Enstitü'nün, polis gücünü belirli inançlar uğruna döğüşken olmakta gören zihniyetine karşı bir tepki niteliğini taşıyan bu istifamdan bir süre sonra, 1977 yılında Ankara Hukuk Fakültesi'nden de istifa ettim. Bu kez istifa sebebim, şeriatçi zihniyetin tehlikeli şekilde güçlenmesine karşı suskun kalan Üniversite öğretim üyelerinin yetersizliklerini ve cesaretsizliklerini sergilemek arzusuydu. Bu tarihten itibaren araştırma ve öğretim faaliyetlerine devam ettim, ve özellikle şeriat'in olumsuzluklarını ortaya vuran yayımlarda bulundum.

Eserleri:

• Müslümanlık Sınavı (2002,Kaynak Yayınları)
• İslam'a Göre Diğer Dinler (2002,Kaynak Yayınları)
• Muhammed'e Göre Muhammed (2000,Kaynak Yayınları)
• Kur'an'ın Eleştirisi (1999,Kaynak Yayınları)
• Kur'an'daki Kitaplılar (1999,Kaynak Yayınları)
• Tevrat ve Incil'in Eleştirisi (1999,Kaynak Yayınları)
• Şeriat ve Kölelik (1999,Kaynak Yayınları)
• Şeriat'tan Kıssalar I (1996,Kaynak Yayınları)
• Şeriat'tan Kıssalar II (1997,Kaynak Yayınları)
• Aydın ve Aydın (1997,Kaynak Yayınları)
• Toplumsal Geriliklerimizin Sorumluları Din Adamları (1996,Kaynak Yayınları)
• Şeriat ve Kadın (2008, Kaynak Yayınları İstanbul, 17. baskı)
• Arap Milliyetçiliği ve Türkler (1973 1. Basım, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi)
• Biz Profesörler (1997,Kaynak Yayınları)
• Teokratik Devlet Anlayışından Demokratik Devlet Anlayışına (1975, AÜ İlahiyat Fakültesi Yayınları)
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 20-10-2009, 19:52
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart

Şimdi bazı yazılarından ve mektuplarından örnekler verelim:

AYDIN'LARA ÖLÜM

Prof. Dr. Ilhan ARSEL / 25 Mayıs 2004

Ülkemiz bakimindan giderek ciddilesen bir sorun var ki o da seriatcilarin "reformcu" ve "Atatürkcü" olarak görünmeyi yeglemeleri ve bu yoldan halkimizi vahyin üstünlügü fikrine inandirip tüm yasantilarimizi seriat buyruklariyla yogurmaya calismalaridir.

Aslinda ne reformcu, ne Atatürkcü ve ne de laik zihniyete yöneliktirler. Cünkü reformcu ve Atatürkcü olabilmek icin her seyden önce insan aklinin kutsalligina, yaraticiligina ve rehberligine inanmis olmasi gerektir.

Siz hic reformcu bir kimsenin "ateis'ler ya da müsrikler öldürülmelidir" sekline bir sey söyleyebilecegini, ya da dini elestiren aydinlara karsi islenen cinayet'leri alkislayabilecegini düsünebilir misiniz? Ve yine siz hic bir Atatürkcü bir kimsenin, Atatürk düsmanlarini yüceltmesini kabul edebilir misiniz? İste güncel iki örnek:

1. Fethullah Gülen adindaki bir seriatci, gecenlerde gazetecileri verdigi bir beyaninda: "Allah'i ve Peygamberi kabul etmeyen insan, yani ateist ne ise, insan öldüren de onunla es degerdedir" diyerek Kur'an'da gecen "inanmayan" (inkârci) deyiminin "ateist" anlamina geldigini bildirdi. Daha baska deyimle ateist'lerin, "katil", "cani" ruhlu kimseler olarak ölüm cezasina layik olduklarini anlatmis oldu.

Söylemeye gerek yoktur bu tür bir anlayisa saplandigimiz takdirde, Aristo'dan baslayip, yüz yillar atlayarak Voltaire'lere kadar akilci uygarligin mimarlari olan daha nice benzerlerine varincaya kadar bütün düsünürleri ve bilim adamlarini kâfir saymak, isimlerini tarih sayfasindan kazimak (cünkü hepsi de ateist sayilabilecek görüslere yönelmislerdir) ve yeryüzünün 350 milyona yaklasik nüfusunu olusturan Budist'lerin kellelerinii dogramak (cünkü Budist'ler Tanri diye bir sey kabul etmezler); ayrica 900 milyonu askin dinsiz'i yok kilmak gerekir. Muhtemelen bu gerceklerin animsatilmasi nedeniyledir ki Fethullah efendi, sözlerinin saptirildigini, yanlis anlasildigini söyleyerek geri adim atar göründü (Bkz. 21 Nisan tarihli Hürriyet gazetesi).

2. Kendisini "İslam" konusunda "Türkiye'yi ve bütün dünya'yi yönlendiren kisi" olarak ilân eden ve ayrica da Atatürkcü olmakla övünen Yasar Nuri adindaki bir baska seriatci ise, Fethullah efendi'nin sözlerini düzeltiyor görünerek söyle dedi: "... Kur'ân insan öldürenlerin cezalarini ateistlerle degil müsriklerle bir tutmustur..." (Bkz. 18 Nisan 2004Hürriyet gazetesi).

Yani hani sanki müsrikleri öldürmek, ateist'leri öldürmekten daha erdemli, daha kutsal ve daha İslam'a yarasir bir eylem imis gibi konutu. [Kuskusuz ki dayanagi dayanagi müsriklerin öldürülmelerini emreden Kur'ân âyetleriydi (Bkz. 4/47, 115. 9/5, 114 ve d. 21/98. 21/22, 98. 28/62.]


Devamı:

http://www.ilhan-arsel.org/Gazetelerde/ ... _olum.html
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 20-10-2009, 20:34
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart

GAFLET

(Kasim 2003)


ILHAN ARSEL





Gazete haberlerinden ogrenmekteyiz ki, eski Bosna-Hersek Cumhurbaskani Aliya Izzetbegovic'in, 19 Ekim 2003 terihinde olumu vesilesiyle Bosna-Hersek Devlet Parlamentosu'nda acilan taziye defterine Turkiye Disisleri Bakani Abdullah Gul sunlari yazmistir:


"Buyuk lider, bilge insan Izzetbegovic'i kaybetmenin uzntusu icindeyiz. Turk halki ve Turkiye Cumhuriyeti hukumeti olarak Bosna-Hersek halkina bassagligi diliyor, buyuk devlet adamina Allah'tan rahmet diliyoruz. Mekani cennet olsun..."


Bu satirlarin altina Devlet Bakani A. Babacan ile Maliye Bakani K. Unakitan'in da imza attiklari anlasiliyor. Abdullah Gul, ayrica yaptigi bir aciklamada, Izzetbegovic'in vefati'nin "Islam dunyasi ve tum dunya icin buyuk bir kayib oldugunu" belirtmistir.


Her ne kadar olen bir kimsenin ardindan kotu konusulmaz ise de, bu ugurda gercekleri goz ardi etmenin de anlami olamaz. Ve gercek su ki, Turk milleti ve Turkiye Cumhuriyeti hukumeti adina taziye'de bulunan yetkililerimizin yukardaki sekilde yucelttikleri Bosna'li Aliya Izzetbegovic, Turk toplumunu "Cehalet yigini" olarak tanimlayan, "bu cehaletin kaynaginin Kemalist devrim" olduguna inanan, Ataturk devrimlerini "barbarlik" ve alfabe devrimini "ihanet" olarak asagilayan, Turkiye'nin Ataturk yuzunden bagimsizligini yitirip geriledigini savunan kokten dinci bir seriatci'dir. 1970 yilinda bastirdigi ve 1983 yilinda yeniden yayinladigi "Islamci Deklarasyon" adli bildirisinde, butun bu dusuncelerini ortaya vurmakta sakinca bulmamistir. Belirtmeye gerek yoktur ki, Ataturk devrimlerini "Barbarlik" saymanin, ve Turk toplumunun "Kemalist devrim" yuzunden cehalete saplandigini sanmanin, bilgisizlikten ve yalan soylemekten oteye gecen bi yonu olamaz. Cunku artik su gercegi bilmeyen kalmamistir ki Turk toplumu Ataturk devrimleri sayesinde her turlu gerilikten, ilkellikten kurtulmus ve yer yuzundeki butun Islam ulkelerinin onune gecmistir. Ne var ki, Izzetbegovic , sirf Suudi Arabistan, Libya, Kuveyt gibi Arap ulkelerine sirin gorunup onlardan para yardimi edinmek maksadiyle, Arap'in tarihi Turk dusmanligi duygularini kabartmak istemis ve yukarda degindigim gibi Turk toplumunu ve Ataturk devrimlerini asagilamak gibi seviyesiz bir siyasete yonelmistir.


Devamı:

http://www.ilhan-arsel.org/Gazetelerde/gaflet.html
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 20-10-2009, 21:34
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart

Avrupa Birliği Kapısında Bekletilme'nin Sorumluluğu


(Prof. Dr. İlhan Arsel)

3 Haziran 2002



Geçenlerde yaptigi bir konusmasinda ANAP Genel Baskani: "Türkiye'deki Askerî müdaheleler, ülkemizin Avrupa treni'ni defalarca kaçirmasinda önemli ölçüde etkili olmustur" diyerek Türk Silahli Kuvvetleri'ne serzeniste bulunuyor, ve ayrica da, Avrupa Birligi'nin Türkiye'yi "Kapida bekletme fakat içeriye almama" sisyasetini izledigine deginerek yakiniyordu. Oysa sorumlulugu Ordu'da degil fakat, basta kendisi olmak üzere seriatçiliga gizliden göz kirpan ve demokratik ilkeleri çignemekte rakipsiz olan tüm siyasîlerimizde aramasi çok daha dürüst bir davranis olurdu. Bakiniz neden:

Bir kere askerî müdaheleleri, Türkiye'nin siyasal ve sosyal gerçekleri bakimindan her türlü kötülüklerin kaynagi seklinde tanimlamak yanlis ve Ordu'ya karsi insafsiz, en azindan haksiz bir iftira sayilmak gerekir. Eger Atatürkçülüge ve laik'lige bagli Ordu, 1960 darbesini yapmamis olsaydi, ülkemiz az geçmeden seriat batakligina gömülür, muhtemelen çöl devleti niteligine bürünür, ve bugün AB'ligi kapisinda beklemek söyle dursun, fakat bu Birlige girmeyi hayal bile edemezdi. Unutmayalim ki 1960 ihtilali, bu ülkeyi seriat uçurumlarinin sinirina getiren Demokrat Parti iktidarina karsi olmus, ve Türk Halki'nin yüzde-yüz destegiyle mesruiyet kazanmistir. Söylemeye gerek yoktur ki, böylesine coskun bir sevgi ve destege sahip olarak Ordu, istemis olsaydi, uzun yillar iktidarda kalabilirdi. Fakat öyle yapmadi; tarihte esine pek rastlanmayan bir davranisla, daha ihtilalin ertesi günü, Üniversite Ögretim üyelerinden kurulu bir Komisyona, demokratik bir Anayasa hazirlatti, ve bir yil içerisinde iktidari, kendiliginden sivil'lere birakti. O zamanlar bu on kisilik Anayasa Komisyonu'nun bir üyesi olarak yetkiyle söyliyebilirim ki, ihtilali yapan Millî Birlik Komitesi, çalismalarimiz sirasinda bir tek gün olsun gelip de: "Bunu söyle yapin, Anayasa'ya sunu koyun" seklinde bir baskida bulunmamis, bizleri etki altinda tutmamistir; aksine sinirsiz bir bilimsel özgürlükle bas-basa birakmistir. Eger ordu, daha sonraki yillarda, siyasal yasamlarimiz dogrultusunda agirligini hissettirmek zorunlugunda kaldi ise, bunu siyasetçilerimizin saf ve cahil halktan oy koparmak maksadiyle ülkeyi seriat karanligina sürüklemelerinden dogabilecek tehlikeleri önlemek için yapmistir. Daha baska bir deyimle ordu, seriatçi partilerin iktidar olmalarini önleyici tek güvence olmustur.


Devamı:

http://www.ilhan-arsel.org/Gazetelerde/AB.html

İlhan Arsel'in yazacak gücü olsaydı eğer, mevcut hükümetin son dönemdeki uygulamaları ve son siyasi gelişmeler karşısında herhalde yazacak çok şeyi olurdu.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 20-10-2009, 21:52
dilaver - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dilaver dilaver isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2006
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 12.080

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart

İlhan Arsel'in din haricindeki düşünceleri neden bizim rehberimiz olsun. İlhan Arsel ile ortak noktam dine karşı olmasıdır. Dine karşı oldu diye her düşüncesini Kuran olarak mı görecegiz. İlla birilerini peygamber ya da lider olarak mı izlemek durumundayız.

Muhtemelen Turan Dursun'dan çok önce dini reddetmiştim, tanrıyı da. Turan Dursun ile buluşmam, bu derece yetkin bir İslami kalemin aydınlanmayı savunması idi. Hem de çok zor şartlar altında yaşamına mal olacak bir tarzda savunabilmesiydi. Bu anlamda da çıgır açtı. Ama bu onun peygamberligini ilan etmemiz için gerekli bir neden degil.

Birileri şunu dedi diye aynen kabul edecegiz diye bir şey de yok. Bunun ismine lider kültü deniyor ve degişmeyen tek şey degişimdir diyalektik ilkesi ile de çelişiyor.

saygılarımla

Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar
her mili bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var
Dostlar, ki bir kere bile selamlaşmadık
aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz...

Nazım Hikmet

www.dilaverkom.blogcu.com
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 20-10-2009, 22:00
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart

KORKARSANIZ KORKUTULURSUNUZ!

Prof. Dr. Ilhan Arsel

Akilci dusuncenin ve laikligin temsilcilerinden biri olarak Ahmet Taner Kislali, kuskusuz ki seriatci icin buyuk bir tehlike idi. Onu alcakca oldurenler, korku ve dehset sacici usullerle benzeri tehlikeleri onlediklerini sanarak simdi muhtemelen sevinmektedirler; tipki daha once Ugur Mumcu'yu, Turan Dursun'u, Muammer Aksoy'u ve digerlerini oldurerek sevindikleri gibi. Onlara sunu hatirlatmak gerekir ki, ne kadar dehset sacarlarsa sacsinlar, ne kadar cok aydinin canina kiyarlarsa kiysinlar, seriatin insan beynini kemiren, her turlu fikirsel gelismeyi kostekleyen, insan sahsiyetinin haysiyetini yok eden, insanlar arasi sevgiye yuz ceviren yonlerinin sergilenmesini onleyemeyeceklerdir. Isledikleri bu cinayetler, gercek aydinlari sindirmek degil, fakat aksine, seriat canavarina karsi savasmakta daha da azimli ve kararli kilmaktan baska bir ise yaramayacaktir.

(...)

Ne hazindir ki seriat ulkelerinin tumunun, bugun hala yer yuzunun en geri, en ilkel ulkeleri arasinda yer almasina sebep olan bu zihniyet, sadece Misir'da degil fakat bizde de cok gecerlidir; kendilerini "aydin" olarak goren, ve guya gericilikle savasiyormus gibi gorunen nice ilahiyatcilarimiz var ki, Misirli Seyh el-Gazzali'nin Kur'an anlayisina hayranlik beslediklerini soylemekle ovunmektedirler. Ote yandan aydin din adami yetistirmek amaciyla acilan Imam Hatip okullarinda, ya da Ilahiyat Fakultelerinde (ve Kur'an kurslarinda) okuyan iki bucuk milyon genc, biraz yukarda bir kac ornek olmak uzere verdigim Diyanet yayinlarindaki seriat buyruklariyle egitilmektedirler.


Bu tur "aydinlar"la Turkiye nasil ve ne zaman aydinlik cagina cikabilir diye sormak gerekir! Fakat her ne olursa olsun sunu dusunerek teselli bulmak mumkun ki, devamli sekilde gelisen insan akli, bir gun gelecek mutlaka seriatin yalanlarla dolu icyuzunu ortaya vuracak, ve yer yuzunun bir milyari askin buyuk bir bolumunu gerilikler ve sefaletler icinde tutan, her turlu gelismeden yoksun kilan kohne duzenin kokunu kaziyacaktir. Kitaplarimdan birinde yazdigim gibi, biz aydinlara dusen sey, seriatcinin kara zihniyetine karsi cesaretle dikilmek, "seriat buyrugudur" diye halkin beynine yerlestirilen seyi akil suzgecinden gecirip elestirmek, halka ozgur dusuncenin ve akilciligin nimetlerine eristirmek, boylece din bezirganlarinin saltanat hevesine son vermek ve asil onemlisi, Ataturk'un : " .....onlardan korktugunuzu ihsas ederseniz, gercekten sizi korkuturlar." seklindeki sozlerini izlemektir.



Tamamı için:

http://www.ilhan-arsel.org/Gazetelerde/KISLALI.html
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 20-10-2009, 22:19
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart

Turan Dursun'u Anarken


(Prof. Dr. Ilhan Arsel)



19cu yüzyilin büyük düsünürlerinden biri olan Feuerbach: "Ben Tanrisiz bir dindarim" derdi. 20ci yüzyilin ayni çapta bir baska düsünürü sayilan Einstein : "Ben inanmayan koyu bir dindarim" diye eklerdi.

Bu sözler, Bati dünyasini bir uygarliktan bir baska uygarliga götüren ve insanligi sinirsiz gelismelere dogrultan düsünür ve bilginlerinin, bir bakima "yazit"i ("dûstur'u") sayilir ki, kökenini "aklin" yüceligi (egemenligi), ve bunun olusturdugu "insan sevgisi" duygusunda bulur.

Bundan 2500 yüzyil önceleri, Tanri fikrini, "Kutsal" bilinen kitaplara ters düsercesine, "sevgi denizi" seklindeki bir tanima oturtan Aristo'lardan baslayip, Bati dünyasini 1500 yillik karanlik çag'dan "aydinliga" ve sinirsiz bir uygarlik asamasina dogrultmak üzere, Tanri'yi "akil" ve "akli" Tanri ile yer degistirten, ve böylece "Kutsal" kitaplara ve bu kitaplardaki Tanri anlayisina karsi çikanlar (örnegin Voltaire ve benzerleri), ve onlari bugüne dek izleyenler (örnegin Bertrand Russel'lar, vb...), hep bu "yazit"in insanlari olmuslardir. Daha baska bir deyimle uygarlik gelismesi tarihi, "inanmayan" bu tür "dindarlarla" doludur ki, sayilari çok az olmakla beraber, Bati dünyasi bakimindan, birbirinden pariltili simalari kapsar: kim ki tüm insanligin gelismesine, insan sahsiyetinin haysiyeti ve insanlar arasi sevgi duygusunun yerlesmesine hizmet etmistir, kim ki dehâ, zekâ ve düsünce üstünlügü ile bezenmistir, o mutlaka "inanmayan dindar" lardan olmustur.

"Inanmayan dindarlar" için din ve dindarlik, "kutsal" sayilan kitaplara boyun egmek degil, fakat aklin vicdan süzgecinden geçirmis oldugu verilere uymaktir. Daha dogrusu onlar, "Tanri" sözüdür diye insanlara belletilen kitaplari ve verileri "Tanri yapisi" degil, fakat "insan yapisi" seyler olarak tasnif edip buna göre degerlendirirler ve bu kitaplarda yer alan "Tanri" tanimini geçersiz bilirler. Çünkü bu kitaplarda tanimlanan Tanri, insan kiliginda, insana özgü niteliklere sahip bir varliktir: kindardir, acimasizdir, kiskançtir, keyfîdir, insanlari diledigi gibi sekillendiren ve sonra birbirleriyle dövüstürendir, vs...,

Onlar için "kutsal" olan sey "akıl", ve aklın olusturdugu "Yaratıcı zekâ"dir. Bundan dolayidir ki onlar, bir Tanri'nin kalkipta, "Kutsal" diye kabul edilen kitaplarda yazildigi sekliyle:

Devamı için:

http://www.ilhan-arsel.org/Gazetelerde/TuranD.html
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 21-10-2009, 00:06
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart

Hurafelere Karşı Savaş Açmış Görünüp Halkımızı Hurafelerle Yetiştiren Bir Kuruluş: Diyânet

Ilhan Arsel, 1997


Bu son aylarda Diyânet Isleri Baskanligi, hurafelere karsi savas açma gayretkesligi içerisinde görünmeyi seçmise benzer. Bundan bir süre önce Diyânet Baskani, müslümanlarin geri kalisinda 'halkin hakikati birakip hurafeye sarilmasinin önemli bir rol oyandigi' kanisinda bulundugunu bildirirken, hurafelerin, Islâmi sonradan kabul eden Yahudiler ve Hiristiyanlar tarafindan müslümanlara aktarildigini, hurafeler içinde tâ samanizme, putperestlige dayananlar bulundugunu, ve bunlarin tespit edilmesi için Il ve Ilçe müftülerine emir verildigini bildirmis ve "Halkimizi aydinlatacagiz" seklinde büyük laflar etmisti.

'Tespit' isi tamamlanmis olmali ki simdi karsimiza 'Yasayan Hurafeler' diye bir kitap çikarildi. Kisaca fikir edinebilmek için kitapta yer alan hurafelerden bir kaç örnek verelim: 'Persembe (günü) çamasir yikanirsa zengin olunur'; 'Kisa boylu kadin ugursuzdur'; 'Tuvalet tasina ters oturarak büyük abdest yapmak nazari keser'; 'Tavsan, tilki ve kara kedi yolu keserse ugursuzluk gelir'; 'Kara karga kimin evinde öterse o haneden cenaze çikar', vs...

Bu örneklere ve benzerlerine söyle bir göz atmakla hemen anliyoruz ki Diyânet, hurafelerle savasiyormus ve bu yoldan halki aydinlatiyormus gibi görünüp hurafe satma isine devam etme hevesindedir. Su bakimdan ki 'Yasayan Hurafeler' adli kitapta yer alan hurafeler, Diyânet'in kendi yayinlarinda yer alan ve halkimiza din diye belletilen verilerden pek farkli degildir. Bir iki örnek verelim:


Devamı:

http://www.ilhan-arsel.org/Gazetelerde/Hurafe.html
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 21-10-2009, 03:09
KızıL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
KızıL KızıL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 29 May 2008
Bulunduğu yer: ADANA!!
Mesajlar: 3.673
Standart

çok anlamlı bir başlık...

ÖRGÜTLENİN!!!
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 21-10-2009, 09:59
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart

İlhan Arsel'in sanırım tüm kitaplarını okumuşumdur..

Giardano Bruno'yu ve Hadramut kadınların felaketini anlattığı bölümler kelime kelime beynime nakşoldu..

Arap milliyetçiliği ve Türkleri Erdoğan Aydın'ın Biz Türkler nasıl Müslüman olduk ile beraber okumak lazım..

Yazdığı her kitap detaylı bir araştırma ve ön hazırlığa dayanır. Turan Dursun'un yürekten tebrik ettiği, makamında-üniversitedeki- ziyaret ettiği, kitaplarını yere göğe koyamadığı nadir yazarlardandır..

Güzel başlık için panteye teşekkürler.. Umulur ki, Arsel ile hiç karşılaşmamış olanlar, bu başlık vesilesiyle tanışmak istesinler..

Ay sonunda Tüyap'ta hazır başlıyor. Arsel'in ana yayımcısı Kaynak yayınlarıdır, bu arada.

Kitap okuyun okutun dostlar

‘Barışı sabote etmek için Türklerle savaştık. Öldük ve öldürdük… Sevr Antlaşması ve ‘büyük Ermenistan’ hayali gözlerimizi kör etti. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık… Tehcir doğruydu ve gerekliydi…’

''Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. ''
Ovanes Kaçaznuni (Ermenistan'ın 1. Başbakanı)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İlhan Arsel Sİtesi Hakkında nekadarcahilim Öneri, Düşünce & Eleştirileriniz 0 06-06-2009 19:54
İlhan Arsel müslüman olmuş... Anyon€ İslam 45 09-06-2008 04:58
İlhan Arsel kimdir? tardu Konu-dışı 36 04-02-2008 20:14

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:51 .