Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > Hristiyanlık

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 08-11-2016, 14:08
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart "Tanrı sizi seviyor" mu?

Dünyada gıpta ettiğim birkaç şeyden birisi; birikimli, entellektüel insanlar. Buna en azından bir yabancı dil -İngilizce veya Arapça - ekleyip, medeni dünyanın insanını tanımayı da ilâve edersem, 'Ballı börek' olurdu. Yaklaşık 2009 yılından bu tarafa, Hristiyan site ve forumları, Türkçe yayın yapan tv kanallarını - Kanalhayat, Sat7 Türk - takip ediyor, Hristiyan inancının kişilerde pratik'e dönüşen yönünü incelemeye çabalıyorum. Gördüğüm bir hayli olumsuzluk var. Misâl; çoğu Pastör-Rahip dürüst değil. Bu güne kadar sorduğum sorulara cevap verip kitap yolayan bir kişi çıktı.

Carlos Madrigal.

Son zamanda o da cevap vermeyi kesti. Bilmiyorum; yoğun işleri nedeniyle mi, yoksa benden 'adam' olmayacağına kanâ'at getirdiği için mi ? Türkçe yayın yapan her iki tv kanalında kamera karşısına çıkan zât-ı muhteremler; ısrarlı biçimde 'Bize yazın' deseler de yazdıklarıma lütfedip de iki satır cevap veren yok. Kanal Hayat'a bir makâle gönderdim; altı aydır cevap verecekler. Aynısından Pastör Turgay Üçal'a da gönderdim; bu vatandaştan da ses-sedâ çıkmadı. Ne var ki; ekranlara çıktıklarında ağızlarındaki iki lâfın biri "Tanrı sizi seviyor" İyi de muhteremler İncil şöyle demiyor mu ?

"«Tanrıyı seviyorum» deyip de kardeşinden nefret eden yalancıdır. Çünkü gördüğü kardeşini sevmeyen, görmediği Tanrıyı sevemez." (I.Yuhanna: 1/20)

Eğer sen, Kilisene gelen insanlar dışında kimse ile ilgilenmiyor, birisine iki satır yazı yazmaya eriniyorsan, zâten uhdene verilen sorumluluğu üstlenmiyor, işini yapmıyorsun demektir. Ben ısmarlama sevgiye inanmam. İnsan kardeşi, din kardeşi, komşusu, akrabası vs, meşreb uymuyor ise kimse kimseyi sevmez. Ama; insan işini sevmeli. Sevmeli ki; yapılan o iş nedeniyle diğer insanlara örnek teşkil edilebilsin.

" Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanız'ı yüceltsinler!" (Matta: 5/16)

Bu ilke, MESİH inanırı her insanın boynuna borçtur. Kendilerine "Ruhsal önder" diyen Pastör, Râhip vs için bu emir, eski tâbir ile "şeddeli"dir. Ama; bunlar, "Tanrı sizi seviyor" demekle sorumluluğu üzerlerinden attıklarını zannediyorlar. İşte bu nedenle, yazımın girizgâh kısmında gıpta ettiğim şeylere dikkat çektim. Misâl; ABD'de, İngilterede, Fransada yaşayan Pastör ve Rahipler de bizdekiler gibi idâre-i maslahatçı mı; görüp anlamak isterdim. Birisi çıkıp da hitap ettiği kalabalığa "Tanrı sizi seviyor" dediğinde iki büyük sorun çıkıyor.

1 - Tanrı, tüm mükevvenâtı yaratıp-yönetiyor, her işi mükemmel biçimde çekip çeviriyorken, insana sevgisini hissettirmekte/göstermekte "problem"mi yaşıyor ?

2 - Gerzek miyim ulan ben ? Tanrı inancı noktasında bir ömür harcayıp öğrenmeye çabalarken, bu "sevgi"nin idrâkinde olamamışsam; bir başkası sadece üç kelimeden oluşan kısa bir sözcük ile bunu bana nasıl anlatacak ? Üstelik; Tanrısal ahlak ve ilkeselliğin davranışa dönüşmüş biçimi demek olan iman, objektif biçimde ölçülemezken, henüz bir "imanometre" icad edilememişken, bu zevât "Tanrı sizi seviyor" hitâbına dâir selâhiyeti nereden ve kimden alıyor ?

Kişideki inanç gelişmemiş ve imana dönüşmemişse, Tanrısal ahlak ve ilkesellik yetkisiz ve sorumsuz ağızlarda "Geyik muhabbeti"ne dönüşüyor. Ekonomide "Kötü para iyi parayı kovar" kuralı vardır. İnsanlar değerli parayı harcamaz, yatırım aracı gibi kullanırlar. Piyasada dolaşan ve hep harcanmaya çalışılan "Kötü" paradır. Tanrıya ait değerler de ehil olmayan kişlerin ağzında "servis" edilirken ma'atteessüf; bayağılaşıyor, inanırlığını kaybediyor, kudsiyeti lekeleniyor.

2009 yılından bu tarafa İncil çalışmaktayım. Kendi çapımda tabii. İddialı değilim. Öğrenmeye gayret ediyorum. Beni en çok hayrete düşüren husus ise ikibin küsur yıldır kendilerini Hristiyan olarak tanımlayanların hem MESİH'in öğretisini, hem de Pavlus'un stratejilerini kabul etmiş görünmeleri. Aslında MESİH ile Pavlus Uzay'ın bir ucu ile diğer ucu kadar birbirine uzak. Tamâmen farklı karakterler.

MESİH insanlara şu ilkeyi hatırlatır:

"Dünyanın aldatıcı serveti konusunda güvenilir değilseniz, gerçek serveti size kim emanet eder?" (Luka: 16/11)

Pavlus'un "kurtuluş" nazariyesi ise tamâmen başka havalarda, mecrâlarda...

" İsa'nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın." (Romalılar: 10/9)

MESİH, öğretişlerinin bütününde Tevrat/Yaratılış; 1-27 de vurgulandığı üzere, insanı ilkesel ve ahlâki açıdan "Tanrı benzerliği"ne götürecek yol ve yöntemleri vurgular. İnsanları ahlâklı ve erdemli olmaya özendirir. Her "Rab'bim Mesih'tir" diyenin kürtulamayacağını önemle belirtir ve bunu da "tohum" benzetmesiyle açıklar. Ne var ki; Pavlus'çu "Hristiyan"lara göre "Mesih benim için öldü" demek kâfi...

Halbuki O, ne için dünyada olduğunu hiç bir şüpheye mahâl bırakmayacak ölçüde ve çok net biçimde belirtir.

"Nitekim İnsanoğlu, kaybolanı arayıp kurtarmak için geldi." (Luka: 19/10)
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 08-11-2016, 15:42
world world isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 21 May 2010
Mesajlar: 3.123
Standart

İncil'i sizin elinize getiren de o Pavlusçular değil mi? Çok hoşunuza giden sözler ve beğenmediğiniz sözler de dahil.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 08-11-2016, 17:30
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart

world´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İncil'i sizin elinize getiren de o Pavlusçular değil mi? Çok hoşunuza giden sözler ve beğenmediğiniz sözler de dahil.
Sn world;

1 - 2009 senesinde İncil okumaya karar verdiğimde "Kutsalkitap.org" adlı site üzerinden bir İncil temin etmiştim. Ne var ki; geldiğinden bu tarafa bir defâ açıp bakma fırsatım oldu. Çünki; kitaptaki yazılar ise son derece küçük. Ancak görme noktasında sağlıklı birinin okuyabileceği türden. Bende ise bir hayli ileri derecede görme problemi var. Gözlükle çözülebilecek türden bir problem değil bu. İnternet üzerinden ulaşılan İncil'i okumak daha kolay. Bunu önceden bilmiş olsaydım o kitabı istemezdim.

2 - "Güvercinreklam" adlı bir organizasyonun telefonunu arayarak sorduğum bir soru esnâsında benden adres istenmiş, ne yapacaklarını sorunca da "İncil ve Hristiyanlıkla alâkalı dökümanlar" göndereceklerini söylemişlerdi. Ben de elimde bunlardan olduğunu ifâde ederek zahmet etmemelerini ricâ etmiştim. Bilâhere, verdiğim adrese bir kitap gönderilmiştir. İçinden o kitabın satış fişi çıkınca derhal telefon ederek, kitabın ücretini gönderebileceğim bir banka hesabı istememe rağmen, "Hediyemiz" denerek para alınmamıştır.


3 - Pavlus ile ilgili olarak sorduğum bir soruya binâen, Samsun Agape Kilisesi Pastör'ü sn Orhan Pıçaklar, Pavlus'un mektuplarını şerh eden bir kitap göndermiş, çok ısrar etmeme rağmen parasını almamıştır.

Şu anda elimde bulunan Hristiyanlıkla ilgili kitap, döküman vb. tümünün maddi karşılıkları tarafımdan ödenmiştir. Şimdiye kadar edindiğim kaynakların parasını ödemiş olmakla ne kadar isâbetli davrandığımı, sâyenizde bu gün bir kez daha müşâhede etmiş bulunmaktayım.

Eğer İncil okumaya karar vermeden evvel Hristiyanlar hakkında şimdiki gördüklerimi görsem, öğrendiklerimi öğrenmiş olsaydım, emin olun; kolay kolay açıp da okumazdım. Gerçi, "Dindar" görünen kimselerin davranışlarına bakarak, inançların teorisi hakkında hüküm vermek doğru değil. Lâkin; bu davranışların insanların dinlerle ilgili kanâ'atlerini etkilemediğini iddia etmek de mümkün değil. Benim MESİH inanırı olmamda hiç bir Hristiyan kişi ya da organizasyon etkil olmamıştır.

İncil öğretişleri ile ilgili olarak benim hareket noktam, zaman ve mekana göre değişmeyen ilkeselliktir. Mevzu; kimi öğretişlerin "hoşuma gitmesi ya da gitmemesi" bağlamında değerledirilecek ölçüde sığ/basit değil. Beni bu düzeyde görmenize de aldırış etmiyorum. Ne olduğumun-olmadığımın farkındayım.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 08-11-2016, 18:00
world world isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 21 May 2010
Mesajlar: 3.123
Standart

Vefik Sami´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sn world;

1 - 2009 senesinde İncil okumaya karar verdiğimde "Kutsalkitap.org" adlı site üzerinden bir İncil temin etmiştim. Ne var ki; geldiğinden bu tarafa bir defâ açıp bakma fırsatım oldu. Çünki; kitaptaki yazılar ise son derece küçük. Ancak görme noktasında sağlıklı birinin okuyabileceği türden. Bende ise bir hayli ileri derecede görme problemi var. Gözlükle çözülebilecek türden bir problem değil bu. İnternet üzerinden ulaşılan İncil'i okumak daha kolay. Bunu önceden bilmiş olsaydım o kitabı istemezdim.

2 - "Güvercinreklam" adlı bir organizasyonun telefonunu arayarak sorduğum bir soru esnâsında benden adres istenmiş, ne yapacaklarını sorunca da "İncil ve Hristiyanlıkla alâkalı dökümanlar" göndereceklerini söylemişlerdi. Ben de elimde bunlardan olduğunu ifâde ederek zahmet etmemelerini ricâ etmiştim. Bilâhere, verdiğim adrese bir kitap gönderilmiştir. İçinden o kitabın satış fişi çıkınca derhal telefon ederek, kitabın ücretini gönderebileceğim bir banka hesabı istememe rağmen, "Hediyemiz" denerek para alınmamıştır.


3 - Pavlus ile ilgili olarak sorduğum bir soruya binâen, Samsun Agape Kilisesi Pastör'ü sn Orhan Pıçaklar, Pavlus'un mektuplarını şerh eden bir kitap göndermiş, çok ısrar etmeme rağmen parasını almamıştır.

Şu anda elimde bulunan Hristiyanlıkla ilgili kitap, döküman vb. tümünün maddi karşılıkları tarafımdan ödenmiştir. Şimdiye kadar edindiğim kaynakların parasını ödemiş olmakla ne kadar isâbetli davrandığımı, sâyenizde bu gün bir kez daha müşâhede etmiş bulunmaktayım.

Eğer İncil okumaya karar vermeden evvel Hristiyanlar hakkında şimdiki gördüklerimi görsem, öğrendiklerimi öğrenmiş olsaydım, emin olun; kolay kolay açıp da okumazdım. Gerçi, "Dindar" görünen kimselerin davranışlarına bakarak, inançların teorisi hakkında hüküm vermek doğru değil. Lâkin; bu davranışların insanların dinlerle ilgili kanâ'atlerini etkilemediğini iddia etmek de mümkün değil. Benim MESİH inanırı olmamda hiç bir Hristiyan kişi ya da organizasyon etkil olmamıştır.

İncil öğretişleri ile ilgili olarak benim hareket noktam, zaman ve mekana göre değişmeyen ilkeselliktir. Mevzu; kimi öğretişlerin "hoşuma gitmesi ya da gitmemesi" bağlamında değerledirilecek ölçüde sığ/basit değil. Beni bu düzeyde görmenize de aldırış etmiyorum. Ne olduğumun-olmadığımın farkındayım.
Ben elinize getiren derken kiliseden bahsetmiştim Pavlusçu dediğiniz Katolik,Ortodoks kiliseler sayesinde kitap haline gelmedi mi bu metin?
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 08-11-2016, 19:24
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart

world´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben elinize getiren derken kiliseden bahsetmiştim Pavlusçu dediğiniz Katolik,Ortodoks kiliseler sayesinde kitap haline gelmedi mi bu metin?
Kurduğunuz cümle değişik anlamlarda yorumlanabilecek türde idi.

Mevcut, İncillerin derlenmesi ve günümüze kadar gelebilmesi "Pavlus'çu mahâreti" değildir. Dört Gospel'in kimler tarafından derlenip toplandığı da kesin değil. Sadece adı geçen kişilerce yazıldığına inanılmakta. Daha sonraki süreç, yâni "kutsal" metinlerin kuşaktan kuşağa aktarılması işi kilisenin çabasından ziyade dönemsel konjonktürler, siyasi ve ekonomik etkenlerle doğrudan ilgilidir. Hattâ, İsâ'nın kişiliğine dâir büyük tartışmada, Arius taraftarları kazansa idi durum ne olurdu dersiniz ? Arius'un arkasında Roma gibi bir emperyal güç yoktu çünki...

Ben, Pavlus'un eldeki İncil metinlerinden haberdar olduğundan bile şüphedeyim. Dayandığı görüşlerin temeli; "Mesih Çarmıh üzerinde öldü ve üçüncü gün dirildi. Buna inanırsan kurtulursun" düzeyinde... Diğeri de mümkün olduğunca MESİH inancı ile Kutsal Yasa'yı ayırmaya çabalamak. Taa ki, Tanrısal Yasa, Yahudi kültürü ve milliyetçiliğini beslemeye devam edebilsin. Üstelik MESİH'in eşsiz öğretişleri, muhteşem benzetmeleri varken; pavlus'un kıytırık kurgularına, "Herkesle herşey oldum" türü ilkesiz-kaypak "öğreti"(!)sine, "intihal" denebilecek ve hemen her dinin kabul edegeldiği ortak ahlâki öğütlere, sanki yeni bir şey söylenmekteymiş gibi değer verilmesine hep hayret etmişimdir.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 09-11-2016, 01:50
vartor - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
vartor vartor isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Mar 2006
Bulunduğu yer: Toronto
Mesajlar: 8.615

Onur Üyeliği 

Standart

Semavi dinlerin tanrisi, insan sevmez, bayagi bir egoist kisi imaji birakir.
Inanirlara gore insani yaratmis, ve cok sevdigi insani yine ilk hatasinda cennetinden atmis. Ustelik kendi ruhundan ufledigi halde...
Birakin bir yaraticiyi, vicdani olan bir insan bile yapmaz bunu kendi cocuguna.

Iman, ask gibidir,gozleri koreltir,beyni muhurler.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 09-11-2016, 12:47
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart

vartor´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Semavi dinlerin tanrisi, insan sevmez, bayagi bir egoist kisi imaji birakir.
Inanirlara gore insani yaratmis, ve cok sevdigi insani yine ilk hatasinda cennetinden atmis. Ustelik kendi ruhundan ufledigi halde...
Birakin bir yaraticiyi, vicdani olan bir insan bile yapmaz bunu kendi cocuguna.
Üstad; insanın içindeki inanma isteği veya ihtiyacı, adına "kutsal" denen metinlerdeki her cümleyi sorgusuz-sulasiz kabûle zorluyor. İçine doğduğumuz toplumun kültürel baskısı, kalabalıklar içindeki yalnızlığımız; bizi "tutunacak dal" aramaya sevk ediyor. İşi-gücü sağlığı yerinde olanların, Tanrı'yı pek dikkate aldığını sanmıyorum. Ortama uyma adına sâdece "keçi'yi sâhibinin istediği yere" bağlamaktalar.

Benim Kur'an ve İslâmdan uzaklaşmama birçok etken sebep oldu. Ama; bu etkenlerin başında Kur'andaki Sad: 76 'âyet'i gelir.

" Dedi ki: "Ben ondan daha hayırlıyım; sen beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."

Sizin de vurguladığınız üzere, "kıyâmet" Allah ile İblis arasında geçtiği ileri sürülen bu diyalog'a bağlı olarak kopuyor. Şeytan'ın kovulması, o'nun da Âdem ve soyunu yoldan çıkaracağını iddia etmesi vs, vs... Kur'anda yer alan bu diyalog'un hangi şartlarda gerçekleştiğini net biçimde bilemiyoruz. Sanki; iki kişi karşılıklı konuşuyormuş havası sezinleniyor. Şeytan'ın Tanrı'ya itirazı ve gerekçesi son dece ahmakça. Ben kıt-zayıf imanlı bir olmama rağmen şunu çok zaman önce öğrenmiştim.

"Bir Tanrı var ise eğer; yarattığı her şey O'nun iradesine, ilmine tâbidir. Yarattıklarından dilediğini dilediğine üstün kılar"

Şimdi; Kur'anda hikaye edilen diyalog'a bakılırsa, Yaradan ile sanki karşı karşıya gelip konuşabilen bir varlık görmekteyiz. Bu durumda Şeytan için artık "inanç-iman" gibi kavramlar geride kalmıştır. Net olarak bilinene inanmak gerekmez. Böyle olunca, nasıl oluyor da İblis, yarattıklarından dilediğini, dilediğine üstün kılacak güce sahip olanla son derece ahmakça bir gerekçeye dayanarak iddialaşabiliyor ve varlığını "elinde" tutan yaratıcısına meydan okuyabiliyor ?

Yani ben aciz biri; Tanrı'ya sadece "olabilirlik" ihtimâli üzerinden inanırken, bu derece salakça bir sav ileri sürmüyorum da Allah'a bir şekilde fiilen muhatap olup konuşan, az önce belirttiğim gibi Tanrı'nın varlığı noktasında inanmaya da gerek duymayan Şeytan, söz konusu ahmaklığı nasıl segiliyebiliyor ?

Daha beteri de var !..

Yukarıda bahsettiğim salaklığı Şeytan bir insana yapsa, insan o'na "Hass..tir lan" der ciddiye almazdı. Ama; görünen o ki, Allah bu eblehliği ciddiye aldığı gibi asla dengi ve muhatabı olmayan İbls ile tâbiri câizse iddiaya giriyor. Adem ve soyunu Şeytan'ın ahmaklığı üzerinden mahkûm ediyor.

Tanah bu çelişkiler konusunda çok daha sıkıntılı. Yaratılış bölümünde verilen bilgiye göre, Tanrı Evren'i yaratırken "gün"ler geçiyor. Bir defa zaman, yaratılmışlar arasında bile görece bir özelliğe sahipken, Tanrı karşısında nasıl etkin olabilir ki ? Diğer taraftan; "Bâbil Kulesi" hikâyesinde Tanrı'nın olan-biteni görmek için "aşağı" inmesi hikâyesi anlatılır. Yine başka bir yerde, Tanrı, sanki ileride ne olacağını bilememiş gibi "İnsanı yarattığıma pişman oldum" der.

Aslında daha yazacak yığınla şey var. Bana cevap vermek istemeyen Pastörlere de hak veriyorum bir noktada. İnanç, subjektif olduğundan, inançla ilgili tartışmalar da uzayıp gidiyor ve nihâyetinde sonuçsuz kalıyor. Ben, insan eliyle oluşturulmuş kitabın kutsanmasını da bir çeşit "put" zihniyeti olarak görmekteyim. Çünki; kâğıt, kalem, yazı vs hepsi birer araçtırlar. Kutsal olan sadece Tanrıdır. Yaratılan araçlar kutsal olamazlar. Kendilerine müdâhele edilebilir ve değiştirilebilir. Bu cümleden olarak; 'Kutsal' metinlerin, hangi şartlarda kimler tarafından yazıldığını bilemiyorsak, içlerine insan aklının ürünü olan düşüncelerin dâhil edilmediğinin garantisini de veremeyiz. Hattâ "yaratılış" kısmında anlatılanların bilimsel verilerle çelişmesi, Tanrı'nın insan gibi hiddetlenmesi, gazaplanması, "öç" alırken adâlet ve merhamet gibi sıfatlarını hiçe sayma pahasına "kadın, yaşlı, çocuk, at, eşek, deve" ayırmadan hepsinin katlini istemesi gibi hususlar âdetâ sırıtıyor.

Benim şahsi düşüncem; bahse konu abuklukları "tevil" etme yolunu seçip "kırk takla" atmak yerine, ilahiyatçılardan oluşacak bir heyetin belli bir süre çalışarak adına "kutsal" denen metinlerdeki insan aklı ürünü sözleri ayıklamaları. Çünki; metin üzerindeki söz, tek başına bir anlam taşımıyor. O sözün anlamı ve değerini idrak edecek bir beyin olmadığı müddetçe... Bu nedenle, kağıt üzerindeki cümlelerin kutsanması son derece saçma. Kutsal olan Tanrıdır; Tanrı'nın yaratılışa yansıyan ilkeselliği ve bu ilkeselliği algılamamızı sağlayacak tecellileridir.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 09-11-2016, 13:21
RollingStones - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
RollingStones RollingStones isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Aug 2014
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 1.036
Standart

Vefik Sami´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
"Bir Tanrı var ise eğer; yarattığı her şey O'nun iradesine, ilmine tâbidir. Yarattıklarından dilediğini dilediğine üstün kılar"

Şimdi; Kur'anda hikaye edilen diyalog'a bakılırsa, Yaradan ile sanki karşı karşıya gelip konuşabilen bir varlık görmekteyiz. Bu durumda Şeytan için artık "inanç-iman" gibi kavramlar geride kalmıştır. Net olarak bilinene inanmak gerekmez. Böyle olunca, nasıl oluyor da İblis, yarattıklarından dilediğini, dilediğine üstün kılacak güce sahip olanla son derece ahmakça bir gerekçeye dayanarak iddialaşabiliyor ve varlığını "elinde" tutan yaratıcısına meydan okuyabiliyor ?
Sayın Vefik Sami,
Bu durumu İncilde de görmekteyiz. Peki incil için aynı düşüncede olmayışınızı nasıl açıklarsınız?

Sonuçta orada da ayartıcı olarak şeytan var ve şeytan Tanrı'nın gücü konusunda bilgi sahibi. Buna rağmen insanları ayartıyor.
Bu bir meydan okuma değil mi?

"Olmuyorsa zorlama, ya hayallerin kırılır ya kalbin. Unutmuş gibi yap. Çünkü güzel şeyler; Onları hiç beklemediğin anda gerçekleşir." Gabriel Garcia Marquez
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 09-11-2016, 13:37
aliyarasfal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aliyarasfal aliyarasfal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 May 2010
Mesajlar: 2.935
Standart

Aslında her iki kitaptaki hikayeninde kaynağı tevrattır, kötü kopyalardır vesaire diyebiliriz amma ana konu aynı mantıkla işlenir.


Şeytan kendini yaratanın (sonsuz güç kuvvet sahibi) varlığından kesin emin amma kafa tutacak derecede cesur mu desek, aptal mı desek, kibirli mi desek şeklinde hikaye bize inanın böyle diyerek sunulur.

Ben mantıkta fark göremiyorum. Sonuçta İbrahim ve soyuna aitlik taşıyan üç din ve üç kitap ki asli referansları zaten İbrahimin Baba Atalığı üstünden çeşitlenen ve kurgulanan ve sahiplenilen bir görünümdeler.Ortak yönleri sanıldığındanda fazla ama o ayrı konu.Çeliştikleri konuda çok oda ayrı konu


Bende merak ettim, birinde kabul edilmeyen ve ileri sürülen gerekçe edilen diğerlerinde neden geçersiz olsun?Hikayede bu mantık üçündede mevcut.

Şimdilik saygımla gittim...

Sorular sormuyorsan ya ölüsün ya da köle...
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 09-11-2016, 14:54
Vefik Sami Vefik Sami isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Aug 2013
Mesajlar: 2.836
Standart

RollingStones´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın Vefik Sami,
Bu durumu İncilde de görmekteyiz. Peki incil için aynı düşüncede olmayışınızı nasıl açıklarsınız?

Sonuçta orada da ayartıcı olarak şeytan var ve şeytan Tanrı'nın gücü konusunda bilgi sahibi. Buna rağmen insanları ayartıyor.
Bu bir meydan okuma değil mi?
Şeytan kavramı her üç dinde de önemli durumda. Şeytan'ın insan ile mücâdelesi, bir ölçüde kabul edilebilir görünüyor. Aynı baba-anneden olan kardeşler para yüzünden birbirlerine düşman olabiliyor, hatta birbirlerinin canına kastedebiliyorlar.

Tuhaf olan; İblis'in Kur'anda geçen "Ben ondan üstünüm" iddiası. Eğer ben bir başkasından - kimi husûsiyetlerim nedeniyle - üstün isem, bunun farkındalığından hareketle, birilerine birşeyler ıspatlama derdinde olmam. Çok iyi "ressam" isem üstünlüğümü yaptığım resimler, çok iyi bir "doktor" isem bu özeliğimi deva gören hastalar zaten ıspat eder. İlla "biri"leri ile iddialşma içine girmem şart mı ?

İncilde bu hususda bir açıklık bulunmazken, Tanah'ta "Tanrı gibi olmak" istediği anlatılır ki; bu, Kur'anda hikâye edilen durumdan daha da vahimdir.

Özetle;İncilde İblis ve taifesi için "yoldan çıkmış melekler" betimlemesi yapılır. Söz konusu "yoldan çıkma" mümkün olan bir şeydir. İnsanlarda da bu durum gözlenmekte. Misâl, yaşadığı ülkenin yasalarına uymayan, çevresine sürekli zarar veren insanlar yok mu ? Benim anlamakta zorlandığım şu. İnançlı bir insan bilerek veya isteyerek yanlışlarını bir yöntem, hayat felsefesi hâline dönüştürmüyor. Bir biçimde hatâya düşünce, teövbe mekanizmasını devreye sokup, Tanrı'nın "Bağışlayıcı" sıfatından beklentiye giriyor. Ama; Şeytanda durum farklı. Nereye gideceğini bile bile "Şeytanlık" etmesi.

Söylediğinizde haklısınız.
Bu durum benim için de bir paradoks.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:01 .