Finlanda ve İsveç'e Nah!

[LEVH]

Bunları her türlü veto etmemiz gerekiyor. Kanadalı Yunan asıllı senatör Leo Housakos demiş ki vay efendim Türkiye veto ederse NATO'dan atalım. Atın lan, atmazsanız adam değilsiniz. Bir de medyada "veto etmeyelim ama taviz alalım" diyen yumuşakçalar var. İnsan hayret ediyor. Kanada kim de bizi NATO'dan atıyor, biz Kanada'yı NATO'dan atalım, hatta ABD'yle anlaşalım, Kanada'yı hem atalım hem işgal edelim, geniş arazileri var, biz de burada arada daraldık zaten.

Biz Yunanistan'a bile operasyon çektik de NATO'dan atmaya yemedi. Bu işler öyle kolay değil. Biz dost değiliz, müttefiğiz. Yani koru beni, koruyayım seni durumu var.

Türkiye NATO'nun güneydoğu kanadını tek başına sırtlıyor. Şu an NATO'nun Rusya'yla kara sınırının yarıdan fazlası Türkiye'de. Hem Rusya'yı kontrol ediyor, hem iran'ı tutuyor, hem Irak'ı kontrol ediyor. Hatta öyle ki Yunanistan'dan başka bütün komşularımız bağlantısız ülke. NATO'dan çıksak NATO çok ciddi darbe alır, İsveç'i, Finlandiya'yı üst üste koy, üstüne Kanada ve Yunanistan'ı da ekle, bir Türkiye etmez. Haddinizi bilin ey Batının tek dişi kalmış canavarları! Zaten biz Rusya'yla müttefik olacaktık ama batılıların kumpasına geldik. Neyse, oldu bir kere.

Veto etmeyecekmişiz. Hadi ordan. Babalar gibi veto edeceğiz, etmezsek adam değiliz.

[Yıldıztozu]

muhtemelen onaylarız da diyelim ki onaylamadık sonraki süreçte de natodan atıldık, o durumda türkiyenin kaybı natonun kaybından daha büyük olur.
atatürk zamanından kalan batılılaşma devrimleri çöpe gider.
iyice doğu bloğuna kayarız.
mülteciler iyice yerleşir, nüfus ortadoğulu olur.
siyasi olarak da rusya-çin tarafında boku yeriz.
devamında kapitalist sistem bile riske girer, batarız, aç kalırız.

[LEVH]

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı

muhtemelen onaylarız da diyelim ki onaylamadık sonraki süreçte de natodan atıldık, o durumda türkiyenin kaybı natonun kaybından daha büyük olur.
atatürk zamanından kalan batılılaşma devrimleri çöpe gider.
iyice doğu bloğuna kayarız.
mülteciler iyice yerleşir, nüfus ortadoğulu olur.
siyasi olarak da rusya-çin tarafında boku yeriz.
devamında kapitalist sistem bile riske girer, batarız, aç kalırız.

Bilmiyorum farkında mısınız da, aslında ittifak olarak yanlış yerde konumlandık.

Tabi şimdi tarih, gerçekte olan bitenleri yazmadığı için, Batıyı geleneksel müttefik olarak algılama şeklinde genel bir hata var. Oysa biz tabiyatinde zaten Doğuya aitiz. Batılılaşma yani gerçek manada batılı olmak, batıyla entegre olmak değil, Atatürk bunu açıkladı zaten, ilmini fennini toplumsal standartlarını, yasalarını filan aldık mı batılılaşma zaten budur. Diğer manada batı zaten bizim dostumuz değil.

Şöyle kısaca hatırlayalım, Atatürk'ün yanında kendisine yardım eden iki Rus general varken, karşısında savaştıklarımız İngilizler, Yunanlar ve Fransızlar. Yani bugün müttefik dediğimiz ülkelere karşı, bugün düşman denilen ülkeyle beraber savaşarak aslında bu vatan öyle kurtarıldı.

Ama ne yaptılar? Atatürk'ü zehirleyip Savarona yatında boğaza hapsettiler. Bir de üstüne tedavi niyetine içki servisi. "Beni Türk doktorlarına emanet edin" dedi de yine derdini anlatamadı, Fransız doktor gerekeni yapıp Ruslarla yakınlaşmayı planlayan ve Türkiye'yi aslında "komunist / sosyalist" yasalara entegre etmeye çalışan Atatürk'ü ortadan kaldırdılar. Ne yaptılar hemen peşinden? En kısa zamanda Batıyla entegrasyon, NATO.

Katiller ya. Rusya'da olan Türklerin sayısı bütün Batı devletlerinde olanın toplamının iki katından fazla. Bu böyle tesadüf olabilir mi? Atarlarsa atsınlar, bizim yerimiz zaten Rusya'nın yanı. Daha da güzel batılılaşırız. Niye biz de Rus erkekleri gibi böyle herkül gibi olmayalım ve kızlarımız da belki Rus kızları gibi fıstık gibi olur, ne var bunda yani.

Ayrıca başka bir yerde kritiğini yaptık, Batı ve Doğu savaşında savaşın kazananı Çinle beraber Ruslar olur. Üstelik savaş başından bu yana Ruble değer kaybetmedi, kazandı. Ruslar sanki böyle yaptırım görüyor da zarar görüyor gibi ya, işte aslında alakası yok, batı medyası yalan uydurup duruyor. Rusya bu savaşı çoktan kazandı. İstedikleri maden yataklarıydı ve şu anda ellerinde. Rusya'ya hiç birisi bir şey yapamaz.

Burada neticede olacak olan şu: Finlanda ve İsveç kendilerini Rusya için bir sonraki hedef haline getirdiler. Finlanda ve İsveç'in kukla liderleri bunu yaptı. Rusya herhalde Finlanda'ya da girecek, çok zengin filan ya hani. Hiç öyle şu durdurur batı onu yapar bunu yapar zannetmeyin. ABD ve batı güya Ukrayna'ya çok yardım ediyor filan ya, alakası yok, Ukraynalı komutanlar kendileri söylüyor, silahlarımız sadece kendi silahlarımız, biz yardım görmedik diyorlar.

Bıraksınlar bu işleri. ABD ve Rusya aslında perde arkasında habire anlaşma yapıyorlar. Bize de düşman görünüyorlar ki, gidip Rusya'dan korkup ABD'den silah alalım. Hep aynı senaryo.

Sonuç olarak İsveç ve Finlanda bizim açımızdan gerçek bir tehdittir ve NATO'ya alınmalarına sonuna kadar direnmeliyiz. Neye mal olursa da olsun. Mal olacağı şey bizim aleyhimize değil, lehimize. Avrupa tarafından dışlanıp aşağılanmaktan bıkmadık mı, yeter be, biraz da bizi seven Rus halkına dönelim yüzümüzü, ne olacak yani.

Yansın New York, yıkılsın Londra, kahrolsun Fransa.

[LEVH]

Bak hala giremediler. Giremediler, giremeyecekler, denyolar.

[dine mine ne]

Kenan Evren gibi darbe ile iktidara gelmiş ve Yunanistan'ın üyeliği örneğinde olduğu gibi baskı yapabilecekleri bir hükümet olmadığı sürece NATO'da istediklerini elde edemezler. Zaten Türkiye'yi yasaklayamazlar çünkü NATO kuralları buna izin vermiyor. Yüksek yatırım maliyetleri var, bu yüzden bu kurallara uymak zorundalar, aksi takdirde NATO'ya olan güven içten içe sarsılır ve bu onlar için olabilecek en kötü şey olur.

[Şüpheci Dinsiz]

Sevgili LEVH,

LEVH´isimli üyeden Alıntı

[...]Fransız doktor gerekeni yapıp Ruslarla yakınlaşmayı planlayan ve Türkiye'yi aslında "komunist / sosyalist" yasalara entegre etmeye çalışan Atatürk'ü ortadan kaldırdılar.[...]

Mustafa Kemal Türkçü-Sünni İslamcı bir İttihatçıydı. Tüm İttihatçılar gibi azılı bir komünizm düşmanıydı. Kendisi ve kurduğu düzen, cumhuriyet tarihi boyunca komünistleri hapsetti, katletti.

Günümüzde resmi tarih yalanlarını ifşa eden bir çok kaynak var. Bunların başında TBBM'nin gizli celse zabıtları geliyor. Gözünüzü seveyim, böyle sapır saçma şeyler yazmadan önce okuyun.

[dine mine ne]

Mustafa Kemal ne söyleyeceğini ve nasıl söyleyeceğini bilen bir stratejist olarak görülmelidir. Böylece Rus Bolşevik delegelerine, bağımsızlık savaşında maddi desteklerini sağlamak için "Türkiye'de onların fikirlerine göre komünizmi inşa etmek" istediğini söylerken, aynı zamanda muhafazakar Anadolu kırsal nüfusuna İslam için savaştığını ve hilafeti kafirlerden kurtardığını söylüyordu.

Büyük Millet Meclisi'nin törenle açılışının açıkça dini karakteri bile sonraki yılların laik devrimine dair en ufak bir ipucu vermiyordu. Bir stratejist olarak hem iç hem de dış güçlere uyum sağlamak zorundaydı, bu nedenle komünizm hakkında gerçekten ne düşündüğünü muhtemelen hiçbir zaman bilemeyeceğiz.

Ancak Din ve devletin kesin ayrılığı ilkesine dayanan anayasa hukuku modelinin, dinsiz komünizmin sınıfsız toplumunda hiçbir temeli olmadığından, ülkeye pek faydası olmayacağına inanmışa benziyor.

[LEVH]

Şüpheci Dinsiz´isimli üyeden Alıntı

Sevgili LEVH,
Mustafa Kemal Türkçü-Sünni İslamcı bir İttihatçıydı. Tüm İttihatçılar gibi azılı bir komünizm düşmanıydı. Kendisi ve kurduğu düzen, cumhuriyet tarihi boyunca komünistleri hapsetti, katletti.

Günümüzde resmi tarih yalanlarını ifşa eden bir çok kaynak var. Bunların başında TBBM'nin gizli celse zabıtları geliyor. Gözünüzü seveyim, böyle sapır saçma şeyler yazmadan önce okuyun.

Yazdıklarımın sapır saçma olduğunu iddia etmeden önce "gizli celse zabıtlarını" ortaya koymanız gerekmiyor mu? Hem kendiniz söylüyorsunuz gizli diye, gizli olduğuna göre bunu ben bilemem. Bilseydim zaten gizli olmazdı. Gizli olan bilgiyi göz önüne almadığım için tabi haliyle yazdığım şey size göre sapır saçma oluyor, çünkü siz o "gizli" bilgiye vakıfsınız. Böyle şey olur mu ya. Adalet bunun neresinde? Öyle ben buranın kralıyım, önüme gelene bir tekme anlayışı, olmuyo bak böyle. Çuvaldızı karşınızdakine sokmadan şöyle küçük bir iğnenin ucundan azcık kendinize bir deneyin bakalım acı var mı.

[Şüpheci Dinsiz]

LEVH´isimli üyeden Alıntı

Yazdıklarımın sapır saçma olduğunu iddia etmeden önce "gizli celse zabıtlarını" ortaya koymanız gerekmiyor mu? Hem kendiniz söylüyorsunuz gizli diye, gizli olduğuna göre bunu ben bilemem. Bilseydim zaten gizli olmazdı. Gizli olan bilgiyi göz önüne almadığım için tabi haliyle yazdığım şey size göre sapır saçma oluyor, çünkü siz o "gizli" bilgiye vakıfsınız. Böyle şey olur mu ya. Adalet bunun neresinde? Öyle ben buranın kralıyım, önüme gelene bir tekme anlayışı, olmuyo bak böyle. Çuvaldızı karşınızdakine sokmadan şöyle küçük bir iğnenin ucundan azcık kendinize bir deneyin bakalım acı var mı.

Bütün devletler belirli bir zaman aşımından sonra gizli/aleni tüm kayıtlarını halk'a açmak zorundadır.

İş Bankası (ilk defa 1982 yılında) zaman aşımına uğramış TBMM Gizli Celse Zabıtlarını (GCZ) yayınlamış.

Bu başlıkta Mustafa Kemal'in komünizm hakkında GCZ'na yansıyan görüşlerine ve uygulamalarına yer verilmiş.
Mustafa Suphi ve 15'ler

Ciddi tarihçiler, araştırmacılar, toplum bilimciler, düşünürler facebook trollerini-komplocularını-uydurukcularını-yalancılarını değil bu tür kaynakları dikkate alır.

[LEVH]

Şüpheci Dinsiz´isimli üyeden Alıntı

Bütün devletler belirli bir zaman aşımından sonra gizli/aleni tüm kayıtlarını halk'a açmak zorundadır.

İş Bankası (ilk defa 1982 yılında) zaman aşımına uğramış TBMM Gizli Celse Zabıtlarını (GCZ) yayınlamış.

Bu başlıkta Mustafa Kemal'in komünizm hakkında GCZ'na yansıyan görüşlerine ve uygulamalarına yer verilmiş.
Mustafa Suphi ve 15'ler

Ciddi tarihçiler, araştırmacılar, toplum bilimciler, düşünürler facebook trollerini-komplocularını-uydurukcularını-yalancılarını değil bu tür kaynakları dikkate alır.

Konu bağlamı Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği. Konunun bu tarafa doğru evrilmesi yıldıztozunun yorumuna verdiğim yanıtı alıntılamanızla oldu. Sizden alıntı yapsaydım başka şekilde yanıt verirdim. Tamam, kaynak istedim, gösterdiniz, teşekkür ederim. Konunun gerçek bağlamına dönersek sevinirim. Teşekkürler.

Verdiğiniz kaynaklardaki ifadeleri ya da resmi ideolojiyi kabul etmek zorunda değilim. Daha önce buna benzer konularda yazdım, bakın, resmi tarihimiz Potemya diye bir devletten söz etmiyor, ama bu devletin 1918-1923 arasında 5 yıl yaşadığını biliyoruz. Nereden biliyoruz? Orada bu olayları yaşayan canlı tanıklardan, onların atalarından dinlediklerinden biliyoruz. Bu bağlamda, tarihin yüzde doksanı yalan, tıpkı bilimin çoğu gibi. Bilim adamı dediklerimizin kanıt olarak sundukları şeyler hiç bir şekilde kanıt değil. Bir insanın isminin önünde bilim adamı mahlası olması okişiyi bilim adamı yapmaz. Yaptığı çalışmaları da bilimsel çalışma yapmaz. Yalnızca bir çalışma bilimsel kriterleri taşıyorsa o zaman bilimsel çalışma halini alır. Bir tarihçi, sağlıkçı gibi konuşamaz, konuşursa, o halde ben bunda başka şeyler ararım. Bu noktada, İlber Ortaylı bile "sağlık için (!) aşı olun" demişken hiç bir tarihçiye zerre kadar güvenmiyor oluşumun anlayışla karşılanacağını umuyorum.