Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #61  
Alt 26-05-2020, 13:54
antkanser antkanser isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 25 Sep 2019
Mesajlar: 203
Standart

ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bana göre ( tamamen sahsi düsüncem)
.......... komunizm virüstür.!.......


Komunizm nedir ?
Komunizm ne değildir?
Komunizm olursa ne olur?
Komunizm olmazsa ne olur?
Komunizm özgürlügü kısıtlarmı ? v.s

Konunun başından bu yana
Komunizm ile alakalı tüm üyeler yazmış çizmiş . Hemen hepsini okudum.

Komunizm denileni hiç deneyimlemediğim için nasıl bir şeydir bilemem .
Akademik açıdanda teorik açıdanda bilemem
Yaşamadıgı halde ahkam kesen antikomunistleride gülerek okuyorum.

Komunizm hakkında , Anlatılanlara ve sözde yaşanılanlara bakılınca antikomunistlerin neye direnç gösterdikleri hakkındada sinsi kişilikleri hemen fark edilebiliyor.

Şu anda yaşadıgınız düzen kapitalizm.
Ister vahşi diyin
ister modern diyin

Ne derseniz diyin hüküm onlarda ve onlar bir avuç azınlık. Aşıları ile zor zar ayakta duruyorlar

Konuya direk komunizm VIRUSTUR dedim.
Niye dedim?

Komunizm deyince neredeyse insanların dini dili milliyeti aidiyeti ne olursa olsun komunizme midesi bulanarak , nefret içinde bir söylemle tepki veriyorlar.

Dincisi , milliyetcisi , faşisti , japonu , korelisi , abdlisi , putini , esadı , kemalisti , alevisi ateisti , köylüm dinsiz ahmet amcası , sömürülen işcisi , asgari ücretlisi , asgari ücretsizi , ergeni , salağı , akıllısı

Bunların hepsi komunizm , komunist kelimesini duyar duymaz alerjik bir reaksyon gösteriyorlar.
Sanki yaşadılar da deneyimlediler ve ağızlarına ne geliyorsa söylüyorlar.
Daha beteri ise bildigin darp daha ötesi öldürme eylemine girişiyor.

Hele bazıları var . Komuniste , mason diyenimi , satanist diyenimi , allahsız diyenimi , karılarını kocalarını paylaşırlar diyenini , reptilyan diyenimi . Diyen diyene

Evet komunizm komunist bir virüstür.
Ama kimin için virüstür ?

Şu yukarıda sıraladıklarım için değil sadece ve sadece gerçekten komunizmin bir virüs oldugunu bilen , bir avuç kapitalist için KOMUNIZM bir virüstür.


Üyelerden birisi demişki ; Niçin çökmüştür.. Günümüz şartlarında geçerliliği kalmış mıdır


kapitalistler , komunizmin hiç bir zaman çökmeyeceğini yok olmyacağını bir gün ama bir gün tekrar ama tekrar ama tekrar ortaya çıkacağını ,
şu yukarıda sıraladıgım kapitalizmin öyle yada böyle uşağı olanlardan çok ama çok iyi biliyorlar.

Komunizm , kapitalizm için bir virüstür.
Virüsler yok edilemezler eninde sonunda tekrarlarlar hemde daha güçlü bir şekilde.

Kapitalistler hangi aşıyı geliştirirse geliştirsinler , virüsler yani komunistler bu dogada onlardan önce vardı ve onlardan sonrada olacaklar.

Kapitalist , bu durumun bilincinde olan ve en iyi aşıları olan , din ve milliyetcilikle aşıladıklarını sonsuza dek virüsten uzak tutamayacağını , önünde sonunda virüse yenileklerini biliyorlar ama mucadelelerinide bırakmıyorlar.

Hani khaos un bir cümlesi var ya !
" komunizm bir mecburiyettir"

Kapitalizmin aşıladıgı ama sanki birbirine karşıymış gibi durup komunizmin karşısında yapılan aşı ile bir arada duran şu alttaki antikomunistler

Dincisi , milliyetcisi , faşisti , japonu , korelisi , abdlisi , putini , esadı , kemalisti , alevisi ateisti , köylüm dinsiz ahmet amcası , sömürülen işcisi , asgari ücretlisi , asgari ücretsizi , ergeni , salağı , akıllısı

Komunizmin bir virüs oldugunu anlayın artık. Bitmez yok olmaz önünde sonunda daha güçlü gelir. Bundan kaçış yok.

Sizi hattta beni durmadan aşılayan kapitalizm bu durumun farkında .

Komunizm denen virüsün asla ve yok olmayacagını , bir gün tüm kapitalistlerin bile hücrelerine girip o bedenlerini ele geçirecegini çok iyi biliyorlar

Haa virüs dediysek iyi kötü gibi kavramlarla , virüsü yani komunizmi yargılayım yanlışına girmeyin.

Komunizm virüsü sadece kapitalizm için kötüdür.

Virüslerin tamamı kötü degil ya ! Iyi virüslerde var.

Virüslerin sizden önce doğanın hakimleri olduğunu unutmayın. Onları yenemezssiniz. Aşılarınız care olmaz.

Velasılı kelam.
İgrendiginiz komun, kapitalizm yokken de vardı. Ve yine olucak.

Mecburiyet diyebiliriz.


Vay efendim sscb yıkıldı komunizm bitti.
Çin kapitalist oldu
Kuba ßöyle
K.kore şöyle zart zurt
Bunların komun yaşadıgı iddiasıda size ait.

Bitmez güzelim bitmez. Yok olmaz.

Heyy kapitalizmin neferi işciler köylüler size diyorum size


Kapitalistler maskede taksa aşıda yapsa evdede kalsa... savaşta çıkartsa , nükleer dahi atsa .... meydan virüslere kalır.

güzel bir yazı olmuş altına imzamı atarım.
Alıntı ile Cevapla
  #62  
Alt 26-05-2020, 13:59
bilgivehis bilgivehis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Jul 2016
Mesajlar: 1.734
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Parklar, sinemalar, spor salonları ücretsiz olacak, paraya bağlılık kalmayacak vs güzel fikirler gibi görünüyor fakat benim merak ettiğim bir şey var.
Sinemalar ücretsiz olunca film kalitesi düşmez mi? Örneğin ben şimdi 20-30 lira vererek Marvel'in teknolojik filmlerini izleyebiliyorum. Fakat ücretsiz olsaydı Marvel gibi şirketleri film yapmaya motive edecek unsur ne olacaktı komünizmde?

Kısaca ücrete dayalı olmayan komünist sistemde, insanları kaliteli ürün üretmeye motive edecek unsur ne olacak? Şu an para motive ediyor.
Yoksa komünizmde insanlardan beklenen şey, karşılıksız iyilikler yapan birer meleklere dönüşmeleri mi?
Yıldızın tozu, komünizmin ana teması belli ama henüz yaşanmadığı için içerik tam olarak bilinmiyor, bazı şeyler o ortamda belirlenir.
Yani komünist sistemde bazı şeylerin belirgin olması için yaşanması gerekiyor.
Çünkü komünizm birilerinin kuralıyla veya önceden belirlenen kurallarla oluşmuyor, komünizmin kendisini yaşam belirliyor.

Örneğin kapitalistler köleciyken belki tahmin ederlerdi ama bugünkü gibi kapitalist olacaklarını bilemezlerdi, bunu yaşam belirlerdi.
Komünizm de böyle, kapitalizm, ara dönem, sosyalizm derken ancak oraya ulaşılıyor ki, süresi de bilinmiyor.
Bu nedenle sorduğun sorunun cevabı için bazı tahminler olsa bile asıl cevabı o zamanki ortama bağlı.
Alıntı ile Cevapla
  #63  
Alt 26-05-2020, 14:22
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.237
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Para için değil, sanatını anlamlı kıldığını düşündüğü değerler için çaba sarfedecektir.
bilgivehis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
komünist sistemde bazı şeylerin belirgin olması için yaşanması gerekiyor.
evet, bunlar benim soruma karşılık geçerli cevaplardı.

bilgivehis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Komünizm de böyle, kapitalizm, ara dönem, sosyalizm derken ancak oraya ulaşılıyor ki, süresi de bilinmiyor.
Komünizme tam anlamıyla ulaşılacaksa bunun süresi yüzlerce yılla değil binle ifade edilebilir gibi geliyor bana.
O vakte kadar da insan ırkının soyu tükenmiş olması muhtemel.
Şu anki virüs bile ne kadar tehdit etti ırkı.
Bunun küresel ısınması var, nükleer tehdidi var vs.

Önce insan ırkı mı yok olur, komünizm mi gelir sorusuna bahse girecek olsam ırkımız yok olur derdim sanırım.

Senin süre tahminin var mı? Bu süreyi hızlandırmak için hangi engelleri aşmayı en önemli görüyorsun mesela
Alıntı ile Cevapla
  #64  
Alt 26-05-2020, 16:08
bilgivehis bilgivehis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Jul 2016
Mesajlar: 1.734
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

Senin süre tahminin var mı? Bu süreyi hızlandırmak için hangi engelleri aşmayı en önemli görüyorsun mesela
Bu soruya cevap vermeden önce şunu belirteyim.
Devrimcilerin mücadelesiyle kapitalizm yenilir ama asla yok olmaz.
Yani kapitalizmin yenilmesi senin bahsettiğin sürece bir rolü olmuyor, sadece yara almış oluyor.
Hatta Sovyetlerin yıkılmasından sonra olduğu gibi aldığı yaradan kapitalizm daha da güçlenebiliyor.

Yine sorunu aydınlatacak başka bir konudan bahsedeyim.
Bütün ülkelerde emniyeti, adliyesi, ordusu, memurları, esnafı yani halkın yarısı kapitalizme doğrudan hizmet ederler.
Bu kesim genel olarak devrim yapmaz, sosyal yaşamları, düzenli gelirleri vardır ve ayrıca "benim memurum işini bilir" cazibesi vardır.
Ezien-sömürülen diğer kesimi kapitalizm din, spor, medya aracılığıyla hayali olarak besler.
Kapitalizmin yıkılması bu kesimin önce uyanmasına sonra duruşuna bağlıdır.
Yani bu kesim uyanır mı, uyanırsa ne gibi bir duruş sergiler, senin sorunun cevabını da burası belirler.
Bir bakarsın yarın, bir bakarsın yüz yıllar sürer.

Diyelim ki, bugün halk kapitalizme karşı duruş sergiledi.
Her şey sorunsuz yürüse dahi sosyalizm öncesi dönem 15 ila 50 yıl sürebiliyor, sosyalizmin kendisi yine aynı keza en az 50-100 yıl sürebiliyor.
Kısaca bugün başlanan süreç hiç bir aksaklığa uğramadan yürüse dahi komünizme ulaşmak en az 200-300 yıl sürer.
Bu sürecin nedeni sadece kapitalizmin yıkılması değil, asıl nedeni halkın ilkel zaaflardan arınma süreci olduğunu özellikle belirteyim.
Alıntı ile Cevapla
  #65  
Alt 27-05-2020, 11:53
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

Önce insan ırkı mı yok olur, komünizm mi gelir sorusuna bahse girecek olsam ırkımız yok olur derdim sanırım.


Hadi bahse girelim Sn Yıldıztozu. Ben komünizm önce gelecek diyorum. eğer o kadar ömrümüz varsa birini göreceğiz.

Senin süre tahminin var mı? Bu süreyi hızlandırmak için hangi engelleri aşmayı en önemli görüyorsun mesela

Benim süre tahminim var. Kapitalizm artık değer sömürüsü elde edemediğinde komünizm gelmiş olacak. Bu hiç müdahale edilmeden komünizm in gelişi. Eğer müdahale edilirse bu süre kısalacak.

Bahse girdik mi.
Alıntı ile Cevapla
  #66  
Alt 04-06-2020, 17:47
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.237
Standart

yeni öğrendiğim bir bilgiye göre Çin devletinde 40-50 yıl önce milyarder insan pek yokmuş, şu an çok sayıda milyarderi var.
aynı zamanda çin halkının yoksulluk seviyesi 40-50 yıl öncesine göre azalmış durumda.

buradan çıkan sonuç, zengin fakir arasındaki uçurumun artması yoksulluğun azalmasına bir engel değildir.
yani kapitalizme karşı öne sürülen ''dünyanın en zengin 100 insanının serveti, dünyanın yarısının servetine eşit'' gibi argümanlar geçersizleşiyor.

önemli olan zengin-fakir arasındaki uçurum değil.
önemli olan fakirlerin hayat kalitesindeki artış veya azalış.

apple, google, amazon gibi ürünleri dünyanın en zenginleri üretmiş ama bu ürünleri en çok kullananlar fakirler.
o halde zenginler fakirlerin hayat kalitesini artırmıştır.
Alıntı ile Cevapla
  #67  
Alt 05-06-2020, 05:40
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.668

Onur Üyeliği 

Standart

Yıldıztozu, istatistikleri doğru yorumlamıyorsun.

40-50 Yıl önce savaş yaşandı. 1 ve 2. Dünya savaşları dönemiyle, şu anı kıyas etmek...

Çin kapitalist bir ülke. 40-50 Yıl önce emperyalizmin nimetlerinden yararlanamıyordu. Ülkeler arasında kıyas yapacaksan, zengin ile yoksulun değil, dünya kaynakları dağılım istatistiklerine bakman gerekir. Örneğin dünya kaynaklarının %60'ını, %10 tüketirse buradan nasıl bir sonuç çıkar? Geriye kalan %90'nın zenginleştiği sonucunu nasıl çıkartıyorsun? Kriterin nedir? Cep telefonu mu?

Ortada pasta var, 10 tane de insan. Bunlar bu pastayı yerken, 10 kişiden, 1'i, pastanın %60'ını, kalan 9'u, %40'ını yerse ve bu oran zamanla değişirse ne olur?

Sömürü nerede gerçekleşir? Üretim alanında.

Üretimin mahiyeti nedir? Kapitalisttir. Amacı nedir? Kar. Esasında üretimin amacı ne olmalı? İhtiyaç. Yani kapitalistler fakirin hayat kalitesini arttırmıyor. Bakış açın tek taraflı. Yani onca insan emek harcamıyor,üretmiyor da, sanki kapitalistler lütuf olarak sunuyor gibi...

İkincisi kıstasları altın üzerinden yapman gerekir. Örneğin asgari ücretle 10 Yıl önce ne kadar altın alınabiliyordu, şimdi ne kadar alınabiliyor? Neyse, bu tür konular açısından yargıya varmak, bu kadar basit kıstaslarla olmuyor. Bugün böyle denir, yarın şöyle bu tür kıstaslarla.

Mesele basit;

Pasta örneği gibi. Doğa ve kaynaklar.

10 kişi, 10 dilimli 1 pasta. 2 Kişi, pastanın 7 dilimini ele geçirirse, kalan 8'i, 3 dilime talim eder. Kapitalizm gibi sistemlerde ise, 8 kişi(ya da 10kişi, tümü!) pastayı üreir, o 2 kişi(X) kapitalist pastanın tümünü alır. Kalan 8 kişiye(Y), eğer pastadan yemek istiyorlarsa, kendinlerine hizmet etmeleri ve hizmetlerinin derecesi, çıkar sağlaması vb oranında pay bırakacağını söyler.

2 kişi 7 dilim alırken, 8 kişi 3 alırsa -> A durumu
2 Kişi 7,5 alırken 8 kişi 2,5 alırsa -> B durumu...

Hasılı mesele bundan ibaret. Asıl mesele pasta ve 10 kişinin içinde olduğu bu durumu değiştirmek, düzeltmektir.

Buna karşıt olarak, kişiler ve göreceli örnekleri öne sürerek, iyi-kötü gibi kıstaslar oluşturarak -bilimsel deği, 2 kişinin %100'ü alıp, diğerlerine kendilerine hizmetleri ölçüsünde %30 pay bırakmasının iyi olduğundan söz etmek, ilgili sorunu hem aşmıyor hem çözmüyor hem de ilgili sorunu görmezden gelmemizi sağlamıyor.

Bu sorunun aşılması basit olmayacaktır, çetrefilli yollardan geçecektir, çatışma zeminleri olacaktır, aşmak için bir değil belki 10 kez denenecektir. İlgili meseleye karşın, öen sürdüğün tarzda kıstaslar, gerekçeler anlam ifade etmiyor Yıldıztozu, zira alakası yok.

Kapitalizmin eşitsiz, dengesiz bir dağılımı da vardır. Sermaye yayılmı, kaynak dağılımı dengesizdir. Örneğin şu ya da bu batı ülkesinde yaşam standardı yüksek derken, dünya kaynaklarının bu ülkelere hangi oranda aktığına bakmak gerekir. Yani birileri zenginleşiyorsa, bunun 3 katı ülkelerde yoksullaşıyor demektir. Tüm bu ülkeler kapitalisttir ve zaten emperyalizm konusuna da değiniyoruz.

Yoksul ülkelerde 100 yıldır kapitalizm var. Yani kıstas oluştururken seçici davranırsan yanlış yargılara varırsın.

Senin 1 pastan var, komşunun da 1 pastası var.

Siz 10 kişisiniz ve bunlardan 2 tanesi kapitalist.
Sizin 10 dilim 1 pastanız var ve 2 kapitalist bunun 7'sini aldı diyelim.
Kaldı 3 dilim.

Komşu ülkenizinde 10 dilimli 1 pastası var. Siz emperyalist bir ülkesiniz.
Onun pastasından 3 dilim aldınız.

Şimdi sizin pastanız büyüdü. Böylece elnizde +3 dilim ve böylece sizdeki dilim sayısı 13 oldu. Komşunun ise, 7 dilime düştü.

Sizdeki 13 dilim pastanın 9'unu kapitalistler alırsa, kalan 4 dilim, 8 kişi paylaşır. Komşunuzda ise 7 dilim pasta kalmıştı. Bunun 5 dilimini kapitalistleri alır. Kalan 2 dilim ise 8 kişiye pay olur(sistemin koşul ve işleyişiyle)

Şimdi, sizin 2 kapitalistiniz, "9 dilim pasta aldı. Sizin 8 halkınız, 4 dilim" aldı.

Sömürge kapitalist komşunuz da durum, "5 dilim kapitalisti aldı, 2 dilim halka" pay oldu.

Sonuç;
Kapitalist ---- Halk
- 9 Dilim ----- 4 dilim (zengin dediğin ülke)
- 5 Dilim ----- 2 Dilim (yoksul dediğin ülke)

Çin'i örnek vermiştin(Çin yukarıdaki örneği başardığı için yükseliyor). Örneğin sömürge ülkelerin dışa bağımlı bir ekonomisi olduğu söylenir, bu doğrudur ancak gerçek şu ki, emperyalist ülkelerin de ekonomisi dışa bağımlıdır. Bağımlılığın karakteri farklı tabi ki, ayrı bir konu.

Komşudan pay alabildiğin sürece, daha fazla pastaya sahip olacaksın... Ya alamazsan? Bugün batı, dünya kaynaklarının (ABD de dahil) %60'ını almaktadır. Artık komşularından 3 dilim pasta dilimi alamaz ve nu bugün değişse, etkisini hemen görebilir misin?... Hayır, ancak bir süre sonra etkileri görülmeye başlar.

* Kapitalist devletler önce kazanılmış sosyal haklara yönelir, saldırır.

Evvelce 2 dilim fazla pay alan ve bunu da mücadeleyle elde etmiş olan halk, görece daha bilinçli olduğu için, direnir.

* Kapitalistler statükoda direnir. Kapitalistler de elbette, komşudan ç-alamadığı 1 dilim pastadan olmuştur, onlarda şikayet ederler ve kapitalist devlet, işçi-emekçiden alıp, bu kapitalistlerin kurumlarına yatırır!

* Sosyal hakları kırpılan, düne göre yoksullaşan halk eyleme geçer, örgütlenmeler artar. Kapitalistler sermaye, çıakr ve statüko kaygısını ekonomik olduğu kadar siyasi olarak da yaşamaya başlar.

* Kapitalist devlet gittikçe sertleşir ve kitleleri enfekte edecek yollar, taktikler siyasetin belirleyeni olmaya başlar. Irkçılık, dincilik, milliyetçilik şu ya da bu aidiyetçilik, sürü toplumu yolunda mesaiyi arttırır ve zaten yoksullaşmakta olan bir toplum için kolayca yerleşir. Bu yaman bir çelişkidir, toplum, bu tarz siyasetle güçlü olacağını düşürken aksine kendisini çaresiz bırakmaktadır sürüleştirmektedir, ama başka bir konu.

Eğer kapitalizm, verili koşullarda satükosunu koruyamayacak veya kapitalistlerin çıkarları, kabul edebilecekleri seviyelerin altında riske düşecekse, faşizme yönelim ve yatırımlar başlar, özel çaba sarfetmeleri gerekmiyor, yani faşizm kapitalist çıkarlarca otomatikman olarak da örgütlenebilir.

Neyse nereye varacağı ve nasıl olacağı ortada, bu 1 ve 2. Dünya savaşlarında zaten yaşanmıştır(çünkü emperyalist ülkeler birbirlerinin pastasına göz koyunca, pasta israf olunca olan olmuştur), şimdi olsun, şimdi yine yaşanacak.

Yıldıztozu, öyle anlık bakıp, basit örneklerle yargılarla oluşturuyorsun, günübirlik...

Örneğin Türkiye'de 30 yıl önce, 1 öğretmen maaşıyla, kaç altın alabiliyordu, şimdi kaç adet?

http://www.ogretmenlerhaber.com/maas...-2-h16000.html

Örneğin 30 yıl önce, 3600 gün prim ile, 45 yaşında emekli olabiliyordun, şimdi 65 yaş ve 5000 küsür gün prim

Bazı ürünlerin ucuzlaması vb elbette gelişen teknoloji, GDO vb, emek sömürüsünün, ucuz iş gücü ve işgücü ticaretinin getirileri
vb bir süreliğine(40-50 yıl belki) yoksulluk, alım gücü arasındaki ilişki açısıdnan rol oynayacaktır, ancak tüm bu koşulların eşiği, doyum, kırılma noktaları var....

Mesele sadece sömürüyü ortadan kaldırmak meselesi değil ki, hak, hukuk meselesidir de. Örneğin kapitalizmin gelir, dağılım(pay-yukarıda örnekledim) adaletsizliğini de ortadan kaldırmak vs.

Elbette kara propagandalarda söz edildiği gibi değil, emek, katkı belirleyici değerdir, ölçüt bellidir. Gelir dağılımı adaletsizliği ve o oran hesaplarının neye göre ifade edildiği iyi kavranmalı. Günübirlik gelip-geçici, görece ve basit örneklerle kendini kandırmış olursun.

Tabi ki zengin ile yoksul arasındaki uçurum yükseldikçe, yoksullar daha da yoksullaşıyor, ama bunun etkisini hemen şimdi sokağa çıkıp, kafana göre ve eklektik(seçici) olarak seçtiğin örneklerle, ürünlerle göremezsin.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #68  
Alt 05-06-2020, 11:22
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

önemli olan zengin-fakir arasındaki uçurum değil.
önemli olan fakirlerin hayat kalitesindeki artış veya azalış.


apple, google, amazon gibi ürünleri dünyanın en zenginleri üretmiş ama bu ürünleri en çok kullananlar fakirler.
o halde zenginler fakirlerin hayat kalitesini artırmıştır.
İşte bu tartışılır Zenginliğin kaynağı nedir ? mesela.
Bir insan veya aile nasıl zengin olur veya nasıl fakir olur. Bütün bunlar çeşitli zamanlarda bir çok filozof akedemisyen iktisatçı tarafından tartışılmıştır.

Bu konuda bir kitap önereyim yazar komünist değil onun için bir ön yargı oluşmasın Daron Acemoğlu yazar. Kitabın adı Ulusların Düşüşü.
Bütün zenginliklerin arkasında ya sömürü ya cinayet ve kan var. Bunun yanında her teknolojik gelişme mülk sahibinin bir başkalarının emek zamanını çalarsa oluşuyor.

Yani dünyada bütün zenginliklerin içinde fakirlerin ya teri ya kanı var. O dev servetlere bakıldığında onun arka yüzü çok karanlık olduğu görülüyor.
Düşün artık hak, haklı ve adalet nedir.
Alıntı ile Cevapla
  #69  
Alt 05-06-2020, 19:01
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.237
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Esasında üretimin amacı ne olmalı? İhtiyaç.
İhtiyaç amacını kabul edemiyorum ben, çünkü her şey ihtiyaç olarak görülebilir.
Örneğin şu an Jeff Bezos'un ihtiyacı tarihteki ilk trilyoner insan olmak olabilir, ki buna yaklaşmış durumda. İhtiyaç kavramını nesnel tabana oturtamayız.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Mesele basit; Pasta örneği gibi. Doğa ve kaynaklar.
Ortada dengesiz bir kaynak dağılımı var elbette. Emek sömürüsü, hırsızlığı da inkar edilemez gerçekler.
Ancak kaynağı ya da pastayı sınırlıymış düşünmek yanıltıcı olabilir. Kaynaklar artırılabilir, pasta teoride sonsuza kadar büyüyebilir.
Zenginlerin servet artışını illaki fakirlerin servet azalışı olarak görmemek gerekir.
Zenginin serveti 10 kat artarken, fakirin 2 kat artmıştır mesela.

Servetler arası uçurum tek başına bir şey ifade etmiyor. Belki başka bir gezegende insanlardan çok daha zenginleri vardır. Bizden daha zengin olmaları evrendeki pastayı sömürdükleri anlamına gelmiyor.

Evren sınırsız, pasta da sınırsız. Daha doğrusu mevcut pasta sınırlı ama büyüme potansiyelinin sınırı yok.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
hak, hukuk meselesidir de
zenginlerden daha fazla vergi isteniyor olması eşitliğe aykırı yorumlanabilir mi sence?
zengin birinden şunu duymuştum ''vergi yükü zenginlere yüklenmiş durumda ve bu soruna çözüm getirilmeli'' diyor.
bunu eşitsizlik olarak görüyor ve kendince haklı sayılabilir, bu yüzden en çok vergi kaçıran zenginler oluyor.

zengin ve fakirden 100er lira vergi almak mı doğrudur yoksa servetlerinin %5'i oranında vergi almak mı.
eşit miktar ile eşit oran farklı şeyler.

kartopu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bir insan veya aile nasıl zengin olur
iki seçenek aklıma geliyor.
1- sömürerek.
2- ortada olan pastayı büyüterek. (yani fakirin parasını çalmıyor, kendisi yeni para yaratıyor)

mesela Bill gates hangi gruba girer?
ben 2. gruba alırım onu.
Microsoftu yaratarak zengin olmak fakirleri sömürmek midir? yoksa ortadaki pastayı büyütmek midir?
Alıntı ile Cevapla
  #70  
Alt 05-06-2020, 20:31
bilgivehis bilgivehis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Jul 2016
Mesajlar: 1.734
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İhtiyaç amacını kabul edemiyorum ben, çünkü her şey ihtiyaç olarak görülebilir.
Örneğin şu an Jeff Bezos'un ihtiyacı tarihteki ilk trilyoner insan olmak olabilir, ki buna yaklaşmış durumda. İhtiyaç kavramını nesnel tabana oturtamayız.



Ortada dengesiz bir kaynak dağılımı var elbette. Emek sömürüsü, hırsızlığı da inkar edilemez gerçekler.
Ancak kaynağı ya da pastayı sınırlıymış düşünmek yanıltıcı olabilir. Kaynaklar artırılabilir, pasta teoride sonsuza kadar büyüyebilir.
Zenginlerin servet artışını illaki fakirlerin servet azalışı olarak görmemek gerekir.
Zenginin serveti 10 kat artarken, fakirin 2 kat artmıştır mesela.

Servetler arası uçurum tek başına bir şey ifade etmiyor. Belki başka bir gezegende insanlardan çok daha zenginleri vardır. Bizden daha zengin olmaları evrendeki pastayı sömürdükleri anlamına gelmiyor.

Evren sınırsız, pasta da sınırsız. Daha doğrusu mevcut pasta sınırlı ama büyüme potansiyelinin sınırı yok.



zenginlerden daha fazla vergi isteniyor olması eşitliğe aykırı yorumlanabilir mi sence?
zengin birinden şunu duymuştum ''vergi yükü zenginlere yüklenmiş durumda ve bu soruna çözüm getirilmeli'' diyor.
bunu eşitsizlik olarak görüyor ve kendince haklı sayılabilir, bu yüzden en çok vergi kaçıran zenginler oluyor.

zengin ve fakirden 100er lira vergi almak mı doğrudur yoksa servetlerinin %5'i oranında vergi almak mı.
eşit miktar ile eşit oran farklı şeyler.



iki seçenek aklıma geliyor.
1- sömürerek.
2- ortada olan pastayı büyüterek. (yani fakirin parasını çalmıyor, kendisi yeni para yaratıyor)

mesela Bill gates hangi gruba girer?
ben 2. gruba alırım onu.
Microsoftu yaratarak zengin olmak fakirleri sömürmek midir? yoksa ortadaki pastayı büyütmek midir?
İddia veya görüşlerinin hiç biri doğru değil, hepsi eksik veritabanına dayanıyor.

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Microsoftu yaratarak zengin olmak fakirleri sömürmek midir? yoksa ortadaki pastayı büyütmek midir?
Bir kapitalist var olan pastaya ekleme de yapsa var olanı da alsa her halikularda sömürüyordur.
Sömürü olmadan kapitalist olunmaz, yoksa adına kapitalist değil, zengin derdik.

Bir kapitalist mal satar, malı satmak için fiyatı da kendisi belirler.
Sattığı malı üreten ise emekçilerdir, emekçilerin kendi ücretlerini belirleme şansı yoktur, onu da kapitalist belirler.
Burada kapitlist her türlü eğemendir.

Şimdi sana soru.
Kapitalist üretim aracının sahibidir.
Emekçi de üretendir.
Üretim araçlarının sahibi, emekçiler olmazsa ne o malı üretebilir ne de satabilir ama eğemendir.
Üreten işçiler ise üretmesine rağmen sadece köledir.
Sence böyle mi olmalı, senin anlayışına göre doğrusu bu mudur?
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:40 .