Sevgili Vefik Sami
Benim bu konuya bakışım değişik olacak biraz, zerde de tasavvufi bakış olunca bir kaç kelam etmek isterim.
Vefik Sami´isimli üyeden Alıntı
"Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım. Baba beni tanıdığı, ben de Baba'yı tanıdığım gibi, benimkiler de beni tanır. Ben koyunlarımın uğruna canımı veririm." (Yuhanna: 10/14-15)
|
Eğer gerçekten canını verseydi veya verebilseydi o gelen peygamberlik görevini ASLA kabul etmemesi gerekirdi, görünen o ki canını verememiş. zira kişinin tam olmadan ortaya çıkması yanlıştır.
Arabi bu meyanda "
Hatemü'l-evliyâ, hatemü'l-enbiyâdan üstündür." der ki sebebi, Sufilerin olaya balıklama atlamadıkları içindir, lakin Enbiyalarda bu yoktur, bir ses, bir ışık, bir vahiy neticesinde hop peygamberliği kabul etmişlerdir.
Bu yüzden tasavvufta usta çırak ilişkisi pişmek için önemlidir, bu yüzden sufiler ne siyaset bilirler, ne birilerine önder olurlar, nede kimseyi değiştirmeye çalışırlar.
Vefik Sami´isimli üyeden Alıntı
"Koyunların çobanı ve sahibi olmayan ücretli adam, kurdun geldiğini görünce koyunları bırakıp kaçar..." (Yuhanna: 10/12)
|
Olması gereken hareket buydu işte, "ben bu koyunların sahibi değilim" neticede kendimin bile sahibi değilim ki o koyunların sahibi nasıl olacağım demekti beklenen hareket ama diyemediler/diyememişler.
Muhammed, okuma yok yazma yok, ilim irfan yok, bir olay akabinde peygamberliğe soyunuyor... yapması gereken kaçmasıydı veya reddetmesiydi, ucunda ölüm olsa bile-ki ölebilirdi de-en azından ölümü bile göze alıp, reddetmesi gerekiyordu.
Musa, sarayda büyüyor, adeta bir prens, yediği önünde yemediği arkasında, onada (tabiri caizse) bir selektör yapılıyor, hop peygamberlik arabasına biniyor, tam gaz gidiyor.
Özetle demek istediğim sorun çobanlarda, çobanı gönderen(ler)de değil.
Neticede hayat bir bulmaca ve bulmacayı da karman karışık hale getirmek, çok zor olmasa gerek.
Bir çobanın sürüsü için kendini fedâ etmesi demek (benim anladığım) o sürüyü gütmemesi demekti ki böyle bir çoban görülmedi.
Tasavvufi nazara görede böyle bir çoban ASLA olmayacak, ama ne var ki insanlar bunu böyle görmeye devam edecekler.
Çünkü işlerine geliyor, bir çoban icat edilmesi, sonradan gelen çobanlar için nimet olacaktır.
Çoban Sülo zihniyetide, yani idarecilerde geçmişte olduğu gibi her daim bundan beslenmeye devam edeceklerdir.
Çoban zihniyeti aslında insanlığa, insan özgürlüğüne vurulmuş kutsal bir damgadır, Tanrısal bakış buna sadece gaz vermiş görünüyor yada Tanrı bunu böyle istedi diye o çobanlar kendilerini gizlediler.
İki halde de Tanrı yanlış anlaşıldı.
Meşhur söz "
Beni bir tek karım anladı o da yanlış anladı" buda Tanrının kaderi olsa gerekir, kimse onu anlamayacaktır. Anladım diyenlerde yanlış anlatacaktır...
Vefik Sami´isimli üyeden Alıntı
- Ben de bilirim ki, ağzımdaki su ateşi söndürmez. Ama; safım belli olsun istedim.
|
Bu olayınızı sonuna kadar destekliyorum, insan kendi yolunu kendi çizmelidir, aşkının sevdasının peşinden (kimse gitmese bile) gitmelidir.
Neticede hiç birimiz sürü değil, sürünün bir parçası değiliz, o yüzden üste dediklerimi bile kâle almayınız.
Ki zaten bu konuda zaten gözlemlediğim kadarıyla da samimisiniz, yolunuzu çizmişsiniz.
Sevgiler