Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika > Aktüel Haberler

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #201  
Alt 23-05-2019, 02:11
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Leonardo´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
- Doğru olan bazı olguları alıyorsun, sonra bunları çarpıtıyorsun, sonra olmadık sonuçlara varıyorsun.
İfaden demokrasinin nasıl kazanıldığı üzerine bir alıntıdan sonra. asıl çarpıtan sensin. peki, argümanın, olguların nedir, neye göre itiraz ediyorsun? Sıradan gidelim demiştim. Kısaca cevap veremediğin ve gerçeği örtemediğin için itibarsızlaştırma yollarına düştün.
Leonardo´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Türkiye, İran, Afganistan gibi ülkelerde batılılaşma neden var?
Merkel güzelmiş, genç iken çekiciymiş, o yüzdenmiş. Senin gibi düşünmeye başladım, yine alakasız şeyler söylemeye başladın, H.Yahya olmak ne kolay...
Leonardo´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sadece ideolojik bilgin var. Aydınlanma dönemini, cumhuriyet düşüncesinin ardındaki felsefeyi bilmiyorsun. Biraz zaman ayır derim.

Batı = Emperyalizm

Ancak cahil biri bunu söyler.
Batıcılık yapıp konuya getiren sendin. Evet haklısın, ancak cahil birisi söyler, zaten söylemişsin, halbuki batı emperyalizminden söz etmek, yani batı emperyalizmi namına batı demek başka, batının ormanlarından söz ederken batı ormanları demek, batının burjuva devrimleri ve dolayısıyla bilim ve teknoloji, meta üretiminde, feodalizme göre çağdaş ve ileri aşamayı, bilim ve teknolojik ilerlemeyi temsil etmesi, feodaliteye göre ileri ve devrimci olmasından söz ederken başka.

Örneğin ilkel köleci sistemler çağında, bilim batı değil doğudadır, o zaman da doğululaşma durumu var. çünkü köleci sistmeleri aşan feodalite, doğuda doğmuş ve yükselmişti, bu batı veya doğu diye bir yön ayrıcalığı taşımıyor!. Coğrafyaların o dönemler çağdaşlık adına doğuyu esas alması, feodalitenin yükselişi, insanlığın demokrasi ve özgürlüğe ve kölelikten kurtulduğu anlamına gelir mi? gelemez, safsata üretmek meziyet değil. Bu feodalitenin, köleci sistemlerden daha ileri ve insan hayatı için daha sağlıklı ve ileri olduğu anlamına gelir evet, ama bu feodaliteyi mutlak-ilahi bir sistem yapmaz, o köle ile efendi ilişkisini, hiç bir hakka sahip olamayan köle ve esas karakteri savaş-talan ekonomisi olan köleci sistem yerine, bazı hakları olan köle(barınak, giyecek, emeğinden cüzi de olsa pay hakkı), ve üretimin tarım merkezli olmasını, ağa-maraba ilişkisini sağlar, fedoalizmde esas SERVETTİR. feodalite de köle, barınak vb ihtiyaçlarını satın almıyor, ağa tarafından veriliyor(?), servetten ayrılan, ölmesin, kendisine köle olarak hizmet edebilsin diye ayrılan cüzi pay, evcilleştirilmiş kölelik, yani marabanın servetinin sağlayanı kölelerdir aslında, köleden zorla alıp az bir miktrını veriyor, kalanı cukka. Kapitalizmde, üretimin atölye bazlı yani ihtiyaçların salt ekmek değil, tüm ihtiyaçların, metalaşması, yani ticari ürün haline getirildiği atölye üretimi esasına dayanır, ağa-maraba, efendi-köle ilişkisi yerine patron-işçi, efendi-köle ilişkisi sınıfı gelmiştir. kapitalizmde ise esas SERMAYEDİR.

Böylece feodalitenin servetinden, köleye barınak ve bazı hakları sağlaması, kapitalizmde sermayeden sağlanarak, parayla satın almasına dönüşmüştür(öyle değil mi, emeğimizi satıyoruz ve bir miktarını para olarak alıyoruz!). Her ikisinde de aslolan köle emeğinin sömürüsüdür ve her ikisinde de efendiler, sistemin yapısı gereği haşmetpenahtır(sistem gereği kölelerin sahibi, kölelerin sığınmak ve kendisini teslim etmek zorunda bıraklıdğı makamdır). Demek ki atölyeler, toprak üretinin olsa, bu cukkacılar da olmayacakmış(anlaması basit, gerçekleştirmesi zor)... Her çarpıtmanda batıyorsun, aşık atamayacaksan, kulak vermeyi öğren, olmuyorsa boşa mindere çıkma demek durumundayım. Korkunç derecede konunun cahilisin. Köleci sistemde feodalizmi, feodalizmde kapitalizmi, kapitalizmde ise sosyalizmi destekleyeceğim, anlaması zor olmasa gerek.

İdeolojik yaklaşan tek kişi var, sensin, ama işte hüloo tarzı, ne kadar derine inebilir, anlayışına hayranım.
Leonardo´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
- Ve senin TC / Rusya patentli medyan bendeki bağımsız ve özgür basından daha az yönlendirme yapıyor öyle mi?
Kimmiş bu benim Rus medyam, senin BAĞIMSIZ VE ÖZGÜR medyan, AKİT mi, Hürriyet mi, Milliyet mi bağımsız,sermayenin elindeki medya oyuncak değil midir? pino, petrol tröstlerinin, silah tekellerinin, uyuşturucu baronlarının sermayesinin ürünü olan medya, bağımsız olur mu? sermaye kuruluşu ve amacı kar, çalışan emeği sömürmek olan şirketler bağımsız olabilir mi, sevgili padişahım?! Ağayla uşağı hikayesine döner bu! Göz var, akıl var, mantık var, yaşanılan gerçek ve bilinç var, tanıklık var, asıl kaynağımız bu ve sana da nasip olsun.

Evrim karşıtları da senin gibi, onlarda aynı ve biz yine gerçeği söylüyoruz, görmüyor musunuz değişmiş(milyonlarca fosil), değişiyor! Galileo gibi, siz ne derseniz deyin, dünya dönüyor! Ne yapıyorlar? senin gibi, Darwin=Nazizm edebiyatı, "güçlü olanın hayatta kaldığı" ifadesinden seninle aynı mankafa safsatayı basıyor, güçlü ifadesini de fiziki güç sanacak kadar aldatılmış durumdalar(şıp demişsin dibine düşmüşsün, konsey diyorum bir şey anlamıyorsun)... materyalizm, maddiyat, bunlar maddiyatçı(hönk) vs, ama senin sözlerin ideolocikkkk! Çürüt o zaman, rüzgara karşı işeme...
Leonardo´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Peki İnsan hakları evrensel beyannamesi nedir senin için?
Milyonları temsilen verilen hak ve özgürlüklerin, başta işçi sınıfı ve kölelerin mücadele ve örgütlü kazanımıdır(öyle değil midir?).

Örneğin Avrupa da 8 saatlik, 6 saatlik(sosyalist saat) çalışma için milyonlarca insan mücade etti, eğer bir hak, zorla ve mücadeleyle elde ediliyorsa bu bir lütuf değil, kazanımdır, bende bundan söz etmiştim, biz kazanmak zorundaysak, sisteme ait değildir, aksine sisteme karşı kazanılıyor demektir, demek ki koşullar önemli. bunu idrak edecek kadar kapasite gösteremedin.

Örneğin 8 mart, 10(!) saatlik işgünü ve kölenin çalışma şartlarının iyileştirilmesi için müdacele eden işçilerin (kapitalistin de senin de vicdanın çıkarına kadar, 16 saat, 14 saat, 12 saat çalıştırmak nedir ya?) kıyımıyla , direnişiyle,mücadelesiyle kazanıldı. dünya emekçi kadınlar günü, bu direnişlerle anlam kazandı, bazı haklarımız varsa, milyonlarca emekçinin savaşı, mücadelesiyle sağlandı, kapitalizm ise direnebildiği kadar direndi ve her fırsatta hak ve özgürlükeri kırpmak için yokluyorlar. kaldı ki sömrüge ülkelerde de hak ve özgürlüklerin olmaması için çalışyorlar, zira ne kadar kölelik, o kadar fazla sermaye, sömürü kazandırıyor bunlara, yani emekçi, dolayısıyla toplumsal haklar ne kadar düşer, patronların kazancı o kadar yükseliyor, sistemin yapısı bu, demorkasi ve kapitalizm tahteravlli gibi, birisi düşmeden, diğeri yükselmiyor ve emperyalist ülkeler, hegomanyalarında, bunu özellikle gözetiyolar, olabildiğince demokrasiden uzak, aidiyet batağına saplanmış toplum yapısını örgütlemeye çalışıyorlar, onlarcası gözümün önünde duruyor işte!... niyetin üzüm yemek değil, normal karşılıyorum zira her kapitalist senin gibi yapar, sorunun psikolojik de. Sömürünün, servet, sermayenin borusunun öttüğü, egemen olduğu koşulda, eşitlik ve adalet olabilir mi? Bunlar olmuyorsa gerçek demokrasi olabilir mi?
Şu Rus medyasından(?) bakabilirsin.
Leonardo´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
"Yalan" diyorsan, senle yolumuz ayrı. Direkt Putin'in ve popülizmin tarafına geçtin. Yani sol düşünceyi savunuyorsun ama eldeki kazanımları yok sayıyorsun. Bu sağlıklı bir yaklaşım değil.
Hıhı, şu konuda Trump, Merkeli seviyom, Putin şöyle böyle diyen ve bunuda teori sanıp, safsata üreten, cehaletin yetmediği için bana saldırıya çeviren sen değilmişsin gibi. Putin de senin, Bush ailesi de, kumarhaneler, uyuşturucu kralı Trump da, bankacı Macron'da senin, Erdoğan'da senin, kapalı kapılar ardında ölüm fermanlarına imza atan, emekçiye ve dünya halklarına karşı olabildiğince saldıran, sermayenin ve tröstlerin(baronların) temsilcisi ve çıkarlarının savunucusu, Erdoğan'a aşık, kukla Merkel de senin, tüm mafya-baron sisteminin temsilcileri senin.evlat ayrımı yapma Anlatılan senin hikayen...
Ne Putinci olabilirim ne senin gibi Trumpçı, ben sana cevher niteliğinde bir bilgi ve olgu zemini sundum sadece, eşeğe gül vermişler, almış kıçına sürmüş... pasta diyorum, paydaşlardaki artış diyorum, dilimelri ufalıyor diyorum, rekabet diyorum, koşullar diyorum, Rusya, bir Almanya da olsa, başında Merkel'de olsa, pastadan pay almaya başladığı için, bu propaganda ve paylaşım savaşının tarafı olacaktır diyorum. yani kişiler belirlemiyor, cevher niteliğinde bilgi veriyorum sana, kişileri savunmuyorum,olgu sunuyorum, beyincikten yukarıya, beyine ilerlesen, 5 dakika düşünsen ne kaybedersin?...
Leonardo´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Her şey komplo teorisi olsaydı, ki değil, Niye Batı başarılı oldu da Sovyetler birliği çöktü?
Daldan dala saptırıyorsun, her ifadeni alsam, her ifaden de rezil olacaksın. Kapitalizm de 1200 lü yıllarda doğmasına ve 1200 lü yıllarda zaferler kazanmasına rağmen, süreç 500 yılı buldu yani feodaliteyi bir günde devirmiş değil! kaybettiği de oldu. Bunlar olacak, emekleye, emekleye, düşe kalka, yürümeyi ve koşmayı öğrenecek, gelişecek, serpilecek, zaman ve birikim-deneyim, organize olabilmek, direnebilmek vs. Gitmekte ve gelmekte olanı görüyoruz...
14 kapitlaist devlet, 1917-1924 yılları arasında SSCB karşısında yenildi. Kurtuluş Savaşında da yenildi, mantık yaşın merak konusu, kapitlalizm daha iyi olduğu için değil, güçlü olduğu için ayakta ve toplumalr da kapitalist toplum yani sistem tarafından bilince ve politize durumdalar, bu sebeple de şimdilik güçlü...
Leonardo´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
- Sebep anlamamakta direndiğin bu ufacık nesnedir. Türkiye neden batılılaşmaya çalışıyor? Pekala Osmanlı olarak yolumuza devam edebilirdik. Arabistan'da öyle.
Feodalizm döneminde neden doğulaşmaya çalışıldıysa, her sistem, öncekinden daha ileriyi temsil ediyor, çünkü inanlığın birikimi de sözkonusu... Kapitalizm ve haliyle bilim-teknoloji batıdan yükseldi, kaptalizm koşullarında kölelerin ve işçi-emekçilerin, ilk direnişi, hak ve özgürlük kazanımları da batıdan yükseldi. Gelmekte olanı görmemek ve direnmek, yıkımı ve yeni kurulumu getirir. kamyona rağmen at arabasında direten, uzun süre kalıcı olamaz, tarihi, 1.000 yıllık olsa dahi, koşullar değişmiş. Kapitalizm de, hak ve özgürlükler, demokrasi ve sosyalizm karşısında aynı duruma düşmüş bulunuyor. dilediği kadar sahte politkalar üretsin ve dirensin, bir yere kadar.

Senin aklın ermez, ama kapitalizm bir kaç yüzyıl kendi SAF doğasını yaşadı, taa ki, işçi, emekçi ve kölelerin isyanlarına ve bazı hak ve özgürlükleri söke, söke kopartana kadar. Kaynak istiyorsan kaynak vereyim, aama şu çarpıtma işini bırak.

Dilersen şuradan başla; İngiliz, İspanyol sömürgeleri, sömürge bakanlıkları, sömürge muhtarlıkları, Amerika kıtasının işgali ve yerli soykırımları, 18-20 yüzyıl kapitalizmi, kapitalizmin en tabi yapısını temsil eden, 1700-1950 yılları arası, iş ve çalışma koşul ve yasaları hangi sınıfların mücadelesinin ürünü, bu uğurda ne canlar vermişler, mücadeleler kaç yüzyıl sonra birikmiş, yüskelmiş, bilinçlenmenin, irade koymanın, birikimin uzun vadesine bak, ama bakmayacaksın işine gelmiyor... Avrupada sendikal hareketler, hak ve özgürlükler nasıl kazanıldı... zincirli köleler ve kölelikler, kölelerin isyanı ve kazanmasına kadar, kaç yüzyıl sürmüş, kapitalizm ne demektir, hangi koşullarda en verimli sömürü ve güce sahip olurlar... latin Amerika mı? İşte tam da o başta İngiliz, İspanyol ve ABD emperyalizminin zincirli köleleriydi. latin Amrika halkını anlamak da lazım, dedeleri, nineleri, şimdi kendilerine ambargolarla, kukla hükümetlerle zulmedenlerin bağladğı, zincirli ve kırbaçla eğitilen kölelerdi. Bilimsel olarak ortaya koyduğum gibi -bu yüzden argümanlara cevap vermiyor, safsata üretiyorsun-, kapitalizmin, elitler arasındaki rekabet kuralları dışında demokrasisi yoktur, fazlası ancak işçi, emekçilerin, kölelerin mücadelesiyle, söke, söke alması ve kapitalistlerin ödün vermesi, ve ödünle ve ödün politikalrına hak vermesiyle oluyor. Latin Amerika halkı, zincirli köle torunu olmakla, emperyalist kamplaştırmalar, poltikalar ve kukla hükümetler yüzünden o düzeye ve bilince erişemiyor, bir şeylerin farkında çünkü ataları bunalrın elinde köleydi, tepkililer, ama sebeplerine dair bilince etkin biçimde erişemediler, ama erişecekler. O zamana kadar emperyalistler için en kazançlı sömürgeler olmaya ve iştah kabartmaya devam edecek. Kısaca demokrasi dışarıdan paketle gelmiyor, kapitalizme karşı, yerleşik toplumsal bilinç en önemli temel haline geliyor, anlamıyorsun, ama eşek derisi suratına tokat gibi inebildiği zamanlar olur ve ömrün yeterse, istemesen de anlayacaksın. Alim olgularla anlar, cahil musibetle...

Yazdıklarını artık okumayacağım, bir şey yazdığında yok, sırf safsata, laf atma, ki bilerek veya bilmeden dahi olsa konuyu manipüle ediyor, gerçekleri baypass etmeye çalışıyor, aldanıyor ve aldatmaya çalışıyorsun ve trollüyorsun, bağımsızlık ve hak, hukuk düşmanısın, o sebeple seni ve davranışlarını anlıyorum. kaba, saba değindiğim "hangi koşullarda" demokrasi mümkün, emperyalistler neden saldırıyor, sırayla işleyeceğim, sana uydum hata yaptım, ağına düşmüş oldum.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (23-05-2019 Saat 22:24 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #202  
Alt 24-05-2019, 23:44
Leonardo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Leonardo Leonardo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 12 Dec 2017
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1.371
Standart

Batıcılık yapıp konuya getiren sendin. Evet haklısın, ancak cahil birisi söyler, zaten söylemişsin, halbuki batı emperyalizminden söz etmek, yani batı emperyalizmi namına batı demek başka, batının ormanlarından söz ederken batı ormanları demek, batının burjuva devrimleri ve dolayısıyla bilim ve teknoloji, meta üretiminde, feodalizme göre çağdaş ve ileri aşamayı, bilim ve teknolojik ilerlemeyi temsil etmesi, feodaliteye göre ileri ve devrimci olmasından söz ederken başka.

Örneğin ilkel köleci sistemler çağında, bilim batı değil doğudadır, o zaman da doğululaşma durumu var. çünkü köleci sistmeleri aşan feodalite, doğuda doğmuş ve yükselmişti, bu batı veya doğu diye bir yön ayrıcalığı taşımıyor!. Coğrafyaların o dönemler çağdaşlık adına doğuyu esas alması, feodalitenin yükselişi, insanlığın demokrasi ve özgürlüğe ve kölelikten kurtulduğu anlamına gelir mi? gelemez, safsata üretmek meziyet değil. Bu feodalitenin, köleci sistemlerden daha ileri ve insan hayatı için daha sağlıklı ve ileri olduğu anlamına gelir evet, ama bu feodaliteyi mutlak-ilahi bir sistem yapmaz, o köle ile efendi ilişkisini, hiç bir hakka sahip olamayan köle ve esas karakteri savaş-talan ekonomisi olan köleci sistem yerine, bazı hakları olan köle(barınak, giyecek, emeğinden cüzi de olsa pay hakkı), ve üretimin tarım merkezli olmasını, ağa-maraba ilişkisini sağlar, fedoalizmde esas SERVETTİR. feodalite de köle, barınak vb ihtiyaçlarını satın almıyor, ağa tarafından veriliyor(?), servetten ayrılan, ölmesin, kendisine köle olarak hizmet edebilsin diye ayrılan cüzi pay, evcilleştirilmiş kölelik, yani marabanın servetinin sağlayanı kölelerdir aslında, köleden zorla alıp az bir miktrını veriyor, kalanı cukka. Kapitalizmde, üretimin atölye bazlı yani ihtiyaçların salt ekmek değil, tüm ihtiyaçların, metalaşması, yani ticari ürün haline getirildiği atölye üretimi esasına dayanır, ağa-maraba, efendi-köle ilişkisi yerine patron-işçi, efendi-köle ilişkisi sınıfı gelmiştir. kapitalizmde ise esas SERMAYEDİR.

Böylece feodalitenin servetinden, köleye barınak ve bazı hakları sağlaması, kapitalizmde sermayeden sağlanarak, parayla satın almasına dönüşmüştür(öyle değil mi, emeğimizi satıyoruz ve bir miktarını para olarak alıyoruz!). Her ikisinde de aslolan köle emeğinin sömürüsüdür ve her ikisinde de efendiler, sistemin yapısı gereği haşmetpenahtır(sistem gereği kölelerin sahibi, kölelerin sığınmak ve kendisini teslim etmek zorunda bıraklıdğı makamdır). Demek ki atölyeler, toprak üretinin olsa, bu cukkacılar da olmayacakmış(anlaması basit, gerçekleştirmesi zor)... Her çarpıtmanda batıyorsun, aşık atamayacaksan, kulak vermeyi öğren, olmuyorsa boşa mindere çıkma demek durumundayım. Korkunç derecede konunun cahilisin. Köleci sistemde feodalizmi, feodalizmde kapitalizmi, kapitalizmde ise sosyalizmi destekleyeceğim, anlaması zor olmasa gerek.

İdeolojik yaklaşan tek kişi var, sensin, ama işte hüloo tarzı, ne kadar derine inebilir, anlayışına hayranım.
Temelde yine öyle tabi. Hatta Türkiye'de hepten öyle. Ama bundan sıyrılabiliyorsun. Böyle bir imkanın var. Güç halkta olunca, Sırayla, Önce günlük 8 saati, sonra paralı tatil dönemlerini, sonra kadınlar için hamilelik iznini, sonra çocuk başına devlet yardımını, sonra işsizlik sigortasını, sonra ten rengine göre ayrım yapılmamasını hepsini sırayla aldılar.

Sana göre: "Millet Batı'ya göç etmek istiyor çünkü Batı dünya kaynaklarını sömürerek zengin oldu"

Bana Göre: "Millet Batı'ya gitmek istiyor çünkü Batı Türkiye'nin 100 sene ilerisinde"

Ve bunlar hiç kolay olmadı. Sen tarih bilmiyorsun. Çalışma süresinin 8 saatle sınırlandırılmasını patronlar güle oynaya kabul etti mi sanıyorsun. Bırakılsaydı Batıda çocuk işçiliği bile devam ediyordu.

Sonra sağlık sistemine bak: Niye Fransa'da devlet ödüyor da Türkiye'de "Devlet senin sağlık masrafını ödemek zorunda mı?" denebiliyor.

Yani Marksist yaklaşımın doğru. Peki fakire fıkaraya güç verirsen ne olur? CUmhuriyet bu demektir. Kral yok, reis yok, halk karar verecek. Ve sermaye tabi ki halkın parçası ve sermayenin elinde dediğin gibi, parasal güç var.

Neler neler oluyor. Zaman ayırmıyorsun ki. ABD'li bir şirket Afyondan ilaç yapıyor. Minüsküs ameliyatı olanlara bu afyon bazlı ilaç veriliyor. Sonra 20-22 yaşında gençler önce bu ilaçların müptelası oluyorlar, paraalrı yetmeyinde eroine dönüyorlar.

Sistem böyle.

Ama. Putinizm'den hiç bir şey diyemezsin. Başındaki kimse o düzeltir. söz hakkın yok. (Biber gazı yediğinle kalırsın)

Cumhuriyet rejiminde ise örgütlenirsin, mücadele edersin, hak /kazanım elde edersin.

Bazı şeyler hiç bilmiyorsun. Öğren diyorum ben de.

Kimmiş bu benim Rus medyam, senin BAĞIMSIZ VE ÖZGÜR medyan, AKİT mi, Hürriyet mi, Milliyet mi bağımsız,sermayenin elindeki medya oyuncak değil midir? pino, petrol tröstlerinin, silah tekellerinin, uyuşturucu baronlarının sermayesinin ürünü olan medya, bağımsız olur mu? sermaye kuruluşu ve amacı kar, çalışan emeği sömürmek olan şirketler bağımsız olabilir mi, sevgili padişahım?! Ağayla uşağı hikayesine döner bu! Göz var, akıl var, mantık var, yaşanılan gerçek ve bilinç var, tanıklık var, asıl kaynağımız bu ve sana da nasip olsun.
İli aşamalı bu:

1) ben eğitimliyim. Daha lise döneminde gerçek haberi soytarılıktan ayırt etmeyi öğrendim. (Gerçek eğitim böyle bir şey)

2) Bir çok bilgi kaynağı var. İnternetten önce bile A gazetesi / B Televizyonu, / C dergisi filan vardı.

Ve: Kimse karışamaz. Sputnik seviyorsan senin için Sputnik iyidir. Aydınlık seviyorsan senin için Aydınlık iyidir. Ama benim seçimime de sen saygı göstereceksin.

Çık piyasaya, kaç tane giyim modeli var. Hepsi giysi. parana imkanına göre para verip alıyorsun. Bu da öyle.

Ama çoğu insan özenmez. "K.mı örtsün yeter" der. Öyle diyorsan o da senin sorunun.

Ben daha çok devlet güdümündeki medyaya inanmadığımı belirttim. Medyanın özgür olmadığı ülke demek devlet güdümünde medya demektir. Türkiye öyle. Araştırma yapıp listeyi daha da uzatabilirsin. TR basın özgürlükleri konusunda 160 küsürüncü sırada, Haiti'nin Angola'Nın gerisinde. Ben bunu anlatıyorum.

Sence bir insanın (yazar/gazeteci/edebiyatçı) ceza korkusu olmadan dilediğini yazabilmesi iyi bir şey değil mi?

- Senin dediğini anlamadım sanma. Da seçerim. Fox New asparagas gelirse Le monde'a geçerim, BU sonuncu aşırı entel gelirse BBC'ye geçerim, BUnlar burjuva gelirse Aydınlık okurum. Seçim bana kalmış. Yeter ki benim sevdiğim yazar sokak ortasında kurşunlanıp sorusuz sualsiz gözaltına alınmasın.

Yani gerçekten mi anlamıyorsun? Bana anlattırmak için mi yapıyorsun?

Evrim karşıtları da senin gibi, onlarda aynı ve biz yine gerçeği söylüyoruz, görmüyor musunuz değişmiş(milyonlarca fosil), değişiyor! Galileo gibi, siz ne derseniz deyin, dünya dönüyor! Ne yapıyorlar? senin gibi, Darwin=Nazizm edebiyatı, "güçlü olanın hayatta kaldığı" ifadesinden seninle aynı mankafa safsatayı basıyor, güçlü ifadesini de fiziki güç sanacak kadar aldatılmış durumdalar(şıp demişsin dibine düşmüşsün, konsey diyorum bir şey anlamıyorsun)... materyalizm, maddiyat, bunlar maddiyatçı(hönk) vs, ama senin sözlerin ideolocikkkk! Çürüt o zaman, rüzgara karşı işeme...
- Onu anlatamıyoruz. Acayip bir örnek verdin ama, Evrim konusunu herkes anlamıyor. Ailede "topraktan yaratıldı" denmişse ve o kişi sonradan bilimsel bir kişilik geliştirmezse o genelde "topraktan yaratıldı" olarak kalır. Bir şey de yapamazsın

Milyonları temsilen verilen hak ve özgürlüklerin, başta işçi sınıfı ve kölelerin mücadele ve örgütlü kazanımıdır(öyle değil midir?).
- Değildir. Mantık ve felsefe ile kanıtlanmış, yeryüzündeki he rinsanın sahip oldukları, yozlaştırılamaz haklar vardır. Başlangıç yeri de felsefedir. Aylık gelirin filan değil. Tüm insanların böyle bir hakkı vardır. İnsan olmaktan kaynaklanan haklardır.

Örneğin Avrupa da 8 saatlik, 6 saatlik(sosyalist saat) çalışma için milyonlarca insan mücade etti, eğer bir hak, zorla ve mücadeleyle elde ediliyorsa bu bir lütuf değil, kazanımdır, bende bundan söz etmiştim, biz kazanmak zorundaysak, sisteme ait değildir, aksine sisteme karşı kazanılıyor demektir, demek ki koşullar önemli. bunu idrak edecek kadar kapasite gösteremedin.
- O Başka. İnsan hakları beyannamesi "Tüm insanlar eşittir" gibi genel bir ifade kullanır. Snein verdiğin örnek + 1960'larda farklı ten renginden insanların eşit haklara sahip olabilmeleri mücadele ile olmuştur.

Çok önemli nokta: Eski düzende, 1960'ların ayaklanmaları katliamla bastırılırdı. Modern dünyada, katliamla bastırılamıyor. dinlemek zorunda kalıyorsun. Adam haklı olunca da istediğini vermek zorunda kalıyorsun.

ABD anayasası İnsan hakları beyannamesidir. senin anayasan "insan haklarına saygılı" (ne demekse). İdi ayrıca. Şimdi AKP ne yaptı onu da anlamadım. İran Cumhuriyet olsaydı Anayasanın Kurana dayalı olması filan gerekirdi. Putinizm de öyle. Bunlar örnek değildir. Ben gerçek cumhuriyet olan ülkelerden bahsediyorum.

Mesela Sebep olmadan kimsenin evine giremezsin. Sorusuz sualsiz tutuklayamazsın. Suçluluğu kanıtlanmamışsa, suçlu muamelesi yapamazsın.

Bu konularda kitap edinirdim senin yerine olsam. + TC anayasasını da okuyabilirsin. Çünkü o da hiç fena değil bu dediklerimi anlamak açısından.

Örneğin 8 mart, 10(!) saatlik işgünü ve kölenin çalışma şartlarının iyileştirilmesi için müdacele eden işçilerin (kapitalistin de senin de vicdanın çıkarına kadar, 16 saat, 14 saat, 12 saat çalıştırmak nedir ya?) kıyımıyla , direnişiyle,mücadelesiyle kazanıldı. dünya emekçi kadınlar günü, bu direnişlerle anlam kazandı, bazı haklarımız varsa, milyonlarca emekçinin savaşı, mücadelesiyle sağlandı, kapitalizm ise direnebildiği kadar direndi ve her fırsatta hak ve özgürlükeri kırpmak için yokluyorlar. kaldı ki sömrüge ülkelerde de hak ve özgürlüklerin olmaması için çalışyorlar, zira ne kadar kölelik, o kadar fazla sermaye, sömürü kazandırıyor bunlara, yani emekçi, dolayısıyla toplumsal haklar ne kadar düşer, patronların kazancı o kadar yükseliyor, sistemin yapısı bu, demorkasi ve kapitalizm tahteravlli gibi, birisi düşmeden, diğeri yükselmiyor ve emperyalist ülkeler, hegomanyalarında, bunu özellikle gözetiyolar, olabildiğince demokrasiden uzak, aidiyet batağına saplanmış toplum yapısını örgütlemeye çalışıyorlar, onlarcası gözümün önünde duruyor işte!... niyetin üzüm yemek değil, normal karşılıyorum zira her kapitalist senin gibi yapar, sorunun psikolojik de. Sömürünün, servet, sermayenin borusunun öttüğü, egemen olduğu koşulda, eşitlik ve adalet olabilir mi? Bunlar olmuyorsa gerçek demokrasi olabilir mi?
Şu Rus medyasından(?) bakabilirsin.
- Sipasiba. RUsların Lada arabalarını severim (sağlam derler), Soyuz füzelerini severim. Gazete dergilerini okumam. (siyaset bilimci filan olsam belki anlamak için okurdum)

- Bu dediğin doğru olabilir. Atatürk'ü bile öldürtmeye çalıştılar. Atatürk döneminde Afgan Kralını öldürtüyorlar. Sonra İran batılılaşma yolunda bir ülkeydi. Ne oldu da 40 sene mollaların esaretinde kaldılar. Bunlar hep bilinmeyen şeyler.

Sonra Bolivarcılardan, Peronistler söz etmişsin. Chavezcilik vardır. Ve Hugo Chavez Bir Bolivarcıdır. Bolivarcılık bizdeki demokratik-sosyalizme karşılık gelen gayet de anti-emperyalist ve bağımsızlık yanlısı bir ideolojidir.

Peki ne oluyor da bu olumlu çabalar başarısız oluyor?

- Buna senin bir yanıtın var. Benim de bir yanıtım var.

Benim önerim. BUnun doğru bir yaklaşım biçimi olmadığı. Senin kleptokrasi dediğin şeye yol açtığıdır. Sen eski mesajında "Batı dünyayı sömürdükten sonra birazını kendi fakir halkına veriyor" olarak açıklamışsın. Hiç yok öyle bir şey. Bu da Arabistan'ın petrolü gibi. 3-5 tane sülaleye gider. Halk işte 1. DÜnya savaşı siperlerinde ölür, hastalıktan / tifodan ölür / Fakirlikle baş edemediği için deniz aşırı ülkelere göç eder.

Hiç düşünmüyor musun?

Avustralya'yı biz bulduk diyelim. Gider misin? Kendini aileni, o dönemin deniz araçlarına tıkacaksın, gideceksin, harbi harbi yerleşeceksin. Yapar mısın böyle bir şeyi?

Yani hayır.

Benim önerim. Bolivarcılığı tutmamın sebebi. Halka güç / ekmek / sağlık hizmeti / eğitim verirsen,

Hatta bunla da kalmayıp, Kant'In önerdiği gibi, Uluslar arası düzeyde de vahçi kapitalizmi dinginlersen, kapitalizm yıkılmaz. Ama patron da bundan kazançlı çıkar (sonuna kadar karşı çıkmasına rağmen)

Yani sen patronun kaynağına, parasına, petrolüne göz dikmişsin.

Ben patronun gücünün paylaşılmasını öneriyorum. O şekilde sonuç alacağıma inanıyorum.

Hıhı, şu konuda Trump, Merkeli seviyom, Putin şöyle böyle diyen ve bunuda teori sanıp, safsata üreten, cehaletin yetmediği için bana saldırıya çeviren sen değilmişsin gibi. Putin de senin, Bush ailesi de, kumarhaneler, uyuşturucu kralı Trump da, bankacı Macron'da senin, Erdoğan'da senin, kapalı kapılar ardında ölüm fermanlarına imza atan, emekçiye ve dünya halklarına karşı olabildiğince saldıran, sermayenin ve tröstlerin(baronların) temsilcisi ve çıkarlarının savunucusu, Erdoğan'a aşık, kukla Merkel de senin, tüm mafya-baron sisteminin temsilcileri senin.evlat ayrımı yapma Anlatılan senin hikayen...
Ne Putinci olabilirim ne senin gibi Trumpçı, ben sana cevher niteliğinde bir bilgi ve olgu zemini sundum sadece, eşeğe gül vermişler, almış kıçına sürmüş... pasta diyorum, paydaşlardaki artış diyorum, dilimelri ufalıyor diyorum, rekabet diyorum, koşullar diyorum, Rusya, bir Almanya da olsa, başında Merkel'de olsa, pastadan pay almaya başladığı için, bu propaganda ve paylaşım savaşının tarafı olacaktır diyorum. yani kişiler belirlemiyor, cevher niteliğinde bilgi veriyorum sana, kişileri savunmuyorum,olgu sunuyorum, beyincikten yukarıya, beyine ilerlesen, 5 dakika düşünsen ne kaybedersin?...
- Ben dediklerini inkar etmedim ki. Aynı gözlemi yapıp farklı bir çözüm öneriyorum.

Sana kalsa Hitler de haklı. Kim pastadan pay alacak? - E Ari ırkı alsın. Filan. Yani doğru ama yeterli değil söylediğin.

Daldan dala saptırıyorsun, her ifadeni alsam, her ifaden de rezil olacaksın. Kapitalizm de 1200 lü yıllarda doğmasına ve 1200 lü yıllarda zaferler kazanmasına rağmen, süreç 500 yılı buldu yani feodaliteyi bir günde devirmiş değil! kaybettiği de oldu. Bunlar olacak, emekleye, emekleye, düşe kalka, yürümeyi ve koşmayı öğrenecek, gelişecek, serpilecek, zaman ve birikim-deneyim, organize olabilmek, direnebilmek vs. Gitmekte ve gelmekte olanı görüyoruz...
14 kapitlaist devlet, 1917-1924 yılları arasında SSCB karşısında yenildi. Kurtuluş Savaşında da yenildi, mantık yaşın merak konusu, kapitlalizm daha iyi olduğu için değil, güçlü olduğu için ayakta ve toplumalr da kapitalist toplum yani sistem tarafından bilince ve politize durumdalar, bu sebeple de şimdilik güçlü...
- Ben Modern liberalizmi 19 yy'da Fransız devrimi sonrasında gelişen bir şey olarak görüyorum.
- Leninist girşim hakkında da çok konuşulmuştur. Özellikle Stalin ve Troçki'Nin ayrı düşme meselesi filan vardır. Ama 21 yy'da mesela Bolivarcılar gibi, daha uygulanabilir sosyalizm formları bulmamız gereken bir noktaya geldik. Ben bunu savunuyorum.

3) Kapitalizm kötü. Anladık. Da mesela ROma imparatorluğunun ekonomisinin %100'ü köle gücüne dayanırdı. Yani Kapitalizm öncesi de insanlık melek değildi. Dİnlerden sonra senin dediğin serflik sistemi geldi. Sonra Vahşi Kapitalizm (ülkemizde halen devam eden) Sonra modern kapitalizm. Almanya gibi ülkelerde. Amele olmak yüne zor. Ama koruyucu gözlük olmadan parlayan kaynak aletine bakmıyorsun (Adamı hapse atarlar çünkü)

Bundan sonraki evre sosyalizm, Bolivarcılık , Chavezcilik filandır. Ondan sonra da (teorik olarak) Komünizm / anarşizm evreleri filan vardır.

CUmhuriyet bu saydıklarımın hangisine engel teşkil ediyor? Anayasal düzen olması, Hukuk üstünlüğü ve düşünce özgürlüğü bu dediklerime engel mi?

- Troçki ve Stalin de bu açıdan anlaşmazlığa düştüler ve birincisi ikincisi tarafından Meksika'da öldürüldü. Da bu açık bir tartışmadır. Tartışmak istiyorsan tartışırız.

Feodalizm döneminde neden doğulaşmaya çalışıldıysa, her sistem, öncekinden daha ileriyi temsil ediyor, çünkü inanlığın birikimi de sözkonusu... Kapitalizm ve haliyle bilim-teknoloji batıdan yükseldi, kaptalizm koşullarında kölelerin ve işçi-emekçilerin, ilk direnişi, hak ve özgürlük kazanımları da batıdan yükseldi. Gelmekte olanı görmemek ve direnmek, yıkımı ve yeni kurulumu getirir. kamyona rağmen at arabasında direten, uzun süre kalıcı olamaz, tarihi, 1.000 yıllık olsa dahi, koşullar değişmiş. Kapitalizm de, hak ve özgürlükler, demokrasi ve sosyalizm karşısında aynı duruma düşmüş bulunuyor. dilediği kadar sahte politkalar üretsin ve dirensin, bir yere kadar.
- İşte felsefi temeli bilmiyorsun.

Platon'da "Devlet" adlı kitabında "Aydınlanmış Kral" olayını savunur. Hatta Montequieu Kanuni Sultan Süleymana "Sen Aydınlanmış Kralsın" dediği övgü dolu mektuplar göndermiştir.

Bugünün şartlarında "aydınlanmış kral" olayın ahalen inan kimse yok. Çünkü felseef kendi içinde bunu çökertmiş. "güçler ayrılığı" denen bir şey var.

- Daha kolay değil mi "çok akıllı" birini bulup bütün gücü ona versek olmaz mı?
- Olmaz işte. Olmuyor. Herkesin yararına işleyen sistem istiyor musun? (ekonomi liberal de olabilir sosyalist de olabilir) güçleri ayıracaksın. o onu denetleyecek, bu bunu kontrol edecek, her şey bilinecek, şeffaf olacak, halkın her aşamada söz hakkı olacak.

Siz aşırı basitleştiriyorsunuz. Dİyorum ya asker beyinlisiniz.

Senin aklın ermez, ama kapitalizm bir kaç yüzyıl kendi SAF doğasını yaşadı, taa ki, işçi, emekçi ve kölelerin isyanlarına ve bazı hak ve özgürlükleri söke, söke kopartana kadar. Kaynak istiyorsan kaynak vereyim, aama şu çarpıtma işini bırak.
- Ben ne zaman hakkını almasın dedim? Liberal ekonomiyi savunmak ayrı, cumhuriyet sisteminin mevcut sistemlerin içinde uygulanması en mantıklı sistem olduğunu savunmak farklı.

Yoksa Ya Xi Jinping olacak, ya Putin olacak, Ya da senin reisin gibi biri filan olacak.

CUmhuriyet modern devletlerin yönetim biçimidir. BU kadar. Bitti.

Dilersen şuradan başla; İngiliz, İspanyol sömürgeleri, sömürge bakanlıkları, sömürge muhtarlıkları, Amerika kıtasının işgali ve yerli soykırımları, 18-20 yüzyıl kapitalizmi, kapitalizmin en tabi yapısını temsil eden, 1700-1950 yılları arası, iş ve çalışma koşul ve yasaları hangi sınıfların mücadelesinin ürünü, bu uğurda ne canlar vermişler, mücadeleler kaç yüzyıl sonra birikmiş, yüskelmiş, bilinçlenmenin, irade koymanın, birikimin uzun vadesine bak, ama bakmayacaksın işine gelmiyor... Avrupada sendikal hareketler, hak ve özgürlükler nasıl kazanıldı... zincirli köleler ve kölelikler, kölelerin isyanı ve kazanmasına kadar, kaç yüzyıl sürmüş, kapitalizm ne demektir, hangi koşullarda en verimli sömürü ve güce sahip olurlar... latin Amerika mı? İşte tam da o başta İngiliz, İspanyol ve ABD emperyalizminin zincirli köleleriydi. latin Amrika halkını anlamak da lazım, dedeleri, nineleri, şimdi kendilerine ambargolarla, kukla hükümetlerle zulmedenlerin bağladğı, zincirli ve kırbaçla eğitilen kölelerdi. Bilimsel olarak ortaya koyduğum gibi -bu yüzden argümanlara cevap vermiyor, safsata üretiyorsun-, kapitalizmin, elitler arasındaki rekabet kuralları dışında demokrasisi yoktur, fazlası ancak işçi, emekçilerin, kölelerin mücadelesiyle, söke, söke alması ve kapitalistlerin ödün vermesi, ve ödünle ve ödün politikalrına hak vermesiyle oluyor. Latin Amerika halkı, zincirli köle torunu olmakla, emperyalist kamplaştırmalar, poltikalar ve kukla hükümetler yüzünden o düzeye ve bilince erişemiyor, bir şeylerin farkında çünkü ataları bunalrın elinde köleydi, tepkililer, ama sebeplerine dair bilince etkin biçimde erişemediler, ama erişecekler. O zamana kadar emperyalistler için en kazançlı sömürgeler olmaya ve iştah kabartmaya devam edecek. Kısaca demokrasi dışarıdan paketle gelmiyor, kapitalizme karşı, yerleşik toplumsal bilinç en önemli temel haline geliyor, anlamıyorsun, ama eşek derisi suratına tokat gibi inebildiği zamanlar olur ve ömrün yeterse, istemesen de anlayacaksın. Alim olgularla anlar, cahil musibetle...
- Benim kişisel teorim bu türden saldırgan sistemlerin belirli sınıflara yaradığıdır. Dediğin dönemlerde Fransız / İngiliz Soylu sınıfları büyümüş, serpilmiş, şatolar, devasa saraylar filan yaptırmışlar. BU olay da bana bizdeki Lale devrini hatırlatıyor. Bizdeki Lale Devri de Konstantiniye'Nin ilk dönemlerini hatırlatıyor. İmparatorluğun her yerinde buldukları güzel heykelleri, değerli nesneleri toplayıp toplayıp Bizans'a getirmişler. Ya da ondan önceki kent devletleri de öyle. Çok fazla tarih dersine girmeyeceğim.

Da O kadar insan Ameirka'Ya niye göç etti o zaman? Senin dediğin 3-5 soylu sınıfı zenginleşiyor mesela "Kraliçe Margot" diye 80'lerde bir film vardır (İsabelle Adjani'Nin). İnanılmaz lüks içinde yaşıyorlar. Birirlerinin kuyusunu kazıyorlar (iktidarı / parayı elde tutmak için) halk din savaşından, hastalıktan, açlıktan kırılıyor.

1789'da halk niye ayaklandı (ondan 5-10 sene önce İngiliz halkı niye ayaklandı?)

Sana önerim. Ban saçma sapan birinin ismini vermişsin. Benle konuşurken bu tür kişilere gönderme yapma. Gerçek tarihi oku. Gerçek Tarih: Çin'de neyse Avrupa'da da aynı. Kendi halkını eze eze yapmışlar ve tuhaf ama, o kadar altının / zenginliğin vs. halk açısından epk bir faydası olmamış.

Ve Başlangıç noktası da aydınlanma çağıdır. İlk kez o dönemde "herkes nasıl faydalanır?" diye soruluyor. ve cevaplar gelmeye başlıyor. K. Marks ve Proudhon da cevap üretiyor. Ama Cumhuriyet de önemli bir cevaptır. "CUmhuriyet Kapitalist safsatasıdır" diyorsan asker beyinlisin. Bilmiyorsun ve araştırmıyorsun.

Yazdıklarını artık okumayacağım, bir şey yazdığında yok, sırf safsata, laf atma, ki bilerek veya bilmeden dahi olsa konuyu manipüle ediyor, gerçekleri baypass etmeye çalışıyor, aldanıyor ve aldatmaya çalışıyorsun ve trollüyorsun, bağımsızlık ve hak, hukuk düşmanısın, o sebeple seni ve davranışlarını anlıyorum. kaba, saba değindiğim "hangi koşullarda" demokrasi mümkün, emperyalistler neden saldırıyor, sırayla işleyeceğim, sana uydum hata yaptım, ağına düşmüş oldum.
- Sen bilirsin. Ama ben Cumhuriyete inanıyorum. Cumhuriyete inandıktan sonra zenginliklerin önce uluslar sonra halklar arasında daha iyi pay edilmesi gerektğine inanıyorum.

Sen biraz 70'lerin "Tek yol devrim" kuşağında kalmış gibisin. Anlaşmazlık çıkmasını o yüzden normal kabul ediyorum.

Da bende de sonradan olmuş bir şey. Nasıl olduğunu ben de bilmiyorum. Ama toplumsal sözleşmenin önemine daha çok inanmaya başladığım bir dönem oldu.

Bu anlattığım da mutlak gerçek değil. Benim vardığım sonuçlar. Felsefi olarak da senle tartışıyorum.

Onun dışında bir şey yok
Alıntı ile Cevapla
  #203  
Alt 25-05-2019, 02:27
ForumKirpisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ForumKirpisi ForumKirpisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Nov 2018
Bulunduğu yer: Merkez/Çin
Mesajlar: 1.838
Standart

valla ab ülkelerinde banka işi yap gör.
türkiye gıda, banka, inşaat gibi konularda çok ilerde.
hele bankada 1 numara. gıdada en iyisine oynar. çeşitlilik kalite falan çok iyi.
sinema gibi konularda da ileriyiz. ama yapan sayısı az.
bi de bi şeyi ürünleştirme konusunda çok ileri.
otelcilikte de çok ileri.

tekstilde fena değil. ama fason atölyeler sayesinde berbat kalite.

böyle paris paris diyenler gidip buruk tatlı acı badem ezmeli kruvasan yiyip
leş gibi kahve içip dönüyolar. bi cacık yok yani.

o kadar zor değil gitmesi.

ben yurtdışında çok markette ne alacağımı bilmediğim zamanlar biliyorum.
çünkü gıdada ürün çeşidi yok. kalitesini sevmiyorum. adamlar yer fıstığını düzgün
kavuramıyor.

ben şekerli şeyleri sevmem pek ama mesela dondurma alıyon kremasındaki şeker oranı
birbirini tutmuyor.

fıstık ezmeli mısır pufu arıyon yok. lanet olsun.

bankada ileri derken heriflerin internet bankacılığı antika. bankaya gidip gidip durduktan sonra napam ben.
Alıntı ile Cevapla
  #204  
Alt 25-05-2019, 02:37
ForumKirpisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ForumKirpisi ForumKirpisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Nov 2018
Bulunduğu yer: Merkez/Çin
Mesajlar: 1.838
Standart

sağlık sistemine gelelim. sağlık sistemi batsın diğerlerinin.

yarık kafayla 6 saat sıra bekledikten sonra devlet ödese nolur

uyduruk revell uçağı yaparken maket bıçağıyla parmağımı kestim acilde 1 saat 45 dakka parmağıma pres yaptım beklerken.

ilaç yazdırcam 2 saat bekledim sıra yok.

bizde sağlık sistemi de ilerde.

sıra olmamasına rağmen 2 saat bekliyorsun. özel hastane olayı da yok.

özel klinikler var veya özel klinikten bozma hastaneler var. onlara gidebilirsin sayısı çok az.

dünyada sağlık dedi mi almanya, isviçre, abd kısmen, japonya, güney kore ve türkiye. gerisi nanay


doktora muamele çok kötü bizde. doktorların da canı çok sıkılıyo, kalitesiz doktorlar var tabi ama doktora muamele kötü.

anam hastaları darp etmek durumunda kalıyor mesela ne bileyim ısrarla yanlış ilaç yazıp beni öldüreceksiniz diye şikayet eden mi dersin,
sigaradan kanser olunmaz diyen mi , tehdit falan ediyolar onları bi kaç kere dövdü güvenlik ayırmış.

bıçak çeken, babamı öldürdünüz diyen oluyor falan. bi ara aşiret oluyodu onlar geçti şimdi.

önceleri şikayetlere üzülüyodu sarı zarf geliyodu sonra şikayet edenleri bazen azarlamaya nadiren dövmeye başladı şimdi pembe zarfta geliyor tebrik.
Alıntı ile Cevapla
  #205  
Alt 25-05-2019, 08:32
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.651

Onur Üyeliği 

Standart

Leonardo´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sana göre: "Millet Batı'ya göç etmek istiyor çünkü Batı dünya kaynaklarını sömürerek zengin oldu"

Bana Göre: "Millet Batı'ya gitmek istiyor çünkü Batı Türkiye'nin 100 sene ilerisinde".
Neden geride? İşte çarpıttığın yazılarımda nedenleri işlediğimi göreceksin. Yine çarpıtma-çıkarım, yine biçimcisin, yine anlamsız kıyaslar ve cahil... - ben, Avrupa sömürdüğü için ileride demedim, bu senin YALANIN, indirgemen, kendi sığlığın...

Batıya gidenlerin çoğu da AB "ileri" diye gitmedi, asıl gerekçe iş için gitti, koşullar ne kadar önemli değil mi? Bir koşul vardır iş için, bir koşul vardır kendini ifade edebilmek için, baskıdan kaçmak için. Çarpıtmasan belki birazcık anlayacaksın. AB'de pastadan payı düştükçe, etksini göreceksin, zaten görmüyor muyuz? Almanya'da 5 milyon kişi yeterli gıda alamıyor
2018 de ise bu oran ve sayı yükselmekte.

Bu link burada dursun, basit olarak olgu ve bilgi, bilimsel ifade ettiğim bazı detaylar için, daha sonra alıntı yapabilirim. Elbette eleştirdiğim yönleri de var, ama madem aynı ekolün bir başka neo H.Yahyamızda materyalizm, bilim ve marksizm alerjisi var,öyle olsun...

Yine de ifadelerimden, ileri-geriliğin de nedenlerini örğenme, görme şansın var. İleri, geri kelimesi de ayrıca muğlak, e-göresi olmalı. ekonomi-politik dersen de, demokrasi dersen de, hak ve özgürlük dersen de, kapitalist gelişmeyle olduğu kadar bağımsızlıkla da ilgilidir(ki bu çarpıttığın ifadelerimde önemli bir faktör olarak geçmekte).

Yaşadığın doğa, her şeyin birbiriyle ilişki halide olduğu bir dünya, saltık ve kişiye has bir ilişkiden söz edemeyeceğimiz gibi, şu ya da bu konuya dair etkileşimli bir çok faktör olabilir ve olmakta. O yüzden "neye görelik" ve "KOŞUL" önemli ve sen bilerek, ifadelerimi dayank ve koşullarından yalıtarak, koşullara girmekten kaçmak için çarpıtıyorsun. 1 Tane ifaden yoktur ki, bir dayanağa, temele ve koşula danıyorsun olsun, laf söyledi sukabağı...

Türkiye uçak fabrikası olan bir ülkeydi... Ne zaman ABD hegomanyasına ve sömürge haline geldi, bir de ondan sonrasına bakın, işte yakın bir örnek, o zaman çözmen gerekir(ifadelerim açık ve sebeplere, olgulara dayalı). Hegomanyasında kaldığın sürece nasıl ileri gideceksin ki, senin ileri gitmen, hegomanyanın, sermayenin çıkarlarına ters. 10 adım ileri gidersen, askeri, siyasi, medya+sermaye+proje+aidiyet partileri, 1 darbeyle 20 adım geriye atmakta. dediğim gibi, toplum olarak bilinçli ve emperyalizmi, kapitalizmi anlamamız şart, seni asıl rahatsız eden de bu ifadelerim ve gerçeğin farkında olmamız...

1930-40 larda Faşizmin egemen olduğu Avrupa, o dönemlerde, demokrasi namına nereden ileriydi ki? kumdamı oynuyorsun?...

mesele salt hak ve özgürlük mücadelesi ise, -ki senin açından, Türkiye, dünya tarihinin hak ve özgürlük mücadelesinin en yoğun yaşandığı ülkelerden birisi değil miydi? Sömürge ülke, komprador işbirlikçiler, kuklalarla yönetiliyor-du, ABD'nin çözümü dilediği gibi hegomanya kurabileceği bir ülke ve toplum gereksinimi, mühendislik ve projeleler bizzat ABD+AB tarafından planlandı ve yürütüldü, cevap DARBE... Çünkü böylesine sömürge ülkeler, maaliyet gerektiren hakları sağlayabilecek bir ekonomiye ve üretim gücüne sahip değildi(ben ne anlatmıştım ki?) bu sadece Ben bilmiyorum, sömürenler de biliyor.

Neden her cevabınla çarpıtıyorsun, sen nesin, gerçekten kelime bulamıyorum? bir sen alavere yapıyorsun, trol yöntemleri kullanıyorsun. Aaçıkca belirtilmiş ifadeleri dahi çarpıtıyorsun. Buyur, bir kesit alıntı yapayım;
spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sonra ısrarla belirttim, AB demokrasisi, kaynak sömürüsü gibi avantajlara sahip, yani dünya kaynaklarından akıtılan bir pay var ve sosyal haklar belirli oranda karşılanabiliyor, ekonomik olarak pay ayrılabiliyor ve toplumsal bilinç en önemli faktör ve bu bilincin tarihsel bir kökeni, mücadele tarihi var. Bu olmasa ne olurdu? .
ne dememi bekliyorsun, diyorum ya, seni tanımlamaya kelime bulamıyorum. Bu kadar basit ve bağımsızlıkla ilgili kısımlara dair, tüm yönleriyle, örneklerle, sebepleriyle, konu dahili, her kalemin detayına girmeden, BİLİMSEL olarak ifade ettim.

Senin cebine 30 TL girse, bu yıllık bütçen olsa, ben bunun yarısını senden alsam, kalanın yarısını da %1 alsa, yılık maaliyeti 10 TL olan bir sosyal hakkı nasıl karşılayacaksın, seni tanımlayacak kelime bulamıyorum.

İleriliğin e-göresi teknolojsi ise, teknoloji ve sermaye sınır tanımaz, anlamadığın gerçek şu, sömürge ülkeler geri KALIYOR-bırakılıyor, böylece diğeri ileri oluyor, sen tersten bakıyorsun. bağımlı olanın temel çıkarı bağımsızlıktır, emperyalistlerden, zaten bu durumun önemli mimarlarından demokrasi bekliyorsun(ki bu kadar cahilsin), buna izin verilmez-boşa bekleme, ama bir koşulu var, söke, söke almak, toplumsal bilinçlenme ve bilinçli örgütlülük, kapitalizm, emperyalizm mutlak değiller, toplumsal direniş ve örgütlü toplumlar hakkından gelir-gelecek, gökten bir kurtarıcı inmeyecek...

Teknoloji mi, Türkiye ne zaman ABD güdümüne girdi, bütün ilerleme sonra erdi -kültür de dahil ve din egemen topluma doğru yeşil kuşak projesi işletildi-, üretmeyeceksin, ben satacağım dendi, bağımlı olacaksın, sınırlarım dışına çıkmayacaksın, dediğim olmazsa ayağını kaydırırım dendi ve gücü einde tutan yerli işbirlikçiler semirtildi... ekonomik olarak bağımlı isen, politik olarak da bağımlı, amadesin demektir. halbuki Almanya faşizm altında boğuluyordu, senin ilericilik anlayışın da bir garabet!

Emperyalist çıkarların, toplum mühendislikleriyle, ekonominin sömürüldüğü bağımlı ülkenin imkanı ile bağımsız olan bir tutulabilir mi Neo? Yoksulluk ile bilinç dahi ters orantılı, bunu da açıkladım, buda ayrı bir paradoks.

AB de dahil, ekonomik grafikler düştükçe, hak ve özgürlüklere saldırılıyor, tıkanıyor, sermayenin şantajları da var, sola karşı, SAĞ politikalar yükseliyor, lojistik sağlanıyor, çeşitli fobiler kullanılıyor, medya tarafından, özellikle öne çıkartılıyor, gündemde tutuluyor vb - çünkü sermaye ve çıkarları, karakteri zorluyor, bu dahi, ekonomik durum ve hak-özgürlükler dengesi-zliği ifadelerim açısından yeterli ve dile getiriyorum. sermayenin yönelimi için özel proje üretmesi dahi gerekmiyor, çıkarları otomatikman yönlendiriyor, plan, proje, siyaset mevcut durumdan, konumdan, üretim ve çıkar ilişkilerinden açığa çıkıyor.

Sen benim kölem olsan -gerçi kölesin ya neyse- benim çıkarım seni çok çalıştırıp az vermek, bilincini benim çıkarlarım temelinde belirlemek, senin çıkarın ise, az çalışıp, hakını almak, ama asıl çıkarın benden kurtulmak olur

Önce, öğrenmen ve anlaman gereken, sermaye ve demokrasi bağdaşmaz, bu laf değil, ikisinin de karakter ve yapısıyla ilgili ve emek-sermaye çelişkisi, çatışma ve savaşı sermaye var olduğu sürece var, 1970, 2019 diye bir belirteci yok. Ancak birikim, sıçrama, sönme, seyir halindedir ve grafiği çatlatana kadar da devam eder.

Demokrasi, hak ve özgürlük mücadeleri + bağımsızlık mücadelesi, birbirinden ayrı ve bağımsız ele alınamaz. Bu bir tespit ve teşhistir, bağımlı insan özgür olabilir mi? Ülkeler de olamaz.

Gerçekten demokrasi mi istiyorsun, konseyleri, adaleti, bağımsızlığı(özgürlüğün ilk koşulu!) eşitliği, ayrıcalık(parayla sağlalan da dahil) olmamasını(demokrasinin ilk koşulu) istemelisin, oysa aksine engel olmak istiyorsun, kapı kulluğuyla bir yere varamazsın.Neden çarpıtma ve safsatalar için bu kadar çaba sarfediyorsun ki, "özgürlük, eşitlik, adalet, demokrasi istemiyorum" de ve kurtul... Cumhuriyet seviciliğin de bir yalandan ibaret çünkü sevdiğin ne varsa, yağmalanmasına tarafsın

Yazdıklarının gerisini okumadım, dediğim gibi her paragrafın çarpıtma ve öyle basit çarpıtmalar ki, düzeltemesi zor oluyor. Önce bu çarpıtmandan vazgeçmelisin ve düşünmeyi, görmeyi, akıl ve mantıkla sorgulamayı, bu kişi neye göre yazmış demeyi başarmalısın...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku, dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (25-05-2019 Saat 15:23 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #206  
Alt 25-05-2019, 15:40
ForumKirpisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ForumKirpisi ForumKirpisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Nov 2018
Bulunduğu yer: Merkez/Çin
Mesajlar: 1.838
Standart

ileri geri olmak mesele değil. bi alman yönetici geldi bosch'a müdür olarak, adam diyor ben bu kadar havuzlu ev görmedim almanyada.
biz de bu kadar çeşit yok. bilmemne yok.

Valla çok doğru yazmışsın siperteküs. Biz Türkiye'nin uçak planlarını Polonyalılardan görüyoruz. Adamlarda arşivcilik var.
Nuri Demirağ falan korumuşlar çoğunu ama ne olduğunu bilmiyorlar.

Türkiye'de örnekleri yok edilmiş, nedense sanki Türkiye hiç uçak imal etmemiş gibi bir düşüncedeyiz adamlar
olayın anısını bile silmeyi başarmış.

Türkiye yolcu uçağı üretip, bununla seferler yapmış bir ülke. Bunu da daha ilk darbeyi görmeden yapmış bir ülke. O kadar eski.

Türkiye pek bilinmez ama Naziler Avrupa'ya saldırmadan Messerschmidtlerin imalatını da yapmış bir ülke. Pilotlar fantezi
olsun diye Kayseri'de eğitilmemiş.

Daha bez kanat döneminden bir çok ülkeden daha büyük bir filo.

Sonra utançtan ve dansöz politikadan olayı unutturmuşlar.

Bakın Devrim arabaları filmine. Bu film insan aklıyla dalga geçen bir film. Bu filmi Amerika imal ettirse bu kadar kara propaganda olmaz. Bir arabanın planını yapanların sanki ne yaptığını bilmiyor gibi bir izlenim ediniyorsunuz.

Vagon imalatı arabadan çok daha zordur. Devrim arabaları da benzin koyulmayı unutuldu diye vazgeçilmemiştir.
Ambargo ve ölüm tehditi ile vazgeçilmiştir.

Nasıl olsa Bade' lenen daha evvel de bade' lenmiş Hatta bazıları '' Nur Çeşmesinden '' içerek ?? nurlanmışlardırlar
Alıntı ile Cevapla
  #207  
Alt 25-05-2019, 19:13
Leonardo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Leonardo Leonardo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 12 Dec 2017
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1.371
Standart

valla ab ülkelerinde banka işi yap gör.
türkiye gıda, banka, inşaat gibi konularda çok ilerde.
hele bankada 1 numara. gıdada en iyisine oynar. çeşitlilik kalite falan çok iyi.
sinema gibi konularda da ileriyiz. ama yapan sayısı az.
bi de bi şeyi ürünleştirme konusunda çok ileri.
otelcilikte de çok ileri.

tekstilde fena değil. ama fason atölyeler sayesinde berbat kalite.

böyle paris paris diyenler gidip buruk tatlı acı badem ezmeli kruvasan yiyip
leş gibi kahve içip dönüyolar. bi cacık yok yani.

o kadar zor değil gitmesi.

ben yurtdışında çok markette ne alacağımı bilmediğim zamanlar biliyorum.
çünkü gıdada ürün çeşidi yok. kalitesini sevmiyorum. adamlar yer fıstığını düzgün
kavuramıyor.

ben şekerli şeyleri sevmem pek ama mesela dondurma alıyon kremasındaki şeker oranı
birbirini tutmuyor.

fıstık ezmeli mısır pufu arıyon yok. lanet olsun.

bankada ileri derken heriflerin internet bankacılığı antika. bankaya gidip gidip durduktan sonra napam ben.
- Hangi ülkeye gittin? Almanya mı?

valla ab ülkelerinde banka işi yap gör.
türkiye gıda, banka, inşaat gibi konularda çok ilerde.
hele bankada 1 numara. gıdada en iyisine oynar. çeşitlilik kalite falan çok iyi.
sinema gibi konularda da ileriyiz. ama yapan sayısı az.
bi de bi şeyi ürünleştirme konusunda çok ileri.
otelcilikte de çok ileri.

tekstilde fena değil. ama fason atölyeler sayesinde berbat kalite.

böyle paris paris diyenler gidip buruk tatlı acı badem ezmeli kruvasan yiyip
leş gibi kahve içip dönüyolar. bi cacık yok yani.

o kadar zor değil gitmesi.

ben yurtdışında çok markette ne alacağımı bilmediğim zamanlar biliyorum.
çünkü gıdada ürün çeşidi yok. kalitesini sevmiyorum. adamlar yer fıstığını düzgün
kavuramıyor.

ben şekerli şeyleri sevmem pek ama mesela dondurma alıyon kremasındaki şeker oranı
birbirini tutmuyor.

fıstık ezmeli mısır pufu arıyon yok. lanet olsun.

bankada ileri derken heriflerin internet bankacılığı antika. bankaya gidip gidip durduktan sonra napam ben.

Alıntı ile Cevapla Bu mesajdan Alıntı Hızlı Cevap














#204 Mesajı Moderatöre bildir

Okunmamış Bugün, 02:37


ForumKirpisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ForumKirpisi ForumKirpisi isimli Üye şuanda online konumundadır

Denetimdeki Üye


Üyelik tarihi: 27 Nov 2018

Bulunduğu yer: Şüpheci County

Mesajlar: 1.555





Standart


sağlık sistemine gelelim. sağlık sistemi batsın diğerlerinin.

yarık kafayla 6 saat sıra bekledikten sonra devlet ödese nolur

uyduruk revell uçağı yaparken maket bıçağıyla parmağımı kestim acilde 1 saat 45 dakka parmağıma pres yaptım beklerken.

ilaç yazdırcam 2 saat bekledim sıra yok.

bizde sağlık sistemi de ilerde.

sıra olmamasına rağmen 2 saat bekliyorsun. özel hastane olayı da yok.

özel klinikler var veya özel klinikten bozma hastaneler var. onlara gidebilirsin sayısı çok az.

dünyada sağlık dedi mi almanya, isviçre, abd kısmen, japonya, güney kore ve türkiye. gerisi nanay


doktora muamele çok kötü bizde. doktorların da canı çok sıkılıyo, kalitesiz doktorlar var tabi ama doktora muamele kötü.

anam hastaları darp etmek durumunda kalıyor mesela ne bileyim ısrarla yanlış ilaç yazıp beni öldüreceksiniz diye şikayet eden mi dersin,
sigaradan kanser olunmaz diyen mi , tehdit falan ediyolar onları bi kaç kere dövdü güvenlik ayırmış.

bıçak çeken, babamı öldürdünüz diyen oluyor falan. bi ara aşiret oluyodu onlar geçti şimdi.

önceleri şikayetlere üzülüyodu sarı zarf geliyodu sonra şikayet edenleri bazen azarlamaya nadiren dövmeye başladı şimdi pembe zarfta geliyor tebrik.
- Türkiye'deki sağlık sistemi ve doktorların geneli için "fena değil" derler evet.

Hatta sağlık turizmi bile var. Arap ülkelerinde, Afrika'dan, Hatta ucuz tedavi arayan Avrupalılardan.

Durum çok kötü değil.

Ama sebep ne? Tabi ki toplumsal sözleşme. Kör topal da olsa ülke ilerliyor. Bir Suriye gibi yerinde saymıyor. Spartakus'a da onu anlatmaya çalışıyorum.


- Tek adam eliyle gelişim filan olmaz. Spartakus ile felsefi konulara giremiz gerekecek nasıl olacak ben de bilmiyorum
Alıntı ile Cevapla
  #208  
Alt 25-05-2019, 19:52
ForumKirpisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ForumKirpisi ForumKirpisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Nov 2018
Bulunduğu yer: Merkez/Çin
Mesajlar: 1.838
Standart

Spartacus olması gerekeni söylüyor biraz romantik, pek takılma. Ama ben hak veriyorum.
Spartacus adalet olayına takıntılı birisi. Onun görüşünde yamyamlar varken bu düzen gitmez.
Olur olmaz ama ben hak veriyorum.

Belki hiç Dünya görmemiş olsam Spartacus'a hak vermezdim. Batıcılık falan yapardım sizin değiminizle.

Almanya, İngiltere - İrlanda, Hollanda ve İtalya için konuşuyom.

İtalya dandini, yani Türkiye'den zihniyet olarak çağ atlamışlar diyemedim, bizim büyükşehirler onlara göre daha iyi.
Fransa günübirlik izlenim edinemedim pek. Ama Paris aşırı karmaşıktı. Evsiz ve göçmen problemi var.
Ciddi çözülmesi gereken bi problem ve çözmüyorlar. Çünkü yasaları var, gelen göçmeni gönderemiyorsun.

[ not: Ama Yunanistan bu göçmen iteleme olayını yapıyor AB yasalarına aykırı olarak. Gelen göçmenleri geri iteliyor.
Türkiye'den Yunanistan ve Bulgaristan'a geçen göçmenin çok daha fazlası Yunanistan'dan ve Bulgaristan'dan
Türkiye'ye geri geliyor. Onları kıstırıp geri yolluyorlar. ]

Diğer ülkeler Almanya, İngiltere ve Hollanda'da zihniyet olarak bi ilerilik var gibi geliyor. Önce albenisi oluyor sonra anlıyosun ki
onların da içlerinde çürükler var.

İrlanda nüfusu Ankara kadar ama iyidir.

Daha İskandinavya nasip olmadı. Onları zaten Avrupadan saymıyoz adı da
Sikandinevia.

Gidiyon zaten 2 hafta kal izlenim ediniyon.

Avrupa'da iş bulmak çok zor. Türkiye'ye göre yaşam standartların daha düşük olur. Daha kötü evde kalırsın vesaire.
Aynı paraya göre. Bir seviye atlaman lazım. Almanya'da bariz iş ararken yabancılara negatif tutum var ve yabancıları sınıflandırıyorlar.

İnsanlar genelde Avrupaya gidip adam olucam falan sanıyor öyle bi dünya yok. Sen kendini adam edersen her yerde edersin. Üstelik
Türkiyede çok iyi işler başarırsan sana dünyada saygı da o ölçüde çok olur. İş yapması zor yerlerden gelip iş başarmışlara büyük saygı var.


Yazılım özelinde Almanyada siz gidin halı yapın tarzı laflar vardı bu gerizekalı kitleden 10 sene önce. Onların ağzına o lafı tıkanlarımız çok. Şimdi morarıyorlar.

Nasıl olsa Bade' lenen daha evvel de bade' lenmiş Hatta bazıları '' Nur Çeşmesinden '' içerek ?? nurlanmışlardırlar
Alıntı ile Cevapla
  #209  
Alt 25-05-2019, 20:17
Leonardo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Leonardo Leonardo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 12 Dec 2017
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1.371
Standart

Neden geride? İşte çarpıttığın yazılarımda nedenleri işlediğimi göreceksin. Yine çarpıtma-çıkarım, yine biçimcisin, yine anlamsız kıyaslar ve cahil... - ben, Avrupa sömürdüğü için ileride demedim, bu senin YALANIN, indirgemen, kendi sığlığın...

Batıya gidenlerin çoğu da AB "ileri" diye gitmedi, asıl gerekçe iş için gitti, koşullar ne kadar önemli değil mi? Bir koşul vardır iş için, bir koşul vardır kendini ifade edebilmek için, baskıdan kaçmak için. Çarpıtmasan belki birazcık anlayacaksın. AB'de pastadan payı düştükçe, etksini göreceksin, zaten görmüyor muyuz? Almanya'da 5 milyon kişi yeterli gıda alamıyor
2018 de ise bu oran ve sayı yükselmekte.
- Bunlar doğru evet. Benim dediğime geliyor. Her şey çok pahalı. ortalama insanlar harcamalarını filan yazarlar. Bizdeki gibi "rahat" yaşamak. Cip almak, her gün dışarıda yemek filan yok gibi bir şey.

Ve Kirpi'nin dediğini tekrarlayacağım. Oranın da zengin kırosu filan vardır da ben pek görmedim. Hatta hayalimde "varsa onlar da muhtemelen Türktür" diye düşünüyorum. Zengin insan tabi ki var. Ama göstere göstere para yiyen insanları ben tanımadım.

- Bilimsel tez eklemişsin. Vakit durumumu biliyorsun. Bir ara bakmaya çalışırım.

Türkiye uçak fabrikası olan bir ülkeydi... Ne zaman ABD hegomanyasına ve sömürge haline geldi, bir de ondan sonrasına bakın, işte yakın bir örnek, o zaman çözmen gerekir(ifadelerim açık ve sebeplere, olgulara dayalı). Hegomanyasında kaldığın sürece nasıl ileri gideceksin ki, senin ileri gitmen, hegomanyanın, sermayenin çıkarlarına ters. 10 adım ileri gidersen, askeri, siyasi, medya+sermaye+proje+aidiyet partileri, 1 darbeyle 20 adım geriye atmakta. dediğim gibi, toplum olarak bilinçli ve emperyalizmi, kapitalizmi anlamamız şart, seni asıl rahatsız eden de bu ifadelerim ve gerçeğin farkında olmamız...
- Buna katılıyorum. Ama Mao niye 50 milyon insanı öldürdü? Eski düzenin savunucuları daima olacaktır. Türkiye'de asıl sorun bence toprak ağaları ve bunların İnönüden sonra fırsat bulup, yeri gelince "komünist yuvası" suçalamaları, yeri gelince ABD ile işbirliği yaparak, 2000'den sonra şeriatçılarla işbirliği yaparak ülkeyi batırmaları.

- Hegomanya konusunda çok karamsarsın. SAna eski Avrupa'nın feodal yapısını anlattım. paylaşılmayan, genele mal edemediğin zenginlik belli bir kesimin zenginliği olarak kalır. Ülkeleri ileri götürmez.

1930-40 larda Faşizmin egemen olduğu Avrupa, o dönemlerde, demokrasi namına nereden ileriydi ki? kumdamı oynuyorsun?...
- O dönem şimdiki gibi bir popülizm patlamasının yaşandığı bir dönemdi. Demokrasi Fransa'da 3 kere bitti. En son da ikinci dünya savaşında bitti. tek tek anlatacağız herhalde.

İleriliğin e-göresi teknolojsi ise, teknoloji ve sermaye sınır tanımaz, anlamadığın gerçek şu, sömürge ülkeler geri KALIYOR-bırakılıyor, böylece diğeri ileri oluyor, sen tersten bakıyorsun. bağımlı olanın temel çıkarı bağımsızlıktır, emperyalistlerden, zaten bu durumun önemli mimarlarından demokrasi bekliyorsun(ki bu kadar cahilsin), buna izin verilmez-boşa bekleme, ama bir koşulu var, söke, söke almak, toplumsal bilinçlenme ve bilinçli örgütlülük, kapitalizm, emperyalizm mutlak değiller, toplumsal direniş ve örgütlü toplumlar hakkından gelir-gelecek, gökten bir kurtarıcı inmeyecek...
- Önceki yazdıklarını da okudum. TAnım istiyorsan ben çevreciyim. Küresel ısınma diye bi olay var. Burada detaylı anlatmayacağım. Ama seninki "5çocuk / 10 çocuk" diye konuşurken gezegenin ciddi ciddi bitme ihtimali var. Ve İkinci bir gezegen de yok.

- Evet tersten bakıyorum. Bazı algılar sende hiç yok. Mesela küçükleri dövüp durursan, "büyük" kalırsın, ama büyümezsin. Birazcık şans tanırsan, o küçükler de büyürler ve bu şekilde sen daha büyüyebilirsin.

- Bilmiyorsun bazı şeyleri. Kabul edebilirsin.

Teknoloji mi, Türkiye ne zaman ABD güdümüne girdi, bütün ilerleme sonra erdi -kültür de dahil ve din egemen topluma doğru yeşil kuşak projesi işletildi-, üretmeyeceksin, ben satacağım dendi, bağımlı olacaksın, sınırlarım dışına çıkmayacaksın, dediğim olmazsa ayağını kaydırırım dendi ve gücü einde tutan yerli işbirlikçiler semirtildi... ekonomik olarak bağımlı isen, politik olarak da bağımlı, amadesin demektir. halbuki Almanya faşizm altında boğuluyordu, senin ilericilik anlayışın da bir garabet!
- Ben bu konuda ABD'yi bile artık suçlamıyorum. Hatta toprak ağalarını / sermayeyi bile suçlamıyorum. Bunun bence olacağı vardı. Tıpkı İran gibi.

Çünkü Atatürk / İsmet İnönü gibi adamlar gelmiş. Dediğin gibi 3 tane darbe yapılmış. Anladık. Peki bunlara niye darbe yapılmadı? 20 senedir duruyorlar?

Bu kötü bir durum ama biraz da senin kendi suçun olamaz mı?

Emperyalist çıkarların, toplum mühendislikleriyle, ekonominin sömürüldüğü bağımlı ülkenin imkanı ile bağımsız olan bir tutulabilir mi Neo? Yoksulluk ile bilinç dahi ters orantılı, bunu da açıkladım, buda ayrı bir paradoks.
- Ben sana "emperyalizm yoktur" demedim. Ama her şeyi de emperyalizme bağlayamazsın.

AB de dahil, ekonomik grafikler düştükçe, hak ve özgürlüklere saldırılıyor, tıkanıyor, sermayenin şantajları da var, sola karşı, SAĞ politikalar yükseliyor, lojistik sağlanıyor, çeşitli fobiler kullanılıyor, medya tarafından, özellikle öne çıkartılıyor, gündemde tutuluyor vb - çünkü sermaye ve çıkarları, karakteri zorluyor, bu dahi, ekonomik durum ve hak-özgürlükler dengesi-zliği ifadelerim açısından yeterli ve dile getiriyorum. sermayenin yönelimi için özel proje üretmesi dahi gerekmiyor, çıkarları otomatikman yönlendiriyor, plan, proje, siyaset mevcut durumdan, konumdan, üretim ve çıkar ilişkilerinden açığa çıkıyor.
- Bu dediğini anladım. Türkiye'de öyle düşünülüyor. Ama bu tamamen yanlış.

Avrupa'da savaş sonrası bir 30 sene (1973 krizine kadar) işsizliğin olmadığı "rahat" bir dönem yaşandı. Sonra o gün bugündür, halk açısından, işler sürekli zorlaştı.

Popülistler bundan pay almadı mı? - Aldılar tabi. Da Almanya'daki Fransa'daki neo-nazilerin topluma oranları %15'dir. Bunun üstüne çıkmaz. Başka türlü popülizmler var tabi. Avusturya gibi, Brexit gibi. Hırvatistan gibi. Bunlar bizdeki AKP olayına benzerler. Tek fark: Bizdeki kadar kalabalık değiller.

Sendekiler: Geçmişte kara-gömlerlilerin, Hitlerin SA korumalarının örgütlendiği gibi örgütleniyorlar.

BU konuya gireriz. Yeter ki sakin ol.

Da: Senin hiç mi suçun yok?

Karılar din adına yapmıyor ki. İdeolojik silah olarak ortalıkta çarşafla dolaşıyorlar. Emperyalistin suçu mu? Hatta 90'lardan beri Feto filan başını örten karılara para ödüyor?
- Bunlar ciddiyet midir?

Yani: Maduro'nun yaptığını yapma. delikanlıca çık: BU oldu ve bu benim yüzümden oldu. de artık.

Sen benim kölem olsan -gerçi kölesin ya neyse- benim çıkarım seni çok çalıştırıp az vermek, bilincini benim çıkarlarım temelinde belirlemek, senin çıkarın ise, az çalışıp, hakını almak, ama asıl çıkarın benden kurtulmak olur
- Bana edebiyat yapma. Bende de var Manifesto, hem de iki dilde. Bilmiyormuşum gibi davranma. Komünist ideolojiyi bilerek konuşuyorum.

Sadece cumhuriyet kazanımlarının değerini vurguladım. BU ülkede yapılmayan kaldı mı? - Kalmadı. Olmayan şey kaldı mı? - O da kalmadı.

Ama İnönü + Atatürk öyle bir temel atmış ki, bugün bile tam olarak İran'a çeviremediler. Halen orada burada sisteme direniyoruz ve halen adamların S.ir olup gitme olasılığı var.

(Örnek veriyorum) Ben sol ideolojilere Chavezciliğe, Bolivarcılığa karşı çıkmadım. Ben Özellikle bu sonuncusuna inanan biriyim. Sen de araştır. Bolivarcılar demokrasi kurumlarını yıkmadan emperyalizm ve fakirlikle mücadele etmek isterler. Ben de öyleyim. Bir şeyleri açıklayınca da hemen sinirleniyorsun.

Benim tek söylediğim: Cumhuriyet kazanımlarının da değeri vardır. Emperyalizm olsa da bu böyledir. Emperyalizm zaten önce demokratik girişimleri başlamadan boğmaya çalışır. Mesela Mısır'da Nasır'ın planlarını Fransız ve İngilizlerin heba ettikleri gibi. Bunları da asla tam bilmiyoruz çünkü yapılan çoğu şey gizlice yapılıyor.

Mesela Feto denen adamda yıllardır niye bu kadar çok para var? Dincilerde nie çok para var?

- Bilmiyoruz.

İstersen bunları konuşalım. Modern dünyada kimsede başörtüsü takanlara para dağıtacak kadar para yok. Koç'da Sabancı'da bile o kadar yok. Peki bunlarda niye var?

- Onu inceleyelim

Önce, öğrenmen ve anlaman gereken, sermaye ve demokrasi bağdaşmaz, bu laf değil, ikisinin de karakter ve yapısıyla ilgili ve emek-sermaye çelişkisi, çatışma ve savaşı sermaye var olduğu sürece var, 1970, 2019 diye bir belirteci yok. Ancak birikim, sıçrama, sönme, seyir halindedir ve grafiği çatlatana kadar da devam eder.
- İşte orada ayrılıyoruz. Ben "burjuva devrimi" hikayesine inanmıyorum. Yukarıda DW haberlerini eklemişsin. DW benim takip ettiğim yayın kuruluşlarından.

Tabi ki sistem önce sermayeye çalışıyor. Bütün sistemler önce sermayeye çalışır. Ama demokrasi sana söz hakkı veriyor. Bütün o olumsuzluklara karşın Almanya'da en ucuz yemek üniversite kantinlerindedir (fakirler gidip bazen orada yerler). + Harç Fransa'da çok az bunlarda hiç yok. Yani Bir özel üniversiteye yılda 10,000 dolar filan ödemiyorsun. Annen baban da ödemiyor. İş bulup çalışan ve aynı zamanda okuyan bir sürü insan var.

"Kazanım" diyorum. Her "kazanım" dediğimde sen "ütopya" olarak anlıyorsun.

Tabi ki değil. + ben sosyalistim. Hepten Komünist değilim.

Bu saydığıma benzer şeyler Sovyetler birliğinde de vardı örneğin. Bunlar tartışılası konular.

Ama Sovyetlerde "insan hakları" diye bir şey yoktu. KGB seni evinden alırdı. Sibirya'ya giderdin, kimsenin haberi de olmazdı. + Stalin'in toprak politikları sırasında da 10 milyon insan filan öldü. Yani o sertlikte bir rejimi kimse istemedi. Ben de istemiyorum. Maduro'yu da istemiyorum. Hatta Çin'İn değişeceğini de ümit ediyorum.

+ Putin dedikleri gibi biriyse, geçişi yapıp demokrasiye şans tanıması gerekiyor. Ki yapmıyor böyle bir şeyi.

Demokrasi, hak ve özgürlük mücadeleri + bağımsızlık mücadelesi, birbirinden ayrı ve bağımsız ele alınamaz. Bu bir tespit ve teşhistir, bağımlı insan özgür olabilir mi? Ülkeler de olamaz.
- Doğru. Ama bir bizdeki "tek adama" bak. Bir Suriye'deki, Venezüalla'daki, Rusya'daki tek adama bak. Aynı şey mi?

Bizdeki sana güç verdi. O gücü senden alıp "ben en iyisini yaparım" diyor. Yapmıyor da. İran'da 40 senedir bekliyoruz bir şey yapacaklar diye.

O da "emperyalist" demiyor da "ABD" diyor. "İsrail" diyor. Ya da "Feto" diyor. Millet pğazardan sebze alamıyor çünkü "feto" engel oluyor. İnanıyor musun sen bunlara?

/Ben Önce toplum sözleşmesi diyorum. O kadar. Çünkü o olmadan ne olabilir? Olabilecek bir şey söyle dinleyelim

Gerçekten demokrasi mi istiyorsun, konseyleri, adaleti, bağımsızlığı(özgürlüğün ilk koşulu!) eşitliği, ayrıcalık(parayla sağlalan da dahil) olmamasını(demokrasinin ilk koşulu) istemelisin, oysa aksine engel olmak istiyorsun, kapı kulluğuyla bir yere varamazsın.Neden çarpıtma ve safsatalar için bu kadar çaba sarfediyorsun ki, "özgürlük, eşitlik, adalet, demokrasi istemiyorum" de ve kurtul... Cumhuriyet seviciliğin de bir yalandan ibaret çünkü sevdiğin ne varsa, yağmalanmasına tarafsın

Yazdıklarının gerisini okumadım, dediğim gibi her paragrafın çarpıtma ve öyle basit çarpıtmalar ki, düzeltemesi zor oluyor. Önce bu çarpıtmandan vazgeçmelisin ve düşünmeyi, görmeyi, akıl ve mantıkla sorgulamayı, bu kişi neye göre yazmış demeyi başarmalısın...
- Ben bu dediğini anladım. Küba tarzı sosyalist-demokrasi örneğine asla doğrudan saldırmadım. Hep senin saydığın sebeplerden dolayı. BU örnek + maoizm + bir ölçüde troçkizm / leninizm uygulama olasılığı olarak ele alınması gereken konular.

Hatta iklimi bozarsak, gelecekte ülkelerin bu tarz konsey-usulü demokrasiye geçmeleri zorunluluk haline bile gelebilir.

BUna itiraz etmiyorum.

Yine de alternatife açığım. Küba'da bile açığım. Venezüella'da ise MAduro'ya hepten karşıyım. Yani siyaset yapsın. Ama Diktatör olmasına karşıyım.

Küba'da da Havana bir park var. Akıllı telefon ile internete bir tek orada girebiliyorsun. Yani ütopya filan değiller. Ben orada da toplumsal sözleşme olmasının iyi olacağını düşünüyorum.

Yani nüanslar var. Her şey ak ya da kara değil.

benim düşüncem
Alıntı ile Cevapla
  #210  
Alt 25-05-2019, 21:21
ForumKirpisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ForumKirpisi ForumKirpisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Nov 2018
Bulunduğu yer: Merkez/Çin
Mesajlar: 1.838
Standart

zengin krosu ne ben o kısmı anlamadım? Avrupa'da kro zihniyetli insan dolu var.
Bulgaristanda falan elbet var ama ben OECD, G7 tarzı ülkelerden bahsediyorum.
Mesela zengin olup gidip Afrika'da soyu tükenen hayvan avlayanlar..

Haftasonu egzos öttürerek spor arabasıyla meydana inenler. Şahinlilere bek benzemiyo ama olsun.

Bir tek bu lord tarzı herifler çok kibar, o kocaman şatolarının kenarında küçük bahçelerinde çeri domates
yetiştirirler, yemeklerini kendi yaparlar. Ekonomik olarak çok tutumludurlar. Birikimlerini yemeyip aktarmakla ünlüdürler.
Bu yüzden bu elitçiliği destekler hale geldim. Bu adamlar yani soyluluk, eğitimli bi aile eğitimli bi köken demek. Ne deniyo buna
burjuvazi falan değil bu. Harbi sınıfçılık gibi bir şey. Ama adamlar çok muhteşem. Üstüne yırtık ceket giyip yardım kuruluşlarına giderler.


Ama faşist yürüyüşleri vesaire, o tip insanlardan uzak durman gerekiyor. Genelde ligli isimleri olur bu grupların.

Türkiye bir tane. Bunu ben savunuyorum. 5 sene yurtdışında yaşadım.
Memleketimizin değeri olmasa gelip burda bunu yazmam bile. Ama bu ülke özel.

Yurtdışında zengin Türkiyeden göçen var, genelde kendi şirketlerinin başındalar.
Yoksa seni zengin etmezler, ayrımcılık var. Polis teşkilatındasın diyelim 1 az kıdemli Alman ve
1 çok kıdemli T.C. kökenli yerine az kıdemliyi seçerler. Özellikle kuzey rein vestfalya

Nasıl olsa Bade' lenen daha evvel de bade' lenmiş Hatta bazıları '' Nur Çeşmesinden '' içerek ?? nurlanmışlardırlar
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:37 .