Bu komünistlerle faşistlerin 52 milyon insanı katletmesi söylemine bir açıklık getirmek gerekiyor. Bu söylem gerçeği gizleyen bir söylem olmuş. Bu konuda daha önce yazdım. II. Dünya savaşında 50 milyon insan ölmüştür. Savaş Hitler liderliğindeki Almanya'nın etrafındaki ülkeleri işgal etmesiyle başladı, sınırsız katliamlar ve zulüm yapıldı. Bütün Avrupa Nazi Almanya'sının çizmesi altında inledi. Yüzbinlerce insan gaz odalarına gönderildi. Almanya sonunda Rusya'ya da savaş ilan etti. Faşizmin esareti altındaki Avrupa'yı kurtarabilecek tek güç "komünist Rusya" idi. Rusya, Alman faşizmine karşı yaptığı ve sonunda insanlık düşmanı bu faşist rejimi ezdiği savaşta 12 milyonu asker olmak üzere 25 milyon insanını kaybeti. "İnsanlık"ın şerefini, onurunu ayaklar altına alan Nazi Almanya'sından dünyayı kurtaran bu insanlar hiç bir din uğruna savaşmadılar. İnsanlık için savaştılar.
Hiramusta senden daha adil ifadeler beklerdim. Ve faşizmin insanlığa yaptığı bu büyük tahribatı "faşistlerle, komünistler" diye bir kalem oyunu ile geçiştirmek müslüman adaleti midir?
Savaşların tek nedeninin dinler olduğu tabii ki iddia edilemez. Sadece herkesin hassas olması gereken bir konuda, faşizm konusunda, kaba bir karışıklık yaratılmasına engel olmak için bunları yazıyorum. Ne yazık ki bu konuda müslümanlarda hiçbir hassasiyet yoktur. Ancak demokrasiye sahip çıkmanın birinci kuralı faşizme net bir şekilde karşı olmaktır.
Daha önce yazdığım bir yazıyı buraya tekrar aktarıyorum. Çünkü II. Dünya Savaşı ibretlik bir olaydır.
Bugün Kendimden Utandım
Bugün kendimden utandım. Neden olduğunu hemen söyleyeyim. "Zafer Günü" aklıma bile gelmedi de ondan. Nerden çıktı bu diye soracaksınız şimdi. Anlatayım.
Yabancı dilimi geliştirmek için gittiğim dil kursunda her hafta bir kişi sunum yapıyor. Bir konu hazırlayıp resimler, dialar vb. eşliğinde sunuyoruz. Sunum sırası Julia'daydı. Julia tipik bir Rus kızı. 6 aydan beri tanışıyoruz. Burdaki Rusların çoğu Batı Avrupa ülkelerine hırsızlık yapmak için geliyorlar. Yaman hırsızlar. Sınırdışı edilene kadar ne çalıp satarlarsa artık. Uyuşturucu satanını görmedim. O iş Afrikalılar elinde. Bir diğer Rus grubu ise evlilik yapacak Avrupalı bir erkek bularak gelenler. Çirkin olanı yok, hepsi güzel kızlar, kolayca koca buluyorlar.
Julia sunumuna başladığında titriyordu. O kadar heyecanlıydı ki heyecanı hepimize geçti. Resimlerini dizdi. Ve sırayla anlatmaya başladı. 6 yıl süren ve 20 milyonu asker 50 milyondan fazla insanın ölümüne neden olan 2. Dünya Savaşını anlatıyordu. Hitler'i anlatıyordu. Faşizmin, ırkçılığın insanlığın başına nasıl bela olduğunu anlatıyordu. Toplama kamplarını anlatıyordu. Yahudilerle başlayan katliamları anlatıyordu. Ülkesinden 25 milyon insan bu savaşta ölmüştü. Diyordu ki, bizim ülkemizde evinden birkaç yakını savaşta ölmeyen kimse yoktur.
Ben unutmuştum, herkes unutmuştu, ama Julia unutmamıştı. Elleri titriyordu, gözleri doluyordu anlatırken. Dün 9 Mayıs'tı, savaşın sona erdiği gün, imzaların atıldığı gün, faşizmin yenildiği gün. Faşizmi unutmayalım diyordu Julia, sınıfta çıt çıkmıyordu. Fotoğraflar, Julai, 9 Mayıs... Julia'nın saygı duruşuna çağırdığını hayal meyal farkettim. 1 dakika saygı duruşunda bulunduk. Rus, Macar, Brezilyalı, Avustralyalı, Türk, Arjantinli, İranlı, Faslı, Nijeryalı, her biri bir yerden gelmiş küçük grubumuzla 9 Mayıs'ı andık. 9 Mayıs "Unutmama" günüydü, "Faşizmi unutmama" günüydü, ben unutmuştum. Utandım.